ALABORA

By kursunirenkleeer

182K 7.1K 5.1K

Neden bence yardıma ihtiyacın olabilir hem kocalar ne için var karıcığım " dedi tırnağını ensemde gezdirip... More

Bolum 1
Bölüm 2
Bölüm 3
BÖLÜM 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bolum 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
BÖLÜM 20
BÖLÜM 21
Bölüm 22
Bölüm 23
BÖLÜM 24
Bolüm 25
ALINTI
BÖLÜM 26
Bölüm 27
Bölüm 28
28 .BÖLÜM ALINTI
BÖLÜM 29
Bölüm 30
Bölüm 32
Bölüm 33
BOLUM 34
BÖLÜM 35
BÖLÜM 36
BÖLÜM 37
BÖLÜM 38
BÖLÜM 39
Bölüm 40
BÖLÜM 41
Bölüm 42
BÖLÜM 43
BÖLÜM 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
BÖLÜM 49
BÖLÜM 50
BÖLÜM 51
Bölüm 52

Bölüm 31

2.6K 102 86
By kursunirenkleeer

                   ⚫️ BORAN KARADAĞ ⚫️

" Hadi ama kızım babaya gel ,baba de kızım Ba Baa" .

" Hayatım, kızımız daha çok küçük farkındasın değil mi ?"

" Evet farkındayım ama ne yapayım kendimi durduramıyorum, her an kollarıma koşup atlasın,durmadan sesi kulaklarımda çınlasın istiyorum ".

"Merak etme bir kaç aya kalmaz konuşmayı tam sökünce sussun diye yalvaracaksın " .

" Asla asla öyle bir şey olmayacak "dedim yanağımdan eğilip öpen hayatımın anlamı olan karıma .

" Sana bu günleri hatırlatırım o zaman " Güldüm ve kızımı alıp kucağıma evin içinde omzumda koşturmaya başladım.
O kadar güzel gülüyordu ki sesini kaydedip her zaman dinlemek istiyordum.

" Dikkat et " dedi Nil salondan çıkarken " Merak etme " dedim ona cevap olarak.

" Alya sence de annen çok güzel değil mi? " dedim kızımı kollarımla havaya kaldırırken, cevap olarak beni gülüşüyle onaylayan kızımı indirip yanaklarından öptüm.

"İyi ki doğdun babacık, iyi ki doğdun Boran " elinde mumlarla adeta bir peri kızı gibi salona giren Nil' e Baktım.
O kadar güzeldi ki ,bakmaya hiç bir zaman doyabileceğimi zannetmiyordum, kızım da tıpkı annesinin kopyası gibiydi.
İkisinin de sağ yanağında cennet çukurları vardı,her seferinde baktıkça öpmek istediğim.
Ikisi de süt gibi beyazdı benim tam aksime Alya sadece gözlerini benden almıştı, geri kalan herşeyi ile Nil'in kopyası ve benim gurur kaynağımdı.
Hayatımda bu kadar güzel iki kıza sahip olduğum için dünyanın en şanslı adamıydım.
At kuyruğu yaptığı doğal sarı saçları ile yanıma gülerek gelen karıma bakıp "Hiç unutmazsın değil mi " dedim .

"Nefes aldığım sürece asla unutmayacağım "dedi ve Alya ile birlikte mumları üfledik.
Demin kucağımda gülen Alya ve elinde pastamı tutan karım sonra bir anda kayboldular .
Etrafıma baktım ve neler olduğunu anlamaya çalıştım.
Bomboş evin içinde etrafıma baktım.
Her yer kapkaranlık, Alya'nın gülme seslerini duyuyorum ama etrafta onu göremiyorum.

" Baba buraya gel " diyen sese kulak kabarttım.

"Alya kızım neredesin?" Dedim.

" Uzakta baba çok özledim seni " .

"Alya şimdi buradaydın kollarımda nereye kayboldun hem annen nerede ? Nil ,neredesin ?"

" Boran Sevgilim iyi ki doğdun ".

" Nil neredesin ?"Diye deli gibi sesin etrafında dönerken bir anda gözümün önünde salonun kapısında belirdiler.

" Baba buradayız, görmüyor musun bizi ?"

Koşarak yanlarına ulaşmaya çalıştım ama hep benden bir kaç adım ötedeydiler.

"Baba kaç yıl oldu neden ben hiç büyümüyorum "diye sordu Alya tam onlara yaklaşmışken evin kapısını açıp gözden kayboldular.
Şimdi Alya,Nil'in kucağında arabaya doğru ilerliyordu.
Peşlerinden koşup " Durun o arabaya binmeyin ,bu sefer olmaz ,sizi bırakmayacağım diye bağırdım Nil ve Alya bana dönüp el salladılar ve arabaya bindiler.

" Nil dur hayır ,hayır o arabaya binme "diye bağırdım ama bana sadece gülümseyip "Seni Seviyoruz Boran"diye bağırdı ve sonra bir anda kulakları sağır eden bir patlama oldu .

" Hayır hayır hayır " diye bağırdım .

"Boran uyan ,Boran, uyan lütfen "diyen sesle yerimden sıçradım.
Önüme tutulan su bardağına ve gözümün önünde beliren yüze baktım.

"İyi misin ?"dedi Hare.

Başımı salladım "Kabus görüyordun ,çığlığını kapının önünden geçerken duydum "dedi boş gözlerle ona bakıp "Beni yanlız bırak "dedim.

" Boran biliyorum yarından sonra ki gün "

" Sana beni yanlız bırak dedim Hare neyini anlamadın çık dışarı "diye bağırdım.

"Boran artık ".

Koltukta doğrulup elimi masaya sertçe vurup yerinden sıçramasına sebep olurken "Çık dışarı Hare" diye bağırarak tekrar ettim ,"Tamam sakin ol çıkıyorum" dedi ve hızlı adımlarla odadan çıktı.
Kulüpteki odama bakıp masanın çekmecesinde olan Nil ve Alya'nın fotoğrafını çıkardım.
Ellerimi yüzlerinin üzerinde gezdirirken gördüğüm rüyanın gerçekliği kalbimi ağrıttı göz yaşım çerçeveye düştüğü an ağladığımı fark ettim.
Ofiste biraz dinlenmek için koltuğa oturmuş ve uyuyakalmıştım demek ki.
Yarın sözde doğum günüm ve sonraki gün kabusumun yıl dönümüydü.
Karım Nil ve Alya'mın ölüm yıl dönümü .
Hain bir saldırı ile elimden kayan Nil ve kızım Alya.
Elimi kalbime götürüp ovdum.
Gözlerimi kapatıp kızımın Baba diyen sesini tekrar duymaya çalıştım.
Uzun zamandır rüyamda görmemiştim ikisini de ,bir kaç saat sonra doğum günümdü.
Lanet olsun ,ne doğum günü ama kutlamadan bir kaç saat sonra kabusa dönen lanet bir gün.
Başarmışlardı dünyamı yıkmayı, herşeyimi elimden alarak .
Elimde ki çerçeve ile yerimden kalktım, çerçeveyi masaya koymadan ikisini öptüm ve masaya bıraktım.
Telefonumu elime alırken ekranda Efnan'ın gülen yüzünü ve mesajını gördüm, üstten okuyup kendimde cevap verecek takadi görmeden ve mesajı açmadan telefonu ceketimin cebine koyup ofisten çıktım.
Kulakları sağır eden müzik ve insan kalabalığını uzaktan seyredip kafamdaki düşüncelerden kurtulmak için bir kadeh içmeye bara doğru ilerledim.
Bir kaç adım atmıştım ki Hare önümde dikildi " Daha iyi misin?" Diye sordu .

Ona cevap vermeden arkamda bırakarak yürümeye devam ettim.
Bara geçtiğimde barmen baş selamı verip kadehimi ben daha istemeden önüme koydu.
Kolay kolay içmezdim.
Alya ve Nil'den sonra uzun bir süre teselliyi kadehlerde aramış ve her gece unutmak için aklımı kaybedene kadar içer sonra da kızımın odasında sızardım.
Toparlanmaya başladıktan sonra içmeyi kestim en fazla özel bir durumda bir kadehi asla geçmiyorum.
Bu gece yine şişelere sığınmak istiyorum.
Efnan beni görse ne yapar acaba ?.
Onu da kendi karanlığıma çekerdim, iyi ki burada değil diye düşündüm.
Telefonumu cebimden çıkarıp kilidi açtım .
Efnan'ın yüzü ekranı aydınlattı.
Parmağımı yüzünde gezdirdim ve hemen galeriye geçtim.
Nil ve Alya'nın resimlerinin olduğu klasöre geçip Alya'nın kocaman gülümseyen resmine dokundum.
Yeni çıkmış bir kaç dişi ile kocaman gülümsüyordu kızım.
Özlüyordum ,şimdi yaşasa okula gidiyor olurdu.
Sabahları elinden tutup okula götürür akşam da okulun kapısında baba diye koşarak boynuma sarılmasını beklerdim.
Bütün heveslerim, bütün hayallerim hain bir patlama ile son buldu .
Güzel kızım ..
Alya'mmm.
Bir süre düşüncelerimde kaybolduktan sonra telefonu cebime koyup kadehimden bir yudum aldım başım önüme düşmüş kimseyi görmek yada konuşmak istemiyordum.
Çünkü önüme çıkacak herkesin kim olduğuna bakmadan canını yakma potansiyeline sahiptim şuan.

İyi akşamlar yanlız mısınız ?
İsterseniz size eşlik edebilirim "dedi bir kadın sesi al işte buradan yak ,ben hiç kimseyle uğraşmak istemezken illa bela gelip beni bulacak .
Başımı önümden kaldırmaya bile gerek duymadan ,

" İstemez " dedim.

"Çok kabasınız en azından bir içki ısmarlayabilirsiniz?".

Al işte kızım istemez dediğim zaman gitsenize neyin ısrarı bu anlamıyorum Efnan burada olsa bu kızı kesin öldürürdü.
Yine yüzüne bakmadan gitmesi için parmağımdaki yüzüğü gösterdim evli olduğumu anlasın diye.

Kadın bu sefer elini koluma koydu gözümün ucuyla parmaklarına baktım.
Tanıdık geldi ama asla ihtimal vermedim .
O şimdi yatağında uyuyor yada kim bilir hangi matematik problemi ile boğuşuyordur.
Kadın elini kaldırmayınca;

"Neyini anlamıyorsunuz size evliyim dedim yüzüğümü göstererek" dedim kadına bakmamakta ısrarcıydım ve biraz daha sıkarsam elimdeki kadeh parçalara ayrılıcaktı.

" Boran sevgilim "dedi ses bir anda aklımdan binbir düşünce geçerken kalbim deli gibi atmaya başladı..
Efnan burada olamazdı, nasıl tek başına gelirdi,aklını kaçırmış olmalıydı.
Ya birileri ona bir şey yapsaydı, ya başına bir şey gelseydi .
Aklımı yitirirdim.
Duyduğum sesin sadece hayal olduğunu düşünüp kafamı kaldırdım ve kanlı canlı Efnan'ı karşımda gördüm.
Su gibiydi siyah bir elbise ve uzun saçları ile karşımda gülümseyerek duruyordu.
Ben şaşkınlık içinde ona bakıp adını söylerken o bunu fırsat bilip önce kolundaki saate baktı ardından aramızdaki mesafeyi kapatıp kollarını boynuma sarıp kulağıma ;
"Doğum günün kutlu olsun Sevdiğim "diye fısıldadı.

İşte o an beynime giden kan durdu,öfkem korkum acım bir anda harlanıp kan beynime sıçradı.

"Doğum günün kutlu olsun Sevdiğim mi ?" Bunun için mi lanet olası doğum günü mü kutlamak için mi buraya kadar gelmişti, kendini riske atmıştı ,lanet olası doğum günüm sonrasında yaşadıklarım bir bir gözümün önünde canlanırken o anları binbir senaryoyla başrolde bu sefer Efnan olarak canlandırdım ve korkum her şeyin mantığımın önüne geçti ve öfke bütün benliğimi sararken cümleler ağzımdan benden bağımsız çıkmaya başladı.

"Doğum günün kutlu olsun Sevdiğim " diye bir kez daha söyleyince ellerimi kaldırıp kollarını boynumdan çözüp sadece yüzüne bakarak konuşmaya başladım "Senin burada ne işin var ?"

"Senin için buradayım, seni özledim ve sana sürpriz yapmak istedim, böyle bir günde yanında olmak istedim "

"Yanımda olmak mı ?
Sordun mu bana ,seni yanımda isteyip istemediğimi sordun mu?"

"Ben mutlu olursun diye düşünmüştüm ".

"Sence mutlu mu görünüyorum ?"Diye müziği bastıracak şekilde bağırdım..
Bana bak mutlumuyum, sen nasıl cesaret edersin ,bana sormadan bana haber vermeden ".

"Boran anlıyorum " dediği an aklımı kaybetmek üzereydim,ben doğum günü kutlamazdım,ben her sene bügun kendime lanetler yağdırıp karanlığımda boğulup kaybolmayı dilerdim
"Hic bir bok bildiğin de anladığın da yok " dedim Efnan panik içinde bana bakarken bizi izleyen Hare'yi gördüm ve uzanıp Efnan'ın kolundan tutarak kalabalığı aşıp kulübün dışına çıkardım..

" Boran dur lütfen konuşalım yavaş sakin ol açıklayabilirim" durmadan konuşan Efnan'a sağır olmuştum.
Kulübün dışına çıkıp onu da kendimle dışarı sürükledim.
Bir kaç adım sonra kendimizi kapının önünde bulduk ,öfkemde boğuluyordum ve kelimeler ağzımdan benden bağımsız çıkıyordu .

Parmağımı gözüne sokacak şekilde sallayıp "Bir daha sormayacağım senin burada ne işin var doğruyu söyle " diye sokağın ortasında bağırdım.
Ben ne kadar öfkeli isem o kadar sakin duruyordu karşımda ve bu beni daha da fazla sinirlendiriyordu.
Önce şöyle etrafına baktı ardından konuştu.

