ZİKO (bxb)

By ekimdiyelim

1.3M 99.9K 51.2K

Her şey, sosyetenin ve iş dünyasının gözdesi Affan Saltan'ın kirli işler denildiği zaman ilk akla gelen çete... More

1- İlk Tanışma
2- Rahatsız Hisler
3- Mekan
4- İstek
5- Gece Siniri
6- Ev
7- Bu Kadar Büyük
8- Kirpi
9- Sahip Olmak
10- Sıcaklık
11- Şaşkınlık
12- Bir Şey Vardır
13- Hatırlamanı Sağlıyorum
14- Öfke
15- Konuşamamak
16- Düğüm
17- İlk Temas
18- Bir Şey Yok!
19- Değişen Şeyler
20- Kırılan Duvarlar
21- Bana Mı Güldün?
22- Her Şey Normal?
23- Rüya
25- Affan'ın Sığnağı
26- Kahvaltı
27- Kravat
28- Randevu
29- Mesafe
30- Zor
31- Özür
32- Yangın Yeri
33- Gece
34- Görüşürüz
35- Affan'lar da Sinirlenir
36- Sarhoş Çakır
37- Artı Bir
38- Sönen Sigaralar
39- Ve...
40- Sönen...
41- Her şey
42- Hayal Kırıklığı Sessizlikle Taçlanır
43- Üzücü
44- Çiçekler
45- Savaş
46- Seks
47- Yaralar, İzleri ve Acıları
48- Kanlı Hesap
49- Biten Acılar
50- Özlem
51- Ev

24- Kabulleniş

33.6K 2.2K 1.6K
By ekimdiyelim

Selam yavrular. Okullar açılalı bir hafta olmuş, dün de kpss vardı umarım iyisinizdir, ben genelde iyi olmuyordum. Neyse değilseniz de bu bölüm ilaç gibi gelecek zaten.

Bu arada bölüme başlamadan önce yanınızda büyük bardakta buzlu bi su bulundurun... ihtiyacınız olacak:)

"Ya abi!"

Duyduğum ince ve cırtlak sesle irkilirken, yaklaşık yarım saattir açık olduğu halde ekranda oynayanları görmediğim televizyondan bakışlarımı çekip gelen kişiye baktım.

"Noldu?" Umursamazca sordum.

Salonun kapısında duran küçük cadı bu tavrımdan hoşlanmamış olacak ki, elleri iki yanında yumruk olmuştu. Salon girişindeki iki basamaklı merdiveni tekte inip hızlıca yanıma geldi ve yanıma, boş olan kısma oturdu oflayarak.

İlk bir bana sonra yanımda duran pikeye baktı. "Burada mı geceledin?" Sadede gel der gibi baktığımda. "Neyse konu bu değil. Artık Güngör'ü rahat bırak." Diye çemkirdi.

"Çemkirme kulağımın dibinde, başım ağrıyor." Gece boyu uyumamıştım.

"Bana ne!" Derken daha çok bağırdı.

Bir elim, olduğu tarafımdaki kulağıma giderken yüzümü buruşturdum. "Özgür 22 yaşında kızsın 2 yaşında bebek gibi davranıyorsun, utan az."

"Sevgilimi rahat bırak, ağzına sıçmışsın dün." Dün işe gitmemiş tüm işleri o piçe yıkmıştım.

"Haketti o göt, sen karışma." Dediği şeyin yeni anlayıp kaşlarımı çattım. "Sen lavukla mı görüştünde biliyorsun bunu?"

"Tabi ki görüştüm, başını bile okşadım yavrumun." Yavrum derken gözlerindeki hırs anlık olarak kaybolmuştu.

"Özgür ben sana demedim mi ben diyene kadar görüşmek yok diye."
Benim öfkelenmem onu biraz rahatlatmış gibi kollarını göğsünde bağlayıp koltuğa yaslandı.

"Demiş olabilirsin abiciğim ama hatırlıyorsan ben de sana mağaranda bizon avlamaya devam edebilirsin demiştim."

