ALABORA

由 kursunirenkleeer

180K 7K 5.1K

Neden bence yardıma ihtiyacın olabilir hem kocalar ne için var karıcığım " dedi tırnağını ensemde gezdirip... 更多

Bolum 1
Bölüm 2
Bölüm 3
BÖLÜM 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bolum 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
BÖLÜM 20
BÖLÜM 21
Bölüm 22
Bölüm 23
BÖLÜM 24
Bolüm 25
ALINTI
BÖLÜM 26
Bölüm 27
28 .BÖLÜM ALINTI
BÖLÜM 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
BOLUM 34
BÖLÜM 35
BÖLÜM 36
BÖLÜM 37
BÖLÜM 38
BÖLÜM 39
Bölüm 40
BÖLÜM 41
Bölüm 42
BÖLÜM 43
BÖLÜM 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
BÖLÜM 49
BÖLÜM 50
BÖLÜM 51
Bölüm 52

Bölüm 28

2.4K 96 55
由 kursunirenkleeer

🎭 LUCAS GERMAN 🎭

Bütün gün şakaklarımdaki ağrı yüzünden rahat bir nefes alamadım.
Boran Karadağ'ın kapısında meydana gelen silahlı çatışma tüm haber sitelerinde ilk sırada son dakika haberi olarak yer alıyordu.
Haberi ilk gördüğüm an umarım Boran'ın kafasına sıkmışlardır diye icimden geçirdim ama olayın detaylarını okuyunca masamda ne var ne yok yerle buluştu.

Efnan...
Adı gibi güzel kadın ,olayın ortasında ateş hattında kalmış ve ona henüz ne olduğunu bilmiyorum.
Bir ölü bir yaralı ,en son Efnan'ın kanlar içinde olduğu görülmüş ve ben ona bir şey olduğu düşüncesi ile nefes almakta zorlanıyorum.
İlk başlarda sadece ona yaklaşma sebebim Boran'ı ince karnından vurmakken şimdi kendime bile itiraf etmekte epey zorlandığım duygular ile savaşıyordum.
Düşmanımın karısından hoşlanıyor, dahası ona aşık olmuştum.
Onu ilk o restoranda gördüğümde bu kadında farklı bir şeyler olduğunu fark etmiştim.
Işıl ışıl parlıyordu resmen ,bütün o yapmacık insanların arasında,sanki en gerçek sadece benim diye bağırıyordu.
Sonrasında hasta yatağında görmüştüm onu ,orda bile çok güzeldi ve gülümsemekten hiç vazgeçmiyordu.
Boran şanslı piç,Efnan ona kör kütük aşık, gözü de aklı da ondan başkasını görmüyor, ona her yaklaşma çabamı evliyim diyerek ,kocasına olan sadakatini ve aşkını dile getirerek geri çevirip durdu.

Tek amacım onun aklını çelmek ve kendime çekip Boran'ı Efnan üzerinden vurmakken ,her seferinde adamın ne kadar şanslı olduğu gerçeği ile yüzleştim.
Karun kadar zengin ,elini attığı her işte itibar sahibi olup yükselmesi yetmiyormuş gibi ,piçin dünya güzeli genç ve güzel bir kadını vardı, üstelik çok zordu .

Aralarının bozulduğunu içeriye sızdırdığım adam sayesinde öğrenince şans ayağıma geldi diye düşündüm .
Şimdi kadının kafasını karıştırma vaktiydi.
Karan'ın evinde kalıyordu Efnan.
Kapısında bekleyen benim adamım sayesinde bir şekilde ona gizli yaklaşmayı ve kimseye görünmemeyi başarıyordum.
İlk başlarda benden hep kaçmaya çalışıp durdu ama yavaş yavaş güvenini kazanmaya başladım.
Gülüşü,zarif duruşu, güzel gözleri ben onun aklını çelmeye çalışırken o benim aklımı çeldi,şimdi Efnan'dan başka hiç bir şey düşünemez hale geldim.
Yatağıma aldığım her kadında aklımı ondan uzaklaştırmaya çalışırken gözlerimde Efnan'ın mavi gözleri gülümseyen yüzü beliriyordu.
Günlerce ayrı kaldıklarını öğrenince ve hiç bir şekilde iletişime girmediklerini gördükçe bir şansım olabilir diye düşünüyordum.
Bir taşla iki kuş.
Hem aklımdan çıkmayan kadına sahip olacak ,hemde düşmanımı yenecektim.
Ama işim çok zordu .
Efnan ayrılmasına rağmen, kocasına fazlasıyla sadık bir kadın.
Tam Efnan ile yaklaşmayı başarmışken, rüya gibi bir düğün ile evliliklerini taçlandırmalarına ne demeli .
Boran beyin kızı kaybetmemek adına yapmayacağı yok ,ama Efnan eninde sonunda doğru yolu bulacak ve bana gelecek yada ben bir yerde bir açık bulup bana gelmesini sağlayacağım.
İşin tuhaf tarafı Efnan'ın geçmişine ve ailesine dair hiç bir iz yok ,kız sanki hayalet ve bir anda ortaya çıkmış, yada Boran bir şekilde Efnan ile ilgili tüm bilgileri ortadan kaldırmayı başarmış.
Adamın her yerde bir eli kolu var.
Marcus ile yıllarca süren rekabetlerine şimdi kaldığımız yerden devam ederken adamın hiç bir şekilde uzlaşmacı olmayışı ona daha fazla kin beslememe sahip oluyor.
Saatlerdir içerideki adamlarıma ulaşmaya ve Efnan'ın nasıl olduğunu öğrenmeye çalışıyorum ama nedense sanki herkes yer yarılıp yerin içine girdi.
Çalan telefonun sesiyle şakaklarımdaki parmaklarımı indirip masaya fırlattığım telefona uzandım.

" Bana doğru düzgün bir haber ver ?" Dedim telefondaki adamıma.

"Bay Lucas ,Efnan Hanım iyi ,Boran Karadağ 'ın şoförü Ahmet yaralı, ölen adamın kimliği ile ilgili herhangi bir bilgiye erişemiyoruz"

" Peki köstebek, adamların arasındaki köstebek nerde ve neden şimdiye kadar bize herhangi bir dönüş sağlamadı"

" Efendim Boran Karadağ, bütün adamları toplamış, bizim adamımız da onların arasında olmalı "

" Ötme ihtimali peki ?"

"Bilmiyorum Efendim ,Boran Karadağ'ın öfkesi ile karşı karşıya gelenin Allah yardımcısı olsun ,umarım ötmez "dedi.

"Sen aklını mı kaçırdın "diye bağırıp telefonu kapatıp duvara fırlattım.
Bir bu eksikti ....

🦋EFNAN KARADAĞ🦋

O kadar mutluydum ki ,son bir haftadır yaşadıklarımızı düşününce çiftliğe gelmek inanılmaz iyi gelmişti.
Üstelik Alabora ,öyle güzel bir sürpriz oldu ki bana .
Ahh Sevdiğim adam sen öyle başkasın ki aslında o sert kabuklarının altında öyle güzel bir yüreğe sahipsin ki.
Çok kızgın ve kırgındım beni habersiz psikoloğa götürmesine çok sinirlenmiştim.
Kendimi sırlarımı kabuslarımı ondan başka kimseye açmaya hazır hissetmiyordum,özellikle son bir haftadır kabuslarıma musallat olan Halil pisliğini kendim aşamamışken bir başkasına üstelik hiç tanımadığım birine anlatmaya.
O yüzden sert bir tepki verdim ve Boran beni şaşırtacak derece de sakin ve anlayışlı davrandı.
O zaten beni her zaman şaşırtıp kendine daha fazla aşık ve hayran etmeyi başarıyordu.
Şimdi çiftliğin tavlasında Alabora 'ya hayran hayran bakıyordum.
Altın gibi bir at Alabora.
Aşık olunası bir güzelliğe sahip.
Başını okşarken "Kızım nasıl güzelsin sen " dedim.

"Güzelim kız değil ama o bir erkek "

" Ne gerçekten mi ? Ben kız sanmıştım ,o kadar güzel ki ,kız gibi duruyor "
Boran yanıma gelip kollarını belime doladı ve boynumun açık kısmına bir öpücük koydu.

" Alabora bir erkek Güzelim, kızı biz yaparız diye sana atı erkek aldım " dedi .
Kollarının arasında dönüp yüz yüze gelerek ona baktım.

"Ben seni doğru mu anladım?"

" Ne anladın ki ?"

" Sen çocuk mu istiyorsun üstelik kız ?"

" Eee eninde sonunda çocuğumuz olmayacak mı, onun kız olmasını temenni ettim "

" Hı hı inşallah çocuğumuz hatta çocuklarımız olur Boran "

"Senin gibi bir oğlum "dedim ve Boran Cümlemi yarıda keserek ;

" Senin gibi masmavi gözleri olan bir kız " dedi .

Kollarımı boynuna sararak parmaklarımın üzerinde yükselip onunla göz göze dudak dudağa gelmeye çalıştım " İstersen hemen yapabiliriz " diye fısıldadım.

Boran bir kahkaha atıp " Sen gittikçe arsızlaşmaya başladın " dedi gülerek.
Aklından geçeni anlayıp bir anda kızararak " Saçmalama tabiki de burda değil, yani şey evde ,tavla da elbette olmaz ,sonra offff ne saçmalıyorum ben "derken Boran gür bir kahkaha ile beni kendine çekip dudaklarımızı birleştirdi.
Kollarımı sımsıkı ona dolayıp kendime daha fazla çekmeye çalıştım ve bir öksürük sesi ile bir anda birbimizden koptuk .

"Kolay Gelsin gençler "diyen Karan'a bakıp başımı Boran'ın göğsüne utançla gömerken " Sende hoşgeldin tüm güzel anların katili Karan efendi "dedi Boran .

"Efnan güzelim "dedi Karan.

Başımı sakladığım yerden çıkarıp " Hoşgeldin Karan " Dedim..

Karan gülümseyerek "Hoş buldum güzelim,daha iyi gördüm seni" dedi .
Boran'ın kollarının arasından çıkmış yanında duruyordum ,tabi Boran yine beni kendine çekerek omzunun altına sıkıştırmaktan geri kalmadı.

"Teşekkürler daha iyiyim ,Boran'ın bana aldığı atı gördün mü?"

"Gördüm güzelim , Selam Alabora nasılsın oğlum " dedi Karan Alabora 'ya dönüp başına uzanarak.

" Ne zaman gördün?"

" Beraber seçtik " dedi Boran başımı kaldırıp Boran'a baktım, bana gülümseyip alnıma küçük bir öpücük bıraktı, o arada Karan Alabora ile ilgileniyordu.

" Alabora güzel isim "dedi Karan hala atı severken.

" Fırtına, Rüzgar, Kasırga, benim atım da olsa olsa Alabora olabilir diye düşünüp o zaman espri olsun diye söyleyip istemiştim ama Boran ciddiye almış "

"Ben ciddi adamımdır biliyorsun " dedi göz kırparak.

Gözlerimi devirerek cevap verirken ,oda bana gözlerini kısarak ve ters bir bakış atarak cevap verdi.
Kolunun altından kurtulup Karan'ın yanına gittim " Sen gerçekten iyi misin?"Diye sordum sessizce.

Karan bana bakıp göz kırptı "İyiyim " dedi o arada Zeki Efendinin "Boran Beyimiz hosgeldiniz " cümlesi tavlayı doldurdu .

Başımı ona çevirip " Zeki amca merhaba nasılsınız?" Dedim Boran"a olan resmiyeti ben kendim için ortadan kaldırmış ve samimi bir şekilde konuşmuştum.
Geçen sefer geldiğimizde Boran yokken bana hanım diye hitap etmemelerini söyleyip bende onlara o şekilde amca ve abla olarak hitap ediyordum .
Zeki Efendi orta yaşların neredeyse sonlarına yaklaşmış, Ayşe abla ise ondan bir kaç yaş daha gençti.
Başlarda olur mu hanımım dese kabul etmese de ikna etmeyi başarmıştım .