" Sakin ol sevgilim ,sana içeride de söyledim ben sadece sana sürpriz yapmak istedim, yeni yaşına girerken " cümlesini tamamlamasına izin vermeden havada duran parmağımı sallamaya devam ederken "Senden bunu istediğimi hatırlamıyorum, sen buraya Kıbrıs'a gelmeye üstelik bana haber vermeden nasıl cesaret edersin " diye bağırdım aslında bütün öfkem bu yüzdendi.
Buraya tek başına gelmesi yüzünden, ya birileri onu takip etseydi ,ya onunda başına bir şey gelseydi.
Efnan'ın yavaş yavaş dolan gözlerine bakmaktan kaçındım ve gözlerimi kendisinden kaçırdım, çünkü o gözlere bakarsam onu kendime çekip sımsıkı sarmaktan kendimi geri alamazdım ve şuan o kadar öfkeli iken sadece öfkeme tutundum.
Sonuçlarını düşünmeden.

"Bak sana sürpriz yapmak istediğimi söyledim, evet biliyorum uzun zamandır hatta o olaydan beri kutlama ."

Gözlerimi kapatıp açtım, biliyordu sonrasında neler olduğunu biliyordu ve buna rağmen yanımda olmak istemişti ,tam ağzımı açacakkken Karan geldi ve elindeki kabanı Efnan'ın omuzlarına koydu.
İşte o an Efnan'ın üzerinde incecik saten bir elbiseden başka hiçbir şey olmadığını ve karşımda korkudan ve soğuktan titrediğini fark ettim.

"Onu buraya sen mi getirdin ?" Diye bağırarak sordum Karan'a.

Karan Efnan'ı kollarının arasına alıp omuzlarından tutarken Karan'ın ellerini kırmamak için direndim "Kız seni mutlu etmek aynı zamanda acını paylaşmak istedi " diye cevap verdi ve hemen arkasından Selin geldi .
" Sen kafayı yemişsin herhalde Boran " dedi.
Efnan, Selin Karan hepsi buradaydı.
Hepsi Efnan'ın aklına uyup mu gelmişti?
Aklımı kaybedecektim aklımı ,beni ve neler yaşadığımı hadi Efnan bilmiyordu ya Karan ve Selin.
Gözlerimi Seline dikip ;

" Kafayı yiyen birileri varsa oda sizsiniz, Efnan hepinizi parmağında oynatmayı başarmış hepiniz onun aklına uyup buraya nasıl gelirsiniz, benim, benim " cümlemi tamamlamadan sustum dile dökmeye ne gerek vardı hepsi en yakından şahit olmuşken tüm acılarıma "Hepinizin canı cehenneme " dedim ve hepsini arkamda bırakıp kulübe dönmek için yürümeye başladım karşımda Ahmet'i görünce sabırlar dileyerek "Efnan'ı otele bırak birazdan geleceğim ve hepiniz ile görüşeceğim"dedim dönüp baktığımda Efnan dahil herkes bıraktığım gibi duruyordu " Beni bekle bunun hesabını vereceksin " diye bağırıp tekrar kulübe doğru yürümeye başladım.

Herkesin canı cehenneme en çokta benim söylene söylene kalabalığı aşıp ofise girip kapıyı çarptım ve hemen arkamdan kapı açılıp Hare "Boran herşey yolunda mı?" Diye sordu .

"Çık dışarı Hare " diye bağırdım Hare hala olduğu yerde durunca "Kolundan tutup dışarı atmamı mı bekliyorsun ne bekliyorsun sana çık dışarı dedim "tekrar bana bakınca "Hare"diye bağırdım onu korkudan yerinden sıçratarak "Tamam tamam " dedi ve hızlı adımlarla dışarı çıktı.

" Allah kahretsin "dedim ve masamın ucundan tutup bütün sinirim ve öfkemle masayı yere devirdim üzerinde ne var ne yok ortalığa saçılmışken ellerimi saçlarımın arasından geçirip Efnan'ın dolan gözlerini düşündüm.

"Allah belanı versin Boran ne yaptın sen " diyerek bu sefer sandalyeme bir tekme savurdum.
Telefonumu cebimden çıkarıp Ahmet'i aradım.
İkinci çalışta hemen cevap verdi.

" Efendim Boran bey "dedi.

Ahmet bile bana bey diyorsa iyice sıçmıstım.

" Ahmet neredesiniz?
Efnan nasıl?"

" Şimdi otele geldik arabayı park ediyordum, Efnan Karan Bey ve Selin hanım ile otele giriş yaptı ."

"Nasıldı peki ?"

" Enkaz desem sizin için yeterli bir tanım olur mu ?"

" Ahmet ,ben çok üzgünüm tam bir hayvan gibi davrandım değil mi ?"

" Arkadaşınız olarak mı çalışan olarak mı cevap vermemi istersiniz ?"

" Ahmet tabiki dostum olarak "

" Batırdın ağabey bu sefer ,kız gerçekten seni mutlu etmek için yanında olup destek olmak için geldi, her şeyi biliyordu, kızacağını bile ama sen biraz fazla ileri gittin ,bu sefer toparlaması zor gibi "dedi.

" Tamam Efnan'a söyle birazdan orada olacağım "dedim ve telefonu kapattım.
Odadaki karışıklığa baktım, sonra üzerindeki incecik elbiseyle tir tir titreyen Efnan geldi gözümün önüne kendime lanetler ederek devrilen masaya tekrar bir tekme savurup odadan çıktım..
Kalalabalığı aşıp arabama atladım ve defalarca direksiyona vurup kendime küfürler savurarak otele varıp arabayı park etmeden indim ve otele koştum.
Hemen Efnan'ın yanına gitmeliydim.
Beni görüp selam veren herkesi baş selamı ile geçip asansöre bindim ve odaya çıktım.
Kapıyı birkaç kez çaldım ama açılmayınca banyodadır diye düşünüp kendi anahtarımla kapıyı açtım ve içeri girdim.
Etrafta kimse görünmüyordu ,doğru tahmin banyoda olmalı dedim ve banyonun kapısını açtım ama boştu.
Odada hiç kimse yoktu
Oda bomboştu, dahası ona ait hiçbir şeyde odada yoktu.
Telefonu cebimden çıkarıp onu aradım açmadı.
Mesaj attım.

Boran "Neredesin ?"

Bekledim bekledim ama cevap gelmedi.

Tekrar Telefonu elime alıp ekrana bakıp Karan'ı aradım.

"Efendim " dedi Karan .

" Efnan nerede ?"

" Bilmiyorum."

" Ne demek bilmiyorum?
Beraber gelmediniz mi ulan ?"

"Evet beraber geldik ama kız seni görmek istemiyor ve ona söz verdim sana nerede olduğunu söylemeyeceğim, bu sefer büyük hata yaptın Boran ."

"Ulan karımın nerede olduğunu söyle, hata yaptığımın farkındayım, telafi etmeye çalışacağım ."

" Üzgünüm kolay gelsin "dedi ve telefonu suratıma kapattı.
Etrafıma baktım ondan hiç bir iz kalmamıştı.
Allah kahretsin dedim ve önüme ne geldiyse kırıp döktüm..
Elimi saçlarımın arasından geçirip telefonu tekrar cebimden çıkarıp Efnan'ı aradım ama cevap yoktu.

"Neredesin Efnan umarım aptalca bir şey yapmadın"kendi kendime söylenerek odadan çıktım Karan ve Selin'in odasına gidip kapıyı yumrukladım.
Aniden açılan kapı ile elim havada kaldı, Selin "Hayırdır Boran kapıyı mı kırmaya karar verdin?"Diye sordu.

" Efnan nerede ?" Dedim ve onu kapıdan aşarak odaya girdim.

" Sana onun bu odada olduğunu düşündüren ne ?
Hem neden böyle deli gibi onu arıyorsun ki,kulüpten dışarı çıktığında kendinden ve onu istemediğinden fazlasıyla emin bir halin vardı. "

" Efnan nerede ?
Onu bulmam lazım "

Karan da banyodan çıkıp bize katıldı " Bol şans "dedi ve beni geçip koltuğa oturdu.

"Efnan nerede biliyorsan bana söyle?"Dedim Karan'a.

" Boran Karadağ değil misin ?
Ara ve karını bul "

" Bak söyle yoksa tek tek ,tabi yaa otelde değil mi ?
Hangi odada ?"

" Boran bak Sakin ol kızı zaten yeterince kırdın, bence bu akşam onu rahat bırak " dedi Selin.

" Ya tamam üzgünüm onu görmem ve özür dilemem lazım ".

" Efnan'a söz verdik nerede olduğunu söyleyemem ama otelde olduğunu bil ve rahatla bu gece kızı rahat bırak yarın sabah onunda siniri geçer ve konuşursunuz ".

" Yarına kadar bekleyemem Selin onu görmem lazım şuan berbat bir haldedir "

" Ulan madem sonrasında köpek gibi pişman olacaksın niye başta aklını başına almıyorsun, Efnan'ın değil senin terapiye gitmen lazım, Efnan'ı kapı dışarı ederek sonrada gelip odanda ne var ne yok dağıtarak bir şey elde edemezsin "dedi Karan ayağa kalkıp yanıma gelerek.

" Düş önüme şimdi " dedi sonra Selin'e dönüp "oda servisini ara söyle gelip şunun odasını temizlesinler ne var ne yok kırıp dağıtmış, Efnan'ı bulup dönmeye ikna ederse kız başka bir enkazla karşı karşıya kalmasın " dedi.

" Bulursa derken beni onun yanına götürmeyecek misin? "

" Elbette hayır, sana demiştim onun canını yakarsan canını yakarım ve yanında olacağım kişi değil karşında olacak kişi olurum diye ,seninle geliyorum sadece onu bulabilecek misin merak ettiğim için ve onu bulduğunda aptalca bir şey daha yapmaman için "dedi.

Cevap vermeden yürümeye başladım ve birlikte odadan çıkıp asansöre binerek lobiye indik .
Gözüm resepsiyona çarpınca hemen yanlarına ilerledim.
Eren bilgisayar başında bir şeyler ile ilgileniyordu.
Gecenin bir yarısı olduğu için otel sessizdi.

" İyi geceler Eren ,bana Efnan Karadağ'ın hangi odada kaldığını söyler misin ?"

" İyi geceler Boran bey ,üzgünüm size bilgi verememem"

" Anlamadım?
Ne demek bilgi veremem ,Efnan hangi odada çabuk söyle "

"Özür dilerim Efendim, eşinize söz verdim hangi odada olduğunu söyleyemem "

Elimi sertçe resepsiyon masasına vurup "Sen benimle dalga mı geçiyorsun ulan karım hangi odada ?"

" Şey Boran bey gerçekten " sözünü tamamlamasına izin vermeden resepsiyon tarafına geçip Eren'i yakasından tutup "Sen benim kim olduğumu biliyorsun değil mi Eren,seni gebertirim " dedim bağırarak.

" Boran " diye bağırdı Karan ,yüzüne baktım " Eren'i bırak, hepimiz Eren dahil Efnan'a söz verdik ,onun bir suçu yok" dedi Eren'in yüzüne bakıp " Kovuldun " dedim bilgisayar başına geçip müşteri isimlerine ,kayıtlara baktım ve sonunda Efnan'ın hangi odada kaldığını öğrendim .

Eren'e bakıp " Bir Daha gözüme görünme "dedim resepsiyondan çıkıp hızlı bir şekilde Efnan'ın Odasının olduğumu bölüme doğru ilerledim.
Derin nefesler çekip sakin olmaya ve öfkemi kontrol altına almaya çalışıyordum.
Öfkem de Efnan da gittikçe başa çıkılmaz bir hal alıyordu.
Tek başına benden habersiz Kıbrıs'a gelmek ,odaları ayırmak,yerini söylemisinler diye insanlara ulan çalışanlara bile söz verdirmiş,çocuk kovulacağını bildiği halde bana Efnan'ın odasını söylemedi.
İki saniyede ayak üstü çocuğa bunu yaptırabilmişti nasıl yapabiliyor aklım almıyor ,herkesi saniyesinde ekseni altına alma özelliği var resmen .
Lanet olsun karım gittikçe başa çıkılması zor bir hal alıyordu.
Hızlı adımlarla yürürken arkamdan gelen Karan "Çocuğu niye kovdun ulan ,çocuk Efnan'a söz verdi "

"Onun patronu benim ve ben bir şey ona sorunca işi bana cevap vermek "

" Efnan daha çok kızacak onu kovduğunu öğrenirse ".

" Başlarım size şu Efnan'ı bir bulayım hepinize soracağım hesabını "

Karan kolumdan tutup beni durdurdu ve önüme geçip yüzüme baktı .

" Ne, ne yapıyorsun çekil önümden Karan saat sabahın üçüne geliyor neredeyse Efnan'ı alıp lanet olası geceyi sonlandırmak istiyorum "dedim.

" Efnan'ın yanına gidiyorsun ama eğer o gelmek istemiyorsa, onu orada bırakıyorsun, ona kırıcı tek bir kelime bile etmeyeceksin ve şu siktiğimin öfkene de hakim olacaksın, yoksa!" Dedi ve cümlesini yarım bıraktı.

" Yoksa ne ?
Cümleni tamamla ,yoksa Efnan'ı ,hayır onu kaybetmeyeceğim, o benim karım, bu hayatta sahip olduğum tek insan ,merak etme sadece özür dileyeceğim "dedim.