"Ulan-" diyecek bir şey bulamayıp ayaklandım. "Eğer sözümü çiğnemeye devam edersen yarın şehir dışında olan işe adamlardan birini göndermek yerine o piçi gönderirim, nah görür senin yüzünü bir hafta." Salondan çıkarken son sözümü söyledim.

"Piç deme sevgilime!" Diye bağırırken sesi tüm evde yankılandı.

Mutfağa geçtim ve kendime soğuk su koydum.

Aslında dün işe gitmememin sebebi Güngör falan değildi, o gece gördüğüm rüya... O rüyanın sabahında soğuktan nefret etmeme rağmen buz gibi bir suyla duş alıp kendime gelmeye çalışmıştım. O da yetmeyince Güngör'ün canına okuyup dikkatimi dağıtmaya çalışmıştım ama yok, amına koduğumun rüyası tüm dengemi sikip atmıştı.

Belkide uzun bir zamandır tatmadığım bir duyguyu tadıp korkmuştum. Dün gece uyumaktan korkmuştum.

Aynı şeyleri görme ihtimali beni çıldırttığı için tüm gece gözümü bile kırpmamıştım.

Gece boyu sadece düşünmüştüm. Rüyamda onu görmemiş sadece hissetmiştim, herhangi birisi de olabilirdi ama onu görmüştüm. Çünkü manipüle ediyordu piç, bilerek yapıyordu. Şu ana kadar hiç görmediğim şeyleri şimdi görmem kesinlikle bundan kaynaklıydı.

Üzerine bir de son zamanlarda kendime hiç zaman ayıramamıştım.

"Evet." Dedim sonunda bulmuş gibi. "Sarı saçın, mavi gözün..." Onun koyu renk gözleri ve saçları. "Ve kıvrımlı bir vücudun beni kendime getirmemesi mümkün değil." Derken söylediklerimin aksine kıvrımlı bir vücut belirmedi gözümün önünde, kaslı ve uzun bir beden belirdi.

Ne kadardır içmeden elimde tuttuğumu bilmediğim suyu tek yudumda içip sert bir şekilde tezgaha koydum.

"Aynen öyle sarı göz, mavi saç."

Hızlı bir şekilde ılık bir duş alıp, üstüme siyah bir tişört, altıma da aynı renkte bir pantolon geçirdim. Aşağıya indiğimde Özgür'e sadece "Çıktım." Diye seslenip hızlıca kapıdan çıktım.

Dışardaki adamlar kapıdan benim çıktığımı görünce hızlı bir şekilde duruşlarını düzeltti.

"Abi bir şey mi istedin?" Diye sordu korumaların başı olan olan Şükrü.

"Takılcam biraz, sadece bir araba gelsin peşimden."

"Güngör abi, ben olmadığım zamanlar en az 2 araba olsun arkasında demiş-"

"Şükrü?" Diye sözünü keserken arka cebimden sigarayı paketini alıp bir dal çıkardım ve dudaklarımın arasına yerleştirdim.

Anında arka cebinden çıkardığı çakmağı uzatırken "Tamamdır abi." Dedi.

Arabaya bindiğimde ilk bi duraksadım. Nereye gideceğimi ben  de bilmiyordum, şimdi Güngör olsa 50 tane mekan sayardı hemen. Götlük yapmasaydı beraber çıkardık.

Bir kaç dakika düşünüp en sonunda aklıma gelen yerle motoru çalıştırıp yola çıktım. Yarım saatin sonunda büyük mekanın önünde durdum. Arabanın anahtarını önümde duran çocuğa verip beklemeden içeri girdim. Zaten tanındığım için ekstra bir ilgiyle beni bir masaya aldılar.

*

Son yarım saattir önümde duran ve hala bir yudum dahi içmediğim viski dolu bardaktaydı gözlerim. Boynumdaki zincir kolyeyi sıkıntıyla çekiştirirken kafamı kaldırıp önümdeki sesli kalabalığa baktım.

Geniş mekanda herkes kendinden geçmiş gibi dans edip eğleniyordu.

