Dağ Başında Aşk (Tamamlandı)

By Deein_Deniz

9.1M 455K 213K

Bu bir Asker kurgusudur. Wattpad hali ve Kitap hali yayında. Bildiğiniz bütün asker hikayelerini unutun bu hi... More

Bölüm 1 / 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 2 / 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 3 / 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 4 / 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 5 / 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 6 / 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 7 / 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 8 / 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 9 / 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 10 / 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 11/ 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 12 / 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 13 / 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 14 / 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 15 / 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 16 / 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 17 / 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 18 / 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 19 / 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 20 / 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 21/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 22/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 23/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 24/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 25/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 26/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 27/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 28/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 29/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 30/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 31/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 32/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 33/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 34/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 35/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 36/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 37/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 38/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 39/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 40/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 41/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 42/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 43/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 44 /👨‍✈️👩‍💼
Görsel Bölüm 1
Bölüm 45/ 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 46/ 👨‍✈️👩‍💼
Görsel Bölüm 2
Bölüm 47/ 👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 48/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 49/👨‍✈️👩‍💼
Bölüm 50/ Sezon Finali👨‍✈️👩‍💼
Dağ Başında Aşk 2/👨‍✈️👩‍💼
2. Sezon Bölüm 2/👨‍✈️👩‍💼
2. Sezon Bölüm 3/👨‍✈️👩‍💼
Görsel Bölüm 3
2. Sezon Bölüm 4/👨‍✈️👩‍💼
2. Sezon Bölüm 5/👨‍✈️👩‍💼
2. Sezon Bölüm 6/👨‍✈️👩‍💼
2. Sezon Bölüm 7/👨‍✈️👩‍💼
2. Sezon Bölüm 8/👨‍✈️👩‍💼
2. Sezon Bölüm 9/👨‍✈️👩‍💼
2. Sezon Bölüm 10/👨‍✈️👩‍💼
2. Sezon Bölüm 11/👨‍✈️👩‍💼
Görsel Bölüm 4
2. Sezon Bölüm 12/👨‍✈️👩‍💼
2. Sezon Bölüm 13/👨‍✈️👩‍💼
2. Sezon Bölüm 14/👨‍✈️👩‍💼
2. Sezom Bölüm 15/👨‍✈️👩‍💼
2. Sezon Bölüm 16/👨‍✈️👩‍💼
Wattpad Finali
Görsel Bölüm 5
17 Ocak Sürpriz!
KİTAP HALİ/ 1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25/1. kitap finali
2. Kitap/1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
21/2. Kitap Finali

20

6.7K 308 4
By Deein_Deniz

Aşk...

Tek kelime hayatımıza bu kadar yön verebilir miydi? Benim hayatımı değiştiren tek bir kelime olmuştu. Bir gün bana deseler ki aşk uğruna öleceksin, öldüreceksin inanır mıydım bilmiyorum. Ama kesin olan bir şey var ki artık birini çok sevmek ne demek öğrendim. Kalbinin her odasının ayrı ayrı biri için çırpınmasının ne demek olduğunu öğretti bana. Öyle kolay da olmadı üstelik tenimi kazıyıp altından yeni bir ten çıkartacak kadar ıstırap dolu bir acıyla kavrulurken yaşadım ben bu büyük aşkı.

Kurt...

Aklımı başımda tutan tek adam, kalbimin yegâne sahibi olan adam. İsmi bile geçse her an kalbimin ritmini değiştirme hakkına sahip olan tek adam. Çok sevmek değildi bu, kendini onun önüne koymak sadece sevilerek yapılan bir eylem olamazdı. Tek taraflı olsa cehennem olacak bu durum çift taraflı olunca cenneti ayağınızın altına seriyordu. Cehennemi de tattım, cenneti de ama olacaksa sonumuz onunla cehenneme bile razı geliyordu ruhumun bulandığı adamla.

"Yine yakaladım seni," dedi zümrüt yeşili gözler toprak rengi kahvelerimi esareti altına aldığında.

"Yakalanmaktan korkan kim." Saatlerce bıkmadan onu izlemek yapacağım en güzel uğraştı benim için.

