ALABORA

By kursunirenkleeer

180K 7K 5.1K

Neden bence yardıma ihtiyacın olabilir hem kocalar ne için var karıcığım " dedi tırnağını ensemde gezdirip... More

Bolum 1
Bölüm 2
Bölüm 3
BÖLÜM 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bolum 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
BÖLÜM 20
BÖLÜM 21
Bölüm 22
Bölüm 23
BÖLÜM 24
Bolüm 25
ALINTI
BÖLÜM 26
Bölüm 27
Bölüm 28
28 .BÖLÜM ALINTI
BÖLÜM 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
BOLUM 34
BÖLÜM 35
BÖLÜM 37
BÖLÜM 38
BÖLÜM 39
Bölüm 40
BÖLÜM 41
Bölüm 42
BÖLÜM 43
BÖLÜM 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
BÖLÜM 49
BÖLÜM 50
BÖLÜM 51
Bölüm 52

BÖLÜM 36

1.9K 84 120
By kursunirenkleeer

Boran canım Kocam ,onunla yaşamak hem çok zor hemde çok güzel.
Sevginin her zorluğu aynı zamanda güzelleştireceğini,bu kadar mutluluk verici bir duygu olduğunu bilmiyordum.
Nefes aldığım sürece asla sevgi ve şefkat görmedim .
Küçükken annem ve babamdan hatırladığım sevgi kırıntılarına sığınır her zor anımda onları hatırlamaya çalışır gözlerimi kapatıp onlarla birlikte yaşayıp büyüdüğümü hayal ederdim.
Sevgiye ve saygıya hasret bir insan olarak ,bir gün böyle güzel sevilip seveceğimi hayal etmiyordum .
Aksine bu tür aşkların sadece filmlerde ve dizilerde olduğunu düşünür bazen filmlerdeki karakterler yerine kendimi koyardım.
Çünkü böyle güzel bir şeyin bir gün gelip beni bulacağına inanmıyordum.
Ama şimdi o filmlerdeki aşklardan daha güzelini daha deli dolusunu yaşıyorum.
O kadar çok seviyorum ki kalbime sığmıyor sevgim.
Yatak odasının camından siyahlar içindeki kocama bakıyorum şuan.
Onu ilk tanıdığım zaman kabusum olduğunu düşündüğüm adam şimdi hayal bile edemeyeceğim bir rüyayı yaşatıyor bana .
Evet kocam çok zor ,çok öfkeli bir anı bir anını tutmuyor ama beni sevdiğini ve bunu kendince göstermekten çekinmemesi, saydığım bütün eksileri benim gözümde bir şekilde artıya dönüştürüyor.
Ve ben onu bu şekilde bir bütün olarak çok seviyorum.
Üzerinde siyah kargo pantolon siyah tişört hafif uzamış sakalı ve güneş gözlükleri ile Gren ile oynuyor şuan.
Onun gülümsemesinde bile kaybolabilirim.
Başını kaldırıp bana baktı Gren'in yüzünü avuçlarken, saatlerdir onu izlediğimin farkında elbette.
Göz göze gelince el sallayıp perdeyi çektim ve giyinme odasına doğru yol aldım.

Kazadan beri üzerime normalden daha fazla titriyor ve nefes almama dahi izin vermiyor .
Peşime bir ordu koruma taktı resmen .
Hoş işe de gitmemi istemiyor ama bir şekilde ikna etmeyi başardım.
Bahar geldiği ve tatil bölgelerinde olan otellerin sezon hazırlığı nedeniyle bu sefer de o çok yoğun malesef.
Sürekli koşturuyor arada fırsat buldukça beni arıyıp nasıl olduğumu neler yaptığımı sorup telefonu kapatıyor .
Bende onun temposuna ayak uydurmaya çalışırken onu çok özlüyorum..
Son zamanlarda günü birlik seyahatler yapıyor beni yanlız bırakmamak adına.
Çünkü hala geceleri yataktan sıçrayarak uyanıyor ve psikolojik yardımı geçen sefer aramızda olan tartışmadan dolayı kabul etmiyorum.

Boran da sürekli "Başıma ne inatçı olup çıktın " diye söylenip duruyor her seferinde ona bakmadan gözlerimi devirmek zorunda kalıyorum..
Evet gerçekten benim kocamın ortası yok.
Ya asla yüzüme bakmıyor yanlızlıktan öldürmeye kalkıyor, yada dibinden ayırmıyor.
Gerçi ikincisi başım gözüm üstüne, halimden çok memnunum.
Her gece onunla yemek yemek, onunla uyanmak ,onunla vakit geçirmek bu hayatta en sevdiğim şey.
Boran birazdan İzmir'e gidecek .
Israrla beraber gidelim demesine rağmen, gitmeyi kabul etmedim.
Çünkü yalıda işler çok yoğun.
Hazirana yetiştirmek için uğraşıyoruz ve neredeyse mart ayını da ortaladık.
Günler o kadar yoğun ve yorucu ki nasıl geçtiğini dahi anlamıyordum .
Üzerimi giyinirken Boran odaya girdi .
" Günaydın Sevgilim " .

" Günaydın Güzelim " dedi yanıma gelip boynumdan öptü.

Elimi yüzüne götürüp sakallarını okşadım " Traş olman gerekiyor " dedim..

" Şu sakallarım ile ne alıp veremediğin var hiç anlamıyorum " dedi .
Diğer elimi de yüzüne götürdüm şimdi yüzü avuçlarımın içindeydi.

" Aksine çok seviyorum ama seni hep hafif kirli sakallı görmeye alışığım, böyle daha çok dertli gibi görünüyorsun " dedim gülerek.

" Dertliyim tabi ,sözümü asla dinlemeyen inatçı bir karım var ,senin derdinden yakında aklar da düşecek sakallarıma ".

" O yaşlılıktan olmasın sevgilim, malum yolun yarısındasın " .

Kollarını belime sarıp beni kendisine yapıştırdı.
Eğilip kulağıma fısıldar gibi " Ah hiç akıllanmayacaksın değil mi ,beni her yaştan vurduğunda,başına neler geldiğini çok çabuk unutuyorsun " kollarının arasında titredim haklıydı onu her yaştan vurduğumda sabaha kadar vücudumun her zerresine hükmedip adeta beni tüketiyor ve kendi hiç bir şey yaşamamış gibi duşunu alıp bir saatlik uyku ile evden çıkıyor ben yatakta dünyanın tüm işini yapmışım gibi sürünüyordum.

" Ehhh tamam yaşın seni yatakta etkilemiyor " dedim Boran bir kahkaha patlattı ,gülüşü beni de gülümsetirken " Becerilerimi sadece yatak ile sınırlandırman kalbimi kırdı"
"Pis Ego Karadağ" dedim ve ellerim ile omzuna vurdum.
Boran elimi tutup dudaklarına götürüp öptü.
İçim sıcacık oldu " Seni Seviyorum yaşlı karizmatik ,becerikli, yakışıklı adamım " dedim.

Boran " Hala yaşlı diyorsun " dedi aramıza mesafe koydu nasıl olduğunu dahi anlamadan bir anda kendimi omzunda buldum .

" Boran ne yapıyorsun " dediğim an kalçama sert bir şaplak atıp " Yaşlı koca ha ,sana bir ders vermenin zamanı geldi de geçiyor bile " dedi kalçama bir tane daha vurdu,çığlık attım ,giyinme odasından çıkıp yatak odasında beni yatağa fırlattı ,üzerime çıkıp beni gıdıklamaya başladı.

" Boran dur " dedim gülerek ama İnsafsiz Karadağ, aksine daha fazla beni gıdıklamaya başladı, gülmekten karnıma ağrılar girene,gözlerimden yaşlar dökülene kadar durmadı.

" Tamam ,yalva yalvarırım dur " dedim gülerken.

Bana bakıp benimle birlikte gülerken insafsız nefesi bile kesilmemişti.

" Tamam sensin en genç, yemin ederim ben ya yaşlıyım " dedim yavaşlamaya başladı ama durmadı " Ne dedin anlayamadım " .

" En genç sensin " dedim " Sevgili kocacığım insaf et " .
Boran bana gülerken bir anda durdu ve üzerimden kalkıp yanıma uzandı.
Hala nefes nefese kalmış istemsizce gülerken, kolunu boynumun altından geçirip beni kendine çekti.
Başımı göğsüne yasladım ve kolumu beline sardım..
İkimizde soluklanırken dudağımı tişörtünün üzerinde göğsüne bastırıp öptüm.
Beni kendine daha sıkı sardı.

" Acil spora ve dil kursuna yazılmam gerekiyor"

Boran " Spor derken aşağıda salon var biliyorsun değil mi güzelim " .

" Biliyorum tabi ama bir eğitmen ile yapılsa daha sağlıklı olur diye düşünüyorum "

" Sabah benimle kalk ben seni eğitirim ,ayrıca dil kursu derken ,hem ders çalışıp hem dil kursuna gidip aynı zamanda çalışmaya nasıl yetişeceksin acaba ?"

" Kurs kaç saat sürer ki iş çıkışı giderim ".

" Önce şu sınavı kazan,zaten okulda dil öğrenirsin, ha yok ben işi bırakırım kursa giderim dersen o ayrı, on tane dil kursuna gidip dil öğrenebilirsin ."

" İşi bırakmayacağım sınavdan sonra kursa giderim o zaman ."

" Sen bilirsin kendini bu kadar hırpalamanı istemiyorum, iş diye tutturuyorsun sanki ihtiyacın varmış gibi ,bak işte git istediğin kursa istediğini öğren".

Konu başka yere çekilince kolunun altından çıkıp yatakta doğruldum ve ata biner gibi üzerine çıktım.
Boran gülerek bana bakıp göz kırptı.

" İntikam zamanı " dedim ve onu gıdıklamaya başladım ama Boran da sıfır tepki ile karşılaşınca " Offf gıdıklanmıyorsun " dedim.

Boran kaşlarını havaya kaldırıp gülerek başını salladı.
Sonra ellerini belime koyup " Aslında aklıma gıdıklama dışında daha eğlenceli bir şeyler geldi."

" Ne gibi eğlenceli şeyler? "

Ellerini vücudumda gezdirip " Senin üstte olduğun yakın temas pozisyonlar mesela ,bilirsin en sevdiğim " .

Elimi göğsüne vurup üzerinden kalkmaya çalıştım o beni kendine daha fazla bastırınca "Bırak olmaz " dedim.

" Niye güzelim neden olmasın ?" Dedi çapkın bir şekilde göz kırparak, ben ona gülerken telefonu çaldı.

" Telefonun çalıyor ".

" En güzel anlarımın katili bu telefon " dedi cebinden çıkarırken arayana bakıp açıp kulağına götürdü " Ne var Ahmet ? " Dedi sinirle.

" Tamam geliyorum " dedi bende üzerinden kalktım " Şimdilik ucuz atlattın " dedi ve oda yatakta kalkıp giyinme odasına girdi ve gözden kayboldu.

Ben bozulan saçlarımı düzeltip odaya girerek makyajımı tazeledim.
Bugun ne giysem diye düşünürken gözüme çarpan lira rengi dar paça çift düğmeli bir takım elbiseyi aldım .

" Güzel seçim, hadi hızlı giyinirsen beraber çıkarız " dedi.

" Aaa süper hemen giyiniyorum " dedim ve üzerimdeki şortlu penye geceliği çıkarıp üzerime lila rengi takım elbiseyi geçirdim.

" İçine bir şey giymeyi düşünüyor musun ?" Dedi Boran ceketi göstererek.
Düğmeleri ilikleyip "Yo böyle gayet güzel bence."

" İyi hadi çıkalım " dedi ayağıma ayakkabılarımı giyip elime çantamı telefonumu alarak birlikte odadan çıktık.

Sevgili kocam üzerine yine her zamanki gibi takım elbise giymişti.
Üzerine ince çift düğmeli siyah ceket boyunda bir trenchkot çekmişti.
Bu adam gerçekten bir bakanın dönüp bir daha bakma istediği uyandıran bir adamdı.
Bakmayın yaşlı diye takıldığıma aşırı yakışıklı ve genç görünüyordu aslında.
Sadece aramızda on iki yaş farkı olduğu için ara sıra ona takılmak hoşuma gidiyordu.

Kapıda günlerdir görmediğim Ahmet'i görünce ,
" Ooo Ahmet bey iyi ki bir nişan yaptınız ,yüzünüzü gören cennetlik " dedim Boran'ın elini bırakmadan Ahmet'e sarıldım.
Boran elimi sıkınca Ahmet'ten ayrılıp yüzüne baktım.

" Nişandan değil güzelim Boran bey çok çalıştırıyor " dedi.

"Bu kadar gevezelik yeter gidelim " dedi ve beni sürükleyerek arabaya bindirdi .
Kapılar kapandı Ahmet'te arabada yerini alınca yola çıktık.
Boran parmaklarımı parmaklarının arasında sıkınca " Boran ne yapıyorsun ?" Diye sordum parmaklarımı parmaklarının arasından çıkarmaya çalışırken.

Dişlerini sıkarak " Sana daha kaç kez söylemem gerekiyor, karşı cinsle temas istemiyorum diye."

"Gerçekten mi karşı cinsten kastın Ahmet mi ?"

"Efnan içeriden nasıl gördüğün değil, dışarıdan nasıl göründüğü önemli, Ahmet günün sonunda senin çalışanın, dışarıda ki herkes tarafından öyle biliniyor ve herkesin öyle bilmeye devam etmesi gerekiyor,ve evet Ahmet bile ."

"Tamam dışarıda dikkat ederim " dedim.
Cevap vermedi ve başını cama doğru çevirdi.
Yol sessizlik içinde ilerledi yalının önünde durunca " İyi yolculuklar ,dikkat et " dedim yanağından öperken.

" Sende dikkat et kendine görüşürüz " dedi ve arabadan inip araba hareket edince yaliya doğru yürüdüm.
Yalı da tüm gün o kadar çok işle uğraştım ki zaman nasıl geçti anlayamadım saate baktım ve epey yorulduğumu hissedince yalıdan çıktım,şimdi arabada Hasan ile beraber eve gidiyorduk.
Bir eczanenin önünden geçerken " Hasan dur " dedim.

" Ne oldu Efnan?"

" Eczanaye uğramam gerekiyor şimdi aklıma geldi " dedim.

" İyi misin ,ne lazımsa söyle hemen alayım ".

" Yok ben alırım sen dur ve beni bekle " dedim.
Hasan arabayı döndürüp eczanenin önünde durdu.
"Boran'a iki arabayla gitmek çok saçma Vali miyim ben " diyerek korumalara isyan edince Hasan ve günlük yanında değişen bir kişi ile beraber gidip geliyordum artık .

" Yenge, Ali gitsin o zaman "

"Off Hasan özel bir şey alacağım ,kapıda bekleyin " dedim ve arabadan indim.
Hasan hiç durur mu hemen oda benimle indi.

" Kusura bakma yenge Boran beyin emrinden ziyade, ben şahsım olarak saçına dahi zarar gelsin istemiyorum, o yüzden emir diye değil kendi rızamla seni yanlız bırakmam " dedi.

Ona gülümseyerek elimi koluna vurup " Tamam nasıl rahat edeceksen ,teşekkür ederim " dedim.

"Etme yenge günde elli kere teşekkür ediyorsun, bugün olsa yine aynı şeyi yaparım sen hepimizin kardeşisin.
Boran beyin kiymetlisi bizim de en değerlimizsin" dedi gerçekten kazada beni canlarını riske atmalarını umursamadan arabadan çıkarıp kurtardıkları için sürekli onlara teşekkür edip duruyordum.
Boran'a da onlara minnettar olduğum için hediye almak istediğimi söyleyince " Merak etme Efnan onlar fazlasıyla ödüllendirildiler ,
İkisi de kirada oturdukları evlerin sahibi artık " dedi.
Ağzım açık ona bakarken " Onlara ev mi aldın diye sordum ?"

" Bana evimi ,hayatımı verdiler ,ev almışım çok mu ?" Dedi ve konuyu kapattı.

Bu adamın bu kadar sert ve yeri geldiğinde şeytandan farkı kalmayan sinir küpü olarak dolaştığı hallerinin dışında öyle güzel ve cömert bir kalbi vardı ki ,sanki o bir verdikçe Rabbim de ona bin veriyordu.
Ve o kadar sert olmasına rağmen hatta bazen yeri gelince bu adamların canlarına okumasına rağmen hepsi ona sonsuz bir sevgi ve sadakat ile bağlıydı .
Yıllardır beraberlerdi ve aralarında farklı bir bağ vardı
Ahmet zaten Boran için bambaşka bir yerde iken Necati ,Hamza ,Hasan onun için de çok değerliydi.

Ben eczaneye girerken Hasan kapıda bekledi .
Benden önce içeride olan müşteri çıktıktan sonra görevlinin yanına gittim.

" Kolay Gelsin " dedim.

" Hosgeldiniz Buyurun nasıl yardımcı olabilirim,"diye sordu.

"Şey ben hamilelik testi istiyordum " dedim.

" Aaa Hayırlı olsun " dedi görevli kadın .

" Teşekkür ederim " dedim .

