ALABORA

By kursunirenkleeer

180K 7K 5.1K

Neden bence yardıma ihtiyacın olabilir hem kocalar ne için var karıcığım " dedi tırnağını ensemde gezdirip... More

Bolum 1
Bölüm 2
Bölüm 3
BÖLÜM 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bolum 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
BÖLÜM 20
BÖLÜM 21
Bölüm 22
Bölüm 23
BÖLÜM 24
Bolüm 25
ALINTI
BÖLÜM 26
Bölüm 27
Bölüm 28
28 .BÖLÜM ALINTI
BÖLÜM 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
BOLUM 34
BÖLÜM 35
BÖLÜM 36
BÖLÜM 38
BÖLÜM 39
Bölüm 40
BÖLÜM 41
Bölüm 42
BÖLÜM 43
BÖLÜM 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
BÖLÜM 49
BÖLÜM 50
BÖLÜM 51
Bölüm 52

BÖLÜM 37

1.7K 92 81
By kursunirenkleeer

                      🎭LUCAS GERMAN🎭

Saatin tik tak tik tak sesleri ofisimin içini doldururken aklımı kaybetmemek için çok zor dayanıyorum..
Efnan su gibi duru güzel Efnan.
Sosyal medyada Selin'in paylaştığı Efnan ve Boran'ın dudak dudağa cekilen fotoğrafını gördükçe masamda ne var ne yok dağıtmak isteği bir türlü yakamı bırakmıyordu.
Lanet olsun çıldırmak üzereyim.
Birde altına yazdığı " Müslüm Gürses gerçekten bu şarkıyı size yazmış olmalı böyle bir aşk görülmemiş dünyada " cümlesi.
Delirmeme ramak kalmıştı.

Ben o gecenin onların finali olacağını düşünürken ,onlar o odadan daha aşık çıktılar.

"Lanet olsun ,lanet olsun "diyerek iki elimi sertçe masaya vurdum.

Masadaki herşey yerinden oynarken kalemler yerlere saçıldı.
Kapı çalmadan açıldı ve Victor elinde telefonu ile odaya girdi .
Ekranı bana çevirip " Gördün mü? " Diye sordu.
Efnan'ın artık hesabı gizli olduğu için onun paylaşımlarını göremiyordum.
Artık diyorum çünkü hesabı eskiden açıktı.
Gerçi sosyal medya takibine de gerek yoktu son bir haftadır bütün magazasin sitelerini ,sosyal medya sayfalarını yılın iş adamı Boran Karadağ ve Efnan Karadağ meşgul ediyordu.
Neredeyse her karelerini yakalamayı başarmış ve durmadan yeni haber yapıp medyaya sunuyorlardı.

" Neyi gördüm mü?" Diye sordum .

Masamın önüne gelip etrafa baktı " Deprem mi oldu burada " dedi etrafa saçılanları göstererek.

" Hiç hiçbir şey ,bana neyi görmem gerektiğini göster ."

" Her boku gördüm başka ne olabilir " dedim..

Magazin sayfalarına geceye katılanlar birinin çekimi sızmıştı.
Boran ve Efnan yemek masasında birbirlerine sarılıp Boran'ın Efnan'ın boynunu öptüğü bir videoydu.

" Selin daha beterini paylaşmış " dedim dudak dudağa çekilen fotoğraflarını gösterdim.

Victor " İşin tuhaf tarafı Boran'ın bunları kaldırmak için bir şey yapmaması ,bir haftadır tüm gündemi meşgul ediyorlar, adam normalde kızı insan içine çıkarmak istemezken çarşaf çarşaf bu kareler,anlam veremiyorum hiç Boran'lık hareketler değil ".

" Çünkü onu mühürluyor, o odada ona söylediğiklerini duydum, sen benimsin, kalbin ruhun bedenin herşeyin benim ,diyordu ve bunu o gece gözünü ondan alamayan herkesin gözünün içine sokmaya çalışıyor, bir kaç gün sonra tek bir fotosu kalmaz merak etme ".dedim.

" Sen onları mı dinledin ?"

" Evet onu hışımla o odaya sürükleyerek sokunca kıza bir şey  yaparsa o kapıyı kırıp onu çekip almak için?"

" Neeee sen aklını mı kaçırdın, gidip kafana sıkman daha mantıklı bir intihar şekli "

" Saçmalama kavga ediyorlardı ve adamın ona gerçekten fiziksel bir zarar verebileceğini düşündüm sonuçta adamın gözü dönünce kimseyi tanımadığını biliyoruz bak Kadir hapiste"

" Lucas ,Efnan onun karısı, ne kadar inkar edersen et onlar birbirlerine deli gibi aşıklar ,bu yüz kilometreden belli ."

" Her aşk biter "

" O zaman siktiğimin aklını başına al ve aşkını bitir ,sana bunu daha kaç kez söylemem gerek ,Efnan senin ona dokunmana dahi izin vermezken,söylesene Lucas kızın tenine bile temas etme şansın oldu mu ?"

" Çünkü o Boran piçi ona yasaklamış, karşı cinsle temas yasak dedigini duydum ".

" Siktir git Lucas kendini kandırmaktan vazgeç ,kız baştan aşağı aşık lan ,yasakmış sikimdeymiş yasağı ,ulan adam yirmi dört saat yanında mı kızın ?
Zaten öyle bir düşüncesi olsa o yokken yasağı mı takar? "

" Eğer bana karşı boş olsa beni saklamaz Boran'a söylerdi "

" Oğlum sen neyin kafasını yaşıyorsun, kız senin kim olduğunu biliyor mu ,kız senin kocasının  düşmanı olduğunu öğrense "

" Sana dedim her aşk biter ,onun Boran'a olan aşkı da bitecek ben ona yalıyı verdiğimde ve tüm servetimi ayaklarına serdiğimde;"

Victor'un kahkası cümlemi yarıda kesti ,yüzüme tuhaf tuhaf bakıp " Ulan ben şu iki ayda bu kızın paraya tamah  etmeyeceğini anladım, sen onu yalıyla mı elde etmeyi düşünüyorsun,kızın kocası milyarder bak dikkatini çekmek için heceliyorum MİL YAR DER yani demek istediğim Boran Karadağ eğer isterse senin de ,benim de  sahip olduğumuz herşeyimizi saniyesinde satın alabilir ve servetinden hiç bir şey eksilmez adam bizim aylık kazancımızı bir günde kazanıyor, yani sen kızı parayla kandırmaya çalışmayı düşünürken serveti seni dörde katlayacak bir kocasının olduğunu unuttun galiba "

" Bana böyle mi yardım edeceksin ?"Diye gürledim.

" Sana yardım etmeyi kabul ederken Efnan'ı tanımıyordum, bir şansın olabileceğini düşünmüştüm, ama bak o kız çok masum her fırsatta kocasına olan aşkını dile getiren bebek gibi bir şey o ,ona zarar vereceksin ,bunu yapmanı istemiyorum "

" Ne zamandan beri bu kadar duyarlı oldun ,sen önce kendine bak Elif'in peşinden koştuğunu bilmiyor muyum sanıyorsun?"

" Benim kızın peşinden koştuğum falan yok ,sadece merak edip gördüm o kadar ,bitti yani ,ayrıca mesele ben değilim sensin ,senin gözünü diktiğin kadın ,kendine yazık edeceksin, Boran Karadağ seni bitirir ,karısının peşinde dolandığını öğrenirse eğer senin için hiç iyi şeyler olmayacak " .

" Tamam yeter bu kadar " dedim sertçe.
Bu kadar ilerlemişken, tam Efnan'ı yakından görmeye başlamışken peşini bırakmam ,şansımı sonuna kadar deneyeceğim "

" Peki dostum Tanrı yardımcın olsun seni kez uyarıyorum,belki  aklını başına alırsın diye ümit etmiştim

" Teşekkürler dostum çok incesin ama dediğim gibi sen sadece yalı bitene kadar yanımda dur ve sabret"

Victor ileri geri elleri cebinde sallanmaya başladıktan sonra masanın önündeki koltuğa oturdu.

" Diyelim ki yalı bitti ,yalı bitince ne olacağını düşünüyorsun, sen anahtarı Efnan'ın eline bıraktığında Efnan'ın mutluluktan boynuna atlayacağını falan mı? "

" Bak evet Efnan aşık bunu kabul ediyorum ama o Boran'ın ona tavırlarını görsen,içerideki adamım Faruk evde de sürekli bir küs bir barışık olduklarını söyledi, bu zorba adam kızı sürekli hırpalayıp duruyor  "

Victor elini kaldırıp çenesini kaşıdı  " Kız stockholm sendromunda diyorsun yani ,adam ona eziyet ettikçe bu ona aşık mı oluyor ".

" Siktir git Victor " .

Victor bir kahkaha patlatıp yerinden kalktı,başını sağa sola sallayıp " Tekrar söylüyorum buraya aklını başına toplaman için seninle son kez konuşmak için gelmiştim, özellikle ödül gecesinden sonra belki gördüklerin seni biraz olsun vazgeçirir diye düşünmüştüm ama umutsuz vakasın.
Bir şey diyeyim mi haksız sayılmazsın, Efnan rüya gibi bir kız, akıllı ,güzel, ne dedi Boran o gece Gökkusağının renklerini hayatınıza sokan bir kadın bulursanız diye adam haklı, sende haklısın ,üzgünüm sen baştan mağlupsun Lucas " dedi ve arkasına dönüp yürümeye başladı.
İçimde biriken öfkeyi nereye nasıl boşaltacağımı bilmiyordum.

Belki Victor haklıydı Efnan benim olmayacaktı ama o Boran piçine de kalmayacaktı.

                         🦋 EFNAN KARADAĞ 🦋
Günler haftaları kovalarken Boran da bende hiç olmadığımız kadar yoğunduk.
Mart ayını geride bırakmış Nisan yağmurlarına geçiş yapmıştık.
Ödül gecesinden bu yana Boran ile ne yazık ki çok sık görüşemiyorduk.
Ödül gecesinden bir hafta sonra tekrar Vegas'a gitmek zorunda kaldı ve neredeyse on gündür eve geri dönmedi.
Yalı ve ev arasında koştururken zaman geçsin diye durmadan çalışıyorum.
Çünkü Boran'ın yokluğu beni fazlasıyla zorluyor.
Evlendiğimizden bu yana ,yani daha doğrusu düğünümüzden bu yana Boran ile ilk kez bu kadar uzun süre ayrı kalıyoruz.
Bu da onu ne kadar çok özlediğim gerçeğini yüzüme vuruyor.
Kendisi yurt dışına gitmeden önce ödül gecesinden kalan bir sürü haberle medyayı meşgul ettik.
Her gün yeni bir haber ve bir sürü fotoğrafımız yayınlanıp durdu.
Taki Boran haberleri kaldırana kadar tabi öncesinde benim sosyal medya hesabımı kapattırdı.
Dikkat çekeceğimizi düşünmüştüm ama bu kadarını tahmin edememiştim.
Boran başta çok tepki vermese de artık bizim için fotoğrafların altına yazılan güzel ve çirkin yorumlar benim sinirimi bozmaya başlamıştı ki aynı şey Boran için de geçerli olmalı ki bir sabah çalan telefonun sesiyle uyandım.
Kocam benden önce uyanıp evden çıkmıştı.

Kocamın " Efnan hemen şu sosyal medya instagram mı ne hesabını kapatıyorsun " diye kükremesiyle yatakta oturur pozisyona geçmiştim.

" Zaten hesabım gizli " dedim ama şifremi alıp gelen sayısız takip isteğini özellikle de çoğunluğun erkekler olduğunu görünce " O hesap kapanacak nokta " demişti.
Hatta bana kalmadan kendi hesabı kapatmıştı.
Artık ne yazık ki bir Instagram hesabım yoktu .
Selin ile açtığımız fake hesap ile Boran'ın yokluğunda sosyal medyada geziyordum..
Yalıyı teslim etmemize çok az kalmış Selin ve ustalar harıl harıl çalışırken ben galeri ile ilgili düşüncemi Selin'e açmış ve onu ikna edip kiralamaya karar vermiştik.
Selin'e bir galeri almak nereden aklına geldi diye sorduğumda arazi babamındı ve boş duruyordu ,ben de bir gün yaptıklarımı bir yerde sergilemek istersem diye bir galeri yaptırmaya karar verdim diye cevap vermişti.

Bugün galeride zaman geçiriyordum.
Çünkü anlaştığımız bir okul ile öğrencilerin yaptığı resim ve  heykelleri sergileyecektik.
Üzerimde beyaz geniş bir pantolon ve sarı geniş V yakalı uzun balon kol bir üst vardı .
Boynuma renkli bir fular dolamıştım.
İçeride çalışma vardı ve bende ofisimde oturuyordum.
Saatin epey geç olduğunu fark edince çantamı alıp telefonu da içine koyduktan sonra yerimden kalkıp ofisten çıktım .
Neler yapıldığına bakıp ardından eve gitmeyi planlıyordum.
Öğrencilerin yaptığı işlere ağzım açık hayretle bakarken telefonum çaldı.
Çantamdan çıkarıp arayana baktım.

" Sevgilim "

" Güzelim ne yapıyorsun " dedi Boran .

" Bir saniye " dedim ve önünde durduğum tabloya baktım.
Boynuma doladığım  fuları elime almıştım..
Personellerden birinin eline telefonu verip beni çekmesini söyledim.
Arkamda duran büyük tablonun önünde durdum ve poz verdim.
Fotoğrafımı çektikten sonra telefonu uzatan personele gülümseyerek teşekkür edip çektiği fotoğrafı Boran'a yolladım.

" Ne yapıyormuşum bak Sevgilim " dedim.

Boran kahkaha atıp " Bir saniye bakayım" dedi.

Sonra " Tablo güzelmiş gerçekten kim yapmış bunu ?" Diye sordu .

Evet gerçekten tablo çok güzeldi eski döneme ait olduğunu düşündüğüm bir resim yapılmıştı.
Bir asker ve kadın bir kurtun üzerindeydiler ve kadının korkusu üzüntüsü yüzüne yansırken asker onu kollarıyla sarıyordu.
Ana fikri pek anlayamasamda gerçekten resim baya güzel yapılmıştı ama olayımız bu değildi.
Olay tablonun değil benim iltifat almam gerektiğiydi.
Üstelik kocam günlerdir beni görmüyordu .

" Tabloyu Beğenmene sevindim, bunu eve alalım diyordum, senin odandaki bana ait resimleri kaldırıp bunu koyarız, sevdin ya " dedim yürümeye başlayıp galeriden çıkmak için hareketlenirken.

" Hangileri şu Selin'in sergisinde satın aldığım olaylı olan resimlerin mi ?"  Dedi Selin'in aylar önce sergisinde kullandığı sonra Boran'ın onu satın alan her kimse ondan alıp çalışma odasına astığı fotoğraflarım.
Genelde çalışma odasına pek kimseyi almadığı için kendi odasına asmayı uygun görmüştü Boran.

"Aslında haklısın sürekli aynı şeyi görmekten bende sıkıldım değişikliğe gidilebilir ?"Diye cümlesine devam etti .

" Nee sürekli aynı şeyi görmek mi ?
Önce resimleri ,sonra beni değiştirirsin sen " dedim çıkış kapısından kartımı geçirirken .

" Yok o kadar değil, senden sonra bir kadını daha kaldırabilirmiyim bilmiyorum, sen beni çok yoruyorsun ?" Dedi .

" Iyi seni yormayan birini bulursun?" Dedim  telefonu suratına kapattım ve kapıdan çıktım.
Sinirle telefonu çantama yerleştirirken " Çok ayıp kocanın suratına telefon kapatılmaz " diyen sese başımı kaldırıp baktım..
Gelmişti on gün sonra nihayet kocam gelmişti.
Onu görmeminin heyecanıyla midemde kelebekler uçuşmaya  başladı.
Ama az önce şaka olduğunu bildiğim halde kullandığı cümlelerin hesabını ödemesi gerektiğini düşünüp heyecanımı dizginledim .
O benim ona yürümemi beklerken olduğum yerde duruyordum.
Kendi bir kaç koca adımda aramızdaki mesafeyi kapattı.
Tam önümde duruyordu şuan aramızda neredeyse hiç mesafe yoktu.
Üzerinde yine siyah kot bir pantolon ve siyah bir gömlek vardı.
Gömleğinin kollarını hafifçe kıvırmış son derece rahat bir görünüm sunuyordu.
Sakallarını hafifletmiş saçlarını geriye doğru taramıştı.
Her zaman ki erkeksi beni kendine hayran bırakan kokusu burnumu doldurup tüm benliğimi sardı.

