Kusursuz Okul

By robertdys

72.6K 5.4K 4.1K

Bir okulda intihar ve cinayetlerin ardı ardına geldiği, ama ne olursa olsun okulun mühürleme kararı almadığı... More

1. Bölüm~'Okuldaki Cinayet'
2. Bölüm~'Tehlikeli Gece'
3. Bölüm~'Burdan Kaçış Yok!'
4. Bölüm~'Bir Yol Var...'
5. Bölüm~'Sır'
6. Bölüm~'Dehşet'
7. Bölüm~'Benzerlik'
8. Bölüm~'Yabancı'
9. Bölüm~'Mühür'
10. Bölüm~'Gizli'
11. Bölüm~'Karanlık'
12. Bölüm~'Saklı'
13. Bölüm~'Kaçış'
14. Bölüm~'Son Perde'{Sezon Finali}
15. Bölüm~'Parti'{Yeni Sezon}
16. Bölüm~'Geri Dönüş'
17. Bölüm~'Tehlike Çanları'
18. Bölüm~'Oyun'
19. Bölüm~'Gizli Tanık'
20. Bölüm~'Kesişme'
21. Bölüm~'Yüksek Sarsıntı'
22. Bölüm~'Mesafe'
23. Bölüm~'Testere Laneti'
24. Bölüm~'Alevlerin Dansı'
25. Bölüm~'Tuzak'
26. Bölüm~'Garabet'
27. Bölüm~'Tutsak'
28. Bölüm~'Güneşten Daha Sıcak'
29. Bölüm~'Alevler Eşliğinde'
30. Bölüm~'Ruh İkizi'
31. Bölüm~'Saklı Geçmiş'
32. Bölüm~'Son Saniye'
33. Bölüm~'Felaket'
34. Bölüm~'Rastlantı'
35. Bölüm~'Karşılaşma'
36. Bölüm~'Yolculuk'
37. Bölüm~'Kalbimin Katili'
38. Bölüm~Küllerinden Doğmak'
39. Bölüm~'Korku Masalı'
40. Bölüm~'Kaçak Ruh'
41. Bölüm~'Korumasız Kalkan'
42. Bölüm~'Gizli Suikast'
43. Bölüm~'Mutluluk Ve Tehlike'
44. Bölüm~'Mucize'
45. Bölüm~'Tehlikeli Sular'
46. Bölüm~'Yalnız Kalpler'
47. Bölüm~'Bir Lanetin Sonu'
48. Bölüm~'Sessizliğin Sesi'
50. Bölüm~'Gecenin Karanlığında'
51. Bölüm~'Senin Kaderin'
52. Bölüm~'Başlangıç Çizgisi'
53. Bölüm~'Bir Ölü Bir Yaralı'
54. Bölüm~'İyi Ve Kötü'
55. Bölüm~'Cumartesi Gecesi'
56. Bölüm~'Karanlığın Sesi'
57. Bölüm~'Yeni Başlangıçlar'
58. Bölüm~'Kusursuz Okul'{Sezon Finali}
59. Bölüm~'Yeni Düzen'{Yeni Sezon}
60. Bölüm~'Karanlıkta Parlayan Yıldız'
61. Bölüm~'Karanlık Bastığında'
62. Bölüm~'Ateş Hattında'
63. Bölüm~'Son Parti'
64. Bölüm~'Gülümse Kaderine'
65. Bölüm~'Kayıp Bir Vaka'
66. Bölüm~'Kara Melek'
67. Bölüm~'Sıra Dışı'
68. Bölüm~'Hayatın Kıyısında'
69. Bölüm~'Ters Köşe'
70. Bölüm~'İyi Geceler'{Sezon Finali}
71. Bölüm~'Karanlık Gece'{Yeni Sezon!}
72. Bölüm~'Kara Bulut'
73. Bölüm~'Acı Gerçekler'
74. Bölüm~'Yalnız Peri'
75. Bölüm~'Dolunay'
76. Bölüm~'Gece Işığında'
77. Bölüm~'Sahte Katil'
78. Bölüm~'Sırrı Açılmamış Dosyalar'
79. Bölüm~'Beni Bırakma'
80. Bölüm~'Sahte Hayat'
81. Bölüm~'Ateşin Sesi'
82. Bölüm~'Kaçak Cinayet'
83. Bölüm~'1. Ölüm'
84. Bölüm~'Ateşin Tutsağı'
85. Bölüm~'Bölüm Sonu' |Sezon Finali|
86. Bölüm~'Yeni Bir Başlangıç'{Yeni Sezon}

49. Bölüm~'Düğüm'

553 39 77
By robertdys

- Cidden gidecek misin?

