ALABORA

By kursunirenkleeer

180K 7K 5.1K

Neden bence yardıma ihtiyacın olabilir hem kocalar ne için var karıcığım " dedi tırnağını ensemde gezdirip... More

Bolum 1
Bölüm 2
Bölüm 3
BÖLÜM 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bolum 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
BÖLÜM 20
BÖLÜM 21
Bölüm 22
Bölüm 23
BÖLÜM 24
Bolüm 25
ALINTI
BÖLÜM 26
Bölüm 27
Bölüm 28
28 .BÖLÜM ALINTI
BÖLÜM 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
BOLUM 34
BÖLÜM 35
BÖLÜM 36
BÖLÜM 37
BÖLÜM 38
BÖLÜM 39
Bölüm 40
BÖLÜM 41
Bölüm 42
BÖLÜM 43
BÖLÜM 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
BÖLÜM 49
BÖLÜM 50
BÖLÜM 51
Bölüm 52

Bölüm 33

2.1K 89 123
By kursunirenkleeer

Sağlıklı ve öfkeli bir Boran'a katlanmak zorken ,hasta ve öfkeli Boran hic çekilmiyordu.
Boran'ın uyanmasının üzerinden bir hafta geçti ve son üç gündür hastanede durmadan her şeye kızıp bağırabiliyor,bu sabah doktorla neden taburcu edilmiyor diye tartıştı.
Doktor değerlerini tekrar kontrol ettirip herşeyin yolunda olduğundan emin olmadan ve çatlaklar biraz daha iyi bir hale gelmeden seni burada tutmak zorundayız dedi ama kime dedi anlamadım.
Israrla taburcu olmak istediğini söyleyip duruyor .
Şimdi de durduk yere Necati'ye bağırıyor ,odadan çıkıp hemen kapının yanındaki sandalyede oturmuştum .
Başımı yasladığım duvara bir kaç kez vurdum.
Nefesim kesiliyordu.
O böyle delirdikçe benim sinirlerim daha fazla yıpranıyor ve ne yapacağımı bilemez bir hale geliyordum.
Necati odadan kıpkırmızı bir surat ve bitik bir halde çıktı.
Başını benim tarafıma çevirince göz göze geldik.

"Üzgünüm"dedim.

Derin bir nefes alıp verdi "üzerimden kamyon geçmiş gibi hissediyorum " diyince bir anda gülmeye başladım.

Sonra ekledi "Olsun sonuçta iyi ya hiç sıkıntı değil Efnan yenge ,abim iyi olsunda "dedi .
Sadakati ve sevgisi içimi ısıttı .
Elimi kaldırıp koluna vurdum"Teşekkürler" dedim.
Gülümsedi "Neyse ben gideyim bugünlük bir kamyon yeter bana şu abimin söylediklerini halledeyim "dedi .
Başımı sallayıp onay verdim ,dönüp yürümeye başladı.

" Necati "diye seslendim.
Dönüp bana baktı " Bana bir kahve ve yiyecek bir şeyler gönderir misin ? "

" Tamamdır hemen yolluyorum "dedi ve tekrar dönüp yürümeye başladı.

" Efnan ,Efnan neredesin ?"diye bağıran Boran'ın sesiyle yerimden kalkıp derin bir nefes alarak kapının koluna uzandım ve kapıyı açıp odaya girdim.

" Neredesin sen ?" Diye çıkıştı yeniden .

" Koridordaydım Boran ,sakinler misin ?
Necati ile konuşunca daha doğrusu adama durduk yere sinirlenip bağırınca kapıya çıktım bende ".

"Neden haber vermiyorsun ?"

" Kapının önündeydım Barut Karadağ bir yere gitmedim" .

Sessizce bir şeyler homurdanıp yataktan kalkmaya çalıştı.
Hızlı adımlarla yanına koştum ve önünde durdum.

" Ne yapıyorsun sen ?"

" Tuvalete gideceğim müsaadenle "dedi .

"Tamam da niye bana söylemiyorsun ,farkında mısın yaralısın sen ve tek başına hareket etmemen gerekiyor ".

Başını kaldırıp bana baktı "Ne diyeyim Efnan beni tuvalete mi götür?"

"Evet gerekirse öyle söyleyeceksin ben senin karınım unuttun mu ?"dedim.

" Ne olursa olsun beni tuvalete götür demeyeceğim "dedi.

Allah'ım lütfen sabır ver dedim içimden"Sen bana banyo bile yaptırdın Boran, şimdi neden böyle saçma sapan şeyler yapıyorsun alt tarafı yardım edip kolundan tutup seni tuvalete kadar götüreceğim"dedim.

"O Başka bu başka. "

" Saçmalıyorsun gerçekten saçmalıyorsun artık "dedim ve ekledim.

" Boran Karadağ simdi ya benim yardımımı kabul edip benimle tuvalete kadar gelirsin ,yada " .

" Yada ne ?" dedi .

"Yada seninle bir daha asla konuşmam " dedim.

Güldü ve " Gerçekten beni bununla mı tehdit ediyorsun ?"

" Komik olan ne ?" Diye sordum.

" Beni tehdit etmen ".
Omuz silkip "Geliyor musun ,gelmiyor musun ? ".

" Beni çok korkuttun Efnan ,gelmezsem olmaz " dedi güldüm ve koluna girip onu ayağa kaldırdım.
Küçük adımlarla yürümeye çalışırken ,gerçekten onu taşımakta zorlandığımı farkettim ve acaba bu yüzden mi ona yardım etmemi istemiyor diye düşünmeden edemedim.
Yavaş yavaş ilerlerken kapı tıklatılıp açıldı .

Hamza elinde kahve ve bir poşet ile odaya girdi.

" Efnan Hanım kahve ve yiyecek bir şeyler istemiştiniz Necati yolladı"dedi.

"Şuraya bırak Hamza " dedim.

" Yardım edeyim mi ?"

" Gerek yok işinize bakın "dedi Boran ,Hamza poşeti ve kahveyi bırakıp kaçarak odadan çıktı .
" Çok kabasın "dedim .

Yüzünü buruşturup " İçeriye mi davet etseydim?
Hatta zahmet etmişsin buraya kadar otur kahveyi sen iç mi deseydim? " dedi sinirle.
Banyonun kapısına uzanıp açtım "Mümkünse hiç bir şey söyleme sen "dedim, onu banyoya soktuktan sonra kapıyı kapatıp " Bekliyorum " diye seslendim..
Yine bir homurdanma duydum ama ne dediğini anlamam mümkün degildi.
Banyodan çıktıktan sonra ona tekrar yardım edip yatağa yerleştirdim ve bacağını örttüm.
Bir bacağı alçıdaydı.
Bu yüzden üzerinde siyah şort ve siyah bir tişört vardı.
Omzuda hala sargıda ve omuzluk takılıydı.
Sol ayağı ve sağ omzu yaralı olduğu için hareketleri fazlasıyla kısıtlıydı ve bu da onu daha fazla sinirli bir adam haline getiriyordu.
Yani normalde sinirli bir Boran'ın on hatta bin kat daha sinirli halini düşünün.
Siz bunu düşünemiyorsunuz bile ama ben birebir bu adamı yaşıyordum.
Nefes alış verişi bile öfkeli ve sesliydi.

"Bir şey ister misin ?"Diye sordum Hamza'nın bıraktıklarına doğru ilerlerken.

" Hayır " dedi sert bir şekilde.
Derin bir nefes çekip kahveyi elime aldım.

" Emin misin ?
Sabahtan beri bir şey yemedin ve birazdan ilaç alman gerekecek ".

" Hayır 'ın nesinden anlamıyorsun Efnan ?" dedi.

Sinirle elimdeki kahveyi aldığım yere sertçe bıraktım, sıcak kahve hem elime hemde etrafa döküldü.
Elim sıcak kahve yüzünden yanarken dönüp Boran'a baktım..

" Senin sorunun ne ?
Neden doğru düzgün sakin bir şekilde cevap vermeyi yada konuşmayı denemiyorsun?
Kimden neyin öfkesini çıkarma çabasındasın anlamıyorum " dedim.
Konuşurken yıpranan sinirlerim ve sert çıkışım yüzünden titriyordum ve lanet olası elimi yaktığım için canım acıyordu.

" Sen az önce kahveyi eline mi döktün?"Diye sordu .

" Bu sorduğum soruların cevabı değil, ayrıca evet lanet olası kahveyi elime döktüm ve şuan parmaklarım yanıyor "dedim ve arkamı dönüp kapıya doğru adımladım.

"Efnan" dedi ama onu duymazdan gelmeyi deneyip kapıya ulaştım, kola uzanıp kapıyı açtım ve tam çıkarken tekrar "Efnan" diye söylendiğini duydum ama umursamadım kapıyı kapatır kapatmaz yere çarpan ve muhtemelen paramparça olan bir şeylerin kırılma sesini duydum, ya yan tarafında bulunan küçük dolabın üzerindeki vazo yada sürahiyi fırlatıp kırmıştı.

Hamza beni görür görmez ayağa kalktı "Ben üzerime kahve döktüm acile gösterip geliyorum, arada bir Boran'ı kontrol edin ben gelene kadar " dedim.

Yanındaki adama sen " Efnan hanımla in ve onu bir an olsun yanlız bırakma "dedi gözlerimi devirdim ve konuşmadan yürümeye başladım.
Acile girip doktorlardan birine elimi gösterip kahve döktüğümü söyledim.
Kızarıklığa bakıp "Neyseki kahve çok sıcak değilmiş hafif bir yanık krem sürüp saralım " dedi.
Başımla onayladım doktorda yanık kremi sürüp elimi sardı.
Sonra da reçeteye bir şeyler karalayıp bana uzattı.

"Bu kremi alıp bir iki gün sürün, iz kalmaz ve hemen geçer" dedi.
Tam teşekkür edecekken telefonum çaldı.
Hemen cebimden çıkarıp baktım "Teşekkürler doktor bey"dedim reçeteyi yanımdaki korumaya uzatıp telefonu açıp cevap verdim.

" Efendim Boran ".

" Neredesin ?"Diye sordu daha sakin bir tonda.

" Acildeyim elime baktırdım geliyorum "dedim.

" İyi misin her şey yolunda mı?"

"Evet hafif bir yanık krem sürüp sardılar ."

" Siktir ."dedi .

"Efnan"diyen başka sese dönüp baktım.
Karan asansöre doğru geliyordu.

"Kim o ?"Dedi Boran .

"Karan" diye cevap verdim o arada Karan hızlı adımlarla yanıma koşup "Acilde ne işin var senin ,ne yapıyorsun?" Dedi.
Elimi gösterip " Yandı sardılar önemli bir şey yok "dedim.

" Nasıl becerdin ?" Diye sordu, telefondaki Boran " Efnan " diyince onu unuttuğumu fark edip "asansör geldi geliyoruz" dedim ve cevabını beklemeden telefonu kapattım.
Kapıları açılan asansörden içeriye girdik ve Boran'ın olduğu katın düğmesine bastık kapılar kapandı ve hareket etmeye başlarken " Nasıl oldu bu ?" Diye sordu Karan yanık elimi tutarken.

"Kahve bardağı elimden kaydı ve döküldü,önemli bir şey değil" dedim omuz silkerek.

"Dikkat etmelisin Efnan ,Boran nasıl "' dedi .

"Barut gibi ,adının hakkını fazlasıyla veriyor dedim "

Karan gülüp "Onun adı Boran ,Barut senin taktığın bir lakap ama hatırlatırım " dedi .

Ters ters bakarak " Komik mi bu şimdi, Boran'ın anlamını da bildiğini varsayıyorum "dedim .

" Ne yaptı?"

"Ne yapmadı ki diye sormalısın, doktorla kavga etti ,hemşireye gereksiz bir şekilde bağırdı, Necati'nin canına okudu ,bana tavırlarından bahsetmiyorum bile ,sanki bütün her şeyin sorumlusu ben mişim gibi davranıp bana sürekli tersleniyor ve ona yardım etmeme izin vermiyor" dedim cümlemi tamamlarken gözlerim doldu.
Gerçekten bana herşeyin suçlusu benmişim gibi davranıyordu ve bu gerçeği şuan Karan'a anlatırken fark ediyordum .

" Saçmalama Efnan sadece sinirleri bozuk ve yatağa mahkum kalmak onu deli ediyor " dedi.
Asansor nihayet bizim katta durdu ,kapılar açıldı ve Karan ile beraber asansörden çıkıp odaya doğru ilerledik.
Karan önde ben arkada odaya girdik .
Boran hala bıraktığım şekildeydi.

"Merhaba"dedi Karan, Boran ona başıyla selam verip arkada duran bana gözlerini dikti .

"Efnan" dedi Karan'ın arkasından çıkıp yanına doğru yürüyerek "Bir şeye mi ihtiyacın var ?"Diye sordum.
Yerde herhangi kırık bir şey ve dağınıklık yoktu ama tahmin ettiğim gibi sürahi de eski yerinde yoktu.
Yanına yaklaştığımda sargılı elimi tutup " Neyi doğru düzgün yaparsın ki kadın, resmen kendini yaktın "dedi söylediği cümleye ve tonlamasına bakıp elimi hemen elinin arasından çekip arkama sakladım.
Gözlerini bana dikip sert birşekilde baktı ve "Efnan sen otele geç dinlen birkaç gün " dedi şaşkın şaşkın ona bakıp "Ne ?"Diye sordum .

"Çok yorgunsun baksana kendine bile faydan yok ,bana nasıl bakacaksın?"dedi ardından " Otele git ve dinlen "diye ekledi.

Uzun uzun yüzüne bakıpyüzünde herhangi bir mimik dahi oynamayınca "Sen ciddisin? "Dedim.

"Necati seni otele bıraksın " dedi tekrar.

Karan'a baktım hiç bir şey demeden Boran'a bakıyordu.

" Hiç bir yere gitmiyorum, burada kalacağım " dedim.