" Hoş geldin Efnan kızım " dedi Zeki amca bana gülerek gülüşüne aynı şekilde karşılık verdim .

" Zeki Efendi Alabora nasıl alıştı mı?
Uyum sağlayabiliyor mu ?"

" Çok iyi beyim üstelik çokta hızlı gün içerisinde sık sık ayakları açılsın diye atları çıkarıyoruz biliyorsunuz, Alabora da çok iyi efendim "dedi.

" Boran hep birlikte bir tura ne dersiniz ? Sen Fırtına, Karan Rüzgarı alsın bende tabiki kendi oğlumla biraz gezelim mi ?"

" Sen biliyor musun güzelim at binmeyi "dedi Karan.

Omuz silkip saçımı savurarak " Ne sandınız Karan Akman,tabiki de biliyorum ne de olsa Boran Karadağ'ın karısıyım " dedim .

Boran yüzüme uzanıp avuçlarının arasında sıkarak  " Benden daha fazla Karadağ çıktı karımın içinden " dedi Boran.
Karan kahkaha atıp " Çok haklısın bu durum beni korkutmaya başladı " diye cevap verdi.

" Korkma korkma ,biraz Akman huyundan da taşıyorum şükür ki ,ne de olsa Karan Akman'ın da kızkardeşiyim " dedim.

Karan benim kolumdan tutup kendine çekti bir anda Boran'ın kollarının arasından çıkıp kendimi Karan'ın kollarının arasında buldum oda Boran gibi yüzümü sıkıp "Sen bunu nasıl seviyordun böyle mi ?"Diye sorup yüzümü avucunun arasında sıkmaya başladı.

Kendimi Kollarından kurtarıp " Eee yarışıyor muyuz ?"dedim.

" Yarış yok ama gezebiliriz " dedi Boran sonrasında atları dışarı çıkardık.
Boran'ın yardımı ile Alabora 'nın üstüne çıktıktan sonra herkes kendi atının üstünde yerini aldı Karan ve Boran beni ortalarına almış yavaş bir şekilde ilerliyorduk

"Oğlum şu adamları azcık çıldırtmaya ne dersin ?" atın üzerine eğilmiş sessizce mırıldanarak konuşuyordum.
Alabora beni anlamış gibi yavaş yavaş hızlandı ve birden deyim yerindeyse dört nala koşmaya başladı.
Son zamanlarda o kadar çok şey yaşamıştım ki damarlarımdaki adrenalin bana sonsuz keyif veriyordu .

" Efnan yavaşla " diye bağıran Boran'a dönüp baktım ve "Bence sen hızlanmalısın kocacığım"diye bağırdım.
Alabora çiftliğin sınırlarından çıkıp ormanlık alanda ilerlemeye başlayınca çığlık atıp rüzgardan uçuşan saçlarımla iliklerime kadar mutlu hissettim .
Rahatlığım arkamdan hızını kesmeden peşimden gelen adamlardan kaynaklıydı.
İkisi de bu hayatta yanımda oldukları için şükür sebebimdi.

" Efnan yavaşla düşeceksin " diye bağıran Boran'ın ikazı ile kendime gelip gerçekten fazlasıyla hızla ilerlediğimin farkına vardım.

" Alabora oğlum sakin ol yavaşla biraz " dedim ama at beni duymuyor gibiydi .

" Boran durmuyor "diye bağırdım

" Allah kahretsin ,dizginlerini elinle daha sıkı çek "dedi benden çok uzak değildi ama yine de onların önünde ve fazla hızlı ilerliyordum.
Dediğini yaptım ama değişen bir şey olmadı.
Sonra bana ata binerken söylediklerini hatırlamaya çalıştım, çok hızlı gidersen ayak topuklarını aşağıya bas, sürmeyi keser. Daha sonra duracağın yerde de baldırların ile sıkarak vücut ağırlığını geriye ver at duracaktır demişti ,Kıbrıs'ta ilk ata binmeyi öğrettiği zaman .

" Hadi Alabora beni korkutma daha fazla " dedim ve hatırladıklarımı uygulamaya çalıştım.
At biraz yavaşlar gibi oldu ama tamamen durmadı.
Bu arada Boran aramızdaki mesafeyi kapatmış yanımda benimle ilerliyordu.

"Boran durmuyor ,tüm öğrettiklerini yaptım " diye bağırdım.

" Tamam sen şimdi sakin ol ve dizginleri çok sıkı tut ,atın seni üzerinden atmasına sakın izin verme "dedi .
Söylediklerini yaptım Karan bir anda önümüze geçti " Boran şimdi "diye bağırdı ben ne olduğunu anlamadan bir anda Boran'ı arkamda buldum.
Fırtına tek başına koşarken Boran benim arkamda oturuyor ve atın dizginlerine tutunuyordu .

"Sen bunu nasıl yaptın?"

Boran bana cevap vermeden atın dizginlerini çekti ve yönünü değiştirmesini sağladı.

" Sıkı tutun "dedi ve hızla ilerlemeye devam etti.

"Bu atın neyi var böyle neden durmuyor ?"Diye sordum .

"Bilmiyorum bir şeyler görüp korkmuş olabilir yolda ilerlerken, sen sakin ol yanındayım korkma " dedi Boran .

"Tamam sakinim, Fırtına tek kaldı "Dedim.

" Karan onu getirecektir "dedi ve ilerlemeye devam etti nihayet çiftlik göründüğünde Alabora biraz sakinleşmis yavaş ilerlemeye başlamıştı.
İkimizde konuşmuyorduk,sessizce ilerliyorduk.

Arkama dönüp baktığımda sadece Boran'ın yüzüyle karşılaştım "Ne oldu güzelim ?"Diye sordu yanağından öpüp " Karan ve Fırtına geliyor mu diye bakıyordum "dedim.

"Arkamızdalar "dedi ve bu sefer o yanağımdan öptü gülümsedim ve önüme döndüm.
Çiftlikten içeri girdik önce Boran attan indi ardından beni kucaklayarak indirdi.

" Her şart ve koşulda başını belaya sokacak bir şey buluyorsun güzelim, atı bile delirttin "dedi .

" Ben ne yaptım ki ,Alabora birden hızlandı "dedim ve etrafıma baktım.
Karan attan inmiş iki atın dizginlerinden tutmuş yürüyerek çiftlikten içeriye girdi.

" Karan da geldi " dedi Boran .

Zeki Amca o arada Alabora'yı alıp tavlaya götürüyordu .
Boran Karan'ın yanına ilerleyerek yardım etmeye gitti.
İkisi birlikte atları geri dönen Zeki amcaya teslim etti.

"İyi misin Güzelim?" Dedi Karan.

" İyiyim "

" İyi bakalım hadi içeri geçelim o zaman "dedi Boran .
Yavaşça bahçeden eve doğru adımlarken birbimiz ile konuşup şakalaşıyorduk.
Sabah yaşanan her şeyi kafamda bir kenara atmış ve hiç olmamış gibi davranıyordum.
Çiftliğe gelmek ve burda haftasonu geçirmek bize çok iyi gelecekti.
Kollarımı yürürken Boran'a sardım oda beni iyice kendine çekip göğsüne yapıştırdı.

O arada çiftliğin kapısından giren araba tam evin kapısının önünde durdu.
Selin gelmişti .

" AAa Selin geldi "dedim .

"Evet onu da çağırmıştım birlikte vakit geçirelim diye "dedi Boran.

" Ne iyi düşünmüşsün Karan ile de aralarındaki sorunları çözerler belki "dedim.

"Bende öyle umuyorum "dedi ,arabada Selin'in yanlız olmadığını farkettim..

" Emin misin ,Selin yanlız gelmemiş " dedim.

"Benim gördüğümü sizde görüyorsunuz değil mi?"dedi Karan.
Üstüme resmen ağırlık çökerken,umutsuzca Selin'e ardından arabadan inen Gediz'e baktım.

"Hay tüküreyim böyle işe, manyak mı bu ?" Dedi Boran.

Sonra birden arka kapı açıldı ve ardından Maral indi arabadan .

" Ciddi olamazsınız, bu bir şaka olmalı değil mi ? Ben yanlış görüyorum "dedim sinirle Boran'ın kollarının arasından sıyrılıp bize doğru gelen üçlüye bakarak.

"Onun ,hatta onların burda ne işi var ?"Diye ekledim.

Karan "Bilerek yapmadıysabbende hiç bir şey bilmiyorum "dedi ve bir hışım öne doğru atıldı.
Kolunu tutup "Sen bekle lütfen "dedim.
Karan bana bakıp " Bu yaptığı " cümlesini yarıda kesip " Evet haklısın affedilemez ,ama bana bırak lütfen "dedim.

" Selam gençler " diye keyifle yanımıza gelen Selin'e ters ters bakıp " Seninle konuşmamız gerekiyor " dedim .

"Tabi konuşalım konu neydi? ,
Önce misafirlerimizi yerleştirelim sonra konuşuruz ne bu acele" dedi rahat bir şekilde.

Derin bir nefes çekip " Elbette "dedim ve bize doğru gelen Gediz ve Maral 'a baktım .

Maral çekingen bir tavırla yanımıza gelip " Ben aslında gelmek istemedim Selin çok ısrar etti "dedi .

"Tahmin etmesi zor değil, Selin çok ısrarcı olabiliyor bazen"diye cevap verip içeriye geçmeleri için elimle yol gösterdim.

Gediz ve Boran el sıkışırken Karan bir iki adım geride kaldı.
Boran Maral 'a başıyla selam verip hoşgeldin dedi sadece.
Aferin Boran diye içimden geçirirken herkes yavaş yavaş eve girmeye başladı.
Ayşe hanım kapıda bizleri karşılayıp salona buyur etti .

Herkes geniş salonda yerini alınca gözüm Karan'ı aradı ama onun eve girmediğini görünce cam duvardan gözümle bahçeyi taradım.
Salon oldukça geniş ön tarafında büyük spor aynı zamanda şık bir oturma grubu yer alıyordu.
Salonun neredeyse üc tarafı tamamen cam duvardan oluşuyordu  ve çiftliğin butun güzelliğini gozler onune seriyordu,ayrica yazin kullanılmak icin balkon türünde camların ardında surgu kapili dosenmis bir alan vardı ve ozellike camlardan siz dışarıyı görebilirken, dışarıdan içeriyi görme şansınız yoktu.
Oturma grubunun arkasına sekiz kişilik bir yemek masası yerleştirilmiş üzerinden iki guzel avize sarkıyordu, bir kaç aksesuar ve çiçekle salonun geri kalanı dekore edilmişti.
Büyük şık ve ferah bir hava yaratılmıştı.


" Güzelim neden oturmuyorsun ?"dedi Boran hala gözümle dışarıyı incelerken.

" Evet Efnan hayırdır geldiğimize memnun olmadın galiba "dedi Selin .

"Bilakis çok memnun oldum ama geleceğinizden haberim yoktu ,yani en azından bu kadar kalabalık olacağımızdan, bu yüzden şaşkınım biraz "dedim.

" Ahh evet Boran bana mesaj atınca galerideydim,Gediz de yanımdaydı beraber gelelim dedik sonra da Maral da yanlız kalmasın diyerek onu da zorla alıp getirdim " dedi.

" Maral da bu fırsatı kaçırmak istememiştir eminim "dedim.

Maral tam ağzını açacakken elimle ona dur ikazinda bulunup "Evime ilk gece geldiğinde sana söylediğim her şey geçerli Maral ,o zamandan bu zamana fikrim değişmedi fakat madem geldiniz hoş geldiniz misafirin başımızın üstünde yeri var"dedim.

"Ben bir şey mi kaçırdım farkında olmadan "diye sordu Gediz.

" Senlik bir durum yok rahat olabilirsin, Selin şimdi konuşabilir miyiz?"