- Evet gideceğim!

Dedi Açelya valizini alıp evden çıkarken. Arkadaşı onların yanına gidip Kenan'ın kardeşi olduğunu söylemesine gerek olmadığını dile getirse de o ısrarcıydı. Abisini de görmek istiyordu. Kardeşi Kardelen'de onun yüzünden ölmüştü. Bütün acıları ile yüzleşmeye gidiyordu...

                                ***
- Yarın evleniyoruz sevgilim!

Aradan altı gün geçmişti. Esin ve Barış yarın evleniyorlardı. Yine Sarp ve Damla'nın yaptığı gibi kendi aralarında bir nikah töreni olacaktı.

- Evet sevgilim!

Dedi Esin, Barış'a gülümseyerek. Sizce de herşey bitmiş miyidi? Yoksa bu kâbus hâlâ devam ediyor muydu? İşte bunu zaman gösterecek, en karanlık tarafından...

                                   ***
- Sarp, boncuğa süt vermeyi unutmadın değil mi?

Diye sordum Sarp'a. Boncuk o gün bodrum katında bulduğumuz kediydi. Gözleri boncuk gibi olduğu için ona bu ismi katmıştık.

- Hayır sevgilim. Sütünü içiyor şu an.

Dediğinde yanıma geldi başını omuzuma katarak benimle beraber film izlemeye başladı.

"Damla, herşey normal mi sence?"

Diye bir ses duydum sanki. Başımı Sarp'a doğru çevirdiğimde o çoktan gözlerini kapatmış omuzumda uyuyordu.

"Bu hikayede yanan sen mi olacaksın acaba?"

Bu kimdi? Birisi sanki bana sesleniyordu ya da ben halisülasyon görüyordum. Sarp'ın koluna dokunarak onu uyandırmaya çalıştım. Daha fazla kafayı yememek için odamıza çıkabilelim diye.

- Sarp hadi uyan!

- Ne, ne çabuk sabah oldu?

- Sabah olmadı ama odamıza çıkıp uyusak daha iyi olur.

Dediğimde başını sallayarak ayağa doğruldu ve birlikte merdivenleri çıkarak odamıza çıkıp uyuduk. Bana seslenen o kişi kimdi? Ya da ben kendi kendime böyle sesler mi çıkarıyordum. Hiç bilmiyordum nede olsa yarın Esin'in nikahı var ve bu konularla kafayı yormak istemiyordum. Gözlerimi kapattım ve uykuya dalmaya çalıştım ve kendimi derin uykulara bıraktım..

                                  ***

"Her yer karanlık, aydınlık yok!"

Evet, şu an bir kabusun daha içindeyim karanlık, bu kelime benim hiç bu kadar tüylerimi ürpertmemişti. Karanlığa doğru her adımımı attığımda o sözü bu sefer de ben tekrar edip duruyordum.

"Her yer karanlık, aydınlık yok!"

                                 ***

- Esin, bugün evleniyor benim güzeller güzeli kızım!

Dedi annesi Esin'i aynı küçük çocuğu gibi severken. Esin bu annesinin sevme şefkatini sevmese de yine de sesini çıkarmıyordu. Aradan bir hafta geçmişti ve Esin bugün yani az sonra Barış ile nihah salonuna çıkıp evlenecekti. Sarp, Maraz, Egemen ve Barış'ın babası, Barış'ın damatlığı ile ilgilenirken. Ben, Çiğdem ve Esin'in annesi de Esin'in gelinliğinin son kontrollerini yapıyorduk.

- Anne tamam daha kaç kere kontrol edeceksin oluyor işte üzerime!

- Tamam güzel kızım son kez bakayım dedim.

Dedi annesi gözleri dolmuş bir şekilde.

- Anne, ağlamak yok dedim. Başka şehirde falan da taşınmıyoruz zaten burada olacağız.

- Olsun kızım anne yüreği işte.

Dedi annesi hüzünle, Esin annesini ağlarken görünce hemen o da ağlayarak ona sarıldı. Çiğdem ile birlikte onları bir köşede mutluluk gözyaşları ile izliyorduk.

