They say 'FrIeNdS'/ Minsung

By jinijinijiniret

609K 75.1K 83.4K

TAMAMLANDI. -Omegaverse- Çok yakın arkadaş grubunuzda istemsizce sinir olduğunuz biri var mı? Han Jisung'ın v... More

Omegaverse nedir?/Uyarılar
1
2
3
4 (M)
5
6
7 (M)
8
9
10
11
12
13
14
15
16 (M)
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37 (M)
38
39
40
41
42
43
44
46
47
48
49 |FINAL|

45

6.5K 986 1.2K
By jinijinijiniret

Önceki bölümü okuduğuna emin ol.
Bollllll yorum ve oy bekliyorum :)

"Jisung iyi misin?!"

Genç omeganın yanına çöken beta, endişeli bakışlarla onu kontrol etmeye çalışıyordu. Jisung'ın bakışları ise hala Yuta'yı döven kişideydi. Ancak karnına saplanan ani sancıyla gözlerini sımsıkı kapattı ve acıyla inledi.

"Yunho! Tanrı aşkına bırak şu çocuğu artık da buraya bak!" Jisung'ın başında duran Minju, arkadaşına bağırdığında Yunho sinirle geri çekilmiş yakasını tuttuğu alfayı sertçe yere bırakmıştı. Ardından büyük birkaç adımda yerdeki ikilinin yanına geldi.

"Jisung, kalkabilecek misin?" Yunho omegaya doğru eğilip sorduğunda Minju bir yandan Jisung'ın sırtını desteklerken diğer yandan Yunho'nun alnına vurmuştu. "Salak mısın Yunho? Ağrıdan iki büklüm oldu çocuk."

Jisung karnındaki ellerinden birini çekip Yunho'nun kot ceketini tuttu. "M-Minho." dedi çaresizce. Yunho başını onaylarcasına sallarken Jisung'dan izin alarak dikkatlice kucağına almıştı omegayı. "Hastaneye gidelim, yolda Minju arar onu tamam mı? Sakin ol sen."

Minju önden koşarak Yunho'nun arabasının arka kapısını açtı. Yunho kucağındaki omegayı yine dikkatle arka koltuğa bıraktıktan sonra sürücü koltuğuna geçmişti. Minju ise Jisung'ın yanına yerleşti.

Yunho arabayı çalıştırdı ve hızla gaza basarak en yakın hastaneye sürmeye başladı. Minju Jisung'ın karnına rahatlatmasını umduğu masajlar yapıyordu. "Ay yeğenime bir şey olmayacak değil mi Yunho?" Arka koltuktan yükselen betanın endişeli sesiyle direksiyonu sıktı Yunho. "Olmayacak tabii ki Minju. Sakin ol Jisung'ı da korkutuyorsun."

"Ayy korkma Jisung. Ben şey yapacağım şimdi şey...Hah! Derin nefes, evet derin nefes al ver tamam mı?"

"Minju çocuk doğmuyor ki, niye derin nefes alsın?" Yunho panik havasını dağıtmaya çalışıyordu ancak pek işe yaradığı söylenemezdi.
"Sen sus be! Benden iyi mi bileceksin? Derin nefes al ver Jisung hadi."

Genç omega betanın dediğini yaparak derin bir nefes aldı ancak verirken ağzından acılı bir çığlık kaçmıştı. "Ahh!"

"Aaaahhh!" Minju da Jisung'tan hemen sonra bağırmıştı. Yunho, bıkkınlıkla bir nefes verirken sonunda geldikleri hastanenin açık otoparkına arabayı park etti ve hızla arabadan indi. Arka koltuğun kapısını açıp Minju'nun kollarındaki omegaya uzandı. Jisung da biraz kendini zorlayarak alfaya tutunmuştu.

"Gel, dikkat et."

Yunho Jisung'ı kucağına alarak hastanenin acil servisine hızlı adımlarla ilerlerken Minju da peşlerindeydi. "Minju, Minho'ya haber ver." dedi Yunho. Girdiği kapının ardındaki kalabalıkta doktor arıyordu. "Ay." Minju hemen çantasına davranarak telefonunu buldu ve abisinin ismine tıklayıp ardı ardına gelen bip seslerini dinlemek üzere kulağına götürdü.

Yunho, çok geçmeden Jisung'ı hemşirelerin getirdiği sedyeye bıraktı. "Hamile." dedi. "Aniden sancıları başladı." diye devam etti. Hemşire onu onaylayıp omegayı muayene için götürürken Minju da abisiyle olan konuşmasını sonlandırmıştı. Genç beta, olayın Yuta kısmını atlayarak anlatmıştı abisine.
Minho zaten yeterince endişeyle çıkmıştı yola. Ayrıntıları sonra öğrense de olurdu.

