~Hümeyra~

Від Gazmnm

7.6K 472 161

" Beni buradan çıkar lütfen." dedim fısıltıyla. Beni duyar duymaz, anlaşılmaması için yalancı bir gülümseme t... Більше

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20.Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24.Bölüm.
25 Bölüm
26.Bölüm
27. Bölüm
28.Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm-FİNAL

17. Bölüm

179 11 3
Від Gazmnm

İYİ OKUMALAR

---------------------&&&----------------------

Arabada yakınlaşmamızın üzerinden tam bir gün geçmişti. Direk söylemese de onun da bana karşı bir şeyler hissettiğini biliyordum artık.

Bu gerçek beni oldukça heyecanlandırırken, mutluluktan tepinmemek için kendimiz zor tutuyordum. 

" Hümeyra ?" 

İşten gelen Savaş, benim kendi kendime güldüğümü görünce delirdiğimi düşünmüştü büyük ihtimalle. 

" Savaş, hoş geldin " dedim gülümseyerek. Güldüğümü görünce oda gülümsedi. " Hayırdır " dedi gözünü kırparak. Gülüşü, eritiyordu beni. Elimde ki mutfak bezini bırakmadan yanına gittim. " Hiç" dedim sonunu uzatarak. 

Gülümsemesini hafif bozup kafasını bana doğru eğdi. " Bir 'hiç' için bu kadar güzel gülemezsin " dedi ve benim kalbim o an normal atmayı bıraktı. Seslice yutkunmamı sağlamıştı. Yüzünü iyice yaklaştırıp, dudaklarıma yönleneceği anda, telefonumun çalması ile durmak zorunda kalmıştı. 

" Kim bu akşam vakti? " dedi homurdanarak. Onu durdurmuş olması sinirlenmesine neden olmuştu belli ki. " Bilmiyorum ki " dedim telefonu elime alıp baktığımda kaydedilmemiş bir numara arıyordu. 

Arayan Emre olabilirdi. Ki büyük ihtimalle oydu. Savaş'ın yanında açamazdım. Bana meraklı ve bir o kadar çatık kaşların ile bakan kocama kafamı çevirerek gülümsemeye çalıştıktan sonra kapatma duşuna basarak aramayı sonlandırdım. 

"Zeynep arıyor. " dedim sesimi normal tutmaya çalışarak. Bana inanması o kadar zordu ki, yalan söylediğimi hemen anlıyordu. İfadesini bozmadan bakmaya devam etti ve bu hiç iyiye işaret değildi. 

" Ne için arıyor bu saatte?" 

" Bilmiyorum ki" dedim. 

" Ver bir arayalım" dedi telefonuma uzanacağı anda hemen masanın üzerine bırakıp, yanına yaklaştıktan sonra ellerimi göğsüne koydum. Çatık kaşları şaşkınlıkla havaya kalkmıştı. 

" Arama şimdi. Farklı bir şey olsa seni arardı " Bir süre daha gözlerime baksa da belli etmemek için gülümsedim yine. " Sevdiğin yemekleri yaptım yine " dedim. Gülümsedi. 

" Sen üstünü değiştir bende, masayı kurayım " 

Beni onaylayıp gitti.

O arayan kişi Emre ise kesin önemli bir şey olmuştu. Yoksa bu saate aramazdı. En kısa sürede onu tekrar aramam lazımdı. Savaş, daha fazla şüphelenmeden hemen masayı kurdum. Savaş'ın da üzerini değiştirmesi ile masaya oturmuştuk.

Meleğim babasının kucağından hiç inmiyordu bu aralar. Savaş'ın ona ve bana karşı artırdığı ilgiden kaynaklıydı büyük ihtimalle.  Hayran olası görüntüleri beni tekrar tekrar gülümsetiyordu. 

Melek, küçük parmakları ile, kopardığı küçük parçayı Savaş'a uzatıyor, oda gülümseyerek alıyordu. Gülümseyerek baba kızı izlerken aç kalmıştım resmen. Onlara bakmaya devam ederken, Savaş ile göze göze gelmiştik. 

" Biliyorum çok güzeliz ama aç kalacaksın yemeğini ye " dedi gülerek. Sözleri benim de gülmeme neden olmuştu. " gözlerimi sizden alamıyorum maalesef " dedim. Gülmüştü yine. Gülüşe gülüşe yemeğimizi yedikten sonra Savaş, kızımızı alıp oturma odasına geçti. Bende hızla masayı toplayıp çay koydum. 