- Esin tamam ağlama artık bak o kadar makyaj yaptım sana şimdi ağlarsan bozulacak!

Dedi Çiğdem gülerek. Esin başını salladı ve eline peçete alarak gözyaşlarını sildi.

- Damla sizleri seviyorum.

Dedi Esin bize doğru yaklaştı ve bize sıkıca sarıldı. Sanırım duygusallık ağır basmıştı. Birbirimize sarılmaya devam ederken tam o sırada kapı çaldı kapıyı hızlıca açmaya gittim ve gelen mükemmel yakışıklılığı ile karşımda olan Sarp'tı.

- Ama ben bu güzelliğin karşısında duramam.

Dediğinde gülerek başımı yere eğdim ve daha sonra söze girdim.

- Bende bu yakışıklılığın karşısında duramam.

Diye mırıldandığımda Sarp, yanağıma bir öpücük kondurup söze girdi.

- Çok güzel olmuşsun sevgilim. Ben, Esin hazır mı diye sormaya geldim. Barış hazır.

- Evet o da hazır biz odadan çıkacağız birazdan Barış ve Esin tek kalacak sonra nikah salonuna çıkacaklar.

- Tamamdır o zaman ben Barış'a haber vereyim de buraya gelsin.

Dediğinde başımı salladım ve kapıyı kapatarak içeri girdim.

- Esin biz çıkıyoruz, Semra teyze sende gel bizimle birazdan damat gelecek.

Dedim Esin'in annesinin elini tutarak.

- Tamam kızım bende geliyorum, nikah solundan görüşürüz canım kızım.

Dedi Esin'in annesi Esin'i öperek. Daha sonra üçümüz de odadan çıktık. Bizim çıkmamızın hemen ardından Barış girdi odaya. Ben ve Sarp onlar hazırlanana kadar dışarı çıkıp bir bankta oturduk.

- Barış'ın heyecanını görmen gerekiyordu.

Dedi Sarp elimi tutarak. Gülümseyerek ona yanıt verdim.

- Sende Esin'in duygusallığını görmen gerekiyordu.

Dediğimde ikimizde kahkahalara boğulduk.

- Kızımız doğduğunda bu duygu karışıklığını yaşamayı bırakmamız gerek.

Dedi bana doğru bakarak. Ardından yine kahkahalara boğulduk. Bu aralar bir olaya üzülüp bir olaya gülüyorduk. Duygu karmaşası işte.

- Sence kızımız ilk kime seslenir, anne mi der baba mı?

- Bilmem, bence ilk 'baba' der ama biz neden bunları düşünüyoruz Sarp? Kızımızın doğmasına daha zaman var.

- Olsun, ben yinede merak ediyorum.

Dedi boyuma bir öpücük kondurarak. Ardından Çiğdem'in nikah solunundan çıkıp bizim yanımıza doğru geldiğini gördüm.

- Sarp, Damla. Hadi gelin nikah memuru da geldi şahitleri yani sizi bekliyorlar.

Dediğinde başımı salladım ve ikimiz de hızlıca ayağa kalkarak nikah salonuna girdik. Sarp ve ben, Esin ve Barış'ın şahiti olacaktık. Hemen yan koltuklara geçtik, nihah memuru da geldiğinde Esin'i hızlıca telefondan arayıp gelmelerini söyledim. Biraz bekleyişin ardından ikiside kırmızı halıdan çıkarak nikah masasına oturdular.

"Fazla normal bir hayat yaşamadın mı Damla?"

Dedi sanki birisi kulağıma doğru, etrafıma baktığımda herkes normal görünüyordu.

- Sevgilim birşey mi oldu?

Dedi Sarp tedirgin bir şekilde elimi tutarak.

- Birşey olmadı dalmışım öyle.

Dedim ona güler yüzle. O da başını sallayarak onayladı ve nikah memuru söze girdi.

- Siz Barış Demir, Esin Yılmaz'ı eş olarak kabul ediyor musunuz?

Dediğinde o an bir ses duyuldu. Barış daha 'evet' demeden bir silah sesi duyuldu nikah salonundan.

- Sürpriz!

Diye içeri girdi birisi, nikah solununa girdiğinde onu görür görmez gözlerim fal taşı gibi açıldı o, Kaan! Bunca zamandır evimi alevler eşiğinde bırakıp kaçan Kaan geri dönmüştü neden?

- Ne oluyor?

