ZİKO (bxb)

Autorstwa ekimdiyelim

1.3M 101K 51.5K

Her şey, sosyetenin ve iş dünyasının gözdesi Affan Saltan'ın kirli işler denildiği zaman ilk akla gelen çete... Więcej

1- İlk Tanışma
2- Rahatsız Hisler
3- Mekan
4- İstek
5- Gece Siniri
6- Ev
7- Bu Kadar Büyük
8- Kirpi
9- Sahip Olmak
10- Sıcaklık
11- Şaşkınlık
12- Bir Şey Vardır
13- Hatırlamanı Sağlıyorum
14- Öfke
15- Konuşamamak
16- Düğüm
17- İlk Temas
18- Bir Şey Yok!
19- Değişen Şeyler
20- Kırılan Duvarlar
21- Bana Mı Güldün?
22- Her Şey Normal?
23- Rüya
24- Kabulleniş
25- Affan'ın Sığnağı
26- Kahvaltı
27- Kravat
28- Randevu
29- Mesafe
30- Zor
32- Yangın Yeri
33- Gece
34- Görüşürüz
35- Affan'lar da Sinirlenir
36- Sarhoş Çakır
37- Artı Bir
38- Sönen Sigaralar
39- Ve...
40- Sönen...
41- Her şey
42- Hayal Kırıklığı Sessizlikle Taçlanır
43- Üzücü
44- Çiçekler
45- Savaş
46- Seks
47- Yaralar, İzleri ve Acıları
48- Kanlı Hesap
49- Biten Acılar
50- Özlem
51- Ev

31- Özür

22K 1.9K 870
Autorstwa ekimdiyelim

Ben size Affan'a söveceksiniz derken sizin Ziko'ya ana bacı yapmanız hajskahsjh

Affan'ın şirketinden çıkıp arabaya binene kadar kafamın içi sanki donmuş gibi hiçbir şey düşünememiştim.

Arabaya bindiğimden beri ne kadar geçmişti bilmiyorum ama sadece tek bir noktaya odaklamış düşünmek için çabalıyordum.

Sıkışmış gibi hissediyordum. Hiçbir zaman ne yapacağımı bilmediğim bir durum yaşamamıştım. Ben Ziko olarak her zaman ne yaptığını bilen, kendinden emin bir insandım ama işte bunların hepsi Affan'a kadardı.

Affan benim için her yönden ilkti ve bunu anlamıyordu.

Daha bir kadına bile duygusal bir şey hissetmezken bir erkeğe hissettiğim şeyleri hem anlayıp hemde bir anda kabul etmemi bekliyordu. Tamam biraz abartmış olabilirim, bana karşı her zaman sabırlıydı. Ben ona karşı ne kadar agresifsem, o bana karşı bir o kadar kibardı.

"Hay sikeyim ya!" Diye dişlerimin arasından isyan ederken sinirle direksiyona geçirdim. Ne bok yiyecektim.

Camın tıklatılmasıyla başımı çevirdim. Adamlardan birisini görünce camı açıp konuşması için yüzüne baktım.

"Abi neredeyse 1 saattir kıpırdamadan öyle durduğunu görünce endişe ettik, bir sorayım dedim."

Kendime gelir gibi etrafta gezdirdim bakışlarımı. Hala Şirketin önündeydik, arabayı çalıştırmamıştım bile. Sesli bir nefes aldım. "Sorun yok. Geç arabaya sen, gidiyoruz."

"Tamam abi."

Beklemeden arabayı çalıştırıp yola çıktığımda aklım hala Affandaydı. Beni görmek istemiyordu, en azından söylediği buydu. Belki gerçekten uzak durmalıydım ama bunu yapmak istemiyordum.

Parmağımla direksiyonda ritim tutarken "Bu sefer kolay olmayanı yapalım bakalım." Diye sesli bir şekilde konuştum ve devam ettim. "Senin için Affan Saltan."

Telefonu elime alıp kayıtlı humaraya tıkladıktan sonra kulağıma yasladım. Bir kaç çalışın sonunda Güngör'ün gevşek sesini duydum. "Söyle Zikkom."

"Nerdesin?"