" Gecikmeniz kaç gün?" Diye sordu gülümseyerek.

" Fazla değil, altı yada yedi olsa gerek " .

Kadın bir testi poşete koyup bana uzattı.
" Umarım güzel haberler alırsınız " dedi .

" Teşekkür ederim " dedim ücreti ödeyip eczaneden çıktım.
Umarım güzel haberler alırız ve Boran'a güzel haberler verirdim.
Hasan iler beraber ilerledik ve Ali'nin açtığı kapıdan arabaya bindim
Hasan da arabaya bindikten sonra tekrar yola çıktık.
Elimdeki testi sıkı sıkı tutarken telefonum çaldı.
Çantamdan çıkarıp arayana bakarken testi çantama atmayı ihmal etmedim.

" Efendim Sevgilim " .

" Güzelim iyi misin ?
Eczaneye uğramışsın ?"

Hay ben size ne diyeyim illa hemen yetiştirip söyleyecekler .

"İyiyim sevgilim ,biraz boğazım yanıyordu, pastil gibi birşeyler aldım ".

"Tamam ben gelince hastaneye gideriz"

" Offf Boran iyiyim hastaneye gerek yok , boğazı ağrıyor diye hastaneye mi gider insan ?"

" Başka ne için gider Efnan ?"

" Gerek yok sevgilim gerçekten iyiyim eve gidiyorum, ne zaman gelirsin ?"

" Sen iyiysen eğer geç gelebilirim ,ama yok eğer gel hastaneye gidelim dersen hemen yola çıkar gelebilirim ?"

" Ben iyiyim Beyim sen iyi ol bana yeter evimin direği çocuklarımın babası ,sen işinden olma sonra patronun neyin seni işinden çıkarmasın" dedim gülerek.

" Sen bunları dert etme hanım ne yapayım patron işten çıkarırsa bu ay kuru ekmeğe talim ederiz "

" Yanına bulursak soğan da kıralım bey ,seninle kuru ekmek soğan, kavurmaya bedel " .

" Offf şimdi bir kavurma olsa da yesek " dedi Boran .

Kahkaha atıp "Gerçekten mi ?"diye sordum.

"Off evet gerçekten canım çekti koşturmacadan pek bir sey yiyemedim."

"Tamam Hatice ablaya söylerim yapar sana "

"Tamam Hatunum ,çocuklarımın anası kadınım " dedi.

"Boran sen bana böyle ayak uydurunca sana bir kez daha aşık oluyorum ".

" Tabiki aşık olacaksın başka şansın mı var ?"

"Ayy tamam egonu yeterince besledik görüşürüz Boran pardon Ego Karadağ " dedim.

Boran yine kahkaha atıp gülerek "Görüşürüz güzelim "dedi ve telefonu kapattık.

Camdan uzayıp giden yolu izlerken insanları seyretmeye başladım.
Herkesin ayrı bir telaşı vardı.
Kimi sevdiği adam ile el eleydi.
Kimi sevdigi kadına sımsıkı sarılıyordu.
Anneler çocuklarını okuldan almış evlerine koşturuyordu.
Belki ocakta yemekleri yada evde başka çocukları vardı.
İşten çıkanlar yada özel kutlamalara gidenler .
Her insan başka bir dünyaydı, başka bir hayat ,kimi üzgün kimi mutlu ,aşık yada sevdiğinden ayrılan düşüncelerimde kaybolurken eve yaklaştık ve önüme döndüm.
Biraz ilerledikten sonra nihayet evin önünde durduk .
Kapıyı açıp arabadan indim " Görüşürüz Hasan kolay gelsin " dedim ve eve doğru ilerledim..
Bahçeye adımımı atar atmaz Zeus ve Gren'in havlamalarını duyunca yanlarına gittim.
Onlarda beni görür görmez yanıma koştular .
İkisini kucaklayıp sevmeye başladım ve onlarla biraz vakit geçirdikten sonra yorulunca İkisini de öpüp Boran gibi suratlarını avuçlayıp bıraktım ve mutfak kapısına doğru ilerledim.
Camdan tezgahta yemekle uğraşan Hatice ablayı görünce kapıyı sessizce açıp yavaş yavaş yanına gittim ve yanağından öptüm.
Bir anda yerinden sıçrayan Hatice abla beni görünce " Gül kokulu yavrum ödümü kopardın " dedi.
Kollarımı boynuna sardım oda elindeki işi bırakıp bana sarıldı.
Elif otelde ise başlamış ve geç geliyordu genelde .
Hatice Ablada tek başına her işe koşturmaya çalışıyordu.

" Nasılsın ablam yardıma ihtiyacın var mı ?"

" Yemek yapıyorum güzel kuzum sen iyi misin ?"

" İyiyim ablam ,Elif gelmedi mi? "

" Yok yoğunmuş bugün, akşam da Ahmet ile yemeğe gideceklermiş " .

" Oo Boran da ne zaman gelir, gelmez mi bilmiyorum ama canı kavurma istiyormuş " dedim dondurucuya doğru ilerlerken.

" Yapalım o zaman " dedi ben dolaptan eti çıkarırken.

" Tamam ben yaparım kuzum sen git üstünü değiştir " .

" Tamam üstümü değiştirip geliyorum beraber yaparız " dedim onu yanağından tekrar öptüm ve mutfaktan çıktım.
Üst kata koşup hızlı bir şekilde banyoya girdim ,sıcak bir duşun ardından saçlarımı kurutarak tepemde bağladım beyaz crop bir atlet ve yüksek bel beĵ rengi paçası lastikli eşofman geçirdim beyaz spor ayakkabımı da giyip koşar adım mutfağa indim.
Normalde terlik dahi giymezdim ama Boran sürekli kızdığı için artık rahat ayakkabı terlik ne bulsam ayağıma geçiriyor evin içinde de ayakkabı ile dolaşma mantığını çok saçma buluyordum.
Fakat yapacak bir şey yoktu ,Boran ile bu tür şeyler yüzünden tartışmak istemiyordum.
Mutfağa girdiğimde Hatice abla çoktan kavurmaya baslamisti.
Yanına gidip başımı omzuna yasladım.

"EE Sultanım sen başlamışsın " dedim sonra da yanağından öptüm ve başımı omzuna geri yasladım..
Hatice abla bu güne kadar hiç görmediğim şefkati merhameti vermişti bana .
Huzur vardı onda ve kokusunda.
Anne olmamıştı oda hayatı boyunca ama, Elif'e ve bana öyle güzel annelik yapıyordu ki nefessiz kalıp her ihtiyaç duyduğumda hep açık kolları hazır bekliyordu beni.
Elif küçükken anne ve babası ayrılmış sonra annesi ile kalmıştı.
Babası alkollü araç kullanırken trafik kazası geçirmiş, annesi de kalp krizi geçirmiş vefat etmiş ve Hatice abla ona bakmıştı.
Aynı şekilde Nil de benzer bir kader yaşamış ona da Hatice abla sahip çıkmıştı.
Şimdi de bu yaşımda bana eksik kaldığım yaşayamadığım duyguları yaşatıyordu.
Biz ona evlat o bize anne olmuştu.

"Başladım ya kızım sende işte duşunu almışsın rahatlamışsın hem çantanı burada bırakmışsın telefonun durmadan çaldı, Boran oğlum arıyordu, üst üste çalınca cevap verdim "dedi.

" Aaa ben unutmuşum aceleyle yukarı çıkınca, ne dedi ?"Diye sordum masada duran telefonu alırken elime.

"Biraz geç gelecekmiş ,bende kavurma yapıyorum istemişsin diyince, o zaman yemek yemem,gelince yerim dedi " .

Hatice abla konuşurken ben Boran'ı arıyordum.
Telefonu bir kaç kez çaldıktan sonra açıp "Efnan neredesin sen?"Diye sordu .

"Bende seni özledim yiğidim evimin direği " dedim.

"Hiç öyle şırnaşma sana şu telefonu yanından ayırma demekten yoruldum ama sen benim dediğimi yapmamaktan yorulmadın " dedi .

Derin bir nefes çekip geri bıraktım, başımı sağa sola sanki karşımdaymış gibi sallarken "Mutfakta unutmuşum hızlı çıktım inip Hatice ablaya yardım etmek için canın kavurma çekmişti ya onu yapıyoruz "dedim.

" Biliyorum Hatice abla söyledi, neyse ben geç geleceğim İzmir'de işler uzadı sen kendini ac bırakma beni bekleme ye yemeğini " dedi .

" Ne kadar geç ?
Bana bugün matematik çalıştıracaktın hani."

"Bilmiyorum otelde işlerim var ,erken gelmeye çalışırım " dedi sonra "Boran bey bakar mısınız?"Diyen bir kadın sesi duydum .

"Geliyorum ,Güzelim kapatmam lazım " dedi.

"Kimdi o kadın?"

" Sakın Efnan şuan kıskançlık çekecek havamda değilim, görüşürüz " dedi ve telefonu cevabımı beklemeden kapattı.
Omuz silkip telefonu masanın üzerine koydum ve Hatice ablanın yanına gittim.
Birlikte yemeği pişirip hazırladık.
İkimiz yanlız olduğumuz için mutfakta servisi hazırladık ve birlikte yedikten sonra birlikte topladık .
Birlikte çay içip sohbet ettikten sonra Hatice abla " Kızım ben biraz odama geçip dinleneceğim" dedi bende fincanıma çay doldurup onu yanağından öptüm ve " O zaman sana iyi geceler bana da iyi dersler " dedim ve çalışma odası olarak kullandığım kütüphaneye geçtim.
Sınav başvurusu yapmıştım ve sıkı çalışmaya başlamıştım..
Çünkü üç hatta iki ay kadar kısa bir zamanım kalmıştı ve bu sınavı kazanmam şarttı.
Masama geçip çalışmaya başladım.
Saatler ilerledikçe yorulduğumu hissettim Boran'dan da henüz ses çıkmamıştı.
Kendimi oturduğum sandalyede geri yaslayıp kollarımı açarak gererken aklıma sabah aldığım test geldi panikle yerimden kalkıp koşarak kütüphanenin merdivenlerini çıktım.
Hala mutfakta masanın üzerinde duran çantamı aldım ve aynı hızla ikişer ikişer holdeki merdivenleri çıkarken yatak odasına girdim.
Heyecanla elimdeki çanta ile banyoya geçtim, testi çıkarıp derin derin nefesler alarak yapmam gerekenleri yaptım ve beklemeye başladım.
Dilimde dualar ve deli gibi çarpan kalbimle dakikaları sayarken teste baktım ve tek çizgiyi gördüm.

" Lütfen Allah'ım Lütfen çift olsun " diye dua ettim ve bekledim.
Bekledim.
Bekledim.
Ama test tek çizgide öylece durdu.

" Yine yanlış alarm yine gol değil be Efnan " dedim ve testi alıp çöp kutusuna fırlattım.
Gözlerim yavaş yavaş dolarken neden bu kadar istediğimi düşünmeye başladım.
Anneliğin ne olduğunu bilmezken bu kadar anne olmayı istemek.
Başımı salladım ve usulca gözlerimden yanaklarıma süzülen yaşları elimin tersiyle sildim.
Musluğu açıp yüzüme bir kaç kez soğuk suyu çarparken bir çocuğum olsa birlikte büyürdük ona anne olurken anne eksiğimi tamamlardım belkide ,Boran ile ortak bir parçamız bir canımız olsun istiyordum.
Boran'ı oğlumuz ile bahçede Zeus ile Gren ile koşturup oynarken hayal ettim.
Boran oğlumuzu omzuna almış bahçe de koşarken Zeus ve Gren peşlerinden koşup havlıyor bende camdan onları izlerken Fındık ayaklarımın etrafında dolanıyordu.
Gözümün önüne gelen sahneden sonra, yüzüme bir kez daha soğuk su çarptım.
Yüzümü havluyla kurulayıp banyodan çıkıp yatak odasına geçtim.
Üzerimi değiştirmeye yaşadığım hayal kırıklığı yüzünden mecalim kalmayınca sütyenimi üstümü dahi çıkarmadan çıkardım ve öylece yatağın üzerine attım.
Yorganı açıp fazla yastıkları yere atıp Boran'ın tarafına geçip başımı yastığına gömerek kokusunu içime çeke çeke gözlerimi kapattım.

Omuzlarıma dokunan dudaklar ve etrafıma sarılan kollar ile gözlerimi açtım ,Boran boyun boşluğuma başını koyup öperken " Birileri ben yokken beni o kadar özlemiş ki , yatağın benim olan tarafımda yastığıma sarılarak uyumuş " dedi.
Kollarının arasında dönüp kollarımı etrafına sardım ona sımsıkı sarılıp " Hoşgeldin Sevgilim ,tahmin dahi edemezsin " dedim..
Boran benden hafif bir şekilde uzaklaşarak bir eliyle alnıma ve yüzüme dökülen saçlarımı geriye doğru eliyle taradı.

" Güzelim iyi misin ?" Diye sordu .

Ona daha fazla sokuldum ve kokusunu içime çektim.
" Efnan " dedi " İyiyim ,yorgunum ,biraz da üşüyorum " dedim.
Boran yorganı üzerimize çekip yatakta tam pozisyon alıp " O zaman seni ısıtalım güzelim " dedi.
Boran beni ısıtmaya çalışırken " Bu ne güzelim?"

Başımı gömdüğüm boynundan çıkardım ve elinde tuttuğu sütyenime baktım.
Elimi atıp elinde tuttuğu sütyeni çektim " Sence Boran neye benziyor ?" .
Elini sırtımda gezdirip atletin altından geçirdi.

" Hımmm sütyen yok bunu sevdim " diyerek vücumdaki elini gezdirip aramızda boşluk yaratarak çıplak göğsümü sıktı.
Kalp atışlarım hızlanırken dudağımı ısırdım.
Boran " Seni ısıtmaktan vazgeçtim, beraber yanalım diyorum ,ne dersin güzelim " dedi.
"Sen öyle diyorsan." Dedim ve öpüşüyle dokunuşuyla kulağıma fısıldadığı güzel sözlerle yaralarımı sarmasına izin verdim.

Sabah uyandığımda Boran'ı giyinmiş bir şekilde sırtını yatak başlığına yaslamış kollarını göğsünde bağlamış bir şekilde gördüm.
Gözümü açıp tekrar kapattım ve daldığı düşüncelerden çıkması için " Günaydın siyahların efendisi " dedim.
Üzerinde siyah bir pantolon siyah balıkçı yaka bir kazak vardı.
Başını çevirip bana baktı " Günaydın Yavrum " dedi.
Kullandığı kelime ile dumura uğradım çünkü Boran genelde bana adımla hitap eder yada en fazla güzelim ve sevgilim derdi .
Ellerini çözüp parmağını alnımdan yüzüme doğru usulca indirdi .
Gözlerimi kapattım.

" İyi misin Sevgilim " dedim.

" İyiyim, sen nasılsın güzelim " diye cevap verdi .

" İyiyim hatta bu sabah seninle uyandığım için mutlu " .

Hafif küçük bir tebessüm sundu cümleme karşılık sonra dönüp etajerin üzerinden bir şey aldı.
Elinde hamilelik testini görünce yutkundum ve yorganı üzerime çekip yüzümü kapattım..
Boran yorganı yüzümden çekip elinde tuttuğu çubuğu gözlerimin önünde sallayarak " Bunun yüzünden mi dün gece üzgündün " dedi.

Yorganı tekrar gözlerimin üstüne çektim.

" Saklanma benden."Dedi yorganı tekrar açarken bu sefer üzerime eğilmişti.
Saçlarımı okşamaya başlarken " Ben bu ayda bir kaç gün gecikince test yapmak istedim ama yine yanlış alarm."

" Kalk bakalım " dedi kolumdan tutarak.
Söylediğini yapıp kalktım ve yatakta oturdum.
Başımı eğip ellerimi iç içe geçirdim.
Boran yumuşak bir şekilde çeneme dokunup başımı kaldırdı.
Gözlerimin içine bakarak " Kendine eziyet etmekten vazgeç Efnan ,ne zaman olması gerekirse o zaman olacak çocuğumuz, senin önünde kazanman gereken bir sınav ve okuman gereken bir okulun var .
Çocuk şuan senin önceliğin olmasın, bunu kafana takmanı ,düşünüp stres yapmanı istemiyorum.
Düzensizliklerinin kaynağı stresken üstelik ,ve sen birde buna bebeği de ekleyerek kendini daha da yıpratıyor ve strese sokuyorsun.
Hamile kalmak istediğin icin ,düzensizliklerin için doktorun verdiği ilaçları da tedaviyi de kabul etmedin .
Akışına bırak sana dedi eee onu da yapmıyorsun.
Hem sen daha 23 yaşındasın.
Daha kendin çocuksun, çocuk yapmak için acele etmemelisin" dedi .

Elimle eline vurup " Sensin çocuk, dün gece hiç öyle çocukmuşum gibi davranmıyordun " dedim.

Boran bir kahkaha atıp " Onca lafın içinden cımbızla bunu mu çekip çıkardın?
Ayrıca ben çocuk olmaktan çok uzağım güzelim 35 yaşında kendi imparatorluğunu kurmuş, karizmatik yakışıklı zengin bir adamım ".