"Fikrini sorduğumu hatırlamıyorum " dedi ve "Necati"diye bağırdı.

Necati hemen kapıyı açıp odaya girdi "Buyurun Boran bey"

" Efnan'ı otele götür "dedi .

Boran'a bakıp "Necati çık dışarı kimse hiç bir yere gitmiyor"dedim.

Necati yerinden kıpırdamayınca " Necati çık " diye bağırdım.

Karan araya girip "Hey siz ikiniz sakin olun"dedi .

Konuşmadan odadaki koltuğa doğru adımlarımı yönlendirdim ve gidip koltuğa oturdum.
Bacak bacak üstüne atıp geriye yaslandım.
Necati hala kapıda duruyordu öyle ona bakıp "Beni duymadın herhalde " dedim.

"Burada emirleri benden alıyorlar " dedi Boran .
Derin bir nefes alıp verdim, ona baktım "Karan bizi yanlız bırakır mısın?"Diye sordum .

Karan konuşamadan " Sabrımı taşırıyorsun Efnan, sana bir şey söyledim ve söyledigimi yap kalk o siktiğimin oteline git"diye bağırdı.
Sanki ilk tanıştığım Boran karşımdaydi öfkeli sert kırmaktan korkmayan .
Neredeydi iki hafta önceki kocam .

" Boran " dedim .

Gözlerini kapatıp bir süre bekledi açtığında gözlerindeki saf öfke beni bir an afallattı.
Yerimden kalkıp kapıya doğru ilerleyip Necati'yi geçtim kapının koluna uzandım Boran'ın gözlerinin içine bakarak;

" Eğer şuan bu hastaneden çıkarsam, gideceğim yer emin ol ki otel olmaz ,beni neden yanında istemiyorsun bilmiyorum ama bir daha bana git dersen bunun sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsın " dedim kapıyı açtım odadan çıkıp kapıyı duvarları inletecek şekilde çarparak kapattım..
Hamza 'nın yanına gidip sessizce "Bana hemen boş bir oda bul" dedim.
Hamza önce bana baktı sonra da başına sallayıp " Benimle gelin " dedi.
Peşinden gidip biraz yürüdüm koridoru bitirip sola döndük bir kapının önünde durduk, sonra da açtığı kapıdan içeriye girdim " Buraya gelmedim sende beni görmedin bir süre kimseyi görmek konuşmak istemiyorum, Özellikle Boran'a nerede olduğumu söylersen seni asla affetmem" dedim.

" Efnan yenge ,Boran bey beni öldürür "dedi.
Ben ona bakmaya devam ederken "Tamam yenge tamam" dedi sıkkın bir şekilde.

" Teşekkürler "dedim Hamza başını sallayarak odadan çıktı bende kapıyı arkasından kapatıp sırtımı kapıya yasladım ve tuttuğum göz yaşlarımı serbest bıraktım .
Öylece kapının önünde çöküp ne kadar ağladım bilmiyorum, çok üzgün ve yorgundum fazla kırılgan ve duygusal hissediyordum.
Bunca şeyin üzerine Boran'ın bu tavırlarını hiç haketmiyordum ne istediğini ne yapmaya çalıştığını da hiç bir şekilde anlamıyordum.
Üst üste bir kaç kez telefonum çaldı ama açmaya yada kim olduğuna bakmaya bile gerek duymadım.
Yerimden kalkıp gözyaşlarımı sildim ve ağlama artık diyerek kendime telkinde bulunup odanın kapısını kilitleyip beni çağıran boş yatağa doğru ilerledim.
Ayakkabılarımı çıkarıp yatağa geçtim ve başımı yastığa koyup dizlerimi kendime çekip cenin pozisyonu alarak uzandım.
Pencereden gökyüzündeki bulutları izlerken bir kez daha telefonum çaldı.
Cebimden çıkarıp arayana baktım,neredeyse bir saatten fazladır burada olduğumu telefona bakarken fark ettim.
Telefon elimde titriyordu aramayı geri çevirdim ve diğer aramaların da Boran ve Karan'a ait olduğunu gördüm.

Mesaj bölümüne girip Boran'a mesaj yazdım..

EFNAN " Bana git dedin bende gittim şimdi beni aramayı kes " yazdım.
Anında küçük hareketli noktalar belirdi .

BORAN "Hangi Cehennemdeysen hemen buraya gel" yazdı.
Sinirden saçlarımı çekmek istiyordum.

EFNAN " Ne istiyorsun Boran bir saat öncesine kadar ,git diye bağıran sendin bende gittim ,şimdi ne zaman istersem o zaman dönerim " yazdım.

BORAN "İyi nasıl istersen " yazdı ,yazdığı mesaja inanamayarak üç kez daha okudum bir kaç kez cevap yazmaya kalkıştım yazıp yazıp sildim sonra yazmaktan vazgeçip mesaj bölümünden çıktım..
Karan'ın aramasını açıp onu aradım.
Hemen cevap verdi.

" Neredesin Güzelim "dedi hemenn.

Keşke kocam da senin gibi biraz sakin bir adam olabilseydi diye içimden geçirip "Karan ben biraz yanlız kalmak ıstiyorum, merak etme iyiyim ve güvenli bir yerdeyim ,biraz dinlenip geleceğim" dedim.

"Neredesin?"

"Hala hastanenin içindeyim sadece bunu bil biraz alana ihtiyacım var ".

" Efnan bu güvenli değil " dedi Karan .

"Güvenli olan ne otel odasına kapatılmak mı?
Beni yanında istemeyen Boran bey güvenliğimi de umursamasın lütfen "dedim.

"Seni öldüreceğim Efnan" diye bağırdı.
Sesin hoparlörde olduğundan o kadar emindim ki .

"İyi durma yap Boran beni de kendini de kurtarmış olursun" dedim ve telefonu kapattım.
Telefonu sessize alıp yatağın altına koydum ve gözlerimden tekrar yaşlar süzülmeye başladı.

"Yeter ağlama" dedim kendi kendime ve derin nefesler çekip gözlerimi kapattım..
Benim ona kızmam ve tavır yapmam gerekirken, onun bana durmadan kızması ve kötü davranmasına katlanamıyordum.
Günlerdir uyanması için dualar edip yalvardığım adam uyandıktan saatler sonra resmen bir canavara dönüştü ve her şeye bağırıp çağıran tahammülü olmayan bir adam haline geldi keşke nedenini anlayabilseydim yada benimle konuşmayı ve paylaşmayı deneseydi beni uzaklaştırmak yerine .
Başım düşünmekten ve ağlamaktan o kadar ağrıyordu ki ağırlaşan gözlerime ve beni bastıran uykuya daha fazla dayanamadım ve kendi düşüncelerim arasında uykuya daldım..

Kapı kolunun aşağı yukarı indirilmesi ve çalınması ile gözlerimi açtım.
Hava karardığı ve ışıklar kapalı olduğu için oda karanlıktı.
Bir an etrafımda dönüp nerede olduğumu kavramaya çalıştım ve zorlanan kapı kolu ile yaşadıklarımı ve nerede olduğumu anımsadım.
Derin derin nefesler alıp verdikten sonra yerimden kalkıp yataktan indim, üstümü örtmek aklıma gelmediği icin biraz üşümüş ve uyuşmuştu her yerim..
Yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledim, önce ışıkları sonra da kapıyı açtım..
Boran karşımda tekerlekli sandalyede oturuyordu.
Arkasında da Hamza duruyordu.

" Seni almaya geldim " dedi..

"Beni yanında istemediğini düşünüyordum "diye karşılık verdim.

"Yanlış düşünüyorsun " .
Kollarımı göğsümde bağladım ve ona baktım .

"Beni düzelt o zaman " diye cevap verdim.

Elini tutmam için uzattı, sadece ona baktım bir süre eli havada kaldı sonra indirip "Peki tamam nerede konuşalım ama bilki şu sandalyede oturmak hiç öyle göründüğü kadar rahat değilmiş" dedi.

Gözlerimi kısarak ona bakıp " Hamza Boran beyin odasına gidelim " dedim ve odadan çıkıp onları beklemeden yürümeye başladım.
Geldiğim gibi ilerleyerek kapıda bekleyen Necati ve diğer korumalara baş selamı verdim ve Boran'ın kapısını açıp odaya girdim.
İçeri girebilsinler diyede kapıyı açık tuttum.
Boran ve Hamza odaya girince Hamza tam ona yardım edecekken " Sen çık ben hallederim"dedim.

" Çık Hamza " dedi.

Hamza " Peki Boran bey "diyerek odadan çıktı.

Yanına gidip "Hadi"dedim.

" Çok kızgınsın " dedi .

"Burada böyle oturarak mı konuşmak istiyorsun ?
Öyleyse az önce de konuşabilirdik " dedim.

" Hayır yatağıma geçeceğim " dedi iyi dedim ve koluna girip onu önce ayağa kaldırdım sonra da yatağına yerleştirdim.
Bacaklarını örttükten sonra kollarımı göğsümde bağlayıp ona baktım.
Elini yatağın hoş tarafına vurup "Gel" dedi.

"Seni dinliyorum" dedim tavrımdan taviz vermeyecektim .

"Efnan ben çok öfkeliyim"

"Bunu biliyorum zaten bana nedenini söyle,sorun ne ,neden beni kendinden uzaklaştırıyorsun ?"

" Seni kendimden uzaklaştırmıyorum ".

" Doğru herşeyin sorumlusu ben mişim gibi davranıp canımı yakıyorsun ".

Söylediğim kendisine adeta tokat gibi çarpıp onu afallattı,şimdi hayretle bana o bakıyordu.
Gözlerini açıp kapattı.

"Böyle bir şeyi nasıl söylersin Efnan " dedi elini uzattı bu sefer geri çevirmedim ve uzattığı elini tuttum beni kendine doğru çekti, iki adımla aramızdaki mesafeyi kapattım.

" Gel " dedi işaret ettiği yere eğilip oturdum.
Beni kendine çekip sıkıca sarılıp saçıma bir öpücük koyduktan sonra derin bir nefes çekti.
Ondan ayrıldım şimdi gözlerimin içine bakıyordu.

"Sana böyle bir şey hissettirdiğim için çok üzgünüm, ben sadece şu yatağa mahkum olmaktan nefret ediyorum, bir anlık zaafım yüzünden başımıza neler geldi ,sana sürekli korkunç şeyler yaşatıyorum ve bu durumdan nefret ediyorum,daha fazla üzülmeni istemiyorum, çok yorgun görünüyorsun ,dinlenmem için gitmeni istemiştim ama işte galiba onuda yanlış ifade ettim..
Üzgünüm özür dilerim " dedi .

"Bu hayatta iyi kötü başıma ne gelirse gelsin sen varoldukca ben hepsine razıyım.
Sana bir şey olacak diye öyle çok korktum ki,sen şimdi buradasın yaşıyorsun elimi tutuyorsun ya, geri kalan hiçbir şey önemli değil, düşünme böyle şeyler oldu bitti Kadir de şimdi olması gerektiği yerde lütfen Boran biraz sakin ol,bu şekilde kendini de bizi de yıpratıyorsun,Seni Seviyorum Boran Barut Karadağ, her halinle,her şart ve koşulda, Seni çok Seviyorum" dedim .

Bana gülümseyerek bakmaya devam etti .

" Ahhh Efnan nerede nasıl bir iyilik yaptım bilmiyorum ama her ne yaptıysam iyi ki yapmışım ki Rabbim mükafat olarak Seni bana vermiş "dedi .

Şimdi ben gülümsüyordum ona yaklaşıp dudaklarından öptüm sonrada dikkatli bir şekilde ona sarıldım..
Oda bana sarıldı bir süre böyle kaldıktan sonra boynumdan öptü ve birbimizden ayrıldık.
Boran bana bakıp " Efnan bir şey soracağım, Otele gitmem ama sonuçlarına katlanırsın derken ,nereye gitmeyi düşünüyordun,hoş nereye gitsen de ben seni bulur alırdım ama ,merak ettim ve senden duymak ıstiyorum".

Omzumu silkip ,İstanbul'a eve dönerdim yada buradaki eve giderdim,ciftlikte olabilirdi ,yani senden uzağa en fazla evlerimizden birine gidebiliyorum, çünkü bütün yollarım yine sana çıkıyor "diye cevap verdim .
Boran bir kahkaha atıp beni kendine çekip tekrar sarıldı.

"Yemek yedin mi ?"

Ondan ayrılıp " Odada uyuyakalmışım hiçbir şey yemedim".

"Tamam yemek istemiştim de seni bulunca beraber yeriz diye bekledim, ayrıca şu adamları etkin altına almaktan vazgeç, adamı canıyla tehdit ettim ,adam Boran bey yengeme söz verdim canımı al ama ona verdiğim sözden dönemem dedi ,düşünebiliyor musun benim adamım ama bana itaat etmiyor "dedi.

" Kadının Fendi sevgilim, darısı başına inşallah " dedim.

"Hadi kalk kocanın karnını doyur ,kadının fendi imiş, imânı anlamadım sanma sana cevap vermeyeceğim "dedi .

Yerimden kalkıp yemek poşetlerinin olduğu yere gidip poşetlere baktım ardından paketleri poşetlerden çıkarıp masaya yerleştirdim.
Masayı sürükleyerek Boran'ın yatağına götürdüm.
Masayı yerleştirdikten sonra ayağının kenarındaki boş yere oturup kaşığı elime aldım ve "Beyim müsaden varsa ben sana yedireyim "dedim çorba kasesini karıştırırken kaşığı çorba ile doldurup ona doğru kaldırdım..