Allah aşkına ne bok yemeye bu kadar mutluydunuz amına koyduklarım.

Buraya gelmiştim ama düşüncelerimin kaydığı yer yine aynı yerdi, o yüzden geldiğimden beri sadece oturmuştum. Hatta zamanında işine yardım ettiğim ve bana minnet dolu olan bu mekanın sahibi onlardan memnun olmadığımı düşünüp mahcup bir şekilde yanıma gelip sormuştu, eksik bir şey var mı diye.

Orospu çocuğu Affan yüzünden düştüğüm hal iyice sinirimi bozuyordu. Geliş amacımı hatırlayıp kafamı kaldırdım.

Bir kaç kızın gözleri ilgiyle masamda dolanıyordu ama locanın iki yanında duran adamlarım yüzünden adım atamıyorlardı.

Gözlerim gece mavisi kısa bir elbise giyinmiş sarışın kızı üstünde durdu. Baştan aşağıya çekinme gereği duymadan süzdüm vücudunu. Hafif dolgulu ve kıvrımlı vücudu tam benim tipimdi. Gözlerine baktığımda gülümsüyordu, onu süzmem hoşuna gitmişti. Kaşlarımı kaldırıp, kısa bir kafa işareti yaptığımda alt dudağımı ısırıp yanıma doğru adımladı. Şükrü izin alır gibi bana baktığında onayladım.

Kız yanımdaki boşluğa oturdu yavaş bir şekilde. "Erva ben." Başımı salladım. Güzel kızdı. Elimi ince beline atıp kendime yaklaştırdım, bu hareketimle daha çok yaslanmıştı bana. "Senin ismini öğrenmeyeyim mi?" Diye sorarken eli karnımın üstünde dolaşmaya başladı.

"Kim olduğumu biliyorsun, bu muhabbete hiç girme. Hoşlanmam."

Sert sesim bocalamasını sağlarken hemen durumu toparlamaya çalıştı ama konuşmasını istemiyordum. Açık olan saçının bir tutamı tutup kulağının arkasına sıkıştırdığımda sustu. Heyecanlanmış ve sevinmişti. İstediğim şeyi anlamış olacak ki, dudakları boynuma indi. Küçük küçük öpmesi bana herhangi bir şey hissettirmedi.

Ben boynumdan etkilenirdim.

Küçük el yavaşça göğsüme çıktığında gözümü kapattım, bu etkilemişti ama bir şey eksikti. Bu eller fazla küçüktü... Aklıma gelen şeyle gözlerimi araladım hızlıca.

Kafayı yemek üzereydim.

Bu sefer kızı beklemeyip yanağını kavradım ve dudağına yaklaştım. Aramızda santimler kala duraksadım, yine aynı sıcaklığı hissedebilmeyi bekledim. Biraz daha yaklaştım, kızın dudakları aralandı, bekledim...

Şu an tenime değen beden her ne kadar sıcak olsada beni üşütmüştü. Halbuki Affan ne kadar soğuk olursa olsun her zaman sıcak hissettiriyordu.

Başımı hızlıca diğer tarafa çevirdim ve derin bir nefes çektim.

"Bir sorun mu var?"

Telefonuma gelen bildirim dikkatimi çekerken kıza cevap vermedim. Elimi belinden çektim ama o kolunu omzumdan çekmedi, umursamadım.

Güngör mesaj atmıştı. Piç bu saatte ne diye rahatsız ediyorsa... telefonu açıp mesajlara girdim.

Güngör: Gelmiyor musun sen?

Ziko: Nereye?

Güngör: Bugün Affan'ın caddedeki mekanının açılışı var. Söylemedi mi sana?

Söylememişti...

Ziko: Yok gelmiyorum.

Güngör: Anladım. Öyle etrafta göremeyince sorayım dedim.

Güngör: Aklın kalmasın burada bizim adamlardan da 15 kişi koydum kapıya nolur nolmaz. Sıkıntı yok yani.

Ziko: İyi.

(Görüldü)

Güngör yazıyor...

