They say 'FrIeNdS'/ Minsung

By jinijinijiniret

609K 75.1K 83.4K

TAMAMLANDI. -Omegaverse- Çok yakın arkadaş grubunuzda istemsizce sinir olduğunuz biri var mı? Han Jisung'ın v... More

Omegaverse nedir?/Uyarılar
1
2
3
4 (M)
5
6
7 (M)
8
9
10
11
12
13
14
15
16 (M)
17
18
19
20
21
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37 (M)
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49 |FINAL|

22

10.9K 1.6K 1.5K
By jinijinijiniret

Önceki bölümü okuduğuna emin ol.
Oy sınırı: 320
Yorum sınırı: 450

Tüm ekip büyükler önde, çocuklar arkada sahile inmişlerdi. Güneş yavaştan batmaya başladığından, derin maviliğin üstüne vuran turuncu ışıkları eşlik ediyordu hafif serin esen rüzgâra.

Felix, koluna girdiği arkadaşının durgun yüzünü fark ettiğinde bilerek adımlarını yavaşlatmış ve Jisung'la ikisinin diğerlerinden biraz daha geride kalmalarını sağlamıştı.

"Jisung." diye seslendi. Dalgın omega bakışlarını yerdeki yumuşak kumlardan çekip arkadaşına döndü. "Efendim?"

"Suratının hali beni çok üzüyor." dedi Felix tamamen gerçeği söyleyerek. "Okul yok, arkadaşlarımızla birlikte tatildeyiz, şu an en mutlu olmamız gereken zaman." diye devam etti cümlelerine.

Jisung da başıyla onu onaylamıştı. "Üzgünüm Felix." dedi. "İçimde gitmek bilmeyen bir burukluk var. Böyle hissetmek istemesem de engel olamıyorum."

"Minho hyung yüzünden değil mi?" diye sordu Felix cevabı bilse de. Jisung usulca başını salladı. Sarışın omega bununla birlikte derin bir nefes vermişti.

"Böyle olacağı belliydi." dedi mırıldanarak Jisung. "Biliyordum ama içten içe devam etmek istiyorum."

"Sen acaba bir ihtimal...ondan hoşlanıyor olabilir misin?"

Jisung başını iki yana salladı. "Sanmıyorum ama etkileniyorum. Kurdum onun kurdunu sürekli yanında istiyor. Feromonlarımı baskılamaktan çok yoruldum Felix."

Jisung üzgün bakışlarını arkadaşının gözlerine çıkardığında Felix gerçekten kötü hissetmişti. Eli kolu bağlı gibi hissediyordu ancak Jisung için bir şeyler de yapmak istiyordu.

"Tekrar konuşmayı deneyemez misiniz? Onun da aklı sürekli sende gibi duruyor." Kaşlarıyla ileride, elleri cebinde yürüyen alfayı işaret etti. Jisung alt dudağını ısırdı ve sesli bir nefes verdi.

"Konuşup ne yapacağız? Aşk istemeyen kendisi. Sadece yatmaya devam de edemeyiz."

Haklıydı. Felix bu yüzden susup önüne dönmüştü. Konuşulacak bir şey varsa bunu Minho'nun başlatması gerekiyordu. Felix düşüncelere dalmışken öndekilerin durmasıyla arkada yürüyen ikili de onlara yetişmişti.

"Çocuklar biz şuradaki kafeye gidip oturacağız. İsterseniz gelin, istemezseniz de buralarda takılın." Felix'in annesi, eliyle sahilde sıra sıra dizilmiş kafelerden birini gösterirken gülümsedi. Çocuklar onları onaylarken büyükler çoktan o tarafa doğru yürümeye başlamışlardı.

"Hyung."

"Efendim Jeongin?"

"Benim çişim geldi." Jeongin, Hyunjin'in kolunun altından çıkıp büzdüğü dudaklarıyla konuşmuştu. Hyunjin gülüşünü tutarak iki elini önünde birleştirip küçüğüne doğru havaya kaldırdı dalga geçercesine.

