Gölgenin Aşkı ლ

By Elizabethstark1

19.5K 1.8K 2.8K

❤WattpadRomanceTr Tarihi Baştan Yazan Kurgular Kategorisi❤ Demir ve Ametist'in aşk için verdikleri mücadele... More

Tanıtımლ
YENİ KİTAP DUYURUSU: AYRIK (01.03.2023)
Bilgilendirme ve Harita ლ
Siyah Gözlerin Sahibi ლ
Hayatın Hediyesiლ
Kalplerin Birliğiლ
Aşk Bir Delilik ლ
Beklenmeyen Kişi ლ
Altın Kafesლ
Hak Ettiğim Hayatლ
Gölgeler ve Işıklarლ
Hastalıklı Korkularლ
Tutulmayan Sözler ლ
Kıskançlık Tohumları ლ
Sorunlardan Kaçışლ
Kan Gölü ლ
Doğruları Kaybetmek ლ
Belirsizliğe Mahkum Olmakლ
Aşk İçin Kurulan Şehirლ
Kudretin Yetmediği Şeyler ლ
Yanlış Zamanლ
Acımayacağım ლ
Ölümün Yüzüლ
Merhametin Çığlığı ლ
Yanlış İsimლ
Doğru Zamanლ
Zarar Veren ლ
Bedelლ
Gerçeği Ortaya Dökmek ლ
Yaşamak ve Yükselmek ლ
Hiçbir Şey Bitmediლ
İmrenmekლ
Bir Şans ლ
Kendini Kaybedenლ
Sevmek veya Sevilmek ლ
İçimdeki Fırtınaლ
Sevilmekლ
Yas Tutmaya Hakkım Yok! ლ
Yaklaşan Tehlikeლ
Aileლ
Bir Hayalden İbaretsin ლ
Parçalanmışლ
Zafer İçin Ödediğim Bedelლ
Işığın Boğulmasıლ
Her Şeye Hakim ლ
Yaşam Işığı ლ
Yürekten Kayıp Giden ლ (FİNAL)
Kapaklarლ

Karamsarlıkლ

134 15 0
By Elizabethstark1

Oy ve yorumlarınızı benden esirgemezseniz, çok mutlu olurum.

Bölüm Şarkısı: LULLANAS - Queen of Disaster (Lana Del Rey Cover)

Yayın Tarihi: 02.09.2022 (22:03)

Yorumlarınızı merakla bekliyorum! Lütfen kendinizi belli edin. :)

Talhin Sultanlığı – Başkent : Alkant

Nazan

Yaşanan her şey rüya olsaydı nasıl olurdu? Meğerse ben Gülgün'e hamile değilmişim, saraya girmek çabalamamışım. Daha mutlu bir hayat mı beklerdi beni? Her şeye o zaman mı sahip olurdum? Şu an her şeye sahip değildim. Hatta hiçbir şeyim yoktu. Herkes dışarıdan bana bakınca rahat yataklarda yattığımı, kıymetli mücevherlere boğulduğumu, ipek kıyafetlerden birini seçip diğerini seçmediğimi düşünebilirdi. Hatta Mirza'nın eşi olmam bile büyük bir şeydi. Oysa kimse ne yaşadığımı bilmiyordu, gerçek beni görmüyordu.

Kimse benim gibi sabredemezdi, bunu biliyordum. En ufak şeyde pes edenler olurdu. Sabrımın karşılığını aldığım sanılıyordu. Yalandı bu. Sabrımın karşılığı bu muydu? Her şeye sahipmiş gibi gözükmek miydi? Bunun hesabını kimse veremezdi. Gök Baba'ya bile isyan edemezdim. Tutunacağım şey, geleceğin getireceği güzelliklerdi. Hoş, aynı gelecek beni mahvedebilirdi. Kim bilir adım adım sonuma yürüyordum, farkında değildim.

Gözlerimi yavaşça açmıştım. Zamanın dışında kalmış gibi hissediyordum. Sanki ruhum uzun süredir, bedenimde değildi. En son ne olmuştu? Elim sargı içindeydi. Başımdaysa korkunç bir ağrı vardı. Her şeyi hatırlamıştım, her şeyi. Keşke hatırlamasaydım. Ah, Batur! Benim yüreği hassas sevgilim. Yataktan doğrulurken kapım açılmıştı, gelen annemdi. Beni görünce gözleri iri iri olmuştu, panikle yanıma gelmişti.