"Gamzelim." Elini kaldırıp saçlarımın arasına daldırırken pürüzsüz ses tonuna eklenen sahiplik ekiyle yüzümde gülümseme büyüdü.

"Bazen sana bakarken bile seni özlüyorum. Bu normal mi?" Tenimde gezinen eli duraksadı kısa bir an, saçlarımda olan gözlerini bana çevirdi.

"Ben sensizlikle çok sınandım bu soruya cevap vermek demek duyacaklarının canını yakması demek. Özle sevgilim, beni öyle çok özle ki bir daha benden gidemeyesin." Gözlerinden geçen kırgınlık bana bir zamanlar onu geride bıraktığımı hatırlattı. Çok yağmur yağıyordu o günde ama gözlerimdeki yaşların aksine tenimde soğuk izler bırakmıştı.

"Çok mu korktun?" Fısıltım sessiz olsa da beni duyduğunu biliyordum, o her zaman beni duyardı.

"Çok korktum."

Beni kendine çekip kollarının arasına aldığında o günü yeniden hatırlamış gibi sıkı sıkı sarıldı bana. Kelimeler çekildi aramızdan ve onun sesi yankılandı kulaklarımda bir kez daha.

Gitme...

Benim gitmem gerekti onun kalması. Şimdi düşününce o kadar çok gitmiştim ki ben Emre'den, her gidişim yine onun kalbine çıkan bir sokakta bırakıyordu beni. Ben kendimden bile gitmeye kalkmıştım ama ondan gidememiştim. Hem bırakmam gerekiyordu hem de sıkıca sarmam. Ben bıraksam o bırakmazdı biliyordum, belki de bu yüzden bu kadar direniyordum.

"Bizimkiler gelecek birazdan, dışarı çıkalım ya da evde oturalım sen nasıl istersen." Bir babanın şefkatini ve bir âşığın sıcaklığını anımsatan kollarının arasında ömrüm boyunca kalabilirdim.

"Dışarı çıkalım, biraz nefes almak istiyorum. Ayrıca herkesle paylaşacağımız güzel haberlerimiz de var," dedim elim karnıma giderken tebessüm edip.

Başını gömdüğü saçlarımdan derin bir nefes alırken "Olur," dedi.

Geri çekildiğimizde hazırlanmak için giysi dolabına yöneldim. Kapının zili çalarken Emre aşağıya indi. Biraz sonra gürültülü konuşma sesleri içeriyi doldururken tebessüm ettim. Kocaman adamların kendi aralarında ne kadar çocuk olduğunu bilmek onları böylesine mutlu görmek iyi geliyordu bana.

Çıkarttığım kot pantolonu ve tişörtle üstümü değiştirip makyaj yaptım. Saçlarımı tarayıp son zamanlarda hoşuma giden bandanalardan birini alıp saçlarımı geriye doğru itip taktım. Perçemlerimi kenarlardan çıkarttığımda gayet hoş durduğunu fark ettim. Aynada son kez kendime bakıp küçük bir çantaya attığım cüzdan ve telefonumla aşağıya indim. Salonun ortasındaki koltuklarda oturan adamların gözü merdivenlerden inerken bana döndü.

"Hoş geldiniz," dedim hepsine tek tek bakıp gülümseyerek.

"Hoş bulduk," dediler sırayla.

Böyle hep birlikte olmayı özlemiştim. Rütbe yükseltme sınavının sonuçları açıklanmıştı Emre artık üsteğmendi. Semih, Uğur, Ercan ise teğmen olmuşlardı. Onlar adına çok sevinmiştim. Bugünse uzun zamandır beklettiğimiz kutlama yemeğine çıkacaktık.

"Kızım yemek vermiyor mu Kurt sana, kilo mu verdin sen?" Semih'in kaşları çatılırken iki adım atıp yanına oturdum. Kolunun altına çekip saçlarımı karıştırdı abi edasıyla.