"Karakoldan çıktım şimdi, bizim amirden haberleri almak için."

"Ofise geç direkt, ben de geliyorum birazdan."

Açıklama yapmamam onu tedirgin etmiş olmalı ki sesini yükselterek hızlıca konuştu. "Asla Özgür'le kaçma planı yapmadık yemin ederim."

Duyduğum şeyin saçmalığına göz devirdim. Özgür'le kaçma planı yapmışlar.

"Geç geliyorum dedim."

Telefonu kulağımdan uzaklaştırmadan önce "Hay sikeyim ya, ben demiştim ama bu plan tutmaz diye." Diye isyan ettiğini duydum.

Açık olan yol sayesinde 10 dakikada ofise varmıştım. Arabayı park etmeden indim ve anahtarı çocuklardan birine attım. "Çekmeyin arabayı, çıkıcam birazdan."

Selam veren kimseyi umursamadan odama çıktım, kapıyı açıp içeri girdiğimde Güngör'ün henüz gelmediğini gördüm. İçkilerin olduğu bara ilerledim ve hafif bir içki alıp bardağa döktüm. Doldurduğum içkiyi tek yudumda içerken biraz da olsa rahatlatmasını umdum.

Kapının hızlıca açılmasıyla kapıya döndüm. İçeri giren Güngör'ün yüzünde tedirginlik ve biraz da endişe vardı. Gözleri beni bulur bulmaz hızlıca konuşmaya başladı.

"Ziko yemi ederim Özgür dedi. Beni kaçır dedi, ben dedim Ziko'ya bunu asla yapmam saçmalama sarı gülüm. Ama o durmadı, sen kaçırmazsan ben seni kaçırırım dedi. Olmaz dedim ama sanki gözü dönmüş gibi devamlı aynı şeyi tekrar edince tamam dedim ama valla sana söylicektim. Ben bir kere sen-"

"Güngör?"

Yüksek çıkan sesimle susarken, nefes nefese yüzüme baktı. "Efedim?"

"Bir bok yapamazsınız siz iki aptal." Sakin olmama şaşırdığı için ayakta durmaya devam etti. "Geç otur şimdi karşıma."

Sessizce oturdu karşıma ama hala diken üstündeydi. "Rahatla geri zekalı bir şey yapmıcam."

"Küsücen mi bana yine?"

Beklemediğim tavrı komiğine gittiği için güldüm. "Sikicem ama şimdi Güngör, çocuk muyum amına koyayım ne küsmesi."

"Geçen-"

"Güngör uzatma, tamam küsmeyeceğim. Acelem var bir şey sorucam sadece, uzatmadan cevapla."

"Ne sorcan?"

"Özgür sana bozuk attığı zaman..." devamında ne geleceğini merakla bekliyordu ama nasıl sorulurdu bu amına koyayım ya. "Nasıl gönlünü alıyorsun? Yani nasıl düzeltiyorsun aranızı?"

Önce bir kaç saniye yüzüme baktı sonra bir anda kahkaha atarak gülmeye başladı. Al işte!

"Güngör hemen kesmezsen şunu yeminle bir daha bir şey sormam."

Zorda olsa birkaç saniye içerisinde toparlanıp sustu. Konuşmaya başlamadan önce hafifçe bir kaç kere yalandan öksürdü.

"Şimdi kardeşin olduğu için demiyorum ama Özgür çok harbi kız, genelde benim düşüncesizliğimden bağırır bana. Gerçi bağırmadan da anlatsa anlarım ama bağırmayı seviyor sarı gülüm, bir güzelde bağırıyor ki anlatamam." Özgür'den bahsederken yüzünde oluşan gülümsemeyle bu andavalın aklını aldığı belli oluyordu.

Helal benim cimcimeye.

"Gelelim nasıl affettiriyorum kendimi... hmm..." Gözleri etrafta turladı. "Yani bir çok şey yapıyorum ama çiçek falan alıyorum genelde, özür dilerim anlamına gelen çiçekler var hoşuna diyor."

"Çiçek mi?"

