ZİKO (bxb)

By ekimdiyelim

1.3M 101K 51.5K

Her şey, sosyetenin ve iş dünyasının gözdesi Affan Saltan'ın kirli işler denildiği zaman ilk akla gelen çete... More

1- İlk Tanışma
2- Rahatsız Hisler
3- Mekan
4- İstek
5- Gece Siniri
6- Ev
7- Bu Kadar Büyük
8- Kirpi
9- Sahip Olmak
10- Sıcaklık
11- Şaşkınlık
12- Bir Şey Vardır
13- Hatırlamanı Sağlıyorum
14- Öfke
15- Konuşamamak
16- Düğüm
17- İlk Temas
18- Bir Şey Yok!
19- Değişen Şeyler
20- Kırılan Duvarlar
21- Bana Mı Güldün?
22- Her Şey Normal?
23- Rüya
24- Kabulleniş
25- Affan'ın Sığnağı
27- Kravat
28- Randevu
29- Mesafe
30- Zor
31- Özür
32- Yangın Yeri
33- Gece
34- Görüşürüz
35- Affan'lar da Sinirlenir
36- Sarhoş Çakır
37- Artı Bir
38- Sönen Sigaralar
39- Ve...
40- Sönen...
41- Her şey
42- Hayal Kırıklığı Sessizlikle Taçlanır
43- Üzücü
44- Çiçekler
45- Savaş
46- Seks
47- Yaralar, İzleri ve Acıları
48- Kanlı Hesap
49- Biten Acılar
50- Özlem
51- Ev

26- Kahvaltı

28K 2K 1.4K
By ekimdiyelim

Bir önceki bölüm sonuna yazdığım şeyden sonra gelen yorumları okurken "devir kötü kolla götü" sözünün ne kadar doğru olduğunu anladım. Hainler.

"Kendim yürüyebiliyorum Saltan, çek elini."

"Ellerimi çektiğim anda muhtemelen dengeni kaybedip yere düşeceksin Çakır." Arkamda belimi iki yanından kavramış, koca dairede gittiğimiz yere beni yönlendirirken sesi anlayışlı çıkıyordu.

"Sarhoş muamelesi yapma bana, değilim sarhoş marhoş." Arkamdan kısıkça gülme sesi gelince kaşlarımı çattım. "Duymadın mı sen beni?"

"Duydum." Derken iki tarafa uzanan koridorların sağına doğru yönlendirdi belime baskı yaparak.

İşaret parmağımı havaya kaldırarak "Neymiş?" Diye sordum. Verdiği cevap tatmin etmemişti.

"Değilmişsin."

"Ne değilmişim?"

"Sarhoş marhoş."

Hah şöyle der gibi başımı sallarken "Aferin." Diyip parmağımı indirdim. "Hem bıraksan da düşmem ben." Boş hava yapıyordum şu an, bıraksa yeri boylayacağımı biliyordum çünkü başım çok fazla dönüyordu,

"Olsun ben yinede bırakmayayım." O da biliyordu.

En sonunda bir kapının önünde durduğumuzda kapıyı yanımdan uzanarak açtı ve beni ilerletip odaya soktu.

Odaya girer girmez büyüklüğünün dışında hissedilen ilk şey ferahlıktı. Tam karşısı dışarıyı kusursuz bir şekilde göstermesi için camla kaplanmıştı. Geniş yatak, ayakta duran bir ayna ve yerdeki halı dışında odada hiçbir şey yoktu.

Affan gibi hissettiren bir odaydı...

Odada giysi dolabı namına bir şey yoktu ama sağ ve sol tarafta gördüğüm iki kapıdan birisinin giyinme odasını olduğunu anlamak zor değildi.

"Beğendin mi?" Yanağıma değen fısıltısıyla kendime gelirken yutkundum.

"Güzel ortam kurmuşsun, eşyaları falan iyi oturtmuşsun."

Tam arkamda duran bedeninin sıcaklığını hissederken çenesini omzuma yasladı. "Hmm oturtmuş muyum?"

"Dedik ya bir kere, ne tekrar ettiriyorsun." Sesimin hafif agresif çıkması tamamen yakınlığından kaynaklıydı. Alışkın değildim böyle şeylere.

Az öteye gitse kızmayacaktım ama az öteye gitse kızıcak gibiydimde.

"Sana yaklaştığımda..." Açıkta kalan tenime dayadı burnunu ve derin bir nefes çekti. "Daha bir agresif oluyorsun."

Yaptığı hareket kaskatı kesilmemi sağlarken göz kapaklarım titredi. "Elini çek." Söylediğimin aksine belimi kavrayan elleri baskısını arttırdı ve kendini biraz daha bana yasladı.