" Sen zahmet etmeseydin Hanım ama madem çok istiyorsun "dedi göz kırparak ,ardından uzattığım kaşığı ağzına alıp çorbayı içti.
"Afiyet olsun beyim " dedim gülerek.
Hem Boran'a yedirdim hemde kendim yemek yedim ,sonra yemeği kaldırıp toparladım, hemşire gelip Boran'a ilaçlarını verdikten sonra birlikte bir film açıp izlemeye başladık.
Boran cok fazla sessiz kalınca dönüp baktım ve uyuduğunu gördüm.
Tüm gün o kadar sinirle dolaşıp kendini gereğinden fazla yorduğu için çok bile dayanmıştı.
Yerimden kalkıp yatağını biraz indirip üstünü örttüm saçlarını okşadım ki normalde hemen uyanması gerekirdi bu yaptıklarımdan sonra, ki uykusu çok hafif biriydi ama aldığı ilaçların etkisi yüzünden hissetmedi bile ,alnından öpüp yanındaki kumandayı alarak televizyonu kapattım.
Dolaptan yastığı ve pikeyi çıkardım Boran'ın ısrarlarına rağmen yanında uyumuyordum.
Çünkü biraz deli uyurdum ve Boran hala yaralıydı.
Elimdekileri koltuğa koyup uzandım ve başımı yastığa koyarak üstümü örttüm ,dönüp Boran'a baktım uzun uzun onu izledikten sonra uykuya daldım..
Odadaki kısık sesler yüzünden yavaş yavaş gözlerimi açtım.
Karan ile Boran hareretli bir şekilde konuşuyorlardı.
Ne konuştuklarını anlamaya çalıştım hiçbir şeyi tam olarak yakalayamadım.
Boran'ın sadece cümlesinin sonunu yakalayabildim " German 'ın parmağı olmadığından emin misin ?" Diye bir şeylerdi galiba ama cümlenin öncesini ne yazık ki yakalayamadım.
Ben öylece onları sessizce izlerken " Günaydın karıcığım "dedi Boran bir kere bile benim tarafıma dönüp bakmadan uyandığımı nasıl anladın be adam .

Boğazımı temizleyerek "Günaydın kocacığım" dedim ve Karan'a bakıp "Günaydın, hoşgeldin sabah sabah fısır fısır öyle bir konuşmaya kaptırmıştınız ki bölmek istemedim "dedim yakalanmanın verdiği saçma sapan suçluluk hissiyle gereğinden fazla açıklama yapmaya başlamıştım.

" Kesin ondan yoksa hiç öyle merak etme huyların yoktur karıcığım " dedi Boran .

Yerimden kalkarken "Bakıyorum bu sabah yine dikenlerin ile beraber kalkmışşın sevgilim ".

Pikeyi katlayıp yastığı alarak dolaba doğru ilerledim .

"Bana söyleyene bak hiç bir fırsatı kaçırmayan kendisi değilmiş gibi ".

Gözlerimi devirip dolabın kapağını açıp elimdekileri yerleştirdim ve kapısını kapatıp onlara döndüm.

Karan "Sabah sabah hiç cekemeyeceğim sizi ,kesin tartışmayı" dedi .

" Bu tartışma değil ki bizim günlük rutinimiz oldu,Boran güne dikenlerini birilerine batırmadan başlayamıyor,bugün de nasibimizi aldık çok şükür " dedim ve arkamı dönüp banyoya doğru ilerdim .

Karan " Yemin ederim lafla dövmek diye bir şey varsa bunu Efnan'dan daha iyi yapan kimse yoktur "diye düşünüyorum dedi.

Boran " Eli de ağır benden söylemesi "diye ekledi .

Banyodan "Sizi duyabiliyorum dedikodumu yapmayı kesin" diye bağırdım.
İkisinin kahkaha sesi kulaklarımı doldurunca derin bir nefes alıp musluğu açtım ,elimi ve yüzümü yıkadım.
Banyoda işlerimi hallettikten sonra saçımı örüp banyodan çıktım.
Karan ve Boran'a Selin de katılmıştı .
Boran kendi yatağında uzanmaya devam ederken ,Karan ve Selin koltukta yan yana oturuyorlardı ve Karan'ın bir eli Selin'in omzundaydı.

"Günaydın Selin hoşgeldin" dedim.
Gülümseyerek yerinden kalktı bende ona doğru yürüdüm birbimizi öptükten sonra o tekrar yerine Karan'ın yanına geçti,bende masanın üzerinde olan yemek poşetlerinin yanına gittim..
Poşetleri açıp gelen kahvaltılıkları masaya dizdim .
Buzdolabına yönelip kapağını açtım ve portakal suyunu çıkartıp bardağa doldurdum.
Masayı hazırladıktan sonra yavaşça sürükleyerek Boran'ın yatağına doğru ilerledim.
Kimseden çıt çıkmıyordu.

"Neden konuşmuyorsunuz ?"dedim.
Masayı yatağın kenarına yaklaştırırken.
Karan " O kadar kendini yaptığın ise kaptırmıştın ki seni şaşkınlıkla izliyoruz " dedi .

" O kendimi yaptığım işe kaptırmaktan değil, söyleyecek cümlem kalmadığından " dedim.

" Ohaaa vurdu gool oldu " dedi Selin.
Sabah sabah kızın tepesini yine nasıl artırmayı başardınız?"Diye sordu.

Masayı yatağa yerleştirip " Bugün bunu içmen gerekiyor ve bu hazırladıklarımı da bitirmen " dedim Boran'ın gözlerinin içine bakarak oda derin derin bana bakıyordu.
Ağzını açıp itiraz etmesini beklerken "Tamam" demesiyle şaşkınlığa uğradım.
Hafif bir tebessüm edip "Ekmek" dedi hemen ekmeği kesip "Üzerine biraz tereyağı ve reçel sürdüm ve yemesi için ona uzattım "ağzını açtı ve uzattığım lokmayı yemeye başladı.

Boran lokmasını çiğnerken uzanıp eline portakal suyunu alıp içti.
Karan ve Selin'e bakıp "Çay kahve siz ne içersiniz yada kahvaltı yaptınız mı?"Diye sordum.

" Ben hallederim ve evet kahvaltı yaptık "dedi Selin yerinden kalkıp kahve ve su ısıtıcısının olduğu yere doğru ilerledi.
Boran'ın sağ omzu sargılı olduğu için solu kullanmak zorunda kalıyordu ve biraz tek başına kullanmakta zorlanıyordu.
Bu yüzden yemeğini zorlada olsa ben yedirmeye çalışıyordum.
Boran çatalı elimden alıp "Otur"dedi hemen masanın diğer tarafına ayak ucuna oturdum Selin ile konuşurken lokmalara ayırdığım ekmeği aldı ben kendi yiyecek zannederken bana uzattı ağzımı açıp ekmeği aldım sonra da çatalla bana uzattığı peyniri yedim .

" Aferin beni beslerken kendini beslemeyi unutuyorsun Efnan Karadağ "dedi.

"Senden sonra ben yiyorum " dedim .

"Şu beslenme konusunda nedense sana çok fazla güvenemiyorum o yüzden gözümün önünde ye "dedi .

Ekmeği uzatıp Ağzına koyup daha fazla konuşmasını engelledim .
Biz kahvaltı ederken ,Karan ve Selin ile birlikte aynı zamanda sohbet etmeye başladık.
Doktor gelince masayı toparladım ve yerimden kalktım.

"Bakıyorum da Efnan Hanım size iyi bakıyor Boran bey ,o yüzden dün yapılan tetkikler sonucu eğer evde de dinlenmeye ve yatmaya devam edeceğiniz sözünü verirseniz ,sizi Efnan hanıma emanet edip ,Türk hekimlerini sizden kurtarmayı düşünerek taburcu edebiliriz " dedi.
Ben bir anda gülmeye başlayınca doktorun kullandığı cümle ile Boran bana ters ters bakmaya başladı.
Omuz silkip " Siz merak etmeyin doktor bey dinlediğinden emin olacağımdan şüpheniz olmasın " dedim.

Doktor bana bakıp "Tam bir can kurtaransın kızım" dedi sonra bana yaklaşıp "Benim bir haftada saçlarımı beyazlattı, sen nasıl dayanıyorsun şu adama " diye sordu .

" Ben onun dilinden anlıyorum "diye cevap verdim.

Boran "Sizi duyabiliyorum yanlız ve Doktor dedem yaşında olmanıza bakmam biraz daha karıma yaklaşırsanız yerimi size devrederim "dedi.

Doktor Boran'a bakıp gülmeye başladı.

"Ben mi deden yaşındayım, sen aynada kendine hiç bakmıyorsun galiba bak şakaklarında beyazlar çıkmaya başlamış hani göster bakalım" dedi elini siyaha boyanmış saçlarının arasından geçirirken "Var mı bende tek bir tel beyaz" dedi .

Boran "Kullandığın boya hangi marka"diye sordu.

Bunlar bıraksanız bu şekilde saatlerce tartışabilirdi.
Boşuna dememişler dinsizin hakkından imansız gelir diye .
Ne Boran ne de Doktor Nedret bey sözünü asla esirgemiyordu ama Boran'ın içten içe ona büyük saygı duyduğunu, işini yapış şeklini ve başarısını taktir ettiğini biliyordum.

"Tamam tamam siz ikiniz de çok genç ve yakışıklısınız " diye araya girdim.

"Efnan kızım yine arabulucu rolüne büründü,hatrın için susuyorum"dedi Nedret bey göz kırparak sonra da ekledi "Evet şimdi ciddiyet ,sana yazacağım ilaçların saatini bile atlamak yok çok ciddiyim burada yattığın gibi evde de yatman gerekiyor ,verdiğim kremleri eziklerine sürmeyi aksatma Efnan, haftaya İstanbul'a gelme planım var hangi hastanede olacağımı size haber veririm ,orada yeniden kontrolleri yapar bacağının ve omzunun durumuna bakıp alçı ve sargının çıkarılma yada kalma durumuna bakacağız ,ne yazık ki şuan çıkarmamız mümkün görünmüyor " dedi.

" Tamam " dedik Boran ile aynı anda .
Karan araya girip "Hemen çıkabilir miyiz ?" Diye sordu .

" Elbette eğer hemen İstanbul'a geçeceksiniz arabayı dikkatli kullanmalı ve Boran beyi çok sarsmamaya dikkat etmelisiniz".

" Merak etmeyin,o zaman ben işlemleri halletmeye gideyim"dedi Karan .

Boran doktora bakıp "Nedret bey her şey için çok teşekkürler " dedi .
Nedret bey gülerek "Vazifemiz ,tekrar geçmiş olsun Efnan kızım en çok sana " dedi bana bakarak .

"Çok teşekkürler hakkınızı ödememiz mümkün değil "dedim gülerek.
Boran'a baktı sonra elini omzuma koyup "Sen hep gül güzel gözlü kız o zaman hakkımı fazlasıyla ödemis olursun "dedi .
Utanıp başımı önüme eğdim.
"Boran bey sana dede tavsiyesi bu kızı daha fazla ağlatma, gülmenin daha fazla yakıştığı baska birini daha görmedim, şimdi ben gidip diğer hastalarıma bakayım " dedi ve omzumdaki elini sıkıp önümden geçerek kapıyı açıp odadan çıktı.

"Hadi Geçmiş olsun"dedi Selin doktor çıktıktan sonra .

"Çok şükür" dedim .
Boran'ın yanına gidip "Üstünü değiştirmemiz lazım ,dün sana temiz kıyafetler istemiştim ne giymek istersin " dedim.
Selin araya girip "Ben bir kantine ineyim ,sizde rahat rahat hazırlanın" dedi .

" Tamam teşekkürler " dedim ve Selin çıkınca Boran'a baktım sorduğum soruya cevap vermesini bekliyordum "Evet "dedim.

"Sen seç ,ama önce banyoya gitmem lazım en azından vücudu mu şu hastane kokusundan arındırıp giyinmek istiyorum " dedi .

"İstersen doktora sorayım bandajı çıkarıp banyo yapman sorun olmayacaksa bacağını ıslatmadan bir duş alabilirsin, yada sadece saçlarını yıkayıp vücudunu silebilirim "dedim.

Biz konuşurken kapi çalındı ve hemen ardından Suna hemşire odaya girdi.

"Merhaba geçmiş olsun ,taburcu oluyorsunuz " dedi .

"Evet çok şükür "dedim sargılı elime bakıp"eline ne oldu ?"Diye sordu.
Tamamen unuttuğum elime bakıp "Kahve döküldü önemli bir şey yok hafif bir yanık "dedim sonra da " Aa Suna hemşire Boran'ın bandajını çıkartıp banyo yapmasında bir sakınca var mı?".

"Yok ama bandajı dikkatli bir şekilde çıkarıp ardından kremleyip tekrar bandajlaman gerekiyor aslında son kez onu yapmak için gelmiştim, o zaman sana nasıl çıkarman gerektiğini göstereyim, sonrada banyosu yapsın ben gelip nasıl takılacağnı ve kremi sürmen gereken yeri göstereyim, evde sen yapacaksın diye tahmin ediyorum eğer özel hemşire tutmayacaksanız " dedi.

"Özel hemşire ,aslında iyi olur ,var mı şöyle uzun boylu"demesiyle cümlesini tamamlamasına izin vermeden Boran'ın a gözlerimi dikip " Anlaşılan sağlam kalan taraflarını da benim kırmamı istiyorsun "dedim.

Boran kahkaha atıp "Sadece şaka yapmıştım" .

"Çok komik gülmekten karnım ağrıdı " .

Suna hemşire "Gençler gider ayak karı koca faciası yaşamak istemiyorum " dedi konuşup bandaji çıkarmak için hareketlenirken.
Bandaj çıktıktan sonra " Hasta sende " diyerek dikkat etmem gereken hasarlı bölgeyi gösterdi ve odadan çıktı.

" Burada bekle ben kıyafetleri banyoyu hazırlayıp hemen geliyorum "dedim.
Önce dolaba koşup Boran'ın kıyafetlerinin olduğu çantayı açıp rahat etmesi için siyah eşofman altı beyaz tişört ve siyah eşofman üstünü çıkardım.
İç çamaşırı da ekleyerek elimdeki kıyafetlerle banyoya girip banyodaki küçük dolabın üzerine elimdekileri bıraktım .
Sonra tekrar odaya girip Boran'ın üstüne duşta oturması için bir sandalye aldım ve kabine yerleştirdim.
O arada içeri girdiğimde Suna hemşirenin tekrar gelip Boran'ın alçısını streç ile sardığını gördüm.