Başını salladı. "He çiçek. Zaten biliyorsun öyle çikolatayı falan çok sevmez çiçek çok hoşuna gidiyor, hatamı anladığımı anlıyormuş çiçek alıp gittiğimde. Önemli
Olan hatamı anlamam ve öyle davranmammış, çiçek de bunu anladığımı ve bundan sonra öyle davranmıycağım anlamına geliyormuş."

Oturduğum yerden kalkarken kaşlarımı çattım istem dışı. "Ama bunu asla kavga ettiğimiz gün yapmam, en az bir gün geçmesini beklerim. Çünkü o sinirle hiçbir şey görmüyor gözü, biraz zaman verip sakinleşmesini bekliyorum sonra gidiyorum yanına."

"Yine mi beklemek?" Kapıya doğru yürürken homurdandım.

"Gidiyor musun?" Diye sorduğunda odadan çoktan çıkmıştım.

Kapıda hazır olan arabaya binerken artık ne yapacağımı biliyordum, sadece ne zaman yapmalıydım bilmiyordum. Daha bir kaç saat önce odasından çıktığımda arkamda sinirli ve hayal kırıklığı yaşayan bir Affan bırakmıştım.

Bir gün beklemek mantıklı olandı galiba. Eve gidiş yolunda her sapak gördüğümde Affan'ın yanına gitmemek için kendimi çok zor tuttum. Sanki o sapaklar git der gibi işaret veriyordu.

Sonunda eve girdiğimde zamanın geçmesi için önce yemek yapmaya koyuldum. Buzdolabında onca yemek olmasını umursamadım. En uzun süren et yemeklerinden bir tanesini yaptığımda çoktan bir saat geçmişti. Yaptığım yemeğe baktığımda canım çekmemişti, yaparken de canımın çekip çekmemesini umursamamıştım zaten.

Mutfaktan çıktığımda dış kapıya giden ayaklarımı engellemek için üst kata çıktım ve içimdeki sabırsızlığı gidermek istedim. Sıcak su dolu bir küvet belki biraz gevşememi sağlayabilirdi. Bu düşünceyi hemen onaylayıp küveti doldurdum ve içine girip uzandım.

Sıcak su tüm bedenimi kapladığında vücudum ihtiyaçla kasıldı. Bu kadar sıcaklığın içinde bir soğukluk aradı.

Bu düşünce gülümsememi sağlarken, gülümsemem büyüyerek kahkahaya dönüştü. "Galiba gerçekten siki tuttum."

Banyodan çıktığımda havanın karardığını gördüm. Eğer uyursam hemen yarın olurdu. Dolabın kapağını açtığımda belimi sarılı olan havluyu çözdüm ve yere attım. Tamamen çıplak kalmamla vücuduma değen hafif soğuk irkilmemi sağladı. Nedense izleniyor hissiyle sarmalanmıştım... Affan tarafından.

En son spor odasında yaşadıklarımız aklıma geldi.

Kafamı eğip baktığımda göğüs uçlarımın sertleştiğini gördüm.

"Bundan sonra ben her aklına geldiğimde burası ihtiyaçla sızlayacak, dudaklarımı isteyecek."

Kulağımda yankılanan sesi gözlerimi sıkıca yummamı sağlarken, elime aldığım eşofmanı bırakıp, bir pantolon çekip aldım ve hızlıca altıma geçirdim.

"İradesizliğimi sikeyim."

Odamdan çıkıp, merdivenlerden aşağıya inerken sabırsızdım. Dış kapıyı açtığımda kapıda bekleyen adamlarım bana baktılar, bu saatte özel iş olmadığı taktirde dışarı çıkmazdım çünkü. Şaşırmış olmalılar diye düşünürken hepsinin bakışı boynumdan aşağıya kaydığında yaptığım aptallığın farkına vardım.

Üstüm çıplaktı.

Çıkmak için kapıyı açtığımı aktırmamaya çalışarak. "Arabayı hazırlayın çıkıcaz." Dedim ve kapıyı kapattım.

Üstüme geçirdiğim düz tişörtten sonra yola çıktım. Affan'ın nerede olduğunu biliyordum. Sığınağında olmalıydı. O gün evinde kahvaltı yaparken dinlenmek istediğinde oraya gittiğini söylemişti ve şu an eminim dinlenmek için oradaydı.