"Bana zorla yemek yediriyor aksine bu hain Kurt, döv onu Semih," dedim sabah kahvaltıda ağzıma zorla tıktığı kahvaltılıkları hatırlayınca gülümseyerek. Bunun intikamını alırım demiştim ona. Midem fazlasıyla bulandığı için ilk aylar olması sebebiyle yediklerim çok fazla midemde kalmıyordu. Son günlerde birkaç kilo almışım ama Semih sırf Emre ile uğraşmak için dalga geçiyordu.

"Önce sen yanında oturan Gamze Hanım'a sor bakalım kardeşim, günde iki öğünle nasıl yaşamaya devam ediyormuş." Emre gözlerini bana dikerek meydan okuduğunda Semih'in hâlâ omzumda olan eline baktı bir an.

"O zaman kardeşim haklı Gamze." Semih ciddi bir şekilde bana dönerken kaşlarımı çattım.

"Hainler iki oldu, sağ ol ya hemen sattın beni." Oturduğum yerden kalkıp elimle dağılan saçlarımı düzelttim.

Benden sonra diğerleri de kalkarken benim bu hâlime gülüyorlardı. Ercan telefonla konuşuyordu, Uğur ise yorgun görünüyordu. Dün gece görevden dönmüşlerdi, bu seferki diğerlerinden biraz daha uzun sürmüştü. Dursun da elinde telefon Nazlı ile mesajlaşıyordu büyük ihtimalle. Hep birlikte akşam yemeği yemek için çıkmıştık. Mert biz kapıdan çıkarken yeni gelmiş ve bize katılmıştı.

"Gamzelim nereye?" Emre arkamdan seslendiğinde ona aldırış etmeden Uğur'un arabasına yürüdüm.

"Burada arkamdan konuşmayacak tek kişinin arabasına." Uğur'un arabasına çoktan binmiş, yolcu koltuğuna yerleşmiştim. Ercan'a Emre'nin arabasını işaret etmiştim binmesi için. Uğur'la yalnız konuşmak istiyordum.

Emre bu isteğime karşı çıkmazken Ercan ile bindiği aracı çalıştırmıştı. Uğur'un yanına öne oturup kapıyı kapattım, şehir merkezine kırk dakikalık bir yolumuz vardı. Çantamı arka koltuğa bıraktığımda Uğur arabayı çalıştırdı. İçlerinde en çok onun yanında olmak kolaydı çünkü Uğur sorgulamazdı. Semih bana kız kardeşi kadar yakın ve ilgili davranıyordu. Emre için diye düşündüğüm bu durum aramızda paylaştığımız birçok anı ve sırla abi kardeş ilişkimizi derinleştirmişti. Mert hem abime yakınlığı hem de Emre dolayısıyla benim için endişe ediyordu. Dursun bana sevdiği kadınla olan yakınlığım ve Emre dolayısıyla bağlıydı. İçlerinde bir tek Uğur doğrudan bana bağlıydı.

"Ne oldu?" diye sordum direkt konuya girerek. Çünkü biliyorum sormasam söylemezdi.

"Emre bu konuları seninle konuşmama kızıyor, seni incitiyormuş." Uğur düz bir adamdı kıvırmaz, doğrudan nedenini söylerdi.

"Emre beni pamuklara da sarmak istiyor Uğur ona bakarsan," dedim alaycı bir gülümsemeyle.

"Âşık bir adam o, senin için neler yapacağını sadece bilmiyorum gördüm de." Sesi ifadesiz olsa da altındaki anlamı ikimiz de biliyorduk.

"O olaydan sonra aranız yani yaptığımız plandan sonra açıldı mı? Emre'ye defalarca sordum ama bana hiçbir sorun olmadığını söyledi. Bir yumrukla yırttı deyip durdu." Başımı çevirip ona baktığımda alaycı bir gülümseme vardı yüzünde.

"Bana hiç düşünmeden canını emanet eder ama bir daha asla seni bana emanet etmez. Dikiz aynasına bak," dediğinde başımı kaldırıp baktım. Bizden önce çıkan Emre tam arkamızda takip mesafesini koruyarak peşimizden geliyordu.

"Üzgünüm ama pişman değilim. Bu beni kötü biri yapar mı?" O günden sonra çok şey değişmişti.

