Yaklaşan Tehlikeლ

118 15 6
                                    

Oy ve yorumlarınızı benden esirgemezseniz, çok mutlu olurum.

Bölüm Şarkısı: Tamino & Angèle - Sunflower

Yayın Tarihi: 07.01.2023 (15:48)

Yorumlarınızı merakla bekliyorum! Lütfen kendinizi belli edin. :)

*Gelecek bölüm İlter olacak. :))

Talhin Sultanlığı – Başkent : Alkant

Ups! Tento obrázek porušuje naše pokyny k obsahu. Před publikováním ho, prosím, buď odstraň, nebo nahraď jiným.

Talhin Sultanlığı – Başkent : Alkant

Nazan

Şişmiş karnımı okşuyordum. Gururla taşıdığım bebeğim, beni kurtaracak olan geleceğim. Batur'un oğlu! Ah, onu kollarıma almayı sabırsızlıkla bekliyordum. Az kalmıştı, çok az. Oğlum doğduğunda tüm bu yaşadıklarımın ödülünü almış olacaktı. Hüznüm neşeye dönecekti. Kahkahalarım duyulacaktı. Bu kahkahalar zaferimin çığlıkları olacaktı.

Kapım tıklandığında gel dememle Gülfem gelmişti. Aşırı derece heyecanlıydı. Heyecanının sebebi ne olabilirdi? Tekdüze giden hayatımızda heyecan denilen bir şey yoktu. Her şey aynıydı. Yanıma oturuvermişti.

"Ne oldu?" dedim merakla.

Gülfem "Saray çalkalanıyor. Bu odada karnını okşarken her şeyden geri kalır oldun."

"Gebeliğimin sorunsuz olması adına çekildiğimi biliyorsun. Bu bebeğin hanedanlığın geleceği. Ona bir şey olmamalı."

"Hanedanlığın geleceği doğuracağın bebeğe bağlı olsaydı keşke. Sonumuz geliyor," dedi ve gözlerimi devirdim. Onun bu kuruntularını anlamak, zor geliyordu.

"Aptallığına tahammül edemiyorum. Direk söylesen her şeyi çok güzel olacak."

"Peki, direk söylüyorum. Aşina Begüm'ü bundan sonra Aşina Katun olarak anacağız. Maralay'ın hükümdarı olmuş."

Dudaklarımı büküp "Bundan doğal ne var? Zaten ülkesinin varisiydi," dedim.

"Doğal mı? Kendi kız kardeşini öldürmesi de doğal mı acaba?"

"Ne?" dedim bağırarak.

"Evet, kız kardeşini vahşice öldürmüş. Diğer ikisini de odalara kapatmış."

"Neden?"

"Ölen kardeşiyle taht kavgasına girişmiş. Diğer kardeşleri de destek verme gafletinde bulunmuşlar. Durum bu olunca Aşina bu şekilde çözmüş," dedi. Başını iki yana sallamıştı. Gözlerinde korkunun yansıması vardı. "Çok korkunç! Aşina'nın kardeşi olmak istemezdim. Onun böyle bir şey yapacağını da düşünmezdim ya."

"Bunu yapacak birisi değil. Vahşiydi ama bu kadar barbarca davranamaz."

"Casuslarımızın ilettiğine göre halkı şu an korkuyla karışık ona saygı duyuyormuş. Tarihlerinde ilk defa hanedan kanı dökülmüş ve onların kehanetine göre Aşina tarihlerinin en güçlü hükümdarı olacakmış. En güçlü ve en sert katun. En savaşçıları! Hanedan kanı döktüğü için."

"Kehanetlerden tiksiniyorum," dedim öfkeyle.

"Korkutucu bir hükümdar Maralay'ın başına geçti. Kan dökmekten korkmadığını ilk gününden gösterdi. Kendi ailesine bile acımıyorsa, düşmanlarına hiç acımaz."

"Elbette ona diz çöktürecek birisi vardır. Abartıp durma Aşina'yı."

Alaycı bir şekilde "Sen misin?" dedi. Huzursuz bir şekilde yerimde kıpırdanmıştım.

"Bilemiyorum."

"Bence öyle birisi yok! Olamaz. Batur yakın zamanda tahtta geçecek ve bu kanlı katuna karşı gereken mücadele verir."

"Batur, bu duyduklarına inanır mı?"

"İnanmamak için bir nedeni yok. Artık şundan da eminim, Nazan. Aşina bizim kehanetimizdeki hatun! O bu ülkeyi yıkacak."

"Yalan şeylere inanmayı kes," diye tısladım.

"Sen inan veya inanma. Ben buna inanıyorum. Bu ülkeyi başımıza yıkacak ve biz bir şey yapamayacağız."