Derin bir nefes alıp " Çok teşekkürler "dedim.
"Konuşmadık ama çıkarken aklıma geldi".
Başımı salladım Suna hemşire işini bitirince Boran da teşekkür etti .
Suna hemşire çıktıktan sonra " Herşey hazır" dedim .
Boran'ın sağlam tarafına geçip kalkmasına yardım ettim ardından banyoya kadar yavaş adımlarla ilerledik.
Banyoya girdikten sonra önce kıyafetlerini dikkatli bir şekilde çıkardım ardından onu kabine doğru götürüp dikkatli bir şekilde sandalyeye oturttum.
Boran "Kahretsin Efnan beni soyarken aklımdan beş yüz tane farklı düşünce geçti bunların hiç biri masum şeyler değildi şimdi sen beni yıkarken nasıl duracağım bilemiyorum "dedi.
Önceden açtığım su üzerinden dökülürken hiç düşünmeden eğilip boynundan öptüm .

"Siktir Efnan, seni şuan kucağıma oturtmamam için bana tek bir neden söyle " dedi .

"Her an biri gelebilir ve sende bir an önce bu hastaneden çıkmak istiyorsun,üstelik bunun ne kadar iyi bir fikir olduuğundan ikimizde emin değiliz "dedim elime döktüğüm şampuanı saçlarına sürerken.

"Beni Öldüreceksin kadın şu doktor Nedret'e çıkmadan önce şu işi sormam lazım "dedim.

"Hangi işi " dedim.

" Sence ,tabiki şu kucak işini " dedi sertçe solurken.
Kocam onu soyup yıkamamdan fazlasıyla tahrik olmuş bir durumdaydı.
Ben de onu her ne kadar daha fazla kudurtmak istesem de bunun sonunun tüm gün öfkeli hallerini çekmek olduğunu bildiğim ve bir an önce şu hastaneden çıkmak istediğim için hızlı bir şekilde Boran'ı yıkayıp onu banyodan çıkardım.
Çamaşırını giydirdikten sonra dikkatli bir şekilde üzerine bornozu geçirip saçlarını kuruttum ve banyodan onu çıkardım.
Ne kadar dikkat etsem de bende biraz ıslanmıştım ama önce Boran'ı halledip sonra üzerimi değişebilirdim.
Banyodan çıkıp yatağa ilerledik Boran'ı oturttuktan sonra alçıdaki streci söktüm.
Ardından eşofmanı giydirdim bornozu çıkartıp
Suna hemşirenin getirdiği kremleri sürüp ince sargı bezini omzundan göğsüne doğru şerit şeklinde sardıktan sonra dikkatli bir şekilde tişörtünü önce kolundan sonra başından geçirdim Boran'da diğer kolundan geçirdi.
Tisortu indirip düzelttikten sonra Suna hemşirenin anlattığı şekilde bandaji sardım ve kolunu geçirdim.
Derin bir nefes sekip " Eşofman üstü fermuarlı çıkarken giyersin diye düşündüm "dedim ayaklarına çoraplarını geçirirken.
Çoraplarını giydirdikten sonra Boran'a baktım elini uzattı hemen tuttum beni kendine çekip dudaklarımızı birleştirdi.
Özlem dolu bir öpücükten sonra birbimizden ayrıldık.

"Sen başıma gelen en güzel şeysin" dedi Boran .

Ellerimi kaldırıp yanaklarını avuçladım gözlerinin içine bakıp "Sen benim nefes alma sebebimsin ,sen iyiysen bende iyiyim" dedim eğilip dudağının kenarından öptüm ve hemen geri çekildim .

"Bu oldumu hiç şimdi?"dedi.

"Oldu oldu bir isteğin var mı ,üstümü değiştireyim bende".

" Telefonumu vermen yeterli sonra hemen üstünü değiştir daha fazla ıslak dolaşma ,elinin de pansumanını yenile " dedi.

Yan tarafa geçip telefonunu alıp ona uzattım.
"Ahmet'i arayıp taburcu olacağımı söylemem lazım ".

" Aa evet birde söyler misin Hatice ablalara söylesin de alt kattaki misafir odasını hazırlasınlar orada kalman daha mantıklı merdivenleri çıkmak seni zorlar " dedim.

"Tamam hadi sen banyoya gir " dedi.

"Gidiyorum ,Ahmet'e selam söyle ".
Ahmet geçen akşam İstanbul'a dönmek zorunda kalmıştı kulüpte bazı sorunlar varmış.
Ne gibi sorunlar diye sormuş elbette cevap alamamıştım.
Nihayet bende her işimi halledip eşyalarımızı toparladıktan sonra Karan ve Selin gelince hastaneden çıkış yapabildik.
Karan Boran için hangi ara nasıl ayarladıysa Vip bir minibüs ayarlamış hatta içine yastık dahi koydurmustu.
Boran'ı üçlü koltuğa yerleştirip bende ayak ucuna yerleştim.
Karan ve Selin de karşımda oturuyorlardı.
Uzun bir yolculuk olacaktı çünkü hava hala çok soğuk ve yollar karlıydı hastanedeyken üzerimizden yeni bir yıl geçmişti ve Boran yoğun bakımda olduğu için bunun hiç birimiz farkında olmamıştık.
Araba yavaş yavaş ilerlerken herkes bir şeyler ile uğraşıyordu.
Boran uzun zamandır uzak kaldığı bilgisayarına kavuşmuş yarı uzanmış vaziyette bacaklarının üzerine koymus başını ekrandan kaldırmıyordu.
Arada Karan'a rakamlarla ilgili bir şeyler sorup duruyordu .
Selin telefon ile uğraşıp bir şeyler yapıyordu.
Bende başımı koltuğun arkasına yaslamış camdan akıp giden yolu izliyordum.

"Efnan yeni bir iş aldık,daha çok ofiste vakit geçireceğiz artık"dedi .
Başımı yoldan çevirip ona baktım.

" Öyle mi?".

" Evet boğazda bir yalı onun içini yeniden restore edeceğiz, aynı zamanda eşyalarına kadar biz ayarlayacağız ".

"A bu çok iyi ".

" Evet şuan gider tablosu üzerinde çalışıyor ve ne yapacağımız ile ilgili plan aşamasındayız,ben hafta başı raporları yerin sahibine sunacağım ve onay verirlerse hemen işe başlayacağız".

"Harika sen gidip mekanı gördün mü?"

" Gördüm tabi ki enfesti, beni uzun zamandır bu kadar heyecanlandıran başka bir iş olmamıştı, eğer pazartesi anlaşma imzalanırsa çok çalışmamız gerekecek ".

"Olsun çalışırız " dedim.

" Sınava da başkası girecek herhalde " dedi Boran başını bilgisayardan hiç kaldırmadan.

" İdare edebilirim, daha Sınava bir kaç ay var, şimdiye kadar iyi idare ettim " .

" Ben evde hasta yatarken işe gitmeyi planlıyorsun galiba,o zaman şu özel hemşireyi yeniden düsünelim ".

" Ben seni evde bırakıp işe gideceğimi falan söylemedim, ayrıca kendine uzun boylu sarışın renkli gözlü ateşli bir hemşire tutmak için bahaneler arama ".

Karan boğazını temizleyip "Uzun boylu sarışın renkli gözlü ateşli bir hemşire mi?" Dedi gülerek.

"Evet Boran'ın hayalindeki hemşire profili ,bu özelliklere ne yapacaksa artık " dedim gözlerimi devirerek .

Selin "şaka yapıyorsun herhalde Boran ,çünkü seni ciddiye almayı kabul etmiyorum ".

"Ben sadece uzun böyle demiştim geri kalan özelliklerin hepsi Efnan'ın hayal ürünü ".

" Yani sana gerçekten bir hemşirenin bakmasını ve seninle ilgilenmesini istiyorsun öyle mi ?"

" Sen çalışacağım diyorsun ve ben hala tek başıma hiç bir şey yapamıyorum buna banyo yapmakda dahil birinin yardımına ihtiyacim var " Selin ve Karan'a bakarak "Haksızmıyım Arkadaşlar,hem saydığın özellikleri düşündüm de olabilir uygundur " .

Ağzından çıkanlara şaşkınlık ile bakıyordum ve kullandığı her cümlede fazlasıyla ciddi görünüyor yüzünde mimik dahi oynamıyordu.

Karan "Aslında haklı olabilirsin " diyerek ona onay verdi .

Selin " Bir taraflarının kırılmasını istiyorsun herhalde sende " dedi Karan'a bakarak .
Karan ellerini teslim olur gibi havaya kaldırarak "Ben ne yaptım ki sadece özel hemşire iyi fikir "dedim.

" Öyle mi Karan sende mi ? "
Karan cevap vermeden Boran araya girip konuştu.

" Ee adam haklı yaralı kocanı evde bırakıp iş peşinde koşturacaksın ,sonra da gelip ders çalışacaksın, ben ne yapayım, doktor iyi bakılmam gerektiğini söyledi, duymadın mı?"

Hayretle ağzından dökülen cümlelere bakarken " Sarışınlara karşı icten içe ilgin olduğunu biliyordum zaten şimdi itiraf etmen iyi oldu "dedim.

"Ben öyle bir şey demedim ayrıca sarışın da demedim,kendin söyleyip kendin kızıyorsun " söylediklerine cevap vermeden;

" Selin yarın senin şu kuaföre gidelim mi ?" Dedim.

" Olur gidelim bende uzun zaman uğramadım".

" Ne yapacaksın Kuaförde ?" Diye sordu Boran.

" Kocam sarışın seviyormuş da gözü dışarıya kaymasın diye gidip saçlarımı sarıya boyatacağım, hatta şöyle omuzlarımda falan da kestirsem mi ne dersin sevgilim ".dedim ki saçlarımın ucundan bile kesmeme izin vermiyor ve asla kısa saçtan hoşlanmıyordu.

" Tabiki de hayır ne boyuyorsun nede kesiyorsun sakın saçlarına dokunma Efnan "dedi sert bir şekilde.

" Kocamı memnun etmek boynumun borcu sarışın bir hemşire istiyorsan senin için sarışın bir hemşire olurum kocacığım"dedim.
Boran sinirle sağlam elini saçlarının arasından geçirip "Ya sabır " dedi sonra derin bir nefes alıp verdikten sonra " O saçların teline bile dokunmayacaksın ".

"Sende bir daha özel hemşirenin esprisini dahi yapmayacaksın"dedim .

"Efnan" dedi sinirle " Buraya gel " .

Omuz silkip yüzümü çevirdim.
Selin ve Karan sessizce başlarını ellerindeki telefona gömmüş konuşmuyorlardı.
Ayak ucunda oturduğum için ayağıyla beni dürtüp "Ahhh" dedi başımı çevirip ona baktım ve yerimden kalkıp yanına gittim "Bir şey mi oldu ? "Diye sordum .

Sol elini kaldırıp ensemden tuttu hafif eğilmiş olduğum için enseme ulaşması zor olmadı.
Beni kendine yaklaştırıp dudaklarını kulağıma dayadı "Bir daha konu ne olursa olsun başkalarının yanında bana emir kipi kullanırsan ve benimle inatlaşırsan ,sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsın karıcığım "dedi .
Bu ses tonunu ve bu imayı çok iyi biliyordum.
Boran'ın bir konuda asla tavizi yoksa kesin ve net konuşmaktan asla sakınmaz ilk geldiğim zaman ki Boran rolüne bürünürdü.
İşte o zaman sevgi aşk hatta diğer bütün duygular yok olurdu onun için.
Çünkü o hiçbir zaman kendinden ve duruşundan ödün vermezdi .
Bu durum ve tavır değişikliği ne kadar ağrıma giderse gitsin,Boran buydu ve onu değiştirmek neredeyse imkansızdı.
Hareketine kayıtsız kalmadan "Kulağıma fısıldayarak tehdidini hafifletmiş mi sayılıyorsun ?" Diye sordum ve anında dilimi ısırdım.

Ahh Efnan şu dilin sonun olacak dedi iç sesim ve çok haklıydı.

" Siz daha demin tartışmıyor muydunuz ,hangi ara kulaktan kulağa fısıldama moduna geçtiniz?" Dedi Selin .

"Bir bardak su verebilir misin karıcığım?" Dedi bana ondan uzaklaşıp küçük buzdolabına döndüm " Sanane Selin karım ile ister tartışır ister fısıldasarak cilveleşirim sakıncası mı var ?".

" Tamam be yine heyheylendin bir şey demedik "dedi Selin..
Suyu uzattım elimden alıp içti sonra da bardağı tekrar bana uzattı .
Sinirden dişlerimi sıkıyordum.
Tam yerime gececekken Boran bileğimden yakaladı dönüp ona baktım yüzüme uzandı çenemi tutup "Sıkmayı kes ,ağzında diş bırakmayacaksın " .

"Çenemi tutuşundan kurtarıp, bu düşünceli hallerin kalbimi eritiyor kocacığım "dedim .
Boran bana ters ters bakarken yerime geçip oturdum başımı koltuğa yasladım ve gözlerimi kapattım.
Artık düşünmekten ve düşüncelerimde kaybolmaktan beynim yorulmuştu.

" Tamam siz inin ben uyandırırım "sonra başka sesler duydum ama gözlerimi açmayı reddediyordum.
Her yerim saatlerdir aynı şekilde durmaktan tutulmuştu.

" Efnan güzelim " dedi bir ses sonra yüzümde tüy hafifliğinde dokunuşlar hissettim.
Dokunuşun etkisi ile hafifçe gülümsedim ki "Hoşuna gitti galiba "dedi sesin sahibi ,hafifçe gözlerimi açmaya çalıştım ve karşımda bana gülümseyen Boran ile göz göze geldim.
Yanıma oturmuş sol elinin parmağını yüzümde dolaştırıyordu.
Tekrar gözlerimi kapattım o dokunuşuna devam ederken.