" Beni özlemedin mi karıcığım?"

" Tüm triplerin canı cehenneme, hiç cool olamayacağım, Özledim deli gibi özledim " dedim ve resmen üstüne atladım.

Boran bir kahkaha patlatıp beni kucakladı ve etrafında döndürdü.
Bir iki tur döndükten sonra yerimizde durup dengemizi sağlamaya çalıştık.
Ellerim ile arkadaki saçlarını karıştırırken,parmak uçlarımda biraz yükselip gömleğinin yakasındaki boşluktan görünen boynuna dudaklarımı bastırdım.
Kokusunu içime çekerek sesli bir sekilde öptüm ve "Ohhh" dedim.
Boran tekrar gülüp " Bende seni çok özledim " dedi.
Ellerimi yüzüne götürüp yanaklarını avuçladım.

" Geleceğini söylemedin?"

" Sürpriz yapmak istedim, böyle daha iyi olmadı mı ?"dedi göz kırparak..

Güldüm " Telefonda söylediklerine kızdım ama seni karşımda görünce çok mutlu oldum ,hoş geldin ,iyi ki geldin sevdiğim ?"

" Seni kızdırmak içindi ,yoksa seni her özlediğimde fotoğraflarına baktığımı söylememe gerek yok sanırım ".

" Bence kesinlikle gerek var ,bunu hep söyle sevgilim " dedim öylece galerinin kapısının önünde durmuş hasret gideriyorduk.

" Hım " Boran biraz eğilip dudaklarını kulağıma yaklaştırdı ,
" Seninle böyle durmak elbette çok güzel hatta şuan seni kucaklayıp duvara yapıştırıp hasret gidermek istesemde sanırım artık gitmemiz gerekiyor " dedi fısıldayarak.

Söyledikleri ile titrerken yutkundum ve boynuna doladığım kollarımı yana düşürüp etrafıma baktım ,Hamza ileride bize bakıyor ,bıyık altından gülüyordu ve insanlar galeriye girip çıkıyordu.

" Sanırım haklısın, hadi beni yemeğe götür Boran Karadağ çok açım " dedim.

Boran bana bakıp kaşını havaya kaldırdı " Eve gideriz diye düşünmüştüm,bende açım ama yemekten başka şeylere " Dedi şehvet dolu bakışlarla gözünü vücumda gezdirdi.

" Ahhh bir yemek ısmarlamaktan mı kaçıyorsun, tamam ben ısmarlarım " dedim.

Elini belime atıp beni arabaya doğru yönlendirirken  "Sen gittikçe daha fena bir şey olmaya başladın karıcığım, yemek ile mi gözümü korkutuyorsun ?" Diye sordu .

Anahtarın düğmesine basıp arabanın kapısını açarken .
Ondan ayrılıp yolcu tarafına geçmeden " Boran ben kullanayım mı ?  Diye sordum elimi arabanın kaputuna vurarak.

Boran bir kahkaha atıp başını geriye savurdu " Hiç şansın yok Güzelim, arabamı benden başka kimse kullanamaz ".

"Ayh ne kıymetli araban var alt tarafı gideceğimiz yere kadar sürecektim ".

Elini arabasına vurup " Elbette kıymetlidir arabam" dedi.
Bu onun şahsı arabasıydı siyah Range Rower tamamı kaplama jeepdi.
Yeni yılda bir üst model ile değiştirmiş kendisinden başka kimse kullanmıyordu.

" O zaman bana da verdiğin sözü yerine getir ve bir araba al " dedim.

" Hiç öyle bir söz verdiğimi hatırlamıyorum, emrinde bir sürü araba var istediğinle ile istediğin yere git "

Gözlerimi devirip " Özel şoför ile tabi ,ben kendim kullanmak istiyorum, bana bir tane bundan alabilirsin " dedim.

" En son araba kullandığın da başına neler geldi hatırlıyorsun değil mi Efnan?
Bela mıknatısı gibisin bütün belaları üzerine çekiyorsun,yeni bir maceraya gerek yok " .

Haklıydı son bir kaç ayda başıma gelmeyen kalmadı neredeyse her ayın sonunu hastanede kapatıyoruz ama asla haklı olduğunu kabul etmeyecektim ağzımı açıp " Onda benim ne suçum var ,araba kontrolden çıktı? " Dedim.

" Bin Efnan şu arabaya " dedi kapının koluna uzanırken ,konuyu daha fazla uzatmak istemiyordu.

" Boran ,doğruyu söyle artık fakir miyiz?
Karına bir araba alamıyor musun ?" Diye fısıldadım.

" Bin şu arabaya Efnan " diye kükredi.

"İyi alma ben üç beş yıl daha çalışıp kendim alırım " dedim elimle saçlarımı savurup " Cimri Karadağ " deyip kapıyı açıp arabaya bindim.
Emniyet kemerimi bağlarken Boran'da kenarda bekleyen  Hamza'ya bir şeyler söyledikten sonra arabaya bindi.
Bana baktı yüzümü çevirdim oda sesli bir şekilde "Ya sabır " diyerek arabayı çalıştırdı sonra da;

"Neden benim normal bir karım yok ,milletin karısı yirmi dört saat ellerindeki lüksün keyfini çıkarırken benim karım amele gibi çalışıyor ,diğer kadınlar her yere emrindeki şoförle gidip hava atarken benim karım illa da araba diye tutturuyor "

" İtiraf et bana bu yüzden aşıksın " dedim.

Yüzünü ekşiterek bana bakıp sonra tekrar yüzünü yola çevirdi .
Yerimde uzanıp avucumla yüzünü sıkıp " O surat ne öyle " dedim.

Derin bir iç çekip yüzünü eliyle tutuşumdan kurtarıp elimi tuttu ve bacağının üzerine koydu " Farkında mısın yeni geldim ,on gündür birbirimizi görmüyoruz ve sen daha ilk dakikada beni delirtmek için elinden geleni yapıyorsun?"

"Ben ne yaptım ya,sen zaten delirmek için her an fırsat kolluyorsun suçu bana atma " dedim elimi elinin arasından kurtarıp kollarımı göğsümde bağladım ve yüzümü cama çevirdim.
Bu sefer o beni kendine çekip yüzümü avucunun arasında sıktı.
Elimle eline vurup "Rahat dur sana trip yapıyorum şuan " dedim.

Boran kahkaha atıp " Kocaya trip yapılmaz Efnan Hanım, seni de tribini de yerim ".

" Ayyy Boran yemek dedin de nereye gidiyoruz, yakın bir yer olsun çok açım " diye cevap verdim.

" Sakın bana tüm gün bir şey yemediğini söyleme " dedi .

Omuz silkip " Tamam söylemem " dedim ve kucağımda duran çantamdan telefonumu çıkardım.

" Efnan yemek yemen konusunda anlaşmıştığımızı zannediyordum " .

" Yoğun bir gündü vaktim olmadı sana yeni girişimimden ve anlaştığımız okuldan bahsetmiştim, bugün hazırlık vardı çok yoğundu ama sabah sağlam bir kahvaltı yaptım " dedim telefondan Boran'ın arabasının modellerine bakarken..
Boran telefonu ellerimin arasından çekip aldı ekrana bakıp sonra bana çevirdi .

" Bu ne ?" Diye sordu .

" Senin arabanın fiyatlarına baktım, biriktirdiğim parayla alabilir miyim diye, galiba 30 sene de ancak alabilirim ,zaten ben alana kadar da 30 tane üst modeli çıkar " dedim.
Boran kendini gülmemek için zorlarken gözü ben ve yol arasında gidip geliyordu.

" Gül gül çekinme gül " dedim telefonumu çekip elinden alırken.

" Ne kadar paran var ?" Diye sordu.
Selin'in yanında çalıştığımdan beri hesabıma yatan paraya dokunmamıştım, Boran da zaten hiç bir şeyimi eksik etmediği için gerek de kalmıyordu.

"Bilmem bakmam lazım " dedim telefondan banka hesabıma girip baktım gördüğüm gülünç rakama bakıp telefonu Boran'a uzattım.
Boran telefonu elimden alıp hesabımdaki paraya baktı.
" Ben değilde sen gerçekten fakirmişsin ,neyse üzülme güzelim bu parayla arabanın iki tekerini alabilirsin " dedi .

İki elimle omzuna vurup " Dalga geçmesene, ek iş bulayım bari ,Boran senin otellerde eleman açığı var mı ?" Diye sordum.

" Var ,asistan lazım ,benimle ilgilenecek ,güzel uzun bacaklı, şöyle vücut hatları yerinde uzun boylu, uzun bacaklı "

"Uzun bacaklı demiştin " dedim.

" Neyse işte iki kere söylemiş oldum ,uzun bacaklı güzel ,becerikli hamarat özel bir asistan lazım ".

Gözlerimi kısıp " Bu ozel asistanın iş tanımı nedir ?"

" Özel asistan işte ,neyini tanımlayayım ,masaj yapacak, işlerim ile ilgilenecek arada dosya düzenleyip telefonlara bakacak ".

" Gerçekten var mı böyle bir asistanın?"Dedim şaşkınlık içerisinde.

Boran öyle bir kahkaha attı ki " Yok işte sen gelirsen olacak ,Off hatta seninle sadece iş masajla da kalmaz " dedi .

" Yürü git Boran Karadağ " dedim koluna vurarak "Kız yeter vurma çürüttün kolumu " dedi arabayı restoranın önüne park ederken .

" Beter ol " dedim bir kez daha vurdum .
Boran emniyet kemerini çözdü sonra da bir anda durup beni kendine çekip kollarının arasına aldı.
Başını boynuma gömüp derin derin kokumu içine çekti ,galerinin kapısında benim ona yaptığımı yapıp dudaklarını boynuma bastırdı , benden ayrılıp " Ohhh " dedi.
Kollarım ile sırtını sıvazlarken " Sen yokken çok sıkılıyorum " diye devam etti .

" Ah evet bağımlılık yaptığım doğrudur " dedim ve ondan ayrılıp emniyet kemerimi çözdüm..
Birlikte el ele restorana geçip yemeklerimizi restoranın özel misafirler ve yemekler için ayrılan locasında yedik .
Çünkü Boran çok yorgundu ve kimseyle muhatap olmak istemiyordu.
Yemekleri yedikten sonra çok oyalanmadan tekrar eve döndük .
Boran direkt yatak odasına çıkıp duş almaya giderken bende çalışmak için kütüphaneye indim.
Boran'ın yanıma dönmesini beklerken bileğimdeki saate bakıp neredeyse gece yarısı olduğunu fark etmem ile sandalyede geri doğru yaslanıp kollarımı gerdim.
Boran'ın ineceğini düşünmüştüm ama saatlerdir hala üst kattaydı.
Hala duşta olamazdı herhalde,sandalyeden kalkıp kalemi ders kitabımın arasına koyarak odadan çıktım.
Mutfağa gidip bir bardak su içtikten sonra üst kata çıkıp yatak odasına girdim.
Oda hafif bir ışıkla aydınlanıyordu ki bu da baş ucu lambasının ışığındandı ben karanlıkta uyuyamadığım için her zaman odada bir baş ucu lambası yanıyordu.
Yavaş adımlarla odada ilerlediğimde Boran'ın sırt üstü yatakta uyuduğunu gördüm.
Yorganı beline kadar çekmiş üstü çıplak uyuyordu.
Küçük ve sessiz adımlarla giyinme odasına girip üzerimi değiştim ve yine aynı sessizlikle önce banyoya girdim ardından da yatağa geçtim.
Eve gitme ısrarını şimdi anlıyordum.
Tabi ki onca saat uçuş ,ardından trafik ,üstüne yemek diye tutturan ben ,ahhh büyük düşüncesizlik etmiştim ama Boran hiçbir şey demeden tüm şımarıklıklarıma ses etmeden beni yemeğe götürüp benimle vakit geçirmişti.
Yorganı boynuna kadar çektim ve başımı sırtına yaslayıp kolumu beline sardım.
Boran hareketlenip " Gelmişsin " dedi .
Başımı kaldırıp ona baktım oda yatakta sırt üstü dönüp beni kollarına çekti.
Başımı boynu ve omzu arasındaki boşluğa gömüp gözlerimi kapattım ve ikimizde kendimizi uykunun kollarına teslim ettik.
Sabah gözlerimi açtığımda hala Boran'ın kolları arasındaydım.
Gözümün ucuyla yan tarafta duran küçük saate baktım ve Boran'ın bu saate kadar hala uyuyor olduğuna inanamadım.
Onu uyandırmamaya özen göstererek kollarının arasından çıkıp üzerime sabahlığımı geçirerek yatak odasından çıktım.
Merdivenleri inip mutfağa doğru yürüdüm, Hatice abla ve Elif'in seslerini duyup;

" Günaydın hanımlar " dedim Hatice ablanın yanına gidip yanağından öptüm.
Elif hızlı hızlı kahvaltı yapıyordu.

" Yavaş ye boğulacaksın " dedim elindeki sarelleli ekmeği alıp ağzıma atarken .

" Geç kaldım " dedi suya uzanırken.

" Ee zaten geç kalmışsın, bari rahat ye " dedim.

" Ahmet kapıda bekliyor " dedi o arada telefonu çaldı arayan Ahmet'ti .
Telefonu eline alıp ayağa kalktı ,beni ve Hatice ablayı öperek koşar adım mutfaktan çıktı.

Arkasından " Ahmet enişteye selam söyle " diye bağırdım.
Elif mutfağa geri dönüp " Sen az önce enişte mi dedin ?" Diye sordu .

" Evet Ahmet efendi bir kardeşi olduğunu unuttu haftalardır yüzünü görmediğim ve beni sormadığı için artık kız tarafıyım aynen bildir " dedim.

" Eee kızım sonunda doğru yolu buldun  " dedi el sallayarak öpücük yollayıp geri geri gitti.
Bende dönüp bize gülerek bakan Hatice ablaya baktım..
Elini sırtıma koyup sıvazlarken " Hadi geç Kahvaltıya " dedi.

" Aaa yok dün Boran geldi ,yukarıda ,uyuyor hala ona kahvaltı hazırlayıp odaya çıkaracağım "dedim.

" Tamam dur yaparım hemen bir şeyler " dedi Hatice abla .

" Hayır hayır ben herşeyi hazırlamak istiyorum,sen bana sadece tepsi ver geri kalan her şey bende " dedim.

" Öyle olsun dur kahvaltı tepsisi vardı bulup getireyim " dedi elini omzuma iki kere vurup sıktı ve gülümseyerek tepsiyi aramaya başladı.
Bende mutfak dolabının kapağını açıp güzel ve büyük bir servis tabağı aradım ,aradığımı  bulunca tabağı tezgaha koyup işe başladım.
Boran'ın en sevdiği kahvaltılıkları tabağa yerleştirirken,Hatice ablanın yaptığı menemeni ısıtmak için ocağa yeniden koydum.
Peynir tabağını da yerleştirdikten sonra ocağı kapattım.
Menemeni küçük bir tabağa yerleştirdim.
Çay ve su bardağını çatal ve bıçağı hazırladım ,
Hatice abla tepsiyi getirince hazırladıklarımi tepsiye  yerleştirdim.
Çay ,ve su bardağını doldurup tepsiyi aldım ve üst kata çıktım.
Yatak odasına girdiğimde Boran hala uyuyordu yatağa doğru ilerleyip elimdeki tepsiyi eğilip cam kenarında duran orta sehpanın üzerine bıraktım ,önce odanın perdelerini çektim sonra da yatakta sırt üstü uzanıp kollarını genişçe başının altında duran yastığa sarıp tüm sırt kaslarını ortaya çıkaran kocamın yanına doğru ilerledim.
Üzerindeki yorgan kalçasını zar zor kapatıyordu .
Ahh kocam her haliyle seyirlik bir manzaraydı ve ben ona bakmaya hiç bir zaman doyamayacaktım.