Annem "Nazan, yat kızım," dedi endişeyle.

Panikle "Anne, Batur! Batur'u görmem lazım," dedim.

"Yat, yat. Batur, iyi merak etme."

"Görmem lazım! Onu görmeliyim. Yarası vardı. Aşina diye diye kendine zarar verdi."

"Biliyorum. Fiziksel yaraları iyi ama ruhsal yaraları iyi değil. Hep o fahişenin adını sayıklıyor," dedi. Sonra yüzünü ekşitmişti. "Kendisine gelse bile ne fayda, yine aynı. Delirdi! Mirza Batur delirdi."

"Nasıl delirdi?"

"Aşina'yı gördüğünü ve sesini duyduğunu söylüyor."

"Şaka yapıyor olmalısın."

"Doğru duydun, kızım. Aşina'yı sürekli yanında görürmüş. Ona bir şeyler dediğini iddia ediyor. Duyguları da değişken. Ahsen Sultan iyi bir şeyden bahsediyor ama o ağlıyor çocuk gibi. Dengesiz, çok dengesiz. Garipleşti."

"Hekimler ilaç vermiyor mu?"

"Evet, ilaçlar işe yarıyor. O zaman o divane halleri gidiyor, dengesiz davranmalar yok," dedi. Oflayarak tavana baktım.

Batur kendisini böyle mi kaybedecekti? Aşina'nın hayalini görerek divane mi olacaktı? Ben bunu istemiyordum. Ben onun beni görmesini istiyordum, sadece beni. Benimle mutlu olsun, benimle gülsün istiyordum. Onu terk eden bir kadının hayalindense, benimle yaşamasını arzuluyordum. Kötü bir istek değildi bu, hayır. Herkes için en doğrusuydu. Neden bu isteğim gerçekleşmiyordu? Gök Baba, ne olur sesimi duy. Lütfen, görülmemi sağla.

Derin bir nefes aldıktan sonra anneme Umay'a göndereceğim mektubun yerini söylemiştim. Bu mektubu yok et dediğimde sorgulamadı. Sorgulamaması mucizeydi. Hoş, bilse bir şey değişmeyecekti. Batur'un iyiliği için yapacaktım. Aşina tarafıyla uğraştıkça Batur kendisini kaybedecekti. Ona bu kötülüğü yapamazdım. Kendisini toparlaması şarttı. Devletin istikbaliydi, kendisini kaybederse devlet çökerdi. İyileşecekti o, kendisini toparlayacaktı.

Annemden sonra biraz daha yatmıştım. Ağrılarımdan dolayıydı. Akşamüstü ayağa kalkmıştım. Yat, yat nereye kadardı? Batur'u görmek istiyordum. Onu merak ediyordum. Hizmetçilerim gitme deseler de pek umursamamıştım. Batur'u göreceğim diye inat edince beni onun odasına götürmüşlerdi. Odasında Gülfem vardı. Beni görünce üzgün bir şekilde bakmış, sarılmıştı. Batur nasıl dediğimde Batur'a baktım. Uyuyordu. Oldukça masumdu. Zararsız. Yanı başına oturmuştum. Titreyen ellerimle saçlarını okşarken gözlerim dolmuştu. Acaba zamanı geri alabilmemiz neden mümkün değildi? Geri alsak ve hatalarımızı düzeltebilsek. Bunu çok istiyordum.

Gülfem "Sizi askerler buldu. Rengin çok solukmuş, Nazan."

"Batur nasıl?" dedim.

"Endişelenme, o iyi. Hatta senden bile iyi durumda. Zamanında kurtarıldınız."

"Annem delirdiğini söyledi. Aşina'yı gördüğünü ve konuştuğunu iddia ediyormuş."

