They say 'FrIeNdS'/ Minsung

By jinijinijiniret

610K 75.2K 83.4K

TAMAMLANDI. -Omegaverse- Çok yakın arkadaş grubunuzda istemsizce sinir olduğunuz biri var mı? Han Jisung'ın v... More

Omegaverse nedir?/Uyarılar
1
2
3
4 (M)
5
6
7 (M)
8
9
10
11
12
13
14
15
16 (M)
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37 (M)
38
39
40
41
42
44
45
46
47
48
49 |FINAL|

43

7.9K 1K 876
By jinijinijiniret

Önceki bölümü okuduğuna emin ol ve oy ver cnm

Bir de birazcık yorum yaaa pls yaaaa!

Genç omega, birbirine yapışan gözlerini zorla aralayıp yüzünü buruşturmuştu. Dikdörtgen camdan sızan güneş ışıkları tam da yüzüne vuruyordu. Yerinde kıpırdandı ve belinde sarılı kolların sahibine doğru döndü.

Dün koltukta uyuyakalmalarının aksine şu an odalarındaydılar. Bu da demek oluyordu ki Minho gece yarısı uyanmış olmalıydı.

Jisung, huzurla gözlerini kapatıp bir kedi gibi sevgilisine iyice yanaştı ve burnunu onun boyun girintisine sürttü. Bu hareketi Minho'nun da uyanmasına sebep oldu. Genç alfa omegasının etrafındaki kollarını sıkılaştırdı ve odayı saran tatlı kahve kokusunu içine çekti.

"Günaydın." dedi Jisung. Yüzüne vuran güneş ışığına karşı gözlerini sıkıca kapatmıştı.

"Günaydın bebeğim." Minho'dan cevap gecikmedi. Yüzü omeganın boynuna gömülü olduğundan sesi boğuk çıkmıştı. İkisi de her ne kadar yataktan kalkmak istemeseler de mecburen kalkmak zorunda olduklarını biliyorlardı. İlk önce Minho geri çekilip bir güzel esnedi. Jisung ise öylece sırt üstü yatmış, tavanı inceliyordu.

Alfa yatakta doğruldu. O an Jisung'ın sıyrılan tişörtünden gözüken çıkık göbeği gözüne çarpmıştı. Yüzüne anında aydınlık bir gülümseme yerleşti ve omeganın karnına doğru uzandı. Jisung'ın şortunun lastiği karnına ufak bir iz bırakmıştı. Minho lastiği tutarak biraz aşağı indirdi ve omeganın göbeğini gözler önüne serdi. Ardından beklemeden birkaç öpücük bıraktı.

Jisung huylandığı için ortama birkaç kıkırtı bırakmıştı. Minho onun gülüşüne bakmak için kafasını çevirdiğinde ise karşılaştığı pasparlak gözlerle kalbinin teklediğini hissetti. Derin bir nefes alıp tekrar doğrulmuş ardından Jisung'ın alnına ufak bir öpücük bırakıp ayaklanmıştı. "Kahvaltıyı hazırlayacağım." diyerek odadan çıktı ve banyoda işlerini hallettikten sonra mutfağa indi.

Genç omega ise yatakta biraz daha oyalandıktan sonra kalkabilmişti. Yüzünde her sabah uyandığında olan o sarhoş sırıtışla alfanın yanına indi. Neredeyse hazır olan masaya oturmuş ve çenesini ellerine yaslamıştı. Alfanın sırtını incelerken hayatına bir kez daha şükretti.

Birlikte her zamanki gibi kahvaltılarını yapmış, hazırlanmış ve okula gitmek için yola koyulmuşlardı. Son birkaç ayda olduğu gibi Jisung bol şeyler giymişti. Göbeğinin belli olmasını şimdilik istemiyordu.

Kısa bir yolculuğun ardından okula vardılar. Arabadan ilk önce Jisung, ardından Minho indi. Genç omega topuklarının üzerinde sallanıyordu, sevgilisinin gelmesini beklerken. Minho ise arabayı kilitleyip çok geçmeden gelmişti yanına. Jisung bir bebek gibi elini ona uzatmış, Minho da memnuniyetle tutmuştu. Parmaklarını birbirine geçirdikten sonra fakülteye doğru ilerlemeye başladılar. İlişkilerini kimseden saklamak gibi bir amaçları yoktu. Çok uluorta da yaşamıyorlardı, hep bir denge halindeydiler.