Sertçe "Defol!" dedim. Bana şaşkınca baktı. Beni germişti. Onun bu çocuk masalı olacak sözlerini dinleyecek havamda değildim. Salak hatun, kendi ülkesinin gücünü nasıl küçümserdi? Aşina'dan korkmamalıydı, Talhin'e inanmak zorundaydı. Gök Baba daha son sözünü söylememişti. "Bakma öyle aval aval, git odamdan."

"Burada defol deme hakkına sahip olan benim."

"Hayır, benim. Gelecekteki Batur Han'ın, bugünse Mirza Batur'un nikahlı hatunuyum. Şimdi, git buradan," dedim. Gülfem suratını ekşitip gitmişti. Biraz zaman geçsin unuturdu.

Derin bir nefes aldım. Öfkeliydim. Duyduklarım korkunçtu. Bunları sindirecektim. Aşina her daim büyüyen bir tehlike olmuştu. Şimdi güç elindeydi, zirveye ulaşmıştı. Hükümdar olmuştu ve istese beni böcek gibi ezeceğinin de farkındaydım. Üstüme suikastçılar salabilirdi. Kendi kardeşini öldüren birisi için benim değerim ne olurdu ki? Vahşiydi. Vahşi!

Karnıma sarılmıştım. Derhal önlemlerimi artırmalıydım. Aşina ve Maralay'dan gelebilecek tehlikelere karşı olmalıydım. Hatta Batur'u da korumam lazımdı. Aptal kocam, pek sevgili Aşina'yı kızdırmıştı. Duyguları incinen hatun dünyadaki en tehlikeli hatundu. Aşina, Batur'un yanında kaldığı süre boyunca incinmekten öte her daim yerin dibini görmüştü. Şimdi Batur'u avlayabilirdi. Gök Baba, neden böylelerine güç bahşedersin ki? Aşina gibi birisi asla senin vereceğin güce layık birisi değil. Bunu kendi kız kardeşlerine kıyarak kanıtladı. Lütfen, yanımda ol. Aşina'nın pis ellerinin bana uzanmasına engelle.

Batur yanıma gelesiye kadar uyuyamadım. Odaya geldiğinde keyfi çok yerindeydi. Paytak adımları onun ne durumda olduğunu ele veriyordu. Şarabını içmiş, fahişeleriyle gönlünü hoş eylemişti. Eh, zahmet olmuş olmalı ki yanıma gelmişti. Buna şaşırmıştım. Normalde orada sabahlamayı seçiyordu. Benim buna bir itirazım yoktu. Kendisi kafasını böyle dağıttığını söylüyordu. İlk başlarda çok karşı çıkıyordum ama sonradan o böyle mutlu olacaksa ve beni bu şekilde rahat bırakacaksa karışmamak daha iyi bir çözüm gelmişti. Onun adına her şeyi yapabilecek kabiliyetim vardı. Batur zevk alemlerine dalabilirdi, arkasını ben toplardım.

Batur yatağımıza oturmuş, elini yanağıma götürmüştü. Yanağımı okşarken "Baş fahişem uyanıkmış!" dedi alaycı sesle.

"Dalga geçme, önemli bir şey oldu. Sen fahişelerinin koynundayken saray çalkalanıyor," dedim.

"Aşina, Maralay'ın başına geçmiş. Beklediğimiz bir şeydi."

"Kan dökerek geçmiş. Kendi ailesine acımamış."

Kafasını iki yana sallamıştı. "Ah, kardeş katli. Aşina ne yapıyorsa, doğrudur. Kız kardeşleri onu çok kızdırmış, bedelini ödemişler Nazan. Bizi ilgilendiren bir şey göremiyorum."

"Ayyaş halinle elbette bir şey göremezsin, kocacığım. Dün kardeşini öldüren, bugün seni ve beni öldürmekten çekinmez. Tehlikenin farkında mısın?"

"Tehlike göremiyorum. Siz hatunların fazla kuruntuları var."

"Ayık olduğun zaman göreceksin!"

"Uyu, Nazan. Böyle sinir harbine girerek karnındaki bebeğe zarar vereceksin," dedi. Derin bir nefes aldım, kollarımı kavuşturdum. Bu sefer haklıydı. Böyle düşünerek kendi bebeğime zarar verecektim.

Beklenilen olmuştu, Gülfem'in söylediğini Gök Baba duymuştu. Barlas Han, ölmüştü ve Batur başa geçmişti. Ben de onun sultanı olmuştum. Başıma takılan taçla gücü hissetmiştim. Yıllardır beklediğim andı, çocukluğumu süsleyen rüya gerçeğe dönüşmüştü. Nazan Sultan! İşte olmuştu. Aşina  ile aramda fark kalmamıştı. Artık eşit koşullardaydık. O da kendi ülkesinde bir sultandı, bende. Şimdi ülkemi ondan koruyacaktım. Bir vahşi, beni ve ülkemi yıkamayacaktı.

Gölgenin Aşkı ლKde žijí příběhy. Začni objevovat