"Evet, doğru. Hekimler verecekleri ilaçlar sayesinde bu hayalin azalacağını söylüyorlar. Fakat ilaçsız yapabilir mi, bilmiyoruz," dedi. Korkuyla kardeşine baktı. Başını iki yana sallamıştı. "İlaçlara mecburuz. İlaçsız olunca kendine kendine konuşuyor. Aşina ile konuştuğunu iddia ediyor."

"İlk gördüğü andaki gibi mi karşısına çıkarmış?"

Şaşkınca bana bakıyordu. "Sen bunu nereden biliyorsun? Batur aynen öyle dedi."

"Kendini kaybettiğinde söyledi. İnan, ne yapacağımı bilemedim. Her şeyin sorumlusu benmişim gibi hissediyorum ve bu çok korkunç bir his! Beni boğuyor, Gülfem. Benim tek isteğim mutlu olmamızdı."

"Batur düzelecek, inan bana. Üstelik her şeyin sorumlusu sen değilsin, kendini suçlama."

"Buna inanmak istiyorum ama o odayı yıkarken görmeliydin. Issız bir çöle düşmüş gibiydi. Su bulamadığı için her tarafı yakıp, yıkıyordu. Keşke ona su taşıyabilsem ve içindeki yangını söndürebilsem. Oysa buna imkanım yok."

"Sakin ol, sakin," dedi. Batur'un mırıldanmasıyla ona baktım. Kendisine gelmişti.

Bana bakıyordu. Gözleri, yaşamdan yitip giden birinin gözleriydi. Bir ölünün. Öylesine donuktu ki içimdeki tüm çiçekler solmuştu. Batur diye fısıldadım. O ise yavaşça yutkunmuştu. Elini elimin üzerine koymuştu.

Batur "Özür dilerim, Nazan. Bunu yaşatmamalıydım," diye fısıldadı.

Yumuşak bir sesle "Özür dileme, Batur. Sen hayattasın, ben hayattayım. Bu bize yeter," dedim.

"Aşina da zarar görmemiş, biliyor musun?" dedi. Sonra gözlerini kısıp ofladı. "Pardon, pardon o bir rüyaydı. Hala gerçeğe dönemiyorum."

"Rüya olduğunun farkında olman güzel. Aşina aramızda değil, biliyorsun."

"Değil. Ara ara buralarda ama şu an aramızda değil. Bana ne diyor biliyor musun? Beni çok özlemiş," dedi. Acı bir tebessüm yüzündeydi. Bu tebessümle tavana bakıyordu. "Duygularımız karşılıklı."

Gülfem "İlaçların verilsin," dediğinde Batur elini kaldırdı.

"Ben delirmedim, hayır henüz delirmedim. Aşina'yı görüyor olmam, onunla konuşmam delirdiğim anlamına gelmez."

"Yine de ilacını alman lazım, kardeşim."

"Ben iyiyim! Bu yataktan da çıkmak istiyorum."

"Hemen çıkamazsın. Yat, dinlen."

"Gülfem haklı. Kendine gelmeden kalkma sakın," dedim.

Batur merakla "Maralay'a haber gitmiş midir?" dedi.

Gülfem dudaklarını büktükten sonra "Gitmiş olmalı," diye mırıldandı.

"Aşina üzülecek, çok üzülecek. Ah, onu üzmek istemiyorum. Şimdi onun narin kalbi benim için acıyacak," dedi. Gözlerim dolunca ayağa kalkmıştım. Bir şey demeden odadan çıkmıştım.

Batur delirmişti. Aşina yüzünden aklını kaçırmıştı. Oysa güzel gelecek hayallerim vardı. Şimdiyse, elimde kalan bu adama bakıyordum. Yaptıklarının eseriyle gurur diyordu kafamdan bir ses. Benim eserimdi. Toparlamak zorundaydım. Batur daha kötüye gitmeden dur demeliydim. Aksi halde ben de çökecektim. Günden güne çökecektim. En sonunda solan bir gül gibi son yaprağımı dökecektim. Dönüp arkama baktığım zaman tüm bunlara değmezmiş demek korkunç olurdu. Benim hayalim neydi, yaşananlar neydi değil mi? Nazan Sultan'a yakışmazdı. Solan bir gül olmayacaktım.