Fakülteye girdiklerinde arkadaşlarının orada olduğunu umarak direkt olarak kantine ilerlemişlerdi. Bir masada oturan Changbin, Seungmin ve Felix'i gördüklerinde yanlarına doğru yürüdüler ve masadaki boş sandalyelere oturdular.

"Selam." dedi Changbin, arkadaşlarına. Felix Jisung'ı gördüğünde her yaptığı gibi ona sıkıca sarılmış ve yanağına kocaman bir öpücük bırakmıştı. Hamilelikten olsa gerek, Jisung'ın yanakları olduğundan daha tombullaşmıştı.

Yeni dönem dersleri hızlı başladığından sohbetleri pek uzun sürmedi. Tek tek masadan dersi olan ayrıldığında Felix, Minho ve Jisung da aynı anda ayaklanmışlardı. Bugünkü ilk dersleri ortaktı. Bu yüzden dersin olacağı amfiye doğru ilerlediler.

Sınıfa girdiklerinde Felix ve Jisung her zamanki gibi en ön olmasa da önlere oturdular. Minho ise Jisung'a haber verdikten sonra daha arka taraftaki arkadaşı Yunho'nun yanına geçti.

"Naber dostum!?" Yunho her zamanki neşesiyle Minho'ya elini kaldırdığında alfa onun eline yavaşça vurdu ve selamlaştılar. "İyidir, senden?" diye sordu alfa. Gözleri arkadaşının üzerinden oturur oturmaz ayrılmış ve ilerideki Jisung'ın üstünde sabitlenmişti. "İyi benden de." dedi Yunho. Arkadaşının bakışlarını takip ettiğinde gördüğü beden sıkıntılı bir nefes vermesine sebep oldu.

Minho bir elini çenesine götürüp dışarıdan belli olmasa da dokununca eline ufak ufak batan sakallarında gezdirdi. Bakışları hala yanına yeni oturan Yuta'yla bir şeylere gülen sevgilisindeydi. Kurdunun kıskançlık dalgaları yaymaya başlamasına izin vermeden yanına gidip gitmeme arasında düşündü ancak düşüncesi profesörün içeri girmesiyle sonlanmıştı.

İçerideki gürültü de profesörün derse başlamasıyla kesilirken Minho da önüne döndü. Son senesiydi ancak hala hesaplama ile ilgili dersler görmek canını sıkıyordu. Alttan aldığı bu dersi geçmeliydi. Bu yüzden dersi dinlemek için odaklanmaya çalıştı.

Aradan geçen bir buçuk saatin sonunda biten ders öğrencilerin de enerjisini bitirmiş görünüyordu. Minho ellerini cebine sokmuş Yunho'yla birlikte amfinin merdivenlerinden aşağı inerken onları yarı yolda karşılayan sevgilisine gülümsemişti. Jisung da yüzünde kocaman gülümsemesiyle ikilinin önünde durdu.

"Selam." dedi Yunho. "Jisung'du değil mi?" diye sordu hemen ardından. Genç omega sesin sahibine döndü ve kafasıyla onu onayladı. Yunho'nun etkileyici gülüşü yüzüne yerleşirken bakışlarıyla omegayı süzdü. "Hoş görünüyorsun Jisung." diye kimsenin beklemediği bir iltifat bıraktı ortaya.

Omega sevgilisinin arkadaşı olduğundan onu kırmak istemeyerek teşekkür etse de Minho'nun rahatsız feromonlarını hissetmişti. Usulca sevgilisinin yanına yaklaştı ve kolunu tuttu. Yunho'yu gördüğünde aklına sincap figürlü kitap ayracı geldi. Geçenlerde fotoğrafta gördüğü anahtarlığın üzerindeki sincap figürünün aynı kişi tarafından işlenmiş olduğuna yemin edebilirdi. Öyleyse dolabına gizlice bir şeyler bırakan çocuk Yunho olabilir miydi?

"Jisung?"

Minho'nun ona seslenen yumuşak sesiyle transtan çıkar gibi bakışlarını Yunho'dan çekmişti. "Ha, efendim?"

