KANATLARIN RUHU

By aybukego

5.2K 1.1K 3.4K

Her hikaye bir intikam yolcuğuyla başlardı. Karakter zarar görürdü, gururu ezilirdi ve bazen de kaçardı. Düny... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Birinci Kitap Finali

Bölüm 35

12 3 0
By aybukego

Klus odasına karanlık çökene kadar odada volta atıp durdu. Mermer zeminin soğuk hissiyatı içine işleyene kadar odayı dolandı. Geldiğinden beri gözüne çok çarpmayan kapının tuvalete, sıcak su akan bir çeşmeye ve kanatlarını bile alabilecek kadar büyük küvete açıldığını öğrendiğinde nefesini büyük bir rahatlama ile verdi.

Küvet dolarken kurduğu plan hakkında yeni şüpheleri canlanmaya başlamıştı. Katherine, onun bunu bildiğini öğrenirse işini babasına bile bırakmayabilirdi. Çok büyük ihtimal Klus'u bilgi için babasına sunması uğurlama töreninden sonra sunacaktı. Belki de kendi işini bizzat kendisi halledecekti. Belki hiç sunmayacaktı. Katherine ve bulundukları durum tahmin edilemezdi.

Klus suyun sıcaklığını kontrol ettikten sonra üzerindekileri çıkarmaya başladı. Kendi pantolonlarından bin kat daha kaliteli olduğu belli olan bir pantolonu bir kenara katlayıp koydu. Pantolonla aynı renkteki yeleği de duvara monte edilmiş rafa bıraktı. Kanatlarının rahatlıkla çıkması için sırtında iki uzun kesik bulunan gömleği de kenara çıkardı. Bu gömleğin ilginç bir şekilde bileklerine doğru bollaşan bir kesimi vardı.

Her şeyden kurtulduğunda suyun sıcaklığının bedenini sarmasına izin verdi. Sanırım ilk defa duş alırken akan sıcak suyun soğuma ihtimaliyle karşı karşıya değildi. Su bütün kaslarını gevşetirken suların ufak parlak tüyleri arasında süzülmesine olanak tanımak için kanatlarını biraz açtı. Kafasını suya sokup uzun saçlarının ıslanmasını sağladı.

Musluğun hemen yanındaki sabun şişesini aldı ve saçlarını sabunlamaya başladı. Tam bu sırada içerideki odanın kapısının gürültüyle açıldığını duydu. Klus için kim geldiğini tahmin etmek zor değildi. Gözlerini devirerek saçlarını köpürtmeye devam etti.

"Klus!" diyen ses Klus'un tahminini onaylıyordu. Saat gece yarısına gelmek üzereydi. Klus kızın bir gün bile bekleyemeyeceğini biliyordu ancak bulduğu ilk boşlukta buraya gelmesini de beklememişti.

"Banyodayım, Katherine," dedi Klus ve durdu. Kızın sinirlenince ne kadar dengesiz olduğunu az çok bildiği için ekledi. "Sakın gelme!"

Klus, Katherine'nin söylenmelerine rağmen o kadar sakince ve yavaşça yıkandı ki Katherine'nin sözcükleri artık söylenmeyi aşmaya başlamıştı. Çıkardığı kıyafetlerini geri giyindi ve saçlarının suyunu temiz bir havluyla aldı.

Sonrasında konuşmanın nerelere gideceğini bildiğinden elleri kulak memesini yukarı doğru uzantısını takip etti. Kulağın yukarı kıvrılmış sivri ucuna varmadan önceki ufak bir çıkıntıyı hissettiğinde dişlerini birbirine kenetledi. Derin bir nefes aldı ve sivri uçları küçük bir hançere dönüşecek şekilde kulağından kopardı. Kopardığı küçük sivri parçaları pantolonunun cebine attı ve saçını ensesinden kulaklarını kapatacak şekilde bağladı.

Küvettin karşısına yerleştirilmiş rafları hızlıca taradı. Sonrasında ise küvet arka tarafında kalan tavana ince bir zincir yardımıyla asılmış küçük saksılara kısa bir göz attı. Yanına alabileceği başka bir şey bulmak için çırpınıyordu ve Katherine'nin tehdit dolu sözleri ise kulağını tırmalamaya başlamıştı.

Eli kapının kulpundayken aklına gelen bir fikirle saksılara ilerledi ve iki tane saksının tavana asılı kancalarından çıkmasını sağladı. Elleri oldukça hızlı hareket etmesine rağmen ses çıkartmıyordu. Zincirleri çıkardıktan sonra her şeyi alabilecek genişlikte görünen pantolon cebine yerleştirdi. Saksıları küvetin karşısındaki raflara koyarken herhangi bir durumda dikkat çekmemesini umdu.

Kapıyı açarken Katherine'nin kulaklarını saklamaya çalıştığını sinirden fark etmemesini umut etti.

