They say 'FrIeNdS'/ Minsung

Da jinijinijiniret

610K 75.1K 83.4K

TAMAMLANDI. -Omegaverse- Çok yakın arkadaş grubunuzda istemsizce sinir olduğunuz biri var mı? Han Jisung'ın v... Altro

Omegaverse nedir?/Uyarılar
1
2
3
4 (M)
5
6
7 (M)
8
9
10
11
12
13
14
15
16 (M)
17
18
19
20
21
22
23
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37 (M)
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49 |FINAL|

24

11.4K 1.5K 2K
Da jinijinijiniret

Önceki bölümü okuduğuna emin ol.
Oy sınırı: 335
Yorum sınırı: 500

Minho ve Jisung'ın birbirlerini görmezden geldikleri, Hyunjin ve Jeongin'in bol bol eğlendikleri, Changbin ve Felix'in sevgililik adına her romantikliği yaptıkları sakin geçen birkaç günün ardından hepsi bir evde toplanmışlardı.

Felix'in ve Jisung'ın annesi, Felix, Jeongin ve Hyunjin mutfaktayken Changbin, Felix'in ve Jisung'ın babası, Minho ise bahçedeydi. Bugün barbekü yapmaya karar verdikleri için onlarla uğraşıyorlardı.

Jisung ise salonda oturuyor, bahçeye bakan, boylu boyunca uzanan camlardan Minho'yu izliyordu. Aklına koymuştu bir kere. Minho'yu çileden çıkarmak istiyordu. Onun da kendisini istediğini, Minho için bir oyuncak olmadığını kanıtlayacaktı.

İşte bu yüzden ayağa kalkıp mutfağa doğru adımladı. Barbekünün yanında yiyecekleri yemekleri hazırlayan annelerin arkasından geçip plastik bir bardak aldı ve sürahiye doğru ilerledi. Suyu doldurduktan sonra ise masada oturan Hyunjin'in karşısına oturdu. Yavaş yavaş içmeye başlarken çok geçmeden bilerek şortunun üstüne dökülmesini sağlamıştı.

"Ay! Islandım ya!" Ayağa fırlayıp yere düşen bardağı aldı. Bayan Han oğlunun yanına geldi ve ıslak yere birkaç peçete attı. "Temizleyin beyefendi." diyerek oğlunun sakarlığına güldü. Jisung ıslattığı yeri sildikten sonra üstüne yapışan şortu tutup tenine değmesini engelledi. "Felix altıma verebileceğin bir kıyafet var mı?" dedi fırının başında yaptığı kurabiyeleri bekleyen arkadaşının dikkatini çekerek.

Sarışın omega doğruldu ve Hyunjin'in elindeki telefonu aldı. "Kurabiyelerime bak, yanarsa seni öldürürüm ha!"

Ardından "Olmaz mı Jisung'cuğum? Sana güzel eteklerimden birini vereceğim gel gel!" diye şakıyarak arkadaşını mutfaktan çıkarmıştı. Jisung ise Felix'in tam istediği şeyin üstüne basmasıyla güldü. Birlikte yukarı -Felix'in odasına- çıktılar, Jisung ıslak şortunu çıkarıp yatağa bıraktı. Felix ise dolabından yüksek bel, siyah, kısa bir etek buldu. İki eliyle tutup arkadaşına uzattığında Jisung yalandan birkaç kez reddetse de sonunda almıştı eteği.

Giydiğinde ise tuhaf hissediyordu. Etek gerçekten çok kısaydı. Kendini aynada süzerken Felix ise ellerini ağzına kapatmış yatakta tepinerek tuhaf sesler çıkarmaya başlamıştı. "Ohaaaa Jisung. Ben elendim."

"Felix bu çok kısa oldu sanki, daha uzun bir şeyler yok mu?"

Vardı tabii ki ancak sarışın omega ona vermeyeceğini, bunun çok yakıştığını kesin bir dille belirtmişti.
"Hadi gidelim!" Yatağından zıplayarak indi ancak Jisung ikna olmamıştı.

Arkadaşının rahatsız suratını görünce Felix başka bir fikir attı ortaya. Komodinine ilerleyip en alt çekmecesinden siyah, diz üstü bir çorap alarak arkadaşına verdi. "Bunları giy o zaman. Daha rahat olursun."