Güngör: Yalnız ortam fena he.

Güngör: Tamam fazla testesteron falan var ama Affan felaket bir şeye sönüştürmüş burayı.

Ziko: İyi bok yemiş Güngör.

Güngör: Ziko ya ne zaman geçecek bana olan sinirin. Tamam ağzıma sıç ama şöyle davranma.

Son yazdığı şeye bakarken içim sıkılmıştı. Bu sıkılmanın kaynağında yatan kişinin Güngör olmaması ekstra canımı sıkıyordu.

Beni niye çağırmamıştı ki? Tüm mekanı tasarlarken fikirlerimi alıp durmuştu, beğenmediğim ya da ağız büktüğüm hiçbir şeyi onaylamamıştı ama açılışına Güngör'ü çağırmıştı. Gerçi çağırmasada bizden birisinin orda olması gerekiyordu.

Ziko: Yeteri kadar hıncımı almadım daha.

Güngör: Tamam beklerim ben.

Güngör: Bu arada sen bu Affan'ı bu kadar yamyamın arasında nasıl yalnız bıraktın anlamıyorum.

Ziko: ne yamyamı?

Güngör: Ziko gay bar açtı adam ve burada çok fazla erkek var ve tekrar söylüyorum gay bar yani hepsi gay ve şöyleki seninkide gay.

Güngör: Baksana nasıl pirana gibi yapışmışlar adama.

Güngör: *görüntü*

Gördüğüm görüntü anında vücudumun kasılmasını sağlarken yanımdaki kız kendimden uzaklaştırdım. Fotoğrafı yaklaştırdım biraz daha.

Siyah şık bir takım gitmiş Affan'ın etrafını 4 tane adam çevrelemişti. Bunda sıkıntı yoktu ama aynı Güngör'ün dediği gibi hepsi dilleri dışarda bakıyordu Affan'a.

Güngör: *görüntü* bak bu yanındaki çok fena he geldiğinden beri bir saniye ayrılmadı seninkinin yanından.

2. Gelen fotoğraf bildiriminle diğer görsele baktım. Aralarında Affan'a en yakın olanın bir eli Affan'ın belindeydi bu sefer. Affan da ona bakarak gülüyordu hemde gayet samimi bir şekilde. Aynı bana güldüğü gibi.

"Bu piç niye gülüyor böyle."

Sinirlendiğimde ensemde başlayan bir sıcaklık oluyor tüm kafama yayılıyordu, aynı şu an olduğu gibi.

Telefonu kapatıp fırlatırcasına masaya attım. Yanımdaki beden titremiş, Şükrü bir sorun var mı diye bana bakmıştı.

Ben uyku bile uyuyamazken bu piçin keyfi nasıl bu kadar yerinde olabiliyordu? Gelip tüm dengemi altüst ettikten sonra hemde?

İç dudağımla parçalarcasına uğraşırken, tek dizimi devamlı sallıyordum. Gözlerim etrafta dolaştı hızlı hızlı. Belini kavrayan elin farkında değil miydi?

Amına koduğumunun kibarcığı

Hırsla yerimden kalktığımda korkan kızı umursamayıp locadan çıktım. Ne ara mekandandan çıkıp, arabaya bindimde yola çıktım hatırlamıyordum bile. Aşırı öfkeliydim... Aşırı.

15 dakikanın sonunda istediğim yere vardığımda arabadan çıkıp kapısını kırarcasına kapattım. Önümdeki korkudan sinmiş çocuğa anahtarı verip sert adımlarla içeri girdim.

Açılıştan kaynaklı kalabalık öyle böyle değildi. Öyle alelade bir mekan olmamıştı, aşırı şık ve gösterişliydi. Herkesin üstünden zenginlik ve elitlik akıyordu.

Siktiğiminin conconları.

Gözlerim bu kalabalığın arasında onu aradı. Güngör gözüme çarptı, bar taburesinde oyurmuş etrafı kolaçan ediyordu. Fotoğraftaki köşeyi hatırlayıp baktığımda onu buldum.