Selin oturduğu yerden kalktı hiç bir şey söylemeden arkamı dönüp çıktım peşimden geldiğini topuk seslerinden anlıyordum.
Salonun karşısında duran kapıya doğru ilerleyip içeriye girdim.

Selinde arkamdan girip kapıyı kapattı.
Bu oda misafir odası olarak kullanılıyordu.
İçinde çift kişilik bir yatak ,bir makyaj aynası ve iki kapaklı bir dolap yer alıyordu.
Yerde küçük bir halı ve beyaz perdeler vardı.

" Evet seni dinliyorum ne oldu ?"Dedi Selin .

Derin bir nefes çekip " Bunu neden yapıyorsun?"Diye sordum.

"Neyi neden yapıyorum?"

" Bunu ,içerdekiler Gediz ve Maral neden burada?
Neden onları buraya getirdin?
Bu haftasonunu birlikte huzurla geçirmek istiyorduk, Boran ben ,Karan ve seninle ,neden Gediz ve Maral burada ,bana rağmen sen nasıl Maral'ı buraya getirirsin?
Evimizde geçen konuşmaya sende şahit olmuşken üstelik "

" Bazi şeyleri çok abartmıyor musun tatlım, sonuçta geçmiş bir ilişki "

" Yeter Selin, ben abartmıyorum sen fazla hafife alıyorsun , her şeyi canının istediği gibi yapamazsın, geçmiş veya geçmemiş bir ilişki ,önemli olan bu değil, önemli olan senin kimsenin duygularına önem vermemen ,kendinden başka kimsenin ne hissettiğini ne düşündüğünü umursamaman, bu sefer ki sebebin ne ?
Karan'ın canını acıtıp istersem senden vazgeçerim ve sende sadece arkadan bakmakla mı yetinirsin demek ?
Bunu yaparken de Maral'ı peşine takıp buraya getirmek ,çünkü senin için sadece senin hamlen ve senin hislerin önemli, Efnan ne hisseder yada Karan ne düşünür bir önemi yok "

"Eeee saçmalıyorsun ,kendini de fazla önemsiyorsun, evet canım istedi ve yaptım, kimin ne düşündüğü umrunda değil "

" Bu iki etti Selin ,kendi hislerin ve kendi planların için beni ikinci kez harcıyorsun, ama emin ol ki bunun üçüncü bir seferi olmayacak ,bu bir kez daha tekrarlandığın da bunun bir affı da olmayacak "

" Küçük hanıma bak sen büyümüşte beni tehdit ediyor "

" Hııhhh hayır sen olayı yanlış anlıyorsun, ben tehdit etmiyorum ama yaptıkların yüzünden yakında kazanmak istediğin herşeyi kaybedeceksin farkında değilsin, gör istiyorum " dedim ve onu arkamdan bırakarak odadan hızlı adımlarla kapıyı çarparak çıktım.

Kapıda Ayşe abla ile çarpıştım " Şey özür dilerim ben dikkatsiz davrandım seni görmedim Abla iyi misin ?"

" İyiyim güzel kuzum, sen iyi misin ?"

Başımı salladım etrafıma göz atıp "Abla sen misafirlerin odasını ayarla yemek ile ilgilen ben bir Karan'a bakayım"

" Tamam odalar hazır zaten ,yemekte hazır olmak üzere, sen istediğini yap "dedi gülümseyerek.

" Teşekkür ederim " dedim ve antreden dış kapıya doğru yöneldim.
Salondan Boran'ın sesi geliyordu ama şuan ne konuştukları ile ilgilenmiyordum ,sadece Karan'ı bulmaktı tek derdim.
Antreden çıkıp kapıyı açtım ,kararmaya başlayan havaya bakıp derin bir nefes çektim ve etrafta görünmeyen Karan nerde olabilir diye düşündüm.
Çiftlik arazisi fazla geniş etrafı çitlerle çevrili bir tarafta uzun sık ağaçların ormana açılan kapısı bir tarafta atların olduğu geniş tavla ve uzun yeşil bir alan vardı.
Karan'ı etrafta göremeyince Tavla da atların yanında olabildiğini düşünerek adımları o yöne doğru sürükledim .

Ah Selin ne yapmaya çalıştığını keşke anlayabilseydim keşke .
Bu neyin hırsı neyin kavgasıydı anlayamıyordum.
Selin bazen çok iyi iken bazen dünyanın en mantıksız davranan en düşüncesiz insanı olabiliyordu.
Bencildi ve Tıpkı Boran gibi empati yoksunuydu.
Sadece tek fark Boran sevdiklerinin duygularına önem veriyorken Selin kafasına koyduğu yolda ilerlerken kimin üzerinden basıp geçtiğini umursamıyordu.
Yada kimin ne hissettiğini attığı hamlelerde kime ne kadar zarar verdiğini ,düz bakıyordu Selin ,sadece kendine yönelik.
Boran sert ,evet öfkeli bir adam ama aynı zamanda karşısındaki insana değer verdiğini bir şekilde belli ediyor,tamam benim ile ilişkisi farklı ,bana karşı tavırları bazen çok kaba ve düşüncesizce olabiliyor ama bunun da yenik düştüğü öfkesinden kaynaklı olduğunu anlayabiliyorum.
Fakat karşısındaki insanlara her şeyden çok değer veriyor ,onları korumak adına elinden ne gelirse yapmaya onlar için canını bile düşünmeden vermeye hazır, Ahmet hastanede iken geceler boyu uyumadı,doğru düzgün eve uğramadı, onun iyi olması için elinden gelen her ne ise yapmaya hazırdı.
Bunu bütün sevdikleri için yapar.
İşte bu yönü bana ne yaparsa yapsın, diğer tüm her şeyi görmezden gelmemi sağlıyor ve değişme çabasını takdir ediyorum.
Çünkü oda benim gibi değişiyordu.
Birlikte birbimizi iyileştirmeye çalışıyorduk ,ve Boran beni daha güçlü bir insan yapıyordu, kendinden emin ayakları üzerinde durmaya çalışan, evet bazı sert törpülenmesi gereken yanları var hatta çok fazla ,Boran yanlışları kadar doğrularıylada çabalarken, Selin daha çok yanlış yapıyordu.
Boran'ın doğruları yanlışları ile eşit iken yanlışları doğrularını götürmüyor ne yazık ki Selin'in yanlışları doğrularından fazla ve yanlışları doğrularını götürmeye başladı .
Bilmiyorum belki de ben Boran'ı çok sevdiğim için Boran'a daha fazla iyimser davranıyordum.
Kendi düşüncelerimde kendimle muhasebe yaparken tavladan Karan'ın sesini duydum.

" Ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum Rüzgar ,insan hiç mi akıllanmaz, hiç mi yaşadıklarından ders almaz ,bu yaptığına ne demeli ,ben bir kadınla tesadüfen bir masaya oturdum, hastanelik oldu Hanımefendi ,O özgür ruhlu istediği ile takılabiliyor,sabrımı ve şansını fazlasıyla zorluyor,onu sonsuza kadar terk etme ve alıp kaçırma kendime saklama arasında bir yerdeyim " dedi Son cümlesinde içeriye girip " Hangisi daha ağır basıyor peki ?"Diye sorarak bana dönmesini sağladım.

" Güzelim "

" Abiciğim "dedim gülümsedi.

" Her yerde seni aradım, sonra burada olabileceğini düşündüm ve buraya geldim " dedim yanına doğru yürürken.

Elini uzattı hemen uzanıp tuttum ve yanında durdum.

"Ne kadarını duydun ?"

" Çok değil, ne yaptığını çalışmaya anlamıyorumdan giriş yapmıştın öncesini bilmiyorum "

" Sence ne yapmalıyım?"

"Buraya gelmeden önce kafamda Selin ve Boran'ı tartıyordum,ikisinin kardeş olmadığından emin miyiz ?"Diye sordum .
Karan bir kahkaha ile bana cevap verdi.

" Bildiğim kadarıyla ikisi de tek çocuk "

Yüzümü buruşturdum " Ben bilmiyorum daha önce de söylediğim gibi bu dünya bana çok karmaşık geliyor ,Selin başlı başına bir bulmaca, çözmesi en zor olanından, yani nerede ne yapacağını asla kestiremiyorsun,ya asla kaybetmek gibi bir duygu yaşamadığı için böyle, yada gerçekten kimseyi umursamıyor ,ona çok kızgınım,Selin çekinmiyor insanları ezmekten, kırmaktan "

"Biliyor musun ona ulaşmak çok zor ,uzun yıllar oldu Efnan ne birlikte yapabiliyoruz ,ne de ayrı, aslında bu durumdan fazlasıyla yoruldum ,sürekli kedi köpek gibiyiz ,kaçma kovalamaca ,suçun sadece onda olmadığını da biliyorum, belki onu bu dengesizliğe ben sürüklüyorum hiç bir fikrim yok "

"O zaman net olmalısın, ikinizin de ne istediğinizi bilmiyor olmanız size zarar veriyor ,bu durumda hem sen zarar görüyorsun hemde Selin ,bunu yapmayın kendinize "

" Haklısın, e sen neden kızgınsın Selin'e "

"Maral yüzünden onu buraya getirmemeliydi, onun geçmişte Boran ile olan ilişkisini biliyor, onunla aramızda geçen konuşmayı biliyor ,onu çatımın altında istemediğimi Selin'in yanında söylemiştim ama bak şimdi en olmadık yerde bizi Maral ile bir araya getirdi "

" Efnan ,sen bütün bunları hangi ara yaşadın ,üstelik şuan Boran ile Maral aynı çatı altında ve sen benim yanımdasın "

Omuz silkip " Şu an senin yanında olmam gerekiyordu, senin yanındayım ve Boran ,her şey olabilir ama karaktersiz bir adam asla değil ,benim bu konuda güvenim sonsuz " dedim.

Beni kendine çekip sımsıkı sarıldı ve saçımın tepesinden öptü.
Beni her gün kendine hayran bırakıyorsun Efnan ,sen çok akıllı ve düşünceli bir kızsın ve çok haklısın Boran kesinlikle karaktersiz bir adam değil ".

" Teşekkürler ama artık eve mi gitsek ,evet kocam karaktersiz değil ama karşısındaki insanın karakterinden emin değilim" dedim göz kırparak, Karan bir kahkaha atıp " Haklısın gidelim" dedi ve birbirimizden ayrılmadan tavladan çıkıp eve doğru yol aldık.
Eve yaklaştığımız da Boran'ı kapıda eli cebinde ayaklarını hafif bir şekilde açmış dikilirken gördüm.
Karan ile istifimizi bozmadan yanına doğru yürürken, Boran'ın normalde beni başka bir erkekle bu şekilde yakın görürse neler yapabileceğini düşündüm.
Karan söz konusu olunca artık hiç bir tepki vermemesi aksine beni ona gözünü kırpmadan emanet etmesi fazlasıyla yol kattettiğimizin göstergesiydi belki de.

"Eve hiç gelmeyeceksiniz sandım?" Dedi ona yaklaştığımız da.

"Kapıda beklediğini bilseydim bir saniye bile fazla kalmazdım" dedim Karan'dan ayrılıp yanına giderken.
Duruşunu hiç bozmadan beklerken önüne geçip kollarımı beline sardım ve başımı göğsüne yasladım oda ellerini cebinden çıkarıp hemen belime sardı.
Başımı kaldırıp çenemi göğsüne yaslayıp ona baktım.

"Kızgın mısın?"Diye sordu.

" Sana değilim ama bu olmayacağım anlamına gelmez ,Maral ile arandaki mesafeye bağlı "

" Bu bir tehdit mi ?"

Bugün bu cümleyi duyduğum ikinci andı hafifçe gülümseyip ayaklarımın üstünde yükseldim Boran ile aramızdaki mesafeyi kapatıp kulağına fısıltı şeklinde "Sen nasıl anlamak istersen öyle kocacığım " dedim ve kollarının arasından çıkıp elini tutarak "Hadi içeriye girelim ,misafirlerimiz daha fazla beklemesin"dedim.