Yatağın kenarına oturup Boran'ın üzerine eğildim elimi çıplak sırtına koyarken ensesine ufak bir öpücük koydum .
Boran hiçbir tepki vermeyince bir kere daha aynı şekilde onu öptüm.
Boran sadece küçük hırıltılı zor duyulan bir ses çıkardı .
Tekrar bu sefer kulağının arkasını öptüm.
Kulağına " Sevgilim " diye fısıldadım .
Yine hiç bir tepki vermedi .
Bedenimin yarısı neredeyse üzerindeydi ve Boran buna hiç aldırış etmiyormuş gibi tepkisizce uyumaya devam ediyordu.
Elimi kolunun üzerinde gezdirdim dudaklarımla ensesine öpücüklerden yol yaparken uyanmaması beni endişelendirmeye başlamıştı.
Boran ne kadar yorulursa yorulsun asla bu kadar derin uyumazdı.
Yatağın içinde dönmem ve yatağın hareket emesiyle bile uyanma potansiyeline sahip biriydi.
Yorgunluğunun jetlagdan  kaynaklı olduğunu düşündüm.

" Boran artık uyan korkuyorum " dedim onu uyanması için sarsarken.

" Rahat dur Efnan " dedi en sonunda derin bir nefes almamı sağladı.

Çıplak sırtına sertçe vurup " Uyan " diye emir verdim.
Boran hafif bir şekilde başını yastıktan kaldırıp tam açmadığı gözleriyle bana karanlık bir bakış attı.

"Ya gir şu yatağa kollarımın arasında uyumaya devam et,yada" dedi ve tekrar başını çevirip yastığa koydu .

" Yada ne ?" Diye sordum tekrar üzerine eğilerek.

" Saat kaç Efnan  " diye sordu .

Başımı kaldırıp saatte baktım " Dokuzu geçiyor " dedim.

" Iyi erkenmiş " dedi.
Daha çok endişelenmeye başladım.
Çünkü Boran saat dokuz olmadan şirket otel yada herhangi bir yerde muhakkak olurdu.
Şuan dokuzu geçiyor diyorum ve istifini dahi bozmadan uyumaya devam ediyor.
Elimi çıplak omzunda ve kolunda gezdirip " İyi misin ,hasta olmadığından emin misin ?" Diye sordum .

" Hasta değilim "dedi başını yastıktan kaldırıp hafif bir şekilde dönerek bana baktı " Yorgunum onca saat uçak, onca gün yoğun bir tempo biraz uyumak istiyorum Güzelim " dedi .

" Sana kahvaltı hazırlamıştım " dedim.

" Teşekkürler güzelim ama sonra yesem " dedi ve başını tekrar yastığa gömdü .
Hic Boran'lık bir hareket değildi bende başımı sırtına yasladım ve elimi beline sardım.

" Tamam nasıl istersen,ben sadece hasta olma ihtimalin için endişelendim  " dedim dudaklarımı omzuna bastırırken .
Boran nasıl yaptığını anlamadığım bir şekilde döndü,beni de kendi ile döndürdü.
Şimdi ben altında o üstümde uykulu gözler ve dağınık saçları ile bana bakıyordu.

" Bunu nasıl yaptın?" Dedim .

" Neyi ?"

" Bunu nasıl bu şekilde döndük ve pozisyon değiştirdik  ?"

" Onca sporu boşuna yapmıyoruz, ayrıca senin ağırlığın benim için hiçbir şey " dedi kollarımı kaldırıp boynuna doladım.
Bana bakıp hafifçe gülümsedi ,başını eğip boynuma gömdü kollarını belime sardı bir bacağını bacaklarımın arasına yerleştirip " Böyle daha rahatmış " dedi .

" Boran " dedim .

" Ssshhh güzelim biraz daha uyuyalım " dedi yavaş yavaş nefes alış verişleri hafifledi ve uykuya daldı.
Bende kollarımı ona sarıp gözlerimi kapattım.

Çalan telefonun sesiyle gözlerimi açtım.
Boran ile birbirimize sarılmış bir vaziyette hala uyuyorduk.
Telefon susup tekrar çalmaya başlayınca Boran homurdandı  kollarının arasından çıkmaya çalıştım.

" Siktiğimin telefonu neden susmuyor ?" Diye küfredip uyandı.

Sonra yatakta hafif doğrulup etrafına baktı etajerin üzerinde duran ve hala çalan telefona uzanıp arayana bakmadan açtı.

" Ne var ?"

Ellerim ile saçlarını okşarken o telefondaki her ne diyorsa ona kaşlarını çatıyordu.
Konuşmadan dinledi " Bir işinizi de eksiksiz doğru düzgün yaptığınızı görmedim, tamam birazdan yola çıkarım " dedi ve telefondaki hala konuşurken suratına kapattı.
Beni görmezden gelerek kollarımın arasından çıkıp üzerindeki yorganı sertçe üzerinden fırlattı yataktan ayaklarını sarkıtıp  oturdu .
Şimdi sırtı bana dönüktu.
Yerimden kalkıp ona yaklaştım.
Elimi sırtına koydum dönüp bana baktı.
Eliyle yüzünü sıvazlıyordu.

" Gitmem gerek " dedi  yataktan kalkıp banyoya girdi ve kapıyı sertçe çarparak kapattı.

" Tribin kime aslanım " diyerek yataktan çıkıp suratına aynı şekilde kapıyı çarpmak vardı ama derin nefesler alıp başımı sağa sola sallayarak sakinleşmeye çalıştım .

İç sesim " Sen dur Efnan adam zaten gergin kaşınma da sinirini durduk yere bizden çıkarmasın " dedi.

İlk defa iç sesime hak verdim yataktan çıkıp saate baktım.
Öğlenden sonra olmuştu bile telefonu elime alıp Selin'e mesaj yazdım.
Boran'ın geldiğini haber verdiğim için bugün istediğin saatte gel hatta istersen işe gelme demişti.

EFNAN " Saat geç oldu ama duruma göre gelebilirim de gelmeyebilirimde  "yazdım hemen mesajı görüp cevap verdi.

SELİN " Sorun yok keyfine bak ,burada herşey yolunda" Yazdı.

Telefonu yerine koyup yatağın çarsaflarına baktım.
Boran'ın öfkesi ile uğraşmak istemediğim için giyinme odasına girip çarşafların dizili olduğu dolaptan temiz bir çarşaf alıp yatak odasına tekrar girdim .
Kirlileri çıkarıp temiz çarşafı yatağa geçirirken banyonun kapısı açıldı Boran beline sardığı havlu ile kapıda belirdi.
Başımı kaldırıp ona baktım,konuşmadı bende susmayı tercih edip işime devam ettim.
Üzerinden sular damlarken çıplak ayakları gözüme çarptı.
Gözlerimi açıp kapattım  Boran da banyodan çıkıp yürümeye başladı.

"Çarşaf değiştirmek sana mı kaldı?" Dedi yanımdan geçerken.

"Sana da günaydın hayırlı günler Barut Karadağ"dedim.

Cevap vermeden giyinme odasına girdi elimdeki yastıkla ona baktım ve o anki ani sinir ve refleksle yastığı ona fırlattım.
Kafasına denk geldi ve yere düştü Boran olduğu yerde dönüp önce yere düşen yastığa sonra bana baktı.
Sonra tekrar yastığa baktı "Şey Boran"dedim.

"Buraya gel"dedi.

" Sağol canım ya böyle iyiyim ben "diyerek cevap verdim .

"Buraya gel Efnan"dedi ses tonu öyle korkunç ve boğuktu ki iç sesim " Yine arı kovanına parmağını sokmayı başardın " dedi.

Haklıydı yemin ederim haklıydı "Ne desen haklısın sürtük iç sesim haklı olmandan nefret ediyorum" dedim olduğum yerde hareket etmeden duruyordum.

"Efnan bir daha tekrar etmeyeceğim"dedi Boran.

Yavaş yavaş hatta bebek adımları ile ona doğru korka korka yürüdüm yemin ederim kime sinirli ise bütün sinirini benden çıkaracak gibi bakıyordu ve bende şuan resmen ateşlere yürüyordum.

Yanında durdum bana baktı sonra aramızda duran yastığa, güldü gerçekten güldü  şaşkınlık ile ona bakarken eğilip yastığı yerden aldı " Bu ne şimdi?" Dedi .

Omuzlarımı indirip kaldırırken "Hakettin ,telefondakine sinirlenip neden bana tavır yapıyorsun " dedim.

Elini alıp ıslak saçında gezdirip " Öyle yaptım değil mi  farkında değildim özür dilerim " dedi sonra da beni kollarına çekip sıkıca sarıldı,karmaşık inişli çıkışlı bir ruh halindeydi .

" Bugün dünyanın sonu mu ?" Diye sordum.
Boran sesli bir sekilde güldü.

"Ne alaka şimdi ?"

"Ben sana yastık fırlattım, senin şuan beni camdan sarkıtman falan gerekiyordu, yada ne bileyim üç beş şeyi yakıp yıkman,ama sen bana gülerek sarılıyorsun."

"Efnan seni ne zaman camdan sarkıttım " diye sordu bir kaşını havaya kaldırarak.
Bu harekette fazlasıyla karizmatik duruyordu kocam beyde .

" O her zaman karizmatik ,ne zaman olmadı ki " dedi iç sesim.

" Tamam sende ona aşıksın anladık,bi ara ortalarda görünmüyordun, yine saklandığın yere kaçsan ya sevgili iç sesim " dedim başımı sallayıp beynimdeki konuşmayı kesip Boran'a baktım..

" Her şeyin bir ilki vardır " dedim gülerek.

" Ahh benim güzel karım " dedi yanaklarımı avuçlarının içine aldı sonra da beni dudağımdan öptü küçük sevgi dolu bir öpücüktü.
Sonra beni bırakıp arkasına dönüp giyinme dolabına doğru yürüdü.

" Boran, her şey yolunda mı ve sen iyi misin ?" Dedim yanına giderken .
Boran belindeki havluyu açıp elime verdi askıdan pantolonunu çıkarıp bacaklarını içinden geçirdi.
Düğmesini kapatıp fermuarını çekerken " Kıbrıs'a gitmem gerekiyor "dedi.

" Ne, ne zaman ?" Dedim.

" Şimdi giyinip yola çıkacağım " .

" Şaka mı yapıyorsun?"
Daha yeni Vegas'tan geldin,seni göremedim bile ,şimdi Kıbrıs'a gidiyorum ne demek ?"

" Kulüpte sorun çıkmış? "

" Sen gitmeden halledemiyorlar mı?
Her sorunda Sen gideceksen o Hare orada ne işe yarıyor acaba " dedim kollarımı göğsümde birleştirirken.
Boran lacivert gömleğinin düğmelerini iliklerken "Konuyu nasıl Hare'ye bağladın ?"

" Ee Hare oradan sorumlu değil mi ?
Halletsin işte yoksa sen onu oraya ayağın takılsa beni çağır diye mi yolladın ?"

" Offf Efnan şuan hiç yersiz kıskançlık çekemeyeceğim,lütfen boş takıntıların yüzünden gider ayak tartışmayalım" dedi beni olduğum yrrde bırakıp oylece önümden geçti makyaj aynısının önüne gidip fişe takılı olan fön makinesini çalıştırdı .
Olduğum yerde durup ona baktım oda saçlarına şekil vermeye başladı.

" Yersiz kıskançlık ,boş takıntı haa " Gerçekten olayı bu şekilde mi görüyordu, günlerdir evde değildi ve şimdi yine gidiyordu, onu özlediğimin  ve ondan ayrılmak istemediğimi  anlamıyor ve olayı kıskançlık ,takıntı diyerek mi kapatıyordu.

Fön makinesini kapatırken odadan çıkmak üzereydim " Efnan " dedi durup ona baktım konuşmayacaktım.

" Nereye ?" Diye sordu

" Sana boş takıntı ve  yersiz kıskançlıklarım ile rahatsızlık vermeyeyim  ,ben sadece seni günlerdir görmediğim ve çok özlediğim için öyle şeyler söyledim ama bir önemi yok duygularımız tek taraflı anlaşılan iyi yolculuklar " dedim ve yürümeye başladım.

Arkamdan gelen adım seslerini duydum ama durmadım banyoya girip kapıyı kapattım ve çalan kapıyı duymamak için banyoya yeni aldığım ses topunu elime alıp açtım.
Boran kapıyı tekrar çalarken müziğin sesi banyoyu doldurdu.
Bende kabine girip suyu açtım ve su ısınana kadar üzerimdekilerden kurtuldum ne kadar duşun altında kaldım kaç şarkı değişti farkında değildim nihayet suyun altından çıktığımda banyo yoğun buharın altında kalmış ve aynalar bile buhardan puslanmıştı.
Küçük havluyu alıp saçlarıma doladım sonra da bornozumu üzerime geçirdim..
Islanan yerlere dikkat ederek yürüyüp banyodan çıktım.
Odaya baktığımda Boran'ın çoktan gitmiş olduğunu anladım.
Giyinme odasına girip üzerime bir şeyler geçirdim.
Saçlarımı havluyla iyice kurutup tarayıp ördüm.
Spor ayakkabımı ayağıma geçirdim ve çantamı telefonumu alarak odadan çıktım.
Hatice abla merdivenlerin başında bana bakıp " Bir yere mi gidiyorsun?" Dedi.

" Evet galeriye gideceğim " dedim.

" İyi gel bir iki lokma bir şey ye öyle git " dedi.
O an kahvaltı tepsisinin odada kaldığını hatırladım.
Başımı sallayıp " Ben aç değilim, bu arada kahvaltı tepsisi odada kaldı aşağıya indirmeyi unuttum,gidip getireyim " dedim.

" Sana niye iki lokma bir şey ye diyorum ,Kahvaltıya dokunmamışsınız ,Boran indirdi tepsiyi ,o bir şey yemedi ama Efnan' a yedir diye tembihledi çıkmadan " dedi Hatice abla.

" Ayyh birde çok düşünceli koca pozları kesmesi yok mu ?
Yemeyeceğim Hatice abla sana sorarsa ,durduk yere yediğim azarlar ve laflar karnımı bir hafta yetecek kadar doyurdu dedi dersin " dedim ve sinirle evden çıktım..

Kapıda duran Hasan' a baktım beni görünce "Iyi günler yenge " dedi.

" Sağol Hasan ,arabanın anahtarını ver " dedim.

Cin çarpmış gibi bana baktı " Hasan anahtar " dedim.

" Yenge ne yapacaksın anahtarı " dedi .

Gözlerimi açıp kapattım " Bak Hasan durduk yere tüm sinirimi sende çıkarmamayım  anahtarı ver ve yolcu koltuğuna geç ben kullanacağım " dedim.

" Yenge Boran bey "

" Hasan " diye bağırdım.