Hala gülüyordu ve... O adamın eli hala belindeydi.

Yeri parçalamak istercesine attığım adımlarla yanına ulaştığımda, tam karşısında durdum. Kalabalığın bakışları bana döndüğünde en son o döndü bana.

Beklemiyor olacak ki gülümsemesi soldu ve şaşkınlıkla gözleri büyüdü. "Çakır?"

Bakışlarımı ondan çekip aşağıya indirdiğimde o elin hala belinde olduğunu gördüm. Gözlerimi anlık kapatıp açarken sert bir soluk aldım.

"Gelsene sen bir." Tehditkar çıkmıştı sesim.

"Şu an bir konuşmanın ortasındayım gördüğün gibi." Beklemediğim cevap kaşlarımı çatmama sebep oldu. Ben çağırıyordum ve bunu mu diyordu gerçekten?

Başımı anlık olarak sağa doğru eğip kaldırdım. Çok fazla sinirleniyordum. Belini tutan adamın tarafındaki kolunu tuttum ve dişerimin arasından "Beni şu an ikiletmek istemezsin Saltan." Dedim.

Gülümsedi. "Tam olarak bunu yapmam gerekiyor ama, misafirlerim var."

Evet benim sınırım buraya kadardı.

Kolunu sıkı bir şekilde kavradığım gibi ilerledim ve peşimden onuda sürükledim. "Çakır?" Seslenişini umursamadan kalabalığın arasında yürümeye devam ettim.

Üst katın merdivenlerini çıkıp, daha önceden toplantı yaptığımız odanın önünde durduğuma beklemeden içeri girdim ve Affan'ın kolunu fırlatırcasına bıraktım.

Bir kaç adım uzağımda ne olduğunu anlayamazken sorgularcasına yaklaştı. "Ne oluyor Çakı-"

"Ebenin amı oluyor orospu çocuğu!"

Tüm hırsım ve öfkemle birlikte beklemeden yüzüne geçirdiğim yumrukla geriye doğru sendelerken son anda dengesini kurup düşmekten kurtuldu.

Yumruğumdan kaynaklı yana dönük başını yavaşça bana çevirdi. Patlamış dudağının bir tarafı yukarı kıvrılmış keyifle gülüyordu. Psikopat! Gözlerini gözlerimden ayırmazken genişledi gülümsemesi. "Sonunda."

Baş parmağıyla patlayan dudağındaki kanı sildi. Sonra parmağındaki kana baktı ve alt dudağını dişledi.

Ben öfkeyle solurken, o keyifle doğruldu. Ne benim öfkeli bakışlarım ne de onun o gülümsemesi soldu ve sonunda ikimizden aynı anda birbirimizin üstüne atıldık.

"Beni çok bekletmediğin için teşekkür ederim." Üzerime doğru gelirken gülerek konuştu.

Yüzüne geçirmek için kaldırdığım elimle ensesini kavradığım gibi dudaklarına yapıştım.

İkimizde aynı anda inledik.

Büyük elleri anında belimi kavrarken olabildiğince kendine çekti beni. Hırsla asıldığım dudaklarının tadı kendimden geçiriyordu. Üst dudağımı dudaklarının arasına alıp emen Affan'da o her zamanki kibarlığı yoktu, sertti. Umursamadan alt dudağını sertçe emdim.

Nefes almadan sert soluklar arasından birbirimizi öperken ikimizinde elleri durmuyordu. Belimi devamlı sıkıp beni kendine bastıran el dikkatimi dağıtıyordu. Dudağımı ısırmasıyla kendimi tutamayıp tekrar inledim ve bununla birlikte üstüme gelmeye başladı. Hareket eden dudaklarımız ayrılmazken geri geri gittim, sırtım duvara sertçe çarptığında dudaklarımız anlık olarak ayrıldı.

"Amına koduğumunun kibarcığı!" Güldü.

