Kusursuz Okul

By robertdys

72.5K 5.4K 4.1K

Bir okulda intihar ve cinayetlerin ardı ardına geldiği, ama ne olursa olsun okulun mühürleme kararı almadığı... More

1. Bölüm~'Okuldaki Cinayet'
2. Bölüm~'Tehlikeli Gece'
3. Bölüm~'Burdan Kaçış Yok!'
4. Bölüm~'Bir Yol Var...'
5. Bölüm~'Sır'
6. Bölüm~'Dehşet'
7. Bölüm~'Benzerlik'
8. Bölüm~'Yabancı'
9. Bölüm~'Mühür'
10. Bölüm~'Gizli'
11. Bölüm~'Karanlık'
12. Bölüm~'Saklı'
13. Bölüm~'Kaçış'
14. Bölüm~'Son Perde'{Sezon Finali}
15. Bölüm~'Parti'{Yeni Sezon}
16. Bölüm~'Geri Dönüş'
17. Bölüm~'Tehlike Çanları'
18. Bölüm~'Oyun'
19. Bölüm~'Gizli Tanık'
20. Bölüm~'Kesişme'
21. Bölüm~'Yüksek Sarsıntı'
22. Bölüm~'Mesafe'
23. Bölüm~'Testere Laneti'
24. Bölüm~'Alevlerin Dansı'
25. Bölüm~'Tuzak'
26. Bölüm~'Garabet'
27. Bölüm~'Tutsak'
28. Bölüm~'Güneşten Daha Sıcak'
29. Bölüm~'Alevler Eşliğinde'
30. Bölüm~'Ruh İkizi'
31. Bölüm~'Saklı Geçmiş'
32. Bölüm~'Son Saniye'
33. Bölüm~'Felaket'
34. Bölüm~'Rastlantı'
35. Bölüm~'Karşılaşma'
36. Bölüm~'Yolculuk'
37. Bölüm~'Kalbimin Katili'
38. Bölüm~Küllerinden Doğmak'
39. Bölüm~'Korku Masalı'
40. Bölüm~'Kaçak Ruh'
41. Bölüm~'Korumasız Kalkan'
42. Bölüm~'Gizli Suikast'
43. Bölüm~'Mutluluk Ve Tehlike'
44. Bölüm~'Mucize'
45. Bölüm~'Tehlikeli Sular'
47. Bölüm~'Bir Lanetin Sonu'
48. Bölüm~'Sessizliğin Sesi'
49. Bölüm~'Düğüm'
50. Bölüm~'Gecenin Karanlığında'
51. Bölüm~'Senin Kaderin'
52. Bölüm~'Başlangıç Çizgisi'
53. Bölüm~'Bir Ölü Bir Yaralı'
54. Bölüm~'İyi Ve Kötü'
55. Bölüm~'Cumartesi Gecesi'
56. Bölüm~'Karanlığın Sesi'
57. Bölüm~'Yeni Başlangıçlar'
58. Bölüm~'Kusursuz Okul'{Sezon Finali}
59. Bölüm~'Yeni Düzen'{Yeni Sezon}
60. Bölüm~'Karanlıkta Parlayan Yıldız'
61. Bölüm~'Karanlık Bastığında'
62. Bölüm~'Ateş Hattında'
63. Bölüm~'Son Parti'
64. Bölüm~'Gülümse Kaderine'
65. Bölüm~'Kayıp Bir Vaka'
66. Bölüm~'Kara Melek'
67. Bölüm~'Sıra Dışı'
68. Bölüm~'Hayatın Kıyısında'
69. Bölüm~'Ters Köşe'
70. Bölüm~'İyi Geceler'{Sezon Finali}
71. Bölüm~'Karanlık Gece'{Yeni Sezon!}
72. Bölüm~'Kara Bulut'
73. Bölüm~'Acı Gerçekler'
74. Bölüm~'Yalnız Peri'
75. Bölüm~'Dolunay'
76. Bölüm~'Gece Işığında'
77. Bölüm~'Sahte Katil'
78. Bölüm~'Sırrı Açılmamış Dosyalar'
79. Bölüm~'Beni Bırakma'
80. Bölüm~'Sahte Hayat'
81. Bölüm~'Ateşin Sesi'
82. Bölüm~'Kaçak Cinayet'
83. Bölüm~'1. Ölüm'
84. Bölüm~'Ateşin Tutsağı'
85. Bölüm~'Bölüm Sonu' |Sezon Finali|
86. Bölüm~'Yeni Bir Başlangıç'{Yeni Sezon}

46. Bölüm~'Yalnız Kalpler'

647 37 55
By robertdys

"Burası neresi anne?"