Hasan anahtarı cebinden çıkarıp eli titreyerek bana uzattı sinirle elinden çekip aldım ve arabaya yürüdüm.
Arabayı açıp yerime yerleştim Hasan da yolcu tarafının kapısını açıp yanıma oturdu .
Emniyet kemerini bağlarken arabayı çalıştırıp yola çıktım.
Radyoya uzanıp müzik açtım ve uzayan giden yolda sakinleşmeye başladım.
Arabayı galerinin önünde durdurup arabadan inmeden " Park edersin " dedim Hasan' a ve çantamı alıp arabadan indim.
Galerinin kapısında telefonum çaldı çantamdan çıkarıp arayana baktım ,konuşmak istemediğim için cevap vermeden sesi kısarak tekrar çantaya attım telefonu.
Büyük ihtimalle ya Hasan ya da Hatice abla ikisinden birinden haberlerimi almıştı.
Telefon tekrar çalınca gözlerimi devirip çantamdan çıkardım meşgule alıp telefonu komple kapatıp girdiğim ofisteki masamın üzerine bıraktım.
Hala okulun düzenlemesi devam ediyordu.
Sadece resim değil çocukların heykelleri ve diğer benzer sanat eserleri yerleştiriliyordu.
Kermes gibi bir şey olacağını söylemişti okul müdürü.
Sergi haftasonu açılacak ve iki hafta kadar sürecekti.
Atölye de gezip işlerini yapan etrafta koşturan insanların arasında dolaştım.
Çocukların yeteneklerine hayranlıkla bakarken aynı zamanda düzenlemeye de yardım ettim.
Ofisime geçtiğim zaman hava epey kararmıştı.
Saatime baktığımda neredeyse dört saattir atölyede gezdiğimi farkettim.
Üst üste içtiğim kahveler yüzünden midem bulanırken tüm gün bir şey yemediğimi fark ettim.
Saat neredeyse dokuza geliyordu.
Çantamı , telefonumu aldım ,telefonu açtım çantamı koluma takıp ofisten çıktım telefonum elimde üst üste bildirim sesleri ile titremeye başladı.
Hiç birine bakmadan galeriden çıkıp kapıda arabanın içinde bekleyen Hasan'a doğru yürüdüm.
Hasan beni görünce tam inmek için atak yaparken elim ile onu durdurup inmemesini söyledim.
Yolcu tarafına geçip emniyet kemerimi bağladım.

" Yenge arkaya mı geçseydin ?" Dedi .

" Hasan beni köfte yiyeceğimiz sahil kenarı bir yere götürsene" dedim söylediği cümleyi es geçerek ,önce bir yüzüme baktı,onu  es geçtiğim için , düşündü sonra da başını sallayarak " Tamam yenge bildiğim cok güzel bir yer var" dedi .

Gülümsedim Hasan da arabayı çalıştırınca başımı koltuğun başlığına yaslayıp gözlerimi akıp giden yola diktim.

Telefonum titreyince çantamı açıp arayana baktım.
Boran arıyordu gözlerimi devirip telefonu açıp kulağıma götürdüm.
Ben konuşmayınca Boran da bir an konuşmadı derin nefesler alıp verdiğini anlamam zor değildi,kendimi tartışmayı bırak konusacak güçte bile hissetmiyordum pes eden ilk Boran oldu,
" İyi misin ?" Diye sordu .

" İyiyim sen nasılsın?"

" İyi, az önce kulüpten çıktım oteldeyim şuan " .

" Her şey yolunda umarım "

" Kocanın üstesinden gelemeyeceği bir şey yok " dedi gülerek.

" Aferin benim kocama  " dedim samimiyetsiz bir şekilde.

" Dalga geçiyorsun benimle " dedi o arada Hasan arabayı sahil kenarında duran bir seyyar köftecinin karşısında park etti.

" Ne haddime estağfurullah, neyse Boran seni yersiz muhabbetimle daha fazla meşgul etmeyeyim yapılacak işlerin vardır görüşürüz " dedim " Yenge buranın köftesi on numara beş yıldız "dedi Hasan .

Sesi duyan Boran " Efnan neredesin ?" Dedi , cevap vermedim ve telefonu daha önce görüşürüz dediğim için kapattım.
Hasan ile arabadan inip köfteciye doğru yürüdük.
Köftelerin kokusu burnuma dolarken ne kadar acıktığımı fark ettim.
Köfte arabasının önünde duran küçük sandalyelere Hasan ile yerleştik.

Hasan " Usta bana tam ,yenge sana ?"

" Bana da tam çok açım " dedim.

" Usta bize iki tam yanına da iki ayran " dedi başımla onayladım ardından da konuşmadan gözlerimi denize diktim.
Hasan "Buyrun Boran bey " dedi telefonunun çalma  sesini duymamıştım Hasan'a bakıp başımı sağa sola salladım,telefonda Boran'ı dinledi sonra ;

" Yengenin canı köfte çekmiş onu sahile getirdim ,yanımda oturuyor " dedi tekrar onu dinledi  ve telefonu bana uzattı gözlerimi devirip telefonu elinden aldım.

" Efendim " .

" Az önce telefonu suratıma kapattın "

" Görüşürüz dediğimi hatırlıyorum "

" Cevabımı beklemeden üstelik bana cevap vermeden telefonu kapattın."

" Farkında değilim kusura bakma " dedim.

" Bak bana kızgınsın farkındayım, gergindim sen öyle diyince ben "

" Sonra konuşsak mı Boran "

" Efnan "dedi ,deniz havasını burnuma çekerek derin bir nefes aldım ve aklımdakileri sözlerime dökerek konuştum.

" Boşver Boran ayrıca kızgın değilim kırgınım, seninle hep aynı sorunları yaşayıp kendimi sana asla anlatamamaktan ve senin sürekli beni aynı yerden kırmandan yoruldum bir ay önce ödül gecesinde bu tarz şeyleri çözdüğümüzü sanıyordum, yanılmışım bu yüzden artık ne yapmak istiyorsan nasıl davranmak istiyorsan öyle davran ,istersen Hare'yi yeniden buradaki şubelere getir yada Maral'ı işe al ,hatta Müge,Tuğçe farketmez kiminle istersen randevuya çık asla konuşmayacağım,onlarla alakalı yada üçüncü bir şahısla alakalı asla tek kelime etmeyeceğim, vazgeçtim" dedim.

" Efnan " dedi .

" Ciddiyim Boran ilgilenmiyorum ve beni artık anlamanı da beklemiyorum " dedim köfteci çırağı "köfteler geldi " diyince ;
" Yemek yiyeceğim daha sonra konuşalım mı ?" Dedim.

" Sabahtan beri hiç bir şey yemedin değil mi?"

" Müsaade edersen şimdi yiyeceğim " dedim.

" Tamam seni ararım " dedi bıkkın bir tonda cevap vermeden telefonu Hasan'a uzattım.
Hala açık olan telefonu alan Hasan " İyi aksamlar Boran bey " dedi Boran ona bir şeyler söyledi ;" Tamam merak etmeyin " dedi ve telefonu kapattı .

Boran hala Kıbrıs'ta bir kaç gündür orada işlerinin tahmininden fazla uzadığını söyledi o oradaykem bende yalı ve galeri arasında mekik dokuyorum.
Dün Lucas ve Victor ellerinde  yemek poşetleri ile yalıya gelip acıkmış olabileceğinizi düşündük dediler ,bizde itiraz etmedik ve getirdikleri yemekleri birlikte yedik .
Aslında son zamanlarda Lucas ile arkadaşça ilerleyen seviyeli bir sohbet yakalamayı başarmıştık.
Boran ile de aramız hala bozuktu yani daha doğrusu ben kırgın olduğum için aramızdaki telefon görüşmeleri de mesafeli ,soğuk ve kısaydı.
Nasılsın, ne yapıyorsun görüşürüz ötesine geçmiyorduk  ve Boran'ın sabrının son demlerinde olduğunu ses tonundan bariz bir şekilde anlayabiliyordum.
Ama umrumda değildi artık benim de canıma tak etmişti.
Kocamın anlamsız tüm öfke patlamalarının  odağında olmak söylediğim her şeyi kendi istediği şekilde algılayıp kendine göre yorumlamasından, her ne kadar duygularına değer veriyorum dese dahi her an yaptığı saçma sapan tavırlar ile aslında gerçeğin hiç öyle olmadığını fark etmeye başlamıştım.
Boran'ın üzgünüm tamam dikkat edeceğim dedikten en fazla üç gün sonra aynı şeyi yapmasından yoruldum.
Evet onu çok kendimden bile çok seviyorum fakat bazen bu duyguları sadece ben mi hissediyorum diye düşünmeden edemiyorum.
Aklım ve kalbim aynı çizgide ilerlemiyordu.
Ben ayağıma serdiğı hiç bir şeyi istemiyordum, ben sadece onu ,kalbini ,merhametini ,ilgisini istiyordum.
Beni düşünmesini bana gerçekten saygı duymasını istiyordum.
Evet farkındayım ve hakkını yiyemem eskiye göre çok daha iyi ,çabalarını görmezden gelemem  ama sürekli yarayı açanın o olması sonra yarayı kapatmaya çalışması.
Keşke yakan da o ,saran da o olmasaydı.
O sadece beni sarıp sarmalasaydı.

" Heyy dikkat et boğulacaksın "dedi Selin elini masaya vurarak.

Düşüncelerinden sıyrılıp yüzüne baktım " Nerelere daldın yine ?"dedi .

Omuz silkip "Bilmem düşünüyordum "dedim.

"Çok fazla düşünüyorsun Efnan bazı şeyleri biraz akışına bıraksan" dedi Selin.

"Bu bıraktığım halim " dedim.

" Ooo " dedi sandalyesini çekip karşımda oturarak .
Bugün ikimizde mimarlık ofisindeydik.

"Anlatmak ister misin ?"

"Ne anlatayım ki ,kocamla günlerdir konuşmuyoruz, dahası onunla normal bir iletişim yolu yakalayamıyoruz ve ben çok çaresiz hissediyorum "

" Bir dakika bir dakika siz Boran ile küsmüsünüz?
Ne oldu ?
Neden hiç anlatmıyorsun ?"

"Küs sayılmayız ama aramızda soğuk rüzgarlar estiği kesin "

" Sebep ,düzgün anlatsana şunu?" Dedi Selin .

Dirseğimi masaya yaslayıp elimi çenemin altına yumruk yaparak koydum .

" Ne anlatmam gerektiğini bilmiyorum, Boran ile bir şey var aramızda bir türlü aşamıyoruz, o kadar sabit düşünceli ki kendimi ne yaparsam yapayım ona tam anlamıyla anlatamıyorum,son zamanlarda ona söylediğim her şeyi gereksiz kıskançlık yapıyorsun diyerek geçiştiriyor,adamda empati duygusu sıfır Selin ,yani Kıbrıs'a gitmem gerekiyor dedi ,bende sana ne gerek var Hare orada ya dedim, aslında bunu asla kıskandığım için de söylemedim, çünkü günlerdir zaten yurt dışında geldiği gecenin sabahında gitti ve ben onu çok özlediğim ,gitmesini istemediğim için söyledim, o bana ne dedi biliyor musun ?"

Selin ' de benim yaptığım gibi masaya yaklaşıp dirseğini masaya yasladı ve açık avucunu sağ yanağına bastırdı sağ kaşını havaya kaldırarak " Ne dedi ?" Diye sordu .

" Offf Efnan şuan hiç yersiz kıskançlık çekemeyeceğim,lütfen boş takıntıların yüzünden gider ayak tartışmayalım,dedi,
inanabiliyor musun yemin ederim kıskançlıktan söylemedim ama o cümlemi dinleme gereğinde bile bulunmadı zaten gözünü açar açmaz ofkeliydi ,bütün öfkesini spor salonundaki kum torbası yerine bende boşalttı, oraya yumruk savuruyor bana da her biri yumruk ederinde kelimeler " dedim.

Selin " Ağlama " dedi .
Selin söylemese ağladığımı dahi fark etmeyecektim elimle gözlerimden akan yaşları sildim .

" Gerçekten baş etmesi çok zor,aklıma geldikçe farkında olmadan gözümden yaşlar süzülüyor " diye cümleme devam ettim.

" Sonra bir şey demedi mi ?
Konuşmadınız mı ?"

Omzumu silkip " Ben ona neden öyle söylediğimi açıklamaya çalıştım sonra da banyoya girdim, kapıyı çaldı ama açmadım banyodan çıktığımda da gitmişti zaten ,şimdi de günlerdir aramızda soğuk rüzgarlar esiyor " dedim.

" Bak Boran iflah olmuyor farkındayım, tam tamam artık düzeldi diyorum bak bana böyle şeylerle geliyorsun, bu adam eskiden hiç böyle değildi acaba diyorum aranızdaki yaş farkı birbirinizi anlamanızı zorlaştırıyor mu ?"

" Bunun yaş farkı ile bir ilgisi olduğuna inanmıyorum,zaten öyle abartılacak bir farkta yok "

" On iki yaş?" Dedi Selin .

" Sende benden on iki yaş büyüksün ama bak birbimizi anlamakta zorluk çekmiyoruz, aynı zamanda Karan da öyle, yani aslına bakarsan bulunduğum  şu ortamda yaşıma en yakın kişi Elif onun dışında hepiniz ile aramda yaş farkı var ,bunun yaş ile alakası yok adama baksan özellikle fiziksel anlamda bir kaç sene sonra ben onun yanında yaşlı gibi duracağım, bu oyle bir sey değil tek sorun  ne biliyor musun ?
benim kocam şeytanla kılık değiştirmiş odunun teki ,sadece bu" dedim Selin öyle bir kahkaha attı ki herhalde ofisin çıkış kapısındakiler bile durup sesin nereden geldiğine bakmıştır.

" Şeytanla kılık değiştirmiş odun ha ?
Efnan bu çok iyiydi yanlız Boran bunu duysa ne der acaba çok merak ediyorum?" Dedi.

" İlk kez duymuyorum Selin'ciğim  karım bana her sinirlendiğinde bu şekilde hitap etmekten çekinmiyor " dedi Boran ofisimin açık kapısından içeriye girerken .
Ağzım açık bir şekilde ona bakarken ,o yanıma doğru geldi.
Arkasından da Karan gülerek yürüyordu ve bana parmağını sallıyordu .
Hala şaşkınlık ile onlara bakarken Selin çoktan ayağa kalkmış Karan'ın yanına gidiyordu.
Boran masanın önünden geçip yanıma geldi " Eeee karıcığım, şeytan kılıklı odun kocana hoşgeldin demeyecek misin ?" Diye sordu .
Yerimden kalkıp ona baktım " Şşey Hosgeldin Boran " dedim.

Boran gülümseyip beni kendine çekti ve kollarının arasına sardı.
Dudaklarını saçlarıma bastırıp kokumu burnuna çekerken saçlarımı öptü.
Kollarım öylece iki yanımda sarkarken şaşkınlıktan nasıl davranacağımı bilemiyordum.
Acabaa bütün konuşmamızı mı duymuştu yoksa cümlemin sonunu mu yakalamıştı.
Aklımdan geçenleri anlamış gibi " Her şeyi duydum" dedi beni kollarının arasından bırakmadan.

" Beni özlemedin galiba ,bana sarılmadığına göre" dedi .

" Ben ,ben sadece şaşkınlıktan ne yapacağımı " Boran benden ayrılıp belimdeki kollarını kaldırıp yüzümü elleriyle avuçladı ;
" Seni çok yoruyor ve üzüyorum galiba " dedi.

" Boran bak sonra konuşsak,ben aslında "

" Haklısın, ama söylediğin gibi bunun aramızdaki yaş ile alakası yok ,çünkü sen yaşının çok çok üstünde bir olgunluğa sahipsin ,fakat bir kaç yıl sonra yanımda benden daha yaşlı bir kadın değil sadece aklımı daha fazla başımdan alan daha güzel bir kadın olacaksın " .

" Gerçekten her şeyi duymuşsun"

" Kapı açıktı ve kapıda kimse yoktu ,tam içeriye girecektik ki cümle içinde adım geçti ,üzgünüm durmak zorunda kaldım çünkü cümlenin devamında ne gelecek merak ettim " dedi .

" Hımm bunu bir yere not etmem gerekiyor, kocam Kapı dinliyor " dedim hafif bir tebessümle .

" Hayır kapı dinlemiyorum ,sadece karım ve en yakın arkadaşım dedikodumu yaparken hakkımda neler düşünüyorlar öğrenmek istedim " dedi.

Selin " Ehh umarım duydukların biraz olsun aklını kullanmana  yarar da şu seni kendinden çok seven güzel kadını artık üzmez ve anlamaya çalışırsın  " dedi Selin.

Boran yanımda yan döndü ve Selin'e baktı beni de kendine çekip omzunun altına sıkıştırdı.
Yanımda sarkan elimi de tutup arkadan geçirerek kendi beline sardı ve elimi tuttu .