"Birde elimi sallasam elliside de Bay Ego Karadağ".

" Bak oda vardı ama senden sonra elimi sallamayı bıraktım " dedi yanımda duran yastığı alıp kafasına vurdum .

"Ne yapıyorsun deli kızım ?" Dedi ve belimden tutup beni kucağına çekti.

" O eli kırarım Boran efendi " dedim ters ters bakarak.

" Offff böyle de sert tavırlar, beni aşırı tahrik ediyor, ne dersin ?" Dedi göz kırparken .

" Rüyanda görürsün?" .

" Yavrum kollarımın arasında ve uyanık görmek varken ne yapayım rüyaya, hem belki gece ise yaramıştır malum bir kaç kez denedik " dedi ben elimle ağzını kapatıp "Edepsizsin"derken o dişlerini boynuma geçirdi ardından boynumu emerek öptü.

Kollarının arasında debelenip onu geriye ittim , boşluğundan faydalanarak tutuşundan kurtuldum ve yatağın üzerinde dik bir şekilde ayakta durdum.

" Vampir misin ?" Diye sordum.

Boran uzandığı yerden bakıp " Of işim olmazsa elimden zor kurtulurdun " dedi .

Nefes nefese kalmış halimle belime koyduğum ellerimle hala ona bakıyordum.
"Gel buraya" dedi elini uzatıp ,ona bakıp teklifini değerlendirir gibi yaptım "Isırmak yok " dedim uzattığı eli tutup eğilip yanına uzandım ve başımı göğsüne yasladım.

Eliyle saçımı okşarken " Boran sen çocuk istemiyor musun ?" Diye sordum.

" Güzelim tabiki istiyorum ama ne zaman olursa ,dediğim gibi senin iyi olman benim için daha önemli, çocuk ne zaman Rabbim nasip ederse o zaman olur ?
Bana sen ol yeter güzelim "

" Sana istediğin çocuğu verip tam bir aile olmak istiyorum " .

" Her şeyi zamana bırak ,şimdi bu konuyu burada kapatıp akışına bırakıyoruz ,dediğim gibi sen sadece sınava odaklan " dedi beni de kendi ile beraber yataktan kaldırdı.
Kollarımı boynuna sarıp boynundan kokusunu içime çekerek sesli bir sekilde öptüm.

" Beni ayartıyorsun ama, çıkmam gerek ,geç kaldığım bir toplantım var ."

" Kahvaltıya kalmayacak mısın?"

" Geç kaldım güzelim ,fakat seni öğlen yemeğine götürebilirim "

" Bu bir teklif mi ?"

" Öglen seni alırım " dedi dudağımdan öptü ve beni bırakıp yürümeye başladı .

" Randevu defterime bakıp haber veririm " dedim ,Boran sesli bir şekilde gülüp kapıyı açtı, "Hiç şansın yok " dedi ve kapıyı kapatıp çıktı.
Bende Boran çıktıktan sonra sabah rutinlerimi halledip üzerimi giyindim.
Bahar kendini gösterince bende renkli bir şeyler giymeyi tercih ettim..
Turuncu askılı bir üst altına antrasit rengi kot pantolon giydim.
Açık bıraktığım saçlarım ile uyumlu bir hafif bir makyaj yapıp rahat bir ayakkabı ona uyumlu siyah çanta ile kombinimi tamamladım.
Elime üzerime geçirmek için trenchkotumu da alıp odadan çıktım.
Bahar ayındaydık ama hala dışarı üzerimize birşeyler almadan çıkmak pek mümkün olmuyordu .

Elif'in sesini duyunca " Elif " diye seslenip koşar adım merdivenlerden inip mutfağa girdim.

"Kız niye bağırıyorsun, ayrıca dikkat et düşeceksin "dedi.

Yanına gidip omzunu omzuna vurup " Ehh be Elif iyi ki bir işe başladın yüzünü gören cennetlik özledim seni " dedim.

"Ayyy bende seni " dedi ve kollarını açıp bana sarıldı.
Mutfakta hazırlanan masaya bakıp " Hadi kahvaltı yapalım sonra da beraber çıkalım " dedim.

Elif " Süper olur " dedi ve birlikte sandalyeleri çekip kahvaltımızı yapmaya başladık.
Hatice abla aramızda geçen muhabbetlere gülüp dururken Elif oteldeki ilk haftasını ara vermeden anlatıyordu.
Yeni ortam yeni insanlar alışması zor ve yorucu en çok bizi ve evi özlüyormuş.
Ahmet'te onu daha az gördüğü için şimdiden söylenmeye başlamış.
Kahvaltımızı bitirip evden çıktık, bugün Hasan ve Hamza ikisi de ortalıkta yoktu.
Necati de memleketten gelmiş ama Boran acil bir durum var diye Ankara' ya göndermişti.
Bize son zamanlarda sürekli yanımızda olan Faruk ve başka biri eşlik ediyordu.
Önce Elif'i otele bıraktık ardından bende yalıya Selin'in yanına geçtim.
Bugün yalının yatak odasını düzenliyorduk .
Tadilatlar neredeyse tamamlanmak üzereydi.
Bütün mesele iç dekorundaydı.
Bahce işleri için Selin bir peyzaj mimarı ile anlaşmış bizim kaba işlerimiz bitince oda kendi işine geçecekti.
Selin ile sürekli proje için iletişim halindelerdi.
Victor ara ara yalıya geliyor ve genelde yanında Lucas da oluyordu.
Selin sürekli imalarda bulunuyordu Lucas ile ilgili ama ben pek ihtimal vermiyordum.
Çünkü her fırsatta evli olduğumu gözüne gözüne sokuyordum.
Oda bana söylenenin aksine arkadaşça yaklaşıyordu.
Yalıya girdiğimde ustalar etrafta dolanıyordu ,oda oda gezerken Selin'i boş bir odada resim yaparken gördüm.
Platin sarısı saçlarını arkadan toplayıp topuz yapmıştı.
Üzerinde pembe bir bluz ve turuncu bir etek vardı.
Bu birbirine taban tabana zıt iki rengi sadece Selin bu kadar yakıştırıp güzel taşıyabilirdi.
Bu kadar hengamede bile sivri topuklu stillettolarından vazgeçmemis ve üzerinde tüm asaletiyle duruyordu .
Üstelik tarçın rengi ayakkabılara bayılmıştım.

Hayran hayran onu izlerken yanına gittim o kadar dalmıştı ki yaptığı resme bunca gürültüyü sesi yanına gidişimi bile fark etmedi .

"Ehhh beee insan utanır bu kadar güzel olmaya" dedim.
Elindeki fırça havada kalırken " Efnan tatlım hosgeldin " dedi.

" Çok hoş buldum patron ,bu ne güzellik nasıl zarif ve şıksın, birde bana bak " dedim üzerimdekileri gösterirken .
Selin bana gülümseyerek bakıp elindeki fırçayı kenara bıraktı.

" Tatlım sen kendi güzelliğinin farkında mı değilsin " dedi beni öperken.

" Teşekkür ederim patron başlamışsın tabloya."
Salonda kullanacağı tabloları kendi yapmak istiyordu ve gerçekten bu işte çok iyiydi.

" Ahh evet bir yerden başlamak lazım,günün tüm zamanlarını burada geçirdiğim için malzemeleri buraya taşıdım hem işin başında olurum hemde işimi yaparım " dedi göz kırparak .

Başımı sallayarak onu onayladım o tabloya dönerken bende raporların üzerinden geçtim.
Eğer psikiyatri okumak istemeseydim kesinlikle mimar olurdum.
Özellikle Selin'in başarısı ve tutkusu ,bir şeyleri yeniden yapmak ,deneyimlemek ve insanlara farklı yaşam alanları oluşturmak kesinlikle büyüleyiciydi,ama ben psikiyatri okumayı çok istiyor ve kendi kayıp ruhumu bulmaya çalışırken aynı zamanda benim gibi kaybolmuşların da elinden tutmak istiyordum..
Benim elimden Boran tutmuştu beni bütün yaralarıma, defolarıma kayıp ve kırık ruhuma rağmen kabul etmiş, beni kendi ile beraber iyileştirmeye başlamıştı.
İkimiz de birbimizi kaybolduğumuz karanlıklara rağmen seviyor ve o karanlıktan aşkımız ve birbimize olan sonsuz sevgimiz ve bağımız ile çıkmaya çalışıyorduk.
Ve ben başardığımıza inanıyordum.
Evet bebek adımları ile ilerliyorduk ama öğrenerek üstesinden gelmeye çalışıyorduk.
Raporların içinde kaybolurken saatin nasıl geçtiğini anlamamıştım.

" Efnan Hanım " diyen sesle başımı gömdüğüm rapordan kaldırdım..
Faruk elinde kocaman rengarenk çiçeklerden oluşan buket ile karşımda duruyordu .

" Bu ne ? " Diye cırladım yerimden kalkarak.

Selin " Vay Efnan'cığım bunlar ne güzel böyle " dedi.
Faruk yanıma gelip buketini bana verdi " Size gelmişler efendim " dedi.
Gülümseyerek elinden aldım.

"Teşekkürler Faruk " dedim baş selamı verip arkasını dönerek odadan çıkmak için ilerledi.

" E kimden bunlar ,kart falan yok mu ?"

" Kimden olacak sence Boran'dan başka ama dur bakalım kart var mı ? " Dedim ve bukete baktım.

Siyah küçük bir zarfı ciceklerin içinden çıkardım ve sallayarak Selin'e gösterdim..
Selin elimden kapıp bakalım " Boran efendi romantizmin kaçıncı levelinde ."

" Boran ve romantizm derken ?"

" E tabi kızım Boran Karadağ ve kalpler çiçekler hemde koca bir buket üstelik içine not yazmış, daha ne olsun Efnan dünyanın sonu geliyor " dedi gülerek bende onunla beraber güldüm.
Selin elindeki zarfı açıp kartı çıkardı
Kaşını havaya kaldırırken kartta yazılanları sesli okumaya başladı.

" Hayatıma tıpkı bu cicekler gibi renk getiren karımın öğlen yemeği için randevu defteri uygunsa otuz dakika sonra kapıda bekliyorum ..

Boran KARADAĞ "

Selin "Randevu defteri derken " Dedi .

Gülerek " Sabah kahvaltı yapmadan çıktı öğlen yemeğe gideriz dedi bende randevu defterime bakarım uygunsa eğer diye söylenince Kocam Bey bana jest yapmış " dedim göz kırparak.

" Vayyy koskoca Boran Karadağ bile yola gelmeye başladı, aferin kız, hadi hazırlan da çık, fazla bekletme malum sağı solu da pek belli olmuyor kardeşimin " .

" Haklısın o zaman ben gidiyorum " Dedim çiçekleri bırakıp üzerime trenchkotumu çektim.
Selin'in uzattığı zarfı alarak tekrar çiçeğin arasına yerleştirip çiçeklerimi kucaklayarak Selin'i öpüp yürümeye başladım.
Kolumda rengarenk çiçeklerim, yüzümde koskocaman gülümseme ile yalıdan çıkıp çıkışa doğru ilerledim.
Faruk beni görünce hemen koşup geldi .

" Efnan Hanım yardımcı olayım mı?"

Telefonumu çıkarıp " Fotoğrafımı çeker misin ?" Diye sordum ve telefonumu ona uzattım.
Çicekleri önümde tutarak " Hadi çek " dedim .
Faruk fotoğrafımı çekip telefonu bana geri verdi .
Fotoğraf tam istediğim gibi çıkmıştı.
Çiçekler ile yüzümü kapatmıştım.
Sadece üstten biraz saçlarım görünüyordu.
Gülümseyerek fotoğrafı işaretleyip Boran'a yolladım.

EFNAN "Çiçeklerim ve ben kapıda seni bekliyoruz" yazdım ve yalının dışında beklemeye başladım.
Ben daha telefonu cebime koymadan korna sesleri duydum etrafıma baktığımda ileriden gelen kocam korna çalarak bana doğru geliyordu .
Ellerimdeki buketle yüzümü gülerek kapattım.
Arabanın tam önümde durduğunu hissedince başımı kaldırıp gülümsedim.
Boran yolcu tarafındaki kapının camını açıp "Bu yemek davetimi kabul ettiğin anlamına mı geliyor " dedi göz kırparak.

" Çiçeklere dua etmelisin " dedim kapının koluna uzanıp açarken.
Boran sadece gülümsedi.
Arabaya binip rengarenk çiçeklerimi kucağıma koyarak oturdum emniyet kemerini bağlamadan kocam bey " Gel buraya " diyerek beni kendine çekti hemen kollarımı açıp ona yaklaştım
Oda aramızdaki mesafeyi kapatıp bana sımsıkı sarıldı.
Burnunu boynuma sürtüp kokumu içine çekti, aynı şeyi bende kokusunu içime çekerek yaptım .
Boynumdan öpüp " Tam ihtiyacım olan" dedi bir kez daha öptü ve birbimizden ayrıldık.
Aramızdaki yakınlığı kapatmadan iki elimle yüzünü tuttum ,gözlerinin içine baktım "İyi misin Sevgilim bir sorun mu var ?"

Boran ellerimi tutup dudaklarını sağ elime bastırdı.

"İyiyim güzelim sorun yok ".

"Hımm o zaman itiraf etmeyi dene sevgilim karımı özledim de rahatla " .

Boran kafasını geriye yatırıp gülerken " Hemde ne özlemek " dedi başını sallayıp gözlerini vücudumda gezdirirken .
Elimi elinin arasından çekip eline vurdum ve yerime geçip " Edepsiz Boran iş başında " diye söylenip emniyet kemerini elimle çekmeye başladım.

" Edepsize değil edepsizleştirene bakacaksın yavrum " dedi arabayı çalıştırıp yola çıkarken.
Çiçekleri ayaklarımın yanındaki boşluğa koydum ve Boran'ın çalan telefonu sohbetimizi bölünce başımı camdan çevirip yolu izlemeye başladım.
Boran bir anda elimi tuttu dönüp ona baktım kulaklıktan konuşurken elimi alıp dudaklarına götürdü sonra da tüm yol boyunca elimi bırakmadan arabayı kullandı ve daha önce hiç gitmediğimiz bir mekanın önünde arabayı durdurdu.

Arabayı durduğu halde hala telefonda konuşmaya devam ediyordu.
Anladığım kadarıyla bir konferans görüşmesi yapıyordu arada bazen İngilizce bazen İtalyanca konuşuyordu.
Nihayet telefonu kapattığında elimi tekrar dudaklarına götürüp öptü sonrada bırakıp "Kusura bakma güzelim telefonu " onu yarıda kesip "Sorun yok Sevgilim,artık insek mi çok acıktım" dedim uzanıp Boran'ın dudağının kenarından öptüm ve ciceklerimi de alarak birlikte arabadan indik .

Çiçekleri gösterip " Onlar arabada mı kalsa acaba ?"

Omuz silkip " Hayır benimle gelecekler ".

" Gelsinler bakalım " dedi ve elimi tuttu.
El ele daha önce gelmediğimiz boğaz manzaralı bir restorana girdik.
Üstlerimizi kapıda teslim edip garsonların yardımı ile bizim için ayrılan masaya geçtik.
Boran sandalyemi çekip oturmamı bekledi ben yerime yerleşince dudaklarını saçlarıma bastırıp ardından kendi de benim karşıma geçip oturdu.

" Burası çok güzel " dedim.

" Beğenmene sevindim ,bende severim burayı ,deniz ve sakinlik huzur veriyor ".

" Sen iyi olduğundan emin misin ?" Biraz tuhaf bir ruh halindeydi ve daha önce Boran'ı böyle gördüğümü hiç hatırlamıyorum.

" Evet ,daha önce de sordun İyi olduğumu söyledim yine söylüyorum iyiyim ."

" Öyle diyorsan ,peki ." Dedim ve garsonun yanımıza bıraktığı menüyü alıp bakmaya başladım..
Sonra da " Sen karar ver " diyerek menüyü kapatıp masaya bıraktım.
Boran bana baktı ardından elindeki menüye " O zaman balık istiyorum ve yanında salata " dedi göz kırparak " Ne içmek istersin ?"
Omuz silkip " Cola olabilir " dedim.
Menüyü masaya bırakıp garsona eliyle işaret yaptı .
Garson hemen masamıza gelip Boran'ın siparişlerini not alarak gitti.
Boran başını çevirip denize bakınca bende onun gibi yaptım ve denizi seyrettim.
Önümüzde sonsuzluğa uzanan masmavi gökyüzü ile birleşen deniz uzanıyordu.
Tekneler denizin içinde süzülürken martı sesleri kulaklarımıza tatlı bir şarkının melodisini çalıyordu adeta karşımda oturan adama baktım..
Ardından tekrar gözlerimi denize çevirdim.