Jisung başıyla onu onaylamıştı. Yatağa oturup Felix'in verdiği çorapları giydi. Ardından kalkıp aynaya baktı. Gerçekten nefes kesici gözüküyordu. Felix de onunla aynı fikirdeydi.

Birlikte odadan çıkıp aşağı inerlerken Jisung arkadaşının kolunu tuttu. "Felix..." dedi kararsızca. "Senden bir şey rica edebilir miyim?"

"Sorman hata." diye cevapladı sarışın omega onu onaylayarak. Jisung birkaç saniye kararsızca bekledi ardından bir yola çıktıysak bari bitirelim mantığıyla dudaklarını araladı. "Minho'nun banyoya gelmesini sağlayabilir misin?"

"Şimdi mi?"

Jisung başını iki yana salladı. "Dikkat çekmesin, işte önce ben gideyim sonra sen birkaç dakika içinde yolla yani ama benim olduğumu söyleme."

"Aklından neler geçiyor senin?" Yüzünde beliren pis bir sırıtışla sormuştu Felix. Jisung gözlerini devirdi. "Düşündüğün gibi bir şey değil, konuşacağım sadece."

"Hmm, peki." Felix pek de inanmayarak söylendi. Ardından ikisi de aşağı inmişti. Annesi, Jisung'ın eteğini çok beğendiğini söyleyerek övgüler yağdırdı ona. Diğerleri de güzel olduğunu söylemişlerdi. Ancak biri vardı ki gözlerini ondan alamıyordu.

Minho, içeri girer girmez gördüğü manzarayla kaşlarını çatmıştı. Deli gibi etkileniyordu öyle ki Jisung onun çenesindeki kasların gerildiğini bile görmüştü. Keyifle gülümseyip oturduğu koltukta bacak bacak üstüne attı.

Minho'nun bakışları, Jisung'ın bacaklarından yüzüne çıkarken omega ona bakmamıştı bile. Yanında oturan Hyunjin'le konuşmakla meşguldü. Alfa derin bir nefes alıp geldiği gibi bahçeye geri çıkmıştı. Böylelikle Jisung ayaklandı, Felix'e kaş göz yaptıktan sonra yukarı çıktı. Işığı es geçerek banyonun kapısını açtı ve karanlık yere girdi. Gözlerinin alışmasını bekledikten sonra hemen kapının yanındaki üzerinde pembe bir örtü olan çamaşır makinesinin üstüne oturdu. Eteği zaten kısacıktı, böylelikle yukarı toplanmış ve siyah çorapla arasına mesafe oluşturmuştu. Ellerini geriye attığında parmağına çarpan birkaç rujla arkasına baktı ve gülümsedi. En koyu ton kırmızı gibi görüneni alarak dudaklarına sürdü ve rastgele parmağının kenarıyla düzeltti.

Felix ise koşarak bahçedeki Minho'nun yanına gitmişti. İşaret parmağına sürdüğü ufak ketçapla onu kandıracaktı.

"Ay hyung!" dedi parmağını ona uzatırken.

"Parmağımı çizdirmişim ama kurabiyelerime bakmam lazım. Banyodan yara bandı getirebilir misin bana?"

Minho tabii ki onu kırmamıştı. Başıyla onaylayarak tekrar içeri girdi ve merdivenlere yöneldi. Felix ise kıkır kıkır gülüyordu, Minho'nun peşinden içeri girip salondaki koltuklardan birine oturmuştu keyiflice. Parmağındaki ketçabı yalayıverip yok etti.

Minho merdivenleri çıktı yavaş yavaş, ardından banyonun ışığını açarak içeri girdi. Jisung ışığın açılmasıyla yerinde dikleşmişti. İçeri giren alfayı gördüğünde kalbinin heyecanla çarpmasına engel olamadı. Minho ise donmuş kalmıştı. Jisung'ı karşısında böyle otururken görmek vücudundaki tüm kanın damarlarına çarparak kalbinin patlayacakmış gibi hissetmesine sebep olmuştu.

Kurdu göğsüne baskı kurmaya başladığında ise yutkundu ve banyodan çıkmaya yeltendi. Jisung ise onun bunu yapacağını bildiğinden daha önce davranmış, hızla yarım açık duran kapıyı itmiş ve uzanarak kilitlemişti.

"Jisung, aç kapıyı."