"Sakın tekrar uyuma ,saatlerdir uyuyorsun ama artık uyanman gerek çünkü eve geldik ".
Hafifçe hareket edip aramızda çok az olan boşluktan faydalanıp eğildim ve başımı dizlerine yasladım..
Alçıdaki ayağını da koltuktan aşağıya şarkıtmıstı çünkü.
Tepkime önce güldü ardından parmakları saçlarımın arasında yerini buldu.
Keyifle mırıldanıp derin bir iç çektim..

"Sana neden hiç kızamıyorum, yada çok kızıyorum aslında ama hemen geçiyor, sen bana dokunup ,güzel bir şey söyleyince ".

"Çünkü beni seviyorsun ,çünkü seni seviyorum "diye cevap verdi.

"Sevmek ve sevilmek hem bu kadar güzelken hemde nasıl bu kadar can yakabilir "dedim.

"Canını yakmak istemiyorum ,bunun için çok çaba sarfediyorum ,bunu defalarca konuştuk "

"Biliyorum ben seni her halinle seviyorum,öfkeli hallerini ,sağlam duruşunu, özgüvenini ,merhametli seven hallerini ama bu yaptıklarının canımı acıttığı gerçeğini değiştirmiyor, hem canımı en çok acıtan hemde bütün acılarımı kolayca çekip alansın ".

"Şuan eğilip seni öpmek istiyorum ama ne yazık ki yapamıyorum bu bile beni sinirlendirmeye yeterli biliyorsun " .

"Neden sende benimle Ender beyle görüşmeye gelmiyorsun?"

"Psikoloğunla mı?"

"Evet ,belki biraz daha az sinirlenmene yardımcı olur" başımı kaldırıp tekrar oturdum şimdi birbirimize bakıyorduk.
Boran ne söyleyeceğimi bekliyorken ellerimi kaldırıp yüzünü tuttum uzanıp dudağına küçük bir öpücük koyup hemen geri çekildim.

"Bence senin de öfke sorunun var her şeye hemen sinirleniyorsun ve artık yaşlı bir adamsın kalbine dikkat etmen gerekiyor "dedim gülerek.

"En son bana yaşlı dediğinde neler olduğunu hatırlıyor musun sevgilim?" Diye sordu .
Aklıma sabaha kadar beni uyutmadığı ,her tarafımda bıraktığı izler ve o gece geldi neredeyse tamam ben yaşlıyım sen değilsin diyecek kadar beni yormuştu.
Kaç defa zirveyi gördüm hatırlamıyordum ve ondan tık bile yoktu.
Aklımdan geçenlerle yüzümü ateş bastı ve kıpkırmızı olduğumu hissettim.
Boran dudağıma küçük bir öpücük koyup benden ayrılmadan "Bende öyle düşünmüştüm" dedi .

Sağlam koluna bir tane vurup "Çok kötüsün"dedim.

" Kocaya vurulmaz ,kocaya kötüsün yada yaşlısın gibi şeyler söylenmez " dedi .

Arabanın kapısı aniden açılınca birbirmizden ayrıldık.

Karan " Bugün gelmeyi düşünüyor musunuz ?
Yada arabada mı kalmayi tercih edersiniz, hadi Hatice Hanım o kadar güzel bir sofra hazırlamış ki sizin yüzünüzden daha fazla beklemek istemiyorum " dedi .

" Tamam geliyoruz ne konuştun be " dedi Boran sonra da ben arabadan inerken Karan ve Necati Boran'ın inmesine yardım etti ne zaman aldıklarını dahi bilmediğim tekerlekli sandalyeye oturttular.
Kısa bir süre sonra evin kapısındaydık.
Elif bize kapıyı açıp gülümseyerek bizi karşıladı.

" Hosgeldiniz ,o kadar özledim ki "dedi ve hemen bana sarıldı.

Bende ona karşılık verip "Hoş bulduk gerçekten bizde çok özledik " dedim.
Benden ayrılıp Boran'ın yanına gitti .

" Boran ağabey " dedi Boran kafasını sallayınca eğilip ona sarıldı ve ağlamaya başladı.
Boran eliyle sırtını okşarken Elif bir şeyler mırıldanıyordu.
Birbirlerinden ayrıldıklarında Hatice abla
" Şükürler olsun " diyerek yanımıza geldi ve bana sarıldı benden ayrılıp Boran'ın yanına gidip " Eğer bir daha böyle pervasız davranırsan sağlam taraflarını da ben kırarım " dedi Hatice Ablayı ilk kez Boran ile bu şekilde konuşurken görüyordum.
Boran gülüp "Bakıyorum da ne kadar çok kırmak isteyen varmış bir taraflarımı "dedi .

Hatice abla " Ömrümden ömür gitti oğlum sana bir şey oldu olacak diye " dedi gözyaşlarını silerken .

"İyiyim, artık şu yemek faslına mı geçsek Karan döktürdüğünü söyledi ve ben günlerdir sıcak bir ev yemeği yemedim ,neredeyse bir aydır "dedi.

"Ne bir ay mı?
Sana dağ evinde yaptığım yemekler neydi o zaman "diye sordum..

"Onlar sayılmaz "dedi .

Karan arkasına geçip " Hadi herkes sofraya " dedi ve Boran'ı da sandalye ile birlikte iterek salona girdik .
Saatlerdir yoldaydık ve herkes hem aç hemde fazlasıyla yorulmuştu.
Boran için yavaş geldiğimiz için yol normalden daha uzun sürmüştü.
Yemek faslı uzun bir sohbet eşliğinde sürdükten sonra kahveler içildi.
Saat epey ilerlemiş ve herkesin üzerine fazlasıyla yorgunluk çökmüştü.
Boran'ı salondaki uzun üçlü koltuğa yerleştirmiştik ,ayağı çok fazla onu rahatsız etmesin diye .
İlaçlarını içmesi için verirken " Odaya geçmek ister misin?
Çok fazla yorulmus olmalısın " .

Başını hayır anlamında salladı ve uzattığım ilacı alıp ağzına attı ardından suyu da içtikten sonra " Teşekkür etti " bende gülümseyip yanındaki tekli koltuğa geçip oturdum.

Selin " Biz artık kalksak mi Karan ,yarın çok işim var saatte epey geçti, Boran ve Efnan da dinlenirler "dedi.

Karan ayağa kalkıp "Nasıl istersen "dedi .

" Dünden razıymışsın sende gitmeye " dedim .

Yanıma gelip elini omzuma koydu "Yorulduk ,yoruldunuz hepimizin en çokta sizin dinlenmeye ihtiyacınız var biz yine her gün geliriz "dedi .
Yerimden kalkıp " Çok teşekkürler "dedim Karan yanağımdan öptü.
Selin'de gelip beni öptü Boran ile vedalaştıktan sonra birlikte el ele tutuşup onları yolcu etmeme izin vermeden evden çıktılar.
Boran'a dönüp baktım oda bana bakıyordu.
Gülümsedim " Ee şimdi ne yapmak istersin, Hatice abla alt katı hazırlamış odaya geçmek ister misin?"

" Aslında fena olmaz ilaçlardan sonra biraz ağırlık çöktü ".

Başımı sallayıp yanına gittim .
Üzerindeki pikeyi kaldırıp ayaklarını yavaşça yere koydum ardından kalkmasına yardımcı olmaya çalışırken " Ben yardımcı olabilirim "dedi bir ses dönüp baktığımda Ahmet'in geldiğini gördüm..

" Hoş geldin ."
" Asıl siz hosgeldiniz ,kulüpteydim yeni geldim " dedi yanımıza gelirken .

" Ağabey nasılsın " .

"Gördüğün gibi hadi beni odama götür yolda da neler olduğunu anlat " .

Yerimi Ahmet'e devrettim onlar konuşarak yavaş yavaş ilerlerken bende koltuktaki pikeyi katlayıp yastığın üzerine koydum ve arkalarından yürümeye başladım.
Ahmet odanın kapısına uzanırken "Bir dakika" dedim ve kapıyı açıp önden odaya girdim.
Yatağa doğru hızla ilerleyip eğildim ve üzerindeki yorganı kaldırdım .
Boran'ın tarafına Boran'ı yerleştirdikten sonra "Benim mutfakta işlerim var bir şey ister misiniz ?"dedim .

"Yok teşekkürler" .

Arkamı dönüp onları rahat konuşsunlar diye bırakıp odadan çıktım.
Aslında mutfakta işim yoktu onlar da bir şey istemeyince adımlarımı üst kattaki yatak odamıza yönelttim.
Sıcak bir duşa ve temiz kıyafetlere ihtiyacım vardı.
Odaya girer girmez evimi bir kez daha ne kadar özlediğimi anladım.
Yatak bana ne kadar cazip gelse de yönümü değiştirip banyoya yöneldim.
Üzerimi çıkarmadan önce ısınması için suyu açtım.
İstanbul da havalar epeyce soğuktu ve kar yağmaya başlamıştı.
Üzerimi çıkarıp sıcak suyun altına girdim.
O kadar iyi gelmişti ki .
Suyun altında yavaş yavaş mayısıp gevşemeye başladım.
Aşağıda Boran beklemese saatlerimi burada harcayabilirdim fakat kocam biraz daha ortalıkta beni görmezse kükremeye başlayacağı için duşumu alıp sıcak suyla vedalaştım.
Bornozu üzerime geçirip saçlarımı kurutup banyodan çıktım..
Giyinme odasına geçip üzerime çamaşırlarımı geçirdikten sonra pijamalarımı giydim.
Elime gelen polar bir hırkayı da giyip kemerimi bağladıktan sonra ayağıma ev terliğimi geçirip alt kata indim..
Daha merdivenlerde Boran'ın "Efnan,Allah'ın cezası neredesin?" Diyen sesini duydum .
Telefonumu da çıkarken odada bırakmıştım.
Herkeste odasına çekildiği için tek başına kalınca daha da delirmisti .
Onu biraz daha siniri ile bırakmanın bir zararı yok diye düşünüp mutfağa geçtim.
Su dolu sürahiyi ve bardağı alıp Boran iyileşene kadar kalacağımız odaya doğru ilerledim .

Kapısını açar açmaz " Neredesin sen ?"Diye sinirle soran Boran'a bakıp " Su ister misin ?"Diye sordum .

"Benimle dalga mı geçiyorsun?
Neredeydin? "

" Seni yatakta bırakıp alemlere aktım ".

" Efnan " diye bağırınca yerimden zıpladım.

" Şaka yaptım, sen Ahmet ile konuşunca bende üst kata gidip duş aldım, üstümü değiştim ."

"Neden söylemedin?"

" Ahmet'in yanında banyoya mı gireceğim deseydim ,sonra neden öyle dedim diye kızardın."

Bir an sustu " Tamam haklısın kızardım, sihhatler olsun ,şimdi bir bardak su alabilirim " dedi.
Başımı sallayarak gülüp "Ahhh beyim sana daha sabah dedim bu kadar sinir kalbine zarar diye ama hiç beni dinlemiyorsun ".

"Sen gel şuraya Hanım ".

Yanına gidip suyu içmesi için uzattım.
Elini kaldırmayınca durdum .

" Su istemedin mi?"

" Beyin yaşlı ve hasta ya ,sen kendin içirirsin diye düşündüm ".

" İşine gelince hasta ve yaşlı olduğunu kabul ediyorsun demek ki ."suyu dudaklarına götürüp içmesine yardim ettim..
Bardaktaki suyu içtikten sonra yan tarafında duran etajerin üzerine koydum .

" Ben her zaman işime geleni yaparım " dedi ve sol kolunu dolayıp beni kendine çekti.
O kadar ani bir hareket etti ki üzerine düşmem ve "Ahhhh sikeyim "diye inlemesi bir oldu .

" Ne yapıyorsun sen "diye söylenip hemen kolundan kurtulup üzerinden kalktım..

"İyi misin ?"

Yüzünü acıyla buruşturup zoraki bir şekilde sıktığı dişlerinin arasında "İyiyim" dedi.

" Yalan söyleme " dedim ve hemen yatağın üzerinden atlayıp öbür tarafına geçtim..
Boran şaşkınlık ile bana bakarken " Bekle " dedim ve bandajina uzandım..
Bandaji çıkardım.
Boran sadece beni izliyordu.

" Ağrıyor mu ?"

"Biraz "

" Tamam bi bakalım zaten krem sürmemiz gerekiyordu ".

Yan tarafta duran ilaçları alıp kremleri çıkardım.
Ardından Boran'ın üstünü çıkarıp sargısını açtım.
Kremleri yavaş yavaş sürdükten sonra temiz sargı ile yeniden sardım..

" Bandaj kalsın takmak istemiyorum " .

" Tamam nasıl istersen ".

"Tişört istemiyorum ".

Elimdeki tişörtü kenara bıraktım..
Uzanmasilına yardım ettim .
Yataktan kalkarken " Burada uyu " dedi.

" Farklı bir düşüncem olmadı zaten ,bunları bırakıp geliyorum"

Elimdekileri kenara bırakıp yanına gittim ve yorganı açıp yatağa girdim .
Uzanmadan önce ona yaklaşıp boynundan öptüm.
Boran da aynı şekilde beni öptü.
Sonra da yan tarafına geçip uzandım..
Ikimiz de birbimizi konuşmadan izlerken uyuyakaldık.
Sabah uyandığımda Boran'ın uyanık olduğunu gördüm.

"Günaydın Sevgilim" dedim gülümseyerek.

" Günaydın Güzelim."

" Ne zaman Uyandın? "

"Oldu baya "

" Neden beni uyandırmadin?"

"Çok güzel uyuyordun ve uzun zamandır böyle rahat uyuduğunu sanmıyorum uyandırmak istemedim..