Zamanın en sevdiğim özelliği yaraları sarmasıydı. Üstüne üstlük hayata tutunmak, savaşmaya devam etmek için bir şeyler sunuyordu. Hamile olduğumu öğrenmiştim. Yeşeren bir filiz. Acı içinde boğulmamı engellemişti. Her şeyin tekrardan güzel olacağını gösteren bir işaretti. Kendimi kanıtlamıştım işte, hamile kalabiliyordum. Saray bunu neşeyle kutlamıştı. Martyn ise memnun gibiydi. Tabii ilk başta beni Aşina diyerek kutlamıştı. Ardından Nazan demişti ama nafileydi. İçim o zaman çok acısa bile ses çıkarmadım. Bu hallerine alışacaktım. İlaçlarını düzenli kullanması lazımdı. Zamanla iyileşecekti o.

Bahçede Esin'le yürüyüşe çıkmıştım. Sadık nedimem yanımdaydı. Gökyüzüne bakarak "Ah, hanımım. Gök Baba, sizden yana. Bakın, Talhin'in varisini taşıyorsunuz," dedi.

"Bunun için Gök Baba'ya binlerce kez teşekkür ettim. Bu karanlık günlerde bu gebeliği bana bahşettiği için çok mutluyum," dedi.

"Göreceksiniz, her şey çok iyi olacak. Mirza'mız sizi çok sevecek. Ülkemizi huzurla yöneteceksiniz."

"Başka bir şey istemiyorum. Huzurlu olalım, yeter. Çok zor günlerden geçiyoruz. Aydınlığı görmek hakkımız."

"Bu bebek, bunun habercisi," dedi neşeyle. Sonra adımları yavaşlamıştı. Sağa sola bakmıştı. "Biliyor musunuz, Ahsen Sultan'ın hizmetkarlarından duydum. Kendisi şamanlara danışmış."

"Neden?"

"Bebeğin cinsiyeti için. Şamanlarsa erkek bebek olacağını söylemişler."

Derin bir nefes aldım. Kız olsa bile Ahsen Sultan, erkeğe çevirmek için türlü türlü oyunlar yapardı. "Sultan Anne elinden gelse bebek kızsa bile erkeğe çevirmek için Gök Baba'ya adaklar keser, dualar eder."

"Ben inanıyorum, bir oğlunuz olacak."

"Bir oğlum olmak zorunda, Esin. Olmazsa olacakları düşünemiyorum. Devletin soyu, benden yürümeli."

"Hemen yerinize yenisini bulmaya bakarlar. En kötüsüyse Maralay Begümü Aşina'nın oğlunun veliaht olması olur."

"Olmamalı. Aşina, benim hayalimi yaşamamalı. Yapacağım tek şeyse doğurmak. Bir oğlan doğurmam lazım. Başka türlü bir çıkış yolu yok."

"İnanın, hanımım. Bir oğlunuz olacak ve siz Valide Sultan olacaksınız. Sonrasında bu zor günleri düşündükçe güleceksiniz."

"Böyle olmasını o kadar çok istiyorum ki! Yorucu geliyor bana her şey. Hayatımın bu şekilde olacağını düşünemezdim. Sarayda olunca her şey kolay olur sanırdım. Yalanmış. Saraya girince anladım."

"Güzel günler gelecek, hanımım. Asla karamsar olmayın. Tüm bunlar Gök Baba'nın bizi sınaması," dedi. Gülümseyip başımı iki yana salladım. Onun gibi iyimser kalamıyordum.

Yaşananlar beni karamsarlığa sürüklüyordu. Geleceğime dair umudum evlatlarımdı. Batur zaten gitmişti. Yaşayan bir ölüden ne farkı vardı? Belki toparlanırdı, bir umut bunu düşünüyordum. O toparlanasıya kadar bize saldıran olmasa bari diyordum. Hayalim bu değildi hiç. Batur güçlü olacaktı, ben yanında gururla yer alacaktım. Ben bunu hayal etmiştim. Bu hayale tutunarak kendimi yetiştirmiştim. Şimdiki gerçekse başkaydı. Gök Baba, benim hayallerimle alay etmişti.