Birlikte Efnan'ın Odasının kapısının önünde durduk .
Kapıda bekleyen iki koruma vardı kapıyı çaldım ses yoktu bir kaç kez daha ısrarla çalınca, Efnan uzerinde bornoz çıplak ayakları ve ıslak saçları ile kapıyı açtı.
Gözleri ağlamaktan kızarmıştı ve fazla bitkin duruyordu .
Hiç bir şey demeden kapıyı açtığı gibi arkasını dönüp odaya doğru ilerledi.
Beni görmezden gelmesi yüzünden tepem attı ve ;

" Efnan Allah'ın cezası kadın sana beni odada bekle dedim,sen burada ne yapıyorsun ?"Diye bağırdım olduğu yerde durdu ve tek bir kelime etmedi bu daha da sinirlenmeme neden oldu.
"Sana bir şey söyledim yüzüme bak ve bana cevap ver " dedim.

" Boran kes saçmalamayı ve sakin ol "dedi Karan .
Karan konuşunca Efnan dönerek Karan'a baktı "Karan bizi yanlız bırakır mısın ?"dedi.

" Emin misin ?" Diye sordu Karan ,bunlar kafayı yemiş olmalı diye düşündüm .

Efnan sadece evet anlamında kafasını salladı, Karan gözlerini Efnan'a sabitlemişti ardından uyarıcı bir bakış atıp "Kapının önündeyim"dedi.

" Tamam " dedi Efnan ve Karan odadan çıktı.

Efnan Karan odadan çıkınca arkasını dönüp yürümeye başladı kolundan tutup onu kendime doğru çevirdim .
Şimdi gözlerinin içine bakıyordum.
Kırgınlık vardı gözlerinde, hayal kırıklığı ve hüzün hepsinin sebebi bendim ve hepsini yok etmek isteyen de bendim.
Ben öylece gözlerine bakarken Efnan yutkunup konuştu.

" Saat iki de gideceğim merak etme o zamana kadar beni görmezden gelmen yeterli " dedi.

Dişlerimi sıkarak ona bakmaya devam ettim ,gidecekti geldiği gibi hemde, kalbim sıkıştı " Sen ne saçmalıyorsun, tek başına buralara kadar gelmeler,başka odada kalmalar ,şimdi de gideceğim demeler "kelimeler benden ve mantığımdan bağımsız hareket ediyordu bu gece .

"Söylesene ne istiyorsun benden,beni yanında istemeyen sensin ,o kulüpten kolumdan tutup kapıya koyanda sensin,ne yapmamı bekliyordun, o odada oturup gelip bana hakaretlerine kaldığın yerden devam etmeni beklememi mi ? "

" Efnan ben "...

"Sen ne Boran sen ne ? " dedi, boşluğumdan faydalanıp kolunu tutuşumdan kurtardı , arkasını döndü .

" Bana arkanı dönüp gitme "diye bağırdım.
Lanet olsun sakin olmam gerekiyordu herşey daha beter bir hal almaya başlamıştı.

Dönüp bana baktı ve kollarını göğsünde bağlayıp kendinden emin bir tavırla benim aksime fazlasıyla sakin ve bıkkın bir şekilde " Tamam evet seni dinliyorum daha ne kaldı içinde boşaltmadığın hadi boşalt ,ne kaldı bende kırıp paramparça etmediğin, yap hadi devam et " dedi.

" Efnan bak ben "cümlem hala ağzımda iken Efnan etrafına bakınıp beni yarıda keserek " Aa dur dur bak şu vazo kalmış kırmadığın "dedi hızlı adımlarla köşede duran vazoyu sehpanın üzerinden alıp ayaklarımın dibine fırlattı, onun yanında duran bibloyu alıp "Bak bunu da unutmuşsun " dedi onu da makyaj aynasına fırlattı biblo yerinden sıçrayıp ayna paramparça olurken şaşkınlık içinde bakmaya devam ettim.
Bu iyiydi susmak yerine öfkesini benden ve bir şeylerden çıkarması, ben derin nefesler alıp ona bakarken o etrafına bakınıp küçük bir vazoya uzandı eline alıp fırlatmak için hamlede bulundu ondan önce davranıp aramızdaki meseafeyi kapattım ve elini havada yakaLadım.
Bu sefer o şaşkınlık ile bana bakarken ;

"Özür dilerim "dedim.

" Çık git ,özrünü kabul etmiyorum " dedi.

" Efnan açıklamama izin ver " .

"İstemiyorum seni duymak ,görmek, seninle konuşmak istemiyorum çık git " dedi tutuşumdan kurtulup çıplak ayakla bastığı camları umursamadan yürüyüp odanın kapısına ulaştı ,kapının koluna uzanıp açtı "Git Buradan "dedi.

Ben öylece olduğum yerde durmus ona bakarken açık kapıdan Karan odaya girdi etrafına bakıp ellerini beline koyarak .

"Evet anlaşılan başka kırılacak bir şey bu odada da kalmamış ,otelde bir kaç boş oda daha vardı, onları da ayarlamamı ister misiniz?" Dedi.

Gözlerim baştan aşağı Efnan'ı süzerken basıp geçtiği yerlerdeki kan izlerine takıldı gözüm ve " Ayakların kanıyor"dedim o arada Karan da benim gibi ayaklarına bakıp "Efnan güzelim ayakların " dedi .

" Önemli değil "

" Efnan Saçmalama ben şimdi ilk yardım " sözümu tamamlamama izin vermedi ;

" Çık dışarı Boran "dedi.

Ben ona şaşkınlık karışımı bir hayranlıkla bakmaya başladım ,evet şuan karşımda gördüğüm kendinden emin ve korkusuz karıma hayrandım cok şey yaşamış ürkek ve yaralı bir ceylanken şu an cesur ve karşımda korkmadan net bir sekilde duran kadına bakıyordum ,
"İyi tamam sen burada kal ben giderim " dedi ve kapıdan çıkmak için hareket etti ,"Efnan" diye kükredim Allah'ım bu kadın benim ecelim olacaktı.

"Ne yaptığını zannediyorsun, üzerinde bornoz kanayan ayakların ile gir şu odaya ben giderim " dedim ve yürümeye başladım onu geçip odadan çıktım.

Anlaşılan bu sefer hiç kolay olmayacaktı.
Korumaların önünde durup "Gözünüzü kapıdan bir an olsun ayırmayın ve Efnan çıkarsa anında haber verin "dedim.

Karan yanımıza gelip "Hadi bakalım " dedi birlikte yürümeye başladık .

" Geçmiş olsun dostum ,aslanın dişisi de aslandır derlerdi de inanmazdım, Efnan seni haşat etmiş ".

" Tek kelime etmeme izin vermedi biliyor musun?
Ne dediysem lafı ağzıma tıkadı, o enkazı da kendi yaptı " dedim gülerek.

"Hayırdır kızmaktan çok hoşuna gitmiş gibi görünüyorsun"dedi Karan.

"İtiraf etmek gerekirse Kadınım ile gurur duydum, güçlü , kendinden emin duruşuna hayran kaldım gerçi bana bu kadar kafa tutmasaydı iyiydi ama olsun " .

" İşin zor farkındasın değil mi ?"

"Kolay olmayacak farkındayım ama hak ettim ne yapsa kabulüm"dedim.

"Ulan Boran " dedi gülerek

Güldüm ve asansöre bindik.
Evet sonrası da hiç kolay olmadı karım bana diri diri kabir azabı yaşattı özellikle onu mezarlıkta görmek beni fazlasıyla şaşırttı ve o günün gecesinde tekrar Nil'i rüyamda görmek ve bana Efnan'ın elini hiç bir şekilde bırakma demesi beni fazlasıyla sarstı ,haftalarca beni süründürdü ama kendimi affettirdim ve onu bir şekilde tekrar kazanmayı başardım.
Bedeli ne olursa olsun tuttuğum elini bir daha asla bırakmayacaktım..

                  🦋EFNAN KARADAĞ🦋

Boran ile kabanlarımızı üzerimize geçirip evden çıktık .
Hava bazen yazdan kalma bazende buz gibiydi
Kışın da bizim gibi kafası biraz karışıktı.
El ele evden çıkıp arabaya yürüdük .

" Nereye gidiyoruz " dedim.

" Soru sormak yok " dedi birlikte arabanın kapısında durduk .
Kapının önünde dururken Boran yanaklarımdan tutup beni kendine çekerek öptü ve arabanın kapısını açtı.
Tam arabaya binecekken bir iki adım geriledim .

" Hadi bin güzelim "dedi Boran .
Yemin ederim bir huzurlu günüm yoktu daha yeni barışmıştık bari üzerinden 24 saat geçseydi dedim kendi kendime.
Arabanın içinde koltuğun üzerinde kocaman beyaz bir gül buketi vardı .
Siyah aranjmana sarılmış beyaz bir gül buketi.
Kim bu kadarına cesaret edebilirdi.

" Şey Boran ben "dedim Boran açık kapıdan arabanın içine bakıp gülümsedi " Ne o beğenmedin mi ?" Diye sordu

" Ne Şaka mı yapıyorsun?
Sen mi aldın o gülleri?"

Gülümsedi "Hadi bin "dedi ve kendi tarafına doğru arabanın önünden yürüdü.
Hemen eğilip gülleri elime aldım ve arabaya binip kemerimi taktım.
Gülleri önce burnuma götürüp kokusunu içime çekerken Boran da arabaya binip kemerini takmaya çalışıyordu.

Çiçekleri tekrar kokladıktan sonra başımı kaldırıp Boran'a baktım.
Oda bana bakıyordu..

Gülümseyerek "Güller ve kalpler tarzı bir adam olmadığını sanıyordum, beni şaşırttın Boran Karadağ "dedim.

"Hala öyle bir adam değilim sadece bir kereliğine seni şaşırtmak istedim ,alışkanlık yapmasın sakın "dedi .

" Ahh olmaz ben artık bunu rutine çevirmeni ve en az haftada iki kez bana çiçek göndermeni isteyecektim " dedim..

" Bence fazla şansını zorlamasan mı diyorum ."

Omuz silkip " Neyse ben en iyisi anın tadını çıkarayım bir saniye " dedim ve cebimden telefonumu çıkarıp güllerin fotoğrafını çektim .

" Sakın bir yerlerde paylaşayım deme " dedi hemen Boran.

"Ama " dedim.

Biz konuşurken Boran çoktan arabayı çalıştırıp yola koyulmuştu bile.

" Aması falan yok Efnan, zaten şu zırbırtına sinir oluyorum, özeli özelde bırak ve sakın paylaşma "

"Tamam sadece Selin' e göndereceğim "

"Haber bültenine göndersen daha iyi Selin'den ,illa birine mi göndermen gerekiyor anlamıyorum ".

"OFF tamam göndermiyorum hiç kimseye " dedim ve ön kamerayı açıp önce kendimi sonra  Boran'ı da kameraya alıp güllerle beraber çektim.
Ardından da tüm fotoğrafları Boran'a yolladım.
Üst üste bildirim sesleri Boran'ın telefonundan gelince kahkaha atıp " Seninle paylaşmama da bir şey demezsin umarım "dedim.

Boran elini uzatıp yüzümü avuçlayarak beni kendisine çekti bende hemen boynuna derin bir öpücük koyup yerime geçtim.
Yola baktıktan sonra "Nereye gidiyoruz çiftliğe mi ?"Diye sordum .

"Hayır daha önce gitmediğimiz ama çok seveceğini düşündüğüm bir yere " Diye cevap verdi.

" Ee çiftliğe gitmiyorsak, neden yanımıza hiç bir şey almadık,akşam dönecek miyiz ?"

"Hayır bir kaç gün kalırız büyük ihtimalle,hem hasret giderir hem tatil yapar hemde ben işlerimi hallederim ayrıca ,gittiğimiz yerden ihtiyaçlarımızı alırız merak etme "dedi .

" Hem iş hem gezi diyorsun ".

" Aslında geçen hafta gitmem gerekiyordu ama sensiz gitmek istemedim, sende benimle konuşmayınca erteledim " dedi.

" Lütfen Boran bana yanlız olacağımızı söyle, ortaklar ,sana yürüyen kadınlar, huzur kaçıran bir ortam istemiyorum."

Boran hafif bir tebessümle bana bakıp "Merak etme sadece ikimiz ve eminim çok eğleneceğiz "dedi .

" Sana güveniyorum kocacığım " dedim .

Boran " Aferin karıcığım " dedi.

Yol boyunca havadan sudan konuştuk,müzik dinledik ,Boran telefonda iş görüşmeleri yaptı, çiçekleri arka koltuğa bırakmış yolu seyrediyordum.
Klimanın sıcağı yüzüme vurdukça gözlerim ağırlaşmaya başlamıştı.
Boran da hala telefonda İngilizce bir şeyler anlatıp konuşuyordu.
Şu dilleri bir an önce öğrenmem gerekiyor diye düşünürken gözlerimi kapattım.

" Efnan, güzelim uyan "yüzüme değen sıcak ele uzanıp tuttum ve yavaş yavaş gözlerimi açtım.
Bana gülümseyerek bakan kocama bakıp "Sen telefonla konuşurken uyuyakalmışım,geldik mi ?" Dedim.

"Günaydın uykucu ,geldik etrafına bir bak " dedi gözlerimi ondan ayırıp etrafa baktım ve şaşkınlık ile etrafı inceledim.
Her yer beyaz örtüyle kaplanmış inanılmaz güzel görünüyordu.
Boran'a " Nereye geldik "diye sordum .

" Bursa Uludağ " dedi .

Ona baktım sonra tekrar dönüp kara baktım "Hadi önünü kapat ,inelim ".