Omega başını iki yana sallayıp anahtarı yanındaki dolabın tepesine attı. Minho derin bir nefes verip o tarafa yöneldiğinde ise Jisung onun bileğini yakalayıp kendisine bakmasını sağladı. "Minho." dedi büzdüğü dudaklarıyla. Alfanın bakışları koyu kırmızı rujla süslenen dudaklara kaydığında ise onu kendine doğru çekti Jisung.

Minho itiraz etmeden omeganın bacakları arasına yerleşmişti. Kendini kaybetmemek için dişlerini sıkıyordu. "Sadece merak ettiğim bir şey var." diye söze girdi omega. Alfanın bakışları onun gözlerine çıktı. Jisung yerinde dikleşerek bir elini Minho'nun omzuna koydu. "Gerçekten umrunda değil miyim?" diye sordu.

Minho alaylı bir gülüş takındı suratına ve Jisung'ın yüzüne yaklaştı. "Değilsin." dedi sıktığı dişlerinin arasından. Jisung da aynı onun gibi sırıtmaya başladı.

"O halde bir iddiaya var mısın?" dedi. Elini alfanın omzundan sıkı kol kaslarına indirmişti. Minho merakla tek kaşını kaldırdı. "Neymiş?" diye sordu.

Jisung, Minho'nun iki elini tutup onun arkasına doğru ittirdi ve arkada birleştirmesini söyledi. Ardından kendi ellerini de kendi arkasında birleştirdi. Oturduğu makinenin üstünden kayarak alfaya yaklaştı ve sıcak nefesinin onun dudaklarına çarptığına emin olarak konuştu.

"İlk dokunan." dedi dudaklarını birleştirmeden hemen önce. "Kaybeder."

Ardından öne atılmış ve dudaklarını, birleşmek için yanıp tutuşan diğer dudaklara bastırmıştı. İkisinin de kurtları içlerine dolan özlemle delirmiş, sanki bir dağın başında ay ışığındaymış gibi ulumuşlardı.

Alfa da ona uyum sağladı. Dudaklarını aralayıp Jisung'ın yumuşak alt dudağını emmeye başladı. Omegadan dökülen minik mırıltılar onu daha fazlası için zorlarken Jisung ise utanmazca bacaklarını Minho'nun beline dolayıverdi. Arkasındaki elleriyle üstüne oturduğu örtüyü sıkıyordu.

Kazanacağını biliyordu. Minho'nun dudaklarından ayrıldı nefeslenmek için ancak boş durmamış ve dilini uzatarak alfanın dudaklarını yalamıştı usulca. "Mmh-Minho." diye fısıldamıştı ardından. "Dokun bana alfam." Alfanın belindeki bacaklarını sıkılaştırıp alt bölgelerinin temas etmesini sağladığında ise Minho için ipler kopmuştu bile.

"Siktir." diyerek ortaya bir küfür savurduktan sonra arkasında birleştirdiği, kendini sıkmaktan damarları belirginleşmiş ellerini çözmüş ve birini Jisung'ın ince beline sararken diğerini bacağının çıplak kalan kısmına koyarak okşamıştı. Sertçe omeganın dudaklarına yapıştı ardından. Dilini de işin içine katmayı unutmamıştı.

Omega gülümsemek istese de bu ateşli öpüşmeyi bozmadı. Ağzını aralayıp Minho'nun diline kendi dilini sürttü. Islak öpüşme sesleri banyoda yankılanırken birkaç saniye sonra geri çekildi hafifçe. "Kaybettin aptal alfa." dedi almaya çalıştığı nefeslerinin arasından. İkisinin de göğüsleri hızlı hızlı inip kalkıyor, birbirine çarpıyordu. Minho ise Jisung'ın bacağındaki elini eteğinin altına doğru ilerletmişti. "Umrumda değil." dedi hırıltılı nefesinin diğerinin dudaklarını yalayıp geçmesine özen göstererek.

Jisung da arkasındaki ellerini anında Minho'nun boynuna dolayıp yeni bir öpüşme başlatmıştı. İkisi de feromonlarını birbirlerinin üstüne sinmemesi için tutmaya çalışıyorlardı ancak işleri giderek zorlaşıyordu. Jisung bir elini alfanın ensesindeki saçların arasına çıkardığında Minho eş zamanlı olarak onun alt dudağını ısırdı.

Omega diğerinin ağzına inlememek için kendini zor tutarken birden kapının tıklatılmasıyla nefes nefese ayrılmışlardı. "Jisung?" diye seslendi Bayan Han. "Orada mısın?"