"Katherine, hoş geldin!" dedi. Katherine'nin her an saldıracakmış ifadesine zıt olarak yüzünde sahte bir gülümseme vardı. Kadın derin bir nefes alıp verirken devam etti. "Gecenin bir yarısı eşlikçini ziyaret etmedeki nedenini tahmin edebiliyorum ancak banyodan çıkmam için bu kadar acele etmenin sebebi nedir?" diye sordu. Ses tonu alaycı değildi aksine çok heyecanlı bir arkadaşmış gibi davranıyordu.

"Senden ve belki de herkesten bir şey gizlediğimizi ima ettin, Klus. Sırf seninle tekrar konuşmam için yaptığın bir oyun muydu?" dedi Katherine. Yüzünü sakin ve ifadesiz tutmak için çaba harcadığı çok fazla belli oluyordu.

"Eğer bir oyun olduğunu düşünüyorsan burada ne işin var, Katherine? Ya da gecenin bu vaktinde buraya gelip neden bunu soruyorsun? Neden bu kadar acelecisin ve sinirlisin?" Klus karşısındaki kadını çıldırtmak istercesine uzunca bir süre duraksadı. "Yoksa Truman Hanesi gerçekten de bir şeyler mi gizliyor, vârisim?"

Klus'un sağ eli sondaki cümlesinden önce cebine gitmişti. Her an kendini savunmak için bekliyordu. Aralarında bir süre sadece Klus'un ıslak kanatlarından damlayan su damlaların sesi duyuldu. Bir an sonra ise Katherine ne yapacağını bilemez halde Klus'a bakmaya devam ediyordu.

"Nereden öğrendin?" diyebildi en sonunda. Klus'a bir adım yaklaşınca Klus cebindeki yaklaşık bir parmak uzunluğundaki sivri kulak parçasını kavradı. Katherine'nin kontrolünü kaybedeceğini biliyordu. Kulaklarının kulak memesinin orada kıvrılıp uzaması ve sivrileşmesi sonucu oluşmuş kısımları koparılınca sertleşiyor ve kırılmaz bir hal alıyordu. Bir Daekarta'nın sivri uzvunun deriye girince salgıladığı özü bir Angekarta'nın ölümüne yol açardı. Aynı şekilde Angekarta'nın uzvunun Daekarta'ya zarar vermesi sonucunda ölümle burun buruna gelen Daekarta olurdu. İki farklı ırkın birbirlerine karşı korumasıydı. Klus da iki ırktan da kanı vardı.

"Kimden öğrendin?" diye bağırırken Klus'un boynunu kavradı. Uzun ve muhtemelen bakımlı tırnakları Klus'un derisini zorluyordu. Klus kadının bir sonraki hamlesini tahmin ederek gözlerini kaçırdı. Zihnine girerse her şey biterdi.

Bir anda Klus'un da tahmin etmediği bir şey oldu ve Katherine nefes alamayacak hale sokmuş olduğu Klus'u bıraktı.

"Sana tek bir soru soracağım, Klus. Ve vereceğin cevaba göre karar vereceğim..." dedi Katherine gözlerini Klus'tan kaçırarak. Klus bundan sonrasında asla ama asla Katherine'yi bölmemesi gerektiğini de biliyordu.

"Raymond'un ölümüyle," derken sesi titremişti. Klus, Katherine'nin gözlerini yerden kaldıramama sebebini ancak anlayabilmişti. Derin bir nefes aldı ve devam etti. "alakan var mı? Bunu yapan kişiyi tanıyor musun?" diye sordu.

Klus yapacak olduğu rolden hayatı boyunca nefret edeceğini biliyordu. Bu konu hakkındaki suçluluk duygusunu atmak için ne yapması gerekeceğini asla bilemeyecekti.

"O..." Gözleri dolmuş gibi başını yukarı kaldırdı, derin bir nefes aldı ve sertçe yutkundu sanki kelimeler boğazından çıkamıyormuş gibi. Hâlbuki kelimelerin bu kadar can yakıcı olma sebebi başkaydı.

"O öldürüldü mü?" dedi şaşkınlıkla. Katherine'nin gözleri direkt olarak yüzüne kenetlenince hızlıca devam etti. "Ben... Ben sadece öldüğünü sanıyordum. Üzgünüm, Katherine," dedi ve durdu. Bu konuyla alakası olmayan bir suçlulukla başını aşağıya eğdi. "Burada tıkılıp kalmama o kadar odaklanmıştım ki bunun bu şekilde olduğunu bilmiyordum. Farkında olmadan üzerine çok fazla gittim, çok... Çok üzgünüm," dedi.