Hep birlikte salona geçtiğimizde  Gediz ve Maral yanyana sohbet ederken Selin cam duvarın önünde ayakta bekliyordu.
Büyük ihtimalle bizi izliyordu .
Maral ve Gediz bizi görünce yerlerinde kıpırdanırken Selin bize bakıp sonra hemen başını eğdi.

" Kusura bakmayın geleceğinizden haberimiz olmadığı için sizinle pek ilgilenemedim, Ayşe abla odalarınızı hazırladı, bizim de Tavlada biraz işlerimiz vardı Karan ile onları hallettik, birde Boran'ın bana hediye aldığı at ile ilgilendik " dedim.

Gediz " Wayyy at haaa güzel hediye imiş nerede ,görebilir miyiz ?"Diye sordu.

" Evet ama yarın sabah isterseniz size çiftliği gezdirirken atları da gösteririz, Karan ve Selin'in ayrıca Boran'ın da bir atı var,şimdi büyük ihtimalle acıkmış olmalısınız isterseniz size kalacağınız odaları gösterelim belki yemek hazırlanana kadar dinlenmek istersiniz ?"

"Ah aslında çok iyi olur, birde giyecek bir şey varsa eğer Efnan ,hazırlıksız geldiğim için "

Kadındaki yüzsüzlüğe bak birde benden giyecek istiyor derin bir nefes alıp tırnaklarımı Boran'ın etine batırırken " Elbette Ayşe ablaya söylerim benim kiyafetlerden sana uygun bir şeyler ayarlar ,şimdi şöyle buyurun "dedim ve elimle kapıyı gösterdim.
Salondan çıkıp onlar için alt katta hazırlanan odaları gösterdim.
Evin iki katlı ve büyük olması çok büyük avantajdı, alt katta üç misafir odası varken ,üst katta da iki ayrı büyük yatak odası vardı.
Selin ,Gediz ve Maral için alt katı hazırlarken Ayşe Abla Karan'a üst kattaki odayı ayarlamıştı.
Herkesi odaya yerleştirdikten sonra yatak odasına girdim,üzerimdeki gerginliği atmak için hızlı bir duşa ihtiyacım vardı.
Daha önceden Boran'ın ayarladığı kıyafetleri burada bırakmıştık.
Dolabı açıp baktığımda bir sürü yeni kıyafet pantolon kazak çamaşır ve elbise ile karşılaşmayı beklemiyordum .
Kocam yine yapmıştı yapacağını ve dolabı doldurmuştu.
Gülümseyerek elimi kıyafetlerin arasından geçirip Maral için siyah bir pantolon ve kazak çıkarırken ben ne giysem diye düşünüp öylece dolabın önünde bekledim.
Boran ve Karan alt katta kalmış sohbet ediyorlardı.
Elimi çabuk tutmam ve bir an önce duş alıp hazırlanmam sonra da Ayşe ablaya yardım etmek için mutfağa inmem gerekiyordu.
Elimin altında duran turuncu triko elbise dikkatimi çekti ve hemen elime alıp baktım.
İşte bu diyerek yatağın üstüne atıp eğilip çekmeceden temiz iç çamaşırlarımıı yanıma alarak koşarak banyoya girdim.
Hızlı bir duş alıp saçlarımı da kurutarak banyodan çıktım.
Yatağın üzerine attığım Elbiseye bakıp gülümsedim.
Buradaki oda evdekine göre küçüktü ama yine de çok ferahtı.
Ormana bakan pencere önünde küçük bir berjer koltuk varken yatak tam odanın ortasına yerleştirilmiş,tepede bir pervane yatağın hemen önünde bir halı ve diğer tarafta bir giysi dolabı vardı .
Hemen arka tarafta da bir banyo yer alıyordu.
Camlar yine tek taraflı olduğu için önünde perde yoktu .
Tamamen erkek odası olarak döşenen kahve tonlarına hakimdi.


Yatağın üzerindeki elbiseyi alıp üzerime geçirdim.
Stralplez kesim olan elbise dizimin epey üzerinde kısa triko bir elbiseydi.
Kolları göğüs hizasında başlıyor ve avuçlarıma kadar uzanıyordu.
Sütyen askıları çirkin durduğu için çıkartıp elbiseyi sütyensiz giymeye karar verdim.
Aklıma Boran ve vereceği tepki gelince istem dışı gülümsedim.
Saçlarımı kuruttuktan sonra açık bıraktım ayağıma da evin içinde rahat edebileceğim topuklu ayakkabi giydim hafif ve makyajimla harika görüyordum.
Eğilip yatağın üzerindeki Maral için ayırdığım pantolon ve kazağı alarak odadan çıkıp alt kata indim .


Alt katta başımı hafifçe salona doğru eğdiğimde Boran ve Karan'ın salonda tek başına kahve içtiklerini gördüm.
Onlara görünmeden mutfağa gittim.
Beni gören Ayşe ablaya gülümseyip "yardıma geldim"dedim.

"Ne yardımı güzel kızım ben hallediyorum " dedi.

" Olsun bende yardım edeyim daha çabuk biter, hem sen bunları Maral hanıma götürebilir misin ?" Dedim elindekileri göstererek " Ben salataya devam ederim "diye ekledim.

" Tabi kızım götüreyim " dedi elindeki bıçağı tezgaha bırakıp ellerini yıkadı ve hemen elimdekileri alarak mutfaktan çıktı.
Bende ellerimi yıkayıp saçlarımı geriye atarak tezgahın üzerinde bıraktığı bıçağı elime alıp yarım kalan salatayı yapmaya başladım.
Domatesi elime alıp doğrarken bir anda belime dolanan kollar ile gülümsedim.
Boran bir eliyle belime sarılmışken diğer eliyle önüme düşen saçımı geriye aldı ve boynumun bir kısmını açıkta bıraktı.
Açıkta olan omzuma dudaklarını bastırırken " Karıcığım giyecek başka bir şey bulamadın mı?" Diye sordu.

" Neden beğenmedin mi ?"

" Hımmm güzel, fazla güzel ama aynı zamanda fazla kısa ve açık değil mi ?

" Bence değil, çok beğendim ben "dedim.

Boran yavaş yavaş elini karnımdan yukarıya doğru çıkarırken tepki vermemek için kendimi zor tutuyordum.
Dudaklarını boynuma gömerken elleri göğsümün üzerinde durdu yavaşça alıp sıkarken "Yok artık, yine sütyen yok " dedi .

" Boran ne yapıyorsun rahat dur ,yemek hazırlıyorum "dedim.

"Ben mi ?
ne yapıyorum ki ben ?"

" Beni baştan çıkarmaya çalışıyorsun "dedim.

"Ha hala çıkarmayı başaramadım mı?
Halbuki sen beni çoktan baştan çıkardın "dedi kendini bana bastırarak.

Sertliği ile yutkunurken" Boran misafirlerimiz var ve yemek hazırlamamız gerekiyor, birazdan Ayşe abla gelecek ,rahat dur"
Dudakları boynumda gezerken hala eli vücudumda dolanıyordu ve ben inlememek için dudağımı ısırıyordum.
Bir boğaz temizleme ve "Afedersiniz ?"sesiyle bir anda durdum ve mutfağa yolladığım kıyafetleri üzerine geçirmis bir şekilde gelen Maral'a baktım.

Boran hala kolları arkadan beline dolanmış bir şekilde dururken " Bir şey mi istiyordun?"Diye sordum.

"Su içmeye gelmiştim " dedi .

" Aa tabi ben hemen vereyim "dedim Boran'ın kollarının arasında döndüm "Sevgilim müsaade eder misin ?" Diyerek dudaklarımı dudaklarına bastırıp onu öptüm ve kollarının arasından çıktım.
Boran öylece taş kesmiş bir halde dururken ,tezgaha yaklaşıp üstte duran dolaptan bir bardak çıkarıp, masanın uzerinde ki su sürahisini elime alıp bardağa su doldurup sürahiyi yerine bırakarak bardağı ,Maral'a uzattım .
Elimdeki bardağa sonra da yüzüme bakıp aldı " Teşekkür ederim, hem kıyafetler hemde su için "dedi .

Gülümseyerek " Rica ederim ,misafirimizin rahatı bizim için çok önemli afiyet olsun " dedim..
Maral başını sallayarak mutfaktan çıktı bende önüme dönüp salatayı yapmaya yeniden başladım.
Yanımda duran Boran tekrar arkama geçip bu sefer elini masanın kenarlarına koyup beni kollarının arasında sıkıştırdı.
Omzumu öperken saçımı ellerinin arasına alıp omzumun öbür tarafına topladı.
Sonra eliyle tekrar vücudumu okşayıp, dudaklarını boynumda gezdirip kulak mememi dişledi ve neredeyse fısıltı şeklinde " Az önce ki show neydi öyle ?"dedi.

" Neyden bahsettigini anlamıyorum " dedim omuz silkerek .

" Maral'ın yanında dudaklarımdan öpmenden bahsediyorum"

" Sen benim kocamsın canım istedi ve öptüm "dedim.

Boran tekrar kulak mememı disleyip "Bana daha çok patron kim gösteriyormuşsun gibi geldi "dedi.

Elimdeki bıçağı bırakıp başımı kaldırıp Boran'a baktım.
Tekrar kollarının arasında dönüp, ellerimin kirli olmasına bakmadan kollarımı boynuna dolayıp başımı kaldırarak yüzüne baktım.

"Maral senin çalışanın olmadığı için ona Patronun kim olduğunu göstermeme gerek yok ,ama sahibinin kim olduğunu göstermiş olabilirim "dedim dudaklarımı boynuna bastırarak .

"Hımmm kimmiş sahibim "

Boynunda kitlediğim kollarım ile Boran'ı kendime çekip parmak uçlarımda yükselip Boran'ın dudaklarını dudaklarım ile örtüp onu öptüm ve hemen ondan ayrılıp " Benim ,tıpkı benim sahibimin de sen olduğu gibi, Sen benim bende Seninim" dedim.

"Son nefesimize kadar " dedi.

" Son nefesimize kadar " dedim Boran eğilip dudaklarını boynuma bastırıp önce öptü sonra emip dişledi ve " Aynı performansı gece yatakta da bekliyorum senden Karıcığım"dedi kollarını çözüp " Şu sofrayı kurun artık çok açım "diyerek mutfaktan çıkmak için yürümeye başladı.

"Boran "dedim durup bana baktı.

" Az önce kirli ellerimi boynuna doladım ,duş alıp üstünü değiştirsen iyi olur,o zamana kadar sofra hazırlanmış olur" dedim.
Başını sallayıp mutfaktan çıktı bende nihayet işime dönüp salatayı bitirdim.
O arada mutfağa giren Ayşe abla "Kızım kusura bakma kızım Güneş aradı onunla konuştum "dedi.

" Bir kızın mı var ?"Diye sordum .

" Evet bir kızımız ve oğlumuz var ,oğlan doğuda öğretmen, kızım da yurt dışında lisans yapıyor ,Boran beyim sağolsun iki evladımında elinden tutup okumaları için hiç bir masraftan kaçınmadı.
Kızım da şimdi onun sayesinde yurt dışında okuyor, gelince de Boran Beyimin şirketinde ise başlayacak "dedi.

" Bilmiyordum Allah bağışlasın, gurur duyuyor olmalısınız ".

"Hemde çok Allah Boran beyimden razı olsun ,hepsi onun sayesinde "dedi bir kez daha kalbim Boran için sevgi ile dolarken gurur duydum sevdiğim adamla.

Ayşe abla ile sofrayı kurup herkesi yemeğe çağırmasını söyleyip Boran'ı çağırmaya üst kata çıktım.
Kapıyı açtığımda Boran üzerine siyah bir kot pantolon ve siyah boğazlı bir kazak giymişti ve saatini takmaya çalışıyordu.
Düzgünce taranmış siyah saçları, hafif kirli sakalı ile tam seyirlik bir manzaraydı, her seferinde kalbimin yerinden çıkacakmış gibi atmasına sebep olan .