Derin bir nefes çekip " Seni Seviyorum "dedim dudakları hafifçe kıvrıldı, parmağının ucuyla burnuma vurup "Madem Uyandın kalk kocanla ilgilen ,bu adam kurt gibi aç ".

"Bende seni seviyorum karıcığım "dedim kollarımı kendi etrafıma sarıp kendime sarıldım..
Boran bir kahkaha atıp " Bu ne şimdi?" Dedi.

" Hayaller ,hayatlar kocacığım seni seviyorum derken senden beklediğim cevap ve karşılık "

" Benden karşılık alamayınca sende kendi kendimi mi avuttun "

" hı hı " dedim dudağımı büzüp masum masum bakarak .

"Şuna bak hele hemen de kediye bağladı"dedi başını sallayarak ve daha fazla gülmeye başladı.

" Duygusuz " dedim ve yataktan kalkıp banyoya doğru yürüdüm.

Bütün bir günü Boran'ın bitmek bilmez istekleri ve sinir harbi ile uğraşarak geçirdim.
Bir an olsun gözünün önünden kaybolsam Efnan diye bağırıp duruyordu .
Neyse ki simdi şirketten çalışanlar geçmiş olsuna geldiği için onlarla oturuyor da bende biraz olsun nefes almaya vakit buldum..

"Efnan, Boran bey hep böyle mi ?"

Başımı sallayıp " Sorma Elif uyandığında beri diyebilirim ki hastane de bana doktorlara adamlara kendisine dahil herkese kan kusturdu,hayır yani hastasın yıllar sonra dinlenme şansın olmuş bi tadını çıkar demi ?"

" Normalden on kat daha sinirli sanki "

" Oğlumun dedikodusunu yapmayı bırakın ." Dedi Hatice abla .

Gözlerimi devirip "Gerçekleri konuşmak dedikodu sayılmaz ."

Biz kendi aramızda konuşurken Ahmet içeriye girip "Hatice Abla ,Efnan misafirlerimiz var"dedi .

"Kimmiş oğlum".

"Kim ?" Diye sordum .

Elif 'e Baktım omuz silkip Ahmet'e baktı.

"Boran'ın yanına götür " dedim.

"Boran bey şirket çalışanları ile toplantıda, bunlar aileden misafirlerimiz "

Aileden diyince daha da meraklandım Hatice ablaya bakınca oda bana baktı başıyla işaret edince birlikte mutfaktan çıktık.
Kapıda Zeki amca Ayşe Ablayı görmeyi hiç beklemiyordum.
Üstelik yanlarında çok güzel bir kız vardı.
Uzun boylu siyah saclı gözrengini uzaktan seçemiyordum.
Gülümseyerek yanlarına yürüdüm ama Hatice abla benden hızlı davrandı simdi Ayşe abla ile kucaklaşıyordu.
Elif biz yanlarına giderken " Bunu niye getirdiler şimdi?"Diye sordu .

"Kim ki o ?"

" Güneş,Zeki efendi ve Ayşe hanımın kızı yurt dışında okuyordu ".

" Aa evet bahsetmişti Ayşe abla ".

Yanlarına vardık Zeki amca ile el sıkışıp Ayşe abla ile kucaklaşıp kızlarının yanına gidip " Merhaba hoşgeldiniz"dedim.

Bana bakıp "Hosbulduk Boran bey nasıl nerede ?"Diye sordu .

Ayşe abla lafa girip " Efnan Hanım Boran beyin karısı,
Efnan ,kızım Güneş sana bahsetmiştim yaa ".

" Evet tekrar hosgeldin Güneş . " dedim Ayşe ablaya bakıp şöyle salona geçelim Boran'ın şuan şirketten misafirleri var ,galiba yakalamışken toplantı yapıyor " dedim .

Zeki amca "Rahatsız etmeyelim kızım" .

" Estağfurullah lütfen salona geçelim"dedim ve birlikte salona doğru yürümeye başladık.

"Başına gelenleri duyunca çok üzüldük, kalkıp hemen geldik" dedi Zeki amca .

"Elleri kırılsın" dedi Ayşe abla .
Aynı zamanda konuşup salonda yerlerine yerleştiler .

Hatice Abla ve Elif 'te bizimle salona geçmişlerdi.

Hatice Abla "E Ne içersiniz, aç mısınız ?
Hazırlayayım size hemen bir şeyler "

"Yok yok gel otur şöyle, seni görmüşken hasret giderelim."

"Anne belki izinleri yoktur oturmaya." Dedi Güneş.
Kızlarının tepkisine bakıp " Neden izinleri olmasın ki oturmaya burası en çok onların evi ,istedikleri yerde istedikleri şekilde oturabilirler "diye lafa girdim.

Elif yanıma geçip otururken "Sen ona bakmaya bize hizmetçi yaftası muamelesi yaparken kendini unutuyor Güneş'çiğim ".

Gözlerim Elif ve Güneş arasında gidip gelirken şaşkınlıkla ikisine baktım..
Elif sessizce "Sana sonra anlatırım" dedi.
Ayşe abla " Hiç değişmiyorsunuz susun ikinizde" diye araya girdi.

Ahmet " Efnan bakar mısın?"Diye seslenince başımı çevirip kapıda dikildiğini gördüm.
Yerimden kalkıp " Müsaadenizle" dedim ve Ahmet'e doğru yürüdüm.

"Boran ağabey seni çağırıyor".

"Adamlar gitti mi ?"

" Evet şimdi gittiler,ona Zeki Efendinin geldiğini söyledim ,oda önce seni görmek istedi ".

"Bir sorun mu var ?"

Omuz silkip "Neden gidip kocana sormuyorsun?".

Başımı sallayıp yanından geçtim Boran'ın olduğu odaya doğru ilerledim.
Adamları saatlerdir çalışma odasında ağırladı. Kendi de kaç saattir sandalye tepesinde oturuyordu.
Kapıyı tıklayıp odaya girdim.
Masanın arkasında boynunu esnetmeye çalışıyordu.
Yanına gittim eğilip boynundan öptüm ve hemen parmaklarımı boynuyla buluşturup yavaş yavaş masaj yapmaya başladım..

" Beyim beni emretmişsin "dedim gülerek.

Boran gözlerini kapatmış kendini dokunuşlarıma bırakmış bir şekilde mırıldanıp " Ahhhh saatlerdir bu anı bekliyorum "dedi .

"Neyi masaj yapmamı mi?"

" Yani tabi oda seçenekler arasında ".

"Misafirlerimiz var ,Zeki amcalar geldi birde yanlarında kızları var ".

" Evet ahmet söyledi "

" Sen beni neden çağırdın?"

Yavaşça sandalyeyi hareket ettirip elimden tuttu beni yanına çekip kucağına oturtup başını boynuma gömüp dudaklarını boynuma gömdü.
Derin nefesler alarak burnunu boynuma sürtüp kokumu içine çekerken "bunun için "dedi.

Elimle saçlarını okşayıp "Beni özlemiş gibisin ".

Sağlam eliyle yüzümü avuçlayıp "Bunu yapmayı bile özledim, gerisini sen hesap et ".
Yüzümü sıktığı elinden kurtarıp iki elimle yüzünü avuçladım ve dudaklarımızı birleştirdim.
Belimdeki eli kazağımın altından girip tenimi okşamaya başladı.
Dudaklarımı talan ederken bir anda göğsümü avuçladı ağzının içine doğru inledim.
Öpüşü ve tutuşu daha sert bir hal almaya başladı.
Hem beni tutkuyla öpüyor hemde göğsümü okşayıp sıkıyordu.
Nefes almak için birbirimizden ayrıldığımızda alınlarımızı birleştirip "Biraz daha devam edersek"dedi ve kapının sesi ile cümlesi havada asılı kaldı.
Hızlı bir şekilde kucağından kalktım ve nefesimi düzenlemeye çalıştım.

"Ne Var ?" Dedi Boran.

Elif kapıyı hafif aralık açarak başını içeri sokup
" Zeki efendi ve ailesi sizi görmek istiyor ,geceye kalmadan geri döneceklermiş ,Güneş sizi aramaya çıkmaya kalkışınca ben geleyim dedim ".

" Boran bey acele etmesinler beklesinler dedi dersin bende üstümü değiştirip geliyorum,bi yere gitmesinler ".

" Tamam "dedi Elif suratını ekşiterek ve kapıyı kapatıp odadan çıktı.

"Elif Güneş'ten hiç hoşlanmıyor ".

"Bir zamanlar Ahmet'e yürüyordu ondan"dedi .
Gözlerimi açarak " Ne gerçekten, anlatsana Boran nasıl ne zaman " .

" Çay, çekirdek getir Efnan oturup sana çalışanlarımızın dedikodusunu yapayım istersen, hadi odaya gidelim üstümü değiştirmek istiyorum ".

"Ne olurdu sanki Anlatsan ".

" HasbinAllah hadi Efnan "dedi kızarak.
Omuz silkerek arkasına geçip sandalyesini iteklemeye başladım
Kapıyı açıp tekrar arkasına geçerek odadan çıkardım.
Tam yatak odasının kapısına varmıştık ki " Boran bey " diyen bir ses çığlığı bastı.
Arkamı dönüp baktığımda Güneş koşarak yanımıza gelip önümüz de bitti.

" Boran bey nasılsınız çok geçmiş olsun ben ben çok üzüldüm" diyerek bir anda Boran'ın önünde eğilip ellerinden tuttu..
Ben şaşkınlık içinde kıza ve tepkilerine bakarken Boran ellerini ellerinden kurtarıp " Teşekkürler Güneş, hoşgeldin ,şimdi sen içeri geç birazdan geliyoruz " .

"Gidelim mi Sevgilim,"dedim Güneş'e bakarak ,Elif'in " Bu kiz gerçekten tam bir gerizekali " dediğini duydum ve onu orada bırakarak Boran ile beraber yatak odasına geçtik.

"Bu neydi şimdi, kız Ahmet'ten ümidi kesip sana mı yürümeye karar vermiş ".

Boran ne alakası var der gibi bakıp banyoyu işaret etti .
Onu kaldırıp banyoya götürdüm.
Ardından banyodan çıktım.
Beni çağırınca tekrar yanına gidip banyodan çıkardım ve yatağa oturttum.
Sabah şirketten gelecekler diye üzerine rahat bir pantolon ve kazak giymişti.
Üst kattan taşıdığımız bazı kıyafetlere baktım.

"Eşofman üst ver yeterli"dedi Boran .
Bütün eşofman takımları siyah ve siyahın renkleriydi bir tane alıp yanına gittim .
Üzerindekileri yavaşça çıkarıp yenileri giydirdim.
Tekrar tekerlekli sandalyeye onu taşıyıp ilaçlarını da elime alarak yatak odasından çıkıp salona geçtik.
Zeki amca ve Ayşe abla bizi görünce hemen yerinden kalkıp bize doğru geldiler .
Boran ile el sıkıştıktan sonra ne kadar üzüldüklerini eve geçtikten sonra hemen gelmek istediklerini söylediler.
Hep birlikte yemek yedikten sonra Boran bu gece burada kalın yarın gidersiniz dediği için kalmaya karar verdiler.
Hatice abla onlara üst kattaki fazla misafir odalarından hazırladı.
Boran'da fazlasıyla yorgun olduğu için odaya erken geçtik.
Boran'ın ilaçlarını verip kremini yeniledikten sonra yatağa uzandırdım.

Gözleri kapanmaya başladığında "Boran benim mutfakta biraz işim var " dedim..

"Git kesin Elif seni bekliyordur, dedikodu yapmazsanız çatlarsınız ".

" Ne alakası var " diye cevap verdim .

Gözlerini açmadan " yarım saatin var ".

Derin bir nefes cekip dudağından öptüm ve hemen odadan çıktım..
Koşarak mutfağa geçtiğim de Elif kahveleri hazırlıyordu.
Sandalyeyi çekip oturdum ve " Yarım saatim var "dedim ve kahveleri masaya koyan Elif'in gözlerinin ağlamaklı olduğunu gördüm..

" Ne oldu?" Diye sordum.

"Ahmet ile kavga ettik ."

" Ne ,neden ?
Hem sen neden ağlıyorsun küçük bir kavga yüzünden mi ? "

Elif sandalyeyi çekip oturdu ve sarıya çalan saçlarının arasından parmaklarını geçirip " Ahmet çok sinirlendi, çarptı kapıyı gitti ?"

"Elif şunu doğru düzgün anlatmayi düşünüyor musun ?"

"OFFF siz Boran bey ile içeride iken Güneş odasından çıktı telefonda biriyle konuşuyordu.
Ardından hemen kapıya çıktı ".

" Eeee sizinle ne ilgisi var ?"

" E konuştuğu kişi Ahmet,kapıya da onu görmek için çıkmış"
Dudağımı içten ısırarak " Ne konuşmuşlar ki ?, hatta sen bana önce şunların bir geçmişini anlatsana"

" Güneş eskiden Ahmet'ten hoşlanıyordu.
Ben yurt dışında okurken ,buda hazırlanıyordu.
Ben arada gidip gelirken teyzemi görmeye onunla arada denk gelirdik.
Ahmet onu bazen çiftliğe götürüp getiriyordu.
İşte her seferinde Ahmet şöyle Ahmet böyle anlatırdı "

Kafamda bir sürü soru işareti varken onu bölmemek için susuyor sadece dinliyordum.

"Ahmet'ten o dönem bende hoşlanıyordum ve ufak ufak bakışmalarımız vardı ama işte ,Güneş ile arasında tam olarak ne var bilmiyordum ".

Vay seni yere bakan yürek yakan Ahmet ,sen neymişsin diye içimden geçirirken aradan bir bomba çıkmasını bekliyor ve artık sabırsız bir şekilde ona bakıyordum.

"Off tamam bir gece yine Ahmet onu çiftlikten getirdi sabah sınavı mı ne varmış bende kapıda çöp dökmeye çıkmıştım.
Bu Güneş arabadan indi Ahmet'te arkasından Ahmet bana bakıp gülümserken bu kız Ahmet'in önüne geçip dudaklarına yapıştı.