Elleri soğuktu ama dokunduğu yerler alev alıyordu...

"Ve hep asıl söylemek istediğin şeylerin aksini söylüyorsun." Derken kokladığı yeri öptü yumuşak bir şekilde. "Neyse..." dedikten hemen sonra arkamdaki varlığı uzaklaştı.

Artık sıcak değildi, soğuktu.

Önüme geçtiğinde devam etti. "Artık uyuman gerek gerçekten gözlerin kapanmak üzere." Gözlerimi sıkıcı yumup açtığımda çöken ağırlıkla gerçekten uyumam gerektiğini anladım.

Bu halime gülüp kapılardan sağ tarafta kalanı açtı ve içeri yönlendirdi. Geniş banyonun içinde kolumdan kibar bir şekilde çekip lavabonun önüne getirdi. Alkolün ağırlaştırdığı vücudum kendini her an bir köşeye bırakacak gibiydi, beni yönlendirmesine izin verdim sadece, halim yoktu.

Önce üzerine neredeyse yapıştığını düşündüğüm beyaz gömleğinin düğmelerini açıp katladı ve beni yanına çekip suyu açtı. Ne yapacağına bakarken belime koyduğu eliyle hafif eğilmemi sağlayıp boşta kalan eline doldurduğu suyla yüzümü yıkadı.

Aynı işlemi bir kaç kez daha tekrar ettikten sonra suyu kapattı, kenardan temiz bir havlu alıp dibime girdi ve yumuşak bir şekilde yüzümü kuruladı. Dudağımda kalan ıslaklığı dilimle yokladığımda bakışları oraya kaydı. Aldığı derin nefes göğsünü büyütürken histerik bir şekilde güldü.

"Sınanıyorum resmen."

Bakışlarım ilk 2 düğmesi açık boynuna kaydığında dudaklarım aralandı, ne zaman onun hakkında bir şeyler düşünsem vücuduma yayılan sıcaklığa engel olamıyordum. Güzel ve kusursuz bir teni vardı. Gömülmek isteyeceğim kadar güzel... Piç!

Kapattığı suyu bu sefer ben açtım ve ellerimi ıslatıp boynuma bastırdım. Yetmeyince tekrar ettim bir kaç kez daha.

Kalçamda hissettiğim baskıyla ellerim havada kalırken Affan'ın elleri tekrar belime kaydı. "Boşuna söndürmeye çalışma Çakır..." Hafifçe başımı kaldırdığımda aynada göz göze geldik. Kendini bana bastırıp varlığını tamamen hissettirirken devam etti. "O ateş içinde ve emin ol o iki damla su sadece harlar." Gözlerini benden ayırmadan, göğsü sırtıma temas edecek kadar eğildi ve vücutlarımızı tamamen birleştirdi. Kalçama dayadığı aleti karnımda bir hareketlenmeye sebep olurken yutkundum. "Sen ben de, ben de sende soluklanmadıkça da sönmez."

"Lan." Dedim hafif sinirle ne diyeceğimi bilemeyerek. "Sen 2 dakkada bana mı kaldırdın."

Beklemediği tepkiyle ilk bocaladı sonra başı aşağıya düşerken gülmeye başladı. "Çok tatlısın."

"Sana ne orospu çocuğu."

Yüzüme derince bakıp alt dudağını dişledi kısa bir şekilde. "Keşke şu an sarhoş olmasaydın da bana ne olduğunu gösterseydim Çakır."

Başını iki yana sallarken arkamdan çekildi ve kolumdan tutup odaya doğru götürdü. Yüzündeki gülümsemeyle beni yatağa oturttu ve diğer kapıya doğru ilerledi. Fazla değil bir dakikanın sonunda elinde bir tişört ve eşofmanla çıktı.

Tam önümde durduğunda ikisini omzuna doğru koyup üstümdeki tişörtü çıkardı, kollarımı kaldırmak bile aşırı ağır gelmişti. Omzuna attığı beyaz tişörtü alıp özenle giydirdi. Eşofmana sıra gelince onu umursamadım ve gözlerimi kapayıp kendimi arkaya doğru bıraktım. Sırtım yatakla buluştuğunda vücuduma yayılan rahatlama iyice mayıştırdı, sağ doğru dönüp kolumu kendime yastık yaptım.

Uyumak üzereydim. Bu yüzden Affan'ın eşofmanımı giydirip, yatağa beni iyice yerleştirmesini ve en sonunda derin bir nefes almasını zar zor açık tuttuğum zihnimle hatırlıyorum.