"Acıktın mı?" diye sordu alfa bir kez daha. Böylelikle omeganın dikkati dağılmıştı. Hızlı hızlı kafasını onaylar şekilde salladı. Minho kolundaki narin eli tutup parmaklarını birbirine geçirmiş ve merdivenlerden aşağı inmeye devam etmişti.

Yunho ise onların birleşik ellerine kafası karışmış bir şekilde bakarak ikiliyi takip etti. Felix çoktan koridora çıkmış, yanına gelen sevgilisinin kollarına girmişti. Diğerlerinin geldiğini gördüklerinde hep beraber kantine indiler.

Jisung direkt sandalyelerden birine oturdu, yanındaki boş sandalyeye de çantasını bıraktı. Minho ise Jisung için yiyecek bir şeyler almak için kalabalık sıraya girerek beklemeye başlamıştı.

"Buraya oturabilir miyim?" diye sordu Yunho, işaret parmağıyla Jisung'ın çantasını koyduğu sandalyeyi göstermişti. Genç omega kafasını kaldırıp ayaktaki alfaya ve sırada bekleyen sevgilisine baktı. "Oh, orayı Minho'ya ayırmıştım ama..." dedi kısık bir sesle. Yunho ise duymuştu ve onu zorlamak istemediğinden anlayışla gülümseyip karşıya, Changbin'in yanına oturdu.

Çok geçmeden Minho elinde kaşarlı, sıcak bir poğaça ve çikolatalı sütle geri döndü. Jisung'ın hem onu hem de yemeği gördüğünden yüzü aydınlanmıştı. Hemen çantasını çekerken Minho'ya doğru uzanması Yunho'nun dikkatinden kaçmamıştı.

Omega keyifle yemeğini yerken diğerleri ise masada açılan sohbete katılıyorlardı. Çok geçmeden yanlarına Seungmin de katılmıştı.

"Öyle işte, Changbin'in annesi çok tatlıydı." Felix Changbin'in ailesiyle tanışma hikayelerini anlatırken diğerleri de komik yorumlarıyla katılıyordu buna. Ancak tabii ki masada olmayan ikilinin yoklukları hissediliyordu.

Seungmin derin bir nefes alıp başını Felix'in omzuna yasladı. Onun şu an ne düşündüğünü anlayan sarışın omega sıkıntılı bir nefes verdi. Uzun zamandır ne Jeongin'i ne de Hyunjin'i görmüşlerdi. Jisung'ın moralini bozmak istemedikleri için kimse bunun konusunu açmasa da eninde sonunda konuşulacağını biliyorlardı.

Diğerleri sohbet ederken Yunho masanın üzerinden karşısında oturan Minho'ya eğildi. Kaşlarıyla Jisung'ı işaret etti. "Siz ne zamandan beri bu kadar iyi arkadaşsınız?" diye sordu. Minho kaşlarını çattı. "Arkadaş değiliz." diye reddetti onu. Yunho'nun ise tek kaşı havalanmıştı şimdi.

"Sevgiliyiz. Hatta Jisung benim eşim." Dedi, sesi biraz yükselmişti. Yunho'nun ağzı bir karış açılırken masada oluşan sessizlik onların konuşmasını diğerlerinin de duyduğu anlamına geliyordu. "A-anladım." dedi genç alfa arkasına yaslanırken. Bariz bir şekilde suratı düşmüştü ve Jisung bunu fark etti.

Çok geçmeden de işi olduğunu bahane edip kalkmıştı Yunho, masadan. Jisung şüphelerinde haklı çıkmaktan korkarak geriye yaslandı, bu konuyu Minho'ya anlatmak istese de alfanın çocukluk arkadaşıyla arasının bozulmasını istemiyordu.

Sıkıntılı bir nefes verdiği sırada bacağında alfanın elini hissetmesiyle o tarafa döndü ve ona gülümseyen Minho'ya karşılık gülümsedi. Bacağındaki elini tuttu ve usul usul parmaklarıyla oynamaya başladı. Bunu yapmayı seviyordu, onu rahatlatan şeylerden birisiydi Minho'nun elleriyle oynamak.

O gün de bir şekilde sona ererken Jisung elindeki telefonuyla salona girmişti. "Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz." Umutsuzca telefonunu kulağından çekerek koltukta oturan sevgilisinin yanına ilerledi.