"Evet anne! Ne oldu?" Omega annesine cevap verirken Minho boş durmamış, kafasını Jisung'ın boynuna gömmüştü. İlk önce delicesine özlediği kahve kokusunu içine çekti. Ardından yavaş ve ses çıkarmamaya dikkat ederek öpmeye başladı. Bir yandan da elini arsızca kalçasına doğru götürüp eteğinin altından okşuyordu.
Jisung da onun saç diplerine daha fazla asılarak çekiştirdi ve bacağını kaldırıp alfaya daha fazla alan açtı.

"Yemek hazır, anneciğim. Haber vermeye geldim."

"T-tamam anne, geliyorum." O sırada Minho'nun, boynundaki mühür noktasını yalamasıyla boştaki elini hızla kendi ağzına kapatmıştı inlememek için Jisung. Kapının önünden uzaklaşan adımları duyduklarında ise elini ağzından çekti. "M-Minho." dedi. Sesi dahil tüm vücudu diğerinin elleri altında titriyordu. "Duralım, durmalıyız."

"İstemiyorsam?" diye mırıldandı alfa. Yüzü diğerinin boynuna gömülü olduğundan sesi boğuk çıkmıştı. Dudakları bir saniye olsun diğerinin teninden ayrılmıyordu. Boynundaki ıslaklık artarken Jisung zar zor kendine gelerek "Dur." demişti, omega sesini kullandı. Minho anında uslu bir köpek gibi söz dinleyerek duraksamıştı. Jisung ellerini alfanın göğsüne koyup onu üzerinden ittirdi ve çamaşır makinesinin üstünden atlayarak indi.

Rujunun dağıldığını bildiğinden eliyle yanda duran dolaptaki peçetelikten birkaç peçete koparmıştı. Peçetenin birini dudakları arasına alıp bekletti. Diğerini ise ensesinden tutup kendisine doğru çektiği Minho'nun dudaklarını temizlemede kullandı.

Alfa sessizce onu izliyordu. Jisung işini bitirdiğinde ise ağzındaki peçeteyle kendi ağzını sildi ve elindeki peçeteleri top yapıp klozete atmak için hareketlendi. Omega sifona basarken Minho ise dolabın üzerindeki anahtarı aldı ve kapının kilidini açtı. Jisung önden inmek için ilk çıkan olmuştu kapıdan.

"Sen birkaç dakika sonra gel." dedi arkasındaki bedene. Minho ise kara yaslara gömülmüştü o dudaklardan ayrıldığı için. Jisung'ın annesinin zamanlamasına içinden sövse de başıyla omegayı onayladı. Jisung, merdivenlerden inerken eliyle boynunu da ne olur ne olmaz diye silmişti. Ardından hızlı adımlarla mutfağa girip masaya oturdu.

Kalbi hala az önceki an yüzünden deli gibi çarparken çok geçmeden Minho da gelmişti. Felix dışında kimse birlikte olduklarını anlamamıştı. Sarışın omega ise masanın altından arkadaşını dürtüyor bakışları birleştiğinde de kıkırdıyordu.

Jisung da ona uyarak yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirmişti. Ardından bakışlarını karşısında oturan alfaya çıkardı. Tek kaşını kaldırıp bilmiş bir ifadeyle ona baktı.

İkisi de bunun ne demek olduğunu biliyordu. Minho kaybetmiş, Jisung kazanmıştı. Alfa olan, deli gibi omegayı istiyordu ve bu öylesine bir isteme de değildi. Bunun verdiği bilinçle gözlerini kaçırdı Minho.

Bu akşam yemeği ise Jisung için her zamankinden daha keyifli geçmişti.

Continua a leggere

Ti piacerà anche

11.4K 1.7K 18
Hyunjin: Annem beni zorla psikologa getirdi psikolojim bozulmus diye amk burdaki adama asik oldum hayatim karariyo kizlar yardim edin _______________...
95K 10.6K 24
jeongin yakın arkadaşlara atacağı storyi yanlışlıkla herkese açık atar.
39.1K 3.4K 25
"Bana bak!" derken beni sallayan sarışınla kafamı hafiften kaldırıp sinirli yüzüne baktım"Taşşaklarını koparmamı istemiyorsan ağzının ayarını bil" di...
4.8K 326 20
kiss me where you hurt me aug.2022- nov.2022