Her akşam gibi bu akşam da aynı olsa da ikimiz de fazla durgunduk. Benim aklımda Zeynep varken, Savaş neyi düşünüyordu bilmiyordum. Önüne bıraktığım çaydan sadece bir yudum almıştı.

" Savaş?" dediğimde anında kafasını bana çevirdi. 

" niye durgunsun bu kadar ?" 

Bir süre gözlerimde oyalandıktan sonra, hafif gülümseyip kafasını iki yana salladı. " değilim. Yorgunum sadece " evet yorgundu ama sanki bu sadece yorgunlukla olan bir şey değildi. Bir kaç günlük yakınlaşmalarımıza rağmen, hala rahat değildim yanında. Bu yüzden yaklaşmadan " Başka bir şey yok değil mi?" dedim. 

Bu defa gülümsemesi soldu, gözlerini benden çekerek kafasını çevirdi. Garip bir his vardı içimde. En derinlerde. Göremediğim bir şeydi. 

" Ben uyusam iyi olacak " deyip kalktı. Gözden kaybolana kadar arkasından baktım. Bir şey olmuştu yine. Hale ile kafede karşılaştığımız günden beri hep ara ara durgunlaşıyordu. Sorduğumda da yorgun olduğunu söyleyip geçiştiriyordu beni. 

Merak etsem de şu anlık bunu rafa kaldıracaktım. Asıl önemli konumuz Zeynep'ti. 

İlk olarak Meleğimi yatağına yatırıp, üstünü sıkıca örttükten sonra, uyumuş mu diye Savaş'ı kontrol ettim. Çok şükür ki uyumuştu. Kapıyı da ses çıkarmadan kapatıp mutfağa geçtim. 

Saat 10 olsa da Emre'yi arayacaktım mecbur. Akşam üstü arayan numaraya tekrar basarak bu defa ben aradım onu. Telefon bir süre çaldıktan sonra açmayacağını düşünüp kapatacağım anda bir erkek sesi " Alo " dedi.

Sesinden tanımıştım hemen " Emre Hümeyra ben " dedim sanki bilmiyormuş gibi. " Biliyorum Hümeyra ben aradım ya seni " dedi az da olsa sesi alaylı çıkmıştı.

Güldüm.

Güldü. 

" Kusura bakma açamadım. Kocam yanımdaydı" 

" Asıl sen kusura bakma akşam vakti aramamalıydım " dedi. 

" Önemli değil de keşke, Zeynep'in telefonundan arasaydın " 

" Bende değil ki telefon, senden sonra numarayı alıp telefonu Gül' teslim ettim" dedi. İyi de telefonu vermişse nasıl adamla buluşacaktı. " Neden verdin ki? Nasıl görüşeceksin adamla şimdi " dedim. Güldü. 

" Aslında o iş tamam " dedi. Kalbime huzur kaplarken bende güldüm aynı şekilde. " Nasıl? Nasıl tamam?" 

" şöyle. İlk olarak buldum o p*çi bir güzel sevdim sonra elinde ki bütün fotoğrafları aldım, üstüne bir de polise teslim ettim " 

" Çok şükür ya. Bitti o zaman " dedim gülümserken. 

" Bitti Hümeyra " dedi. 

" Çok teşekkür ederim Emre. İnan sen olmasan asla kurtulamazdık bundan. " 

" mecburdum bunu yapmaya Hümeyra, sadece o kız değil onun gibi bir sürü kızı daha tuzağına düşürmüş " dedi. Mutluluğumun yerine hüzün alırken, bir an için kızımın da bu duruma düşebileceğini düşündüm. 

Hayali bile korkunçtu. 

" Haklısın" diyebildim sadece. 

" Neyse " dedi konuyu dağıtarak " Fotoğraflar bende, sadece o mu emin olmak için baktım sonra hemen zarfa koydum ne yapayım onları " 

Onu hiç düşünmemiştim. 

" Şey onları.." biraz düşündükten sonra aklıma gelen ilk şeyi söyledim " Onları yarın ben alacağım senden olur mu ?" Bende olsa daha iyi olacaktı hem alır almaz yakardım, en azından bu şekilde tamamen bittiğine emin olabilirdim. 