Diye sordu küçük Emre, annesi ve babası ona bakamadıkları için bir yurda getirmişlerdi. Annesi her ne kadarda Emre'yi bırakmak istemesede bırakmak zorunda olduğunu biliyordu. Maddi durumları yeterince iyi değildi.

"Burası yeni evin oğlum."

Dedi annesi. Ardından herşey o kadar hızlı gelişti ki. Müdür ile kayıt işlemlerini tamamlayıp Emre'yi kalacağı odaya götürmesi ve daha fazla dayanamadan oradan hızlıca gidişi..

Bazı şeyler hiç unutulamaz isteseniz de istemeseniz de...

                                 ***

Sarp'ı kontrol etmeye giderken bile başımın döndüğünü hissediyordum ama yinede onun odasına ulaşarak yanına oturdum.

- Damla, sen iyi misin?

- Bilmiyorum, midem bulanıyor ve başım dönüyor gibi.

Dedim halsizlikle. Sarp, yattığı yerden kalkıp elini alnıma koydu, daha sonra elini yavaşça alnımdan çekti.

- Damla ateşin yok. Bak beni tedirgin ediyorsun hadi kalk hastaneye gidiyoruz.

Dediğinde başımı iki yana sallayarak reddettim.

- Önemli birşey değil Sarp. Birazdan geçer merak etme. Çorbanı içmişsin sonunda.

Dedim konuyu değiştirerek. Sarp ise başını salladı.

- Ellerine sağlık çok güzel olmuştu.

Dedi ve boynuma bir öpücük kondurup çorba tepsisini aldı ve aşağıya indi. Bende peşinden gittim, kanepede uzanıp uyumak istiyordum.

- Damla çok iyi bir film biliyorum onu izleyelim diyorum ne dersin?

Dediğinde cümlesini duyamamış gibiydim. Başım dönüyordu iyice dönüyordu ve gözlerimin yavaşça kapandığını hissettim geriye kalan ise sadece karanlık...

                                  ***

Esin'den...

- Olay yerine polisler ulaştı sayın seyirciler. Toplamda 12 kişinin cansız bedeni çıktı! Yanlış duymadınız, burada oluşan patlama hâlâ araştırılıyor. Yeni gelişmelerle karşınızda olacağız...

Dedi spiker. Ben ve Barış sabahın erken saatlerinde uyanmıştık ve beraber kahvaltı yaparak haberleri izliyorduk. Çiğdem sabah erkenden acil bir işi olduğunu belirterek evden ayrıldı. Bu aralar çok garip hareketleri vardı Çiğdem'in, ya da bana mı garip geliyordu bilmiyordum.

- Sarp aradı beni.

Dedi Barış bana doğru dönerek. Anında meraktan hemen yanıt verdim.

- Ne olmuş, Damla iyi mi?

Diye sordum, sabah Damla'yı hastaneye götürdüğünü söylemişti bize. Baş dönmesi ve aşırı derece midesi bulanıyormuş. Bizde çıkacaktık ki Sarp gerek olmadığını söyledi.

- Çok garipti. 'Barış!' dedi sevinçle sonra telefonu kapattı.

- Ne!? Emin misin? Barış bak ben birşeyler olduğunu hissediyorum hadi kalk gidelim.

Dedim Barış'ın kolundan çekiştirerek. Benim ısrarıma tabiiki katlanarak kalktı ve arabasına binerek Sarp'ın daha önceden attığı hastane merkezine doğru yola çıktık.

                                ***
- Damla, kendine geldin sonunda!

Dedi Sarp yanımdaki koltukta otururken. Şu an bir hastanede olduğumu ve hasta yatağında olduğumu biliyordum. Buraya nasıl geldiğimi hatırlamaya çalışırken odaya bir kadın doktor girdi.

- Merhabalar, hanımefendi iyisiniz değil mi? bir ağrı falan hissetmiyorsunuz umarım.