Etrafta birbirinden uzak karlar içinde ışıkları yanan tek katlı iki katlı evlere baktım.
O kadar güzel görünüyorlardi ki .
Arabadan inip karlara batan ayaklarıma bakıp gülümsedim .
Derin bir nefes çektim Boran yanıma gelip elimi tuttu ve " Hadi gel üstün bu soğuğu kaldıracak kadar kalın değil " dedi ve yürümeye başladı.
Bata çıka geçtiğimiz yoldan bir kapının önünde durup açtı.
Bahçenin içine adım attığım gibi gördüğüm görüntüye bayıldım.
Neredeyse 5 saatlik yoldan sonra hava öğlenden sonrayı çoktan bulmuştu.
Kardan kaynaklı hava kapalı olduğu için karşımdaki evin görüntüsüne hayran kalmıştım.
Karlar altındaki evin önünde bahçe masa ve sandalyesi vardı.
Ağaçlar hep Led ışıklar ile süslenmiş evin üstünden bahçeye uzayan sıra sıra ışıklar göz kamaştırıyordu.
Ahşap görünümlü iki katlı evin görüntüsü muhteşemdi.
Boran ile el ele evin basamaklarının önünde durduk .
Boran cebinden anahtarları çıkarırken ben etrafı inceliyordum.


" Burası çok güzel Boran ,bayıldım dışı bu kadar güzelse içini düşünemiyorum bile ,ne zaman ayarladın bu evi ?"

" Bu ev bizim güzelim,günler öncesinden temizliğini ve bakımını yaptırdım " dedi kapıyı açarken.

" Bu ev senin mi ?"

Boran elimi tutup beni kapıdan içeri geçirirken "Bu ev bizim" dedi .

" Karadağ mülklerinin sonu yok diyorsun "dedim gülerek.

"Mülklerin hiç birinin sensiz bir anlamı yok diyorum "dedi.

"Allah'ım eriyorum şuan ne olur rüya olmasın bu an " dedim.

Boran bana bakıp " Oda ne demek ?" dedi üzerinden kabanını çıkarırken, "Kalpler çiçekler güzel sözler ve sen "dedim Boran bana bakıp başını sallamakla yetindi gülümseyerek kabanımı üzerimden çıkardım.
Ev dışarıdaki kara ve soğuğa rağmen oldukça sıcaktı .
Botumu da ayağımdan çıkarıp kenara bıraktım.
Kapının önünde duran vestiyerin kapağını açıp terlik var mı diye bakındım ve bulduğum panduflardan birini ayağıma geçirdim.
Herhalde evin çalışanlarından birine aittir diye düşündüm sonra bir anda Boran'ın eski sevgilileri yada Nil'e ait olabilme ihtimali ile hemen ayağımdan çıkardım ve ayağımdaki çorapla kaldım .
Boran " Hadi Efnan içeriye gel "diye seslenince pandufu tekrar vestiyere koyup evin içinde ilerledim.

Salona doğru ilerledigimde gördüğüm manzara dışarıdakinden daha da güzeldi.
Beyaz koltukların hakim olduğu odada iki tane koca cam duvar ki artık bu duvarlara fazlasıyla aşinaydim Karadağ evlerinin hemen hemen hepsinde vardı.
Ortada beyaz bir halı üzerinde son derece otantik ahşaptan bir orta sehpa ,sehpanın hemen önünde üst üste konulmuş minderler ve koltukların üzerinde boydan boya serilmiş peluşlar ,gözümü etrafa bakmaktan bir türlü alamazken Boran'ın " Neden Ayağında hiç bir şey yok ,çorapla dolaşıyorsun, vestiyerde ayağına geçirmen için ev terliği senin şu sevdiğin şeylerden koydurtmuştum.

Boran'ın yanına gidip " Ben onları başkasına ait olabilir diye giymedim " dedim.

" Efnan bizim evimizde neden başkasının eşyaları olsun ,senin için koydurttum, evin içinde ayakkabı ile dolaşmayı sevmiyorsun ve burası soğuk olabilir ,geçen hafta hazırlık yaptırmıştım " dedi .

" Anladım sıkıntı yok giyerim ,burası çok güzel, biz gelmeden sofra bile hazırlanmış " dedim orta sehpanın üzerinde ki tabakları göstererek .

"Evet geç oldu bugün evde kalalım yarın çıkarız, ama şuan evde yemek yok istersen dışarıda yiyip geri gelebiliriz".

" Boran "

" Efendim güzelim "

"Alışveriş yapıp eksikleri alsak ben yemek yapsam başbasa olsak ne dersin ?".

" Olur nasıl istersen mutfağa bakalım da neler var neler yok ,en son dolapları boşalttın demiştim planlar değişince" dedi birlikte mutfağa doğru yürüdük.
Mutfak küçük ama oldukça şirindi .
Küçük bir tezgah hemen karşısında küçük bir yemek masası iki sandalye, cam kenarında camın başından sonuna ince bol
yastıklı bir sedir duruyordu.
Boran ben mutfağı incelerken buzdolabının kapağını açıp baktı.

" Biraz meyve ve sebze kahvaltılık birkaç şey var bak istersen"dedi .
Yanına gidip dolaba baktım ve bununla sadece bu akşam idare edebiliriz ,birde diğer dolaplara bakayım başka neler var ?"dedim ve mutfağın diğer dolaplarını karıştırıp pirinç, makarna buldum.

" Yani eğer bir kaç gün burada kalacaksak alışveriş yapmamız şart, yemek yapacağım ama yağ ve baharat yok ,daha önce burada kaldığından emin misin ?"

"Yani en son geçen kış geldim oda gece otelde kalmak istemediğim için yatmadan yatmaya ,gelmeden de devamlı gelip bakımını yapan birileri var onlara haber vermiştim "dedi.

" Anlıyorum o zaman önce alışveriş sonra da yemek Sayın Karadağ hadi bakalım " dedim uzanıp yanağından öptüm.
Boran beni kendine çekip dudaklarımızı birleştirip öptükten sonra "Şimdi çıkabiliriz"dedi ve birlikte evden el ele çıktık .
Kısa bir süre sonra şehir merkezine indik ve alış veriş merkezinde tura başladık.
Boran'ın yönlendirmesi ile bir kaç mağazaya girip havaya uygun pantolon ,kazak ,pijama, mont çamaşır eksik ne varsa aldık ardından markete gidip evin eksiklerini alışveriş arabasına doldurduk .
İlk kez sıradan iki çift gibiydik ,beraber alışveriş yapıyor beraber evin ihtiyaçlarını alıyorduk.
Ben kasadan aldıklarımızı geçirirken Boran içecek almaya gitmişti, arkamda sırada bekleyen genç bir adam " aylık alışveriş galiba yardıma ihtiyacınız varsa yardım edebilirim"dedi.

"Teşekkürler" diye cevap verdim ve tekrar ürünleri geçiren kasiyere baktım.

" Poşetleri taşımanıza hatta arabanız yoksa sizi gideceğiniz yere de bırakabilirim " dedi ve bir anda adamın omzunda bir el göründü.
Boran adamın omzunu sıkarken adam " Ne oluyor ?" Dedi  omzuna konan ele uzandı.
Boran "Yürüdüğün kadın benim karım koçum,istersen sen şöyle gelde ben sana gideceğin yere kadar eşlik edeyim "dedi .

"Galiba yanlış anlaşıldı ben hanımefendi yanlız ise yardım etmek adına ".

"Yardım istedi mi ?"

Adam hayır anlamında başını salladı.

"Bu hareketi bir cevap olarak saymıyorum "dedi araya girip "Boran lütfen gidelim " dedim elindeki içecekleri gösterip "al şunları " dedi ardından cebindeki cüzdanı uzatıp herhangi bir karttan ödemeyi geç " dedi ,kartı elinden aldım " kolunu adamın omzuna atıp "Nerede kalmıştık " dedi adamı yürümeye teşvik ederken.

"Kusura bakmayın Beyefendi ,özür dilerim. "

" Boran lütfen hadi gidelim " dedim o arada kasiyer hızlı hızlı ürünleri geçip tutarı söyledi .
Boran'ın cüzdanındaki kartlardan birini uzatıp verdim , kasiyer kız ödemeyi alırken yanındaki adamla uzaklaşan Boran'a baktım .
Kız " Eşiniz çok sinirli biri galiba " dedi ve sonra konuşmaya devam etti "Gerçi bu tip adamlar iyi bir dersi hakediyor " .

" Deme öyle şeyler " dedim kartı uzatıp " şifre istemedi " dedi.
Kartı elinden alıp Boran'ın cüzdanına sıkıştırdım ve kenarda duran poşetlerin yanına geçtim.
Boran çoktan kapıdan çıkmıştı .
Bir kaç poşeti elime alıp tedirgin bir şekilde camdan görünen Boran ve adama bakarken Boran'ın adama hararetli bir şeyler söylediğini fark ettim .
Sonra adam başını salladı Boran da koluna bir tane vurup adamın arkasına bile bakmadan gidişini seyretti.
Poşetleri tekrar alışveriş arabasına yerleştirirken Boran geldi.

"Gerek yok ben hallederim " diyerek tüm Poşetleri iki eliyle aldı ve " İşimiz bittiyse gidelim artık "dedi .
Konuşmadan ona baktım yürümeye başlayınca arkasından ilerlemeye başladım.
Aldıklarımızı bagaja yerleştirdikten sonra arabaya bindik Boran da bende yol boyunca sessizdik.
Daha fazla kendimi tutamadım Boran'a bakıp " Ne söyledin adama öyle arkasına bakmadan kaçar adım uzaklaştı ?"

Gözünü yoldan ayırmadan "Ne önemi var ?" Diye cevap verdi .

"Bir önemi yok sadece merak ettim ".

" Merak etme ,ne söylenmesi gerekiyorsa onu söyledim, oda bana hak verdi ve gitti ".

"Aldıklarını bile markette bıraktı ".

" E Ne olmuş sanane bize ne, alıp adama mı götürelim ,alacakların markette kalmış diye ?"

"Ben öyle mi söyledim?"

" Hiçbir şey söyleme Efnan kapat konuyu " dedi sert bir şekilde.

Yüzümü yola çevirip sustum ,şeytan kılıklı odun ,huysuz ,içimde aklımdan geçen herseyi ona saydırıp durdum .

Kolumu tutup beni çekti "Bak bana asma suratını" dedi.

Yüzüne bakmadan kolumu çekip önüme bakmaya devam ettim.

" Efnan güzelim "dedi bu sefer yanağımdan makas alarak .

"Beni en ufacık bir şeyde sesini yükselterek azarlamandan hoşlanmıyorum Boran,çok kırıcı oluyor."

" Seni azarlamadim ki konuyu kapat dedim ayrıca bazı şeylerin elimde olmadığını ve benim sinirli bir adam olduğumu unutma ."

" Bence sende Ender beye gelmelisin,sinirlerini gevşetir " dedim.
Boran bir kahkaha atıp elini bacağıma koyup bacağımı oksamaya başladı " Aslında beni neyin gevşeteceğini ikimiz de çok iyi biliyoruz " dedi sırıtarak .

Elimi bacağımın üzerinde dolaşan elinin üzerine koyarak "Çok edepsizsin " dedim.

Boran bir kahkaha atıp " Gerçekten mi bu mu cevabın ?" Diye sordu.
Omuz silkip yönümü değiştirdim.
Boran gülmeye devam ederken beni kendine çekip yüzümü avuçlamaya başladı.
Eline vurup " rahat dur lütfen,kaza yapacağız " dedim.
Boran yüzümü bırakıp direksiyonu tuttu .
Başımı koltuğa yasladım .

" Ee burada ne işin var ki ? "Diye sordum.

" Otel, otelin hesaplarını incelemeye geldim malum yıl sonu, birde sezon sonu bakım yapılmıştı uğrayamadım ".

" Burada da mı otelin var ?"

Boran gülümsedi " Buradaki sadece benim değil malesef babamdan kalma üvey amcamla ortak bir otel, ne yaptıysam da amcam satmayı kabul etmedi."

" Sen satsaydın o zaman " dedim.

"Meydanı boş bırakmayı sevmem " diye cevap verdi.

O arada telefonu çaldı Boran telefona cevap verince bizim de sohbetimiz yarım kaldı.
Kulaklıktan konuştuğu için karşıda kiminle konuştuğunu duyamıyordum.

" Hayır bu akşam gelmeyeceğiz ,yarın oradayım, birlikte inceleriz, vardı eksikler eşimle çıkıp tamamladık evde kalacağız anladım teşekkürler " dedi ve kapattı.
Bir kaç dakika sonra da nihayet eve varmıştık.
Boran ile birlikte arabadan inip aldıklarımızı iki seferde eve taşıdık.
En sona güllerim kalmıştı onları ilk geldiğimizde arabada unutmuştuk.
Tam kapıdan çıkarken " Her şeyi almadık mı? "
Diye sordu Boran .

" Güller kaldı alıp geliyorum hemen " dedi.

" Dur dur ben gidip alayım kapı kilitli "dedi ve önüme geçti Boran kapıyı açıp dışarı çıktı ve arabaya doğru ilerlemeye başladı.
Arabanın arka kapısını açıp gülleri aldı ,tekrar kapıyı kapatarak elinde güllerle bana doğru gelmeye başladı.

Merdivenlerden inip eğildim ve elime bir avuç kar alıp top haline getirdim " Sevgilim "dedim ve Boran'a karı attım .
Boran'ın tam göğsüne gelince önce kara sonra bana baktı ben ona gülerken çiçekleri yere bırakıp eline bir avuç kar alıp bana fırlattı.
Böylece kar topu savaşımız başlamış oldu.
Karın içinde koşarken ikimizde gülüyorduk.
Bazen suratımın ortasına atarken bazen ıskalıyordu aynı şekilde bende bahçede koşuyor ve ona durmadan kar atıyordum.
Yakından gelen köpek sesleri yüzünden dikkatim dağıldı ve bir anda kendimi Boran ile yerde karların arasında uzanmış halde buldum.
Boran bana bakıp " Şimdi nereye kaçacaksın "dedi sonra da beni tutup ters döndü şimdi onun sırtı yerde ve ben onun üzerinde duruyordum.
Beni kollarının arasında sımsıkı tutarken gözlerinin içine bakıp nefes nefese konuştum .

" Kaçmak istediğimi kim söylemiş "dedim ve Boran bir anda dudaklarımızı birleştirdi.
Öpücüğü derinleştirmeye çalışırken bir an kendimi çekip "Kalkalım mı?
Hasta olacaksın "dedim.