" Ohaaa "diye bir nida benden bağımsız dudaklarımın arasından çıktı.

" Tamda ondan işte "dedi Elif.

" Sonra ne oldu ?".

"Ben Amerikaya uçtum, o burada kaldı.
Bir daha Ahmet ile konuşmadım ve büyük hayal kırıklığı yaşadım ama Ahmet'i bir türlü aklımdan çıkarıp atamadım.
Ardından Güneş bana hep Ahmet ile beraberlermiş gibi lanse etti ama öyle bir şey asla olmamış ,biz yıllarca boşu boşuna Ahmet ile ayrı kalıp acı çekmişiz ".

" Pes ,ben cidden böyle bir hikaye beklemiyordum ."

Omuz silkip " Öyle işte?"

"Şimdi neden kavga ettiniz ,kıskançlık mı?".

Başını evet anlamında sallayıp gözünden akan yaşı sildi .

" İyi de Ahmet seni çok seviyor o bakmaz ki Güneş"e Elif sen çok güzelsin ve Ahmet sana deli gibi aşık ,ayrıca siz ne zamandan beri ahmet ile berabersiniz ? "

" Yani biz beş yıldır seviyoruz birbimizi ama daha yeni başladık ilişkiye bir yıl olmak üzere ".

" Bir yıldır birliktesiniz ve bir kaç ay öncesine kadar bizim haberimiz yoktu öyle mi ?".

" Off bitti işte zaten bir ilişki de güven yoksa o ilişki yürümez sende bana hiç güvenmiyorsun anlaşılan , o zaman boşuna kürek çekmeyelim Bitti dedi ve çekip gitti ."

Elimi masanın üzerinde duran eline götürüp " O lafta olsa biz Boran ile şimdiye beş yüz kere ayrılmıştık ,sinirlenmistir ,geçer siniri yada ben konuşurum onunla sen merak etme,hem şu Güneş 'i bende hiç sevemedim ".

" Aman sen dikkat et şimdi de Boran beye göz dikmiştir " .
Omuz silkip "Kocacığım ona bakmaz "dedim gülerek sonra da "Bi üçüncü şahıs yüzünden daha Boran ile kavga edersem bu masada oturur beraber ağlarız " dedim.

Elif bir kahkaha atıp " Efnan Allah sana da sabır versin ben bir Güneş gördüm baksana ilişkim bitti, sen iyi dayanıyorsun".

" Ben yoruldum bacım hangi biri için savaş vereyim maşallah çevremiz yol geçen hanı elimi sallasam Boran da takılı birine çarpıyorum ".

Elif göz yaşlarını sildi.
Bana bakıp " Ne yapacağım ,ya gerçekten bittiyse "diye sordu.
O arada " Kahve mi içiyorsunuz ? " diyerek Güneş mutfaktan içeriye doğru girdi.

"Efnan ,Boran iyi mi ,uyuyor mu?"Diye sordu .

Güneş'e başımı kaldırıp dikkatlice baktım ve konuşma tarzından ve üslubundan hic hoşlanmadığım icin hic benim tarzım olmayan bir tavırla " Yanlış sordun galiba Efnan Hanım ,Boran bey iyi mi diye soracaktin herhalde?" Dedim ayağa kalkarak.

"Güneş ,işte kiminle konuştuğunu ne konuştuğunu asla bilmez" dedi Elif .

" Şey ben yanlış bir şey mi söyledim? Neden ikiniz birden tepki verdiniz ki?".

" Bilmem bunu bir düşün istersen neden acaba ?"dedim elimi Elif'in omzuna vurup " Hadi uyu sende Elif hallederiz merak etme "dedim ve onları mutfakta bırakıp odada uyuyan kocamın yanına gittim.
Sessizce üstümü değiştirip yatağa girdim.
Boran "Soluma geç" dedi gözleri kapalı bir şekilde.

" Sen uyumuyormuydun ".

" Sayende uyandım, şimdi sol tarafıma geç " dedi yatakta sağ tarafında uzanmıstım.
Yerimden kalkıp yatağın etrafından dolanarak sol tarafına geçtim.
Boran da yerinden biraz kayarak bana yer açtı.
Yanına uzanıp başımı yastığa koyarken kolunu kaldırıp "Gel"dedi.

"Boran"dedim .
Gözünü açıp elimden tutup beni göğsüne çekti ve "Burada uyu,yakınımda ol istiyorum" dedi ben kimim ki sana hayır diyeceğim.
Başımı göğsüne yaslayıp gözlerimi kapattım ve kendimi uykuya teslim ettim sevdiğim adamın kalp atışlarının sesi eşliğinde.

Sabah başım hala Boran'ın göğsünde gözlerimi açtım.
Boran hala uyuyordu .
İlaçların etkisinden olsa gerek bu ara fazla uyuyordu .
Onu uyandırmamaya dikkat ederek yerimden kalktım ve saate baktım.
Henüz çok erkendi .
Üzerime hırkamı alıp önce banyoya gidip işlerimi hallettim ardından odadan sessizce çıkıp mutfağa doğru ilerledim..
Elif'i dün geceki halinden dolayı çok merak ediyordum.
Mutfağa geçtiğimde sadece Hatice abla vardı.

" Günaydın Hatice Sultan "diyerek yanına gidip yanağından öptüm.

"Günaydın güzel kuzum, erkencisin bu sabah".

"Uyku tutmadı, Boran da uyuyordu uyandırmak istemedim ,ne yapıyorsun?".

" Kahvaltıya Boran'ın sevdiği böreklerden yapayım "dedim.

"Ah süper bende sana yardım edeyim, Elif uyuyormu hala ?"

"Evet ,erken daha uyandırmadım ".

"İyi yapmışsın "dedim ve ellerimi yıkayıp Hatice ablaya yardıma başladım.
Neredeyse bir saat sonra iki tepsi börek ile birlikte harika bir kahvaltı hazırlamıştık .
Biz sohbet edip işlerimizi yaparken Ayşe abla mutfak kapısından içeriye girdi .

" Günaydın "dedim gülümseyerek.

" Günaydın Efnan kızım,Günaydın Hatice ".

Hatice abla da ona gülümseyip Günaydın dedi.

"Ee siz herseyi hazırlamışsınız bende yardıma gelmiştim ".

Hatice abla beni kendine çekip sarıldı "Efnan kızım sağolsun".

Ayşe abla " Ne güzel kızsın sen Çiftlikte de hep bana yardım ediyor ,sağolsun çok mahcup oluyorum "dedi.

" Ahh abartmayın mutfağı seviyorum sadece " .

" Günaydın, herkes buradaymış " dedi Güneş mutfağın kapısında.
Hatice abla ve annesi ona Günaydın derken ben konuşmadım..

" Hatice hanım Ahmet gelmiş mi ?" Diye sordu .
Gözlerimi devirip susmayı tercih ettim..

" Bilmiyorum onun saati belli olmuyor, bazen buraya gelir bazen şirkete geçer belki de kapıdadır " dedi Hatice Abla.

"Sana zahmet bakabilir misin ?".

Bu kız gerçekten hadsizdi halbuki anne ve babası ne mütevazi güzel insanlar.
Hatice abla " Bakayım kızım "dedi ve hareket etti .
Bileğinden tutup "Ahmet'e ne yapacaksın Güneş, ayrıca Hatice Abla bu tür işlere bakmıyor, çok merak ediyorsan gidip kendin bak " dedim.

" Senin sorunun ne Efnan, neden durmadan bana tersleniyorsun?
Hatice abla burada çalışmıyor mu ?".

Ayşe abla araya girip;
"Güneş sus ne diyorsun sen"dedi .

"Hatice Abla burada çalışmıyor burası onun evi kendi istediği için evin düzeni ile ilgileniyor ve kimsenin ayak işlerine bakmıyor, ayrıca ona çalışan olarak bakarken kendinin de kim olduğunun farkındasındır umarım ".

Dönüp Ayşe ablaya bakıp "Kusura bakma Lütfen"dedim.

Güneş önüme dikilip "Unuttuğun bir şey var ben çalışan değilim, annem ve babam çalışıyor " .

Ellerimi göğsümde bağlayıp çenemi dikleştirdim "Bana neyi ispatlamaya çalışıyorsun Güneş ".

"Güneş, saygısızlık etme artık" dedi annesi .

" Ben diyorum ki ben burada çalışan değilim sende bana bu şekilde davranamazsın ".

"Evet çalışan değil benim evimde misafirsin,annen ve baban benim için çok değerli olduğundan bu tavırlarını görmezlikten geleceğim ,şimdi önümden çekilirsen kahvaltı için kocamı uyandırmaya gideceğim "dedim önümde dikilmeye devam etti .
Gözlerim ile çekilmesini işaret ettim ,bir adım yana kaydı, geçerken omzum omzuna değdi ve umursamadan yatak odasına doğru ilerledim.
Boran'ın sabah rutinlerinden sonra kahvaltıya geçtik.
Kocam bugün hiç iyi bir ruh halinde değildi ve pek hatta hiç konuşmuyordu.
Kahvaltıdan sonra Zeki amca ve eşi Ayşe abla gitti ama Güneş, Boran ile konuştuktan sonra bir kaç gün daha kalacağını söyledi.
Tepkisiz kaldım çünkü Boran izin veriyorsa bir bildiği vardı ve bu yüzden susmayı tercih ettim ama bu durum Elif'in hiç hoşuna gitmedi .
Bütün gün somurtup durdu .
Boran da şirketten adamları toplamış çalışma odasına kapanmıştı.
Allah'tan evde dinlecekti.
Adam işe gitmiyor ama işi eve getirmekten geri kalmıyordu.
Bende elimde telefonum kütüphaneye biraz ders çalışmaya gidiyordum.
Çalışma odasının kapısında Güneş ile karşılaştım ama konuşmadım.
Bana baktı ardından kapıyı tıklatıp içeriye girdi.
Omuz silkip bende kütüphaneye indim.
Boran işi bitince nasılsa beni çağırırdı.
Kaç saat odada kaldım bilmiyorum ders çalışmaktan sıkılıp biraz kitap okumaya karar vermiştim.
Uzun zamandır aklımda ama okumaya fırsatım olmayan bir kitabı elime alıp koltuğa geçtim ayaklarımı uzatıp okumaya başlamıştım ama elbette okuma serüvenim çokta uzun sürmedi.
Kitap elimde uyuyakalmıştım ve Boran'ın kükreyen sesi ile yerimden fırladım.
Elimdeki kitap uyuyunca öylece kalmıştı ben sıçrayınca kitapta yeri boyladı.
Eğilip yerden aldım ve kitabı orta sehpanın üzerine koydum yerimden kalkıp büyük adımlarla merdivenleri ikişer ikişer çıkarak antrede "Efnan" diye kükreyen Boran'ın yanına gittim.
Arkasında Güneş duruyordu ve Boran'ın sırtı bana dönüktü.

" Efendim Sevgilim " dedim yanına yürürken ,önüne geçip aramızdaki mesafeyi kapattım.

" Neredesin Sen ?".

" Kütüphanedeydim, sen toplantı yaparken bende biraz çalıştım sonra da kitap okurken uyuyakalmışım ".

" Telefonun nerede ?"

Durup düşündüm "Galiba sabah çıkarken yatak odasında bırakmıştım ."

" Ah sana o telefonu yanından ayırma demekten yoruldum."

" Sen iyi misin ?
Bir sorun mu var ?" Diye sordum önünde eğilip ellerinden tutarken .
Gözlerinin içine gülümseyerek baktım.

" Seni Şuan öpmek istiyorum " .

Tepemizde bekleyen Güneş boğazını temizler gibi yaptı.
Boran başını çevirip " Ne oldu Güneş, bir şey mi diyeceksin ?"

" Hayır bir şeye ihtiyacınız olur diye bekliyordum."

" İhtiyacım olan burada sen gidebilirsin ".

Ahh kocacığım ağzın bal yesin dedim içimden Güneş'in bozulan suratına bakarken .
Güneş üst kata çıkarken bizde Boran ile yatak odasına geçtik.
Boran duş almak istediği için banyoya geçtik.
Duştan sonra üstümüzü giyinip ,salonda yemek yedikten sonra film izledik ve saat gece yarısını gösterdiğinde ikimizde fazlasıyla yorulduğundan yatağa girip kendimizi uykuya teslim ettik .
Son bir kaç gün aynı rutinde ilerliyordu.
Güneş ise başlamış ve burada bir ev tutana kadar bizimle kalacaktı.
Ahmet ile bir türlü Boran yüzünden konuşma imkanım olmamıştı ve Elif ile hala araları bozuktu.
Neredeyse bir haftadır evdeydik ve Boran fazlasıyla sıkılmıştı.
Kendini odaya kapatmıştı bende kış bahçesinde kitap okuyordum .
Çalan telefonum ile dikkatim dağıldı ve kitabı elimden bırakıp arayana bakmak için telefona uzandım.
Kayıtlı olmayan bir numaraydı ve hemen açıp

" Efendim " dedim.

" Efnan Merhaba kızım doktor Nedret ben ".

" Aa merhaba nasılsınız?"

" İyiyim siz nasılsınız Boran bey nasıl?"

" Sabrının son demlerini yaşıyor " dedim gülerek.

" Ahhh evet tahmin edebiliyorum.
Yarın sabah saat on uygun mu ?"

" Geliyor musunuz?
Evet evet uygun ."

" Tamam ben sana Hastanenin adını ve konumunu atarım yarın görüşürüz ".

" Tamam görüşürüz " dedim ve telefonu kapatıp eve yürümeye başladım.
Zeus ve Gren kulübelerinde oturuyorlardı.
Yanlarına gidip onları biraz sevdikten sonra mutfak kapısından eve girdim..
Elif dertli bir müzik açmış şarkıya eşlik ediyordu.
Yanına gidip " Sen hayırdır güzelim arabeske bağlamışsın " .