" Tamam " dedi. Anlayışla karşılamıştı beni. " Sabah ararsın beni o zaman görüşürüz " 

" Görüşürüz " dedim. Hayatta her zaman iyi insanlarla karşılaşamıyorduk maalesef. Gülümsemeye devam ederek telefonu kapatıp arkamı döndüğüm anda kapıda bana bakan kara gözlerle karşılaştım. 

Anında elim ayağım boşalmıştı. Beni duymuş olabilir miydi? 

" S-Savaş?" 

Kara gözleri ile beni uzunca süzdükten sonra içeri girdi. 

" Kimle konuşuyordun bu saatte ?" dedi yanıma gelirken. Ne duyduğunu ne kadarını duyduğunu bilmiyordum ki nasıl cevap verecektim buna? 

" Şeyy..." dedim geveleyerek. Aklıma her hangi bir bahane olmadığından zaman kazanmam gerekiyordu. 

" Gül, Gül'e konuştum. Gece vakti canı kek çekmiş de geçen yaptığımın tarifini istedi " ne güzel yalan ama. İnanması için gözlerimi hiç kaçırmadan baktım. 

" Bu saate mi?" dedi. Gülümsemeye çalıştım. " Her zaman ki Gül işte " Ben gülümserken, onda en ufak mimik bile oynamıyordu. Böyle olmayacağını düşünerek son kozumu oynamak için karşısında durup ellerimi göğsüne koydum. 

" Sen neden uyandın? Bensiz uyuyamadın değil mi ?" dedim muzip bir dille. Dudaklarında biraz da olsa gülümseme oluşmuştu. Kafasını yüzüme doğru eğdi. 

" uyuyamadım " dedi. 

Sesi ve nefesi, kalbimi durduracaktı. Bir anlık cesaretle elimi kaldırıp yüzüne koydum. Gözleri anında kapanırken, derin bir nefes verdi dışarı. 

" bende sensiz hiç uyuyamıyorum, ayrı uyuduğumuz zamanlarda sürekli uyanıp duruyordum "dedim. Kafasını yaklaştırıp anlama dayadı. " Benden ayrı uyuma o zaman, senin yüzünden ikimizde uykusuz kalıyoruz "

attığı iftira yüzünden sinirlenmiştim. " Senin yüzünden asıl, eski sevgilin için..." 

" Şşş " deyip susturdu beni. " hayatımda bir önemi olmayan biri için benden uzak durma, sen benim karımsın, o ise hiç bir şeyim değil. " kafasını kaldırıp gözlerime bakarak devam etti. " Yerini bil Hümeyra. Üzerimde sadece senin hakkının olduğunu bil ve ona göre davran " dedi. 

Ondan aldığım cesaretle iki elimi de yüzüne koyup yaklaştım" Senin gibi güzel bir adamla evlendiğim için çok şanslıyım " dedim fısıltıyla. 

o da geri durmadı bana yaklaşıp arayı tamamen kapattıktan sonra dudaklarıma doğru fısıldadı. " benim kadar şanslı olamazsın " 

Bunlar son sözleri olmuştu. Bana tamamen yaklaşıp dudaklarımızı birleştirdikten sonra eğilip beni kucağına aldı. Dudaklarımız ayrılmadan, odamıza gelsek de beni bırakmadı. Beni yatağımıza uzattıktan sonra kendisi de üzerime uzanıp, öpüşünü derinleştirdi. 

Sanki bir kaç gün önce beraber olmamışız gibi aynı açlıkla öpüyorduk birbirimizi. 

Bir kaç dakika sonra, dudaklarımızı ayırıp boynuma doğru yönlendi. " Yatağı yarın yine ben toplayayım mı?" dedi. Yaşadığım atmosferden hızla çıkıp bana gülümseyen gözlerle bakan adama çevirdim gözlerimi. 


Neyden bahsettiğini hatırlamıştım. Utançla elimi yüzüme getirdiğimde kolunu kaldırıp elimi çekti. 

" Ya Savaş.." dedim son harfini uzatarak. Gülmesini genişletti.

" iyi topluyorum biliyorsun " diye devam etti. Yanaklarım kırmızıya boyansa da onun gibi kahkaha atmaya başladım. 

" Beni kaldırdığında çok komik görünüyordum değil mi?" 

" Hem de nasıl. Kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum" dedi. O halimi kim görse gülmekten ölürdü herhalde. " geç uyumuştuk biliyorsun ondan, yoksa asla o kadar uyumam ben " 

Saçlarımı severken " Biliyorum tabi ki bilmez olur muyum? Gece yaramazlık yapınca geç uyuduk o yüzden " dedi. Yüzüm hiç kırmızı değilmiş gibi biraz daha kızarmıştı. 