"Emin ol elimden gelenin fazlasını yapmaya çalışacağım, çünkü o kadını bende kendimden çok herseyden çok seviyorum " dedi .
Ahh her zaman böyle olsan ne olurdu be adam çok mu zor o üzerine yapışan zırhı söküp atman .

Karan " Ooo Boran bey bugünün tarihini bir yere yazalım Boran'dan itiraflar diye " dedi .
Boran masanın üzerinde duran kalemi alıp Karan'a fırlattı Karan havada yakaladığı kalemi ceketini açıp iç cebine koydu .

" Bu iyi oldu kaleme ihtiyacım vardı " dedi ben bir anda gülünce diğerleri de gülmeye başladı

Boran tekrar eğilip saçlarımdan öptü.

Selin " Eeee saat epey geç olmuş sizde geldiğinize göre çıkalım mı?" Dedi.

" Yemeğe gidelim mi ?" Diye sordu Boran bana bakıp.

" Sen bilirsin ,eğer yorgun hissetmiyorsan,ama eğer istersen eve de gidebiliriz ,hem sen neden geleceğini haber vermedin ?"

" Vermek için aradım ama telefonun kapalıydı, sahi senin neden telefonun kapalı?"

" Kapalı mı ?"

Boran " Evet iki kere aradım sana ulaşamayınca  önce Necati ardından Selin'i aradım çalıştığını söylediler bende bir şey demedim " dedi .

Hafif bir tebessüm ile yüzüne baktım, "Bana ulaşamayınca ülkeye dönüş mü yaptın ?"

" Hayır seni özlediğim için " dedi ardından parmaklarını parmaklarımın arasından geçirdi "Nereye gidiyoruz?" Diye sordu Selin.

" Biz eve gidiyoruz,sizi bilmem " dedi Boran .

" Hani birlikte yemeğe gidecektik ?"

Boran bana baktı, omuz silktim " Bana fark etmez, yeni gelen sensin ben herkese uyarım " dedim.

" İşte benim kardeşim, gel buraya kız " dedi Karan .

Boran'ın tuttuğum elini bıraktım ve arkasından dolanarak gülümseyerek Karan'ın yanına gittim..
Karan kollarını açıp beni sardı " Hadi bakalım yürüyün yemek benden " dedi Boran " Efnan " dedi.

" Hadi hadi fazla konuşmayın da bizi takip edin " dedi kolu omzumda döndük ve kapıya doğru birlikte yürümeye başladık.

" Satıldık dostum gel bizde birlikte gidelim bunlar ağabey kardeş aldı başını gidiyor " dedi Selin başımı çevirip arkama bakıp göz kırptım Boran bana baş parmağı ile beraber kafasını salladı bende göz kırpıp öpücük yolladım ve önüme döndüm.
Karan'ın beline kolumu doladım ve ofisin çıkışına doğru ilerledik .
Hep birlikte tek araba yola düştük.
Önce restorana geçip yemek yedik ardından da kulübe geçip müzik dinleyip dans ettik.
Son zamanlarda o kadar fazla çalışıyordum ki daha kulüpte özel locada  başım Boran'ın omzunda gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum.
Boran eliyle yüzümü avuçlayıp " Çok mu yoruldun yavrum?" Dedi.

Benden önce Selin lafa girip " Bu hafta hiç durmadı diyebiliriz ,iyi bile dayanıyor, sürekli galeri ,yalı ,ofis arasında mekik dokudu " .

" Şu yalı ne zaman bitiyor,sınav da yaklaşıyor ve ben yazın Efnan'ın çalışmasını istemiyorum,gittiğim her yere onu da yanımda götürmek istiyorum,ayrıca okul da açılırsa sadece okula gidip gelir " dedi.

Başımı omzundan kaldırıp yüzüne baktım " Hiç öyle bakma Efnan, Seni kırmamak adına çok bile tolerans tanıdım, gereksiz bir yorgunluk seninki ,ayrıca yazı genelde sürekli seyahat yaparak geçiriyorum, senden o kadar süre ayrı kalamam ".

" Yalıyı Haziran başı yada ortası teslim ederiz diye düşünüyorum, zaten bir süre bende ara vermeyi planlıyorum, Karan ile tatile gidip dönüşte resim yapmaya geri döneceğim ,o süre zarfında Efnan'ı azad edebilirim ".

Bu sefer şaşkınlık içinde Selin'e baktım " Bunu bana da söylemeyi düşünüyormuydun ,işime son vermeden önce haberim olsaydı keşke "

" Tatlım işine son verdiğim falan yok ama sana bana üç aylık izin veriyorum,zaten sen okulu kazanıp yerleşirsen çalışman zorlaşacak " .

" Bi kazansam da "

Karan ;
"Ne demek Bi kazansam ,elbette kazanacaksın aksini düşünen yok ,Boran sabahlara kadar ders çalıştığını söylüyor ".

Sağ omzumu bilmiyorum dercesine indirip kaldırdım " Neyse yazdan sonra beni yine işe alırsın değil mi part time elemana ihtiyacın vardır herhalde " dedim.

Boran yüzümü avuçlayıp beni kendine çekti " Ne işkolik bir şey oldun sen benim başıma " dedi.

Yüzümü avucunun arasından kurtarıp " Hayır beğendiğim arabayı almam için çok çalışmam lazım" dedim.

Selin ve Karan aynı anda gülmeye başladılar " Onun için çalışmana gerek mi var ?" Dedi Selin Boran'ı başıyla işaret ederek ,Boran'a baktım " Kocam her şey için multi  milyoner ,bana araba almak için fakir " dedim.

Bu sefer hepimiz gülmeye başladık.
Boran " Ona araba yok ,bela mıknatısı gibi dolaşıyorsun ,emrinde bir sürü araba var ,ayrıca onları da canın istediğinde çocuklara gözlerini kısıp ültimatom vererek kullanmadığını bilmiyorum sanma " dedi.

Gözlerimi kısıp " Bu olay bir sende işe yaramıyor zaten " dedim sonra da " Bildiğinden şüphem yok " diyerek cümlemi bitirdim..

Karan " Efnan cidden bela konusunda Boran çok haklı,bence de bir süre özel arabayla gidip gelmen daha mantıklı " .

" Sen de mi ? "

Selin lafa girip " Ne yazık ki ikisine de bu sefer hak veriyorum" dedi .

"Aman istemiyorum zaten sizden araba falan ben çalışıp alırım"

" Allah kolaylık versin güzelim inşallah söyle elin ayağın hala tutarken istediğin arabayı alacak kadar para biriktirirsin  " dedi Boran.

" Hangi arabayı istiyor ki?"dedi Selin

" Sence ,benim range, ondan istiyor "

" Aslında senin bir ara kullandığın vardi ya üstü açık,oda olabilir "

" Porsche mi ?"

Başımı sallayarak " Evet " dedim.

" Hayatta başarılar diliyorum güzelim, inşallah eline baston almadan alma şansın olur yada kocanı ikna etme şansın?" Dedi.

" Offf çok kötüsünüz " dedim ve ayağa kalktım ,kalkmam ile bir anda dengemi kaybedip sendelemeye başladım, Boran hemen  ayağa kalkıp beni tuttu ve dik durmaya zorladı " Yavrum içmeden mi sarhoş oldun ,iyi misin ?"

Gözlerimi tekrar açıp kapattım, Boran'ın kollarına tutunup;
" Aniden kalktım ya gözüm karardı, iyiyim şimdi " dedim.

" Anlaşılan bizim için gitme vakti " dedi Karan ve Selin'e baktı " Biz gidiyoruz, sizi kalacak mısınız?"

Selin " Iyi misin Efnan " dedi.

" İyiyim bir an ani kalkınca gözüm karardı sorun yok aslında istersen kalabiliriz " dedim Boran'a.

" Bende yoruldum saat epey de geç oldu gidelim "

Karan ayaklanıp " Beraber çıkalım " dedi  elini ters çevirip alnıma koydu ateşim var mı diye kontrol ediyordu .
Gülerek alnımdaki elini tutup " Ateşim yok babacım iyiyim " dedim .
Karan da yüzümü avuçlayıp sıktı " Cidden sana hak veriyorum bu suratı böyle sevmek çok daha zevkli " dedi eline vurup
"Çene kaslarımı ,yüzümü çürüttünüz " dedim.

Boran " Onu sadece ben öyle sevebilirim " dedi ve yürümeye başladi ve el ele locadan cıktık Boran direkt yüzüne sert ifadesini geçirirken ,ben o kadar halsiz ve uykulu hissediyordum ki bize bakan gözleri görmezden gelip başımı önüme eğdim.
Boran durup bir iki kişi ile konuşurken ayak üstü ,bunlar kulübün çalışanlarıydı arkadan başımı Boran'ın omzuna yasladım.
Boran bir şeyler daha söyleyip beni kendine doğru çekti;
" Ayakta uyuyorsun " dedi .

" Yemekten sonra bir halsizlik uyku hali çöktü anlamadım ki " dedim.
Selin ve Karan, Boran çalışanlar ile konuşurken önümüzden geçip kulübün dışına çıkmışlardı bile.
Boran beni kendine çekip koltuk altına yerleştirdi.
Çenemden tutup yüzüme baktı " İyi olduğundan eminsin değil mi?"

" Evet sadece yoruldum uykum geldi ,yada yemek dokundu " dedim..

" Ehhh hadi o zaman yaslan kocana gidelim " dedi beni kendine çekip kolunu belime doladı bende ona daha fazla sokuldum ve nihayet kalabalığı aşıp kulübün dışına çıktık.
Normalde arka kapıdan çıkardık ama Boran'ın işleri olduğu için bu akşam ön kapıyı kullanmıştı.
Kapıda bekleyen arabanın anahtarlarını valeden aldı ,Selin ve Karan taksi çağırmışlardı onlar ile vedalaşıp arabaya bindik .
Emniyet kemerini bile bağlayacak mecalim olmadığından Boran arabaya bindikten sonra uzanıp kemerimi  bağladı.
Oda Karan gibi elinin tersini alnıma dayayıp ateşim var mı diye kontrol etti esneyerek " İyiyim " dedim.
Sonra da başımı yüzüm Boran' a dönük bir sekilde koltuğun başlığına yasladım.
Boran bana bakarken arabayı çalıştırdı,vites koluna uzanmadan önce yüzüme dokundu sonra da vitesi ayarlayıp motoru gazlayıp dönüş alarak yola girdi.
Açık tutmakta zorlandığım gözlerim benden bağımsız kapandı ve uykuya daldım.
Ağzıma gelen midem ile gözlerimi açtım elimi ağzıma götürüp hala arabada olduğumuzu fark edince Boran'ın koluna vurup "Arabayı durdur" dedim.

Boran şaşkın gözlerle bana bakarken " Midem hemen durmazsan üstüne ve arabana kusacağım "dedim Boran arabayı boş yolda sağa çekip durdu hemen kapı koluna uzanıp açtım ve arabadan inip bir iki adım uzaklaşıp dizlerimin üzerine çöktüm
midemde ne  var ne yok boşalttım.

Boran'ın ellerini önce saçlarımda sonra da sırtımda hissettim.
Midemi tamamen boşaltıp rahatladıktan ve boş mide ile bir iki kere daha öğürdükten  sonra Boran ne zaman getirdiğini bilmediğim peçete ve su şişesi ile önümde eğildi.

" Bakma ,git ,üzgünüm " dedim.

Boran şişedeki suyu önce ağzıma tuttu bir iki yudum alıp ağzımı çalkalayıp suyu çıkardıktan sonra kalan suyu avucuna boşaltıp yüzümü yıkadı, sonra da cebinde tuttuğu peçete ile yüzümü kuruttu.

" Daha iyi misin?"

Başımı asağı yukarı salladım.
Yüzümü avuçlayıp " Yüzün sapsarı, hadi hastaneye gidiyoruz " dedi .
Alnımı göğsüne yasladım " Eve gidelim,yemek dokundu o kadar ye ye dedin ki ,fazla geldi " dedim.

" Efnan yemekten olduğuna emin misin ?"

" Başka ne olabilir ki?
Belki de midemi üşüttüm " dedim cümlemin sonunda titredim.

Boran " Hadi arabaya " dedi koluma girerek .
Açık arabanın kapısından arabaya binip koltuğa yerleştim, Boran da açık bıraktığı kapıya binip yerleşti önce benim sonra kendi emniyet kemerini bağladı sonra da tekrar arabayı yola çıkardı.
Ona yanaşıp başımı omzuna yasladım.

" Eve gidelim lütfen " dedim.

Sıkıntılı bir nefes verip ,"içim hiç rahat değil ama tamam eve gidiyoruz " dedi .
Gözümü kapatmadan direksiyonu tutan eline uzanıp tuttum ellerimizi bacağının üzerine koydum ve yolu izlerken omzunda uyuyakaldım.
Gece yine bulanan midem ile yataktan sıçrayıp banyoya koştum.
Ne ara yatağa geçtiğime dair herhangi bir fikrim de yoktu .
Muhtemelen omzunda uyuakalınca Boran beni odaya kadar taşımıştı.
Koşar adım hızla kapısını açıp girdiğim banyoda  boş mideyle öğürmelerin dışına çıkamadım.
Eh be Efnan bilmediğin şeyi neden yersin dedim çöktüğüm yerde derin nefesler almaya çalışırken.
Banyonun açmadığım ışığı açıldı başımı çevirip üzerinde sadece baksır ile banyoya giren kocama baktım.
Yanıma iki adımda gelip " Klozetle mi konuşuyorsun?" Dedi .

Gülerek " Evet seni şikayet ediyordum " .
Bu sefer Boran gülerek " Suçum neymiş ve klozetten nasıl bir çözüm bekliyordun ?" Dedi  önümde eğilip yüzüme dökülen saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırdı.
Ardından beni ayağa kaldırdı " Sabah hastaneye gidiyoruz ?" Dedi .
El yıkama lavabosunun önüne geçip elimi yüzümü yıkadım arkamda duran Boran'a döndüm.
Kollarımı boynuna dolayıp yüzüne baktım.

" Öp beni " dedim.

" Bu bir emir galiba " dedi Boran tek kaşını havaya kaldırarak.

" Hayir sadece bir istek Boran Karadağ öp beni " dedim Boran ellerini belime koyup beni hafif kaldırınca bende zıplayıp bacaklarımı beline dolayıp düşmemek için ayaklarımı çapraz bir şekilde bağladım.

Boran kalçamdan tutarken " Hala çıplak uyuman gerektiğini düşünüyorum " dedi .
Üzerime bakarken "Dedi beni giydirp yatağa yatıran adam " dedim.
Üzerime şortlu siyah bir gecelik giydirmişti ben uyurken  .

" Tamamen hasta olduğunu düşündüğüm için "

" Ee beni öpmeyi düşünüyor musun yoksa bu şekilde burada durmaya devam mi edeceğiz?" dedim Boran " İsteğiniz benim için emirdir Efnan Karadağ " dedi ve beni öpmeye başladı.

Başım Boran'ın göğsünde gözlerimi açtım.
Geceden kalma mayhoş mideme baş ağrısı ve halsizlik de eklenmişti.
Boran'ı uyandırmamaya çabalayarak yataktan çıkıp banyoya girdim.
Sıcak bir duş alırsam halsizliğim  gecer diye düşündüm.
Çünkü Boran'a söylersem soluğu hastanede alırdık ve artık uzun bir süre hastane görmek istemiyordum.
Sıcak suyu ayarlayıp duşun altına girdim ve derin nefesler alarak bulanan midemi sakinleştirmeye çalıştım.
Bahar havası çarptı büyük ihtimalle birde sürekli stres topu gibi gezdiğim için bünyem artık bir yerden sonra iflas bayrağını çekti sanırım.
Kaslarım yavaş yavaş gevşerken biraz rahatladım ve suyu kapatıp duştan çıktım.
Üzerime bornozumu çekip aynanın karşısına geçerek saçlarımı hemen kuruttum çünkü birde grip olmakla uğraşmak istemiyordum.
Saçlarımı kurularken banyonun kapısı açıldı ve Boran içeriye girdi .
Saç kurutma makinesini kapatıp " Günaydın Sevgilim " dedim.