Jisung'ın girdiği muayene odasının kapısında öylece bekliyordu ikili şimdi. Omegaya ağrı kesici verildikten sonra bir doğum uzmanının odasına getirmişlerdi. Minju yerdeki kare desenli fayansları izlerken Yunho ise sıkıntıyla iç çekip duruyordu.
Çok geçmeden koridorun başında beliren aceleci adımlar yanlarına ulaşmıştı.

"Jisung nerede? İyi mi? Yunho?" Minho nefes nefese arkadaşına bakıyordu. Genç alfa, başını kaldırıp endişeli arkadaşına baktı. "Bir şey söylesene!" diye gürledi Minho ona karşı.
"Abi sakin ol. Biz de bilmiyoruz, doktorun yanında şimdi."

Minju olaya dahil olup abisinin kolunu tutarak onu oturttu. Minho yüzünü avuçları arasına aldı. "Ne yapacağım?" diye kendi kendine söylendi. "Jisung'a bir şey olursa ben ne yaparım?!"

"Minho sakin ol, bir şey olmayacak." Yunho, arkadaşının omzunu sıktı destek verircesine. Minju da dolu gözlerini saklayamadığından burnunu çekerek koridordan çıktı ve çıkar çıkmaz da sırtını duvara yaslayıp gözyaşlarını serbest bıraktı.

Zaten duygusal biriydi. Abisini daha önce hiç bu kadar perişan gördüğünü hatırlamıyordu. Bu da ona her zaman güçlü duran abisinin üzgün olduğunu bilmenin zorluğunu göstermişti.

"Hey." Yanında beliren sesle gözyaşlarını sildi aceleyle. Yunho, elindeki peçeteyi hiçbir şey demeden ona uzatmıştı. Minju, burnunu çektikten sonra kafasını iki yana salladı. "Gerek yok." dedi hemen ardından. Alfadan bıkkın bir nefes kazanmıştı. Yunho, boştaki eliyle Minju'nun çenesinden tutup yüzünü kendine doğru çevirdi ve elindeki peçeteyle akan gözyaşlarının süslediği ıslak yanaklarını sildi.

Minju ise sesini çıkarmadan onun ciddi yüzünü inceliyordu. Yıllardır Yunho ile birlikteydi. Onunla büyümüştü, onunla gülmüş yine onunla ağlamıştı. Gün içerisinde genelde birbirleriyle uğraşsalar da böyle anlarda diğerinin sürekli yanında olması iyi hissettiriyordu.

"Ağlama." dedi Yunho. "Ağlayınca çok çirkin oluyorsun."
Minju'yu güldürebilmişti böylelikle. Beta, Yunho'nun elinden peçeteyi alıp ona dil çıkardı.

Bu sırada Minho, karşısındaki odadan çıkan doktorla birlikte ayaklanmıştı. Endişeli gözleri adamın yüzünün her bir köşesinde gezindi. "Jisung nasıl?" diye sordu hemen. Doktor "Siz yakını mısınız?" deyince hızla başını sallamıştı. "Eşim o benim, nasıl iyi değil mi? Bebeğimiz? Bebeğimiz nasıl?"

"Ah...eşinizin durumu iyi. Bebeğiniz ise..."

"Ne? Nasıl? Bir şey mi oldu? Söylesenize!" Alfa olan doktorun üzerine doğru bir adım attı. Başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissetmişti. Kalp atışları hızlanırken bir kez daha sordu ne olduğunu.

"Üzgünüm. " dedi doktor. Minho sonrasını duymak istemiyormuş gibi başını iki yana salladı. "Hayır."  "Hayır, hayır bebeğimiz..."

"Elimizden geleni yaptık. Şu anda beklemekten başka çaremiz yok. Bebeğinizin durumu kritik. Annenin yaşadığı korku ona ağır gelmiş gibi gözüküyor."

"Ya-yaşıyor ama değil mi?" Küçücük bir umut kırıntısı da olsa tutunmuştu ona alfa olan. Doktor başını onaylarcasına salladı. "İlk yirmi dört saat çok önemli." dedi. "Hastayı yormamaya çalışarak görebilirsiniz. Fazla uzun durmayın. Geçmiş olsun." Ardından ayrılmıştı oradan.

Her şeyi koridorun başından dinleyen ikili ise kahrolmuştu. Minju tekrar ağlamaya başlarken Yunho sıkıntılı bir nefes verdi ve kollarını ağlayan kıza sardı. Minho ise duyduklarını sindirmeye çalışıyordu. Sağ gözünden akan bir damla yaş dizlerine yasladığı eline damladı.