" Ya Savaş ya " 

Çocuk gibi olan tepkime güldü. O güldü, benim gönlümde çiçekler açtı. Gülmesini gülümsemeye dönüştürüp yüzüme eğildi. 

" Nasıl bir şeysin ya?" 

Cevap veremedim. Yarım gülümseme ile ona bakmaya devam ettim. Büyük elini saçlarımdan sonra yüzüme getirdi. Ne geldi aklına bilmiyorum ama gülümsemesi tamamen yok oldu. " Seni hiç bırakmayacağım bunu bil olur mu?" dedi bir anda. Sözleri içime kurt düşürürken, bende elimi kaldırıp yüzüne koydum. 

" Neden öyle dedin şimdi? " belli etmemeye çalışsa da gözlerinde derin bir hüzün vardı. Soruma gülümsedi " bana her kızdığında benden kaçıyorsun ya, sen kaçsan da ben seni bırakmayacağım " dedi. Gerçekten söylemek istediği bu muydu? Bilmiyordum ama şimdilik ona inanmış gibi yapacaktım. 

Gülümsedim yine.

 " Ben senden kaçsam da, yine gideceğim yer bir tek senin yanın. Benim senden ve kızımdan başka kimsem yok Savaş " 

Eğilip anlımdan öptü. 

" Hadi uyuyalım, uyanamayacağım sabah " deyip  kendi tarafına uzandı. Onun kalkması ile bende kalkıp üzerimi değiştirdikten sonra, ışığı söndürüp yatağa girdim. Bana yine arkasını döneceğini düşünmüştüm ama o tam tersi bana dönüp kafasını göğsüme koydu. 

Yadırgamadım nedense, kollarımı geniş kollarına sararak gözlerimi kapattım. 

------------------&&&------------------

Kollarımda olan bir şeyi almaya çalışıyorlardı ve ben buna izin vermemek için daha sıkı sarsam da çeken kişi benden güçlüydü. 

" Hümeyra.." 

Adımı uzaklardan duyarken, kollarımdakine daha sıkı sarıldım. 

" Bıraksana kızım beni " diyordu ses. 

" Hayır. Bırakmayacağım "dedim biraz daha sararken. Sonrasında bir  gülme sesi duydum. 

" Bırakmazsan nasıl işe gideceğim " dedi bu defa.  Bu sesi tanıyordum. Bilincim yavaş yavaş yerine  gelirken gözlerimi kırpıştırarak açtım. Savaş, tam dibimde yine gülüyordu bana. 

" Savaş? " dedim

" Hümeyra? " dedi aynı şekilde. " Bırakacak mısın beni artık?" Neyden bahsettiğini anlamak için baktığımda adamın tişörtüne yapışan ellerimi fark ettim. Yine kene gibi yapışmıştım adama. Hızla elimi çekerken bir gülme sesi daha duyuldu. 

" Ben.. Şey... Uyurken.." sabah sabah yeterince rezil olmamışım gibi bir de cümle kuramadım. Savaş keyifli sesi ile elini yüzüme koydu. " Biliyorum benden ayrılmak istemiyorsun ama işe gitmem lazım karıcığım " dedi. 

'Karıcığım mı?' 

Kalpten götürecekti bu adam beni. 

Büyük ihtimalle şuan parıl parıl parlayan gözlerimi, yakışıklı kocama diktim. Eli hala yüzümdeyken yaklaşıp saçlarımdan öptü. 

" Bakma şöyle bırakıp gidemiyorum sonra " 

Keşke, keşke hiç bırakmasa. Ölene kadar kollarında uyurdum. Kokusu ile mest olurken, diyecek kelime bulamadım. O da işe geç kaldığını düşünerek son kez öptükten sonra kalkıp hazırlandı. İlk zamanlar ben utanmayayım diye yanımda giyinmezdi. 

Ama şimdi hiç düşünmeden çıkarmıştı üstünü. Geniş gövdesini gözlerime sunarken, ağzımda salya akıta akıta izliyordum onu. Onu izlediğimi görmesi onu da mutlu ediyordu belli ki. Yüzünde ki gülümsemeyi bozmadan pantolonunu da giydi. 