Derin nefesler alıp Boran'a baktım hala gözü denize takılıydı.
Ne kadar güçlü görünmeye çalışırsa çalışsın bazen omuzlarındaki yükün ona fazlasıyla ağır geldiğinin farkındaydım.
Genelde kafası hep karışıktı ama bazen olduğundan daha karmaşık bir hal alıyor ve bu hareketlerine,davranışlarına yansıyor.
fazlasıyla durgun bir ruh haline bürünüyor içine kapanıyordu.
Bir şey vardı kafasını kurcalayan ve nedense hiç bir zaman anlatmak onun için bir seçenek değildi.
Herseyi içinde yaşamayı tercih ediyordu .
Tek başına herseyin üstesinden gelmeye çalışıyordu.
Halbuki uzattığım eli görse, o eli daha sıkı tutsa beni herseyden uzak tutmak yerine elimden tutsa birlikte herşeyin üstesinden daha iyi gelebilirdik.
Düşüncelerimden sıyrılıp başımı çevirdimde Boran dirseğini masaya yaslamış iki parmağını alnına dayamış iki parmağını kıvırmış baş parmağını yüzünün altına dayamış bir şekilde gözlerini dikmiş bana bakıyordu.

Bende onu taklit ederek dirseğimi masaya yaslayıp elimi yüzüme dayadım.

" Ne oldu ?
Neden öyle bakıyorsun?" Diye sordum .

" Manzaram çok güzel tadını çıkarmaya çalışıyorum " dedi .
Başımı çevirip denize ve uçuşan martılara baktım sonra tekrar Boran'a bakıp " Haklısın burası çok güzel " dedim.

Boran gülümseyerek elini uzattı hemen elini tuttum..

" Güzelim benim bakmaya doyamadığım, baktıkça huzur bulduğum tek manzaram sensin " dedi .
Ona baktım uzun uzun sarf ettiği cümleler hem mutluluk hemde şaşkınlık sebebimdi.

" Seni Seviyorum " dedim " Seni o kadar çok seviyorum ki bu beni korkutuyor."

" Neden korkuyorsun ?" Diye sordu .
Omuz silkip içimdekileri ona açıklamak istemedim ,korkularımı dillendirirsem başıma geleceğinden korktum ,sağolsun garson da tam zamanında yemekleri getirince beni soruya cevap vermekten kurtardı.
Servisi yaptıktan sonra garson gidince elime çatalı alıp " Afiyet olsun sevgilim " dedim.
Boran da bana aynı şeyi söyleyip yemeğe odaklandı.
Sessizce denizin tadını çıkararak yemeklerimizi yerken " Yarın Amerika'ya gitmem gerekiyor " dedi .
Elimdeki çatal havada kaldı " Amerika mı ?" Diye sordum.
"Evet ,oradaki işlerle ilgili bazı sorunlar var ,birebir gidip kendim halletmem gerekiyor "

" Ne kadar kalacaksın peki ?
Hem Amerika 'da ne işin var ki ?"

" Sence ?"

" Bilmem otel, kulüp ,kumarhane ?"

" Amerika dediğim,Las Vegas' a gideceğim aslında, evet oradaki kumarhanede bazı sorunlar var " dedi .

" Anladım , elinin uzanamadığı ülke ,il ,ilçe, eyalet yok gibi ."

" Sana dedim kendi imparatorluğum var diye ."

Yanımda duran peçeteye alıp uzanarak omzuna vurdum " Karadağ imparatorluğu " dedim bana gülerek karşılık verip ,peçeteyi elimden aldı.

" Evet sende o imparatorluğun Sultanısın " dedi sevgiyle yüzüne bakarken "Padişahım çok yaşa" dedim kahkaha atarken .

Boran yerinden hafifçe kalkıp yüzüme uzandı ve avucuyla yüzümü sıktı.
Sonra tekrar yerine oturup " Yemeğini ye " diye buyurdu.
Çatalı elime alıp yemeğe baktım ardından Boran'a gözlerimi çevirip;

" Kaç gün kalacaksın?" Diye sordum.

" Çok sürmez bir kaç gün kalırım,haftasonu iş adamları için düzenlenen bir ödül gecesi var oraya katılmamız gerekiyor ,yani pazar buradayım."

" Salı, çarşamba ,perşembe, cuma ,cumartesi ,beş gün, beş koca gün yoksun" dedim üzgün bir şekilde derin bir iç çekerek.

" Gelmek ister misin ?" Diye göz kırptı.

" Ben mi Las Vegas'a mı ?
Delimisin çok isterim " dedim sonra durup düşündüm Selin'in işlerinin yoğunluğu aklıma gelince " Ama gelemem ,Selin'i bu aralar bırakmam mümkün degil " dedim.

" Kocaya deli misin denmez ,ayrıca Selin idare eder gelmek istersen vizen hazır zaten beraber gidebiliriz?"

" Yok ,sen zaten iş için gidiyorsun,belki yoğunluktan beni bile göremeyeceksin, sana sadece ayak bağı olurum ,ama yazın başında yalı bitiyor sınavdan sonrası için sözünü alabilirim".

" Emin misin?"

Başımı asağı yukarı sallayarak " Evet ,ama dediğim gibi yazın için söz isterim " .

" Tamam yazın söz sadece Amerika değil ,görmek istediğin her yere gideriz " dedi göz kırparak.

" Tamam şimdi şu çiçeklerim ile beni çek " dedim.

" Yemeğini ye Efnan "

"Lütfen " dedim ellerimi birleştirerek .
Uzanıp telefonu aldı.
İlk pozumsa çiçekleri önüme alarak gülümseyip poz verdim.
Ardından ikincisinde hafif başımı eğdim ama Boran o kadar isteksiz çekiyordu ki ,üçüncü pozumda göz kırpıp ona dilimi çıkardım.
Boran gülerek fotoğrafları çekip " Hiç bir yerde paylaşmıyorsun " diyerek telefonu tekrar masaya koydu.

" Tamam söz " dedim.

" Hadi yemeğini ye şimdi " .

" Tamam " dedim ve gülümseyerek yemeğe döndüm yemek arasında Karan aradı ve Boran ile aralarındaki konuşmadan sonra kahve faslını es geçip kalktık.
Boran acilen şirkete gitmesi gerektiği için kendi arabasıyla giderken beni korumalar ile yalıya gönderdi .
Yalıda Selin'i hala bıraktığım gibi görmek nedense beni hiç şaşırtmadı.
Sıkı topuzu bozulmamış bir şekilde dimdik topuklarının üzerinde duruyordu .
Yüksek sesli bir şeyler mırıldanıyordu .
Yanına gittiğimde kulağında kulaklık olduğunu fark ettim.
Elimi omzuna koyunca birden irkildi " Sakin benim " dedim.
Kulağındaki kulaklığı çıkarıp " Geldiğini duymamışım " dedi
Kulaklıkları işaret edince gözlerini devirdi.

"Yemek nasıldı? "

Omuz silkip kalçamı masaya dayayarak kollarımı göğsümde birleştirdim.

" Bir sorun var ama ne bilmiyorum, kocam da asla anlatma taraftarı değil, yarın Las Vegas"a uçuyor ?"

" Ooo eee yarın Vegas'a uçtuğuna göre işle ilgili sıkıntı vardır, boşver o asla işini anlatmaz zaten düşünme sen " dedi tabloya dönerken.
Başımı sağa sola sallayıp işe döndüm.
Selin'in çizimlerinin ve listelerinin üzerinden geçerken saatin nasıl geçtiğinin dahi farkında değildim.

" Ben sana demiştim Lucas ,bu kadınlar çok çalışkan " dedi Victor odanın kapısından içeriye girerken .
Şimdilik yalıda en son restore edilecek odayı ofis gibi kullanıyorduk.
Elimdeki dosya ile içeri giren adamlara baktım.

Selin " O beyler hoşgeldiniz bakıyorum da günü buradan geçmeden kapatamıyorsunuz " dedi.

Lucas elindeki poşeti havaya kaldırıp " Size kahve getirdik biraz ara vermeye ne dersiniz ?" Dedi aramızdaki mesafeyi kapatırken.

Selin poşeti elinden alıp "İşte buna hayır diyemem " .

Victor " Bu tablo bir harika görünüyor " dedi Selin poşeti masaya koyup kahveleri içinden çıkartırken.

" Selin'in bir galerisi vardı geçen aylarda ,onu kapattınız galiba " Bu sefer konuşan Lucas'tı.
Selin'in bana uzattığı kahveyi elinden alıp kokusunu içime çektim.

"Yok hala açık ama çok az tablo var içinde, yalı tadilatını alınca resim yapmaya biraz ara verdim?"

Lucas kaşını havaya kaldırdı,Selin'in uzattığı kahveyi alırken " Sen neler yapmaktan hoşlanırsın Efnan " diye sordu .

Sandalyemde hafif dönerken " Son zamanlarda sadece ders çalışıyorum, onun dışında kitap okuyup ,köpeklerimiz ,kedim ve kendimle vakit geçirmeyi seviyorum " dedim.

"Ders mi?"

" Evet üniversite sınavına hazırlanıyor Efnan " dedi Selin .

" Ooo çok iyi hangi bölümü istiyorsun ?" Bu sefer soruyu soran Victor'du.

" Psikoloji. "

"Güzel bölüm, umarım istediğin bölümü kazanırsın?"

Victor'a gülümseyerek bakıp " Umarım " dedim.
Lucas " Peki eşin bu konuda ne düşünüyor ?
Zor olmuyor mu iş ,okul ,evlilik ?"

" Eşim ben mutluysam mutlu ve her konuda sonuna kadar destekçim " dedim.

" Senin gibi bir kadına sahip olmak büyük şans Efnan, sana destek olmayan adam akılsızın tekidir ".

"Onun gibi bir adama sahip olduğum için şanslı olan kesinlikle benim ve aksine dünyadaki en akıllı adamla evliyim "

Victor ,Lucas'a verdiğim cevaplardan ötürü alkışlamaya başlayıp "Kocasına aşık bir kadın"dedi Lucas'a bakarak ,ardından "Belki bir gün bizde bu kadar şanslı olur ve böyle güzel seven güzel kadınlara sahip oluruz "dedi yumruk yaptığı elini Lucas'ın omzuna vurarak.

Lucas gözlerimin içine bakarak " Benim şansım cokta uzakta olmayabilir "dedi bakışlarından rahatsız olup gözlerimi kaçırdım aramızda geçen anlamsız muhabbeti sonlandırmak adına kolumdaki saate bakıp "Saat epey geç olmuş, artık çıksak mı ? " Dedim Selin'e bakarak .

" Sen istersen çık, ben biraz daha kalırım Karan beni buradan alacak ".

" Peki " dedim ve oturduğum yerden kalkıp masanın üzerinde duran çantamı ve sandalyenin sırtına astığım trenchkotumu aldım.
Telefonu çantama atarken " Size iyi akşamlar beyler " dedim masanın arkasından çıkmak için yürümeye başlarken.

" Kahveni bitirmedin ,hem sohbet ediyorduk" dedi Lucas .

" İyi akşamlar "diyerek onu cevapsız bırakıp önünden geçerek yürümeye başladım.
Bir anda kolumdan tutunca durdum önce ona sonra da kolumu tutan eline baktım.

" Lucas " dedim kolumu tutuşundan kurtarırken, " Bunu bir daha yapmazsan sevinirim "ellerini teslim olur gibi havaya kaldırıp " Üzgünüm sadece refleks "diye cevap verdi.

" istersen seni ben bırakabilirim hem sohbetimize devam ederiz " .

" Teşekkürler Lucas arabam var " dedim ve onu arkamda bırakıp yürümeye devam ettim..
Son zamanlarda sürekli Victor ve Lucas gün sonunda bir bahaneyle yalıya uğruyordu.
Hatta bazen Lucas tek başına geliyordu.
Kaza sonrası işe ilk başladığım gün elinde çiçekle gelmişti .
Nezaket amaçlı çiçekleri kabul etmiş ancak eve götürmemiştim.
Zaten çiçekleri eve götürmem demek kocama cezaevi kapılarını açmak demek .
Selin bana ilgisi olduğunu söylerken, ben de sürekli bunu inkar ediyordum.
Bir adam evli bir kadına ancak aklını kaybederse ilgi duyabilir ,üstelik her fırsatta evli ve kocasını sevdiğini dile getiren bir kadına.
Aklımdaki düşünceler ile kapıda bekleyen arabaya bindim ve eve doğru yol aldım.
Ertesi sabah erkenden Boran ile uyanıp onu yolcu ettim .
Ardından uyku tutmadığı için ders çalıştım.
Ülkeler arası saat farkı olduğundan Boran ile nasıl bir iletişim halinde olacağız merak ediyordum.
Birde uzun süreli bir uçuş sonrası direkt işe başlaması onu nasıl bir ruh haline sokacak acaba ?
Giderken de zaten durgun ,dolu bir kafayla gitti .
Kitabın kapağını kapatıp yatak odasına gittim ve hazırlanıp Faruk ile beraber evden çıktım.
Tüm günü galeride geçirdim.
Son zamanlarda uğramadığımiz için ne durumda kontrol edip birikmiş işleri hallettim.
Galeri Selin'e ait olduğu için keyfine göre davranıyordu.
Ancak ben değerlendirme çabasındaydm .
Eger Selin için de uygunsa başka ressamlara da kiraya verebiliriz diye düşünüyordum.
Gün sonunda eve geçerken Boran'dan sadece otele geçiyorum mesajı almıştım.
Ülkeler arası saat farkını da düşününce ondan haber beklemeyi tercih etmiştim.
Evde bütün gece Elif ve Hatice abla ile oturup sohbet edip vakit geçirdik.
Ahmet 'te Boran ile beraber gitmişti.
Elif yeni işinde çok fazla yorulduğu için erkenden uyku bastırınca uyumaya geçmişti.
Hatice ablanın da yaşı düşünülünce oda erken kalkmış ve beni tek başına bırakmışlardı.
Yapacak bir şey bulamayınca kütüphaneye geçip ders çalıştım .
Bir süre sonra dersten sıkılıp koltuğa geçerek elime uzun zamandır okuduğum kitabı alıp okumaya başladım.
Saate baktım, saat neredeyse gecenin biriydi ve aradaki saat farkının onbir saat olduğunu söylemişti Boran Las Vegas'ta saatin kaç olduğunu hesaplamaya başladım ve tahminlerime göre şuan orada öğlenden sonraydı.
Telefonu elime alıp kocamı aramaya karar verdim.
Uzun uzun çaldı ama cevap vermeyince telefonu tekrar zigon sehpaya bırakıp kitabımı okumaya başladım..
Sayfalar hızla akıp giderken Boran hala aramama dönüş yapmamıştı uyandığım yerde kıvrılıp bacaklarıma attığım pikeyi biraz daha vücudumu örtecek şekilde üzerime çektim ve daha rahat bir pozisyonda okumaya başladım.
Boran'ı aramamın üzerinden neredeyse bir saatten fazla geçmişti demekki işleri bana dönemeyecek kadar yoğundu.
Telefonun sesi ile gözlerimi açtım ve elimdeki kitap yere kapaklandı.
Okuduğum yerde uyuyakalmıştım.
Elimi sehpanın üzerinde duran telefona uzattım ve arayana bakmaya bile gerek duymadan açıp kulağıma götürdüm.

"Sevgilim "dedim .

"Güzelim uyuyormuydun?" Diye sordu .

"Kitap okurken uyuyakalmışım ,nasılsın?"

" Güzelim saat epey geç orada biliyorum ama aramanı yeni gördüm, ayrıca iyiyim sevgilim ."
Dedi sonra aramayı görüntülüye çevirdi .
Şimdi karşımda kapkara gözleri ile bana bakan hayatımın aşkı kocam vardı.

"Otele geçmişsin "

"Evet üstümü değiştirip kulübe geçeceğim." Gözlerini kısarak ekrana baktı.
"Sen kütüphane de mi uyuyakaldın?"

Başımı evet anlamında aşağı yukarı sallarken aynı zamanda sesli bir şekilde " Ders çalışıyordum, sonra da kitap okurken içim geçmiş"dedim.

"Efnan sakın koltuk köşelerinde kendine eziyet ederek uyuma ,şimdi odamıza, yatağımıza geç ".

"Tamam Sevgilim "dedim ve ayağa kalktım.
Yere düşen kitabımı yerden kaldırıp sehpanın üzerine koydum ve odadan çıkmak için adımladım.
"Aferin akıllı karıma " .

"Şeker de ver sevgilim istersen " dedim gülerek.

" Tamam onu da gelince vereceğim söz " dedi.

" Seni özledim "dedim aniden.

Boran'ın dudaklarının kenarı hafif bir gülümseme ile kıvrıldı " Bu kadar çabuk mu ?"

"Ben seni gün içerisinde yanımda yokken bile özlüyorum "dedim.

" Ben seni yanımdayken bile her an özlüyorum" dedi elimi merdivenin trabzanına koyarak tutundum ve durdum .

" Ahhh bu çok güzeldi eriyorum Boran bir daha söyle " dedim.
Boran "Bak ya hemen şımar, hadi çabuk yatağına geç ve kapat telefonu iyi uykular " dedi .

"İyi sen söyleme ben söylerim Seviyorum seni Boran Karadag, aşığım sana ,iyi geceler sevgilim"dedim.