Beni şaşırtan şey İlter'den gelen mektuptu. Oturma odamdayken mektup bana ulaşmıştı. Bunu bana ulaştırmak için karmaşık bir yol seçmişti. Kendisi gitse bile sinsi hamleleri hala vardı. Kendini unutturur sanıyordum. O gitmişti, herkes hayatına kaldığı yerden devam etmişti. Sanki hiç var olmamış gibi. En doğrusu buydu. Şu an burada olsaydı Batur'un zavallı hali karşısında ciddi bir rakip olurdu. Taht için değerli bir aday olarak öne çıkardı. İlter de deliydi ama göstermiyordu işte. Bunu kanıtlayamazdım. İlter kendini normal gibi göstermeyi başarıyordu.

Derin bir nefes alıp mektubu açıp okumaya başladım.

Tatlı Nazam!

Nasılsın? Zira ben çok iyiyim. Planımı gerçekleştirmeye az kaldı. Maralay damadı olacağım ve Aşina ile evleneceğim. Onu evlenmeye ikna etme hikayemi duyacağına eminim, çok destansı olacak. Aşina ile evlenmek için gerekirse sarayının önünde günlerce beklerim. Bunu duyarsan şaşırma. Aşina bana evet dediği zaman Maralay'ın en şanslı adamı olacağım.

Lakin korkularım var. Aşina'nın Batur yüzünden bana hayır demesini, evlensek bile Batur yüzünden aramızın bozulmasını istemiyorum. Benim isteğim o duygularını gömmesi. Benim yanımda, benimle beraberken Batur'u aramıza sokmamalı. Ona tek değer veren kişinin ben olduğumu görmeli!

Şimdi senden son bir yardım isteyeceğim. Aşina ile Batur arasında herhangi bir bağ kalmamasını sağla. Batur ona dair bir şey beslemesin, ulaşmaya çalışmasın. Aşina'nın benimle mutlu olacağımızı duysun. Hatta evleneceğimizi bile diyebilirsin. İlter dalga geçmek için saraya tüccar göndermiş dersin. Bu Batur'u incitir ama Aşina'ya aşk dolu sözler içeren mektup yazmasına engel olamaz. O sırada sen devreye yine gireceksin. Batur'un yazdığı mektubu yok etmeni istiyorum! Onun yerine nefret dolu bir mektup yaz ve Zülal'e gönder. Çünkü Aşina senin yazdığını anlar. Zülal'se buna inanmaz.

İşte sana yaptığım son iyilik. Bu yapacakların, bizim geleceğimizi daha güvenli hale getirecek. Ametist benim olacak, demir ise senin. Kolay gelsin.

Maralay'ın Gelecekteki Kağanı, Aşina Begüm'ün Müstakbel Eşi

İlter

Hayat sürprizlerle doluydu. İlter'den bu mektubu almak iyi olmuştu. Batur'un akıl sağlığı adına yapacaktım. Aşina'dan umut beslememeliydi. Ona ulaşmaya çalışmamalıydı. İlter'le Aşina'yı duyunca sinirlenecekti. Ah, Gök Baba. İnan bana, bu yaptıklarım herkesin iyiliği içindi. Lütfen, bana hakkettiğim hayatı ver. Karamsarlığın kollarına bırakma beni. Ben iyi bir hayat istiyordum, hepsi buydu.

Continue Reading

You'll Also Like

2K 255 20
"Penelope'nin numarasından telefon kayıtlarına ulaşmayı başardık ve kayıtlara göre..." Şerif Walker, elindeki kağıdı Harry ile ortalarında duran cam...
159K 21.4K 40
Kadim Çağların Şarkısı İkinci Kitap Biri Lanetli... Diğeri Kutsal... Acımasız bir kral, ülkesini korumak için neleri göz alabilir? Bronz teni ve mav...
986 125 6
"Jungkook ile tanışmış mıydın?"
PAŞAM B×B By Einsames_Rosa

Historical Fiction

21.4K 1.3K 19
1496 yıllarında Osmanlı'nın en korkulan ve saygı duyulan paşası Cemal Paşa ve onun biricik oğlan kölesi Niko'nun aşkı ( kitap tarihten bağımsızdır)