Katherine duygularını o kadar açık ediyordu ki birinin desteğine ihtiyaç duyduğu gözlerinden rahatlıkla anlaşılabiliyordu. Ne olduğunu anlamadan bir öğlen ağabeyinin öldüğü gerçeğiyle karşılaşmıştı. Neler olduğunu sindiremeden Raymond'un cesedinden geriye kalan tek şeyin kanatları ve boynuzları olduğunu öğrenmişti. Katili hâlâ hangi cehennemdeyse ortaya çıkmıyordu ve bütün bunlar olurken Raymond'un vâris makamı ona kalmıştı. Bir yandan da üstüne binen sorumluluklarla başa çıkmaya çalışıyordu.

Bayan Dorothy, bizzat Katherine'e Klus'un burada olduğunu ve bazı Angekartaların yerini bildiğini haber verdiğinde hiçbir şey olmamış gibi gidip üç yıl öncesiyle de yüzleşmesi gerekmişti. Her şey o kadar üst üste gelmişti ki Raymond'un ölümünün şokundan sonra ağlamaya bile fırsat bulamamıştı.

Babasına göre bir Truman asla yıkılmazdı. Tek yaptığı önüne Ray'in tuttuğu kontratları, çekleri ve antlaşmaları koyduktan sonra "Bunu da atlatacağız," demek olmuştu. Katherine ne kadar ağabeyi için dik dursa da Klus'un yüzündeki samimiyeti ve gerçekten birilerinin onun için üzüldüğünü görünce kendini ve gözyaşlarını tutamadı.

Klus, suçluluk içerisinde kadına baktı. Ona hakaretler savurup ellerini boğazına sardıktan sadece birkaç dakika sonra önünde ağlıyor oluşu Klus'a garip gelmiyordu. Çünkü eskiden en yakın arkadaşı olan kızın bu haline alışkındı. Klus, on üç on dört yaşlarındayken Katherine'in birçok sinir krizine şahit olmuştu.

Katherine'in suçu olmadığını biliyordu. İçinden ona özürlerini sıralasa da buradan geriye adım atmayacaktı. Katherine'i asla diğerleri ile bir tutmamıştı ama Katherine de ona yapılanları kabullenen ve ondan umudu kesenlerin tarafında bulunmuştu. Aslında Klus hiçbir zaman yakın arkadaşının ondan umudu keseceğine inanmamıştı ta ki "Ne de olsa sen ve ben aynı ırktan değiliz." cümlesini duyana kadar.

Katherine'in ağlayışları iç çekişlere dönerken Klus ona biraz yaklaşma cüretinde bulundu. Katherine de eski dostuna doğru ufak bir adım atarak arayı kapadı ve kafasını omzuna dayadı. Boynuzları Klus'un çenesini teğet geçerek uzanıyordu. Klus hiç bekletmeden sağ elini hâlâ sıkı sıkıya tuttuğunu bilmediği kulağının parçasından ayırdı ve kolunu Katherine'in omzuna doladı. Sol kolunu ise beline dolayarak genç kızın biraz olsun rahatlamasına izin verdi.

Katherine'in zihninde Ray ile ilgili bütün anıları dönerken Klus o şekilde biraz daha bekledi. Katherine, Ray sadece ondan bir yaş büyük olduğu için işine geldiğinde ağabeyiymiş gibi davrandığı anıları hatırladıkça yüzünde buruk bir gülümseme oluşuyordu. Onlar daha çok ikiz gibilerdi, birbirlerine sataşan ama gerektiğinde birbirlerini koruyan iki kardeş. Asla vârislik düşünmeyen Katherine için hanedeki basit işlerin ona kalması ve haneyi daha iyi yere taşımak için hırslı olan Raymond'un sorumluluğu alması ikisi için de iyiydi. Rüyalar tükenmiş ve kâbuslar girdabına girmişlerdi ama bu sefer Kath yalnızdı.

"Daha iyi misin?" diye sordu Klus. Genç kızı kendinden biraz uzaklaştırdı. Katherine derin bir nefes alarak başıyla onayladı. "Eğer neler olduğunu ya da neler hissettiğini anlatmak istersen..." dedi Klus. Dünya'nın bu anısını zihninde deneyimlediğinden neler olduğunu belki de o, Katherine'e anlatmalıydı.

"Sadece birisi Meydan'daki adamlarımıza haber göndermiş. Ama geldiği gibi hızla geri dönmüş adamlar da güvenmediğinden onu takip etmemiş. Nereden geldiğini tam olarak bulamadık. Sonra..." Durdu. "Sonra bunu yapanın kim olduğunu öğrendik ve Bayan Dorothy sayesinde kişiye ulaşmak için yeterli bilgiyi edindik," dedi ve ekledi. "Aramalar sürüyor. Onu o gün sabah son kere gördüm, nereden bilebilirdim ki?" Klus, Kath'in yüzünün düştüğünü ve tekrar ağlamaya başlamak üzere olduğunu fark edince konuyu istediği yere getirmek için bir adım attı.