- Hayır hiç ağrım yok.

Dedim enerjik olmaya çalışarak. Doktorun yüzünde anlamadığım bir tebessüm vardı.

- Nesi varmış doktor hanım?

Dedi Sarp artık daha fazla dayanamadan. Ardından doktor dudaklarını aralayarak kalbimin kopacağı o cümleyi kurdu.

- Tebrik ederim, iki haftalık hamilesiniz!

Dediğinde Sarp ile birbirimize baktık. Ne tepki vereceğimizi ikimizde bilemiyormuş gibiydik.

- Hadi ama sevinmediniz mi?

Dedi doktor güler yüzle. Yaklaşık on saniye sonra Sarp sanki birşey anlamamış gibi doktora tekrar sordu.

- Nasıl yani? Anlamadım.

Kadın doktor ise Sarp'a doğru dönerek yanıt verdi.

- Şöyle söyleyeyim beyefendi, baba oluyorsunuz!

Dedi ve göz kırparak odadan çıktı. Sarp hâlâ şaşkın gibiydi, bende ondan farksızdım. Midemin bulantısı demek bu yüzdenmiş.

- Damla, bizim bir bebeğimiz mi olacak?

Dedi yüzünde bir tebessüm oluşurken. Bende aptal bir duyguya kapılarak gözyaşları içerisinde yanıt verdim.

- Evet Sarp.

Dedim tekdüze bir sesle. Sarp yavaşça elleri ile ellerimi tuttu. Onunda gözleri dolmuştu. Ellerimi sıkıca tutarak gülümsedi ve söze girdi.

- Teşekkür ederim Damla.

Dediğinde neden teşekkür ettiğini anlayamamıştım.

- Ne için?

Derin bir nefes aldı ve dudaklarını araladı.

- Ben, yaklaşık bir haftadır rüyalarımda hep küçük bir bebek görüyordum. Bu bebek bana 'Baba!' diyordu. Şimdi ise bebeğimizin olacağını öğrenince şaşırdım.

Dedi gözyaşlarını tutamadan. Ardından bana biraz daha yaklaştı ve beni kollarının arasına alarak sımsıkı sarıldı.

- Çok iyi bir baba olacaksın Sarp.

- Çok iyi bir anne olacaksın Damla.

Dediğinde bir gülüp bir ağlıyordum. Duygu karışıklığı gibi bir şeydi. Birbirimize sımsıkı sarılmaya devam ederken odaya bu sefer bir hemşire girdi ve kolumdaki bitmiş serumu çıkararak çıkabileceğimizi söyledi. Sarp ile el ele tutuştuk ve hastaneden çıkarak arabaya bindik.

                                  ***

- Neredesin?

- Sarp'ın çalıştığı karakol merkezinde.

Dedi Çiğdem telefondaki Kenan'ın adamına.

- Odasını bulabilecek misin?

- Bulmama gibi bir şansım mı var gerizekalı!

Dedi sinirle telefona. Usulca karakolun koridorundan geçerek kapıdaki bir güvenlik ile karşılaştığında ona sormaya karar verdi.

- Çok pardon, Sarp komiserin odası nerede acaba?

Dedi sesini oldukça yumuşatarak.

- İleriden sağa dönün hemen önünüze çıkacaktır ama Sarp Komiser şu anda izinde.

Dedi güvenlik. Çiğdem ona yanıt vermeden hemen koridorun ilerisinden sağa döndüğünde onun odasını buldu.

- Buldun mu odasını?

- Buldum gerizekalı.

Dedi telefondaki kişiyi sinir ederek. Ardından kapıyı açmayı denedi ama kilitliydi. Bu durumda ne olması gerekiyordu zaten, kapı açık olamazdı bir komiserin odası kilitli olurdu tabiiki de!

- Kapı kilitli, giremiyorum.

- Ne yap et aç o kapıyı!

Dedi Kenan'ın adamı. Çiğdem bu kişinin emir verir gibi konuşmasına artık dayanamayordu.

- Bana bak cahil ukalâ! Gel kolaysa sen aç. Öyle senin demen ile açılmıyor Selena falan değilim ben tamam mı?

Dedi sinirle. Telefondaki kişi oldukça rahat bir tavırla cevap verdi.