Gülümseyerek etrafına bakındı " Bende seni Sevgilim " dedi ve telefonu kapattı.
Bende odama girip telefonu yatağın üzerine attım.
Üzerimi herkes odasına çekilince değiştirmiş, pijama ve üzerine crop tarzı bir yarım sporcu sutyeni giymiş üzerime hırka çekmiştim.
Banyoya gidip dişlerini fırçaladım ,işlerimi bitirip odaya girdim.
Hırkamı üzerimden çıkarıp koltuğa attım.
Pijama ve sporcu sütyenim ile yatağa kendimi bıraktım ve gözlerimi kapattım.
Çalan telefonun sesiyle uyandım.
Boran evde olmadığından erken kalkmak için telefonun alarmını kurmuştum..
Bir kaç ertelemeden sonra nihayet yataktan çıktım.
Banyoda elimi yüzümü yıkadıktan sonra aklıma gelen şeyle koşarak odaya girip yatağın içinde telefonumu aradım..
Üzerimdeki pudra beyaz pijamam ve sporcu sütyenim ile hiç düşünmeden bir kolumu göğsümün altına koyup açık saçlarım ile aynanın önüne geçip selfie çektim.
Fotografin üstüne de morning yazıp yanına dil çıkaran emoji koyup kocam beye yolladım.
Gerçi burada sabah olduğuna göre orada gecenin yarısı olmalıydı ama olsundu.

EFNAN " Günaydın Sevgilim " yazdıktan sonra telefon elimde giyinme odasına yöneldim.

Çok beklemeden telefonum titredi ve gelen mesajı hemen açtım.

BORAN " Ben evdeyken mickey mouseli pijamalarla dolaşıp uyuyan karım umarım bensiz yarı çıplak uyumuyordur ."

Cevabını kocaman açık gözler ile okurken hemen cevap yazdım.

EFNAN "Pijamalarımı sevdiğini zannediyordum"

BORAN "Hiç bir erkek o tarz gecelikleri sevmez, ayrıca sana sevdiğimi asla söylemedim."

EFNAN "Öyle mi ne tür gecelikler seviyorsunuz Boran bey." Yanına öfkeli emoji koydum.

BORAN "Yatakta tamamen çıplak olman tercihim, fakat şu dantelli seksi babydollerede hayır demem ".

EFNAN " Babydoll ?? "

BORAN " Bakınız Google :))) "

Boran'ın söylemesi ile Googleye gerçekten baktım ve seksi geceliklerin diğer adının babydol olduğunu öğrendim.
Ahh cehalet .

BORAN " Şu an gerçekten googleye bakıyorsun değil mi ?"

EFNAN " Tabiki hayır, babydollun ne olduğunu elbette biliyorum ama ben rahatına düşkün bir kadınım ".

BORAN " Ah en sevdiğim kadın türü ,bu bundan sonra çıplak uyuyacağın anlamına geliyor o halde " .

Yok artık daha neler ,konu nerelere geldi diye şaşkınlık ile mesaja bakıp konuyu buradan başka yöne çekmek için başka bir mesaj yazdım..

EFNAN "Sen ne yapıyorsun ?"
Boran mesajıma fotoğrafı ile yanıt verdi

Loş bir ortamda duvara kolunu dayamış parmağı alt dudağından çatık kaşlı bir fotoğraf.

EFNAN " Anladım çalışıyorsun, bende giyinip ise gideceğim görüşürüz Sevgilim çabuk gel " yazdım.

BORAN " Düzgün giyin ,kahvaltını yap, kendine dikkat et ,ayrıca çıplak uyumayı atlamadım ,konuyu değiştirdiğini anlamadım sanma 🔥 onuda gelince konuşacağız görüşürüz" dedi yazdıklarına gözlerimi devirdim .
Kocam bey bir dizi emir ve ültimatom yağdırıp, mesajlaşmaya son vermiş üstelik alev emojisi kullanmıştı.

Elime aldığım kıyafetlere baktım düzgün giyin ne demek ya ,düzgün giyin sanki normalde nasıl giyiniyorum.
Üzerime kısacık bir etek ve göbeğimi açıkta bırakan bir yelek giydim .
Ayağıma beyaz çorap çekip makosen düz taban bir ayakkabı geçirip fotoğrafımı çekindim.


EFNAN " Sence bu yeterince düzgün mü?

BORAN " Bu şekilde mi çıkacaksın?"

EFNAN " Yok Sevgilim üzerine trench çekmeyi düşünüyorum ."

Cevabını beklerken trenchkotumu üzerime geçirdim.
Gözlüğümü taktım.
Fotoğrafımı çekip tekrar Boran'a gönderdim.

EFNAN " Tam olarak düzgün giyin kavramına uygunmuyum " .

BORAN " Düzgünden kastımın ne olduğunu gayet iyi anladın aslında .
Oraya uçarak gelip ,üzerine bir kot pantolon ve kazak zımbalamamı istemiyorsan ,kast ettiğim şeyi yaparsın ."

EFNAN " Hiç eğlenceli değilsin ."

BORAN " ÜZERİNİ DEĞİŞTİR " Yazdı büyük bağıran harflerle.
Omuz silkip bekle değişirim dedim, kendi kendime konuşarak çantamı alıp odadan çıktım.
Bugün Hasan ile beraber gidiyorduk.
Kapısı açık olan arabadan içeriye girip koltuğa yerleştim.
Eteğim biraz fazla kısaydı ama neyse trenchkotumu çıkarmadan çalışırım diye düşündüm.
Öyle de oldu, tüm gün sabit bir yerde durmadım Selin ile dekor için mağaza mağaza dolaştık.
Boran'dan ses çıkmadığı için büyük ihtimalle uyuyordur diye düşünüyordum.
Günün sonunda eve kendimi nasıl attığımı dahi pek anımsamıyordum.
Boran olmadan da günlerin pek tadı anlamı yoktu benim için.
Günlerim ev ,iş ,ders çalışmak ile geçiyordu.
Neredeyse dört gündür bu şekilde rutine bağlayarak ilerledim.
Boran ile vakit buldukça telefonda sesli görüntülü yada mesaj ile konuştuk.
Saat farkı yüzünden denk gelmemiz biraz zorlaşıyordu fakat bir yolunu bir şekilde buluyorduk.
Bugün nihayet eve gelecekti.
Ben kocama Elif nişanlısına kavuşuyordu.
Akşam da iş adamlarının ödül gecesi olduğu için birbimize pek vakit ayırma şansımız olmayacaktı.
Boran ben gelmeden sen hazırlan bende gelir gelmez üzerimi değişir çıkarız demişti.
Selin ve Karan da geceye katılıyordı.
Çok şükür yanlız kalmayacaktım .
Bileğimdeki saate baktım
Saat neredeyse altıya geliyordu.
Davetiyede gecenin sekizde başlayacağı yazıyordu .
Saçımı makyajımı yaptım ve önceden kafamda belirlediğim elbiseyi almak için ayaklandım.
Giyinme odasında askıya astığım elbiseme tekrar bakıp umarım Boran bir şey demez diye düşündüm.
Son zamanlarda kocamın huyu fazlasıyla değişmiş her şeye karışır olmuştu.
Bu kısa bunu giyme ,bu ruj dikkat çekiyor sürme, bunun göğüs dekoltesi fazla değil mi ?
Bunun sırtı neden bu kadar açık ?
Eskiden olsa güzel olmuş der yada en fazla bir iki söylenirdi ama son zamanlarda ona kalsa sürekli kot pantolon üst yada eşofman ile dolaşacaktım.
Birde saç meselesi var ki saçlarım son zamanlarda fazla uzamıştı fakat kesmeme de izin yoktu .
En son kuaföre gittiğimde uçlarından hafif bir şekilde aldırmış onun da evde saatlerce tartışmasını yapmıştık.
Elbiseyi askıdan alıp aynanın karşısına geçtim.
Üzerimdeki bornozu çıkarıp, elbiseyi giydim..
Somon rengi pul payetli ince askılı bir elbiseydi.
Saçlarımı düşük bir at kuyruğu şeklinde toplamıştım.
Elbisenin sol tarafında derin bir bacak dekoltesi vardı.
Aynada kendime bakıp allığımı tazelerken odanın kapısı açıldı.

Kim olduğunu bile sormaya gerek yoktu, ondan önce kokusu doldurdu odayı, tok adım sesleri yerleri döverken kalbim heyecandan deli gibi atıyordu.
O kadar özlemiştim ki onu ,beş gündür görmüyordum.
Yerimden kalkmam ile onunla göz göze gelmem bir oldu .
Olduğu yerde durup bana bakarken alt dudağını ısırıp yutkundu .
Hareket eden adem elmasına bakarken bende dilimi alt dudağımda gezdirip ona baktım Boran kollarını açınca gülümseyerek koşup boynuna atladım.
Beni kolları ile sımsıkı sararken bende boynuna doladığım kollarıyla onu sararken elimi saçlarında dolaştırmaya başladım.
Dudaklarımı boynuna bastırdım .

Boran " Birileri çok özlemiş beni " dedi .
Ondan ayrılıp yüzüne baktım " Tahmin bile edemezsin " .
Gülümsedi gülümsedim ardından dudaklarımızı birleştirdi.
Derin ve nefessiz bırakan bir öpüşmenin ardından birbimizden ayrıldık.
Kollarımı boynundan indirirken Boran hala belimden sımsıkı tutuyordu .
Dizlerim titriyordu resmen .
Boran dengede durabileceğimden emin olduktan sonra beni bırakıp benden bir adım uzaklaştı.
Gözüyle beni süzdükten sonra " Dön " dedi .
Kendi etrafımda bir tur dönüp ellerimi belime koydum .
Boran aramızdaki mesafeyi kapatıp ellerini çıplak omzumdan kollarımı aşarak yavaş yavaş ellerime kadar getirdi.
Ellerimi tutacak diye düşünürken bir anda açıkta olan bacağımı tırnağı ile ince bir şekilde çizerek aşağı yukarı kaydırdı " Bu çok fazla gibi " dedi.
Bacağımı bir adım geri çekerek " Hayır değil, hem başka bir şey seçecek vaktimiz yok ."

" Tamam adımlarına dikkat ederek yürü " dedi durumdan memnun kalmamış bir şekilde sertçe .

" Emredersin Beyim " dedim Boran kaşlarını çatıp arkasını döndü " Ayrıca o kıçını bile kapatmayan etek ve yelekle çıktığını biliyorum, onun hesabını daha sonra soracağım "dedi ve giyinme odasından çıktı.

Arkasından dilimi çıkarıp "Her şeyi bil zaten,illa hesap sor zaten " dedim sessizce .

" Çıkardığın o dili yakındır keseceğim Efnan ,söylenmeyi kes " diye bağırdı.
Gözlerim ile giyinme odasını tarayıp beni izlediği bir kamera mı var diye bakındım.
İmkansızdı arkasından dil çıkardığımı bilecek kadar beni tanıyamazsın be adam .
Ama giyinme odasına kamera takmakta hiç kocamın tarzı değildi .
Kocam dahi olsa benim alanıma saygısı vardı ve ayrıca sapık ruhlu bir adam degildi çok şükür.
Ayaklarımı sürüyerek kafamda soru işaretleri ile makyaj aynısının önüne geçip oturdum.
Ellerimi kremledikten sonra evlilik yüzüklerimi alyansımı ve tektaşımı parmağıma geçirdim..
Boran'ın Elif'in nişanında taktığı bilekliği de takmak için yanıma almıştım.
Boran sadece belinde sarılı olan havlu ile içeriye girdi.
Sırtından ve göğsünden sular damlıyordu.
Kalın kol kasları havluyu saçlarında gezdirdiği için olduğundan daha fazla belirginleşiyor ve şişip duruyordu .
Elindeki havluyu fırlatıp küçük koltuğun üzerine attı.
Aynadan tüm hareketlerini izlerken allık fırçam elimde öylece donup kalmıştım.
Belindeki küçük havluyu açıp diğer havlunun yanına atarken kalcasını saran baksır şortu ile kaldı.
Onun için ayırdığım siyah üçlü takım elbiseye baktı.
İçine seçtiğim beyaz gömleği es geçip dolaptan siyah bir gömlek çıkardı.
Ardından giyinmeye başladı.
Gözlerimi kaçırıp onu dikizlemekten vazgeçtim elimdeki allık fırçasını bıraktım ve kutuda duran bilekliği alıp takmaya çalıştım.
Ben daha bileklik ile cebelleşirken " Ver ben halledeyim " dedi Boran üzerine pantolon ve gömleğini giymişti.
Elimdeki bilekliği eline verdim bileğimi uzattım bilekliği takıp tuttuğu elimi dudaklarına götürüp öptü
Dokunuşu ile gözlerimi kapattım ve ne kadar çok özlediğimi bir kez daha anladım..
Gozlerimi açıp Boran'a baktığımda elimi bıraktı.

"Boynun fazla açıkta kalmış sanki "dedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı.
Aynada kendime bakıp bir şey mi taksam acaba diye düşünürken elimi gerdanıma götürdüm.
Boran arkamda belirdi ve bir anda boynuma bir gerdanlık taktı.
Hayretler içinde ona bakarken " Bunun sana yakışacağını düşünmüştüm yanılmamışım " dedi .
Aynada ona bakarken oda bana baktı göz göze geldik .

" Bu bu çok güzel ne zaman hangi ara aldın ?
Ayrıca gerek yoktu ,daha geçen sefer aldığın öylece duruyor ,böyle şeyleri normalde takmıyorum biliyorsun " dedim.

Çok guzel bir gerdanlıkı
İnce çubukların V şeklinde yan yana uzun ince dizildigi tamamı pırlanta taşlarlabl zenginleştirilmiş bir kolyeydi.
Zen pırlantayı herhalde kocam zengin ediyordu.

Boran " Bunu da takmamı ister misin?" Diye sordu.
Elindeki kolyenin takımı olan küpeleri gösterirken .
Başımı sallayarak " Evet " dedim.
Boran küpeyi de taktıktan sonra arkama geçip "Bence saçlarını açarsak daha güzel olacak " dedi ve saatlerdir uğraştığım saçımı saniyeler içinde açtı.

" Ama saatlerdir uğraşıyordum " dedim.

" At kuyruğu için mi ?" Diye sordu omzuma elini koyarken .

Elimle eline vurdum " Sıradan bir at kuyruğu değildi " dedim.
Boran tek kaşını havaya kaldırdı " Hem bence sen onu sırtımı kapatmak için açtın. "

" Çok konuşuyorsun karıcığım, hadi işlerin bittiyse ayakkabını giy çıkalım " dedi eğilip başımın tepesini öptü ve arkasını dönüp yürüdü .
Saçlarımı tarakla düzeltip seçtiğim ayakkabıyı giydim elime de küçük portföy çantamı aldım ve yürümeye başladım.
Boran benden önce çıkıp aşağıya inmişti bile .

( Boran'ın Efnan'a taktığı kolye ve küpe ,evden çıkmadan önceki son hali )

Merdivenleri dikkatli bir şekilde indim ve mutfak kapısından gelen ıslık sesine baktım..
Hatice abla ve Elif kapıda öylece durmuş bana bakıyorlardı.
Elif bir kez daha ıslık çaldıktan sonra yanıma doğru adımlamaya başladı.
Hatice Ablada okuyup üfleyerek yanıma geldi .

" Gecenin en güzel hatunu sensin net " dedi Elif.

Etrafımda dönerek reverans yaptım " Keşke sende gelseydin "dedim.

"Ay yok bende nişanlım beyle vakit geçireceğim, tek hasretlik çeken siz değilsiniz "dedi .

Hatice abla bana sarılıp " Kendine dikkat et güzel kızım " dedi .
Yanağından öpüp bıraktığım ruj izini silmeye çalıştım Boran "Efnan" diye seslenince omzumu silkip saçımı geriye savurarak Elif'e bakıp "Kocam Bey sesleniyor ben gideyim o zaman," dedim ve göz kırptım.
Hatice abla başını sağa sola sallayıp deli kızlar diye söylenip mutfağa doğru ilerledi.
Elif' e el sallayıp " Nişanlın beye söyle kardeşini çok ihmal etmeye başladı " dedim ve kapıyı açarak evden çıktım.
Kapıda arabanın önünde bekleyen kocamla birlikte arabaya binip ödül gecesine doğru yola çıktık.
Gecenin içeriğini Selin'in anlattığı kadarıyla az çok biliyordum.
Sosyal medya üzerinden uzun zamandır anketler ve oylamalar yapılıyormuş.
Bir sürü farklı kulvarda iş alanları olan şirketler ve iş adamları arasında yapılan oylamalardan sonra en iyi şirket, en iyi yükselen falan filan gibi kategorilerde birinci seçilenlere bu gece ödül verilecekmiş.
Son yıllarda en hızlı yükselen en genç iş adamı ödülünü de sürekli sevgili kocam bey alıyormuş.
Artı parantez açarak müzmin bekar Boran Karadağ'ın bu sene de bu geceye evli olarak katılacağı ve karısının çok merak edildiğini de söylemeden duramadı elbette.
O yüzden her zamankinden beşyüz kat daha heyecanlıydım.
Elbette bu konuşmayı kocamdan duymak ve öğrenmek ne kadar çok istesem de o sadece bana geceye birlikte gideceğimizi söylemekle yetinmişti.
Bütün yol boyunca da sürekli tabletle uğraşmış tek kelime etmemişti.
Göz ucuyla ne yaptığına baktığımda raporlar dizisi ile boğuştuğunu görmüştüm.
O öyle derin derin işlere dalarken bende ona belli etmeden onu çekip durdum yada ikimizi çektim..
Nihayet araba durduğunda Boran başını kaldırıp bana baktı.