Bunları yaptıktan sonra uzaklaşan adım sesleri gözlerim kapalıyken kaşlarımı çatmama sebep oldu. Gidiyor muydu? Normalde bu fırsatı kaçırmazdı o? Aklımı kurcalayan sorular durmazken, daha fazla direnemedim ve uykuya bıraktım kendimi. Bilincim kapanmadan önce duyduğum son ses su sesiydi...

Ne kadar geçmişti bilmiyorum ama bir zaman sonra yatağın diğer tarafına bir ağırlık çöktü, çok geçmeden de Affan'ın kendine has kokusu sardı yanımı.

Varlığı artık tamamen yanımdaydı, derin bir nefes alıp istem dışı yan dönüp sıcaklığına yanaştım. Kısık bir gülme sesi geldiğinde umursamayıp biraz daha ulaşmaya çalıştım o sıcaklığa. Sonunda çıplak teninin soğukluğunu hissettiğimde gözlerimi hafifçe aralayıp kaşlarımı çattım, karşımda kaslı kolunu gördüğümde ağzımı şapırdatıp gözlerimi tekrar yumdum ve yerimi bulmuş gibi alnımı oraya dayayıp yerleştim.

"Sabah kalktığında uyurken mırlayan bir kediden farkın olmadığını söylesem sana, muhtemelen beni kovalarsın." Kolunu hareket ettirmemeye çalışarak biraz döndü. "Neyse şimdilik benim küçük sırrım olsun bu."

Konuştuğu şeyler zihnimde toz bulutu gibi yok olurken boynumda sıcak nefesini hissettim, yumuşak dudakları nefesinin yayıldığı o noktayı öpüp kokladı.

Bilincim tamamen kapanmadan önce duyduğum son ses yine onun fısıltısı oldu.

"Yine kokusunu gölgelemiş, sigarayı derhal bırakmalı."

*

"Hemen bir açıklama istiyorum Affan Saltan? Bu rezilliğinin bir açıklaması olmalı!"

Kulağıma ilişen cırtlak kadın sesi yüzümü buruşturmamı sağlarken yatakta sırt üstü dönüp gözlerimi araladım.

"Aklım almıyor ya aklım almıyor! Ya birisi görseydi?" Ne iğrenç bir ses tonuydu bu.

Merakla yerimden doğrulup açık olan kapıdan çıktım ve sesin geldiği yöne doğru ilerledim. Girişteki büyük salondan gelen sese yaklaştığımda adımlarımı yavaşlattım ve duvarın arkasına geldiğimde daha fazla ilerlemeden içeriye baktım.

"Daha da kötüsü ya basına sızsaydı, ne olabileceğini neler olabileceğini düşünebiliyor musun?"

Affan ifadesiz bir suratla karşısında konuşan daha doğrusu cıyaklayan kadını izliyordu. Kadının üstüne giydiği yeşil etekli takımdan, suratına oturttuğu ifadeye kadar her şeyden ciddiyet akıyordu. Bu bana bir yerden tanıdık gelmişti.

"Öncelikle..." Affan sert sesiyle. "Sesinizin seviyesine dikkat edin! Benim sınırlarımda kendi sınırlarınız gibi hareket edemezsiniz..." Dedi ve ekledi. "Yasemin hanım."

Annesiydi.

"Açıklama yap bana o zaman Affan Saltan." Az öncekine kıyasla daha kısıktı sesi.

"Açıklama yapmamı gerektirecek bir durum göremiyorum." Sesinde daha önce çalışanlarına bile kurmadığı bir sertlik vardı. "Geldiğinizden beri söylediğiniz her şey bir kuruntudan ve varsayımdan ibaret. Ne birisi gördü, ne basına sızdı. Artık uzatmayın."

"Baban bunları duy-"

"Kalender bey." Diye düzeltti Saltan asla tahammülü yok gibi.

"Her neyse artık. Kendine çeki düzen ver Affan. Saltan soyadını taşıyorsun sen, öyle düşüncesizce dolaşamazsın etrafta. Yaptığın hiçbir halt ilgilendirmiyor beni, ne yapıyorsan benden, bizden, soyadımızdan uzakta yap."

O kadar duygusuz, o kadar annelikten uzak bir şekilde konuşuyordu ki, midemi bulandırmıştı kadın.

"Yaptıklarım istesenizde sizi ilgilendiremez, size öyle bir hak vermedim Yasemin hanım."

"Düzgün konuş benimle!" Diye tekrar sesini yükselttiğinde Affan hızlı bir kaç adımla annesinin önüne geçip elini kaldırdı ama hemen sonrasında kendini tutup elini yumruk haline getirdi.