Ensesini daha sıkı tutarak kendime çektim tekrardan, bekletmeden o da atıldı dudaklarıma. Kafasını yana eğerek ağzında kendime yer açtım ve beklemeden dudaklarının arasından dilime gönderdim. Bu hareketimle acı çeker gibi bir inleme bırakıp vücudunu tamamen üstüme bastırdı.

Tadı kafayı yedirtecek kadar güzeldi.

Dilimle tüm ağzının içini talan ettim, devamlı sağa sola kafamı eğerek dokunmadığım yer kalmasın diye çabalıyordum. Sanki öptükçe daha fazla tatlı geliyordu ağzı.

Affan geri çekilmek için hamle yaptığında ensesinden tutak buna engel oldum, bu sefer başını yana eğdi, bir eli belimden yüzüme çıktı ve dudaklarında kurduğum hakimiyeti anlık olarak kendine alıp bu sefer o diliyle benim ağzıma girdi.

Önemli değildi. Tadını aldığım sürece kimin içerde olduğu önemli değildi.

İçimde olan dilimi dayanamayıp kendi dudaklarım arasında sıkıştırıp emerken aldığım hazla mırıldandım.

Bu sefer boşluğumdan yararlanıp geri çekildi çok uzaklaşmadan. Gözlerimiz aralanırken nefes nefese kalmıştık ikimizde, sert soluklarının arasında güldü kısaca.

"Gülüp durma piç."

Çenesi kasılırken ani bir hamleyle çenemi kavrada ve dibime kadar girdi. "Ağzın çok bozuk Çakır... ama garip bir şekilde rahatsız etmiyor." Fısıltı şeklinde konuştuğunda bakışlarım dudaklarına kaydı. Daha doymamıştım, istiyordum. "Şu an beni öpmek için nasıl deliriyorsun farkında mısın?"

Sertçe yutkunup ben de ensesindeki elimi sıkılaştırdım ve kendime çektim, dudaklarımız anlık olarak temas etmişti. "Farkındayım Saltan, o yüzden devam et."

Beklemediği cevap onu keyiflendirirken çenemdeki elini sıkılaştırdı ve hafif öne doğru çıkan dudakalarımı sıkı bir şekilde öptü geri çekilmeden bu sefer dudağımın hemen altını öptü. Aynı şekilde çenemden aşağıya doğru öperek boynuma indi.

Yaptığı her hareket ayrı etkilerken kasıklarımdaki sızı çoğaldı. Eğildiği için benden uzaklaşan bedeni kasıklarıma iyi gelmemişti. Daha fazla dayanamayıp ensesindeki saçları kavrayıp bana bakmasını sağladım. "Öpmek istiyorum."

"Ben de." Dedi ve büyük avucuyla göğsümü kavradı ve sıktı. Beklemediğim hareket inlememi sağlarken gözüm kapandı. "Burayı."

Tam ağzımı açacağım sırada eli tişörtümün eteklerine gitti ve hırsla yukarı doğru çekiştirdi. Yaptığını sorgulamadım çünkü benimde daha fazla temasa ihtiyacım vardı. Başımdan çıkan tişört öylece yeri boylarken beklemeden çıplak göğsümü kavradı ve bu sefer sertçe sıktı. Alt dudağımı dişleyip ağzımın içinden sızlandım. Diğerinide kavrayıp sıktı. "Ah." Çok acıtmıştı.

Göğüs hizamda olan başını hafifçe kaldırıp bana alttan baktı. Nasıl gözüküyordum bilmiyorum ama bakışları sertleşti. "Fazla bile dayandım." Dedi ve beklemeden ağzını bu sefer göğsüme dayadı. "Imm." Aldığı hazla derin bir nefes aldı burnundan.

Sıcak ağzının içine haps ettiği göğüs ucumu öptükten sonra emmeye başlamasıyla hırıltılı bir şekilde inleyip başımı arkamdaki duvara yasladım.

"Orospu çocuğu!"

Ettiğimle küfürle dişlerini geçirdi bu sefer, ensesindeki saçları çekiştirdim. Başımı eğip ona baktığımda durmadı ve diğer göğsüme geçti. "Kafayı yiyeceğim." Aynı şekilde ıslak bir şekilde diğer göğsümü yalayıp yer yer emmeye başladı. Boşta kalan göğsümü ise eliyle dolduruyor sertçe sıkıyordu.