" Sohbetine de diyorum sevgilim doyum olmuyordu " .

Boran yanıma yaklaşıp parmağının tersiyle yüzümü okşayıp "Raporları inceleyip mail atmam gerekiyordu güzelim üzgünüm " dedi.
Elini tutup bu sefer yanağını ben okşayıp öptüm.

" Hazır mısın büyük geceye " dedi.

" Seninle her zaman her şeye " dedim. Boran beni kendine çekip eğildi ve omzumu öpüp hadi o zaman gece başlasın " Elini cama vurdu ve hemen kapı açıldı.
Boran önce kendi indi ardından elimi tutarak arabadan benim inmeme yardımcı oldu.
Koluna girdim ve birlikte kol kola yürümeye başladık.
Kırmızı halı dedikleri bu olsa gerek diyerek düşündüm ve iki tarafına zincirler çekilmiş ince kırmızı halıdan geçerken durmadan flaşlar patlıyordu.
Gazetecilerin sorularına başıyla selam vererek geçiştiren kocama hayranlık ile baktım.

" Boran bey esiniz ile bir fotoğrafınızı alabilir miyiz ?" Diye seslendi bir fotoğrafçı.
Boran durdu.
Elini belime attı ben ona refleks olarak bakarken oda bana baktı ve bir anda flaslar tekrar patlamaya başladı .

Boran " İyi geceler arkadaşlar "diyerek belimdeki elini çekip elimi tutup parmaklarının arasından geçirdi ve yürümeye başladık.
Başımı çevirip gelenlere bakmaya çalıştım ve Selin'i görünce gözlerim fal taşı gibi açıldı ve olduğum yerde durdum.
Selin Karan'ın koluna kolunu geçirmiş bir şekilde yürüyordu.
Üzerinde upuzun beyaz boyundan bağlı balık bir elbise vardı.
Boran neden durduğumu fark edince oda durdu .
Selin'in elbisesini ve asaletini incelerken hayran olmamak mümkün degildi .
Saçlarını topuz yapmıştı kulağına küçük küpeler takmıştı.
Elbisenin yakası taşlarla hareketlendirilmişti.
Adeta beyaz bir kuğu gibiydi .
Karan ile yürürken gazeteciler onları da durdurup poz vermelerini istedi .
Selin sırtını bize dönünce, cesur kalcasına kadar uzanan derin sırt dekoltesini gördüm..
Elbisesinin yakasındaki taş detayları elbisenin arka kesiminde de kullanılmıştı.
Ve elbisenin kuyruğu en az yarım metre kadar uzundu .
Karan elini sırtına koydu oda tıpkı Boran gibi siyah bir takım giymiş ama beyaz bir gömlekle kombinlemişti.

Boran'a bakıp " Selin'in Holywood yıldızlarından farkının ne olduğunu söyler misin ?
Boran bu kadın aşırı aşırı güzel resmen aşık oldum " dedim.

Boran " Kadınlara ilgin olduğunu mu söylüyorsun şimdi, üstelik benim yakın dostuma ,seni Selin'den uzak tutmam gerekiyor mu?"

Şaşkınlık içinde yüzümü çevirip ona baktım ve dirseğimi karin boşluğuna geçirdim..

" Dalga geçme kadın çok güzel onu söylemeye çalışıyorum " dedi .

Boran kafasını sallayıp " Ahhh o güzellikle yirmi yıldır başımıza ne işler açtı " .

" Offf Boran yaa " dedim.

Güldü " Gidelim mi ?"

" Hayır gelsinler de beraber içeri geçelim " .

" Tamam " dedi ve ceketinin düğmesini açıp kravatını düzeltti.
Karan ve Selin nihayet el ele tutuşarak yanımıza geldiğinde " Sen çok güzelsin " dedim beklemeden Selin'e sarılarak.
Selin gülümseyerek bana sarılıp benden ayrıldı "Teşekkür ederim, sende öylesin" .

Karan bana bakıp " Efnan çok güzelsin " dedi .

Kendime baktım ardından Karan'a "Sende çok yakışıklısın " dedim .

Boran boğazını temizleyip araya girdi " İçeri geçsek mi artık?"

" İyi olur " dedi Karan ve biz önden onlar arkadan yürümeye başladık.
Aklıma gelen şeyi Boran'a sorup sormamak konusunda kararsız kaldım.
Boran yürürken kulağıma eğilip " Sor " dedi.

" Efendim " diyerek ona baktım..

" Güzelim tırnaklarını durmadan elime batırıyorsun ,bir sıkıntın var belli ki bir şey soracaksın sor gitsin ."

Güldüm " Beni bu kadar iyi tanıman " elini omzuma atıp beni kendine çekti ve saçımın tepesine dudaklarını bastırdı.

" Sor yavrum seni dinliyorum " .

" Ya şimdi içeride bir sürü insan var tanımadığım ve tanıdığım insanlar selamlaşmak ve tokalaşmak " Cümlemi yarıda kesip " Temas yok,kimin ne düşündüğü umrumda değil umrunda olmasın, sana uzatılan eli ben senin için de sıkarım " dedi ve tartışmaya bile mahal vermeden ilerledi.
Salona girdiğimiz an bir sürü kişi ile göz göze geldim..
Boran tuttuğu elimi bırakmadan bize ayrılan üzerinde BORAN KARADAĞ yazan masaya doğru ilerledi.
Tabi bu pek öyle kolay bir ilerleyiş olmadı.
Baş selamı ile geçiştirdikleri ,durdurup konuşanlar ve daha bir çok kişiye takıldıktan sonra nihayet masaya ulaştık.
Boran sandalyemi çekti ve oturdum.
Oda yanıma oturdu Selin ve Karan hala ayakta birileri ile konuşuyordu.
Herkes salona yavaş yavaş gelirken kapıdan içeriye giren kadına şaşkınlıkla baktım.
Upuzun bordo sıfır kol boyundan bağlamalı ,uzun boyundan kuyruk gibi sarkan boyun bağı olan arkası derin yırtmaçlı bir elbise ile geceye katılmıştı.
Saçlarını su dalgası şeklinde açık bırakmış elbise ile aynı renk bordo bir ruj sürmüştü.
Yırtmaçının derinliğini arkasına dönünce görmüştüm.
Yine ona uygun bordo sarı tokalı yarım bir bot giymişti.
Selin ve Karan nihayet masaya geçip oturduklarında Boran ayağa kalkmış masaya gelen takım elbiseli orta yaşlı bir adamla konuşuyordu.

Selin yanıma oturup " Neye bakıyorsun böyle? " Diye sorunca gözlerim ile Hare'yi işaret ettim.

" Hare mi ?"

" Şaşırmadın?" Diye sordum.

Omuz silkip " Böyle bir geceyi asla kaçırmaz, Karadağ Aş bünyesinde olduğunu göstermek ve bunun havasını atma fırsatından geri durmaz " dedi.

" Hay ben tüküreyim böyle işe " dedim ve anında elimle ağzımı kapattım.
Selin söylediğime gülerken " Karan sana boşuna Junior Karadağ demiyor Efnan,huylarını geçtim, sen sözlerini bile almaya başlamışsın ".

Gözlerimi devirip " Körle yatan misali " dedim.
Boran elini sandalyemin arkasına attı ve beni kendine çekti.
Dönüp ona baktım oda bana gülümseyerek bakınca elimi kaldırıp yüzünü tuttum ve kimin baktığını umursamadan gülümseyen gözlerinin içine dayanamayarak ona yaklaşıp dudaklarımı yanağına bastırdım.

" Herkese iyi akşamlar " diyen sesle anın büyüsü bozuldu ve Boran kendini geri çekti.
Bu gece gözlerimi devirmekten şaşı olmadan eve gidersem şanslı olacaktım.

Boran " Hare Hoşgeldin ?" Dedi.

Yerimden kalkmadan Boran'a gözlerimi dikmiş bakarken Hare önce Karan'a ardından Selin'e sarıldı.
Bana baş selamı verip geçerken umarım Boran'a sarılma gafletinde bulunmaz ve Boran'da ona karşılık vermez diye içimden dualar ediyordum.
Çünkü eğer öyle bir şey olursa bende bütün gece yanımıza gelen her adamın elini sıkıp sabaha sağ yada sol elim olmadan uyanır hatta hayatımı böyle yaşamaya devam ederdim.
Hare Boran'ın yanına gidip tam ona sarılacakken ayağımla Boran'ın bacağına vurdum .
Boran dönüp bana baktı.
Hare o şekilde ayakta dikilirken " Ne oldu sevgilim " diye sordum.

Başını sallayıp tekrar Hare'ye döndü Boran elini uzatıp Hare'nin elini sıkmak için hamlede bulunurken yerimden kalkıp " Hoş geldin Hare " diyerek Hare'nin elini ben sıktım.
Hare ve Boran bana ve yaptığım harekete şaşkınlık ile bakarken "Ayakta kaldın şöyle otur istersen " dedim Karan'ın yanındaki sandalyeyi işaret ederken ama o Boran'ın yanındaki boş sandalyeyi çekip oturdu.
Boran da kendi sandalyesini çekip oturduktan sonra beni azarlamak için dönüp bana baktı.
O konuşamadan ben lafa girip;

" Hiç ne saçmalıyorsun yada ne yaptığını sanıyorsun diye söylenmeye başlama lütfen, bana temas yoksa sana da olmamalı,ayrıca bu kızı öldürmemek için bana tek bir neden söyle?"

Boran kızgın gözlerle bana bakıp bunun hesabını sonra soracağım derken " Abisine vefa borcumuz var " dedi.

Omzumu silkip " Senin var benim yok ."

"Sen ben yok,biz varız " dedi ah ne de güzel söyledi eridim bittim jöle kıvamındayım şuan.

Ona yaklaşıp " Böyle güzel şeyler söyleyip erimeme neden olabilirsin ,hatta şuan jöle kıvamında olabilirim ama bu yine de onu öldürmek istemem gerçeğini değiştirmiyor ."

" Konu kapanmıştır Efnan " dedi ve başını çevirip bize doğru gelen adama baktı.
Adam bize doğru gelirken önce Hare ayaklandı.
Sinirden gözümü başka yere çevirdim bu sefer önce Tuğçe, ardından Müge süper dekolteli elbiseleri ile salona giriş yaptı.
Gerçekten başımı duvarlara vurmak istiyordum .
Daha kötüsü olamaz derken Maral kolunda Gediz ile göründü.
Üzerinde balık model siyah bir elbise vardı.
Boyundan başlayan elbise küçük göbek dekoltesi sayesinde iki parçaymış gibi dururken aynı zamanda zarif bir sekilde dikiş yerlerindeki küçük açık şeritler halinde uzanıyor ve teni boşluklarda görünüyordu.
Açık ve dalgalı bir şekilde bıraktığı siyah saçları inanılmaz güzeldi.
Kulağına uzun zincir küpeler takmış ve şeftali tonlarında bir makyaj ile güzelliğine güzellik katmıştı .
Evet güzelliğine güzellik diyorum çünkü inkar edemeyeceğim kadar güzel bir kadındı Maral.
Buda beni daha fazla delirtiyordu.
Hem çok fazla güzeldi hemde kocamın yatağına girmişti.
Bu yüzden Maral'dan iki kere daha fazla nefret ediyordum..

Bizi görüp masamıza doğru ilerleyince elimi alnıma götürüp vurdum..
İçimden beşyüz kere keşke gelmeseydim diye geçirince iç sesim " Kızım sana rağmen kocana yiyecek gibi bakıyorlar, sen olmasan kesin kocanı yatağa atarlar " dedi

"Ahh canım sürtük iç sesim uzun zamandır ortalarda yoktun ,hiç özlemedim seni ,ayrıca haklı olmandan nefret ediyorum"..

Ben kendi iç sesimle cebelleşirken Maral ve Gediz masamıza doğru ilerledi.
Masanın yarısı hala boş olduğu için tanıdıklarımız için galiba açık oturum alanıydı.
Maral ve Gediz selam vererek masaya yerleşmeye başladı.
Boran'ın " Efnan " demesiyle başımı kaldırıp ona baktım.
Ayaktaydı ve bir çift ile konuşuyordu.
Gülümsedim ve bende ayağa kalktım.
Boran elini belime atarak beni kendine çekti.

" Güzelim Kenan bey ve eşi Pınar hanım "başımı sallayarak gülümsedim o arada Boran beni de
"Eşim Efnan" diye tanıttı.
Kenan bey beni baştan aşağı süzerken "Memnun oldum " dedim..

" Karının genç ve güzel olduğunu duymuştum ,itiraf etmeliyim ki rüya gibi olduğunu söyleyenlerin abarttığını düşünüyordum ama haklılarmış " dedi .

Boran elini belime koyup beni kendine çekti "Onu neden gözlerden uzak tutup sadece kendime saklıyorum sanıyorsun " diye cevap verdi.

Pınar hanım " Gerçekten çok güzel ve çok zarifsin Efnan ,senin yerinde olmak isteyen bir çok kişinin gözü yaşlı şuan ."

" Çok teşekkür ederim sizde öylesiniz " dedim.

" Boran şanslı adamın tekisin " dedi Kenan Bey.

" Kesinlikle sonuna kadar katılıyorum, ben çok şanslı bir adamım "diyerek gülümsedi Boran .

" Şimdilik yerimize geçelim gecenin ilerleyen saatlerinde tekrar görüşürüz " dediler ve masadan ayrıldılar.
Bende Boran ile birlikte tekrar yerime oturdum.
Bütün gece bu şekilde tören başlayana, masada insanlar yerini alana kadar bu şekilde ilerledi .
Boran gerçekten bana uzatılan her eli kendi sıktı ve kimse ile herhangi bir tensel temasta bulunmama izin vermedi.
Sayısız insan ile bir araya geldim ve sayısız insandan birbirinden güzel iltifatlar aldım ve çoğuda Boran'ın ne kadar şanslı bir adam olduğu ile ilgiliydi .
Boran da her seferinde bu cümleye sonuna kadar katıldığını söyleyip durdu .
Arada Hare ile konuşurken masamıza Tuğçe de dahil oldu.
Ayrıca Boran'ın şirketinde yönetim kurulunda olan bir kaç kişi daha bize eşlik etti .
Nihayet tören başladığında gecenin sunucusu sahnede yerini aldı.
Önce gecenin anlam ve önemini gecenin reklam gelirinden elde edilen paranın nerelere bağışlanacağını aynı zamanda destek olan iş adamlarına teşekkür ile geçen bir konuşma yaptı.
Daha sonra teker teker iş adamlarına ödülleri verilmeye başlandı.
Hepimiz sahneye çıkan iş adamlarını alkışlayıp söylediklerini dinliyor daha sonra da ödül takdim ediliyordu.
Nihayet ödüllere kısa bir ara verildi ve sunucu sahneye ünlü bir müzisyeni çağırdı.
Boran'a baktım şirketteki yönetim ekibinden birileri ile hararetli bir şekilde sohbet ediyordu.
Etrafıma baktıktan sonra lavaboya gidip biraz mola verme ihtiyacı hissettim.
Önümde duran portföy çantamı elime alıp ayağa kalkarken herkesin başka bir şeylerle uğraştığını fark ettim.
Selin ve Karan dip dibe el ele konuşurken Gediz şarkıya kendini kaptırmış eğleniyordu .
Maral cep telefonunu kurcalarken ,Boran bu gürültüde nasıl duyuyorlarsa birbirlerini ,hala hararetli bir şekilde ekibiyle konuşuyordu.
Hare bir ara yerinden kalkınca onun yerine başka bir ekip arkadaşı oturmuş mecburi bir şekilde yer değiştirmişlerdi.
Masada ayağa kalktığımı da salondan çıktığımı da sevgili kocam dahi kimse fark etmedi.
Salonun dışında gördüğüm bayan garsona lavaboyu sordum ve kızın yönlendirmesi ile lavaboya girdim.
Ben içeriye girerken benden önce girenler dışarı çıktı.
Lavabonun önüne geçip ellerimi yıkadım ve ıslak ellerimi boynumda ferahlamak için gezdirdim.
Çantamı açıp içine sıkıştırdığım ruju çıkarıp rujumu tazeledim.
Derin bir iki nefes aldıktan sonra lavabodan çıktım.
Tekrar salona doğru ilerlerken Maral ile karşılaştım.

" Efnan biraz konuşabilir miyiz ?"

Maral'ın yüzüne bakıp sağ kaşımı ne konuşacağız der gibi havaya kaldırdım.

" Lütfen " dedi.

Omuzlarımı düşürüp kollarımı göğsümde bağladım.

" Şurada bir teras var oraya geçelim mi ? "

Başımı salladım ve onunla birlikte terasa doğru ilerledik.
Mart ayının serin ılık havası beni silkleyip kendime getirirken terasın korkuluklarına doğru ilerledik .
Maral elini korkuluğu koydu ve önümüzde uzanan deniz manzarasına gözlerini dikti.