"Bir uğurlama töreni yapıldı mı? Eğer yapılmadıysa-" diyerek Katherine'in devam etmesini sağlamaya çalıştı.

"Henüz, değil. İsminin Dünya olduğunu öğrendiğim katil Ray'den geriye kanatları ve boynuzları dışında bir şey bırakmamış. Böylesi bir durumu aklın alabiliyor mu?" dedi Katherine. Klus başını iki yana sallayarak ona hak verdiğini belirtti. Dünya'nın anısını bizzat deneyimlese de söze dökülünce ne kadar kan dondurucu olduğu ortaya çıkıyordu. Dünya, bütün bir bedeni soğukkanlılıkla parçalara ayırmış sonrasında da kül olana kadar yakmıştı.

"Uğurlama töreni olursa -haddim değil ancak- ben de katılmak isterim," dedi Klus ve ekledi. "Eski bir dostun olarak."

"Bu gidişata bakılırsa yakın bir zamanda olacak gibi görünmüyor çünkü babam katil yakalana kadar yas tutmayacağımızı söyledi. Katili ele geçirmeden durmayacağız," dediğinde Klus'un hanede biraz daha kalacağı belli olmuş oldu.

Klus, Katherine'den daha fazla bilgi almaya çalışmadı çünkü o hâlâ acı çekiyorken kanatların yerine onunla ulaşamazdı. Şüphelenirdi. Tahmin ettiği gibi bir uğurlama töreni olmamıştı ve yakın tarihte de olamayacaktı. Bu, Dünya'nın hâlâ serbest olduğu anlamına geliyordu ki bu da Klus'un buraya getirildiğinden bir şekilde haberi olabileceğini gösterirdi. Katilin yakalanana kadar veya Uğurlama Tören'i erkene çekilene kadar zamanı vardı

Katherine ayakta uzun süren bir sessizlikten sonra ellerindeki dirseğine doğru uzanan dantelli eldiveniyle gözlerini hafifçe kuruladıktan sonra kapıya doğru yöneldi.

"Her şey için teşekkürler, Klus," dedi. Eli kapı kulpuna gidiyorken duraksadı. "Bu arada sen Ray'in yerine geçiyor olduğumu... Yani Ray'in ölmüş olduğunu nasıl öğrendin?"

"Üç yıldır buradayım. Ulaşabileceğim çok fazla kişi var," derken Katherine'in bir soru soracağını fark edip devam etti. "Ama sana bir isim veremem."

Katherine belki eski dostuna olan güveni canlandığından belki de yeterince tükendiğinden Klus ile tartışmaya girmedi veya ısrar etmedi.

Kapıyı sessizce çekerek çıktığında Klus, ellerini kulaklarına hızla bastırdı. Bunu yapmayalı uzun zaman oluyordu ve uzvun kendini tamamlarken hissettirdiği acıyı tamamen unutmuştu. Öylesine bir zonklamaydı ki sadece kulaklarına değil başına ve ensesine de yayılıyordu.

Kendini yatağa bırakıp saçlarını topladığı kumaş parçasını çıkardı. Saçlarını kulaklarından kurtarırken üzerine değip geçen saç telleri bile acıyı iki katlıyordu. Konuşma boyunca Katherine'i dinlemeye ve dediklerinden kendine göre çıkarım yapmaya öyle dalmıştı ki bu acıyı göz ardı edebilmişti.

Acı çekilebilir bir duruma gelince odanın değişik yerlerine konmuş mumları söndürdükten sonra yorganın altına girdi. Birbirine zıt iki kanadını da bir koza gibi etrafına sardı. Boynuzlarının arasında süzülen Angekarta ışığı yüzünü biraz olsa da aydınlatıyordu. En son olarak uyumadan önce kanatlara zamanında ulaşabilmiş olmayı diledi.  

Continue Reading

You'll Also Like

3.1K 245 24
Bu ne tür bir saplantı? Nasıl bir aşk? Bazen aşk yetmeyebilir ama. Sadakat bir çok insan için bir numaradır. Fakat ben ona her zaman sadıktım o bunu...
96.1K 14.9K 39
Ne yazık... Seninle uzun bir ömür birlikte olmak uğruna çirkin bir kaktüs olmayı yeğlerdim.
254K 19.3K 38
*Kukla serisinin ilk kitabıdır. *Kukla: Y.E.M (Yeraltı Eğitim Merkezi) *Kukla: Y.A.K (Yeraltı Konseyi) Yeryüzü herkes için aydınlıktır ama Yeraltında...
VİSAL By Kelebek

Fanfiction

27.8K 1.9K 25
Gelen sesleri duyuyorum.Boğuk boğuk, gidip geliyor.. Bir inilti çınlıyor kulaklarımda, birileri olabildiğince ıstırap çekiyor. Bir sahne bu, sahnede...