Canımın yanmasını beni sinirlendirmek yerine daha fazla etikilerken başımı tekrar duvara yaslayıp ağzınla yaptığı şeyin keyfini sürdüm.

Ne kadar geçti bilmiyorum ama artık göğüslerim sızlamaya başladığında "Yeter bu kadar." Dedim sızlanarak ama durmadı, kendinden geçmiş gibi devam ediyordu. Saçlarını sertçe çekip bana bakmasını sağladım ve sert bir şekilde konuştum. "Yeter dedim Saltan."

Islak dudaklarına dayanamayarak kafamı eğdim ve sevdiğim o tada tekrar yapıştım. Anında karşılık veren dudaklar doğrularak üzerime abandı tekrardan.

Daha fazla temas etme isteğiyle elim ceketine gitti ve üstünden sıyırıp yere fırlattım. Gömleğinin düğmelerini geçtiğimde öpüşmeye ara vermedim. Siktiğiminin düğmesini bir türlü çıkmayınca "Sikicem ama he." Diye tısladım.

"Ben de." Alayla değil gayet ciddiyetle söylemesi aletimdeki sızıyla baş edemeyeceğim kadar çoğalırken tekrar dudaklarıma öpmeye dönmüştü. Elimi kenara çekip düğmeleri o açtı bu sefer.

İkimizin hareketleride aceleci ve sabırsızdı.

Sonunda gömleğide çıktığında kollarından sıyırdım ve yere fırlattım. Gözlerimizdeki karartı büyürken yerlerimizi değiştirip bu sefer ben onu duvara ittim.

Affan gülecek gibi oldu ama gülmedi ya da gülemedi. Şu an ikimizde zor durumdaydık. Kendimi üzerine yasladım, öpüşmekten sızlayan dudaklarımı umursamayıp tekrar öptüm, bana asla yetmeyecek gibiydi.

Kabaran erkekliğimi karşı koyamadığım bir dürtüyle ona sürtmeye başladım. Aldığım hazla inlerken sert nefesimi burnumdan verdim.

Elleri kalçalarımı bulurken bu sefer o inledi sert bir şekilde ve kendine bastırdı beni. Alınını alnıma dayadı, dudaklarımız aralık nefeslerimiz birbirimizin yüzünde dağılırken. "Çakır?" Dedi. Gözlerimi araladım ve baygın bakışlarla yüzüne baktım.

Biraz geri çekilip yüzüme baktığında orada bir şeyler patlamış gibi oldu. "Bu şu an çok fazla olabilir ama sende çok fazlasın Çakır."

Anlamayarak baktığımda eli hızlı bir şekilde pantolonumun önüne indi ve düğmeyi çözüp fermuarını indirdi.

Kaşlarımı çattım. "Ne yapıyorsun?"

"Güven bana." Derken sesi hiç güven verici çıkmamış ve yerlerimizi tekrar değiştirip beni duvara yaslamıştı.

"Ne güveni la-Ah."

Baksırımdan içeri giren el artık acımaya başlayan aletimi kavradığında başım arkaya düşmüş neredeyse bağırarak inlemiştim.

"Saltan!"

"Efendim?"

"Orospu çocuğu ne yapıyorsun?" Diye tısladım.

Elini hareket ettirmeye başladığında delircek gibi oldum. "Sana dokunuyorum." Aletimi baksırımdan çıkardığında yaşadığım rahatlamayla sesli bir nefes verdim. Gözlerimin içine bakarken elini fazlasıyla sert olan aletimin üstünde aşağı yukarı çekmeye devam etti.

"Siktir." Normalin aksine sıcak olan eli çok iyi hissettiriyordu.

"Durmamı ister misin?"

Ensesindeki saçlarından çekip yüzünü kendime yaklaştırırken alınlarımızı birbirine yasladım tekrardan ve öfkeyle soludum. "Kes sesini ve devam et."