" Siyahların ve gönlümün efendisi, yemek hazır seni bekliyoruz"dedim yanına gidip onun yaptığı gibi arkadan kollarımı beline sararken.
Saatini bağlayıp ellerini ellerimin üzerine koydu ve beni kendine doğru çekti.
Hemen ön tarafına geçip parmak ucumda biraz yükselerek yanağından öpüp "sıhhatler olsun Sevgilim "dedim .
Gülümseyerek bana bakıp saçlarımdan öptü " Teşekkürler güzelim, hadi inelim de şu gece bir an önce bitsin ,başbasa vakit geçirelim dedik ordu evine döndü ev resmen her yerden biri çıkıyor ".

" Yapacak bir şey yok " dedim ve birlikte odadan çıkıp yemeğe indik .

Aşağıya inip salona geçtikten sonra " Herkese iyi akşamlar tekrar Hoşgeldiniz hadi buyrun sofraya geçelim "dedi Boran .

Herkes yerinden kalkıp sofraya geçerken ,Boran baş köşeye bende hemen sağında duran sandalyeye geçtim.
Karan yanıma otururken Selin karşıma Gediz Selin yanına Maral da onun yanında oturuyordu .

"Afiyet olsun " diyerek Boran kaşığı alınca herkes yemeğe başladı.

" Ahmet nasıl?" Diye soran Gediz ile bir an göz göze gelip " İyi çok şükür bugün taburcu oldu " dedim gülümseyerek.

" Sevindim, biz hastaneye gelmek istedik ama Boran gerek olmadığını söyledi "

"Evet haberim var Boran söyledi, çiçeklerini aldık , düşündüğünüz için teşekkürler "dedim.

" O adam kimdi neden size saldırdı belli oldu mu?" Diyen Maral ile bir an gerildim ve Selin ağzını açınca kesin şimdi her şeyi ortalığa dökecek diye düşündüm.

" Ahmet'in eski bir husumetlisi " dedi Selin ona bakıp gülümsedim bana göz kırpıp gülümsedi oda ,böylece o barış çubuğu uzatmış bende hemen kabul etmiştim.

" Balayınız nasıldı?"Diye sordu Maral sonra devam edip "Düğün gerçekten harikaydı, başta çok şaşırdım ama sonra Selin sizin sade bir nikahla evlendiğinizi ve Boran'ın senin içinde hiç bir şeyin kalmasını istemediği için sürpriz bir düğün yaptığını söyledi "

" Hem düğün hem Balayı, gerçekten çok güzeldi, birde sevdiğim adam sana ne kadar teşekkür etsem az " dedim Boran'a bakarak.

" Sen yeter ki hep böyle güzel bak ve gülümse Güzelim "dedi Boran.

" Biz çıkalım mı?" Diye sorunca Karan hemen başımı önüme eğip kaşığımı elime alarak önümdeki yemeğe odaklandım.
Sohbet eşliğinde yemekler yendikten sonra sofra toplandı ve Ayşe abla kahveleri yapmaya başladı.
Bende mutfakta yanında beklerken ,Önce Karan'ın, arkasından Selin'in antreden geçip kapıya doğru ilerlediğini gördüm .
Karan kapıyı açıp tuttu ve Selin omuzlarına kabanını atıp dışarı çıktı ve arkasından Karan da aynı şeyi tekrar edip kapıyı çekerek dışarı çıktı .
Umarım bu sefer düzgün konuşup uzlaşmayı başarırsınız dedim ve Ayşe ablanın yaptığı kahveleri alıp salona gittim .
Selin ve Karan olmadığı için içeride olanlara ikram edip kendi kahvemi de alarak Boran'ın yanına oturdum.
Gediz ve Boran iş konuşurken Maral telefonunu kurcalıyordu.
Benim de aklıma telefonum gelince bugün hiç bakmadığım aklıma geldi, hatta nerede olduğunu bile hatırlamıyordum.
En son Ahmet vurulduğunda telefon düşmüş kırılmıştı, bir kaç gün sonra Boran yeni telefon alıp gelmişti.
Bunu da kırıp kaybetme diye takılıp öyle vermişti.
Haklıydı, evlendiğimizden beri bana aldığı üçüncü telefondu.
Yerimden kalkınca Boran elimi tutup " Nereye?"Diye sordu.

"Telefonumu alacağım gerçi nerde olduğunu da bilmiyorum, bi bakayım " dedim.

"Yatak odasındaydı en son,Ayşe hanıma söyleyelim getirsin ,sen gitme "dedi ve çekip beni tekrar oturttu.
Ayşe abla fincanlari almaya gelirken Boran ona üst katta telefonumu getirmesini söyledi .
Daha sonra onlar sohbet ederken ,ben Karan ve Selin ne alemde diye düşünmeye başladım.
Kısa bir süre sonra içeri Selin girdi ama Karan ortalarda yoktu ve Selin'in yüzü gülüyordu.
Bu kadar insanın içinde soramayacağim için içim içimi yerken yüzüne bakıp dudaklarımı oynatarak ne oldu diye sordum.
Omuz silkip gülümsemeye devam etti ve eline telefonu alıp kurcalamaya başladı
O arada Ayşe abla telefonumu getirmiş bana uzatıyordu.
Telefonu elime almam ile mesaj bildirim sesinin gelmesi bir oldu.

Hemen telefonu açıp mesaja baktım farkında olmadan ayağa kalkıp çığlık attım.
Benin çığlığım ile Selin'in kahkahası odayı doldururken etrafımdaki herkesin bana baktığını görüp "Az önce iç sesim dışıma mı vurdu ?" Diye sordum önce Boran'a sonra odadakilere bakarken .

Boran " Ne oldu Efnan iyi misin?"Diye sorarken benimle birlikte endişe ile ayağa kalkmıştı,zavallı kocam benim yüzümden o kadar şey yaşıyor ki oturduğum yerde kesin kabus gördüm zannediyordur.

Hemen ona dönüp yüzünü avuçlarımın içine alıp " Şey iyiyim bir haber gördüm de biraz fazla tepki verdim galiba ,özür dilerim " dedim.

Boran beni çekip kendi ile beraber otururken "Bana da göster ne gördün bir anda seni bu kadar çıldırtan " dedi .

"Sonra Sevgilim " dedim ve dönüp diğerlerine " Ben bir haber okudum da özür dilerim farkında değildim "dedim.

Benim çığlığım Karan'ın gelmesiyle unutulurken,bütün gece sohbet muhabbet ve işler hakkında ilerledi.
Gediz yurt dışında yaptığı işten ve Boran'ı hala ortaklık için ikna edemediğinden yakınırken ,Selin yakında bir sergi daha acacağından bahsediyordu.
Maral da kendi ile ilgili konuşurken, sadece onları dinliyor ve sessizce oturuyordum.

"Ee sen neler yapıyorsun Efnan, herkes konuşurken sen sessiz oturuyorsun " dedi Maral.

Başımı kaldırıp ona baktım " Sınava hazırlanıyorum,aynı zamanda Selin ile beraber galeride çalışmaya başladım, yani sadece bir günlük iş kariyerim olsada artık devamlı bir hale dönecek "dedim.

Selin " Devam ediyor musun ?"Diye sordu heyecanla .

" Evet sevgili kocam bana üç seçecek sundu bunlardan en cazip geleni seninle çalışmak " dedim.

Karan "Diğer iki seçenek neymiş bakalım "dedi yerinden kalkıp yanıma gelip oturarak.

" Sen ve Boran "

" Hımmm bundan anlamam gereken benimle çalışmak istemediğin mi ?
Bu kalbimi kırdı " dedi elini kalbine götürürken.

" Benimle de çalışmak istemiyor "dedi Boran..

" Üzgünüm ama ikinizde çalışma kriterlerime uymuyorsunuz, tepemde sürekli bir şeylere kızan öfkeli bir Boran ve her an kırılacakmışım gibi davranıp üzerime titrerken iş yapmama engel olacak bir Karan istemiyorum "dedim.

" Bak bak şu iş işini bir kez daha düşünmem lazım " dedi Boran .
Omuz silkip Maral'a baktım ,aramızda dönen muhabbete gözlerini kısmış bize bakıyordu.

Konu tekrar değişip başka meseleler açılmışken yavaş yavaş uyku bastırmış ve iyice yorgun düşmüştüm.
Avuçlarım Boran'ın avuçlarının arasında yavaşça başımı omzuna yaslamaya başladım.
Gözlerimi açık tutmakta zorlanırken "Artık bize müsaade arkadaşlar Efnan çok yoruldu aynı şekilde bende " dedi sonra yüzüme dokunup "Hadi güzelim odamıza geçelim " diyerek beni de kendi ile birlikte ayağa kaldırdı.

"İyi geceler "dileyerek Boran'ın omzunun altında sarmaş dolaş odamıza çıktık.
Tam dolabın önünde durup kapısını açtım.
Boran banyoya girmişti.
Geceliğimi elime alıp dolabın kapısını kapattım ve Boran ile burun buruna geldik .
Elimdekini alıp buna ihtiyacın olacağını düşünmüyorum, en azından gecenin ilerleyen saatlerine kadar dedi ve belimden tutup beni kendine çekti ve dudaklarımı esir aldı.

Sabah uyandığımda yanımda Boran'ı göremedim " Boran " diye seslendim ama herhangi bir cevap alamadım, etrafa bakınıp dün gece geceliğimi nereye atmış olabilir Boran diye düşündüm.
Çünkü gerçekten gecenin ilerleyen saatlerine kadar aklımı başımdan almayı başardı sonra da göğsüne sığınıp uyuyakaldım..
Başımı yataktan eğerken yerde duran Boran'ın boğazlı kazağını alıp üstüme geçirdim ve yataktan çıkıp camın önüne doğru yürüdüm.
Boran ,Gediz ve Maral arabanın önünde durmuş konuşuyorlardı.
Maral dün üstünde geldiği kıyafetleri giymişti aynı şekilde Gediz de sonra el sıkışıp daha önce görmediğim bir arabaya binip uzaklaştılar.
Demek ki bugün bize kalmıştı.
Yani Boran ben ,Selin ve Karan harika diyerek el çırptım ve koşarak banyoya girdim.
Sıcak bir duş alıp banyoda saçlarımı kurutup bornozumla odaya girdim .
Üzerime temiz iç çamaşırlarımı geçirip bir pantolon ve kazak giydim saçlarımı at kuyruğu yapıp tepemde bağladım.
Dün geceden etrafta olan dağınıklığı toplayıp yatağın örtüsünü değiştirdim kirlileri banyoya atarken ayağıma rahat spor bir ayakkabı geçirip odadan çıktım.
Tam merdivenlerin sonuna varmıştım ki Boran da kapıdan içeriye girdi .
Koşarak yanına gidip boynuna sarıldım ve "Günaydın Sevgilim,maral ve Gediz nereye gitti " dedim yanağından öperken .

" Günaydın güzelim bende seni uyandırmaya geliyordum ama bakıyorum ki sen çoktan uyanmış hatta duş bile almışsın ,Gediz'in işi cıkmıs erken döndüler "

" Evet epey oldu uyanali odayı bile topladım "

" Yapmaya ben seni uyandırırken yatağı biraz daha dağıtıp birlikte duş alırız diye düşünmüştüm " dedi.

Kollarından çıkıp "O zaman erken uyandığım iyi olmuş ben gidip Ayşe ablaya bakayım, sende işlerini hallet duş almak gibi mesela " dedim.

" Ne zamandan beri bana ne yapacağımı söyler oldun karıcığım biz rolleri değiştirdikde benim mi haberim yok acaba? "

" Yok ne haddime sana ne yapacağını söylemek, sadece duş almak istersin diye düşünmüştüm hem ben bilmem beyim bilir" dedim.