Sonra ise hemen toparlanmaya çalıştı. Yüzünü sildi ve adımlarını karşısındaki beyaz kapıya yönlendirdi. Kapı kolunu aşağı indirerek yavaşça içeri girmişti. Yine beyaz örtülerle serilmiş yatakta yatan sevgilisi girmişti görüş açısına.

Kapıyı ardından kapatıp onun yanına ilerledi yavaşça. Odayı dolduran cihazın stabil sesi içini rahatlatmıştı. "Aşkım." dedi yavaşça omeganın saçlarını okşarken. Jisung, aldığı ilaçların etkisindeydi ancak Minho'nun sesini duyar duymaz aralamıştı gözlerini.

"M-Minho." Güçsüz sesi fısıltı gibi çıkmıştı. Alfa hemen sevgilisinin yanına oturdu. "Buradayım birtanem, geçti." Omeganın yanağından süzülen bir damla yaşı baş parmağıyla okşayarak sildi. "Bir daha seni asla yalnız bırakmayacağım."

Jisung'ın eli karnını buldu. "B-bebeğim?" Minho hemen elini onun elinin üzerine koydu. Ağlamamak için kendini sıkarken zorla gülümsedi omegaya. "Bebeğimiz de iyi, korkma." Omeganın gözlerini kapatmasıyla birer yaş daha eklenmişti dolgun yanaklarına.

Alfa eğilip eşinin alnına uzun sayılabilecek bir öpücük bırakmıştı. O an, hafifçe geri çekildiğinde Jisung'ın sol yanağındaki kızarıklığı fark etti. Kaşları çatılırken eli omeganın yanağını buldu. Canını acıtmaktan korkarmış gibi tüy kadar hafif bir dokunuşla okşadı.

Birkaç dakika daha onun yanında kaldıktan sonra Jisung'ın uyumasıyla derin bir nefes verip çıkmıştı odadan. Onu dışarıda bekleyen ikili, kapının açılmasıyla aynı anda ayaklanmış ve sorar gözlerle bakmaya başlamışlardı. "Nasıl?" diye sordu Minju, endişeliydi.

Minho dudaklarını birbirine bastırıp omuz silkti. Nasıl olduğunu kendi de bilmiyordu. İyi gözükmediği kesindi. O an aklına gelenle kafasını kaldırdı. "Bu nasıl oldu?" diye sordu.

İkili tereddütle birbirlerine bakmaya başladıklarında Minho'nun sabrı tükeniyordu. Sessizlik bir çığ gibi büyürken alfanın sinirli sesi bu çığı yarıp geçmişti. "Nasıl oldu dedim size!?"

Minju alt dudağını dişleri arasına alıp bakışlarını abisine yöneltti. "Biz..." dedi tereddütle. "Yoldan geçerken tesadüfen gördük Jisung'ı. Şeyle birlikte...şey..."

"Minju sabrımı mı ölçüyorsun? Kötü bir haberim var ki sabrım tükenmek üzere."

"Yuta." dedi genç kız. Çekindiği için sesi zayıf çıksa da Minho gayet net duymuştu. "Ne?"

"Yuta'yla birlikteydi, kavga ediyorlardı."

Minho kanın beynine sıçradığına yemin edebilirdi o an. Yumruklarını sıktı, o kadar sertti ki parmak boğumları saniyeler içinde bembeyaz kesilmişti. "Yani...yanağındaki kızarıklık..." dedi kendi kendine. Kendisinin zarar vermekten korktuğu, sanki bir kar tanesiymiş de dokunursa eriyip gidecekmiş gibi dokunmaya kıyamadığı sevgilisine bir başkası bunu nasıl yapabilirdi?

"Onu öldüreceğim." Aynı yumrukları gibi sıktığı dişleri arasından konuştu. "Minho sakin ol." Yunho elini arkadaşının omzuna koydu. Ancak alfa şu an hiçbir şey duyuyor gibi gözükmüyordu. "Geberteceğim onu." Kararlı bakışlarının ardından bir kez daha söyledi. Sanki tüm vücudu titriyordu.

Ardından yüksek sesle bağırıp hemen karşısındaki duvara sert bir yumruk attı. Beyaz sıva çatlaklar eşliğinde yere düşmüştü. Minju ve Yunho onu her ne kadar durdurmaya çalışsa da alfanın gözü dönmüştü. Bebeği o piç yüzünden hayat savaşı veriyordu. Beyaz duvara ard arda yumruklarını indirmeye devam ederken hastanedeki çalışan ve hemşireler çoktan gelmiş, onu sakinleştirmeye çalışmaya başlamışlardı.