" Günaydın Güzelim, bensiz duş almışsın " dedi yanıma yaklaşıp kollarını belime dolarken.
Aynada ikimizin yansımasına baktım.
Henüz uykudan yeni uyanmış, dağınık saçları ve uyku mahmuru gözleri ile Boran çenesini omzuma dayamış kollarını belime sarıp ellerini karnımın üzerinde birleştirmişti.

" Erken uyandım, çok güzel uyuyordun, uyandırmak istemedim".

" Miden nasıl?"

" Daha iyiyim merak etme ".

" O zaman ben duşa gireyim " dedi ,gülümsedim yanağımdan öpüp beni bıraktı,saçlarımı kurutmaya devam ederken Boran suyu açıp kabine girdi .
İşim bittikten sonra banyodan çıkıp giyinme odasına geçtim.
Çamaşırlarımı giyip elbise dolabının önünde durdum.
Aslında hiç işe gidesim yoktu ,tam aksi tüm gün evde pinekleyip  uyumak istiyordum ama Boran üstelemesin ve illa hastaneye gidelim demesin diye onunla beraber evden çıkacaktım ,bir kaç saat kalır geri dönerdim.
Hala dolabın önünde çamaşırlarım ile ayakta dikilirken Boran boğazını temizleyerek kapıdan odaya girdi .
Ellerim belimde dönüp ona baktım.
Boran yavaş adımlarla belinde havlu üstü açıkta bana doğru yürüyordu.
Gözleri bedenimi baştan aşağı süzerken,yutkundu ve adem elması hareket etti başımı sağa sola sallayıp tekrar dolaba döndüm.
Çünkü ona ayak uydurursam evden çıkmamız bir kaç saat gecikebilirdi.

" Güzelim bu halde,neden dikiliyorsun,sabah sabah ayarlarım ile oynamak için mi ?" Dedi tek kolunu bana dolayıp beni bir anda havaya kaldırıp sırtımı göğsüne yapıştırırken .
Ayaklarım bir kaç cm havada başımı arkadan boyun boşluğuna yaslayıp " Ne yapıyorsun Boran " dedim.

Boran hala beni tek kolu ile tutarken "Düşünüyorum " dedi .

" Ne düşünüyorsan beni bırakıp düşünsen, giyinmem  gerek " dedim gülerek.

" Hım bak kendin söyledin, bende seni tamamen soymak gerek diye düşünüyorum " dedi ve bir anda beni iki koluyla kucaklayıp yatak odasına doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı.

" Boran dur " dedim sırtım yatak ile buluşurken.

" Artık çok zor Güzelim " dedi ve üzerime eğilip dudaklarını boynuma gömdü.

Parmaklarımı saçlarının arasına gömüp saçlarını çektim " İşe gitmemiz gerek "dedim.

" İşin canı cehenneme, günlerdir burnumda tütüyorsun, sana doymadan bir yere gitmek yok " diye mırıldandı.

"Boran ,yeni duş aldık ve saçlarımı kurutmam saatlerimi alıyor" Boran dudaklarını boynundan ayırıp bana baktı " Yani istemiyor musun ?" Dedi üzerimden kalkmaya çalışarak.

Kollarımı boynuna dolayıp onu yakaladım ama durdurmaya pek gücüm yoktu açıkçası  " Beni dinler misin diyorum yani ya saçlarımı kurutursun, yada beni daha sonra bir kuaföre bırakırsın, saclarımı biraz kestirmek istiyorum " .

" Kuaförü unut Efnan "dedi kollarımı boynundan çözerken ,arkasını dönüp giderken öylece arkasından baktım.
Ayağa kalkıp peşinden gittim .

" Ne oldu şimdi ?" Dedim dolaptan bir pantolon çekip aldı bacaklarını geçirirken önünde iç çamaşırlarım ile durdum .
Bir an dejavu hissi içimi kapladı.

" Üzerine bir şeyler giy çıkalım işim var "dedi .

"Demin işin canı cehenneme diyordun?"

"O demindi  ?"Dedi.

" Senin derdin ne ?"

"Bir derdim yok Efnan işe gideceğim giyiniyorum" üzerine koyu mavi bir gömlek giymiş düğmelerini kapatıyordu.

" Boran neden kızdığını söyler misin?"

" Bir şeye kızdığım yok ,git giyin Efnan " dedi yüzüme bakmadan kollarını iliklemeye devam etti.

" Bu mu yani gerçekten mi ,böyle durduk yere atar yapıp işe mi gideceksin?" Dedim .

" Evet sen gitmeyi düşünmüyorsun galiba hala karşımda yarı çıplak durduğuna göre? "

" Gerçekten sana artık söyleyecek bir söz bulamıyorum " dedim ve arkamı dönüp dolabıma yürüdüm ama daha iki adım atmışken midem bulandı ve yönümü değişip odadan koşarak çıktım ve çıkarken omzumu çok sert bir şekilde kapıya çarptım .
Klozetin kapağını açıp boş mide ile sadece safra kustum ve bir kaç kez zorlanmadan sonra yere çöküp oturdum.
Hala ufak ufak kasılmarım  vardı.
Sinir ve stresin mideme vurması hiç iyi olmamıştı.

" Yine mi kustun  ?" Dedi Boran üzerindeki lacivert takım elbisesi ile banyoya girerken.
Cevap vermedim ve öylece oturduğum yerden kalkıp klozetin kapağını kapattım,sifonu çekmek için dönüp kolumla uzanmaya çalıştım..

"Efnan " dedi Boran yanıma gelip beni ayağa kaldırmaya çalışırken.

" Bırak beni kendim kalkabilirim " dedim.

Kollarımdan tutup beni bir anda kendi ile beraber ayağa kaldırıp dik duracak sekilde tuttu.

" Sapsarı olmuşsun "

Demin şeytan, şimdi ilgili koca .

Kendimi tutuşundan kurtarıp ,lavabonun önüne geçtim suyu açıp eğildim ve ağzıma su verip çalkaladım.
Daha sonra yüzümü yıkayıp, lavaboya tutunarak dik durmaya çalıştım.
Kusmanın etkisi ile başım dönüyor ve dizlerim titriyordu.
Boran gelip beni tuttu ," Bırak beni ,işine git sen " dedim dolabın kapağını açıp diş fırçasını çıkarıp macunu alıp sıktım.

" Dişlerini fırçala ,giyin ,hastaneye gidiyoruz " dedi .

Cevap vermeden dişlerimi fırçaladım hala arkamda dikilmişti.
Görmezden geldim ve fırçayı dolaba koyup onu umursamadan banyodan çıktım.
İki adım atmıştım ki dönen başım yüzünden kapıya tutundum.

" İyi misin ? "

" Umrunda mı?"

" Ne demek umrunda mı ?"

" Ne anladıysan o ,hastanelik bir şeyim yok ,gitsem de doktorun cevabı belli " dedim ve banyodan çıkıp giyinme odasına girdim üzerime rast gele bir tişört alıp giydim ,altına da tayt çektim.
Boran arkamdan geldi " Neymiş belli olan cevap ?" Dedi.
Ona cevap vermedim gerçekten onunla konuşmayı bırak şuan yüzünü dahi görmek istemiyordum  .
Son zamanlarda bana o kadar sert ve kaba davranıyordu ki anlam veremediğim bir şekilde,tahammülüm kalmamıştı.

" Efnan sana bir soru sordum  ve cevapsız bırakılmaktan hoşlanmadığımı, aynı şeyi iki kere sormadığımı biliyorsun ".

" Buda benim umrumda değil " dedim önünden geçip odadan çıktım ve hala dağınık olan yatağın yorganını açıp içine girdim , yorganı başıma kadar çektim.

" Sen gerçekten bilerek yapıyor beni delirtmeye çalışıyorsun ?" Dedi yorganı bir hışımla üzerimden çekip fırlatırken.

" Kalk hastaneye gideceğiz "

Kalkıp ona baktım derin nefesler alırken " Ne istiyorsun benden ,rahat bırak beni ,daha demin saçma sapan bir şeye sinirlenip beni görmezden gelip sırtını döndün, şimdide ilgili koca moduna geçiyorsun,istemiyorum anladın mı ?
Seninle hiçbir yere gelmek istemiyorum,cevabını bildiğim bir şey için hastaneye gitmeme gerek yok?
Beni stresten uzak tutabilir misin  ?
Yapabilirsen yap çünkü doktorun söyleyeceği ve sürekli tekrar ettiği şey bu, senin şu sinir harbin ,öfke problemin,her an neye kızacak ,neye sinirlenecek diye düşünmekten stres yumağı olarak dolaşıyorum ve artık mideme vurdu ,gecikmelerimin  sebebi gibi midemin sebebi de stres soruyorum sana kendini düzeltebilecek misin?
Dur senin yerine ben cevap vereyim .
Hayır, beni kum torbası gibi görmekten vazgeçebilecek misin?  Cevap hayır.
O zaman doktora da gitmeye gerek yok , şimdi lütfen sen işe git bende yatağıma gireyim ,çünkü yoruldum gücüm kalmadı " dedim elimin tersiyle akan göz yaşımı sildim .
Sonra da beni taşımayan ayaklarım titreyince bir anda yatağa çöktüm..
Boran yatağa oturup beni kendine çekmeye çalıştı "Git Boran beni her zaman yaptığın gibi yap ve yanlız bırak " dedim.

" Efnan "

" Boran gerçekten yoruldum,uyumak istiyorum, Selin'i arayıp bugün iyi hissetmediğimi söylersen sevinirim " dedim.

"Efnan ,güzelim bak ben özür dilerim ,üzgünüm "

" Kesin öylesindir " dedim arkamı dönüp yatağas cenin pozisyonunda uzandım ve gözlerimi kapattım.
Bir süre Boran olduğu yerde hareketsiz kaldı, sonra üzerime eğilip saçımı okşadı kendimi hafif çekince oda elini çekti, sonra yataktan kalktı odayı ayakkabısının tok sesi doldurdu, yorganı üstüme örttü ardından tekrar adım seslerini ,kapının açılması kapanma sesini duydum ve tuttuğum göz yaşlarımı serbest bıraktım..
Bu adamı anlamakta o kadar zorlanıyordum ki özellikle şu son bir kaç hafta, o kadar sorun ve sıkıntı yaşıyorduk ki ,sanki yolunda gitmeyen bir şeyler vardı ve acısını benden çıkarıyordu.
Normalde de öfkeli bir adamdı ama artık anlamsız iniş çıkışları canımı yakıyordu.
Çünkü ben onun karısıyım benimle varsa bir sorunu konuşup çözmesi gerekirken bütün sorun benmişim gibi davranıp bütün hıncını benden alıyordu.
Gözlerimi kapattım ve her şeyi unutmaya kendimi zorladım.
Yatağın içinde dönüp durdum uyumaya çalıştım ama bir türlü kafamı toparlayamayınca yataktan çıkıp giyinme odasına girdim.
Hava bugün yağışlı ve kapalıydı.
Üzerime kot pantolon ve beyaz bir kazak giydim kırmızı trench kotumu  da üzerime geçirdim.
Ayakkabımı giydikten sonra ,orta sehpanın üzerinde duran telefonumu küçük çantama koyup odadan çıktım.


Merdivenleri hızla indim ve Hatice ablaya el sallayıp evden çıktım.
Kapıda beni gören Necati koşarak yanıma geldi.

" Efnan yenge hayırdır ,bir yere mi gidiyoruz Boran bey bugün çıkmayacağını söyledi " .

" Necati anahtarları verir misin ?"

" Ne anahtarı yenge ?"

Gözlerim ile arabayı işaret ettim..
Necati dönüp baktı " Yapma yenge en son Hasan verdi neler oldu ben gideceğin yere bırakayım " dedi.
Ters ters ona bakıp " istemez " dedim ve onu geçip bahce kapısına doğru ilerledim.
Kapının önünde durup sağa sola baktım " Efnan yenge ne yapıyorsun?" Dedi.

" Git başımdan Necati " dedim ve ileriden gelen taksiye durması için elimi salladım..

" Yenge ".

Önümde duran arabaya ,sonra Necati'ye baktım "Süremeyeceksem binmeyeceğim "dedim ve bekleyen taksinin arka kapısını açıp bindim..

" Kapıyı hemen kilitleyin ve gaza basın lütfen " dedim .
Taksici şaşkınlık ve refleksle dediğimi yaptı ve hemen kapıyı kilitledi.
Necati kolu açmaya çalıştı "Lütfen gidelim " dedim ve adam ,
" Sizi rahatsız mı ediyor ?"diye sordu .

" Lütfen gidelim "dedim adam başını sallayıp arabayı çalıştırdı.
Arabanın arka camından Necati'nin koştuğunu aynı zamanda telefonunu kurcaladığını gördüm..
Hemen patronuna yetiştir zaten dedim kendi kendime..
Önüme dönerken taksici " Nereye ?" Dedi .
" Düz ilerle "dedim adam başını salladı ve dediğimi yaptı.
Bir an düşünmeden hareket edip evden çıktım ve hiç aklımda yokken kendimi psikog Ender beyin kapısının önünde buldum.

Plazanın önünde dikilmiş öylece bakarken " Bence içeri girmelisin buraya kadar geldiğine göre " dedi biri .
Sesin geldiği yere dönüp baktım karşımda Ender beyi görünce " Ender bey " dedim sadece .

" Hosgeldin Efnan ,uzun zaman oldu " .

" Ben şey ne diyeceğimi bilemiyorum, bir arkadaşa bakmaya geldim diye yalan söylesem " dedim gülerek.

Adam bana bakıp tatlı bir tebessümle " Beni inandırman zor " dedi.

" Hadi gel benim de bugün dışarıda işlerim vardı öylesine uğramıştım iyi ki de uğradim ,belki de içeri girmeden geri gidecektin "

Omuzlarımı indirip kaldırdım." Ben neden buraya geldiğimi bilmiyorum, taksiye atlayıp geldim ve kendimi buranın önünde buldum " dedim .

" Evren sana mesaj yollamıştır belki de gerçekten konuşmaya ihtiyacın vardır ,hadi gel bak yağmur tekrar yağmaya başladı,ıslanmayalım ".

" Tamam " dedim Ender beyin gülümsemesi ile ödüllendirildim ve arkasından yürümeye başladım.
Ofise girdiğimizde asistan bizi görünce ayağa kalktı ,

" Ender bey hosgeldiniz bugün öğleden sonra randevunuz yoktu gelmeyecektiniz?" Dedi .

" Iyi Efnan Karadağ'a hemen şu saatte bir randevu yaz " dedi sonrada bana bakıp başıyla odasını işaret etti ,arkasından ikiletmeden ilerledim.
Telefonumu sessize alıp çantama atmıştım ,Ender beyin açtığı kapıdan içeriye girdim ve uzun zamandır gelmedigim odaya baktım.

" Bu odayı hiç sevmiyorum doktor " dedim gülerek.

" Neden ama bence çok ferah " .

" Hı hı ne demezsin " dedim daha önce hiç oturmadığım  koltuğa doğru ilerledim.
Ayaklarımı uzatıp sırtımı yatay koltuğa yaslarken "Bugün çocukluğuma inelim mi ?" Dedim ellerimi göbeğimin üzerinde bağlarken.

Ender bey tepemde dikildi " Kötü bir gün kötü bir ruh hali diyorsun yani " dedi.

" Soluğu burada almamdan  anlamanız gerekiyordu, zeki birine benziyorsunuz üstelik " dedim.

" Bunu kendime bir hakaret olarak saymam mı gerekiyor iltifat mı bilemedim ?" dedi karşımdaki berber koltuğa otururken .

" Kesinlikle iltifat " .

" Teşekkürler, hadi üzerindekini çıkar ve rahatla " dedi üstümdeki kırmızı trenche  baktım doğrulup üzerimden çıkartıp yan tarafa bıraktım " Eee beni hipnoz mi edeceksiniz, zincir kolye yokmu sallamanız içın" Doktor bir kahkaha attı " Efnan o işler öyle olmuyor " dedi ajandasını ve kalemini eline alıp bacak bacak üstüne attığı dizinin üstüne koydu .