"Jeongin, telefonuma cevap vermiyor." dedi. Endişesi sesine yansıyordu. Minho derin bir nefes aldı. Hyunjin'in anlattıklarından aralarında neler olduğunu biliyordu. Jisung'a anlatıp anlatmamakta kararsız kalırken omega elindeki telefonu bırakmadan kafasını alfanın göğsüne yasladı. "Okulda da göremiyorum. Onun için çok endişeliyim Minho." Ağlamaklı bir sesle konuştuğunda Minho ona sarıldı.

"Yanına gitmek ister misin?" diye sordu. Jeongin'in biriyle konuşması gerektiğini biliyordu. Jisung da Jeongin'in çok uzun zamandır arkadaşıydı. Bu yüzden hem sevgilisinin endişesi sona ererdi hem de belki Jeongin biriyle konuşursa biraz olsun rahatlardı.
Jisung anında kafasını kaldırdı ve onaylarcasına salladı. "Evet." dedi. "Lütfen gidelim Minho."

Onlar hazırlanırken öbür tarafta genç beta, her akşam olduğu gibi dersine gömülmüştü. Okul açıldığından beri kendini sürekli derse veriyordu. Yanındaki kahvesinden bir yudum içti. Kaçıncı kupası olduğunu saymamıştı bile. Zaten geceleri uyuyamıyordu, canı yemek yemek istemiyordu. Ya ders çalışıyor ya da ancak ağlarken yorgunluktan uyuyakalıyordu.

Kapının çalmasıyla başını kaldırdı. Birini beklemiyordu. Sandalyesini geri itip ayağa kalktı ve odasından çıkarak kapıyı açmaya gitti. Demir siyah kapıyı açtığında ise karşısına çıkan bedenle dudaklarını birbirine bastırıp gülümsemeye çalıştı. "Hyung." dedi. "Hoş geldin."

Jisung ise Jeongin'in zayıfladığı için çöken yüzünü incelemişti. Kalbine ufak bir acı saplanırken içeri girdi. Minho ikisini yalnız bırakmak istediğinden arabada beklemeyi seçmişti. Omega, "Hoş buldum Jeongin." dedi. "Telefonlarımı neden açmadın?"

Genç beta mahçup bir şekilde ensesini kaşıdı. "Ders çalışıyordum." dedi. "Duymamışım." diye devam etti. Doğru söylüyordu.

Jisung anlayışla başını sallayıp montunu çıkardıktan sonra salona girerek lacivert koltuğa oturdu. Jeongin de onu takip edip karşısına yerleşti. "İçeçek bir şey ister misin hyung?" diye sordu. Jisung her ne kadar hemen konuya dalmak istese de ağzının kuruduğunu hissetmişti. "Su alabilir miyim?"

"Tabii." dedi genç beta. Ayağa kalkıp mutfaktan geniş bir bardakla omegaya su getirdi. Jisung birkaç yudum içtikten sonra daha iyi hissetmişti. "Nasılsın?" diye başladı.

"İyiyim hyung, sen nasılsın?" diyerek cevapladı beta. Omega ise kafasını iki yana salladı. "Gerçekten nasılsın Jeongin? Bir sorun olduğunu hissedebiliyorum ama ne olduğunu anlayamıyorum."

Bunun üzerine bir sessizlik oluşmuştu. Jeongin kafasını önüne eğerek parmaklarıyla oynamaya başladı. Jisung'ın ise yavaştan gözleri doluyordu. "Seni üzecek bir şey mi yaptım?" dedi. Telefonlarını açmaması, eskiden neşeyle yanına gelirken şimdi onunla zar zor yüz yüze gelmesi böyle düşündürtmüştü omegaya. Jeongin aniden kafasını kaldırdı. "Hayır, hayır! Hyung sen bir şey yapmadın." dedi ayaklanıp Jisung'ın yanına gelirken.

Jisung ise "O zaman sorun ne?" diye sordu bakışlarını betanın üzerinden çekmezken. "Özür dilerim." dedi Jeongin. "Özür dilerim, ben... ben her şeyi mahvettim. Arkadaşlığımızı, mutluluğumuzu..." Onun da dolan gözlerinden yaşlar birer birer süzülmeye başlarken başını eğmişti.
Jisung ona yaklaştı ve arkadaşına sıkıca sarıldı. "Anlat bana. Sana yardım edeceğim."