Minho, kendisine verilen bir sakinleştiriciyle anca durulurken onu da ayrı bir odaya dinlenmesi için yatırdılar. Yunho ve Minju ise hala kapılarında bekliyorlardı. Olayın haberini alan Felix, Changbin'le birlikte hastaneye resmen koşarak gelmişti. Şimdi onlara katılan Seungmin ve Chan da koridorda bekliyorlardı.

"Seni eve götüreyim mi? Yorgun görünüyorsun."

"Abimi nasıl bırakabilirim?" Minju, yanındaki alfaya doğru dönüp söylediğinde Yunho dudaklarını birbirine bastırmıştı. "Burada zaten çok kişiyiz. Ben abinin yanından ayrılmam, zaten sadece bekliyoruz."

Minju sessiz kalırken Yunho ayağa kalkmış ve elini kıza doğru uzatmıştı. Genç beta, ona doğru uzatılan ele baktıktan sonra derin bir nefes alarak ayaklanmıştı. Yunho'nun elini sıkıca tuttu ve birlikte hastaneden ayrıldılar. Yunho onu evine bıraktıktan sonra söz verdiği gibi tekrar gelmişti hastaneye.

O gün, beklemekle sona ermişti. Minho kendine geldiğinde odadan çıkmış ve tekrar Jisung'ın kapısının önünde nöbete başlamıştı. Yunho hariç herkesi evine gönderdikten sonra tüm geceyi Jisung'ın yanında geçirmişti. Sabah olduğunda ise doktor tekrar kontrol için gelmişti.

Minho'ya bir ömür gibi gelen bir saatin sonunda çıktı doktor odadan. Alfa kalp atışlarını kulağında duyarken ayaklandı ve nefesini tuttu. Şu an alacağı haber o nefesi zehir de edebilirdi, içindeki ateşe bir damla su da olabilirdi.

"Şükürler olsun." dedi doktor önce. "Bebeğiniz yaşama tutunmayı başardı."

İşte tek bir cümle yetmişti alfaya. Dolu gözlerinden birer damla yaş düşerken doktora teşekkür etti. "Duydun mu Yunho? Bebeğim yaşıyor."
Yunho'nun yüzünde büyük bir gülümseme oluşmuştu. Sıkıca dostuna sarıldı. "Yaşıyor tabii." dedi sırtını patpatlarken.

Minho, dostundan ayrıldıktan sonra gözyaşlarını sildi beceriksizce. Ardından beyaz kapıya doğru ilerledi ve içeri girdi yavaşça. Jisung uyanıktı, yorgun gözlerle sevgilisine bakıyordu.

Alfa, yatağın baş ucundan hiç ayrılmayan sandalyesine oturdu ve sevgilisinin elini tuttu sıkıca. "Nasılsın?" diye sordu. Jisung ona gülümseyip başını onaylarcasına salladı. "İyiyim." dedi. Minho'nun içine serin bir su serpildi. "İyisin." diye tekrar etti kendi kendine alfa. Ardından Jisung'ın eline ufak bir öpücük bıraktı.

Saatlerce yanında oturdu eşinin. Karnını sevdi, bebeğiyle konuştu. Eşini öpücüklere boğdu. Ardından odadan çıkması gerektiğinde ona dışarda olacağını söyledi ve arkadaşının yanına geldi. Kolundaki saati kontrol ettikten sonra koltukta oturan Yunho'nun omzunu sıktı. "Jisung'ın yanından ayrılma." dedi. "Ufak bir işim var."

"Minho." Yunho ayaklandı çünkü arkadaşının kafasından ne geçtiğini çok net biliyordu. Ancak Minho onu durdurmuştu. "Burada kal Yunho." dedi sertçe. Alfa, bunun üzerine geri oturmuştu kalktığı yere. Minho hastaneyi terk ederken Yunho ise kara kara ne yapacağını düşünüyordu. Omegayı burada tek bırakamazdı. Telefonunu çıkarıp endişelense de birisine haber vermesi gerektiğini düşündü ve Minju'yu aradı.

Minho çoktan arabasına yerleşmiş ve okula doğru yola çıkmıştı. Fazla hızlı gittiğinden beş dakikada varmıştı kampüse. Otoparka göz gezdirdi ve tanıdık arabayı bulana kadar durmadı. En sonunda görüş açısına giren beyaz arabayla kendi arabasını park etti ve araçtan indi.