Rotamı Affan'a çevirmeden önce yapmam gerek son bir şey vardı.

Geç saat olduğu için aradığım şeyi bulmakta zorlanmıştım, sonunda açık bir yer bulduğumda arabayı yol kenarına çekip dükkandan içeri girdim.

"Selamün aleyküm."

Dükkan sahibi, saçı sakalı beyazlamış olan bir amcaydı. "Aleyküm selam genç." Derken oturduğu yerden kalktı.

Raflarda dizili duran şeylere gözüm kaydı. "Amca pek anlamam böyle şeylerden..." ne diyeceğimi bilemediğim için derin bir nefes aldığımda kırışıklıklarla kaplı olan yüzünde bir manidar bir gülümseme oluştu.

"Ne söylemek istiyorsun onu söyle sen bana."

*

Yaktığım sigaradan son nefesi çektiğimde hala önümdeki yüksek binayı izliyordum. Dumanını dışarı üflerken, izmaritini yere atıp ayakkabının tabanıyla ezdim.

Affan'ın kapısına geleli yarım saat olmuş, 4 sigara içmiş, çokça soğuğa maruz kalmıştım. Buna rağmen buraya gelmek için çırpınan ayaklarım bir adım atamıyordu.

Yine gitmemi ister mi düşüncesi sikip sikip bırakmıştı beni, hareket ettirmiyordu.

Normalde gitmemi istese bile 'İsteğinin amına koyar öyle sikerim seni.' Derdim ama şu an Affan karşısında bunları yapacak güç ben de yoktu.

Sadece artık göstermek istiyordum, duyurmak istiyordum kendimi ona.

"Ben atarsam küçük adım atmam Affan Saltan." Diye kendime konuştum ve sitenin girişine ilerledim.

Görevli beni hemen tanıdığı için direkt içeri buyur etmiş, asansöre kadar götürmüştü. İçimden her ne kadar 'lan amına koyduklarım insan evin sahibine bir haber verir önlem için.' Demek gelse de bu ihmalkarlıkları işime geldiği için sessiz kaldım. Affan'ı sonra uyarırdım.

Olduğu kata geldiğimizde asansör durdu. Derin bir nefes alıp dışarı çıktım ve hemen sağımdaki
Kapıya döndüm. Korumalar ilk başta hızlıca müdehale etmek için harekette bulundular ama gelenin ben olduğunu görünce düzeldiler ve biraz da şaşırdılar.

"Hoş geldiniz Ziko bey, Affan bey haber vermemişti geleceğinizi kusura bakmayın." Böylelikle Affan'ın burada olduğunu kesin olarak anlamıştım.

"Sıkıntı değil." Elimdeki şeye baktıklarında neredeyse gülcek gibi olmuşlardı. "Biraz uzaklaşın kapıdan siz..." itiraz edemesinler diye ne kadar istemesemde o şeyi söyledim. "Özel."

Hepsi anında anlayarak başını salladığında koridorun görünmeyen tarafına geçtiler.

Sesli bir nefes alıp tam kapının önünde durdum, kapıyı çalmak için elimi kaldırdığımda istem dışı bir kaç saniye duraksadım ama kendime daha fazla düşünme fırsatı vermeden zile bastım.

Kapının açılmadığı her saniye içim bir huzursuz oluyordu.

Beklemeden tekrar çaldım. Bu sefer içerden bir kaç tıkırdı geldi ve en sonunda kapı açıldı.

Ceket ve kravatını çıkarmış, beyaz gömleği dirseklerine kadar kıvrılmışmış, yıkılmaz cüssesiyle karşımdaydı.

Daha sabah gördüğüm bir adamı, sanki aylardır görmüyormuş gibi kasılan vücuduma lanet etmek istedim.

Başını kaldırdığında beni beklemiyor olacak ki ismim dudaklarından şaşkınlık belirtisi olarak çıktı. "Çakır?"

Bu sefer her şeyi bok etmemek için gözlerimi yere diktim ve susana kadar böyle durmam gerektiğini kendime hatırlattım.