" Boran bey gelmek istemediğini  söyleyince ve aranızda geçenleri anlatınca terapiyi bırakmana çok üzüldüm "dedi .

"Ben size kızgındım, şuan neden buradayım bilmiyorum ,ama taksiye atlayıp geldim ve adama bir anda burayı tarif ettim bunu da  plazayı görünce fark ettim" .

" Beni ve eşini yanlış anlamışsın Efnan ,ben seninle konuşmak istedim ama Boran bey üstüne gelmek istemediğini söyledi ".

" Sevgili kocacığım çok düşüncelidir "dedim alayla .

" Peki tamam anlat seni dinliyorum "dedi .

" Bak doktor gerçekten bugün sana geçmişin kapılarını aralayacağım ki biliyorsun aylarca o kapıyı açamadık , sonra da bugünümden bahsedeceğim ama bir saat yetmez o yüzden emin misin?"

" Çift terapi parası alırım kocandan, sen bunca zaman sonra hazır hissedip  gelmişsin Efnan gece yarısına kadar seni dinlerim " dedi.

" İstediğin kadar parasını alabilirsin kocamın " dedim.

" İyi bakalım hadi başla " dedi " Tamam sakın soru sorma ve beni bölme yoksa her an vazgeçebilirim" dedim doktor parmağı ile ağzına fermuar çeker gibi yaptı başımı koltuğa yaslayıp konuşmaya başladım.
Bunca zamandır yaşadığım her şeyi çocukluk travmalarım yediğim dayaklar Halil pisliği ile evlendirilmem kaçma olayım Boran'ın beni bulması ve evliliğimize kadar ne varsa anlattım hiç durmadan ,soluk almadan yorulmadan " İşte böyle doktor film gibi hayatım var değil mi ?" Dedim.

Doktor elindeki ajandayı yanında duran zigona  bırakıp dirseklerini dizlerine yasladı.
Uzun uzun sessizce bana baktı ardından doğrulup sırtını koltuğa yasladı " Peki Efnan seni buraya getiren olay ne ?
Neden geldin ? " dedi .

" Doktor ben Boran'ı yani kocamı çok seviyorum, bu güne kadar yaralarımı ondan başka kimseye açmadım, içimi ,en derinimi biliyor,karmaşık bir hikayemiz var biliyorum,oda beni başlarda çok normal karşılamadı, normal davranmadı, hoş hala da normal davrandığını söyleyemem ,hayatının neresindeyim bilmiyorum ,bi an ayaklarımı yerden kesip beni dünyanın en mutlu kadını yaparken ,bir an çok anlamsız bir şekilde benim dünyanın en değersiz kadınıymışım gibi hissetmeme neden oluyor ,bugün öyle hissediyorum mesela ,tuhaf yaramı açan da o ,yarama derman olanda ,ben şimdi bu kapıdan çıksam onu gördüğüm an yine ona sığınırım ,ama yoruldum,gelgitlerinden öfkesinin her an ucunda olmaktan, ne zaman neye nasıl kızacağını anlayamamaktan,onunla baş etmenin kendimce yollarını bulduğumu düşünüyordum ama son zamanlarda sanki aramızda görünmez bir duvar var ,Boran bilerek yada bilmeyerek beni sürekli yaralıyor, ve ben artık yara kaldıracak güce sahip değilim, sanki her an yok olup gidecekmişim gibi hissediyorum" dedim ve uzun iki derin nefes çekip bıraktım ,doktorun uzattığı su bardağını elinden alıp suyu iki yudumda bitirdim Ender bey bardağı elimden aldı ve yan tarafına bıraktı.

" Efnan o kadar çok şey anlattın ki ,o kadar çok şeyi sindirmem gerekiyor ki ,Boran beyin sana ne kadar değer verdiğine şahidim ama bence sizin çift terapisine ihtiyacınız var,yaşadıkların çok karmaşık ve zor şeyler ,ama üstesinden bir şekilde hemde çok iyi bir şekilde gelmişsin,fakat dediğim gibi kesinlikle çift terapisi öneririm ,ilişkiniz aksi takdirde büyük yaralar almaya mahkum gibi görünüyor ve anladığım kadarıyla siz birbirinizi ne kadar hırpalarsanız hırpalayın birbirinizden vazgeçmeyecek bir ciftsiniz".

Başımı hızla sağa sola sallayıp " Dedim ya doktor benim yaram da o yarim de o derdim de ,dermanım da ,sadece çaresiz hissediyorum " dedim sonra gözüm cama takıldı, saatlerdir burada olduğumu idrak ettim ve " Hava kararmak üzere  doktor " dedim.

Güldü " Sana kaç seans yazmam gerek şuan onu hesaplıyorum saat başı ,neyse kısa günün karı " dedi .

Bu sefer bende ona eşlik edip güldüm ve yerimden kalktım ;
" Teşekkürler bu kadar zaman bana özel muamele edip katlandığınız için " dedim .

" Hafta da iki gün görüşmeye ne dersin ?
Hatta bir gün Boran bey ile "

" Boran'a sormak lazım ama geleceğini zannetmiyorum " dedim omzuma trench kotumu attım çantamı aldım ve Ender beye tekrar teşekkür ederek kapıya ilerledim oda bana eşlik edip yürüdü ve kapıyı açtı, karşımda koltukta sessizce oturan Boran'ı görmeyi hiç beklemiyordum .
Bizi kapıda görünce ayağa kalktı ve hemen yanımıza geldi elini uzatıp " Ender bey merhabalar nasılsınız " dedi

" Teşekkürler, Hoşgeldiniz demin Efnan'a da söyledim, haftada iki gün görüşmek istiyorum birine çift olarak gelirseniz daha iyi olacağını düşünüyorum " dedi.

Boran tek kaşını kaldırıp bana baktı omuz silktim ,söyleyecek bir şeyim yoktu ,kimseye bir şey demeden sinirle taksiye atlayıp buraya gelmiştim ve saatlerdir telefonuma dahi bakmamıştım..
Ölümlerden ölüm beğen Efnan dedi iç sesim bir an ürperdim ve olacaklara kendimi hazırlamaya çalıştım ,hiç halim yoktu saatlerdir konuşuyordum üstelik de sadece su ile ayaktaydım  evden çıkarken hiç bir şey yemedim ve neredeyse akşam olmak üzere.

" Elbette siz randevu saatlerini asistanıma bildirin ona göre bir ayarlama yapar elimden geldiğince dahil olurum " dedi şaşkınlık ile ona baktım.

" Gerçekten mi ?" Dedim .

" Evet senin için gelirim ,üstelik sen tekrar gelmeye kendiliğinden karar vermişken " dedi ve beni yanına çekip kolunu belime sardı.

" Tamam biz programı size iletiriz " dedi Ender bey .
Boran " Peki iyi aksamlar doktor bey " dedi ve " Güzelim hadi gidelim " dedi doktora " Teşekkürler Beni saatlerdir dinlediğiniz için " dedim.

" Benim için zevkti ,iyi akşamlar " dedi Boran kolunu belimden çekmeden döndü ve birlikte yürümeye başladık.
Sarsak adımlarla ilerlerken kendimi beni bekleyen fırtınaya hazırlıyordum.
Boran ile asansöre binip indik ve tek kelime konuşmadık.
İkimizde sessizdik.
Plazanın kapısından çıkarken temiz yağmur havasını içime çektim.
Boran omzumda duran trenchi alıp " Giy şunu " dedi .
Kollarımı tuttuğu trenchin  kollarına geçirip üzerime geçirdim.
Ardından elini tekrar belime koydu ve arabaya yürüdük.
Kapımı açtı ,önce ona sonra kapıya baktım ve sessizce itaat edip bindim ,oda kendi tarafına geçip arabaya bindi ve koltuğuna yerleşti emniyet kemerini bağladı ve arabayı çalıştırdı.
Sessizce ilerlerken cesaretimi ne kadar toplarsam toplayayım ağzımı açamıyordum.
Kaçamak bakışlarla Boran'a bakıyordum ve arada direksiyonu sıkan parmaklarını gördükçe yada sıktığı çenesini gözümü tekrar yola çeviriyordum.
Aramızdaki sessizlik beni daha fazla gererken saatlerdir beni rahat bırakan mide bulantım yeniden başlamıştı.
Gözlerimi kapatıp başımı arkaya yasladım ve bulantımı bastırmaya çalıştım, çünkü sabahtan beri hiçbir şey yememiştim birazdan kopacak kıyametin üstüne birde yemek yemediğimi öğrenirse olacakları hayal bile edemiyorum.

" Efnan torpidoyu aç " dedi Boran .

Gözlerimi açıp ona baktım " Torpidoyu ac güzelim "

" Neden silahım ile kafana sık beni yorma mı diyeceksin "dedim ve direkt elimle ağzımı kapattım.

Boran bir bana bir yola baktı " Ya sabır " dedi kendi uzanıp torpidoyu açıp " Şu krakeri al ye " diyecektim ,midenin bulandığını anlayacak kadar seni tanıyorum ".

Torpidodaki çabuk krakeri alıp bana uzattı " Al ye mideni bastırır " dedi uzattığı pakete sonra ona baktım elinden aldım oda tekrar direksiyonu tuttu paketi açıp bir iki krakeri yemeğe başladım..

Boran hiç bilmediğim bir yolda ilerlerken kendimi ona soru sormamak için zor tutuyordum .
Krakerleri tırtıklarken gerçekten bulantımı bastırmıştı bunladrı hangi ara bunu düşünüp almıştı diye merak ettim.
Bu adam ne yapmaya çalışıyordu.
Şuan bağırıp çağırması bir şeyleri yakıp yıkması gerekirken neden bu kadar sessiz ve sakin .
Yemin ederim kafayı yememe çok az kaldı.

" Iyi geldi değil mi ?" Dedi sessizliği bozarak Boran .

Ona baktım "Evet, teşekkürler " dedim çekingen bir sesle..
" Nereye gidiyoruz?"

" Birazdan görürsün " dedi uzanıp parmağının tersi ile yüzümü aşağı yukarı sıvazladı.

Derin nefesler çekip " Boran sen iyi misin ?
Normal davranmıyorsun, bu halin beni sakinleştirmekten  çok geriyor, senin şuan "; Boran cümlemi tamamlama izin vermeden " Yakıp yıkmam ,bağırıp çağırmam gerekiyor haklısın, evet çok sinirliyim ,hatta senin taksiye atlayıp tek başına gittiğini öğrenince delirdim ama Ender bey Efnan sen terapistine gittin ,sen ona gittin, aylar önce asla gitmem dediğin adama ve saatlerce orada kaldın, bu benim hatam Efnan sana değil ,kendime kızıyorum, bütün öfkem kendime asla sana degil, ben sürekli batırıyorum ,en başta en korktuğum şey seni kendimden koruyamamaktı,galiba şuan tamda korktuğum başıma gelen " dedi .

Yüzüne baktım, pişmanlığı o kadar belliydi ki ,gözleri en az benim kadar yorgun ve üzgün bakıyordu,yaptıklarını o kadar düşünmeden fevri davranarak yapıyordu ki ,sonra da böyle sürekli başa sarıp duruyorduk.

" Ben üzgünüm Boran ,kırgınım, sana yetemiyorum  gibi hissediyorum, sanki bir denizin ortasında bir teknede mahsur kalmışım da fırtına beni oradan oraya savuruyor ve ben alabora olmamak için direniyorum " dedim.

"Özür dilerim böyle hissettirdiğim için, ben asla alabora olmana izin vermeyeceğim Efnan,dikkat edeceğim eskiden de ediyordum ama seni bu kadar çok yorduğumun  bu kadar çok hırpaladığımın farkında değildim, şuan amcan ve yengenden ne farkım var değil mi ?"

" Boran " dedim ve elini direksiyonu sıkan elinin üzerine koydum etraı sığ ağaçlarla çevrili ormanlık bir yoldaydık.

" Hayır sakın öyle söyleme, öyle düşünme, sen asla yengem yada amcam gibi değilsin " dedim.

Yüzüme baktı " Seni Seviyorum Efnan  ,herşeyden çok, kendimden bile " .

" Ender beye ne söyledim biliyor musun ?
Yaramı açan da yarama derman olan da O ,lütfen daha fazla bizi yaralama " .

Boran elimi sımsıkı tutup dudaklarına götürüp öptü " Elimden gelenin fazlasını yapacağım söz, öğreneceğim " dedi .

İnandım,çünkü gerçekten isteyerek yapmadığının farkındaydım, ama kocamın sözünde ne kadar duracağı yada ne zaman her şeyi unutup gözünün kararacağını işte onu hiç bir zaman bilemeyecektim.
İkimizde aramızda geçenlerden sonra sessizliğe gömülüp düşüncelerimizde boğulurken Boran arabayı daha önce hiç gelmedigimiz bir yerde durdurdu .
Etrafa bakıp inceledim " Nereye geldik " .

" Nefes almaya " dedi emniyet kemerini çözerken.

" Hadi gel " arabanın kapısını açıp inmeden önce tekrar bana bakıp " Hadi " dedi .

Sessizce kemerimi çözüp arabanın kapısını açıp çantamı alarak arabadan indim..
Boran yanıma gelip elimi tuttu ,bana bakıp gülümsedi ve yürümeye başladık.
Önce küçük bir kapının önüne geldik ve Boran demir kapıyı açtı ,güzel geniş arazisi olan bir bahçeye girdik her yer yemyeşil ve mis gibi kokuyordu,baharı buram buram hissediyordunuz biraz yürüdükten sonra karşıma cok şirin küçük çatılı tek katlı bir ev çıktı. Beyaz duvarlarının yarısı çatı ile aynı renk taşlardan örülmüş, ahşap kapı ve penceresi olan bir evdi.
Kapıya giden taş yolu yürürken " Bu ev çok şirin " dedim.


" Beğendin mi ?"

"Dışı çok güzel, içi de eminim öyledir " dedim.

" Gidip bakalım içi nasılmış ?" Dedi Boran ve kapının önünde durup cebinden bir anahtar çıkardı kapının kilidine sokup açtı.

Elimden tutup beni de kendi ile beraber evin içine sürükledi, küçük bir antreden sola dönünce aynı şekilde küçük şirin bir salon karşılıyordu bizi evin dışına uygun otantik bir dekora sahipti salonda .
Küçük bir oturma grubu hemen karşıda bir şömine, orta sehpa küçük bir televizyon ,sağ tarafta iki kapı biri muhtemelen mutfak diğeri de banyo diye tahmin ettim üst kata çıkan bir merdiven vardı ve galiba bütün alt kat bu kadardı.
Boran çenesini omzuma yaslayıp " Nasıl beğendin mi?" Diye sordu .
Sanki ruhum çekilmiş cansız bir bedendim ve bu cevabımada yansıdı " Güzel ,beğendim, kimin burası " dedim son derece sakin bir tonda.
Boran başını omzumdan  çekip önüme geçti.
Yüzümü avuçlarının arasına alıp " Eğer beğendiysen bizim ,hatta senin olabilir " dedi .

Ellerimi yüzünü tutan ellerinin üzerine koydum .
Gözlerinin içine bakıp " Beğendim ama ben böyle şeyler istemiyorum sadece iyi olalım istiyorum " dedim.

" Her şey iyi olacak güzelim sana söz veriyorum " dedi ve eğilip alnımdan öptü.

Derin nefes çekip kollarımı beline doladım oda bana sımsıkı sarıldı başım göğsüne yaslı derin nefesler aldım.
" Seni çok seviyorum " dedim.

" Ahhh Efnan güzel gözlüm bende seni çok seviyorum " dedi.

Daha sıkı sarıldım dudaklarını saçlarıma bastırıp saçlarımı öptü, " Boran "

" Efendim güzelim "

" Artık gitsek mi ?"

Boran aramıza hafif bir mesafe koyup beni kendinden ayırmadan " gitmek mi istiyorsun?"

" Yemek yemek istiyorum çok açım " dedim.