Elif bana bakıp omuz silkti ve önündeki domates ile kavga etmeye devam etti .

" Hala bozuk mu aranız ?"

Bana bakıp gözleri yaşarmaya başladı.
" Konuşmuyor ,önümden geçip gidiyor " .

" Özür dile o zaman belli ki çok kırılmış ".

" Hayır konuşmayacağım, demek zaten aklında bitirmek vardi buda bahanesi oldu ".

" Ahmet seni seviyor ".

" Tabi tabi çok seviyor ,her sabah Güneş hanımı yanına oturtup gidiyor " .

" Kız şirkette işe başladı, ne yapsın ?"

" Ona mı kaldı dünya kadar adam var burada başkası bıraksın onu ".

" Bak boşuna yıpratıyorsun kendini ".

" Tamam neyse " dedi ve yerinden kalktı.
Bende üzgün bir şekilde ona bakıp yerimden kalktım ve mutfaktan çıkıp Boran'ın yanına gittim.
Odadan sesler geliyordu ama çok önemsemeden kapıyı çalıp hafif açarak başımı içeriye doğru uzattım.
Boran başını önündeki bilgisayardan kaldırıp bana baktı.

" Kusura bakmayın bölüyorum " .
Normalde asla Boran çalışırken yanına gitmez ve işine karışmazdım.
Bunu bildiği için Boran " Hayırdır Güzelim bir sorun mu var ?" Diye sordu .

Başımı hayır anlamında salladım.

"Efnan" dedi Boran " Ah çok pardon " dedim çünkü kocam ona baş sallama ve benzeri hareketleri cevap olarak kabul etmiyordu.

" Arkadaşlar bugünlük bu kadar yeter teşekkürler " dedi sonra bana bakıp "Gel bakalım " dedi .
Kapıyı açıp içeriye girerken adamlar eşyalarını topluyordu.
Üzerimde simit yaka gri triko bir kazak ve siyah bir pantolon vardı.
Saçlarım son zamanlarda fazlasıyla uzamıştı.
Duştan sonra sadece kurutup düz bırakmıştım.

Boran bana bakıp yanına çağırdı, çalışanlarda başları önlerinde " İyi günler " diyerek odadan çıkıp kapıyı kapattılar.
Yavaş yavaş Boran'ın masasının önünden dolanıp yanına gittim ve eğilip boynundan kokusunu içime çekerek öptüm ve hemen ondan ayrıldım.
Boran uzun saçlarımdan bir tutamı parmağına dolayıp " Ne oldu sen normalde çalışırken araya girmezsin " .

" Ahh evet neden geldigimi unuttum seni görünce " dedim bu söylediğime Boran keyiflenerek " Aklımı başımdan alıyorsun diyorsun yani " dedi .

" Aklım fikrim herşeyim zaten sensin sevgilim "

" Oo Efnan Karadağ pek bir aşık görüyorum seni".

" Offf hemde aşkından Leyla oldum haberin yok"

"Bu durumda ben Mecnun olup çöllere mi düşmeliyim.

" Onu yapan Ferhat değil mi ?"

Boran gülerek " Ferhat dağları deldi ,Mecnun çöllere düştü " .

" Hımm lütfen bizim sonumuz üç kelime olsun " .

Boran tek kaşını kaldırıp neymiş o kelimeler "Evli,mutlu,çocuklu " .

Bu sefer Boran kahkaha ile gülmeye başladı.

" Hey neden gülüyorsun şarkısı bile var bunun ,Hayalim üç kelime oda şöyle Evli mutlu çocuklu " dedim şarkıyı söyleyerek .
Boran beni kendine çekti bende hemen yanına yaklaşıp ona sarılıp öptüm.
Oda beni öptü ama hala gülüyordu.

" Gülme " dedim .

" Tamam gülmüyorum " dedi hala gülerek.

Suratımı ekşitip ondan ayrıldım ve kalçamı masaya yaslayıp kollarımı göğsümde bağladım "Dokyor Nedret aradı ,yarın sabah saat on da randevumuz var " dedim..

" Eee Güzelim neden baştan söylemiyorsun ?"

" E söyledim işte " dedim.

" Umarım şu alçıdan ve su zımırtıdan artık kurtulurum " .

" İnşallah " dedim.

" Neydi şu şarkı bana söylesene " dedi.

Omuz silkip "Yok sana şarkı falan gidiyorum ben".

" Nereye gidiyorsun?"

" Ahmet'i bulmaya onunla konuşmam lazım "

" Ahmet ile ne konuşacaksın Efnan."

" Güneş yüzünden Elif ile araları bozuk ,bana güvenmiyorsan bitsin demiş ve çekip gitmiş, günlerdir konuşmuyorlar Elif çok üzgün, sürekli ağlıyor, iyice arabeske bağladı, demin Müslüm Gürses dinliyordu".

" Ee ne var bunda ,sen sürekli Müslüm Gürses dinliyorsun Efnan ,bizim şarkımız bile Müslüm Gürses sarkısı kendin seçmistin hatta ".

" Off ikisi ayni şey değil ki Elif morali bozuk olduğu için Müslüm Gürses dinliyor,ben şarkılarını sevdiğim için ".

" Haa sen benim ruhum arabesk diyorsun yani ".

" Dedi kapıya dayanıp, Dünya tersine dönse Vazgeçmem diye bağıra bağıra şarkı söylenen adam " dedim.

"Senin dilin bu ara fazla mı uzamış " .

" Yok ne alakası var hep aynı benim dilim ".

" Uzamış uzamış yarın şu zırbırtılardan kurtulayım da icabına bakayım şu dilin ,ayrıca Ahmet ile konuşmuyorsun ,insanların ilişkilerine burnunu sokmayacaksın,ikisi de yetişkin kendi aralarında halletsinler " .

" Ama " dedim parmağını havada sallayıp net ve sert bir dille " Aması yok Efnan ,karışmayacak,konuşmayacaksın sakın arkamdan iş çevirip konuşmaya kalkışma öğrenirim ve senin için iyi olmaz ." Dedi.

" Ama Sevgilim " .

" Hayır karışmayacaksın " .

" Tamam sen konuş Ahmet ile ."

" Hadi çıkalım şu odadan " dedi ve konuyu kapattığını bu şekilde gösterdi.
Arkasına geçip sandalyesini itekleyerek onu odadan çıkardım.
Yemek yedikten sonra normal rutine geçtik ve işlerimizi hallettikten sonra odamıza geçip uyuduk .
Sabah erken uyandık ve hazırlanıp evden çıktık.
Akşam doktor konum göndermişti .
Ahmet ile beraber evden çıkıp hastaneye geçtik.
Doktor Nedret bizi bekliyordu.
Boran'ın bütün tetkiklerini yeniden yaptırdı.
Bir süre sonra doktor bizi odasına çağırdı ve sonuclara baktıktan sonra "Boran bey hadi iyisiniz herşey yolunda görünüyor Efnan size iyi bakmış, bandajı tamamen çıkarabilirsiniz ama kremlere devam çünkü ara ara sancı yapabilir,bacağınızın da alçısını çıkarabiliriz ama hala tam iyileşmedigi için üzerine çok fazla basmamanız gerekiyor,bir süre daha sargıda olsa iyi olur " .

" Teşekkürler Doktor bey " dedi Boran .
Alçı çıkarıldıktan sonra ince bir sekilde sarıldı.
Omuzluktan kurtulduk aldığımız bir değnek sayesinde Boran ile beraber ayakta hastaneden çıktık.
Ayağını çok fazla yormasın diye bir süre koltuk değneği kullanmasının iyi olacağını söyledi doktor..

" Yürümeyi özlemişim " dedi Boran ardından
dudaklarını bana yaklaştırıp kulağıma "Seni de çok özledim her şekilde" dedi gözlerimi açarak ona bakıp " Boran " dedim.

Göz kırpınca imali bir şekilde " Hala tam iyileşmedin " dedim bu arada hastaneden çıkmıştık.

Ahmet arabanın kapısını açmış bir şekilde bizi bekliyordu.
Boran arabaya önce benim binmemi söyledi ardından kendi bindi .
Yolda ilerlerken bana yaklaşıp " Ne düşünüyorsun? " Diye sordu.

" Hiç öyle yola dalmışım " dedim dönüp ona bakarak .
Sonra ellerimi kaldırıp yüzünü avuçlarımın arasına alıp gözlerinin içine baktım " Sana bir sır vermemi ister misin ?" .

" Ne yaptın?" Diye sordu .

Ona yaklaşıp dudaklarımı yüzüne yaklaştırıp yanağından öptüm ve kulağına yaklaşıp "Bende seni çok özledim "dedim.

Boran bir kahkaha atıp "Bu muydu sırrın?"

Başımı evet anlamında salladım, gözlerini kısınca "Evet başka ne olabilir ki?" .

Hala yüzü avuçlarımda iken bana yaklaşıp dudaklarımdan öptü birbirmizden ayrıldığımızda yan oturup başımı omzuna yasladım eve vardığımızda " Hadi sen in ben şirkete geçeceğim "dedi.

" Ama daha yeni çıktı alçın ".

"Olsun bir bakayım erken gelirim "dedi .

"Peki "dedim ve arabadan inip eve geçtim..
Önce üst kata çıkıp bir duş aldım ardından mutfağa geçtim.
Hatice abla ve Elif yemek yapıyordu.

" Hanımlar merhaba ".

"Hosgeldin Boran nerede ?" Dedi Hatice abla .

"Alçı ve bandaj çıktığı gibi şirkete gitti "dedim.

"Ahh fazla bile dayandı "dedi Hatice abla.

Başımı sallayıp onlara yardıma koyuldum.
Erken gelirim diyen kocam saat gecenin onu olmasına rağmen hala evde yoktu .
Elif ile oturmuş film izlerken Güneş "İyi geceler"dedi .
Başımı çevirip ona baktım "İyi geceler Hosgeldin"dedim..

" Teşekkür ederim "dedi.
Başımı filme çevirdim.

"Ben çok yoruldum odama geçiyorum, Boran bey geç gelecekmiş "dedi .

" Haberim var teşekkürler "dedim ona bakmadan sonra da adım seslerini duydum.
Filmin bitiş jeneriği girmişken saat neredeyse gece yarısına geliyordu.

Ekranı kapatıp Elif'e baktım oda yerinde geriniyordu.
Televizyonu kapatıp "Hadi kalk bir kahve içelim"dedim Elif başını sallayarak yerinden kalktı.
Tam mutfağa geçerken "Elif"diyen bir ses duydum .

Sonra ses tekrar Elif diye bağırdı.

"Biri seni çağırıyor"dedim ve ses tekrar geldi .

"Dışarıdan geliyor"dedim .

Ardından müzik sesi kulaklarımızı doldurdu .
Kahkaha atıp "Ben bu sahneyi bir yerden hatırlıyorum koş koş "dedim ve Elif'in kolundan tutup kapıya koştuk.
Kapıyı açtığımda Boran kapının önünde duruyordu .
Ahmet aşağıda Hakan Altun şarkısını son ses açmıştı.

Boran beni görüp kendine çekerken Elif bir Boran'a bir Ahmet'e bakıyordu.
Hakan Altun şarkısı kulaklarımızı doldururken;

Biliyorsun sana zayıftır bu yüreğim
Dağları denizleri geçerim
Gel dersen dünyayı bile silerim
Sana kul köle olmuş bu bedenim
Çok sevdim bilirsin çünkü sen
Aşk bahçemsin, bir tanemsin.

Bizim aşıklar birbirlerine bakıyorlardı.

Elif öylece dikilmiş beklerken Hatice Abla ve Güneş'i de arkada dururken gördüm. Ahmet bir iki adım öne geldi ,bu arada şarkı başa sarmıştı.
Ve sözleri oldukça manidardi.

Yetmez mi söyle lütfen, yetmez mi yaptığın bu gurur.
Vazgeçmem aşkından ölüm olsa sonu benim yeminim budur.

" Elif gel " dedi Ahmet .

Boran " Hadi Elif in "diyince Elif hızlı bir şekilde merdivenleri indi ve Ahmet'in önünde durdu.

Ahmet " Sensizlik çok zor denedim ama olmuyor, benden sakın bir daha şüphe etme seni çok seviyorum " dedi sonra elini cebine atıp iki adım uzaklaştı, ardından tek dizinin üzerine çöküp cebinden çıkardığı kutuyu açıp " Benimle Evlenir misin Elif'im " dedi .
Ben bir çığlık atarken mutlulukla yerimde zıpladım.

Elif şaşkınlık içinde önce bize sonra Ahmet'e bakıp gözünden akan yaşları sildi .
Sonra Ahmet'in elinden tutup onu ayağa kaldırdı.
Hepimiz merakla cevabını bekliyorduk.

" Evet seninle Evlenirim " dedi ve Ahmet onu belinden tutup havaya kaldırıp etrafında döndürmeye başladı.
Bütün bahçeyi alkış sesleri doldururken Boran'a bakıp " Seni Seviyorum " dedim..

Oda bana bakıp yanağımdan öptü " Seni Seviyorum " dedi ve dönüp önümüzdeki manzarayı izlemeye devam ettik .

ELIF IŞIN


AHMET BAYRAKTAR





































































































Continue Reading

You'll Also Like

4.7K 289 40
Senden kurtulmaya çabalıyorum Uğur, bataklık gibisin çabaladıkça daha da çekiliyorum. Leman Aydın. Bütün çabaların bana çıkıyor sen inadına benden...
612 74 8
İstenmeyen bir berdel ve düşman çiftler... Tozlu çarşaflara sarılmış sırlarla dolu onca hayatı berdel ile kurtarabileceğini bilseydi Meral, o gün yin...
3M 161K 40
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...
5.1K 175 10
Bir adam vardı. Şakakları zehir. Bir kadın vardı. Kalbi mezar. Bir de yanık bir sevda. Vuslat hiç bu kadar uzak olmamıştı.