Böylelikle Jeongin olup biten her şeyi tek seferde anlatmıştı Jisung'a. En sonunda ikisi de ağlamaktan kızaran gözleriyle birbirlerine bakıyorlardı. "Üzgünüm Jeongin." dedi Jisung. "Kendi derdime o kadar çok düşmüştüm ki senin bunları yaşadığını fark edemedim. Berbat bir arkadaşım ben." Omega tekrar ağlamaya başlarken Jeongin ise kafasını hızlı hızlı iki yana sallamıştı.

"Saçmalama Hyung, sen hamilesin. İlk önce kendinle ilgileneceksin tabii ki." dedi. Sesi ağlamaktan çatlamıştı. Burnunu çekip Jisung'a sarıldı. Jisung da gözyaşlarını silmeye çalışarak ona karşılık vermişti. "Hyunjin'le de konuşacağım." dedi. Ancak Jeongin istememişti.
"Gerek yok Hyung. Artık asla eskisi gibi olamayız."

'Eskisinden de güzel olabilirsiniz.' Demek istese de betaya boş umut vermekten korkmuştu Jisung. O yüzden Hyunjin'le konuşmadan ona bir şey söylemek istemiyordu ancak arkadaşının üzülmesini de istemiyordu. "Her şey yoluna girecek." dedi bu yüzden. Böyle olacağına inanmak istiyordu.

Bir süre daha konuştuktan sonra Jeongin birazcık rahatlamış hissediyordu. Jisung'a teşekkür edip onu geçirdi ve dersine devam etmek üzere odasına çıktı.

Jisung ise hala bahçede bekleyen arabaya koşarak binmişti. Minho sürücü koltuğunda ona doğru döndü. Jisung'ın ağladığı her yerinden belli olan yüzünü avuçları arasına aldı ardından. "Nasıl geçti?" diye sordu.

Jisung yanaklarındaki Minho'nun ellerinin üzerine kendininkileri koydu ve burnunu çekti. "Emin değilim." diye cevapladı. Aralarında oluşan bir sessizlikten sonra "Sen biliyor muydun?" diyerek alfaya kaşlarını kaldırdı.

Minho eğilip onun kızaran burnunun ucuna bir öpücük bıraktı. "Özür dilerim." dedi. "Seni endişelendirmek istememiştim."
Jisung başını onaylarcasına salladı, Minho'ya kızmamıştı. Alfa bir kez de omeganın yanağını öptükten sonra yola dönüp arabayı çalıştırdı.
Böylelikle kısa sürede evlerine vardılar.

Jisung, yatağa yattığında hem fiziksel hem mental olarak çok yorulduğunu fark etmişti. Minho da bunu hissettiği için huzurlu bir uyku çektiğinden emin olmak adına omegasını sıkıca kolları arasına aldı.

Ertesi sabah yine aynı rutin işler vardı. Tek fark bu sefer okuldan sonra hep birlikte bir şeyler yapmak için en sevdikleri kafede buluşacak olmalarıydı. Jeongin ve Hyunjin o olay yaşandığından beri ilk defa karşı karşıya geleceklerinden dolayı herkes bir tık gergin olsa da belki aralarını düzeltmek için bir fırsat olabilir diye düşünüyorlardı.

Ancak bu umutları, sarışın alfanın muhabbetin sessizleştiği bir yerinde söylediği cümleyle birlikte Jeongin'in minik kalbinde kaldıramayacağı büyük bir enkaza sebep olarak yıkılmıştı.

"Ben Amerika'ya gidiyorum."

Yine uzun bir bölüm oldu. Oy vermeyi unutma pls

Continue Reading

You'll Also Like

799K 65.3K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
39.1K 3.4K 25
"Bana bak!" derken beni sallayan sarışınla kafamı hafiften kaldırıp sinirli yüzüne baktım"Taşşaklarını koparmamı istemiyorsan ağzının ayarını bil" di...
1.6K 150 12
hyunjin: asla iyi biri olmayacağını bilmelisin lee minho.
105K 8.9K 28
baba olacağız #1 chanmin İlk chanmin mpreg ficidir.