Diye sordu nikah memuru korkuyla. Kaan sinirli bir şekilde bana bakıyordu? Bana öyle bir bakışı vardı ki neredeyse öldürecekmiş gibi bakıyordu.

- Damla!

Dediğinde dudaklarının arasından benim ismimin çıkmasına şaşırmamıştım. O beni istiyordu, tıpkı evimde çıkardığı yangın gibi. Sarp ayağa kalkarak cebindeki silahı çıkarttığı gibi Kaan'a doğru doğrulttu.

- O elindeki silahı bırak yoksa çok fena olur!

Dediğinde Kaan deliye dönmüş gibiydi. Sinirle hemen söze girdi.

- Hayır, Damla benimle gelecek! Yoksa...

Dediğinde Çiğdem'in boynuna kollarını dayadı, Allah kahretsin! Çiğdem neden bu kadar ona yakındı?

- Bırak kızı!

Dedi Sarp sinirle. Artık benim yüzümden masum kişilerin ölmesine izin veremezdim, ve Esin'in de mutlu gününü mahvedemezdim sanki herşey benim suçummuş gibi. Ama yapmak zorundaydım çünkü Kaan'ı çok iyi tanıyordum. Yalancı, sahtekâr ve en önemlisi tehlikeli..

- Tamam bırak kızı, seninle geleceğim.

Dedim duygusuz bir şekilde. Sarp o an bana sinirle baktı ve kolumdan sıkıca tutarak bana bağırdı.

- Damla izin vermeyeceğimi biliyorsun değil mi?

- Bırak kolumu Sarp canımı acıtıyorsun!

- Saçma sapan cümleler söylemeyi kes o zaman!

Dediğinde ilk defa bana böyle bağırıyordu ve kolumu hâlâ sımsıkı tutarak canımı daha da çok acıtıyordu. Onun ellerinden kurtulmaya çalışırken daha da sıkı tutuyordu kolumu ve neredeyse kemiklerim kırılacak gibi.

- Peki o zaman, Esin'e bay bay diyin!

Dediğinde silahı tam Esin'e doğrulttuğunda Sarp'ın kolumu tuttuğu elini var gücümle hızlı bir şekilde kolumdan çekerek Esin'in önüne geçtim, daha doğrusu bana saplanan o kurşunun önüne...

- Damla!

- Bittin sen!

Dedi bir ses, bu ses Sarp'ın sesiydi ve onun silahından da bir ses duyuldu. Kaan'a ateş etmişti bilincim hâlâ açıkken. Kanlar içerisinde yerde yatıyordum, Hissettiğim tek şey Sarp'ın elleri ile sertçe sıktığı kolumun acısıydı. İnsan en çok sevdiği kişinin sizin canınızın acıtmasını hisseder. Kurşun nereme saplanmıştı?  İnanın umurunda değildi. Bu dünya bana fazla kötüydü, evren benim hep mutsuz olmamı istiyordu zaten.

- Damla, sevgilim dayan lütfen dayan!

Duyduğum sesler umurunda değildi. Karnımda bir ağrı hissediyordum, bebeğim beni bırakıp gitmek mi istiyordu? Onun için yaşamak zorunda mıydım? Kendim için yaşamak zorunda değildim ama onun için onun geleceği için yaşamak zorundaydım. Peki bu acı beni yaşatabilir miyidi?

- Beni bırakma Damla lütfen!

Dedi Sarp, bilincimi hâlâ kaybetmemişken. Karnımda ki ağrı beni benden alıyordu. Bebeğim vücudumu terk etmek istiyordu sanki.

- Canım acıyor Sarp.

Dedim acı içinde. Sarp'ın kucağında bir arabadaydık.

- Geçecek sevgilim, lütfen bizi ve bebeğimizi bırakma. Lütfen!

Diyordu ağlayarak, şu an kalkıp gözyaşlarını silmek istiyordum ama bu sefer gerçekten de gücüm yoktu.

- Sedye getirin çabuk.

- Hastanın bebeği var dikkatli olun!

- Kanaması giderek artıyor!

- Nabzı düşünüyor!

- Çabuk ameliyathaneyi hazırlayın!

Bilincim kapanmadan önce son duyduğum sesler buydu. Sonrası ise derin bir sessizlik...

***

"Sen güçlü müsün Damla?"

Bir ormandaydım ve karşımda onu görüyordum Hazal'ı..

"Bilmem Hazal güçlü müyüm?"