- Bana bak, sende aileni düşün tamam mı? Bir daha bana telefonda olsa bile sesini yükseltme! Tamam, çık oradan.

Dediğinde Çiğdem telefonu adamın yüzüne kapatarak karakoldan çıktı. Karakoldan çıkar çıkmaz telefonu tekrar çaldı. Bu sefer arayan Emreydi.

- Alo Emre birşeyler bulabildin mi?

- Evet, bu bahsettiğin kişinin telefon numarasından yerini tespit ettim ama şu an İstanbul'da yani burada gözüküyor.

Dediğinde Çiğdem'in gözleri fal taşı gibi açıldı. Annesi ve babasının yanında olduğunu söyleyen bu Kenan'ın adamı İstanbul'daydı. Oysaki anne ve babası yurt dışındaydı. Bu yüzden telefondaki o kişi rahat davranıyordu.

- Emre sen bana şunun konumunu atsana. Küçük bir ziyarette bulunacağım o kişiye.

- Tamam atarım da bak bu adam tehlikeli olabilir.

- Boşver şimdi sen at bana hızlı ol!

Dedi ve telefonu kapattı. Bu adam her kimse Çiğdem'e bu kâbusu yaşattığı için onu pişman edecekti. Emre'den gelen konumu hemen arabasının navigasyonundan açarak gitmeye başladı. Ailesi onun kırmızı çizgisiydi, onlara birşey olacaktı diye kalp krizi geçirmek üzereydi.

Sinirle hızlıca arabanın hızını daha da arttırdı, gözyaşları ile daha da hızlandı, ondaki cesaret ve öfke bitmiyordu. Arabanın hızını sonuna kadar verdi. O kadar hızlı gidiyordu ki her an kaza yapabilirdi. Ama umurunda değil gibiydi, o adama bu kâbusu yaşattığı için mahvedecekti.

- Yavaş olsana!

Diye bağırdı arabasının arka koltuğundan gelen bir sesle. Arabayı hızlı kullandığı için arkasını dönüp kim olduğuna bakamadı ama dikiz aynasından baktığında koltuktaki kişinin yada kişilerin, Egemen ve Maraz olduğunu fark etti. Bunlar da nereden çıkmışlardı?

- Siz ne zaman bindiniz arabama?

Dedi Çiğdem sinirle. Araba hâlâ son hızda gitmeye devam ederken.

- Çiğdem her şeyden haberimiz var. Lütfen yavaşla yoksa kaza yapacağız!

Dedi Maraz. Ama Çiğdem'in umurunda değildi. Arabayı son sürat hızla sürüyordu.

- Çiğdem önden bir kamyon geliyor dikkat et!

Dedi Egemen. Çiğdem ise önündeki yola odaklanmıştı. Sağ patikadan gelen kamyonun çarpması ihtimalini düşünmeden ileri doğru sürüyordu.

- Çiğdem kamyon!

Maraz her ne kadar uyarsa da Çiğdem onları dinlemiyordu. İleri doğru sürdü, kamyonun olduğu patikaya yaklaşmaya başlamışlardı ve her an bu yüksek hız yüzünden kaza yapabilirlerdi. En sonunda Egemen arka koltuktan kalkıp ön koltuğa doğru atladı ve Çiğdem'in elinden direksiyonu kontrol etmeye ve hızı düşürmeye çalışıyordu.

- Çiğdem kendine gel hepimizi öldüreceksin!

Dedi Egemen elindeki direksiyonu kontrol edip hızını düşürürken. Daha sonra arabayı yolun kenarına çekerek Çiğdem'i arabadan çıkardılar ve onu sakinleştirmeye çalışıyorlardı.

- Çiğdem, anne ve babana birşey olmamış neden intikam almak ister gibi konuşuyordun?

Dedi Maraz arabanın kaputuna yaşlanmış bir vaziyette.

- İki gün boyunca onun tehditleri, anne ve babama yapacağı şeyleri telefonda söylediğinde nasıl birşey yaşadığımın farkında bile değilsiniz! O adam yüzünden iki gündür kendimde değilim ben tamam mı iki gündür gözüme uyku bile girmedi!

Diye sertçe çıkıştı Çiğdem. Ardından derin bir sessizlik oluştu. Çiğdem hıçkırıklar içerisinde ağlamaya devam ederken Egemen, Çiğdem'in yanına gidip kendine getirmeye çalıştı. Gözlerindeki yorgunluk her şeyi belli ediyordu.