" Aferin hanım böyle akıllı ol işte ,ben odaya çıkıyorum sende git sofrayı kur " dedi hafif tebessümle.

" Tamam ağam sen yeter ki iste, canın ne çekiyor söyle yiğidim ben sana hemen yapayım " dedim.

Boran bir kahkaha atıp sen iyi alıştın buraya ,ne yapalım bir şalvar giydirip başına bir yazma mı bağlasaķ " dedi

" Sende benim ile birlikte olacaksan bana fark etmez ,şalvar giyer süt sağmaya bile giderim "dedim.
Boran alnımdan öpüp gülümsedi " Ben gidip şu dusu alayım" dedi ve merdivene doğru ilerledi.

Mutfağa gülerek girdiğimde ayse abla tüm kahvaltıyı hazırlamıştı.

"Günaydın her şey hazır bana bir şey kalmamış "dedim.

" Günaydın güzel kızım, sen geç otur " dedi gülerek bende bir bardak su alıp elime sandalyeyi çekip oturdum.
Elimdeki telefonu alıp kurcalarken "Selin hala uyuyor mu ?"Diye sordum.

" Yok Karan bey ile onlar sabah erken kalkıp yürüyüşe çıktı, gelmek uzeredirler " dedi.

Şaşkın şaşkın bakarken yüzüne "Bu sabah herkes benden erken başlamış güne "dedim halbuki saat daha sabahın dokuzu bile olmamıştı.
Yerimden kalkıp mutfaktan çıktım ve üzerine montumu alarak kapıyı açıp dışarıya çıktım.
Çok sinirliydim.
Birileri sabahın köründe evden gidiyor ,birileri sabahın köründe başbasa yürüyüşe, kocam desen sabah sabah ayrı bir alem..
Adımlarımı tavlaya yöneltip içeriye girdim.
Zeki amca çoktan yemlerini vermiş atlarla ilgileniyordu.

"Günaydın Zeki amca kolay gelsin "dedim Alabora ile ilgileniyordu.
Yanına gidip gülümsedim .

"Günaydın hanımım "dedi .

" Zeki amca Alabora iyi mi bugün?" Dedim atımın başını okşarken.

"İyi Boran beyim dün olanları anlattı muhtemelen bir şey görmüştür ondan öyle olmuştur " dedi.

" Anlıyorum " dedim biraz daha atı severken Zeki amca tavladaki işini bitirip çıktı.
Bende "Alabora oğlum biraz yaramazlık yapmaya ne dersin " dedim at beni anlamış gibi tepki verince kapısını açıp onu dışarıya çıkardım.
Etrafta kimse yokken üstüne çıkmayı başardım .
Yavaşça başını okşayıp " Hadi oğlum " dedim.

Tam o arada eşofmanlar ile uzaktan görünen Karan ve Selin dikkatimi çekti.
Gülümseyerek ve konuşarak çiftliğe doğru yürüyorlardi.
Alabora hareket ettiğinde " Efnan " diye bağıran Boran'a dönüp baktım ve Alabora birden hızlanmaya başladı.
Dizginleri sıkıca tutarak ilerlerken Selin ve Karan'ın önünden geçtim.
" Günaydın gençler " diye bağırdım.

Karan "Efnan yavasla hemen "dedi ama dinlemedim ve ormana doğru ilerlemeye devam ettim..
Üzerimdeki bütün yüklerden hafiflemis gibi hissediyordum.
Saclarim rüzgarda savrulup vücudumda adrenalin dolanırken hiç olmadığım kadar iyi hissediyordum.
Arkamda başka sesler duyunca yönümü değiştirdim ve öfkeyle üzerime doğru dört nala gelen kocamı gördüm.
Asıl şimdi yanmıştım işte, gözleri resmen alev saçarak üzerime doğru geliyordu.
Alabora'yi biraz yavaşlaması için dizginleri çekerken Boran ile aramızdaki mesafeyi kapattım.

" Sen aklını mı kaçırdın, senin sorunun ne ?" Diye bağırdı Boran .

" Seni Seviyorum sevgilim " dedim.

" Ben ona ölümlerden ölüm beğen derdim yerinde olsam çiftliğe dönüyoruz " diye kükredi.

Alt tarafi ata bindim ama kocam kiyamet koparmaya hazırdı ,sırf biraz ortam yumusatmak icin kalbim deli gibi korkuyla atarken "Boran bence burdan çiftliğe kadar yarışalım " diye atladım lafa .

" Sen benimle dalga mı geçiyorsun " diye bağırdı tekrar.

" Offff tabiki hayır sadece ölümlerden ölüm beğen dedin ya cezamı hafifletme çabasındayım " diye cevap verdim masumca .

"Karıcığım çok komik aynı zaman da zeki olduğunu daha once söyledim mi ?" dedi resmen dişlerini sıkarak konuşuyordu. attığım yemi yutmayan kocama ne cevap versem diye düşünürken o benden önce davranıp "Kurnaz Karadağ kurtuluşun yok boşuna çabalama " dedi.

" Barut Karadağ'ın öfkesinden kurtuluş yok yani "dedim.

Başını olumsuz anlamda sinirle sallayınca "O zaman olmuşla ölmüşe çare yok kocacığım" dedim ve " Alabora koş oğlum "diye ekledim ,alabora bunu bekliyormuş gibi bir anda hızlanmaya başladı.

" Seni öldüreceğim Efnan " diye bağırdı arkamdan benimle aynı hızda gelen Boran.

Arkama bakmaya bile cesaret edemeden çiftliğe doğru ilerledim.
Çiftlikten girer girmez Zeki amca yanımıza koştu.
Boran da hemen saniyesinde yanımızda bitti.
Hemen Fırtına'nın üzerinden atladı ve yanıma geldi.

" İn hadi " dedi sert bir şekilde .

" Ben iyiyim böyle ya sevdim yerimi " dedim korkuyla "elini uzatıp elimi tuttu ve beni bir hışımla attan indirip omzuna attı.
Çığlık atıp neye uğradığımı şaşırırken başım Boran'ın omzundan aşağı sarkıyor ve saçlarım görüşümü kapatıyordu.


" Boran indir beni " dedim ,bir tane kalçama vurup "kapat çeneni " diye bağırdı.

"Günaydın gençler haaa ,günaydın güzelim " dedi Karan.

Başımı kaldırıp " Karan kurtar beni "diye yalvardım.

" Bence iyi bir azarı hak ettin Boran bu sefer haklı üzgünüm ,dün yaşadıklarından sonra bugün Alabora'ya nasıl tek başına binersin ?" Diye cevap verdi Boran durmadan ilerlerken.

" Dün ne oldu ki ?"dedi Selin ama Karan'ın ne dediğini duymadım çünkü neredeyse üst kata çıkmıştık bile Boran odanın kapısını açıp içeriye girdi.
Hala baş aşağı sallanıyordum omuzlarında ,bir anda yatağın üzerine bir çuval gibi fırlattı beni .

Kendimi toparlayıp yatakta oturma pozisyona geçerken, eli belinde sinirle soluyan Boran'a bakmaya korkuyordum.
Odanın içinde volta atarken kendine hakim olmaya çalıştığını biliyordum.
Korkunun ecele faydası yok Efnan diyerek kendime gazı verip "Boran "dedim ve başımı kaldırıp ona baktım..
Boran olduğu yerde durup gözlerini gözlerime sabitleyip işaret parmağını bana doğru sallayarak ;

" Bir daha Efnan ,bir daha hayatını tehlikeye atacak ,yada sana yapma dediğim şeyi yaparsan yemin ederim seni odaya kilitler günlerce burnunu dahi odadan çıkarmana izin vermem, dahası yüzümü bile göremezsin o süreçte " dedi ,odaya kilitleme kısmı değil de yüzümü bile göremezsin kısmını duyunca sanki karnıma bir yumruk yemişim gibi hissettim.

" Boran " dedim.

" Sakın özür dileme Efnan sakın " dedi ve arkasını dönüp kapıya yürüdü ,bütün evi inletecek şekilde kapıyı çarpıp odadan çıktı.
Bir anda gözlerimden sicim gibi akan yaşlar ile sarsılırken fazla ileriye gitmiş olduğumu idrak ettim.
Onu çok korkutmuştum ,dün Alabora ile büyük bir tehlike yaşamıştım ve buna rağmen bugün tek başıma çıkmıştım Boran bana bir şey olacak diye korkmuştu.
Kendimi onun yerine koyunca elimi kalbime koydum ve bir anda korku ile sarsılırken derin nefesler aldım.
Ona bir şey olacak düşüncesine bile tahammülüm yoktu.
Boran bu hayatta sahip olduğum tek şeydi.
O benim dünyamdı.
Onun da beni aynı şekilde gördüğünden şüphem yoktu .
Gözyaşlarımı silip banyoya gittim ve elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı düzelterek odadan çıkıp aşağıya indim.
Sessiz gecen bir kahvaltıdan sonra "Öğleden sonra dönsek iyi olacak " dedi Boran masadan kalkarak.

Karan " Haklısın benim de işlerim var yarın sabah bir toplantım var ona hazırlanmam gerekiyor ".

"Iyi o zaman ben bir telefon görüşmesi yapacağım sizde toparlanın, çıkarız " dedi ve bana hiç bir şey söylemeden salondan çıktı.
Başımı önüme eğip üzgün bir şekilde çatalımı masaya koydum.

" Efnan güzelim " dedi Karan başımı kaldırıp ona baktım.

Selin " Çok mu kızdı ? " Diye sordu .

Başımı hayır anlamında salladım "Ee o zaman ne oldu güzelim " dedi Karan .

" Keşke kızsa bağırıp çağırsa, o zaman daha az üzülürüm, böyle görmezden gelmesi daha kötü "dedim gözümden akan yaşı silerek .
Selin yerinden kalkıp yanıma geldi ve beni kendine çekip sarıldı " Galiba senin de hayattaki imtihanın Boran ve benimle " Dedi.

Başımı kaldırıp gülümseyerek ona bakıp Karan'a döndüm .

" Hala kardeş olmadıklarından eminmiyiz ? " Diye sordum..

Karan bir kahkaha atıp " Yüzde yüz "dedi.

Masadan hepimiz kalkıp koltuklara geçtik Ayşe abla kahveleri getirirken " Abla Boran'ın kahvesini bana ver ben götüreyim"dedim ve tepsiyi elinden aldım.
Yan tarafta duran çalışma odasına doğru ilerleyip kapıyı tıklatıp gel demesini beklemeden odaya girdim.
Bu oda da tıpkı Boran'ın İstanbulda'ki çalışma odası gibi döşenmişti tabi burası oraya göre çok daha küçüktü.
Küçük bir kitaplık, çalışma masası önde iki arkada bir sandalye masanın üstünde bir çerçeve ve küçük bir lamba vardi.
Boran arkası dönük bir halde telefon ile konuşuyordu.
Boğazımı temizleyip "Boran kahve getirdim " dedim.

Boran beni duymamış gibi konuşmasına devam edip " Zaten bir işi sorunsuz halletmeniz beni şaşırtırdı Hare ,bilmiyorum hafta içi gelmeye çalışırım, burda olanları da biliyorsun ,o itin yaptıkları artık iyice sabrımı zorlar oldu " dedi.

"Boran kahven" diyerek sesimi yükselttim ve masaya doğru ilerleyip kahveyi masaya bıraktım.
Boran yüksek sesimi duyar duymaz yüzünü çevirip bana baktı.
Ellerimi göğsümde bağlayıp öylece durunca " Ne oldu Efnan? " diye sordu.

" Sana kahve getirdim soğutmadan iç, Hare ile sonra konuşmana devam edersin " dedim hala Hare ismi geçince tüylerim diken diken oluyordu " Ayrıca biz hazırız sohbetin biterse gidebiliriz "diye ekleyip yönümü değiştirip kapıya koştum.