" Manzarayı izlemek için mi beni çağırdın ?" Diye sordum .
Dönüp bana baktı.

" Hayır elbette sadece konuşmadan önce nefes almak istedim "

" Fazla vaktim yok ,seni dinliyorum "

" Efnan bak seninle güzel bir başlangıç yapmadığımızın farkındayım, ben düşündüm de ,yeniden başlasak ve arkadaş olmayı denesek"

" Neden ,benimle arkadaş olunca Boran'a daha yakın olacağın için mi ?"

Maral bir an sorduğum soruyla afalladı,ağzını açıp kapattı sonra asla samimiyetine güvenmediğim bir şekilde " Elbette hayır ben sadece seninle iyi anlaşabileceğimizi düşündüm"

Hafif bir şekilde tebessüm edip " Bak belki gerçekten samimiyetine inanabilirdim tabi geldiğinden beri kocamı hayran hayran gizli gizli süzüp izlemeseydin eğer ,ne düşündün acaba Efnan'ı kandırıp Boran' a daha yakın olarak aklını mi çelerim ?"

Maral " Efnan yanılıyorsun ben gerçekten dost " cümlesini tamamlamasına izin vermeden " Ben kocamın yatağına giren ve hala girmek isteyen bir kadınla dost olmayı geçtim selamlaşmam bile ,yapıyorsam da sırf kocamın sözüne güvendiğim için, ötesi yok olmaz " dedim.

" Peki sen bilirsin " dedi ve topuklarını yere vura vura arkasına bile bakmadan yürümeye başladı.
Sırtımı dönüp ellerimi korkuluğa dayadım ve bu sefer önümde uzanan uçsuz bucaksız deniz manzarasını ben izlemeye başladım.

" Efnan " dedi bir ses yerimden kıpırdamadan sesin geldiği yöne soluma çevirdim başımı.
Benden en az yirmi metre ilerde benim gibi manzarayı izleyen Lucas'a baktım oda bana baktı.

" Lucas " dedim şaşkınlıkla.

Hafifçe gülümsedi ,bende tebessüm ettim ve bakışlarımı tekrar denize çevirdim..

" Iyi misin ?"

Ona bakmadan " İyiyim " dedim.

" Canın sıkılmış gibi ?"

" İyiyim, senin geleceğini düşünmemiştim " dedim.

" Bu beni kırdı, unuttun mu bende bir iş adamıyım " .

" Haklısın üzgünüm " dedim.

" Efnan neredesin sen ?" Diye kükreyen Boran'ın sesi ile hemen ona döndüm..
O bana adımlarken ben hızlı hızlı yanına ilerledim.
Lucas kapının görüş alanının gerisinde duruyordu ve sırtı dönüktü.
Ya Boran onu fark etmedi yada konuştuğumuzu anlamadı, bende sorun çıkmasın diye Boran ile aramızdaki mesafeyi hızlı adımlarla kapattım çünkü durduk yere böyle bir gecede sorun çıksın istemiyordum.
Boran'ın tam önünde durup kollarımı boynuna sardım.
Kollarını belime sararken " Neredesin sen ?Telefonunu da yanına almamışsın ".

" Sonra konuşalım mı ?" Dedim ondan ayrılırken.

" Terasta ne işin var ?" Elimi tutup yürümeye başladı.
Arkamı dönüp baktığımda Lucas 'ın sırtı hala dönüktü.
"Herkes kendi alemindeydi ,sende iş arkadaşların ile sohbet ediyordun, benimde lavaboya gitmem gerekti lavaboya gittim " Boran cümlelerim karşısında bir anda durup bana baktı.

" Lavaboya gittiğini söyleyebilirdin sana eşlik ederdim ."

" Kendini sohbete fazla kaptırmıştın koluna dokundum farketmedin bile ?
Bende tek başına lavaboya gidecek bir beyine sahibim nasılsa diye söylemedim işte " .

" Sonra da terasa da manzara nasıl bakayım diye çıktın herhalde " dedi sinirli bir şekilde.

" Hayır eski sevgilin sana daha yakın olmak için benimle arkadaş olmak istediğini söylemek için beni terasa çıkardı, yoksa burada bir teras olduğundan da haberim yoktu " dedim ve yürümeye başladım.
Boran hemen elimi tutup parmaklarını parmaklarımın arasından geçirdi.
Derin nefesler alıp sakinleşmeye çalışırken beni soktuğu durumu düşünmeden hala kendini sinirleniyor .
Parmaklarımı parmaklarının arasında ezerken "Yine ne tür saçmalıklar kurdun kafanda da beynini esir aldı acaba?"

Durup ona baktım "Saçmalıklar mı?
Hiçbir zaman beni anlamayacaksın?"Dedim.
Konuşmadı öfkesi ile boğuşuyor kendini tutmaya çalışıyordu.
Nasılsa o her zaman haklıydı astığım astık, kestiğim kestik Boran efendi.
Salondan hala müzik sesleri geliyordu bu hala eğlencenin devam ettiği anlamına geliyordu ve Boran büyük adımlarla salona doğru yürüyor beni de kendi ile sürüklüyordu.

Mırıldanır bir şekilde sadece kendimin duyacağı bir sesle " Eve gitmek istiyorum " dedim ve galiba bunu Boran da duydu ki aniden adımlarını durdurup bana baktı, gözlerini açıp kapattı;
" Senin sorunun ne ?" Dedi tıslarcasına .

" Gerçekten mi bunu gerçekten soruyor musun ?"
Elini sabır ceker gibi saçlarının arasından geçirdi.

"Sonra Efnan sonra şuan hiç sırası değil sonra " dedi .
Elimi elinin arasından çekip bir iki adım ondan uzaklaşarak etrafıma bakındım sonra da ayaklarım beni çıkış kapısına doğru yönlendirdi.
Boran önüme geçip " Nereye gidiyorsun Allah'ın cezası, ne yaptığını zannediyorsun " dedi .
Elimi kaldırıp boynuma götürdüm şuan resmen boğuluyordum ve kendimi nasıl açıklayacağımı bilmiyor dahası cümlelerimi toparlayamıyordum.

" Şimdi " dedi aramızdaki mesafeyi kapatıp dibime girdi .
Dışarıdan bakanlar bizim temas bağımlısı bir cift olduğumuzu ve şuan oynastığımızı zannederdi.

" Şimdi " diye tekrarladı.
" Benimle şu siktigim salona gir ,şu Allah'ın cezası ödülü alıp siktir olup gideriz " dedi.

Yutkundum ,gözlerim doldu başımı geriye itip gözyaşlarımı akmaması için zorladım elime uzanıp elimi tuttu ve adımladı ben hareket etmeyince önce bana sonra etrafa baktı ve beni peşinden sürükleyerek salona değil başka bir yere doğru ilerledi.
Karşısına çıkan ilk kapıyı açıp girdi ve beni de kendi ile beraber içeri soktu .
Dinlenme odası gibi bir yerdeydik.
İki küçük dolap bir oturma grubu ve bir orta sehpa vardı odanın içinde.
Kapının kilidini kapattı ve dönüp bana baktı.

" Konuş Şimdi " dedi ellerini beline koyarak " Ne oldu ne sikime yine heyheylendin, üstelik benim sana kızmam gerekirken ".

Aynı onun gibi yapıp ellerimi belime koydum ve gözlerimi kıstım.

"Senin mi bana kızman gerekiyor ,pardon da sen bana niye kızıyorsun elimden tutup tuvalete götürmedigin için mi yada tuvalete giderken senden izin almadığım için mi kızacaksön?"

Dişlerini sıktığını çenesinin seğirmesinden anladım.
Şuan delirmesine ramak kalmıştı.
Evde olsak ortalığı dağıtıp bağırıp çağırarak kendini anlamsız bir şekilde haklı çıkarıp çarpar kapıyı çıkardı ama şuan hiçbir şey yapamıyor ve bu onu normalden on kat daha sinirlendiriyordu.
Yavaş yavaş bana doğru adımlamaya başladı , bende geri geri gitmeye başladım.
Elleri cebinde o kadar rahat yürüyordu ki, kalbim sinirli ve bağırdığı zamanlar daha az korkuyla çarpıyordu .
Bu hali beni korkuturken ağzımda biriken tükürüğümü yutkundum.
Boran sağ kaşını havaya kaldırarak çattı.

"Evet seni dinliyorum cesur yürek "dedi sırtım duvara çarparken.
Sol eli cebinde iken sağ elini duvara dayadı ,bana ve aramızdaki yok denilecek kadar az mesafeye baktı, ben yana doğru kayıp ondan kaçmaya çalışınca sol elini de cebinden çıkardı ve onu duvara adeta tokat atarcasına dayadı korkuyla yerimden sıçradım.

" Konuş Allah'ın cezası kadın ,beni delirtmek senin hoşuna mı gidiyor ,her söylediğimin tersini yapmak,şuan bizim o salonda sakince oturmamız ,yada çalan müzikle eğlenmemiz gerekiyordu ".

Dudaklarım alaycı bir gülümseme ile aralandı..
" Haklısın o kadar çok eğleniyorum ki ,sana nasıl anlatsam da anlarsın ? "
Sustum derin derin nefesler çektim " Gerçi ben anlatsam da sen anlamazsın sonra başa döner dururuz ben yine saçma sapan şeyler yapan küçük kız çocuğu, sen sert sinirli olgun koca olursun " dedim.

Boran sözlerim karşısında gözlerini kapattı, oda benim gibi yutkundu ve gözlerim boynundaki adem elmasının belirgin bir şekilde hareket edişine kaydı.
Elini duvardan çekip yüzüme getirdi ve çenemi tutarak onunla göz göze gelmemi sağlayacak kadar çevirdi " Sen anlat " dedi.

"Boran sen neden benim karşı cinsle herhangi bir sekilde yanlışlıkla dahi olsa tensel temasıma tahammül edemiyorsun ?"

" Bu da ne demek ,nasıl bir soru bu ?"

"Cevap ver lütfen "

" Çünkü sen benimsin ,benim karımsın ,aklın ,bedenin ,kalbin hatta ruhun bile benim sana benden başka kimse dokunamaz ."Dedi başını onaylar gibi bir kere salladım ve dudaklarımı aralayıp konuşmaya başladım.

"Şimdi kendini benim yerime koy sadece bir kez olsun empati yapmayı dene ,sana senin eski sevgilin tarafından terasa konuşmak için çıkarıldığımı söyledim, yanında sana aşık olan bir kadın oturuyor ,Tuğçe yine sana aşık ki ilk zamanlar beni seninle bir ilişkisi olduğuna inandırmak için elinden geleni yaptı, Müge senin için beni merdivenlerden itip ayağımın kırılmasına sebep oldu ve bu kadınlar ile beni aynı masaya oturtuyorsun,ben kocamın yatağına giren kadınlar ile yada girmek isteyen kadınlar ile aynı masada oturuyorum,
Üstelik insanlar bana iltifat ederken bile seni elde etmek icin yarışa girdiğini söylemekten hiç çekinmiyor ,bana biraz olsun saygın olsaydı eğer beni bu duruma sokmazdın.
Bütün gece insanlar masada yerine aldıktan sonra bir kez dönüp yüzüme bakmadın "dedim bütün bu söylediklerimi sesli bir şekilde dile getirmek bana o kadar ağır geldi ki gözümden bir damla yaş süzüldü yanaklarıma.
Boran parmağının ucuyla göz yaşımı sildi .

" Yapamıyorum anladın mı?
Böyle şeyler bunlar bana göre değil, ben senin benim olduğunu ,beni sevdiğini biliyorum,sana güveniyorum, ama işte geçmiş geçmişte kalmıyor ,düşünmek bana dokunduğun gibi onlardan birine dokunduğunu bilmek, onlarla aynı yatağı paylaştığını, nefeslerinizin birbirine karıştığını bilmek ," elimi kalbime götürüp üstüne koydum "Burama ağır geliyor,yapamıyorum üç maymunu oynayamıyorum " dedim ve Boran elini kalbimin üzerine koydu, dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı ama öpmedi ,

"Özür dilerim ,ben sana neler hissettirdiğini ,yada böyle şeylere takılıp seni üzdüğümü kalbini kırdığımı bilmiyordum " dedi ve dudaklarımızı birleştirdi.
Küçük şefkatli öpücükler ile dudaklarımı talan etti .
Dudaklarımdan çeneme, cenemden boynuma öpücüklerden yol alırken dudaklarını boyun girintimde durdurup soluklandı bir eli hala elimi tutmuş kalbimin üzerindeydi " Özür dilerim ,ben hayvan düşüncesiz adamın tekiyim " dedi .

Dudaklarımın arasından bir kıķırtı yükseldi başını kaldırıp yüzüme baktı " Bakıyorum da kendime hayvan demem baya hoşuna gitti " dedi.

" Hayır düşüncesiz olduğunu kabul etmen " dedim.

Avucunu yüzüme bastırdı " Ağlamandan özellikle benim yüzümden ağlamandan nefret ediyorum ,sen hep gül Efnan ,dünya üzerinde gülmenin bu kadar çok yakıştığı başka hiç bir kadın yok " dedi .
Başımı çevirip yüzümdeki eline dudaklarımı bastırdım.
Kapının kolu hareket edince ikimizde kapıya baktık neyseki Boran kapıyı girince kilitlemişti o arada Boran'ın telefonun sesi yükseldi.
Cebinden çıkarıp telefona baktı ve cevap verdi.

Karan" Neredesiniz ödüller tekrar dağıtılmaya başlandı ?" Dedi.

" Geliyoruz " dedi ve kapattı.

" Iyi misin ?" Diye sordu bana gözlerimin içine bakarak .
Başımı evet anlamında salladım " Duyamadım".

Derin bir soluk alarak gözlerimi devirdim ,Boran çenemi tutup " Devirme şu gözlerini " dedi .

"Evet ,iyiyim " .

" Ödüller dağıtılmaya başlanmış salona geçmemiz gerekiyor ama eğer istemezsen bir bahane uydurup çıkmamız gerektiğini söyler ve Karan benim yerime alır ödülü "

Elimi yanımda duran eline uzatıp tuttum parmaklarımı parmaklarının içinden geçirdim,"Hadi gidip şu hak ettiğin ödülü alalım" dedim.
Boran gözlerimin içine bakıp " İşte benim kadınım Seni Seviyorum " dedi gülümsedim ve adım atmak için hareketlendim ,Boran öylece hareketsiz durunca " Gidelim " dedim.

" Bir şey söylemeyi unutmadın mi?"

Düşündüm " Yoo ne söyleyecektim ?"

" Bende seni seviyorum kocacığım falan ."

"Şuan seni sevmekten çok sana gıcığım kocacığım ilerleyen saatlerdeki tavırlarına göre duygularım değişkenlik gösterebilir " dedim.

Boran beni kendine çekip sımsıkı sarıldı alnımdan öpüp "Hadi bakalım" dedi ve beni kolunun altından çıkarmadan kapıya doğru ilerledik..
Kapıyı açtıktan sonra birlikte odadan çıktık ve salona doğru yürüdük.
Boran beni hala kendine sımsıkı sarmış bir şekilde kimseyi umursamadan yürüyordu.
Bütün gözlerin üstümüzde olduğunu görünce biraz utanmadım desem yalan söylemiş olurum.
Boran masaya geçmeden durup " İstersen yer değiştirebiliriz " dedi .
Gülümsedim ve elimi kaldırıp yanağına koydum "Gerek yok biraz daha katlanabilirim, görmezden geleceğim " dedim elimi tutup dudaklarına götürüp öptü, herkesin gözü bizim üzerimizde iken hemde .
Masadaki boş sandalyelerimize doğru ilerledik ve Boran sandalyemi çekti ben yerime geçip oturunca oda eğilip dudaklarını saçlarıma, başımın tepesine bastırdı.
Bir eli çıplak omzumda iken sandalyesini çekip yanıma oturdu elini omzumdan indirip masanın üzerinde duran elimin üstüne koydu ve parmaklarını parmaklarımın arasından geçirdi .
Hatta bununla yetinmeyip sandalyesi ile aramızdaki boşluğu kapatıp yanıma sokuldu bir kolu masada diğer kolunu belime attı ve beni kendine çekti.
Şimdi sırtım göğsüne değiyor ve yüzü hemen yüzümün yanında nefesi tenimi ısıtıyordu.

Başımı çevirip ona baktım bana gülümseyerek baktı kimseyi umursamadan dudağından öpüp önüme döndüm.
Sahneye gelip gidenlerin hepsini neredeyse bu şekilde izledik.

Sunucu "Evet şimdi yıllardır yerini kimseye vermeyen adını son zamanlarda yeni açtığı işletmeler ve başarılarıyla sıkça duyduğumuz, hızla yükselişte olan başarılı genç iş adamı Boran Karadağ'ı ödülünü alması için sahneye davet ediyorum " dedi ve tüm salonu alkış sesleri inletti

Boran tevazu ve yüzündeki hafif tebessüm ile ayağa kalkarken ona gurur ve aşk ile baktım oda gitmeden önce bana baktı gülümsedim eğilip omzumdan öptü bu alkış seslerine ıslık seslerinin de karışmasına sebep oldu .
Iki elimi yüzüme götürüp utançla yüzümü sakladım.
Selin bana yaklaşıp "Siz burada yokken neler oldu ?" Dedi.