" çıkıyorum ben. Akşama bir şey lazım olursa yazarsın " dedi. Sadece kafamı sallamakla yetinmiştim. O çıkıp gitti. Bense onun yokluğunda tekrar yatağa uzanıp yastığına sarıldım. Kokusunu almam bile yetmişti mayışmama. 

----------------&&&----------------

Savaş'tan bir kaç saat sonra uyanıp Meleğimin karnını doyurdum. Bugün Emre ile görüşüp o fotoğrafları almam gerekiyordu. Evi kısa sürede toplayıp Zeynep'i aradım. Sözümü ikiletmeden annesinden izin alıp bize gelmişti. 

Her şeyi anlatmam ile derin bir nefes verirken, gözlerinde derin bir minnet vardı bana karşı. Bilmiyordu ki, bu gibi durumlarda yardım etmemiz, en başta kadınların sonra bütün insanların göreviydi. 

Teşekkür ettikçe, gülümsemeyle yetindim sadece. 

Son olarak fotoğrafları almak kalıyordu. Zeynep'e Meleğimi emanet ettikten sonra, çıktım evden. İlk olarak Emre'yi aramam lazımdı. Müsait olup olmadığını sormadan gidemezdim.

Neyse ki evde olduğunu ve gelebileceğimi söylemişti. Gül'e de haber verdikten sonra Emre'nin evine gittim. Yakın olması en iyi avantajımken, yaşadığımız yerde herkesin bizi tanıması yüzünden tedirgindim. Eğer biri görür de Savaş'a söylerse yanlış anlayabilirdi. 

Resimleri almaktan başka şansım da olmadığından hızlıca bahçeye girip kapıyı çaldım. Bir süre bekledikten sonra kapı açılmıştı. Bana gülümseyerek bakan adama bende hafif tebessüm ettim. 

" Hoş geldin. Gel " dedi beni içeri davet ederek. İçeri girmek istemiyordum ki zaten içimde de garip bir his vardı. 

Seslice yutkunarak " Yok. Gerek yok yani meşgul etmeyeyim seni de. Alıp gideyim hemen " gözlerimde ki çekingenliği anlamıştı. Yine anlayışla gülümseyip kafasını salladı. 

" Tamam sen bekle geliyorum hemen " Olumlu anlamda kafamı salladım bende. 

İçimden dualar ediyordum çabuk olsun diye. Geçen bir kaç saniyenin ardından yüzünden sıkıntılı bir ifade ile geri gelmişti. 

" Özür dilerim ama bulamıyorum. Dün gece eve geldikten sonra bizimkiler geldi o ara nereye bıraktığımı hatırlamıyorum. Rica etsem beraber bakabilir miyiz?" dedi. Teredüdtle bakıyordu gözlerime. Onu yanlış anlamamdan korkuyordu belli ki. 

Sözlerinden sonra içimde ki sıkıntı büyüse de yardım etmem lazımdı. Yine sadece kafamı salladım. İçeri girdiğimizde neredeyse her yere bakmıştık. Bir erkeğe göre fazla düzenli olması işimizi kolaylaştırmıştı. Bir kaç dakikalık aramadan sonra nihayet resimlerin olduğu zarfı buldu. 

İkimizde derin nefesler alırken açık kapının önünde bir hareketlilik oldu. Ne olduğuna bakmak için kafamı çevirdiğim anda Savaş'ın karanlık gözleri ile göz göze geldim. 

Ne işi vardın onun burada ? 

-------------------------&&&&----------------------------













Продовжити читання

Вам також сподобається

504K 4.3K 25
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
A Y I Ş I Ğ I Від kalben21

Жіночі романи

183K 13.2K 52
♡ 𝑇𝑎𝑚𝑎𝑚𝑙𝑎𝑛𝑑ı ♡ ᴄ̧ᴀᴋıʀʙᴇʏ sᴇʀɪsɪ -3- ➷ Yaralı Bir Kalpte Her Geçen Gün Büyüyen Koca Bir Yangın. Ve Bu Yangına Nasıl Müdahale Edilir Bilmeye...
97.4K 3.3K 25
Hiçkimseyi umursamayan, sanki dünya sadece onun etrafında dönüyormuş gibi davranan egoist Bora ile tanışın... Bora'ya bir kıza bağlanacaksın deseler...
32.7K 2.2K 52
Her gelen bir şeyler götürürken senden, ben geldim kalbimi emanet ettim sana... Emanet dizisinden bağımsız SehYam hikâyesi... 19.06.2021 Başlama Tar...