" Efnan " dedi Boran ama kapıyı açıp çarparak çoktan odadan çıkmıştım..
Hare artık hayatımızda yokmuş, gerçekten mi ?
Hare sadece Istanbul'da değil ,hayatımızdan çıktığı falan yok ,bende kendimi kandırıyorum sadece .
Öfkeyle üst kata çıkıp üzerimdeki kıyafetlerden kurtulup üzerime uzun boydan siyah degaje yaka triko bir elbise geçirdim.
Ayağıma siyah postal çekip, üzerine siyah deri bir ceket aldım.
At kuyruğu olan saçlarımı açıp yeniden bu sefer gevşek bir şekilde ördüm ,telefonumu ve çantamı alarak odadan çıktım.
Salona giderken çalışma odasından çıkan Boran ile karşılaştım ve durmadan yürümeye devam ettim.

" Ooo üstünü değiştirmişsin bu tarz çok yakışmış "dedi Karan.

" Teşekkürler " dedim ve ne zaman çıkacağız diye sordum.

" Hemen çıkabiliriz " dedi Boran .

" İyi bakalım " dedi Selin ve gelip koluma girdi.
En son tartışmamızdan sonra Selin gece beni Maral'a karşı koruyarak konuşunca ona olan sinirim geçmiş ayrıca Karan ile de yaşadıklarını çok merak ettiğim için herşeyi hemen unutmuştum.
Selin işte bir yıkıp bir toparlıyor .
Selin ile birlikte yavaş yavaş yürürken "Neler olduğunu bana anlatmadan bırakacağımı düşünmüyorsun değil mi ?"

Selin gülümseyip " Özür dilerim Efnan, Maral'ı buraya getirmemeliydim , bazen düşüncesiz davranabiliyorum ,ayrıca galiba biz birimize yıllar sonra bir şans vermeye karar verdik ama Karan'ın uzun bir listesi var daha sonra konuşacağız " dedi.

" Biliyordum sonunda ,lütfen Selin lütfen şartlarını kabul et ve bu şansı sonuna kadar değerlendir, Karan seni çok seviyor, sende onu seviyorsun "dedim.

"Bu işte senin de parmağının olduğunu biliyorum, teşekkür ederim Efnan ,ben hep aptalca davranırken sen hep sevgiyle yaklaşıp ellerimden tutuyorsun ,iyi ki varsın "

" Ben sevmeyi de sevilmeyi de sizinle tattım ,hepiniz öyle değerlisiniz ki ? "
Selin kollarını açıp bana sarıldı.
Bende hemen onu kucakladim .

Birbimizden ayrıldığımızda Boran ve Karan kapıda duruyordu.
Ayşe abla hemen yanımıza gelip bizimle vedalaştı, ona teşekkür edip sarılarak ayrıldık.
Sonra da hep birlikte evden çıktık.
Zeki amca ile de kapıda vedalaşıp arabalara bindik.
Sessizlik içinde geçen yolculukta ikimizde konusmuyorduk.
Klimanın havasından yavaş yavaş mayışmaya başlamıştım ve gözlerim kapanıyordu .
Tam uykuyu dalmak üzereyken çalan telefonun sesiyle irkildim.
Boran " Efendim "derken Hare'nin sesi arabanın içini doldurdu.
Arabada iken genelde Boran sesi hoparlore alırdı yada acil olmayan durumlarda telefona cevap vermezdi.
Yüzüm cama dönük olduğu için pozisyonumu bozmadım ve gözlerimi açmadım.

" Boran canım ,pazarlamacı sorun çıkarıyor ve anlaşmaya yanaşmıyor, galiba başka birini bulmamız gerekiyor adam vazgeçilmez olduğunu anlarsa belki yola gelir ,sen İstanbul'daki iş birlikçilerimizle bir konuşsan ".
Tırnaklarımı avuçlarımın içine batırıp sıktım.

" Bugün pazar biliyorsun değil mi Hare, yarına kadar bekle bu konuyla ilgileneceğim, olmazsa burdan ayarlayıp oraya içecek takviyesi yaparız, şimdi kapatmam gerekiyor araba kullanıyorum " dedi Boran.

"Tamam yarın için haber bekliyorum Boran ,bu işi bir an önce halletmemiz gerekiyor, biliyorsun ne kadar erken açarsak o kadar iyi ".

" Sana tamam dedim Hare "

" Tamam canım iyi günler "dedi Hare ve telefonu kapattı.

Canım haa ,canım Hare artık hayatımızda yokmuş duyda inanma onu Kıbrısa iş için gönderip benim de elime şeker verip beni kandırmış.
Bende saf saf inanıyorum.
Hiç bir şey söylemedim, hiç konuşmadım, bütün yol boyunca ne gözlerimi açtım ne de dönüp Boran'a baktım.
Sessizce gözümden yaşlar süzülüyordu.
Nihayet araba durunca gözümü açıp evin önünde durduğumuzu gördüm.
Emniyet kemerimi çözüp, hic bir şey demeden arabanın kapısını açıp Boran'ı beklemeden arabadan indim ve hızlı adımlarla eve doğru ilerledim.
Kapıyı çaldım ve açılmasını bekledim.
Elif kapıyı açıp sevinçle " Efnan hoşgeldin "dedi ve boynuma sarıldı.
"Hosbulduk " dedim ve bende ona sarıldım.
Ondan ayrılıp " Ahmet nasıl? " Diye sordum ve montumu üzerimden çıkardım.
Elif montumu elimden alırken " Boran bey hosgeldiniz " dedi .

" Hosbulduk Elif, her şey yolunda mı ?" Diye sordu.

Onlar konuşurken adımlarımı Ahmet'in kaldığı odaya yönlendirdim.
Odaya girdiğimde Ahmet yatağa uzanmış kitap okuyordu.
Kapının önünde odaya fazla ilerlemeden " Girebilir miyim ?" Diye sordum.
Ahmet hemen başını kitaptan kaldırıp bana baktı ve kendini toparlamaya çalışarak " Efnan hoşgeldin tabi ki gel " dedi .
Hemen yanına gidip kenarda duran sandalyeye oturdum.

" İyi gördüm seni " dedim.

" İyiyim, bana kalsa hemen kalkarım da işte sizin yüzünüzden kaldım burda "dedi.

" Daha ne istiyorsun oğlum, yatıyorsun işte "dedi Boran içeriye girerek.

" Boran Bey Hoşgeldiniz "dedi Ahmet .
Nedense birbirlerine bu kadar bağlı olmalarına rağmen aralarında duran resmiyet bana çok saçma geliyordu.
Başbasa iken birbirlerine samimi konuşup ben bile yanlarında iken işi resmiyete döküp sizli bizli konuşmalarına anlam veremiyordum.

" Sıkıldım kaç gündür yatmaktan " dedi Ahmet.

" Daha tam iyileşmedin doktor evde de dinlenmen gerektiğini söyledi bu yüzden full yatışa devam " dedim.

" Efnan sana teşekkür ederim bana sen kan vermişsin "dedi Ahmet.

Ona şaşkınlıkla bakıp " Sen benim için canını hiçe saydın, düşünmeden önüme atladın, ne teşekküru asıl benim sana teşekkür etmem lazım, sana ömrümün sonuna kadar borcumu ödeyemem, hakkını helal et " dedim.

" Bugün aynı şey olsa yine düşünmeden aynısını yaparım Efnan sen benim kardeşimsin " dedi sonra da gülümseyerek " Galiba artık kan kardeşim de oldun " diye ekledi.

" Kulağa güzel geliyor kan kardeşim, hem Elif 'e de teşekkür borçlusun oda sana kan verdi ,üstelik kız perişan oldu "dedim göz kırparak .

" Şey evet ona da teşekkür ettim "dedi.

" Kuru kuru teşekkür olmaz Ahmet iyileşte bu konuyu bir konuşalım "dedim ve Boran'ın " Efnan ben sana ne demiştim" diyen sert ikazi ile karşılaştım.

" Neyse Ahmet ben susayım, kocam izin vermiyor, malum sadece onun istekleri doğrultusunda hareket edebilirim " dedim ve Boran'ı umursamadan ayağa kalkıp yere düşen sandalyeyi umursamadan şaşkınlık içinde bana bakan Boran'ı odada bırakarak hızlı adımlarla dışarı çıktım.
Merdivenleri ikişer ikişer koşarak çıkıp yatak odasına girdim .
Postallarımı açıp gelişi güzel odanın bir tarafına fırlatıp açılan kapının sesini duyarken koşarak banyoya girip kapıyı kilitledim.
Bırak konuşmayı yüzünü dahi görmek istemiyordum ve bu düşüncemi kilitli kapıyı açmaya çalışan kocama da söyledim .

"Kapı kilitli ,git burdan Boran ,seninle konuşmak ve seni görmek istemiyorum " dedim.

" Efnan aç şu kapıyı " dedi .

" Duş alacağım ve kapıyı açmayı düşünmüyorum ,sakın kırmaya çalışma kapının kırılmadığını daha önceki denemelerinden ikimizde biliyoruz " dedim kapının arkasında olduğum için oldukça rahat konuşuyordum.

"Sen aklını kaçırmış olmalısın aç şu kapıyı ve aşağıda sarfettiğin cümlelerin hesabını ver "

"Benim verecek bir hesabım yok, Sen vereceğin hesabı düşün ,aaa pardon sen hesap vermezsin değil mi ?
Git buradan Boran " dedim.

Kapıya sert bir şekilde vurdu ve " İyi " dedi tekrar kapıya vurdu ve sesler kesildi.
Üstümü çıkartıp suyu açıp ayarladıktan sonra suyun altına girdim.
Artık daha az ağlıyordum, duygularımı daha rahat dile döktüğüm için sanırım gözyaşlarıma gerek kalmıyordu.
Her ne kadar Boran'a kızsam da bugün sahip olduğum bu dik duruş güç ve cesaret onun eseriydi.
Duştan sonra banyoda kurulanıp çamaşırlarımı giydim ve üzerime kuru bir bornoz geçirip saçlarımı havluyla tepemde sararak banyodan çıktım..
İçeri girdiğimde Boran'ı yatağın üzerinde göreceğimi düşünürken odada olmaması beni oldukça şaşırttı.
Giyinme odasına gidip üzerime buraya ilk geldiğimde aldığım pembe beyaz üzerine minnie mouse figürlü kısa kol şortlu penye geceliği alıp geçirdim ve saat daha öğlenden sonra beş bile değilken saçlarımı havluyla kurutarak nemli bırakıp yatağa girdim ve yorganı üzerime çekerek kendimi uykunun kollarına bıraktım.

"Efnan uyan "diyen ses ve üzerimden çekilen yorgan ile neye uğradığımı şaşırdım.

" Ne oluyor be "dedim ve tekrar gözlerimi açmadan yorganı çektim.

" Ayyhh yine minnieleri giymiş hayırdır depresyonda mısın ?"

" Git başımdan Selin kimseyi görmek istemiyorum uyumak istiyorum fazlasıyla yorgun ve kırılmış hissediyorum "dedim.

"Güzelim kalk konuşalım ,geldiğinden beri odandan çıkmamışsın "

" Uyuduğum için olabilir mi ?" Dedim sinirle kalkıp otururken.

"İyi de saat daha akşam sekiz bile değil ve sen geldiğinden beri uyuyormuşsun, üstündeki geceliğede bakınca ters giden bir şeylerin olduğunu anlamak çokta zor değil " .

" Selin yanlız kalmak istiyorum"dedim.

"Tamam sebep ?"

" Konusmak istemiyorum dememin nesini anlamıyorsunuz? " dedim ve yataktan inip giyinme odasına giderek üzerime kalın bir hırka çekerek yatak odasından çıktım Selin'i arkamda bırakarak.
Adımlarımı hızlandırıp merdivenleri inerken salondan Karan ve Boran arka arkaya çıktı.

Karan " Ooo uyuyan güzel uyanmış iyi misin ?" Diye sordu.