"Sorun ne ?"

" Üşüdüm biraz "dedim ama tamamen yalandı çünkü bir tarafım galiba hala kırgındı bu yüzden tam anlamıyla bir teslimiyet içimden gelmiyordu.
Boran yüzümü araştırıp bir şeyler anlamaya çalışır gibi bakarken yüzümü çevirip etrafa bakındım ve kalkmaya çalıştım.
Boran sıkıca belime sardığı kollarını çözdü ve hemen ayağa kalkıp kenarda duran çiçekleri almaya gittim.
Eğilip yerdeki çiçekleri aldıktan sonra eve doğru ilerledim.
Boran ayağa dikilmiş öylece bıraktığım yerde duruyordu.
Yanına varıp durmadan yürüyünce sessizce bir şeyler mırıldandı ama ne dediğini anlayamadım.
Ayakkabılarımı çıkarıp üzerimdeki montla mutfağa gittim ve elimdekileri masanın üzerine bırakıp vazo aradım
Dolaplarda vazo bulamayınca bulduğum bir sürahiye su doldurup masaya bıraktığım çiçekleri içine koydum .
Önüme düşen saçlarımı bileğimdeki ince siyah toka ile toplayıp montu üzerimden çıkarıp sandalyeyin arkasına astım ve bir anda dünyanın tüm yükü sadece benim omuzlarımdaymış gibi sandalyeye çöküp oturdum.
Boran'ın her zaman yaptığı gibi iki elimle yüzümü sıvazlayıp ardından dirseğimi masaya yaslayıp elimi yumruk yaparak çenemin altına sıkıştırdım.
Ruh halimin bir anda değişmesi oldukça sinir bozucuydu ama bir şeyleri konuşmadan ve çözüme ulaştırmadan hiçbir şey olmamış gibi davranamıyordum şimdiye kadar iyi idare etmiştim ama Boran beni öpünce sanki bir şey beni dürtüp bütün acı gerçekleri suratıma çarpmıştı.
Çünkü artık emin olmak istiyordum.
En ufacık şeyde yada herhangi başka bir şeyde nedensizce sorgulanmadan hırpalanmak, herkesin gözü önünde küçük düşürülmek istemiyordum.
Evet yine kızacak biliyorum, yine öfkelenecek ama kendisini kontrol etmesini bilip öfkesini sadece biz başbasa iken benden yada başka bir şeyden çıkarsındı.
Bir daha Kıbrıs'ta düştüğüm duruma düşmek istemiyordum.
Çünkü ben artık onun karısıydım,hayat arkadaşı ve değer görüp, saygı duyulmayı hak ediyordum en başta da Boran tarafından.
Boran bir an görüş alanıma girdi önce masanın önünde öylece durdu ardından sandalye çekip ters çevirerek bacaklarını iki yana açıp uzerine oturdu.
İki kolunu üst üste koyup uzun uzun bana baktı.
Ne o gözünü kaçırdı ne ben ,sanki kim daha önce göz temasını kesecek diye yarışıyorduk.

"Kafanı karıştıran ve kurcalayan ne bana anlatmayı ,benimle konuşmayı düşünüyor musun ?" Dedi.

Öylece onu izlerken onu bu kadar çaresiz bir şekilde nasıl sevdigime anlam veremedim.
Gözümden benden bağımsız bir yaş süzüldü.
Hemen elimin tersi ile silip " Bilmiyorum "dedim.

"Neyi bilmiyorsun ?"Diye sordu elini uzatıp yüzümü tuttu ve "Efnan konuş benimle güzelim, neden ağladığını söyle mesela ,neden az önce kendini geri çektiğini, korkularını ve kafanı kurcalayan her ne varsa herseyi konuş benimle "Dedi.

Yüzümü tutuşundan kurtarıp ayağa kalktım," Ne yemek yapayım ne yemek istersin?" Diye sorup arkamı dönerek tezgahın üzerinde duran poşetlere yöneldim.
Boran kolumdan tutup beni çekti "Otur şöyle Efnan yemek bekleyebilir, önce konuşacağız "dedi.

"Şu an konuşmak " lafımı yarıda kesip net bir sekilde "Efnan otur "dedi.

Elimi açıp "İşte bu ,korkularımı soruyorsun ya ,sensin beni korkutan, kafamı kurcalayan, emin değilim, senin yanında iken yada sana nasıl davranacağımı kestiremiyorum artık.
Güven vermiyorsun bana anladın mı ?
Her an öfkelenmen ,durmadan beni ne kadar kırdığını dahi önemsemeden azarlaman, biz başbasa iken bu durumla baş edebiliyorum, çünkü sen böyle bir adamsın, ben seni bu halinle seviyorum,öfkeli Boran'ı da seviyorum ,şefkat dolu Boran'ı da ,her haline ölüyorum, senin kadar güçlü durmak senin gibi olmak için geberiyorum ama bir yer var Boran bir yer haftalarca önce yaşadığımız durum gibi işte bunu kaldıramıyorum artık.
Ben senin kadınınım, kadınını bir paçavra gibi bileğinden tutup kapının önüne atman ,üstelik hiç bir suçu yokken,nerede olduğunun bir önemi olmadan,hemde yanında kim var umursamadan ,işte bunu aşamıyorum.
Ben hayatım boyunca zaten hor göruldüm ,zaten her daim bir paçavra muamelesi gördüm, yersiz yurtsuzdum.
Sen benim evimsin, yerim yurdum herseyimsin ,ben sana bu kadar anlamlar yüklerken sende hiç değerim yokmuş gibi davranman beni paramparça ediyor.
Toparlayamıyorum.
Beni sevdiğini biliyorum ama sen böyle davranınca şüphe ediyorum anladın mı ?
Bana değer vermediğini düşünmek beni delirtiyor.
Benim yaram da sensin dermanım da sensin.
Bana bir daha bu şekilde davranmayacağından emin olmamak ,sana bu konuda güvenmemek kalbimi kırıyor ,artık kırma beni Boran, çünkü daha fazla toparlayamamaktan, parçalanmaktan korkuyorum " dedim.
Kendimi o kadar çok kaptırmıştım ki Boran'ın benim gibi ayakta karşımda durduğunu fark etmemiştim bile.
Boran ile göz göze geldik ve bir anda beni kendine çekip sımsıkı sarıldı.

"Özür dilerim Efnan, sana bu yaşattıklarım, seni bu kadar kırdığım,hırpaladığım için.
Sen benim huzurum ,nefesimsin.
Ben nasıl senin evin isem sende benim için öylesin .
Seni her an etrafımda dolanırken görmek ,seni gülerken görmek kadar beni mutlu eden hiçbir şey yok .
Ben çabalıyorum Efnan,kendimi öfkemi kontrol altına almaya, Kıbrıs'ta çok farklı bir ruh halindeydim, herşey üst üste geldi kendimde değildim, bir daha onun tekrarı olmayacak ,daha o an aklım başıma geldiğinde pişman olmuştum,ama öfkem için söz veremem, çünkü bende böyle bir adamım ."

Benden ayrılıp ellerini kaldırıp saçlarımı okşayıp yanaklarımı tuttu ,usul usul gözlerimden yaşlar akıyordu.
İkimizde yaralıydık aslında sadece tepkimiz farklıydı,Boran öfkesi ile ayakta durmaya çalışmıştı.
Bende susmakla ve kabullenmekle.

" Ağlama dökme incilerini, sana bir daha sinirlenmeyeceğim ,bir daha bağırıp cağırmayacağım diyemem çünkü ben böyleyim ne kadar kontrol etmeye çalışsam da senin dediğin gibi bir yer var tutamıyorum kendimi, ama diğer türlüsü bir daha olmayacak söz veriyorum, delirsem de öfkemi biz yanlız kalıncaya kadar tutmaya çalışacağım ."

"Artık sinirlenmeyeceğim diyemiyorsun tabii . "Dedim hafifçe gülerek.
"Ben seni sinirlendirmeyeceğim diyemiyorsun tabi."

Başımı sallayarak " Söz veremem "dedim.
"Ah Efnan güzel gözlüm iyi ki geldin seni seviyorum" dedi ve beni kendime çekip önce öptü sonrada sımsıkı sarıldı.
Elimi sırtına koyunca kar yüzünden ıslak olduğunu fark ettim ve hemen ondan ayrılıp "Üstünü değiştirmen lazım hasta olacaksın " dedim.

"Bir şey olmaz merak etme ,İyi miyiz ?"

" Boynuna küçük bir öpücük koyup ,iyiyiz hadi sen üstünü değiştir bende yemek için ne yapabilirim bakayım, istediğin bir şey varsa söyle onu da yaparım ."

" Fark etmez ,her şeyi yerim ben "dedi saçımdan öpüp mutfaktan çıktı .
Arkasından bakıp derin bir iç çektim ve hafiflediğimi hissettim.
Tezgaha gidip poşetleri boşaltıp fazlalıkları dolaplara yerleştirip köfte,patates pilav ve salata da karar kıldım.
Malzemeleri yıkayıp hazırladım ve bu arada pilav için hazırlık yaptım.
Patatesleri soyup dilimledim .
Salata malzemelerini yıkayıp kabın içinde tezgaha bıraktım .
Pilavı pişirmeye bıraktıktan sonra köfte ve patatesleri hallettim.
Ben köfte ve patatesleri daha çabuk olsun diye ayrı ayrı kızartmaya çalışırken üzerinde eşofman ve siyah bir tişörtle saçları nemli Boran girdi mutfağa.

" Ooo karıcığım hemen halletmişsin her şeyi "dedi kollarını arkadan belime dolayıp boynumdan öperken.

" Yani sever misin bilmiyorum ama en kolay ve hızlı bunları yapabileceğimi düşündüm "dedim Boran tencerenin kapağını açıp pilava bakarken .

" Pilav da var ,severim ben merak etme ,salatayi da ben yapayım o zaman "dedi.
Başımı kaldırıp ona baktım ve " Sen ve Salata "dedim.

"Ne o yapamayacağımı mı düşünüyorsun?"

"Barut Karadağ ve salata yapmak ,şaşırtıcı ve ilginç bir deneyim olacak benim için "dedim.
Boran parmağının ucu ile burnuma vurup gülümsedi ve beni bırakıp salata malzemelerinin başına geçti.
Yaklaşık yarım saat sonra salonda küçük orta sehpanın üzerine yemeklerimizi sermiş ve masayı hazırlamıştık.
Uzun zamandır birlikte yemek yememiş ve bu kadar vakit geçirmemistik.
Ben yemekleri o salatayı yaparken sohbet etmiş ve bu kadar iyi bıçak kullanmasına şaşırmıştım.
Eskiden ara ara yemek yaptığını ama uzun zamandır mutfağın önünden dahi geçmediğini söylemişti.
Minderlerin üzerinde oturup yere bağdaş kurarak yemek yerken gülerek "Boran Karadağ faniler, normal insanlar gibi davranıyorsun yere oturup bağdaş kurarak yemek yemek ,salata yapmak" dedim.

"Oda ne demek,görende beni her an her saniye etrafa emirler yağdırıp normal bir insan gibi davranmadığımı sanır ."

" Ahhh hiç yapmadığın şey, en son ne zaman bu şekilde yemek yedin " dedim kaşını kaldırıp düşündü sonra da " eh epey zaman olmuş hatırlayamadım "dedi.

" Bak işte " kaşığımı bırakıp ellerimi sildim "Eh o zaman biraz daha normal insanlar gibi davranıp sofrayı da toplayabilir hatta bulaşıkları yikayabilirsin "dedim kendimi geriye atıp sırt üstü uzanarak.

"Sen o arada ne yapmayı düşünüyorsun karıcığım?"

Elimi midemin üstüne koyup " Böyle yatmayı düşünüyorum sonrada kalkar duş alırım ,sen bu arada çayı demlemiş olursun ."
" Boran hiçbir sey demeden bana bakıyordu,midemde ağrı hissedince "Fazla yükleme yaptım galiba midem ağrıdı ." Dedim.

Boran elindeki peceteyi üzerime fırlatıp "Kuş kadar yemek yedin neyin fazla yüklenmesi "dedi.

"Uzun zamandır bu kadar yediğimi hatırlamıyorum özellikle salata efsaneydi,evde de bundan sonra salatalar senden şahsen bugünden sonra başka salata yemem mümkün değil. "

"Bundan sonra rüyanda görürsün karıcığım yüz verdik diye astarını yırttın "dedi cevabına kahkaha atıp "O ne bee " dedim.

"Kalk Efnan ,miden ağrıyor ya biraz hareket edersen rahatlar"dedi ve ayağa kalkıp önümde dikildi .

Elimi uzattım tutup kaldırması için beni ,hemen elini uzattı bende onun desteği ile yerimden kalktım tam karşısında dikilip gözlerinin içine baktım alnına düşen saç tutamı gözüme takılınca elimle saçını düzeltip geriye doğru taradım.
Boran gözlerini kapattı dokunuşum karşısında parmak uçlarımda yükselip dudağına bir öpücük koyup kulağına yaklaşıp "Kolay Gelsin sevgilim " dedim ve koşarak odadan çıktım.

Boran'ın gülme sesi kulaklarımı doldururken merdivenleri çıkıp yatak odasına girdim ve ışıkları açtım .
Odayı daha sonra incelerim diye düşünerek yatağın üstüne öylece bırakılan alışveriş posetlerine bakıp içinden temiz çamaşır ve giymek için eşofman takımlarını alıp banyo olduğunu düşündüğüm kapıya doğru gittim
Kapıyı açtığımda beni küçük bir duş kabini ,küçük bir banyo dolabı karşıladı.
Dolabı açtığımda üst üste istiflenmis havluları görüp büyük bir banyo havlusu ve küçük bir havlu alıp kenara bırakıp suyu açıp üstümü çıkardım .
Suyun ısısını test ettikten sonra hemen kabine girip yıkanmaya başladım .
Duştan çıktıktan sonra üstümü giyinip saçlarımı kurutarak alt kata indim.
Etraf oldukça sessizdi.
Direkt adımlarımı odaya yönlendirdim.
Boran sofrayı toplamış elinde telefon koltuğa sırt üstü uzanmıştı.
Odanın ışıkları odaya hafif loş bir hava veriyor ve camdan dışarıdaki manzara harika görünüyordu.
Yavaş yavaş Boran'ın yanına ilerledim ve hiçbir şey demeden koltuğa sırt üstü uzanmış Boran'ın üstüne uzandım.
Boran elindeki telefonu koltuğun yanına bırakıp kollarını bana sardı.
Başım göğsünde yüzüm yüzüne yakın derin bir nefes aldım.