- Yoruldum artık Egemen, beni rahat bıraksınlar!

Dedi gözyaşları içinde Egemen'e sarılarak.

- Hadi arabaya binelim gidelim buradan. Çiğdem bu gece bizim evde kalabilirsin bu olay hakkında konuşacağız ve bu olay hakkında son konuşmamız olacak sana söz veriyorum.

Dedi Egemen, Çiğdem'i sakinleştirmeye çalışırken. Ardından, Maraz şoför koltuğuna geçti arka koltuğa Çiğdem, ön koltuğa ise Egemen geçerek yola koyuldular.

                                 ***
Sarp ile eve vardığımızda salona geçerek kendimizi kanepelere attık. Birazdan Esin ve Barış geleceklerdi. Onlara bu mutlu haberi vermek için sabırsızlanıyorduk. Sarp, karşımda uzandığı kanepeden kalkarak yanıma geldi ve elini karnıma gezdirdi. Sanki bebeğin elinden tutmak istiyordu.

- Sanki kalp atışlarını hissediyor gibiyim Damla.

Dedi heyecanla. Bende elimi karnıma götürerek kalp atışlarını hisstemek istedim ve evet. Sanki bir kalp atışları vardı.

- Kız mı yoksa erkek mi olacak?

Diye sordu Sarp merakla.

- Bilmem, daha cinsiyetini öğrenmek için zaman var.

Dediğimde Sarp'ın aklı karışmış gibi bana baktı ve söze girdi.

- Damla, bizim evlenmemiz gerekiyor biliyorsun değil mi?

Dediğinde önce duraksadım, daha sonra başımı sallayarak onu onayladım.

- Ve en önemlisi anne ve babama bunu açıklamak zorundayım.

Dediğimde Sarp'ın yüzünde tebessüm oluştu. Annem ve babama Sarp'tan defalarca bahsetmiştim ve bana evlilik teklifi ettiğini de söylemiştim.

- Bugün nikah başvurusunda bulundum ve yarın nikah salonunda evleneceğiz.

Dediğinde şaşıran ifade ile ona baktım. Bana haber vermeden böyle bir karar almıştı.

- Ne yani, yarın evleniyor muyuz?

- Evet sevgilim.

Dedi elimi tutarak. Ardından kapı sesini duyduk. Bu kadar hızlı çalışından Esin olduğu belli oluyordu. Kapıyı açmak için ayağa kalkıyordum ki Sarp beni kolumdan tutarak durdurdu.

- Dur sen yorulma ben açarım.

Dedi ve yanımdan ayrılarak kapıyı açmaya gitti. Kapının açılma sesi gelir gelmez Esin hemen yanıma koştu.

- Damla, neyin varmış? çok korkuttun bizi!

Ardından Barış, Sarp ile birlikte salona geldiler.

- Esin...

Dedim, devamını getiremedim. Bu nasıl söylenirdi ki? Bilemiyorum ama bir şekilde söylemek zorunda olduğumu biliyordum.

- Ne Damla kötü birşey mi çatlatma hadi söylesene!

Dediğinde sözünü bitirir bitirmez söze atladım.

- Esin ben hamileyim!

Dediğimde Esin ağzı açık bir şekilde bana baktı. Barış'da ondan farksızdı. İkisinin de şaşkına döneceğini biliyordum.

- Ne, nasıl yani?

Dedi Esin bir dakikalık bir sessizliğin ardından.

- Esin nesini anlamadın?

Diye sordum ona doğru gülümseyerek.

- Ben, teyze oluyorum! Bayılacağım şimdi bu rüya falan değil dimi?

Dediğinde hepimiz kahkahalara boğularak sohbet etmeye başladık.

                                 ***
- Delirdin mi kızım sen hepimizi öldürerektin!

Dedi Maraz sinirli bir şekilde Çiğdem'e bağırarak.

- Ya Maraz tamam kızın üzerine gitme. Görmüyor musun ne durumda?

Dedi Egemen, Maraz'a kızgın bir şekilde. Çiğdem'in arabası ile o yoldan çıkmışlardı ve bir denizin kıyısında oturuyorlardı.