"Sen istesen de kötü biri olamazsın Gamze, ayrıca bunu isteyen bendim. Bir birbirimizi anladık sadece ve ben her ne olursa olsun elimi sana uzatmaya devam edeceğim ihtiyacın olduğunda. Emre benim kardeşim ama senin haklı gerekçelerin vardı." Güven veren konuşmasıyla yanımda olduğunu bir kez daha hatırlattı.

"Ben çok şanslıyım hayatımda Emre gibi bir adam var. Abim yerine koyduğum hatta abimden daha fazlası olan Semih var, senin gibi bir dostum var, Ercan ve Mert gibi arkadaşlara sahibim. Bana ikinci bir aile oldunuz, hepinizin yeri bende farklı ama hiçbirine bakınca üzülmüyorum sadece sen Uğur, sana bakınca çok kırılıyorum. Ne kadar kendi içinde kapanmaya çalışsan da ben arkasını artık görüyorum yani görmeye başladım. Şimdi sır olarak kalacağına emin ol ve bana anlat dostun olarak." O yalnız bir adamdı, her ne kadar kardeşlerim var dese de kalbi yalnız bir adamdı.

"Biyolojik olarak beni dünyaya getiren insanları buldum. Biliyorsun yetimhanede büyüdüm ben, sonrasında askerî okullar falan hep yatılı olarak kaldım. Göreve gitmeden önce öğrendim nerede, ne yapıyor olduklarını falan işte." Sesi titremedi, sözleri havadan, sudan bahseder gibiydi ama gözlerine baksam karşımda o koca adamın bir çocuğa dönüşeceğine emindim.

"Eğer onları görmek istersen Emre ve ben seninle geliriz, kimseyi istenmezsen de yanında ben gelirim. Kız kardeşin olarak, dostun olarak, sana vefa borcu olan birisi olarak. Nasıl istersen." Uğur'un korktuğunu biliyordum, bu korkuyu söylemese bile hissediyordum. O arkasında bıraktığı insanların onsuz devam ettiklerini biliyordu ve bu çok ağırdı.

"Hazır değilim Gamze, hem karşılarına çıksam ne diyeceğim ki? Beni neden bıraktınız diye sorsam artık beni yanlarına almalarını bekleyen çocuk değilim. Üstelik bir beklentim yok hayattan, yaşıyoruz işte bir şekilde, bu yaşıma gelmişim kimseye ihtiyaç duymadan." Bana doğru bakıp başını iki yana salladı derin bir nefes verip.

"Biz her zaman senin yanındayız." İçimden gelerek söylemiştim bunu, o da biliyordu zaten.

Aralarında en çok Uğur için gözyaşı dökmüştüm ben Emre'ye sarılıp. Neden demiştim neden bir bebeğin omuzlarına dünyayı yüklediler. Sıkıca sarılıp bana usulca fısıldamıştı "Dünya adil değil Gamzelim," diye. Çok yaralıydı Uğur, çok yorgundu ama her şeye rağmen dimdik duruyordu. Ara sıra yaptığımız sohbetlerde fazla katılmaz ama bizi dinlemeyi severdi. Uğur için dilediğim dilek gelince aklıma tebessüm ettim. Bir gün onun da yağmurları dinecek ve gökkuşağı açacaktı. İşte o zaman onun için elimden gelen her şeyi yapacaktım çünkü o Emre'ye rağmen hep benim yanımda durmuştu.

Araba durduğunda arka arkaya indik. Emre benim yanıma geldiğinde onu bekledim. Eli belime dokunduğunda birlikte yürümeye başladık. Merkezde yeni açılmış olan restoranın yemeklerini önerdikleri için bizim de rotamız burası olmuştu. İçeri girdiğimizde bizi kalabalık bir ortam karşıladı. Cam kenarında bir masa bulduğumuzda hep birlikte oturduk. Gözlerin çoğu bizim masaya dönmüştü ama bu durumu garipsemiyordum artık. Hepsi birbirinden uzun, kalıplı ve yakışıklı adamlarla dışarı çıkınca durum böyle oluyordu.