" Hiç bir şey yemedin değil mi ?
Tüm gün aç dolaştın "

" Sürekli midem bulanırken,birde o kafayla evden çıkınca, yemek aklıma gelmedi ama şuan o kadar açım ki dizlerim beni taşıyamayacak  diye korkuyorum " dedim.

Boran başını sağa sola sallayıp bir anda beni kucaklayarak havaya kaldırdı " Ne yapıyorsun ?" Diye cırladım.

Boran gülerek adımlamaya başladı ve beni demin mutfak olduğunu tahmin ettiğim kapıdan geçirdi.
Etrafına bakındı sonra da beni mutfağın duvarına yaslı masanın üzerine oturttu .

" Madem güzel karım aç o zaman karnını doyurmak lazım " dedi ve köşede duran buzdolabına yöneldi.
Paket paket yemekler çıkarıp tezgahın üzerine koyarken bende etrafı gözden geçirdim.
Ev küçük olduğu için mutfakta uzun dikdörtgen seklinde uzun ince ve küçüktü, kapının tam karşısında küçük iki kapalı bir pencere önünde krem stor bir perde vardı.
Duvara dayanmış masa ve karşı karşıya iki sandalye ,duvarın dibinde mutfak tezgahı üst ve alt dolaplar kapının hemen yanında bir buzdolabı yer alıyordu.
Tezgahın üzerinde küçük ev aletleri vardı.
Çay kahve makinesi ,tost makinesi ve fırın.
Boran dolaptan çıkardıklarını tezgaha koyduktan sonra masadan inip yanına gittim..

" Bu yemekler ne böyle, her zaman hazırlıklısın " dedim.

" Sende her zaman yemek yemeği unutan aç bir kadın." Omuz silkip dolap kapaklarını açarak tabakları aramaya başladım.
Tabak, bardak ,çatal ,kaşık ,bıçak, her şeyi bulup yemekleri üzerine yerleştirdikten sonra masayı kurduk ve Boran'ın hazır aldığı yemekleri yemeğe başladık.
İkimizde zaten konuşmamız gerekenleri arabada konuşmuş ve bir şekilde orta bir yol bulmuştuk.
Yani en azından artık öyle olmasını umuyordum.
Yemekten sonra bulaşıkları Boran ile beraber toparladık ve makineye yerlestirdik.
Daha sonra salona geçip oturduk birlikte film izledik ve ardından yatak odasına geçip uyuduk.
Sabah Boran'ın çalan telefonu yüzünden uyandım.

" Şu telefonu artık sessize al lütfen her sabah aynı şey " diye mırıldandım ve Boran'ın kollarının arasından çıkıp arkamı döndüm.

Boran " Ulan sabah sabah ne istiyorsunuz yine ?" Dedi telefondakine söylenmeye başladı.

"OFF Boran git başka yerde konuş çok uykum var " dedim.

" Tamam kapat sonra ararım " dedi yatak hareketlendi ve bir anda beni yine kollarının arasına sardı.
Dudakları kulağımın dibinde hareket etmeye başladı " Demek seni rahatsız ediyor telefonum ".

" Hı hıı " diye mırıldandım "Hı hıı ne güzelim, normal cevap versene kocana " dedi.

" Uyumak istiyorum Boran ,çok uykum var ".

" Benim de başka planlarım var mesele madem bu satte uyandık, uyumak dışında bir şeyler yapabiliriz ".

" Uyanan sensin ben uyuyorum ".

" Sen uyuduğuna göre bana cevap veren kim acaba ?"

Kollarının arasında dönüp ona baktım,gözlerim hafif açtım uyanmamak için direniyordum.

" Ne gibi planların var gece sana yetmedi galiba "

" Aaa senin de aklın fikrin hep başka yerde ,hava güzel yürüyüş mü yapsak diyordum " dedi Boran.

" Benim mi aklım başka yerde ?" Dedim kollarından kurtulup yatağın içinde oturdum.
Önüme düşen saçlarımı geriye savurdum Boran bana " Hıı hııı" diyerek kafasını salladı.

" Hı hıı ne bee normal cevap versene karına, ayrıca altına imzamı atarım ki sırf ben öyle dedim diye yürüyüş yapalım dedin" Boran gülerek bana baktı sonra da bir anda beni çekip dizine yatırıp bana baktı " Kocanın taklidi yapılmaz, cümleleri çalınmaz, seni cezalandırmak şart oldu " dedi ve elini bel bosluğuma atıp beni gıdıklamaya başladı.
Kollarında çırpınırken hem gülüyor hemde Boran'a beni bırakması için yalvarıyordum.

" Boran midem, midem bulanıyor üstüne kusacağım " diyince bir anda durdu ve bende rahat bir nefes alarak kollarının arasından çıkıp ayakta dikildim .

" Gıdıklamak ne ya ?
Ben yapsam iki saat çocukmuşun  Efnan diye söylenir durursun" dedim yataktan inerken .

" Senin Miden bulanmıyor muydu ?" Dedi .

" Yook şaka yaptım " dedim ve yataktan atlayıp kapıya koştum..

Boran "gel buraya" diye bağırırken ben çoktan alt kata varmıştım bile.
Hızlı bir duşun ardından saçlarımı kuruturken üzerinde eşofmanları ile Boran banyoya girdi .

" Sıhhatler olsun yavrum " dedi karşılık olarak gülümsedim.
"Eşofmanlarını giy gel kapıda bekliyorum beş dakikan var". Dedi ve arkasını dönüp çıktı cevabımı bile beklemeden .
Saçlarımı kurutup düz bırakıp, üst kata koştum ,Boran elbette her zaman ki gibi herseyi düşünmüştü,hazırlattığı çantadan rahat boy friend bir kot pantolon ve siyah bir sweat  seçtim.
Kahvaltıdan sonra gidersek tekrar üstümü değiştirmek zorunda kalmazdım.
Ayağıma spor ayakkabılarımı geçirip hızlıca alt kata kapıda bekleyen Boran'ın yanına gittim.

Boran bana bakıp üzerimdekileri işaret edip " Böyle mi geliyorsun?" Diye sordu .

" Evet ,bir daha üstümü değiştirmeye üşeniyorum, buda rahat zaten " dedim.

" Bu ara epey bi tembel ve fazla üşengeç misin ?
Bana mı öyle geldi? "

" Sana öyle gelmiştir ,hadi çıkalım " dedim.

Boran " Bekle bir saniye " dedi üst kata çıkıp iki dakika sonra elinde şişme montum ile geri geldi.

" Bu ne ?" Diye sordum .
Şişme montu kaldırıp giymem için tuttu " Ama Nisan ayındayız gerek var mı ?" Dedim kollarımı geçirirken.

" Nisan ayında da olsak sabahın erken saatleri burası soğuk olur yeni duş aldın, zaten sürekli mide sorunu yaşıyorsun hasta olmanı istemem " dedi sonra önüme geçip saçlarımı düzeltip başıma sarı bir bere taktı ve elleri ile yanaklarımı tutup alnımdan öptü, elini uzattı, elini tuttum ve birlikte evden çıktık .


Uzun bir yürüyüşten sonra eve döndük.
Boran gerçekten haklıydı Nisan ayında olmamıza rağmen sabah aşırı esiyor ve soğuktu.
Ama o kadar iyi gelmişti ki açık hava da el ele yürüyüş yapmak kendimi yenilenmiş hissediyordum.
Eve geldiğimizde Boran duşa ben mutfağa girdim.
O gelene kadar ben kahvaltıyı hazırladım.
Üzerinde siyah bir kot pantolon, siyah ince bir kazak vardı.
Saçlarını taramadan  dağınık bırakmıştı.
Ona bakıp gülümsedim " Sıhhatler olsun " dedim oda aramızdaki mesafeyi kapatıp yanıma geldi beni kolları ile sardı.

" Kahvaltı hazırlamışsın " dedi eğilip boynumdan öperken.

" Evet hadi cok açım " dedim birlikte oturup kahvaltı yaptık.
Kahvaltı bittikten sonra ben mutfağı toparlarken Boran üst kata çıktı.
İndiğinde iş adamı haline bürünmüş ve gitme vaktimiz gelmişti.
Eşyaları burada bırakıp evden çıkıp arabaya bindik .
Boran daha sonra aldıracağını söylemişti.
Beni eve bırakıp kendide işe gitti.
Bende üstümü değiştirip Faruk ile birlikte yalıya geçtim..
Yalıda yapacak çok bir iş olmayınca mimarlık ofisine geçip oradaki birikmiş dosyaları düzenledim.
Aksama doğru Boran arayıp beni alacağını söyledi.
Çıkma saatinde çalan telefonuma bakıp çantamı aldım ve ofisten çıkarken telefona cevap verdim..

" Güzelim aşağıdayım " dedi Boran

" Geliyorum Sevgilim "dedim ve hızlıca asansöre yöneldim şansım vardı ki beklemek zorunda kalmadım ve hemen binip alt kata indim.
Arabanın önünde bekleyen Boran'ın yanına gidip parmak uçlarımda yükselerek onu yanağından öptüm.
Elini belime atıp Beni kendine çekip " Liseli aşkım geri mi döndü ?" Diye sordu.

Başımı geriye atıp güldüm " Sen galiba lisede çok fena şeyler yaptın ki aklından çıkmıyor " dedim.

" Konuyu buna nasıl bağladın ?"

" Ben bilmem sürekli liseyi anan sensin,hem sen benim kocamsın  canım nereden isterse oradan öperim seni " sonra da aklıma gelen şarkı dudaklarımdan döküldü ve " Bir yanaktan " dedim ve yanağından öptüm " Bir dudaktan " dedim ve dudağına küçük bir öpücük koydum " Bir gıdıktan " dedim ve gıdığından öptüm ,Boran kahkaha atıp beline doladığı kolları ile beni yükseltip etrafında döndürdü.

Bende bu sefer şarkıyı " Bir yanaktan ,bir dudaktan bir gıdıktan öperdim " diye mırıldandım Boran beni indirip dengede durmamı sağladıktan sonra "Efnan güzel karım, nefes alma sebebim "dedi dudaklarını alnıma bastırdı "Eee artık gitsek mi ?" Diye sordum.

" Gidelim güzelim " dedi arabaya dönüp kapısını açtı ben bindikten sonra kapısını kapatıp arabanın etrafında dönerek kapıyı açıp arabaya bindi ve yola çıktık.

Yolda ilerlerken "Muğla'ya gitmem gerekiyor "dedi .

Dönüp ona baktım Muğla denildiğinde bile tüylerim ürperiyordu.

"Gelmek ister misin?
Hem otelini de görmüş olursun " dedi.

" Yani gerçekten onca otelin varken bana Muğla'daki otellerinden birini hediye etmen " dedim gülerek..

"İlerde intikam için işine yarar diye düşündüm, oraya döndüğünde "sözünü kesip "Neyse şuan bunu konuşmayalım, kaç gün kalacaksın, offf Boran daha yeni geldin ,sürekli bir yerlere gidip geliyorsun seni çok özlüyorum "dedim.

"Bu mevsim işler yoğun oluyor güzelim, genelde bu aylarda eve bile uğramazdım sürekli seyahat edip dururdum ,yapacak bir şey yok ama dediğim gibi gittiğim her yere gelebilirsin ,gelmek istemeyen sensin ".

"Seninle sürekli seyahat edersem,işe kim gidecek, yada ders kim çalışacak ".

"Efnan işe ihtiyacın yok bunu biliyorsun zaten olası bir hamilelik durumunda veya okulu kazanırsan çalışmayı bırakacaksın ,bu konuda anlaşmıştık".

"Tamam kocacığım ".

" Hiç itiraz etme Efnan " dedi sonra durup "Sen tamam mı dedin şimdi "dedi şaşıracak.

Gülerek "Tamam dedim,çünkü hamile kalırsam hic bir şart ve koşulda risk almak istemiyorum ,bebeğimi sağlıklı ve sartlar neyi gerektiriyorsa o şekilde sakin bir ortamda doğurmak istiyorum ,hamile kalırsam çalışmamam gerekiyorsa çalışmam".

Boran "Gel buraya "dedi ona yaklaşıp başımı omzuna yasladım ve geri kalan yolu sessizce ilerledik..
Eve geldiğimizde Boran duş alırken Hatice abla ile beraber yemek hazırladık,üst kata çıkıp Boran'ın seyahat çantasını hazırladım akşam yemeğinden sonra sevgili kocam yola çıktı.

Boran Muğlaya gideli neredeyse bir hafta olmuştu ve ne zaman geleceği belli değildi.
İki oteli vardı Muğla'da ve işler tahmin ettiğinden daha yoğundu.
Telefonda görüntülü konuşuyorduk sürekli ama bu ona olan özlemimi gidermiyordu .
Ben Boran'a söylemek istemiyordum ama her geçen gün kendimi daha halsiz ve yorgun hissediyordum.
Bu şekilde devam ederse hastaneye gitmem kaçınılmaz bir Hal alacaktı.
Sürekli uykum geliyordu ,uyumak istiyor gece başımı yastığa koyduğum gibi uyuyakalıyordum.
Yalı ve galeride işler o kadar yoğundu ki vücudum galiba bu yoğun tempoyu kaldırmakta zorlanıyordu.
Şimdi de galeride ki son işleri halledip yalıya gidiyordum..
Bugün Faruk bana eşlik  ediyordu .
Hasan ve Necati Boran ile Muğla'da Ahmet ise İzmir'e gitmişti.
Hamza da Hatice ablanın siparişleri ile ilgileniyordu.
Faruk arabayı yalının önünde durdurdu ve arabadan indim.
Bahçenin kapısında ilerlerken Victor ve Lucas'ı bahçede görmeyi hiç beklemiyordum.
Yavaşça yanlarına ilerleyip " Beyler napıyorsunuz ?" Dedim.

Lucas gülümseyerek bana bakıp " Ooo efnan hoşgeldin " dedi.

" Hoş buldum ,Lucas ,senin Türkçe'n her geçen gün daha da düzeliyor yoksa bana mı öyle geliyor?" Diye sordum.

" Ders alıyor " dedi Victor araya girerek o daha kırık bir Türkçe ile aksanlı konuşuyordu.

" Iyi sende aynı hocadan ders al " dedim Victor'a bakarak .

" Ders falan almıyorum, çok kitap okuyorum oda baya yardımcı oluyor " dedi Lucas.

" AA öyle mi ?
Bende çok severim kitap okumayı ,neler okuyorsun?" Diye sordum.
Victor araya girip " Bu konu beni bayar gençler ben içeriye bir göz atayım " dedi.

Omuz silkip " Bende geleceğim birazdan " dedim sonra Lucas'a baktım.

" Ee ne okuyorsun sakın Romeo ve Juliet " deme dedim.
Victor başını geriye atarak eli cebinde bir kahkaha attı.

" O kadar mı belli ediyorum " dedi.

" Şaka mı yapıyorsun, gerçekten mi ?" Dedim bu sefer ben gülüyordum.

Lucas göz kırpınca " AA ben sadece şaka yapmıştım sen ciddisin " dedim biz birbirimize bakıp gülümserken birden gözüm karardı ve başım döndü ben sendelemeye başlayınca Lucas " Efnan iyi misin ?" Diyerek kollarımdan beni tuttu ve yeri göğü inleten " Lucas çek lan karımın üzerinden ellerini " diyen ses ile olduğum yerde buz kestim .
Ben daha ne olduğunu anlayamadan Boran hışımla aramızdaki mesafeyi kapattı .

Boran "Sana çek o ellerini karımdan dedim " dedi ve Lucas'ın suratına yumruğu geçirdi...






















Continue Reading

You'll Also Like

83.5K 6.6K 32
"Evet, Wooyoung. Ben sana çok aşık oldum."
2.1K 134 10
İste o güzeller güzeli Dicle İsminin anlamını hakikiyle taşıyan o Dicle yürüyüşünde Asalet akan Her zaman töre yi umursamayan Her türlü sevdigi...
SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

1.3M 87.3K 7
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
1.7M 109K 59
Wattpad de bu isim ile yayımlanan ilk ve tek hikayedir. Çalınma durumunda yasal yollara başvurulacaktır. Mine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru ke...