- Beni boş yere strese sokan ve ailemi öldürmekle tehdit eden o adamdan bana yaşattığı bu korku yüzünden onu öldürmeye gidiyordum. Siz neden bana engel oldunuz?

Diye ağlayarak sordu Çiğdem.

- O adam şu an yetkili polisler tarafından gözaltına alındı ve bizde elimizdeki bütün ses kayıtlarını kanıt olarak sunduk. Şimdi için rahat mı Çiğdem.

Dedi Egemen Çiğdem'in elini tutarak. Çiğdem şok içinde Egemen'e bakarak söze girdi.

- Ne, bunu nasıl yaptınız? Benim telefonuma birşey mi eklediniz yoksa konuşmaları ben bile kaydetmedim.

- Orasını Maraz'a sor. Bana meslek sırrı dedi belki sana söyler nasıl yaptığını.

Dedi gülerek Egemen. Çiğdem hayretler içerisinde ikisine bakıyordu. Ardından yanında olan Egemen'e sıkıca sarıldı mutlu bir şekilde.

- Çok teşekkür ederim. Beni büyük bir beladan kurtardınız.

- Emre olayını da biliyoruz.

Dedi Maraz Çiğdem, Egemen'e sarılmaya devam ederken.

- Evet, gel sende otur yanımıza Maraz. Size Emre'nin hikayesini anlatma vaktim geldi sanırım.

Dediğinde Maraz'da Egemen ve Çiğdem'in yanına oturarak Çiğdem söze girdi ve Emre'nin hikayesini anlatmaya başladı.

                                  ***
- Demek yarın nikah solununda evleneceksiniz.

Dedi Barış sohbetimize devam ederken.

- Evet, biraz aceleye geldi ama zaten aramızda bir nikah olacak.

- Nasıl yani, annen ve baban gelmeyecek mi Damla? Ya da senin annen ve baban Sarp?

Diye mırıldandı Esin. Aileme haber verecektim tabiiki de. Ama geleceklerini sanmıyorum. Onların işleri güçleri şirketin geleceği.

- Benim annem ve babam maalesef gelemeyecekler. Yurt dışında oldukları için.

- Benim de.

Diye söze girdim Sarp'tan sonra.

- Neyse sağlık olsun, biz varız!

Dedi Barış, Esin'in elini tutarak. Evet bize birlikte olduklarını söylemişlerdi. Yaklaşık yarım saat sonra hava kararmaya yüz tuttuğu için Esin ve Barış gitti.

- Sarp, ben yemek yapacağım, istediğin bir yemek var mı onu yapayım?

Diye sorduğumda Sarp yanıma gelerek beni mutfaktan çıkardı. Benim yemek yapmamı neden istemiyordu anlamış değildim.

- Hayır Damla, yemek siparişi vermiştim birazdan gelir onları yeriz. Kendini ve bebeğimizi yorma.

Dediğinde gülümseyerek başımı salladım. On dakika içerisinde Sarp'ın sipariş ettiği yemekler geldiğinde yemeğimizi yiyip yatak odamıza doğru çıktık. Yatağa uzandığımda Sarp arkamdan kolları ile belimi sararak ellerini karnıma gezdirdi.

- İyi geceler canımın içleri.

Dediğinde gülümseyerek yanağına bir öpücük kondurup yanıt verdim.

- İyi geceler...

'46. Bölüm Sonu'
~Devam Edecek~

Yeni Bölümde Görüşmek Üzere 🪄🤍

Continue Reading

You'll Also Like

866 58 10
"Gercekten bilerek olmadi" "Nerden bilecegim?"
28.9K 1.6K 19
Nefret ile aşkın arasında ince bir çizgi vardır.O sınırda kaybolanların hikayesi.. Öldürücü gücü olan cadı Victoria Justice ve Acımasız köken melez...
1.1K 829 9
Elimdeki kitaplar çantama sığmadı için kucağımda yer etmişlerdi. Beril okul çıkışı yine benim tanımadığım ( adım kadar da eminim ) kendisinin de tan...
4.3M 370K 94
1 KIZ, 6 ERKEK, ÖLÜMCÜL BİR EV. Afra'nın diğer tutsaklardan dört farkı vardı: Birincisi, bir kız olmasıydı. İkincisi, tutsak alınan son kişi olmasıyd...