Dedim sakin bir şekilde. Hazal bana doğru yaklaştı, yaklaştıkça görüntüsü kayboluyordu.

"Bir de şu kalbine sor bakalım güçlü mü? Ha bir de şu karnındaki bebeğine."

Dedi görüntüsü kaybolurken. Benim bebeğim beni bırakıp gitmemiş miyidi?

"Yoruldum artık Hazal, seninle geleyim nolur."

Dediğimde Hazal'ın görüntüsü tekrar geldi. Ve bana o çok sevdiğim masum gülümsemesini atarak söze girdi.

"Benim yanıma gelmek için daha çok vakit var, orada seni bekleyen sana aşık olan bir adam var. Ve bebeğin."

"Bebeğim gitmedi mi yani?"

Diye sordum gözyaşları içinde. Görüntüsü iyice kaybolmaya başlarken son cümlesini kurdu.

"O hep oradaydı Damla, seni bırakmayacak."

Dedi ve tozlara karışarak gitti. O beni bırakmamıştı. Bebeğim beni bırakmamıştı bunu hissediyordum, bebeğim beni bırakmamıştı!

***

Esin'den...

Üzerimde harap olan gelinlik bile olsa, Damla benim için o kurşunun önüne geçerek burada ameliyathane de ölüm döşeğinde! Hepimiz kafayı yemiştik, özellikle de Sarp. Onu sakinleştirmeye çalışsak bile bizi dinlemiyordu. Barış, Egemen ve Maraz onun yanında onu hâlâ sakinleştirmeye çalışırken Çiğdem ve ben hastane koltuğunda hâlâ ağlamaya devam ederek birbirimize sarılıyorduk.

- Çıkacak değil mi?

- Çıkacak, o güçlü bir kız!

Dedim Çiğdem'i sakinleştirirken. Orada saatlerce ameliyathanin kapısında harap olmuş şekilde Damla'dan gelecek haberi bekliyorduk. Yaklaşık 1-2 saat sonra ameliyathaneden bir doktor çıktı. Hepimiz onun yanına doğru hızlı adımlarla koştuk.

- Durumu ne doktor bey lütfen birşey söyleyin!

- Durumu şu an stabil. Kurşun bel kısmına gelmiş ve iç kanama riski yok. Kurşun çok şükür ki derine girmemiş. Bebeğinde durumu iyi ama annenin durumu iyi değil. Kurşunu çıkarmaya çalışıyoruz, şu an vereceğim bilgiler bunlar. Siz yine de her şeye hazırlıklı olun.

'Her şeye hazırlıklı olun.' Bu ne anlama geliyordu? Damla bizi bırakıp gidebilir miydi? Bunu bize yapar mıydı? Hayır, hayır kafayı yemek üzereyim.

                                  ***

"Hâlâ savaşmak zorundasın Damla, ait olduğun dünyaya geri dön!"

Bu seste nereden geliyordu? Hazal'ın dediği gibi benim onları bırakmamam gerekiyordu. Ama bu ses bana hiç tanıdık gelmiyordu Bu duyduğum sesi tanımasam da doğru söylüyordu hâlâ savaşmak zorundaydım ve ait olduğum yere gitmek zorundaydım ne olursa olsun...

                                    ***

- Nasıl Damla vurulmuş?

Dedi Emre korkuyla telefonda Çiğdem ile konuşurken.

- Tamam hastanenin adresini at hemen geliyorum.

Dedi ve hemen ceketini giyerek evden çıkıyordu ki kapıyı açtığı an kapının önünde bir genç kız vardı. Onun boyunda, siyah saçlı kahverengi gözlü..

- Sen kimsin?

- Konuşmamız gerek!

- Kim olduğunu bilmiyorum bilmekte istemiyorum! Kardeşim hastanede çekil önümden!

Dedi ve onun omuzuna çarparak arabasına doğru ilerlediği an kız arkasından ona öyle birşey söyledi ki yerinden kıpırdayamadı.

- Ben Kenan'ın kardeşiyim!

Dediğinde arkasını döndü ve kıza tekrar soran gözlerle baktı. Kız ona doğru yaklaşıyordu. Tam önünde durduğunda dudakların araladı ve söze girdi.

- Damla'nın durumunu biliyorum. Şu an hastaneye gitsen bile boş boş bekleyeceksin hâlâ ameliyatta.

Dediğinde Emre ona şaşkın gözlerle bakarken söze girdi.

- Ne diyeceksin?