"Ne yemek istersin?" diye sordu Emre yanıma oturduğunda.

"Köftesi iyiymiş," dedi Semih karşıma otururken.

"Köfte ve kola istiyorum o zaman." Cevabımdan sonra masaya gelen garson herkesin siparişini aldı.

Emre sandalyemin arkasına kolunu koyarken parmak uçları saçımdan bir tutamla oynuyordu. Kısa bir an pencereye çevirdim bakışlarımı. Cadde üzerinden geçen insan kalabalığı iş çıkış saatinin habercisiydi. Güneş kendini yavaş yavaş çekerken gece bir örtü gibi kendini dünyanın bu kıtası üzerinde kendine yer ediniyordu. Başımı biraz geriye yatırıp Emre'nin koluna yaslandım. Sandalyenin sert kısmından korumak için biraz daha kendine çekti beni.

"Semih senin canavarı versene bana birkaç günlüğüne." Ercan'ın sesiyle birlikte ilgimi onlara verdim.

"Oğlum yine kız düşürme peşindeysen gebertirim seni. Geçen gün kızın birisi numarasını sıkıştırmıştı ön cama." Semih keskin gözleriyle Ercan'ı izlerken biraz sonra çıkacak olduğunu bildiğim laf dalaşını keyifle izlemeye başladım.

"Nereden biliyorsun senin için bırakmadığını?" diye araya girdi Mert. Doğrusu Semih çok dikkat çeken bir adamdı ki onun için de bırakılmış olabilirdi numara.

"Benim için bıraksa altına 'ara beni spaydi' yazmazdı. Ne tuhaf ki Ercan benim arabamı aldığı günün sabahında çarşıya çıktığımda buldum kâğıdı. Ercan umarım üstünde örümcek adam temalı bir şey yoktu." Semih çok emin olamamakla birlikte Ercan'a da güvenemeyerek söylemişti.

"Lan ben de diyorum nereden hatırlıyorum bunu ben. Ercan'ın kırmızı donunun üstünde yazıyordu uçur beni spaydi diye." Uğur'un şaşkınlıkla kurduğu cümleyle herkes gülmeye başlamıştı.

"Sen nereden biliyorsun peki?" diyerek sordu Mert gülerken.

"Biz bu hıyarla aynı evde yaşıyoruz farkındaysanız." Uğur ekşi bir şey yemiş gibi yüzünü buruşturmuştu.

"Ha bu yaziyi yazan uşağun donunu nerda gördü ki?" Can alıcı soru tam olarak Dursun'dan gelmişti.

"Çocuklar oyun oynuyorlardı, birkaç kız da izliyordu ablalarıydı sanırım. Çocuğun birinin topu balkona kaçtı ikinci katta. Ev boşmuş meğer, çocuk çok ağlayınca ben de yardımcı olmak isteyerek ben alırım dedim. Ben balkona çıktım çıkmasına da boş olan ev yan balkonmuş meğer benim girdiğim balkon doluymuş adam beni hırsız sandı. Ben topu alıp durumu anlatana kadar beylik tabancasıyla çıktı balkona. Ben aşağı inene kadar pantolonum demire takıldı cart diye bir ses geldi bir baktım benim pantolon yok. Amca emekli polismiş sonradan anlaştık ama ben kırmızı donumla kaldım. Kızlar bana bakıp ellerini ağızlarına kapatıyorlardı en son gülmemek için." Ercan anlatırken her cümlenin sonunda daha şiddetli gülüyorduk.

Başımı kaldırdığımda Emre'nin gözleriyle karşılaştım. Gözlerinin içi parlarken gülüşümde asılı kalmıştı gözleri. Öyle güzel bakıyordu ki sanki nefessiz kalmış da ben onun nefesiydim. Derin bir tebessüm asılı kaldı dudaklarımla onun bakışları arasında. Uzanıp gülerken yüzüme düşen saçımı geriye doğru çekti. Başımı biraz daha eğip boynuna doğru yasladım başımı. En köşede kaldığım için Semih dışında diğerleri bu hâlimizi fark etmezdi ki Semih de bize bakmıyordu.