"Size sessiz olun dedim." Diye bastıra bastıra konuştu. Kadın istem dışı bir adım geri giderken Affan'da bir adım üstüne gitti. "Benim sınırlarımı aşmayın Yasemin hanım, biliyorsunuz ki, sınırlarına çok önem veren bir insanım ve yine çok iyi biliyorsunuz ki o sınırlarıma müdehale edildiğinde pek sakin kalamıyorum."

"Hassiktir!" Ayağıma değen şeyle neye uğradığımı şaşırırken neredeyse yerimden zıpladım ve duvarın arkasından çıktım. Şaşkınlıkla onlara döndüğümde kadının yüzünde de aynı şaşkınlık vardı bana bakarken. Affan ise... Gülüyordu.

Piç!

Tekrar ayağıma vuran şeyle bakışlarımı yere çevirdiğimde robot bir süpürge gördüm, gidicek hiçbir yeri yokmuş gibi ayağıma çarpıp çarpıp duruyordu. "Siktir git amına koduğum ya!" Diyip sinirle vurdum bir tane.

Kadının gözleri ettiğim küfürle iyice büyürken "Terbiyesiz." Dedi.

Yüzümü buruşturup yanlarına doğru ilerledim. Gerçi neden yanlarına gittiğimi de bilmiyordum ama Affan'ı bu kadınla daha fazla yalnız bırakmak istemiyordum.

Tam Affan'ın yanında durduğumda Affan'a baktı ve ağzını buruşturdu. "Böyle adamlarla mı yatıp kalkıyorsun." Bakışları beni bulunca "İğrenç." Diye tamamladı.

La havle.

"Yasemin hanı-"

Affan'ın göğsüne elimi koyup durdurdum onu. "Bak..." Nasıl hitap edeceğimi de bulamamıştım. "Yaşını başını almış yaşlı bir kadınsın öyle bir şeyler geveleyerek ağzını eğip bükme, ben oğlun değilim yediririm sana onları."

Her söylediğim şeyle yüzü şekilden şekile girdi.

"Se-sen kim-"

"Uzatma. Yol al." Dedim kapıyı göstererek.

Ağzı açılıp kapanırken tek bir şey daha söyleyemedi ve en sonunda İkimize de sert bir bakış atıp evden dışarı çıktı.

Affan'a döndüğümde gülerek beni izliyordu.

Az önceki halinden eser yoktu, o kadına bakarken yüzüne hakim olan ifadesizlik terk etmişti orayı, canlanmış bir ifadeyle izliyordu beni.

"Günaydın, biz mi uyandırdık?"

Her ne kadar dik durmaya çalışsada etkilendiğini anlıyordum. Şu an tavrını tamamen değiştirmiş olması, güçlü durmaya çalışması hiçbir şey değiştirmiyordu çünkü görüyordum. O gece sarhoş bir şekilde bana anlattığı her şeyi görüyordum şu an.

Bir anne çocuğunun yüzüne nasıl o kadar saf bir nefretle bakabilirdi? Aklım almıyordu.

Benim annem elini yanlışlıkla yaktığında bile yüzü buruştuğu için kafasını başka yöne çeviren bir insandı. Sırf o ifadeye şahit olmayalım diye.

Az önceki olaya şahit olmamdan hoşlanmadığını da anlamıştım, garip bir ifadeyle bakıyordu çünkü. Küçük düşmüş gibi, belki biraz çekinerek.

"Siz değil, o cırtlak kadın uyandırdı." Kendini kötü hissetmesin diye rahat bir ifadeyle konuşmaya devam ettim. "O nasıl sestir arkadaş, o boğazı çiğ yumurtayla mı besliyor amına koydu zarımın."

Bakışları biraz daha kendine gelip gülerken, arkamda duran koltuğa yasladım kalçamı.

"Başın ağrıyor mu? Dün fazla içtin."

Üzerine konuşmaması konuşmak istemediğini gösteriyordu zorlamadım bu yüzden. "Yok öyle fazla bir şey, hafif sızı sadece."

"Anladım." Dedikten sonra gözleri bir yere dalınca hala kendine gelemediğini anladım.

"Açım ben." Dedim bir anda dikkatini çekebilmek için. Bakışları bana dönünce başarılı olduğumu anladım.

"Ne yemek istiyorsun? Söyliyim adamlara alsın-"

"Yok, ben hazırlıcam."

"Efendim?"

Önce banyo olduğunu düşündüğüm yere giderken. "Of be Saltan tekte anlayamıyor musun?" Dedim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra çıkıp, salondan gözüken mutfağa girdim.