- Senin söylemen gerek.

- Neyi?

- Abimin yaptığı bütün kötülükleri.

Dediğinde hiç tanınmadık bir ses daha ortaya çıktı ve onların yanına doğru yaklaşırken seslendi.

- Onun yaptığı kötülükleri anlatsa roman olur.

Dedi bir kız Emre ve Açelya'nın yanına yaklaşarak. Açelya onu görür görmez dikkatini kıza verdi ve ona doğru dönerek sordu.

- Sen de kimsin?

- Ben Melis, memnun oldum.

Dedi kendinden emin bir tavırla. Emre daha fazla dayanamadan sinirle çıkıştı.

- Siz nesiniz ya? İlk başta sen sonra sen!?

Dediğinde Açelya ona doğru döndü ve söze girdi.

- Sana Kenan'ın kardeşi olduğumu söylemiştim.

- Bende testreli kişilerden son kalan kişi olduğumu söyleyeyim o zaman.

Dedi Melis yüzünde anlamadıkları bir tebessüm oluşurken. Emre'nin iyice kafası karışmıştı ve sinirden deliye dönmek üzereydi ve aniden söze girdi.

- Burada neler oluyor?

- Gerçekler...

Dedi Melis onlara bir adım daha atarak. Burada ne olduğu önemli değildi aslında önemli olan Melis'in dediği gibi, gerçeklerdi...

                                  ***
Hastane koridorlarında gözyaşları içinde hâlâ sevdiği kadının çıkmasının bekleyen Sarp.. Ağlamaktan gözleri şişmişti. Diğerleri kantine inmişti, birşeyler almak için. Damla'nın çıkmasını bekliyordu.

- Sarp, ben geldim.

Dedi Barış elinde iki şişe sudan birisini Sarp'a uzatarak.

- Barış, ben onun canını yaktım.

Dedi Sarp gözyaşlarına engel olamazken. Barış, onun omuzuna dokunarak teselli etmeye çalıştı.

- Senin suçun değildi.

- Ama bana 'Canımı acıtıyorsun Sarp!' dedi! Ben onun canını acıtmak istemedim hepsi benim yüzümden oldu!

Dedi hüzünle ağlamaya devam ederken. Barış onu ne kadar teselli etmeye çalışsa da olmuyordu.

- Sarp, Damla seni bırakmayacak. Bak sana söz veriyorum, o buradan çıkacak!

Dedi Barış o da gözyaşları içinde Sarp'a sarılarak.

- Çıkacak değil mi?

- Çıkacak, o çok güçlü bir kız. Ve en önemlisi de seni bırakmaz.

                                   ***

"Yolunu bulabildin mi Damla?"

"Ne yolu?"

"Çıkış yolunu.."

"Henüz bulmuş değilim, belki de hiç bulamayacağım.."

'49. Bölüm Sonu'
~Devam Edecek~

Herkese tekrardan merhabalar. Öncelikle bölümü okuduğunuz için teşekkür ederim. Bazı kişiler karakterlerin fotoğraflarını merak ediyordu, Damla ve Sarp'tan sonra en çok fotoğrafını görmesini istediğiniz çiftin fotoğraflarını buraya bırakıyorum.

Başka hangi karakterlerin fotoğraflarını merak ediyorsunuz? Yorumlarda belirtmeyi unutmayın!

Yeni Bölümde Görüşmek Üzere 🪄🤍

Continue Reading

You'll Also Like

12.2K 821 14
İnsanların melek veya şeytan olmayı seçebildiği bir dünyada doğuştan ,saf kan bir şeytanın hikayesi. 3 hikâyelik SAF KAN serisinin ilk hikayesi...
4.3M 373K 94
1 KIZ, 6 ERKEK, ÖLÜMCÜL BİR EV. Afra'nın diğer tutsaklardan dört farkı vardı: Birincisi, bir kız olmasıydı. İkincisi, tutsak alınan son kişi olmasıyd...
188K 6K 9
Psikopat bir Jeon Jungkook ve onunla baş etmeye çalışan masum bir Min Ju geleceği olmayan bir ilişki kursarsa neler olur ? [ Bu Hikayede Mutlu Son Y...
425 24 1
* Wattpad'te bu isimle yazılan tek kitaptır! 🌹 Siz hiç sevdiğiniz için kendinizden vazgeçtiniz mi? Ya da kendi canınızdan vazgeçecek kadar çok sevd...