"Sen olduğun için..." o gün telefonda duyduğu şey aklıma geldiği için buradan başlamıştım. "Bir başkası değil sen olduğun için çıktım o yemeğe seninle. Bir başkası böyle ısrarcı olsa muhtemelen önce ecdadını siker, sonra onu siktir ederdim yanımdan ama sende öyle olmadı işte. Ben bir tek sana böyleyim dedin ya o gün, bende de farklı değil durumlar."

Sessiz kalması işime ne kadar gelse de bir yandan tedirgin ediyordu.

"Benim asabımı bozduğun nokta her şeyi bir anda kabullenmemi beklediğin içindi. Lan anasını satayım daha önce bir kadın bile hayatıma alıp, duygusal bir şeyler hissetmemişim, bi anda bir erkeğe ilgi duyduğumu kabullenmemi bekledin.."

Gözlerimi yumup açtığımda, nefes alma ihtiyacıyla sesli bir nefes aldım.

"Amına koyayım cümle de kuramıyorum ki, sabahtan beri onca şey söylicem diye aklımdan geçirdim karşına geçince sikilip gitti hepsi."

Kaşlarım çatıldı, yine kendime kızıyordum.

"Tüm dengelerimi sikip atıyorsun."

Başımı kaldırdığımda hayranlıkla beni izleyen bir Affan beklemiyordum.

Sabahtan beri gerilen tüm vücudum anında rahatlarken istem dışı rahat bir nefes verdim ve elimde tuttuğum ama kapıyı açtığından beri arkamda sakladığım şeyi ona doğru uzattım.

"Bu sana..." bakışlarımı etrafta gezdirirken, boş olan elim ensemdeki kısa saçlarıma gitti istem dışı. "Özür dilerim çiçeği, hatamı anladım bir daha yapmıcam demekmiş. Ben anlamıyorum fazla ama amca öyle dedi. Çok sikikce gelebilir ama..." bakışlarım hızlı bir şekilde tekrar Affan'ı bulurken. "Gelmesin işte öyle amına koyayım."

Bir adım atarak yaklaştım ve çiçeği biraz daha uzatttım. "Yapmam bir daha zaten böyle bir şey, bir kere olur bizde hata ikincisi kazaya sebep olur." Ses tonumu biraz daha düşürüp alttan alttan baktım. "Ee neden susuyorsun? Bak dedik ya daha-"

Çiçek tutan kolumu bir anda dirseğimden tuttuğu gibi kendine çekti, diğer eli yanağımı kavrarken beklemeden dudaklarını dudaklarıma yasladı.

Dudaklarımı bir anda kendi dudaklarının arasına hapsedip emmeye başladı. Yumuşak dudaklarının ıslaklığı tüm ağzıma yayılırken kendime daha gelemeden emdiği dudaklarımı sert bir şekilde öpüp geri çekildi.

"Beni mahvettiğin gibi seni mahvedicem."

Daha ağzından neler çıksın isterdim ama Ziko bu max verim bu kadar alabiliriz anca.

Açıklamaya gelelim. Normalde bölümde hard bir seks okuyacaktınız ama o kısmı içime sinmediği için bölüme eklemedim. Yarın ya da işlerime bağlı olarak ertesi gün düzenleyip atıcam.

Ayırlı sahurlar, öptüm sizi.


İg: ekimdiyelim

Czytaj Dalej

To Też Polubisz

82.2K 9K 17
Etine dolgun, bol kıvrımlı ve birazcık, çok azıcık tombul bir kız olan Evrim ile sporu takıntı haline getirmiş, sağlıklı yaşam gurusu ve kas yığını D...
58.6K 4.8K 20
Bir mantık evliliği hikayesi.
169K 12K 36
Agra bebeğiyle çaresizce sokakta yaşarken bir gece karşısına çıkan adamla hayatı tamamiyle değişir. Ferişte - Masum, melek ve günahsız demek. Not: +...
334K 19.3K 6
Nisa'nın bir iş çıkışı durakta otobüs beklerken eski eşini kanlar içinde görmesi ile hikayeleri tekrardan başlar... Yanlışlıkla olan "tesadüfler" baz...