" Neden herkes durmadan bana iyi misin diye soruyor anlamıyorum ?" dedim ve onları arkamda bırakarak önce kütüphaneye baktım sonra da es geçip Boran'ın her zaman çalıştığı spor salonuna inmeye karar verdim.
Orda bir kaç kez koşu bandında Boran spor yaparken onun yönlendirmesi ile koşmuş bir kaç kez kum torbasını yumruklayarak antrenman yapmıştım.
Simdi de Boran'ı yumruklayamayacağım için kum torbasını yumruklamaya gelmiştim.
Salona girmiş ve Boran'ın köşede duran eldivenlerine doğru çoktan ilerlemiştim.
Eldivenleri alıp elime daha önce Boran'ın taktığı gibitakıp ayarladım.
Boran genelde bandajla sarıyordu ellerini ama bana eldiven takmıştı bir kaç kez.
Bana kendini savunma yöntemlerini öğrenmeli ve ani bir durumda bir şekilde kendini korumalısın demişti.
Kum torbasının karşısına geçip "Canım ha " diyerek bir tane geçirdim kum torbasına.
" Tekrar Hare'nin sesi kulaklarımda yankılanırken karşımda Boran'ı gördüm ve sinirle dönerek ayağımı kaldırıp ona tekme atmaya çalıştım
Boran hızlı refleksi ile ayağımı havada yakalarken " E şimdi ne yapacaksın " dedi .
Onun bana daha önce gösterdiğini hatırlayarak ellerinin arasında döndüm ve hamle yapmasına izin vermeden kendimi tutuşundan kurtarıp diğer ayağımla dizine vurdum.

" Bu iyiydi Aferin " dedi .
Eldivenleri elimden çıkarıp yere attım ve yere öfkeyle salona girer girmez üzerimden fırlattığım hırkamı almaya gittim.
Eğilip yerden aldığım hırkayı uzerime geçirip hareket ederken bir anda belimden tutulup tek hamlede havaya kaldırıldım.
Ben daha ne olduğunu anlayamadan Boran beni kucağına çekmiş köşedeki pufa oturmuştu bile.

" Anlat Cesur yürek " dedi .

"Bırak beni diye cevap verdim "

" Efnan bak normalde bu kadar sakin olmam üstelik ciflikte olanlar , Ahmet'in yanında sarfettiğin cümlelerden ve sonra da beni odadan kovduğun için sinirliyken "

" Sebebini bildiğin şeyleri sorma " dedim Kollarından kurtulmaya çalışırken.

"Bilsem sence sorar mıyım?"

Yüzüne dikkatle baktım gerçekten neden sinirlenmiş olduğumu bilmiyordu.

" Sen gerçekten bilmiyorsun ?" Dedim hayretle .

" Efnan bilsem nedenini sorar mıyım ?"

" Hare Boran sen hala Hare ile samimi bir iletişim içindesin, bana onu yolladığını artık hayatımızda olmayacağını söylemiştin, ama Hare hala sana canım diyebilecek samimiyete ve durmadan seni arayacak cesarete sahip bir durumda " dedim.

Boran başını geriye atıp arkamızda duran kolona bir iki kez vurdu .

" Hare Kıbrıs'ta orda yeni açılan club ile ilgileniyor ,bugün içecekler ile ilgili sorun yaşandı ve o yüzden beni aradı "

" Sana canım diyor Boran ,bunun mantıklı bir açıklaması var mı?"

"Çünkü Hare böyle biri onu defalarca uyarmama rağmen, rahat tavırlarını sergilemekten geri durmuyor "

" Şu Hare' ye tanıdığın sonsuz toleransının sebebi ne Boran?"Diye sordum kollarından kurtulup ayağa kalkarken .

" Ne demek istiyorsun ?"

"Herkese bana bile ayar vermekten çekinmeyen, bir şekilde herkese bir yerde sınır çizen Boran Karadağ, neden Hare söz konusu olduğunda bütün bu saydığım şeyleri görmezden geliyor "

"Bu konu çok saçma bir yere gitmeye başladı " dedi ayağa kalkarak.

" Zaten her zaman bu konunun üstü kapatılıyor ve saçmalayan ben oluyorum ,biz senin ile Hare yüzünden ayrılıyorduk,haftalarca ayrı kaldık ve sen bana gelip dedin ki Hare yok ama Hare hala hayatımızda burada görmeyince onu sorun ortadan kalkmış olmuyor "

Sinirle ellerini saçlarının arasından geçirip " Ne Ne istiyorsun onu kovup kapının önüne mi atayım ?"

"Evet ,gerekirse bunu yap senin için başka bir anlamı yoksa eğer "

" Yapamam " dedi acı çeken bir halde .

" Ne ,nee dedin sen yapamam mı ?
O zaman Hare ?"

" Hayır Efnan hayır öyle değil "dedi .

"İyi geceler Boran Karadağ "dedim ve adımlarımı kapıya yönlendirdim.

Bileğimden yakaladı " Dur lütfen "dedi.

"Ya bana mantıklı nedenlerinle gelirsin ,yada ben düşündüklerimi gerçek sayarım ve bizi bitirirsin " dedim elimi tutusundan kurtarıp salondan çıktım.
İki kat merdiven çıkıp Boran ile kaldığımız yatak odasına değilde ilk geldiğim de kaldığım benim olan odaya girip kapıyı kapatıp arkasına yaslanarak göz yaşlarımı serbest bıraktım....

Güçlüymüşüm hadi şimdi güçlü dur ve yığıldığın yerden kalk .
Ne kadar zamandır kapının arkasında öylece oturup ağladığımı bilmiyorum..
Borandan onca zamandır bir açıklama için gelmesini beklemem hataydı zaten .
Bundan sonra ne yapacağımı bilmiyordum.
Şu saatten sonra nasıl davranacağımı da bilmiyordum ,sabah psikolog randevum vardı,sonra da Selin'in yanında işe başlayacaktım.
Daha sonrasında ne yapmam gerektiğine karar verecektim.
Toparlanıp kalkmam ,biraz uyumam lazımdı .
Derin derin nefesler içime çekerek yerimden kalktım ağır adımlarla yatağa yürüdüm ve yorganı kaldırarak içine girip üstüme çektim.
İşte yine ilk geldiğim gün gibi sefil bir haldeydim ama tek farkla ,sevdiğim adam yüzünden kalbim paramparcaydı.
Gözlerimi kapatıp uyumaya çalışırken gözümden hala yaşlar akıyordu.
Sonra açılan kapının sesini duydum ,uyanık olduğumu belli etmek istemedim.
Üzerimdeki yorgan hafifçe kaldırıldı ve yatak çöktü.
Boran'ın beni kendisine çekmesini beklerken hiç bir hamlede bulunmadı.
Bende dönüp ona bakmadım.

Bir kaç dakika sonra derin bir iç çekti " Cihan güvenlik şirketinin sahibi ,aynı zamanda benim yakın arkadaşım .
Patlamanın olduğu gün benimle konuşmaya gelmişti .
Adamların sayısı ve güvenlik ile ilgili konuşmamız gerekiyordu
Çünkü sürekli yeni sorunlar yaşıyor ve tehdit alıyorduk.
Hiç düşünmedim Nil ve Alya 'ya zarar vereceklerini ,tamam onları sürekli güvenlik altında tutup korumaya çalışıyordum ama kadınıma ve küçücük yavruma zarar vereceklerini düşünmemiştim
Gerçi o günde hedef bendim ,senin vurulduğun günde..
Her neyse ...
Cihan Nil evden çıkmadan önce kalktı ve madem çıkıyorsun beraber çıkalım dedi ve Alya'yı kucakladı ".
Derin bir nefes alıp sustu Boran.
Bu hikayenin Hare ile olan kısmını merak etmeye başlamıştım.
Ama konuşmadım sadece tekrar konuşmasını bekledim.

"Üçü birlikte evden çıkıp arabaya ilerledi Hatice abla da yanlarında idi ama sonra o geri döndü.
Cihan Alya''yı arabaya yerleştirip Nil arabaya bindikten sonra yavaş yavaş uzaklaştı ama yeterince uzaklaşmadan araba havaya uçtu.
Ağır hasar görmüştü ,iç kanaması vardı,günlerce kapısında bekledik ,Hare ile birlikte ,o zaman Hare üniversiteye gidiyordu, Cihan onu hastaneye götürmeden önce elini tutup onu kaldırmaya çalıştığımda " Boran Hare kardeşim sana emanet ,bana bir şey olursa onu kimsesiz ve yanlız bırakma " dedi sonrasında da bir daha konuşma şansımız hiç olmadı.

Yani anlayacağın Hare ile aramdaki tek bağ Ağabeyi Cihan ve ona verdiğim söz, bu yüzden onu kovamam,Cihan bana güvendi ve kız kardeşini emanet etti ,aramızda asla senin düşündüğün gibi bir şey olmadı, tamam kabul Hare bir dönem yanımda çalışmaya başladıktan sonra bana farklı bir şekilde yakınlaşmaya çalıştı ama ona asla o gözle bakmadım, Cihan'ın kardeşi benim de kardeşim dedim ve kesin bir dille ona başka hayaller kurmamasın söyledim.
Fakat Hare rahat bir tip zor zamanlar yaşadı ama güçlü bir kadın, onu takdir ediyorum işine dört elle sarıldı ve çok iyi yerlere geldi " dedi.
Yavaşça yatağın içinde dönüp ona baktım oda hemen gözlerini gözlerime sabitledi .

"Neden daha önce söylemedin ?"

" Sürekli birilerinin benim yüzümden öldüğünü dile dökmek pek gurur verici değil "diye cevapladı beni sonra da ekledi .
"Neden hayatımda çok az insan var ,yada olanlarla hep mesafem hiç merak etmedin mi ?
Çünkü ben ölüm getiriyorum benim yüzümden herkes zarar görüyor tek yapabildiğim en azından yakınımdakileri korumaya çalışmak " dedi uzanıp elini tuttum .
Hemen elimi sıkıca sardı.

" Sen ölüm getirmiyorsun, bazı şeyler yaşanması gerekiyor ve yaşanıyor, yaşamdan ölüme her şey doğduğumuz ilk an alnımıza yazılmış derler ,Kader belki de bilmiyorum ,ama beni senin yoluna çıkaran Kadere son nefesime kadar şükredeceğim Çünkü sen bu hayatta gördüğüm en iyi kalpli insansın.
Seni çok seviyorum "dedim.

Yatağın içine uzanıp beni kendine çekti hemen ona yaklaşıp başımı göğsüne yasladım.

" Sende tam bir cadısın kıskanç bit cadı " dedi.

" Kocam Boran Karadağ'a layık olmaya çalışıyorum " dedim güldü.

" Bu arada bir kaç gün sonra Kıbrıs'a gitmem gerekiyor " .

" Olur gideriz "dedim başımı göğsünden kaldırıp dudağından öptüm ve hemen ayrılıp başımı tekrar göğsüne yasladım.

" Peki gidelim bakalım "dedi .

" İyi geceler kocacığım ,anlattığın için teşekkürler " dedim.

"İyi geceler karıcığım seni seviyorum " dedi ve beni dünyanın en mutlu kadını yaptı kullandığı o iki kelime ile .
Huzurla sevdiğim adamın kollarında gözlerimi kapatıp gelecek günlerin bize daha neler getireceğini merak ederek uykuya daldım.

继续阅读

You'll Also Like

5.1K 175 10
Bir adam vardı. Şakakları zehir. Bir kadın vardı. Kalbi mezar. Bir de yanık bir sevda. Vuslat hiç bu kadar uzak olmamıştı.
2.1K 134 10
İste o güzeller güzeli Dicle İsminin anlamını hakikiyle taşıyan o Dicle yürüyüşünde Asalet akan Her zaman töre yi umursamayan Her türlü sevdigi...
866K 51.5K 68
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
612 74 8
İstenmeyen bir berdel ve düşman çiftler... Tozlu çarşaflara sarılmış sırlarla dolu onca hayatı berdel ile kurtarabileceğini bilseydi Meral, o gün yin...