" Sihhatler olsun güzelim, hosgeldin "dedi Boran burnunu saçlarıma gömmüş kokumu içine çekerken.

"Huzur bu işte çok özlemişim " dedim .

"Hımm başka ne var özlediklerinin listesinde?".
Başımı kaldırıp çenemi Boran'ın göğsüne dayadım ve gözlerinin içine bakarak " Sen dur biraz düşüneyim Sen ,biraz daha düşüneyim, Sen,sen,sen bütün yollarım sana çıkıyor sadece sen "dedim Boran gülümseyerek başını kaldırıp dudaklarımızı birleştirdi.

Gülümseyerek ondan ayrılıp " Sıra sende "dedim..
Boran üzerinde ben olmama rağmen yan dönüp beni hafifçe altına aldı, "Ben söylemekle yetinmem aynı zamanda gösteririm " dedi ve tekrar dudaklarımızı birleştirdi.
Birbirimizden ayrıldığımızda ikimizde nefes nefeseydik .
Boran üzerimden kalktı tam eğilip beni taşıyacakken "Dur ben yürürüm "dedim ve ayağa kalktım.
Elinden tutup odadan çıktık.
Merdivenlerin başında durup başımı mutfağa uzattım.
Boran bütün tabakları öylece tezgahın üstüne bırakmıştı.

" İnanmıyorum yaa her şeyi öylece ortaya mı bıraktın?"

"Gerçekten yıkayacağımı düşünmüyordun değil mi?"

"Hayır düşünüyordum "dedim elini bırakıp mutfağa yürürken .
Tezgahın önünde durup tabakları baktım.

" Efnan Gerçekten şuan bulaşık mi yıkayacaksın?"

Dönüp ona baktım "Senin yapman gerekiyordu "dedim ellerimi belime koyarak .
Boran gelip önümde durdu "Bu konu çok uzadı "dedi bir anda beni eğilip omzuna attı bir çığlık attım ve Boran'ın gür kahkahası ile karşılaştım.

" indir beni "dedim .

"Tamam indireceğim ama birazdan " dedi ve merdivenleri çıkmaya başladı.
Öylece baş aşağı omzunda sarkarken kapının açılma sesini duydum sonra da bir anda sırtım yatakla buluştu ardından üzerime eğilen kocamla göz göze geldik .

"Ee nerede kalmıştık haa dur hatırladım ne kadar özlediğimi göstermekte" dedi ve tekrar beni öpmeye başladı.

Sabah gözlerimi açtığımda odada yanlızdım.
Gözlerim ile etrafı taradım.
Yorgan boğazıma kadar çekilmiş ve çıplak vücudumu kapatmıştı .
Yavaşça yatağın içinde kollarımı gerdim gözlerimi tavana diktiğimde gördüğüm manzara karşısında bir anda yerimden doğruldum.
Gece ışıklar kapalı olduğu için ve bütün gece Boran benimle uğraştığı için odanın ve manzaranın güzelliğini fark edememiştim.
Tavanın yarısı ve yatağın karşısındaki bölüm tamamen camdı.
Uzun karlar altında kalmış çam ağaçları eşsiz güzellikteydi.
Hemen yatağın ayak ucunda camın önünde iki tane berjer ve ortasında bir sehpa vardı.
Sadece camın en alt kısmına kahverengi fon perde kullanılmıştı.
Oda tam çatı katı tarzında küçük ve güzeldi.
Beyaz çarsafların içinde bembeyaz kar manzarası ile gözümü açmıştım ve bu harika bir duyguydu.
Peki bana bu güzellikleri görme ve yaşama şansı veren sevgili kocam nerelerdeydi.

"Boran"diye seslendim ama herhangi bir karşılık alamadım.
Boranın yerde duran siyah boğazlı kazağına uzanıp üzerime geçirdim.
Yataktan çıkıp camın önüne doğru yürüdüm.
İnanılmaz güzel bir manzara uçsuz bucaksız beyazlık beni karşıladı.
Ve tüm bu beyazlıkların arasında bronz teni kaslı vücudu ile sevgili kocam altında sadece siyah eşofmanı ve kafasında beresi ile üstsüz bir şekilde karın içinde kahverengi zeus ile aynı cins olan bir köpekle oynuyordu.
Şaka gibi bu adam hasta olmaktan hiç mi korkmuyordu.
Karın içinde koşuyor köpekle yerlerde yuvarlanıyor ve gülüyordu.
Hemen dolaba koşup içinde ne var diye bakıp üzerime bir eşofman altı geçirip ki bu Boran'ın eşofmanıydı ipini sıkıca bağladım biraz daha dolabı karıştırıp siyah uzun kol bir tişört ve hırka aldım , odadan koşarak çıkıp merdivenleri ikişer ikişer atladım .
Kapıyı açıp hala yerlerde yuvarlanan kocama "Boran ne yapıyorsun?"Diye seslendim.

Beni duymuyordu bile ayağıma ayakkabımı geçirip yanına doğru yürüdüm.
Ayağa kalkıp koşan köpeğin peşinden yürümeye başladı.
Elimdeki kazak ve hırka ile yanına yürüyüp "Boran beni duymuyor musun?" Diye sordum.
Dönüp bana baktı.

"Efnan bu halde neden dışarı çıkıyorsun?"Diye sordu haline bakmayan kocam.

Gözlerim ile çıplak göğsüne işaret edip "Günaydın Sevgilim, senin kendi halinden haberin var mı acaba ?".

Hırkayı omzuma atıp kazağı elime alıp eteklerinden tutup "Eğil biraz " dedim.

"Ne Ne yapacaksın "dedi gülerek.

"Bunu sana giydireceğim "dedim parmak ucumda yükselerek.

Boran bana tuhaf tuhaf bakınca "Evet seni bekliyorum " dedim.

Herhangi bir tepki alamayınca "Boran" dedim hafifçe başını eğince kazağı boynundan geçirip "kollar" dedim Boran kazaktan kollarını geçirdi.
Eteklerini indirip " İşte oldu " hırkayı omzumdan indirip eline verip " Bunu da giy " dedim Boran hırkayı elimden alıp üstüne gecirdi.

"Oldu mu ?"dedi .

" Evet simdi oldu buz gibi olmuşsun çelikten falan mı sanıyorsun kendini "dedim.

Boran beni kendine çekip sıkıca sarıldı.

"Merak etme bir şey olmaz buradan çıkınca sıcak bir duş alırım olur biter hem kar şifadır."

"Hasta olduğunda bunu hatırlatırım " dedim.

" Beni bırak sen tir tir titriyorsun hadi eve geçelim "dedi etrafına baktığında oyun oynadığı köpek ortalıkta görünmüyordu.

"Gitmiş seninki ?"

" Öyle görünüyor "dedi beni koltuk altına sıkıştırdı ve birlikte eve yürüdük.
Yatak odasına çıktık Boran duşa girince bende yatağa uzandım ve telefonumu kurcalamaya başladım.
Borandan sonra duşa girecektim..
Biraz instagram da dolanıp sonra haberlere baktım.
Telefonu elimde kurcalarken üzerime fırlatılan havlu ile irkildim.

" Ne oluyor ya "dedim.

Boran "Ne yapıyorsun sen ?"dedi.

" Hiç seni beklerken biraz telefonda takıldım "dedim.

"Hadi duşunu al hazırlan kahvaltı yapıp çıkalım."

Yerimden kalktım yanından geçip çıplak omzuna dudaklarımı bastırdım ve duşa girdim.
Duştan çıktım ve poşetlerde duran kıyafetleri çıkarıp bugün bende siyah mı giyinsem diye düşünüp siyah boğazlı bir kazak siyah mini etek siyah opak çorap siyah botlarda karar kıldım .
Saçlarımı iyice kurutup düz bir fön çektikten sonra seçtiklerimi üzerime geçirdim.
Siyah eldiven siyah kulaklarımı kapatacak bir bere ve gri şişme montumu çıkardım.
Küçük kış gözlüklerimi de aldım.
Ayakkabı ve çantamı aldım diğer çıkardıklarım ile birlikte alt kata indim.
Mutfaktan sesler gelince elimdekileri vestiyere bıraktım ve ayağıma geçirdiğim panduflar ile mutfağa girdim.

Bugün daha ne kadar şaşıracaktım acaba .
Boran üstüne eşofman geçirmiş kısa kol siyah tişört ve kafasında hala beresi ile ki saçlarını kurutmadığını düşündüğüm için bere kafasında diye tahmin yürüttüm elinde tava ocağın başında dikilmişti.
Üstelik etraf dün gecenin aksine tertemiz ve derli toplu duruyordu.
Hiç ses vermeden çantama koyduğum telefonu almak için koştum, bu anı ölümsüzleştirmem şarttı.
Yanına gidip arkadan ellerimi beline doladım,irkilmedi bile.
Yanağımı sırtına dayadım "Sevgilim kolay gelsin ,ne yapıyorsun?".

"Menemen" kısa ve net bir cevap verdi.

"Menemen " dedim söylediğini tekrar ederek ,elindeki kaşığı tavaya vurup bıraktı sonra ellerini ellerimin üstüne koydu.
Ardından beni çekerek önüne geçirdi.

Bu sefer yanağımı göğsüne yasladım oda beni hiç bırakmadan çenesini başıma yasladı.

"Ben inince gideriz sanmıştım sen öyle hazırlan çıkarız diyince"

"Gideceğiz ama önce karnının doyduğundan emin olduktan sonra."

"Yardıma ihtiyacınız var mı peki Şef Karadağ?"dedim.

"Hayır sen geç otur ,ben hallederim " dedi.
Başımı kaldırıp ona baktım "Emin misin ?
Masayı hazırlayabilirim "

" Masa hazır güzelim " dedi işaret ettiği yere baktım gerçekten de kahvaltı tamamıyla masaya serilmiş ve hazırdı.
Dudaklarına bir öpücük koydum ve kollarının arasından çıkıp arkamı dönüp masaya oturmak için sandalye çektim.

" Hayırdır siyahlara bürünmüşsün? " dedi Boran.

" Eee hep sen mi olacaksın siyahların efendisi ?"dedim soruma karşılık gülümsedi ve önüne döndü.
Gözünde ara ara taktığı dinlendirici gözlüğü vardı .
Öylece elindeki kaşık ile tavayı karıştırırken habersiz bir fotoğrafını çektim.
Sonra da "Sevgilim bana bak ve gülümse"diyerek seslendim.
Boran bana bakıp kaşını havaya kaldırdı .

" Hadi ama Boran Karadağ elinde tava ev haliyle mutfakta kaç kere göreceğim bir daha onu bu şekilde gülümse lütfen "dedim.

"Efnan" dedi ve önüne döndü.

" Boran lütfen gülümser misin ?
Bak bana poz vermezsen tüm gün surat asarım ,hatta hiçbir yere gelmem "dedim.

" Ne çeşit bir belasın sen acaba ? Dedi elindeki tava ile bana bakıp gülümsedi ve bende arka arkaya bir sürü fotoğrafını çektim ardından yanına gidip başımı göğsüne yaslayarak ikimizi birlikte çektim..
Başım Boran'ın göğsünde iken Boran yanağıma bir öpücük koydu ve elim hala kameranın uzerinde iken bu kareyi de ölümsüzleştirdim.

" Hadi masaya geç neredeyse hazır herşey "dedi ondan ayrılıp masaya geçtim.

Boran elindeki tavayı masaya koyup çayları doldurdu ,kendisine de sandalye çekip oturdu .
Birlikte konuşup sohbet ederek ara ara birbimizi besleyerek kahvaltımızı yaptık.
Boran üst kata hazırlanmaya çıkınca bende masayı toplayıp bulaşıkları sudan geçirip makineye yerleştirdim.
Dün geceden kalma herşey de makinede yerine almıştı.
Ellerimi yıkarken "Efnan hazırım kapıda bekliyorum "diye seslendi Boran.
Ellerimi kurutup telefonumu alarak mutfaktan çıktım.
Boran evin kapısında bekliyordu.
Oda benim gibi siyahlara bürünmüştü.

"Siyahların efendisi olmuşsun, itiraf et beni kıskandın?"dedim ona takılmak ve yüzündeki gülümsemenin sebebi olmak beni dünyada bundan daha mutlu eden hiçbir şey yoktu.

" Kim kimi kıskandı acaba ,benim her zaman ki halim "dedi sonrada bana bakıp "Üstüne bir şey almayı düşünüyorsun değil mi güzelim?"

Kenarda duran uzun siyah botumu ayağıma geçirip vestiyerin üzerinde duran gri şişme montumu giydim.
Boran kapıyı açıp çıkarken beremi kafama geçirip eldivenlerimi taktım.
Saçlarımı önüme aldım ve gözlüğümü de gözüme geçirdim.
Telefonu çantama koyup ,anahtarı da alarak açık kapıdan dışarı çıktım.
Boran arabayı kapının önüne çekip durdu o arada bende kapıyı kilitledim ve anahtarı çantama attım.
Dönüp arabaya doğru ilerlerken Boran arabadan indi ve bana bakıp bekle çok güzel görünüyorsun benim de bu anı ölümsüzleştirmem lazım dedi ve telefonu cebinden çıkardı.
Bir iki fotoğraftan sonra "Dur bunu da çek "dedim ve montumu hafif kaydırıp gözlüğümü de biraz indirip yakamı tuttum ve "Şimdi bunu da çekebilirsin "dedim Boran gülümseyip verdiğim pozu çekip " Hadi şimdi gidebiliriz "dedi ve arabaya yöneldi .