Çok kısa bir an gülüp elini aletimden çekti, kaşlarım çattım. Ne bok yiyordu bu şimdi. Bu halime gülerken elini kaldırdı ve bir şey söylemeden orta ve işaret parmağını ağzıma soktu. "Kuru kuru olmaz." Parmakları dilimin üstünü okşarken. "Em." Diye sert bir tonda emretti. Dediğini yaptım. Ağzımdan çıkardığında parmakları ıslanmıştı.

Tekrar hızlı bir şekilde aletimi kavradığında artık rahatlamak istediğimi fark ettim.

Kendimi fark etmeden eline iterken göğsüme inip zevkimi katladı. "Siktir!"  Hareketleri her inlememde daha fazla hoyratlaşırken, artık dayanamıyordum. Devamlı sağ sola hareket eden başımla sona ulaşmak için yanıp tutuşuyordum.

Elinin hızını arttırdı ve penisimdeki elini biraz daha sıktı, elinin altında kıvranırken tüm kanın kasıklarımda toplandığımı hissettim. Titremelerim çoğalırken odağımı kaybetmiş ve başımı arkaya daha çok bastırmıştım.

"Saltan." Diye inledim.

"İşte bunu duymak... Adımla inlemen..." Elinin hızını kesmezken boştaki eliyle çenemi kavrayıp sıktı ve dudağıma sıkıca öptü. "Siktir! Şu an seninle ilgilenmem gerek."

Dudakları arasında ilk defa çıkan bu küfür beni şaşırtırken aynı zamanda deli gibi etkilemişti. Bu nasıl bir yoğunluktu?

Vücudumun titremeye başlamasıyla geleceğimi anladım. "Siktir- Saltan geli-."

Dudakları böldü beni. "Evet geliyorsun..." dedi fısıltıyla ve elinin hızını arttırdı. Güç almak istercesine alnımı alnına dayadım, aldığım nefesler yetmeyince dudaklarımı araladım.

"Ağzın önümde şöyle dururken neler hayal ettiğimi ve kendimi nasıl tuttuğumu bilsen beni gerçekten tebrik ederdin Çakır." Diye zar zor konuştu.

Ve son kez sert bir şekilde baştan aşağıya çekmesiyle hırıltılı bir nefes alıp boşalmaya başladım. Titreyen vücudumla kasılarak rahatlarken inliyordum.

Affan'ın eli hala hareketini kesmezken dudaklarımın aralık olmasını umursamadan öpüyordu ağzımı hoyratça.

Sonunda titremelerim azaldığında dudağını uzaklaştırdı ve ikimiz arasından aşağıya doğru baktı. O benim çıplaklığımı izlerken benim gözüm Affan'ın pantolonunu aşırı derece zorlayan aletinde takılı kaldı. Sertçe yutkundu. Benim sıvımla kaplı elini kaldırdı ve dikkatle izledi.

Bu kadar dikkatli bakması normal miydi?

"İştahım kabardı." Dediği şeyi anlamamıştım.

Nefes nefese yüzüne bakarken dudaklarını araladı ve parmaklarını yalamayı başladı.

"S-sen."

Beni umursamadı, gerçekten zevk alarak yaladı tüm parmaklarını ve arada gözlerini gözlerimi dikmeyi ihmal etmedi.

Sonunda dudaklarının kenarındaki ıslaklığıda diliyle yalayıp yutkundu.

Bana baktığında ifadem onun komiğine gitmiş olacak ki burnundan nefes vererek güldü. "En azından bunu hak ettiğimi düşündüm." Yaklaştı ve son kez dudaklarımı öptü sıkıca. 

Huh

Yeminle paslanmışım, ağlama zırlama taşak modu yazarken bu kadar zorlanmıyorum. En son ne zaman yazmıştım smut hatırlamıyorum bile.

Neyse düzelcez inşallah be.

Continue Reading

You'll Also Like

1.8M 78.9K 63
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
671K 13.3K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
735K 30.7K 48
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
3.5M 128K 71
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...