Beyaz arabaya doğru ilerleyip o olduğuna emin olurken kalçasını kaputa yasladı ve beklemeye başladı. Siniri yerine arada bir saatini kontrol ediyordu. İçinden dakikaları saydığı bir zamanda beklediği beden görüş açısına girmişti. Yuta, Minho'yu gördüğünde istifini bile bozmadan arabasına ilerledi.

Onu görmezden geliyordu. Ancak tabii ki Minho izin vermemişti buna. Bu iğrenç herifle konuşacak hiçbir şeyi yoktu. Sürücü koltuğuna yürüyen bedenin yakasına yapıştı anında. "Seni piç!" diye hırladı.
Yuta'nın yüzünde alaylı bir gülümseme oluşmuştu. "Buradaki tek piç sensin. "

Minho onun yanağına sert bir yumruk atmıştı böylelikle. Sinirden belirginleşen damarlar boynunda yer edinirken korkutucu gözüküyordu. Yuta bu darbeyle birlikte yere düştü. Elinin tersiyle dudağının kenarında kanayan yaraya bastırdı. Ancak Minho durmamıştı, tekrar alfanın üzerine atladı. Ardı ardına yüzüne yumruklarını indirirken gözü dönmüş gibi gözüküyordu.

Yuta'nın neredeyse bayılacak gibi olmasıyla kalktı üstünden. Acılı beden yerde kıvranıp kan tükürdüğünde Minho derin bir nefes aldı. Ellerini saçlarından geçirip tekrar yerdeki bedene döndü ve sağ elini tuttu.

"Bu elinle mi vurdun lan?!" diye kükredi. "Söyle piç herif, bu parmaklarınla mı dokundun Jisung'a!?"

Sessizlikti aldığı cevap. Bu onu daha da sinirlendirirken diğer eliyle Yuta'nın baş parmağını tuttu. "O halde bu parmaklarını teker teker kırmalıyım."

"H-hayır Minho. Ö-özür dilerim, yalvarırım bırak." Yuta şimdi korkuyla bakıyordu gözü dönmüş bedene. Ancak Minho dinlemedi onu, sertçe avucundaki parmağı büktüğünde Yuta'nın acılı çığlığı kaplamıştı otoparkı.

Minho'nun bu hamlesiyle Minju saklandığı yerden çıkmıştı. Yuta dersini almış gözüküyordu bu yüzden hızla abisine ilerledi. Minho'nun Yuta'nın diğer bir parmağını da kırmasıyla Minju da çığlık atmıştı. "Abi!"

Minhoyu alfadan zar zor ayırdı. Yuta acıdan bayılmıştı. Ona bir kez bile bakmayarak Minho'nun yüzünü tuttu. "Abi tamam, sakin ol."

"Bırak Minju! O parmaklarının hepsini kıracağım!"

"Abi nolur. Jisung seni böyle görmek istemez. Nolur sakin ol." Sevgilisinin adının geçmesiyle sakinleşen alfa kardeşiyle birlikte öylece ayrılmıştı oradan. Hiçbir şey olmamış gibi hastaneye gittiler. Minho sonunda biraz daha rahatlamış hissediyordu.

Onların geldiğini gören Yunho ayaklanmıştı. Minju'ya sorarcasına kaş göz yaptı. Minju ona sonra anlatacağını belirtirken Minho Yunho'ya evine gitmesini söylemişti. Oldukça yorulan alfa bu teklifi kabul ederek ayrıldı hastaneden.
Minju da Jisung'ın iyi olduğuna kanaat getirip onunla birlikte gitmişti.

Minho yeniden odaya girdi. Sandalyeye oturmadan hemen önce uyuyan bedenin yanağını öptü. Ardından beyaz yorgana kafasını yaslayıp Jisung'ın elini tuttu.

"Bir daha asla." dedi. "Asla size bir şey olmasına izin vermeyeceğim."

Oy ver cnm

Continue Reading

You'll Also Like

1.6K 150 12
hyunjin: asla iyi biri olmayacağını bilmelisin lee minho.
11K 1.3K 28
Bir zamanlar yedi kıtaya korku salan büyük cadinin biricik bir kızı dünyaya gelmiş; Exwlfy. Exwlfy'den annesi o kadar nefret etmis ki kendi kızını la...
betty By ︎ ︎

Fanfiction

2.4M 211K 33
Ama New York'a geldiğimden beri bir kokusu var. for vanilla baby
23.5K 2.4K 23
"Ateş!" Ardından bir patlama.. ve küçük çocuğun çığlığı... Kana bulanmış bir peluş ayı ve kanla kaplanmış küçük beden.. Artık bıkmıştı. Bu rüyayı gör...