O arabaya binerken bende kapımı açıp yerime geçtim.
Emniyet kemerimi takıp koltuğa iyice yerleştim.
Boran arabayı çalıştırıp bahçeden çıktı.
Arabanın içinde vites kolunun yanında duran telefonunu alıp "Fotoğraflara bakabilir miyim ?"dedim.

"İstediğini yapabilirsin "dedi gülümsedim ve şifresi olmayan telefonun hemen galerisine girdim.
İkimizin de telefonu aynı model olduğu için kullanmakta hiç zorlanmadım.
Yeni çektiği fotoğraflara bakarken aşağıya indikçe neredeyse binlerce fotoğrafım ile karşılaştım.
Haberli habersiz çekilmiş Boran ile Boran'sız hatta yatakta darmadağınık,uyurken çekilen daha bir sürü fotoğrafım vardı.
Bu sabah bile sırt üstü saçlarımın etrafa saçıldığı bir fotoğrafım çekilmişti.

" Boran bu inanılmaz, bir sürü fotoğrafım var " dedim ve telefonu elimde çalmaya başladı.

" Ahmet arıyor " dedim .

"Aç " dedi bekletmeden açtım "Ağabey günaydın nasılsınız?" Diye sordu Ahmet.
Ses hoparlörde olduğu için sesi arabanın içini doldurdu.

"İyiyim Ahmet sen nasılsın?"

" Teşekkürler ağabey, biz yola çıkalım mı ne zaman gelelim?"Diye sordu.
İşte o an gözüm etrafa takıldı ve hiç korumanın olmadığını fark ettim..
Bu çok olağanüstü bir durumdu.
Boran'ı tanıdığım günden beri ilk kez tek araba ve korumasızdık.
Boran "Gerek yok Ahmet bütün gün otelde olacağız, orada yüksek güvenlik var zaten, ayrıca bir iki güne döneriz,gelmeyin siz " dedi.

"Ağabey sen tamam da Efnan ".

" Merak etme onu yanımdan ayırmam " dedi .

"Ağabey bilemedim pek içime sinmedi bu durum,birilerini yollayayım " dedi.

" İyiyiz Ahmet sıkıntı yok ,hadi dikkat et kendine " dedi .

"Peki sizde kendinize dikkat edin " dedi ve telefon kapandı .

"Koruma yok duydun ,kendi başına etrafta dolanmıyorsun,ortalıktan kaybolmuyorsun,yanımdan bir saniye olsun ayrılmıyorsun " dedi.

" Tamam " dedim ve kısa bir süre sonra Boran büyük bir otelin önünde durdu.
Otel muazzam büyüklükte ve son derece lüks görünüyordu.
Üzerinde Karadağlar yazıyordu.
Genelde sadece Karadağ diye geçen mekan isimlerine bu sefer çoğul eklenmişti ve buda Boran'ın dün dediğini gösteriyordu.
Otel ortaklı olduğu için çoğul ibaresi kullanılmıştı.
Önden görüntüsü fazlasıyla ihtişamlı ve büyük olan karlar altındaki otele baktım.
En az 6 yada 7 katlı olan bir tarafında cam duvarlar arasında bulunan uzun kapalı yüzme havuzu kenarda duran şezlonglar geniş park alanı ve hatta üzerinde restoran yazan sonradan eklenmiş gibi duran bir alan daha vardı.

" Bunlardan daha kaç tane var ?" Diye sordum..

" Burada sadece bir tane var oda dün anlattım işte ortak yapı, Kıbrıs, İzmir, Muğla, Ankara, İstanbul ve en son Maldivlerde kaldığımız otel " dedi .

" Maldivler de kaldığımız otel mi ?
Hani o senin değildi ?" Bu arada biz konuşurken çoktan arabadan inip el ele otele giriş yapmıştık bile.

"O zaman değildi zaten ,sonradan oldu ?"Dedi.

" Bu inanılmaz sen inanılmazsın "dedim ve önümüze çıkan güzel orta boylu hafif balık etli kumral bir kadın " Boran bey hoşgeldiniz " dedi ve elini uzattı.

Boran hemen elini uzatıp " Hosbulduk İrem " dedi sonra da
" Eşim Efnan "diye beni tanıştırdı.
İrem hemen elini uzatıp " Efnan Hanım hoşgeldiniz sizinle tanıştığıma çok memnun oldum " dedi .

"Hoşbulduk İrem hanım bende çok memnun oldum "diye karşılık verdim.
Ardından son derece yakışıklı uzun boylu yeşil gözlü esmer bir adam yanımıza gelip " Bizde sizi bekliyorduk hoşgeldiniz " dedi Boran adamın uzattığı eline uzanıp " Hosbulduk Serdar ,ne durumdayız " dedi ve beni tanıştırmaya gerek duymadan İrem ve Serdar beyle birlikte elimi bırakmadan ilerlemeye devam etti.
Asansöre beklemeden binip üst kata çıktık.
Onlar kendi aralarında iş konuşmaya başlamışken sadece dinlemekle yetindim.
Hep birlikte yönetim yazan bölüme doğru ilerledik ve Boran Karadağ yazan bir kapıdan içeriye girdik .
Uzun ve geniş bir odaydi.
Bir tarafta deri oturma grubu yer alırken diğer camlı tarafta uzun neredeyse 24 kişilik bir masa bulunuyordu.
Hemen ileride büyük bir çalışma masası önünden iki koltuk yer alıyordu.
Boran elimi bırakıp masaya geçerken bende etrafı incelemeye başladım.
Ardından onlar dosyalara gömülürken biraz camdan dışarıda kayak yapan insanları izledim.
Küçük masadan büyük masaya taşınıp binlerce dosyaya gömülürken öylece yanlarında duruyordum.
Saatler geçtikçe sıkılmaya başladım.
Boran kendini işine o kadar kaptırmıştı ki varlığımı dahi unutmuştu.

Yanına gidip elimi omzuna koydum,elimin üzerine elini koyup ardından hemen işine döndü.

" Boran " dedim elim hala omzunda iken.

" Efendim güzelim " dedi başını önündeki dosyadan kaldırmadan ."

"Bana bakar mısın lütfen?"

" Şu dosyayı halledeyim " dedi bir kaç dakika daha öylece dikildim ve Boran bana bakmayınca onu orada bırakıp koltuğa yöneldim.
Telefonu çıkarıp biraz kurcaladıktan sonra " Boran ben çıkıyorum " dedim.

" Bekle birazdan çıkarız "dedi Boran.

Mecbur beklemeye devam ettim.

" Tamam biraz ara " dedikten sonra kolundaki saate baktı Boran ardından etrafında göz gezdirdi ve beni buldu bakışları.
O kadar sıkılmıştım ki az daha kalsa uyuyacaktım.
Boran ayağa kalkıp yanıma geldi "Sıkılmış görünüyorsun ?"

" Hadi ya o kadar belli oluyor mu?
Sıkılmak ne demek az daha patlayacaktım " dedim.

Boran yanıma oturup kolunu omzuma atıp beni kendine çekti başımı omzuna koydum.

" Çok iş birikmiş bir kaç gün buradayız?"dedi.

" Sorun yok,birlikte olduktan sonra " dedim ona bakarken .
Boran eğilip dudaklarını alnıma bastırdı " Hadi sana oteli gezdireyim, sonra da bir yemek ısmarlayayım."

" Olur "dedim Boran ayağa kalkınca beni de kendisi ile beraber kaldırdı.

"Ben eşime oteli gezdiriyorum,sizde işinizi rahat bir şekilde halledin dönünce üzerinden geçeriz " dedi ve cevap beklemeden beni kolunun altına sıkıştırarak odadan çıktı.
Sonrasında neredeyse bir saat oteli gezip çalışanlarla tanıştıktan sonra restorana geçip yemek yedik ardından tekrar çalışmak için odaya geçtik.
Boran yerine geçerken bende onun masasına geçip bilgisayardan film izlemeye başladım.
Başımı bir ara koltuğun başlığına yasladım ve Boran'ın yanağımdaki sıcacık eli ve sesiyle gözlerimi açtım.

" Uyumuşsun güzelim "dedi Boran.

"İçim geçmiş "dedim ve Boran'ın şefkat dolu bakışları üzerimde gezindi .

" Hadi saat epey geç oldu eve gidelim " dedi .

Başımı sallayıp yerimden kalktım Boran üzerine ceketini ve kabanını geçirirken ben uyuşmuş dahası tutulmuş bedenimi gevşetmeye çalışıyordum.
Ardından Boran İle önce ofisten sonra da otelden çıkıp eve geçtik.
Son bir kaç günümüz bu şekilde devam etti.
İkinci günün sabahında evden erken çıkıp otele geçtik.
Boran ile kayak yapmak için üzerimize uygun kıyafetleri geçirdik.
Birlikte çıktık ve Boran bana kayak yapmayı öğretmeye başladı.
İlk gün zorlansam da ikinci gün daha iyiydim artık Boran ile yanyana kayabiliyorduk.
Bir kaç saat kaydıktan sonra Boran ile ofise çıkıyor onlar çalışırken ben film seyrediyordum aralarda Boran ile yemek yiyor tekrar işe geçiyor ve akşam eve dönüyorduk.
Birlikte film seyredip sohbet edip bolca sevişip uyuyorduk.
Hatta bazen gözümü Boran'ın vücudumdaki elleri ve dudakları ile açıyor ve güne de sevişerek başlıyorduk.
Herşey fazlasıyla güzel ilerliyordu.
Hem iş hemde tatil yapıyor ve birbimizin tadını çıkarıyorduk.
Gün icin de  Karan Selin ,Hatice abla ve Elif ile sürekli mesajlaşıp, konuşuyorduk.
Şimdi yine ofiste işe gömülmüş Boran'ı seyrediyordum.
Saatlerdir odaya kapanmıştık.
Onlar çalışırken beni neden illa yanında tutuyor anlamıyordum.

"Boran bakar mısın?"

Başını döndürüp bana baktı,insanların yanında onunla tartışmak ve izin almaktan hiç hoşlanmıyordum.

" Üzgünüm sizi bölüyorum ama bir şey söylemem lazım gelebilir misin ?"

"Ne oldu?" Dedi yerinden kalkıp " Geliyorum hemen devam edin " dedi çalışanlara ve yanıma geldi .

"Ben biraz aşağıya insem cafeye restorana lobiye herhangi bir yere gitsem cok sıkıldım, yada işin çok sürer mi beraber inelim ?"

" Biliyorum sıkıldığının farkındayım ama bir saniye " dedi telefonu cebinden çıkarıp bir numara tuşladı ve kulağına götürdu, "Eşim Efnan aşağıya inecek ,lobide güvenlikten biri onu karşılasın ve ben gelene kadar güvenliğinden emin olsun."dedi telefonu kapattı.

" Tamam lobiye in direkt,seni kapıda karşılayacaklar, telefonun yanında ve açık olsun ,herhangi bir şey olursa hemen arıyorsun."

" Tamamdır patron "dedim .

Boran gülümseyip "Uslu ve beladan uzak dur"dedi parmak uçlarımda yükselip yanağından öptüm oda dudaklarını alnıma bastırdı ve odadan çıkıp lobiye indim.
Gerçekten kapıda beni neredeyse iki metre boyunda iri yarı bir adam karşıladı.
Bu adamla etrafta gezmek ne kadar mantıklı pek bilemiyordum ama yine de odada saatlerdir kapalı kalmaktan iyidir diye düşünüp otelin cafesine doğru ilerledim.
Neredeyse otelin tüm çalışanları Boran'ın eşi olduğumu bildiği için anında ilgileniyordu.
Cafenin balkonundaki masalarına ilerledim.
Oldukça kalabalıktı ve duyduğum kadarıyla otelde boş oda yoktu .
Etrafta göz gezdirip boş bir masaya doğru ilerledim.
Büyük ve dört tarafı minderlerle sarılı masanın etrafında köz alevin etrafında camların yükseldiği masalar vardı.
İnsanlar ateş sayesinde aynı zamanda ısınma şansına sahip oluyorlardı.
Ve beyaz örtüye bürünmüş manzaranın tadını çıkarıyorlardı.
Ayrıca her masada puf kırlentler ve örtüler postlar vardı
Köşede duran masaya geçip oturdum.


Ellerimi hemen yükselen alevin etrafında gezdirdim..

"Hosgeldiniz Efnan Hanım ne alırdınız? " dedi genç bir garson.

" Çay, kahve hangisi varsa "dedim.

" Kahve getiriyorum "dedi.

" Olur " dedim ve gülümsedim oda gülümseyip yanımdan ayrıldı.

Kahvemi içip biraz daha manzarayı seyrettikyen sonra masama oturan adama şaşkınlıkla baktım.

"Merhaba yengeciğim nasılsın?"dedi sırıtarak Kadır .

"Sana oturman için izin verdiğimi hatırlamıyorum "

"Aa aşk olsun yengeciğim bende seni otelimizde ağırlamaktan çok mutluyuz demek istemiştim, ee bana bir şeyler ısmarlamayacak mısın?"

Allah'ım neden bu şeyler benim başıma geliyor ben burada sessiz sakin oturup kocamı bekliyordum.
Şimdi Boran bunu görse kıyamet kopacak sonra da kabak bana patlayacak.

"Kalk git Kadir birazdan Boran burada olur sorun yaşamak istemiyorum " dedim..

" Ahhh Boran Nil'den sonra sana nefes aldırmıyordur.
Tabi haklı ona ne olduğunu bilmiyorsun değil mi?

" Ne saçmalıyorsun Kadir kalk git "dedim.