"Hep gül diye, çok gül diye ne yapmam gerekiyorsa yapacağım." Yavaşça söylediği sözler içimde bir yerlere dokunurken gülümsedim ona.

"Hep sev diye, çok sev diye ne yapmam gerekiyorsa yapacağım." Gözlerimi ondan alamazken gülümsedi.

Zamanının geldiğini anlayınca Emre'ye göz kırptım. Emre elindeki bıçağın keskin olmayan tarafını masaya birkaç kez vurup dikkatleri üstümüze çekti. Herkesin gözleri bize dönerken ikimiz de ayağa kalktık.

"Size iki tane güzel haberimiz var. Gamze tedavisini tamamladı, tamamen iyileşti," dedi Emre yüzünde büyük bir gülümsemeyle.

"Sonunda!" Ercan bağırarak alkışlamaya başladığında diğerleri de ona katıldı.

"İkinci haberimize gelirsem... hamileyim!" Bunu büyük bir mutluluk ve heyecanla söylemiştim.

Az önce alkışlayan elleri havada kalmıştı. Önce bana sonra Emre'ye en son da karnıma baktılar. Henüz kendini belli etmeyen karnım onları şoka uğratırken ilk ayağa kalkan Semih oldu. Bana sarıldığında ayaklarım yerden kesildi. 1.95 boyundaki adam sarılınca bayağı bir yerden yükseliyormuşum, onu fark ettim.

"Bırak lan kızı araya sıkıştı bebek!" Ercan kollarımdan tutup beni çekerken ayaklarım yere basmıştı. Bu sefer Ercan sarıldı bana. Emre'ye de Uğur sarılmıştı. Herkesin tebriklerini kabul ettikten sonra geri yerimize oturduk.

"Şimdi biz dayı mı oluyoruz amca mı?" Semih'in sorusuyla birlikte omuz silktim.

"Benin için fark etmez ne olursanız olun bebeğim çok şanslı olacak çünkü sizin gibi amca ve dayıları olacak," dedim yüzümdeki gülümsemeyle.

"Siz değil miydiniz istemede kız tarafı olan?" Emre kaşlarını çatarken geçmiş günün hatırası önlerine serilmişti.

"Gamze hoca yengem şimdi kusura bakma ama ben amca olmaya adapte ettim kendimi. Sonuçta amca, baba yarısı demek." Ercan lafa atladığında çok heyecanlı görünüyordu.

"Ben kız tarafıyım, dayı olurum," dedi Uğur bana bakıp tebessüm ederken.

"Ha biz da kiz tarafiyuk," diyerek onayladı Dursun da.

"Ben erkek tarafıyım, amca oluyorum." Mert eşitliği sağlandığında bütün bakışlar Semih'e döndü.

"Hem amca hem dayıyım ben, iki kardeşimi birbirinden ayırmam," dediğinde son noktayı koymuş oldu.

Üstümüzden kalkan kara bulutlar yerini parlak bir güneşe bırakmıştı. Herkesin yüzünde derin bir tebessüm ve gülümsemenin getirdiği rahatlık vardı. Benim derdimi kendi dertleri bilmiş, ağlamamla ağlamış, gülmemle gülmüşlerdi. Hepsinin yeri bende ayrıydı ve iyi ki diyordum sevdiğim adamın böyle dostları vardı. 

Oy vermeyi unutmayınız lütfen.

Continue Reading

You'll Also Like

653K 82K 28
"Leyla!" Günlerin yer değiştirdiği o saatlerde, gecenin en karasında, bir ruhun kilitli kalmış sokaklarındaydık. "Burada ne arıyorsun?" Başkası içi...
53.9K 2.6K 25
" Ben onu ilk gördüğüm de gözlerinden tanıdım ama o beni tanımadı" " söylesene seven kalbim bir sana mı fazla geldi. neden şimdi gerçekleri öğrendiğ...
73.1K 355 5
mesleğini eline alamayınca kendini barlarda escort ilan etmiş bir kızın aşk hikayesi...
404K 3.3K 23
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.