"Çok şey sonra anlatırım, sadece büyük kavga ettik ve barıştık "dedim sahneye çıkan kocama bakarken .
Sunucunun yanında orta yaşlı bir adam Boran'a yılın en başarılı hızla yükselişte olan genç iş adamı ödülünü takdim etti .
Boran adamın elinden ödülünü alıp elini sıktı.
Adam kollarını açıp şefkatle Boran'a sarıldı.
Birbirlerinden ayrıldıktan sonra sunucu mikrofonu Boran'a uzatıp "Duygularınızı alabilir miyiz ?" Diye sordu .

Boran " Aslında çokta söylenecek bir şey yok yada her sene aynı şeyleri tekrarlamanın bir anlamı yok ,başarı bir takım oyunudur ,ve benim takımım çok iyi ,bu ödülü aynı zamanda gecesini benimle birlikte gündüzüne takan bütün Karadağ Aş çalışanları adına alıyorum " .dedi bütün Karadağ çalışanları Boran'ı ayakta alkışlarken salon adeta inliyordu.
Onca adam kadın sahneye çıktı ama hiç birinde aynı şeyler yaşanmadı.
Kocama hayran hayran bakıp onu gülümseyerek alkışlarken sunucu eliyle alkışları susturmaya çalıştı.
Salon tekrar sessizliğe büründüğünde sunucu "Bu arada müzmin bekar sıfatınızdan da kurtulduğunuzu duydum tebrikler evlenmişsiniz"dedi.

Boran gülümseyerek bakışlarını bana dikti " Evet hayatımda verdiğim en doğru kararlardan ,neredeyse bir sene olacak "dedi.

Sunucu gülüp "Bekarlara tavsiye ediyor musunuz evliliği "dedi göz kırparak.

Boran "Eğer hayatınıza gökkuşağının renkleri gibi renk katacak ,sabah akşam gülüşüyle içinizi aydınlatacak, sesi ve güzel gözleri ile içinizi ısıtacak birini bulduysanız ki ben buldum ve çok şanslı hissediyorum, elbette tavsiye ediyorum hiç düşünmeden evlenin "dedi .

Selin ıslık çalarak Boran'a tezahürat yaparken Karan "Hey gidi Boran Karadağ "diye bağırıyordu .

Kameraları üzerimde hissettiğim de gözümü sadece Boran'a diktim..
Sunucu birkaç şey daha bu sefer işle ilgili sordu ve nihayet aldığı cevaplardan sonra Boran'ı rahat bıraktı.
Boran elindeki ödül ile masaya doğru gelirken ayağa kalktım yanıma geldiğinde ona sarıldım ve tebrik ettim.
Bütün herkes farklı dallarda ödüllerini aldıktan sonra gece yerini eğlenceye bıraktı.
Masaya yeni gelen bir daha belki ne yüzlerini nede isimlerini hatırlamayacağım o kadar insanla tanıştım ki.
Ardından herkes dans pistinde yerini aldı ve dans etmeye başladı .
Boran yurt dışından yeni gelen bir iş adamı ile kendini hararetli bir sohbete kaptırmış ama bu sefer öncekinin aksine elimi bir saniye olsun bırakmıyordu.

Gediz yanımıza gelip " Efnan dans edelim mi ?" Diye sordu .
Ben hayretle ona bakarken Boran başını çevirip bize baktı.

" Hayırdır Gediz ?"

" Efnan'ı dansa kaldırmaya geldim " .

" Eceline susadın herhalde ,yürü git " dedi.

" Adamım neden kızıyorsun ?
Sen sohbet ederken bende Efnan'la dans edeyim bari dedim tamamen dostane ".

" Karımdan uzak dur Ediz ben dans etmek isterse onu dansa kaldırırım işine bak " dedi ardından bana bakıp " Dans edelim mi ?" Diye sordu .

Omuz silkip " Sen bilirsin ?" Dedim .

Yanındaki adama dönüp bir şeyler söyledi sonra ayağa kalkıp elini uzattı zarifçe elimi avucuna bıraktım ve ayağa kalktım.
Gediz bana göz kırpınca asıl niyetinin Boran'ı kışkırtıp beni kaldırması olduğunu anladım.
Ağzımı oynatarak ona teşekkür ettim .
Beni güzel gülüşü ile ödüllendirdi.
Boran ile pistte dans ederken bir an Lucas ile göz göze geldik .
Başıyla selam verince selamına karşılık gülümsedim ve bende baş selamı verdim.

" Kime gülüyorsun sen ? "

" Hiç,mutluyum gülüyorum suç mu ?"
Boran etrafına baktı .

Dudaklarını yanaklarıma bastırıp öptü "Evet bu kadar göz üzerindeyken ve herkes sana hayran hayran bakarken suç ,bu kadar güzel olman da gülmende büyük suç ."

"Söyleyenin kendinden haberin yok herhalde ."

Güldü tekrar bana baktı Karan yanımıza Selin ile yaklaşıp "Bu gece çok güzelsiniz" dedi Boran ile gülümseyerek teşekkür ettik.
Başımı Boran'ın omzuna yaslayarak dans etmeye devam ettik.
Boran " Yoruldun mu ?" Diye sordu .

Mırıldanarak " Evet ,ayrıca sen onca yol geldin nasıl bu kadar dinç duruyorsun ,şuan yorulan sen olmalıydın?" .

" Ee Boran Karadağ farkı " gülerek "Ego Karadağ demek istedin herhalde ".
Parmaklarını belime bastırarak sıktı "Artık eve mi gitsek " dedi burnunu saçlarıma gömerek derin bir iç çekti " Özledim " .

" Sana kötü bir haberim var ?" Dedim.

" Ne ?"

" Sence ?"

Bir anda durdu " Şaka mı yapıyorsun?" Kahkaha attım..
" Sikeyim böyle işi, kaçıncı gün? "

" Üç "

" Hay ben şansıma tüküreyim " dedi .

" Boran " dedim kahkaha atarken .

" Gülme " diye ikazda bulundu başımı omzuna gömdüm..

" Kaç gün sürüyordu lan bu " diye mırıldandı sesimi çıkarmadım "Beş mi ,yedi mi ?"

" Niye ne yapacaksın?" Dedim.

" Geri döneceğim " dedi başımı kaldırıp yüzüne baktım ciddi olup olmadığını anlamak için yüzü sert ve ifadesizdi ," Ciddisin ?" Dedim.

" Zaten sana dokunamayacağım gideyim de yarım kalan işlerimi halledeyim " .

Şimdi ona şaka yaptığımı söylesem beni öldürecek söylemezsem gidecek ne diyeceğimi bilemedim müzik kesilince durduk Boran elini belime attı bize bakanlara selam vererek yerimize geçtik.
Sahneye bu sefer başka bir şarkıcı çıktı insanlar onunla eğlenirken biz masamızda oturuyorduk.
Sezen Aksu'nun Kaçın Kurası çalınca yerimde sallanmaya başladım.
Selin bana bakıp " Nasıl gidiyor " dedi ve elimden tutup kendi ile beni de ayağa kaldırdı.
Müzikle birlikte yerimizde sallanırken sözlere bizde Selin ile beraber oynayarak eşlik etmeye başladık.

"Gönül gözüm kapalı
Bilerek sana yazılıyorum
A penceresi aralı
Her yerine bayılıyorum " ardından Boran'a dönüp baktım oda bizi izliyordu.
Gözümle işaret edip ellerimle yüzünü tuttum ve sözlere eşlik etmeye devam ettim.

"Yavrum baban nereli
Nereden bu kaşın gözün temeli
Sana neler demeli
Ay seni çıtır çıtır yemeli

Anam babam aman
Kaçın kurası bu
Ne baş belası bu
Gönül kirası bu

Anam babam aman
Kaçın kurası bu
Ne baş belası bu
Gönül kirası, ah

Aman bize nasip olur inşallah
Boyuna da posuna da bin maşallah
Senden gelecek cefalara
Nazlara sözlere sazlara eyvallah " Boran 'a baka baka onunla cilveleşerek şarkıyı söyleyip arada yerimde dönüp uzun saçlarımı savurup yüzüne değmesine sebep oluyordum.
Herkes kendini müziğe kaptırıp oynuyor ve eğlencenin dibine vuruyordu.
Nihayet gece bitip herkes dağılmaya başladığında ben arabada bile kaçın kurasını sonses açmış şarkıya eşlik ederek söylüyordum.
Boran ara ara yüzümü avucunun içine alıp sıkarak seviyordu.
Eve vardığımızda ayakkabımı arabada ayağımdan çıkardığım için elime aldım.
Boran bana ne yapıyorsun der gibi baktı.

Omuzlarımi kaldırıp indirdim "Ayaklarım sızlıyor, çıkarınca bir daha sığmaz şimdi şişti " .

Boran başını sallayıp " Bekle " dedi.
Arabadan inip kapıda birine bir şey söyledi, adam koşarak bahçeye girdi.
Beş dakika sonra geri geldi Boran arabanın kapısını açıp " Al giy şunu " dedi önüme beyaz bir sandalet koyarken " Ayakkabı mı istedin ,halbuki ben beni kucağında falan taşırsın sanıyordum hiç romantik değilsin" dedim ayakkabıyı ayağıma geçirip arabadan indim.
Üstündeki ceketi çıkarıp omuzlarıma attı.
Yüzüne baktım uzanıp elimi tuttu " Şimdi romantik miyim ?" .

" Ehh işte yavaş yavaş öğreneceksin " dedim.
Boran beni durdurup üzerime eğildi dişlerini boynuma geçirip ısırdı ve hemen benden ayrıldı.

" Sen gerçekten vampirsin" dedim bana bakıp kahkaha attı.
Ceketi omuzlarımda kollarımı cekete sardım oda beni kendine çekip kollarının arasına aldı başımı göğsüne yasladı " Hadi eve geçelim üşüme daha fazla " dedi ve birlikte yürüyerek eve girdik.

Birbirimizden ayrılmadan üst kata çıktık Boran kapıyı açınca birlikte içeri geçtik.
Kollarının arasında döndüm ve dudaklarımızı beklemeden birleştirdim.
Ceket omuzlarımdan kayıp yere düştü.
Boran öpüşmemizi derinleştirirken geri geri adımladım ve sırtım duvara yapıştı.
Dudaklarımdan çeneme doğru yol alırken hızlı hızlı soluyorduk.
Sol bacağımı tutup kaldırdı ve beline sardı. Boynumdan öpmeye başlarken eli vücudumda dolaşıyordu elbisemin askısı kaydı göğsüm hafif açığa çıkınca Boran eliyle göğsümü tutup sıktı ağzımdan bir inleme kopunca Boran kendini bir anda çekip " Hay sikeyim regl olmanın tam zamanıydı " dedi ve ben daha ağzımı açamadan hızlı adımlarla banyoya girip kapıyı çarptı.
Nefesimi düzene sokmaya çalışırken Boran'ın sinirli haline gülmeye başladım.
Karnımı tutarak gülerken tavan yapan hormonlarım ile giyinme odasına yürüdüm..
Makyaj masasının önüne oturup makyajımı sildikten sonra geceliklerimin olduğu bölüme ilerledim.
Ellerimi belime koyup ne giysem diye düşünürken gözüme çarpan siyah gecelige denk geldim .
Tamamı siyah desenli tülden içi tamamen gösteren bir gecelikti ,tam kocamın yeni sevdiğini öğrendiğim türden .
Geceliği elime aldım şöyle iki elimle tutup baktım.
Sonra da hayalleri suya batmış kocamı düşünüp güldüm.
Geceliği bırakıp elbisemi üzerimden çıkardım.
Temiz iç çamaşırı giyip sütyen giymeden geceliği üzerime geçirdim.
Saçlarımı arkadan savurup aynadan kendime baktım.
Gecelik adeta bir deri gibi bedenimi sararken bütün hatlarım belli olurken tenim de dışarıdaydı.
Uzun kolları çekiştirdim başta biraz utanmadım desem yalan söylemiş olurum .
Ayna da kendime bakarken ellerimi üzerimden geçirdim.
İtiraf etmek gerekirse aşırı seksi olmuştum.
Ben evde yokken mikilerle dolaşıyorsun diye dalga geçen kocam şimdi bununla yatağa girdiğimi görde kudur .

Banyonun kapanma sesi kulaklarımı doldurdu.
Üzerime sabahlık geçirdim önümü sıkıca bağladım ve saçlarımı tarıyormuslş gibi yapmak için sandalyeye oturdum.
Boran üzerinde sadece baksırı ile elinde havlu saçlarını kurutmaya çalışıyordu.
Beni pas geçip dolaba yöneldi bende tarakla saçlarımı düzeltmeye devam ettim.
Elindeki havluyu yere firlattı,dolaptan bir eşofman altı alıp üzerine geçirdi.
Onunla aynadan göz göze gelince " Sıhhatler olsun Sevgilim " dedim.

" Teşekkürler, iyi geceler " dedi ve beni es geçip odaya ilerledi.
Bende geceden beri dilime takılan şarkıyı söylemeye başladım.

"Aman bize nasip olur inşallah
Boyuna da posuna da bin maşallah
Senden gelecek cefalara
Nazlara sözlere sazlara eyvallah "

Yerimden parfüm sıkıp kalktım ve yatak odasına yürüdüm dilimde hala aynı şarkı sesli bir sekilde söylüyordum.
Üzerimde sabahlığım ile odaya girdiğimde Boran sırtını yatak başlığına yaslamış telefonu ile uğraşıyordu.
Yorganı beline kadar çekmiş belden üstü açıktı.

Eğilip yorganı üzerinden çektim.
Boran gözünü telefondan ayırıp ne yapıyorsun der gibi baktı.

Ben şarkımı söylemeye başlayıp telefonu elinden aldım.
O ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışırken
bacaklarımı ayırıp ata biner gibi Boran'ın bacaklarının üzerine oturdum..
Hala şarkımı söylemeye devam ediyordum..

Kollarımı Boran'ın boynuna dolarken eğilip kulağına ""Yavrum baban nereli
Nereden bu kaşın gözün temeli
Sana neler demeli
Ay seni çıtır çıtır yemeli " dedim ve kulak memesini ısırdım..

Boran beni kendinden ayırıp " Ne yapıyorsun Efnan " dedi .

"Günlerdir kocamı görmedim, özlem gideriyorum" dedim ve başımı boynuna gömdüm ,bu arada yavaşça belimdeki sabahlığın kuşağını açtım..

Elleri belimde duran Boran " Eee sen şimdi " dudaklarımı boynundan ayırmadan " ihhh değil, sadece şakaydı "dedim.
Boran beni kendinden uzaklaştırıp aramıza mesafe koydu.
Kuşağını açtığım sabahlığımın yanlarından tuttum ve omuzlarımdan kaymasına izin verdim.

" Siktir Efnan bu üzerindeki ".

" Bunlardan hoşlandığını söylemiştin ".
Elleri ile belimi okşayıp yorganın üzerine düşen sabahlığa baktı ve ben daha ne olduğunu anlamadan Boran beni ters çevirip bu sefer kendi üstüme çıktı.
Aramıza biraz mesafe koyup beni ve üzerimdekini incelerken " Şaka ha " dedi.
Gülerek başımı salladım..

" Sesli söyle "

" Şakaydı, sen birden sinirlenince seninle uğraşmak istedim " .

" Ee az önce seni duvara yapıştırınca neden söylemedin, boşuna gidip soğuk duş aldım "

"Durmadın ki küfredip banyoya kapattın kendini" dedim gülerken.

"Hımmm demek şaka, Kocaya böyle şakalar yapılmaz üstelik günlerdir senden uzaktayken hemde "dedi.

"Ama bak affettirmek için sana özel hazırlandım" .
Boran gözlerini açıkta kalan bacaklarımdan ve transparan gecelikten ortaya çıkan vücumda gezdirip alt dudağını dişlerinin arasına alıp ısırdı.

"Çok beğendim ama üzgünüm karıcığım umarım çok sevmemişsindir çünkü çıkarmakla ugraşamayacağım ve sana ceza olarak seni sabaha kadar uyutmayacağım " diyerek iki eliyle yakasından tutup kumaşı ikiye ayırdı ve dudaklarımızı birleştirdi.

Continue Reading

You'll Also Like

612 74 8
İstenmeyen bir berdel ve düşman çiftler... Tozlu çarşaflara sarılmış sırlarla dolu onca hayatı berdel ile kurtarabileceğini bilseydi Meral, o gün yin...
9.4M 172K 33
O sırtımı dayadığım bir ağaç değildi sadece. Güven veren bakışları benim yarınlarımdı. Sıcacık eli hayatımdaki en güzel şeydi. Ve varlığı...ruhuma gü...
2.1K 134 10
İste o güzeller güzeli Dicle İsminin anlamını hakikiyle taşıyan o Dicle yürüyüşünde Asalet akan Her zaman töre yi umursamayan Her türlü sevdigi...
5.1K 175 10
Bir adam vardı. Şakakları zehir. Bir kadın vardı. Kalbi mezar. Bir de yanık bir sevda. Vuslat hiç bu kadar uzak olmamıştı.