Arkamdan geldi hızlıca. "Yorulma boşuna, aslınlar işte." Tam buzdolabını açacakken önüme geçti.

"Ayarlarımla oynama benim Saltan." Dedim ve omzundan tutup kenara ittim onu.

"Tamam yardım edeyim o zaman." Diyip muslukta ellerini yıkadı.

"Ben yemem senin o entel dantel yemeklerinden o yüzden siktir git otur bir köşede." Domatesle salatalık alıp kapadım dolabı.

Artık anlamış olacak ki oturdu sandalyelerden birine.

Sırasıyla kahvaltılıkları yerleştirdim masaya, bu sırada çayı demledim. En son yumurtaları çıkartıp tezgaha rendelediğim domateslerin yanına koydum. Ona menemen yapacaktım.

Tüm bu işleri yaparken beni izlemesi biraz rahatsız etsede laf etmedim. Garip bir şekilde hoşumada gidiyordu.

Piç ayarlarımı sikip atıyordu, ben bu kadar kendinle çelişen bir insan değildim.

Tavayı ocağa koyup tüm malzemeleri pişirdim, en son yumurtaları tek tek kırıp karıştırmaya başladım.

"Gelip bir de yardım edeyim diyorsun, sen nerden bileceksin menemen yapmayı? Yapmayı geçtim daha önce yedin mi hiç? Sikimsonik yemekler yiye yiye damak zevkinde bozulmuştur gerçi-"

Tam ocağını altını kapatmışken arkadan belime sarıl kollarla dona kalmıştım. Çenesini aynı dünkü gibi omzuma yaslarken derin bir nefes aldı.

"Mutfağımda olman hoşuma gitti."

Söylediği şey hoşuma giderken görmeyeceğini bildiğim için gülümsememe engel olmadım.

"Menemen severim ayrıca."

Dediği şey tekrar güldürürken alt dudağımı dişleyip bunu görmesini engelledim ve ocaktan tavayı alıp masaya koydum.

"Uzatmada ye hadi." Gülerek karşıma oturdu. Önündeki çatalı aldığında "hop" dedim. Garipçe yüzüme baktığında. "Menemene çatal mı batıracaktın? Gömerim seni." Ekmekten bir parça koparıp tavaya daldırdım ve menemene bandırıp ağzıma attım.

Hala öylece yüzüme bakmaya devam edince, ağzımdakini çiğnerken başımla işaret ettim. Eline aynı benim gibi ekmek alıp bandırdı ve ağzına attı.

"Heh şöyle."

*

Kahvaltı benim bol sövmelerim, Affan'ın da bol gülmeleriyle geçmişti.

Bir insan nasıl kendisine sövülmesinden bu kadar hoşlanırdı anlamıyordum. İşin iyi kısmı ise bir zaman sonra tamamen düzelmiş olmasaydı.

Bugün boş olduğu için de spor yapmaya karar vermiştik daha doğrusu hayır desemde dinlemeyeceği için kabul etmiştim. Kahvaltıdan hemen sonra da Affan'ın arabasıyla bize doğru yola çıkmıştık.

Yarım saatlik yolun sonunda evimin önüne geldiğimizde şaşkınlıkla etrafı taradım.

Burada neden bu kadar çok araba vardı?

Araba durduğunda hızlı bir şekilde aşağıya inip adamların yanına gittim.

"Şükrü?" Seslenmemle arka taraftan hemen yanıma geldi. "Buyur abi?"

"Ne bu kalabalık? hayırdır? Benden habersiz kısır günü mü yapılıyor bu evde?" Diye hafif sinirle sordum. "Niye benim haberim yok?"

"Yok abi estağfirullah ben Özgür hanım haber vermiştir diye düşündüm?"

"Ne haberi oğlum?" Diye anlamayarak sorduğumda, arkamdan açılan kapı sesini ve hemen sonrasında da tüylerimi diken diken eden o sesi duydum.

"Zikrettin!"

Tüm bahçede yankılanan gür sesle birlikte arkamı döndüğümde kapıda duran o kadını gördüm.

"Babaanne?"

Bakın valla bunların olayı 50 bölüme uzamayacak.

Continue Reading

You'll Also Like

667K 83K 28
"Leyla!" Günlerin yer değiştirdiği o saatlerde, gecenin en karasında, bir ruhun kilitli kalmış sokaklarındaydık. "Burada ne arıyorsun?" Başkası içi...
22.3M 904K 116
İşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geç...
5.5M 293K 30
!Acemi bir dille yazılmıştır! Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar t...
3.6M 133K 74
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...