"Bilmiyorsun ,bilsen beş dakika durmaz kaçardın "dedi yüzüne bakıp konuşma gereği dahi duymadan yerimden kalktım önünden geçeceğim an bileğimden yakaladı ve Boran'ın "Kadir" diye bağırması dağların arasında yankılandı.
Kadir pişkin pişkin "İşte Boran'da geldi ,bu kocanın olayı ne sürekli sinirli baş etmesi zor olsa gerek " dedi bileğimi tutusundan kurtarmaya çalıştım Boran aramızdaki mesafeyi kapattı ve Kadir'in bileğini tutup sıktı .
Kadir bileğimi bırakmak zorunda kaldı.
Ortamda bütün gözler üzerimizdeydi artık.
Boran ,Kadir'in karşısında dikildi ,Kadir de ayağa kalktı.

"Boran"dedim ve öfkeli bakışları ile karşılaşınca direkt çenemi kapattım.

"AHH kuzen senin şu öfken, durduk yere neden bu kadar sinirleniyorsun sevgili yengeciğim ile alt tarafı iki kelam ediyorduk "dedi.

Boran Kadir'in bileğini hala elinde tutuyordu.
"Bu parmaklarla mı sıktın yengenin bileğini " dedi ve Kadir'in parmaklarını tutup geriye doğru itti ardından öyle sıktı ki Kadir'in parmaklarının resmen kırılma sesi kulaklarımı doldurdu.
Kadir'in öfkeli sesi ile yerimden sıçradım.

"Bir daha karıma dokunma cürretinde bulunmazsın" dedi. Uzanıp elimi tuttu ve hızlı hızlı yürümeye başladı.

" Bunu yanına bırakmayacağım Boran "diye bağırdı Kadir.
Boran hiçbir tepki vermeden yürümeye devam etti.

" Sen az önce adamın parmaklarını mı kırdın?"dedim titrek sesimle.
Bana cevap vermeden yürümeye devam eti .
Birlikte hızlı adımlarla otelden çıktık araba kapının önünde duruyordu.
Bana açılan kapıdan hemen arabaya bindim .
Boran da arabanın etrafında dolanıp yerine geçti ve kemerini bile bağlamadan arabayı çalıştırıp sürdü.
Yolda ilerlerken ikimizden de ses çıkmıyor dahası konuşmaya dahi cesaret edemiyordum.
Adamın parmaklarını hiç düşünmeden kırmıştı.
Aralarındaki bu husumetin bu öfkenin ne olduğunu çok merak ediyordum dahası Kadir'in de karşılık vereceğinden adım gibi emindim..
Çünkü o acı dolu haykırışı ve bunu yanına bırakmayacağım diye bağırması hiçte hayra alamet değildi.
Boran arabayı evin kapısında park etti ve kemerini çözdü.
Bende aynısını yaptım ve arabadan indim .
Boran önde ben arkada eve girdik .
İkimizde hiç konuşmadık Boran salona yürürken ne kadar uzak o kadar iyi diyerek üst kata yatak odasına çıktım.
Üzerimdekilerden kurtulup banyoya girdim gördüklerimi hafızamdan silmek için uzun bir duşa ihtiyacım vardı.
Banyoda buhardan göz gözü göremeyince ve parmaklarım sudan buruşuncaya kadar kaldım.
Banyodan çıkıp üzerime çamaşırlarımı ve eşofmanlarımı geçirip beni davetkar bir şekilde bekleyen yatağa girdim ve yorganı boğazıma kadar çekip bacaklarımı kendime çekerek öylece yattım..
Tam uykuya dalmak üzereyken odanın kapısının açılma sesini duydum.
Gözlerimi kapatıp sessizce bekledim.
Boran'ın odada gidip gelme seslerini sonra açılıp kapanan kapı sesini duydum .
Ardından yorgan havalandı ve yatakta bir çökme oldu.
Daha sonra Boran'ın kolları etrafıma dolandı burnunu saçlarıma gömdü ve nefes alışverişleri sakinleşince uyuduğunu anladım bir süre öylece bekledikten sonra yataktan çıkıp ayak ucunda duran berjere oturup ayaklarımı kendime çektim ve başımı dizlerime doladığım kollarımın üzerine koydum .
Ne kadar süre öyle kaldığımı hatırlamıyorum bile taki omzuma konan eli görene kadar.

"Neden ayaktasın bu saatte ?"dedi Boran karşımdaki berjere geçip otururken.
Bir şey demeden öylece camdan dışarıyı izlemeye devam ettim.

"Efnan iyi misin ?"

Başımı kaldırıp Boran'a baktım " Kadir onun parmaklarını kırdın, neden yaptın bunu ?
Sence oda zarar vermeye çalışmayacak mı ?"

"O parmakları kırmadım merak etme en fazla ezilmiştir ayrıca hicbir şey yapamaz merak etme ve korkma " dedi.

"Sizin aranızda ki sorun ne ?"

Derin bir iç çekip "Şu saatte konuşulacak bir konu değil emin ol ,hadi gel uyu artık "dedi .
Ben tepki vermeyince yanıma gelip beni kucakladı ve yatağa yerleştirdi.
Sabah uyandığımda Boran evde yoktu .
Bana mesaj atmıştı.

BORAN " Çok geç uyuduğun için uyandırmaya kıyamadım işlerimi halledip geleceğim bugün dönüyoruz " Yazmıştı.
Saate baktım neredeyse öğleden sonra olmuştu .
Hemen Boran'ı aradım ve açmasını bekledim.

" Günaydın güzelim " dedi.

" Günaydın Sevgilim, baya uyumuşum "dedim.

Boran gülerek " Sabah uyandırmaya çalıştım ama hiç oralı olmadın bende sana mesaj yazıp çıktım.
İstersen birini seni alması için yollayayım, yada hazırlan zaten bir iki saate kadar ben gelir seni alır döneriz ".

" Tamam ben biraz daha uyuyayım gelmeden bir saat önce haber ver hazırlanmam için " dedim.

" Tamam o halde görüşürüz " dedi ve telefonu kapattı .

Boran eve geldiğinde hava çoktan kararmıştı.
Evde bulduğum bavullara eşyalarımızı yerleştirmiş aşağıya indirmiştim.
Boran çantaları arabaya taşıdı ve birlikte arabaya bindik şimdi arabanın içinde müziğin sesini açmış ayaklarımı uzatmış telefonumu kurcalıyordum.

Boran torpidoya uzattığım ayağıma vurarak "Bakıyorum keyfin yerinde "dedi.
Gülümseyerek ona bakıp "Hemde fazlasıyla ?"Diye cevap verdim.

"Aç mısın?"

"Evden çıkmadan yedim aç değilim "dedim sonra ayaklarımı düzeltip oturdum.
Boran suratımı avuçlarken iki arabanın etrafımızda dolandığına fark ettim.
"Boran dikkat et "dedim bir araba önümüze geçip yolu kapattı .

Arkama baktığımda aynı şekilde arkadaki arabada yolu kapatmıştı .
Boran da benim gibi arkasına baktı.

" Siktir "dedi .

"Ne oluyor Boran " dedim.

Arabayı durdurup yüzümü avuçlarının arasına aldı.

" Sakin ol ve sakın korkma "dedi önüme uzanıp torpidoyu açtı içinden bir silah çıkarıp bacaklarımın üzerine koydu .

"Bu sende kalsın, sakın arabadan çıkma, biri sana zarar vermeye kalkarsa kullanmaktan asla çekinme, tetiğe basman yeterli ".

"Sen sen ne yapacaksın " dedim .

" Ben dertleri neymiş bir bakacağım "dedi .

" Hayır lütfen inme " dedim.

" Efnan Karadağ sakin ol ve beni burada bekle sakın arabadan inme ".

"Boran"dedim .
Arabadan inip bana baktı "Üzgünüm karıcığım sana güvenmiyorum "dedi ve kapıyı kapatıp arabayı üzerime kilitledi .

"Hayır hayır şaka yapıyor olmalısın " dedim ama kapılar kilitlenmişti gerçekten.
Etrafı sadece arabaların farları aydınlatıyordu.
Boran yürüyerek önde duran arabaya ilerledi arabadan bir kaç kişi indi.
Diğer arabadan da aynı şekilde bir kac adam inip geldi ve Boran'ın etrafını sardı.
Cama vurup Boran diye bağırdım ama beni duyan yoktu .
Kapıları açmaya çalıştım ama hiçbir işe yaramadı.
Telefonu alıp Karan'ı aradım.
Karan telefona cevap vermeyince Ahmet'i aradım ve hemen telefon açıldı.

" Ahmet yetiş Boran'ı Boran'ı "

"Efnan ne oluyor ?"

"Biz dönüş yolundayız, iki araba bizi kıstırdı, Boran dışarıda beni arabanın içine kilitledi yetişin "dedim.

"Ne Ne diyorsun sen,neredesiniz siz ?"

"Bilmiyorum ormanlık bir yol işte ,bizden başka kimse yok bir sürü adam var ve Boran aralarında yanlız ".

"Efnan sakin ol ve bana hemen konum at size yardım göndereceğim ve bende hemen geliyorum "dedi .

Telefonu kapatıp ona hemen konum yolladım.
Cama vurup Boran diye bağırdım.
Kimse beni görmüyor ve duymuyordu.
Adamlar öylece bekliyordu.
Sonra Boran kolunu kaldırıp bir şeyler söyledi karşıdaki adama bir yumruk geçirdim ve ortalık karışmaya başladı.
Cama vurup çığlık çığlığa bağırdım kapıyı açmaya zorladım lanet olası adam beni resmen arabanın içine kilitlemiş ve ölümünü izletiyordu ,telefonum çaldı ve hemen açıp gözyaşları içinde "Karan Boran'ı öldürüyorlar "dedim.

" Efnan ne diyorsun?"

" Adamlar Boran'ı öldürüyor bir sürü adam var ,beni arabanın içine kilitledi yalvarırım yetişin "dedim.

"Efnan neredesiniz sakin ol ve bana ne olduğunu anlat ".

" Neyini anlamıyorsun Boran'ı yolun ortasında bir sürü adam arasına almış kavga ediyorlar "dedim iki kişi birden Boran'ı kollarından yakaladı ve karnına yumruklar geçirmeye başladı

"BORAAAAAAN "diye avazım çıktığı kadar arabanın içinde bağırdım.
Camları açmaya çalıştım ama Allah'ın cezası kocam bütün arabayı kilit altına almıştı.
Ne kapıyı açabiliyordum nede camları.
Arabanın bütün tuşları ve ayarları ile oynamaya ve bu lanet olası arabadan çıkmak için uğraştım.
Ayağımla camlara kırılsın diye tekmeler atmaya başladım.
Hiçbir şey yaptığım hiçbir şey işe yaramıyordu.
Bir kaç araba sesi etrafı doldurdu ve kornalar çalmaya başladı
Adamlar arabaları ortalığa park edip içinden koşarak çıkmaya başladı.
Deli gibi camlara vurup bağırıp sesimi duyurmaya çalışıyordum .
Adamlar Boran'a yetişti ve ortalık gerçekten savaş alanına dönüştü.
Yumruk yumruğa birbirine giren adamların arasında Boran görünmüyordu.
Bir kaç araba sesi duyulunca adamlar kaçarak arabalara binmeye basladı ve hızla arabalarını geriye doğru giderek sürmeye başladılar.
Deli gibi camlara vurup sesimi birilerine duyurmaya çalıştım.
Boran ortalıkta görünmüyordu, adamlar etrafta dolanıp duruyordu, başka arabalardan yeni birileri indi ,biri arabanın önünden geçerken var gücümle kapıya vurup kapıyı aç diye bağırdım.
Daha sorna kornaya basmak aklıma geldi ve kornaya durmadan bastım.
Adamlardan biri yanıma koştu.

" Efnan Hanım " dedi kapıyı aç diye bağırdım.
Adam ne yaptıysa kapıyı açamadı.

" Anahtar Boran da o nerede ondan anahtarı al "dedim.

Adam başını salladı ve bağırarak konuştu bir adan uzaktan arabanın kilidini açtı ve arabanın kapısını açılır açılmaz arabadan çıkarak  koştum ve yere kapaklandim.
Hemen yerden kalkıp tekrar " Boran " diye bağırarak karanlıkta onu arayarak koştum.
Bir kaç adamın etrafı kuşattığını gördüm ve aralarına girdim.
Boran yerde sırt üstü yatıyordu.
Adamlar ne yapacaklarını bilmiyordu .
Hızla yerde yatan Boran'ın yanına gittim ve yere çöküp başını yerden kaldırarak dizlerimin üzerine koydum.
Gözleri kapalıydı " Ne bekliyorsunuz neden onu kaldırmıyorsunuz?" Diye bağırdım.
Adamlardan biri "ambulans bekliyoruz onu kaldıramamız doğru olmayabilir " dedi.
Yüzünü okşayıp ağlayarak " Boran aç gözlerini lütfen "dedim.

" Yalvarırım Allah'ım ona bir şey olmasın "dedim.

Boran hafifçe gözünü araladı " Efnan çok güzelsin " dedi.

" Gerizekalı beni o arabaya kilitlemenin hesabını vereceksin " dedim.
Elini uzatıp gözümdeki yaşı silip "Ağlama " dedi eli bir anda yere düştü ve gözleri kapandı.
Kalbimi büyük bir acı ve korku kaplarken ,

Avazım çıktığı kadar " Boraaaaaan " diye bağırdım....

Continue Reading

You'll Also Like

901K 53.9K 70
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
2.9M 151K 17
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
5.1K 176 10
Bir adam vardı. Şakakları zehir. Bir kadın vardı. Kalbi mezar. Bir de yanık bir sevda. Vuslat hiç bu kadar uzak olmamıştı.
1.8M 112K 59
Wattpad de bu isim ile yayımlanan ilk ve tek hikayedir. Çalınma durumunda yasal yollara başvurulacaktır. Mine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru ke...