Jeongin ise "Yah! Hyunjin hyung!" nidalarıyla alfanın omzuna sert bir yumruk atmıştı.

"Şaka yaptım Jeongin, bak şurada tuvalet var." İleride soyunma kabinlerinin yanındaki tuvaleti göstermişti. Jeongin koşarak o tarafa doğru ilerlerken Hyunjin arkasından bakıp gülmüş ardından arkadaşlarına dönmüştü.

Yerdeki kumları ayağıyla iteleyen Jisung'a takıldı bakışları. Suratına sinsi bir gülümseme yerleştirip ona doğru koşmuş ve çıplak bacaklarından yakalayıp birden omzuna almıştı. "Sincap biraz ıslanmak istiyor sanırım!"

Denize doğru koştururken Jisung çoktan gülmeye başlamıştı. "Hyunjin! Hemen indir beni! Ay başım döndü vallahi!"

Yerinde tepinmeye çalışırken diğerlerinin bakışları da onları bulmuştu. Minho, kurdunun kıskançlık kokan sesini susturmuş ve bakışlarını Jisung'ın güzel gülümsemesine çıkarmıştı. Onları izlerken yerdeki kumların üstüne oturdu. Cebinden sigara paketini çıkarıp içinden birini dudakları arasına aldı.

Sigarasını yakarken Changbin de onun yanına oturmuştu. Kıyıdan arkadaşlarına laf yetiştirip gülen Felix'i izliyordu. Hyunjin omzundaki Jisung'ı yalnızca ayakları denize girecek şekilde yere bırakmış, bu sefer de Felix'e doğru koşmaya başlamıştı.

Sarışın omega çığlık atarak kaçmaya başladı. "Eteğim ıslanırsa seni öldürürüm, gelme!" O sırada tuvaletten çıkıp onlara doğru gelen Jeongin'e koşmuş ve arkasına saklanmıştı. Hyunjin'in bakışları her şeyden habersiz betayı bulduğunda ise onun için çok geçti. Genç alfa birkaç adımda yanına ulaşıp bu sefer onu almıştı omuzlarına.

Felix kahkahalarının arasından onların peşine takılmıştı. Jisung'ı tekrar gülerken gördüğü için mutluydu bu yüzden ona doğru koştu. İkisi birlikte sandaletli ayaklarını sakin ve serinletici dalgaların arasına soktular.

"Ay! Jisung ayağıma bir şey değdi!" Felix birden çığlığı basmış, sekerek arkadaşının omzuna tutunmuştu.

"Felix balıktır, bırak beni!" Jisung omzunun acımasıyla arkadaşını üstünden itmeye çalışsa da Felix korkuyla parmak uçlarına çıkıyordu. "Ay sert bir şeydi ama!"

Onun bağırmasıyla Changbin ayaklanmış, şortundaki kumları çırparken ikilinin yanına doğru adımlamıştı. "Felix ne oldu?"

"Ayağıma bir şey değdi!" Felix gözlerini dalgaların örttüğü kumlarda gezdirip ne olduğunu ararken Changbin kumun üzerine ayakkabısını çıkarmış ve denize girmişti. Jisung hala Felix'i ikna edip üstünden atmaya çalışırken siyah saçlı alfa onların yanına varmış ve sarışın omegayı belinden yakalamıştı. Bir kolunu da dizlerinin altına geçirip Felix'i kucağına aldı. "Gel bakalım korkak omega seni."

Felix, kalbinin hızlanmasıyla yalnızca Changbin'e bakıyordu. Dili tutulmuş gibiydi, kremsi vanilya kokusu artarken Changbin ise denizden çıkmış, kıyıya doğru yürüyordu. Jisung gözlerinden kalpler çıkararak ikiliyi izlediği sırada arkadan saldıran Jeongin'le ona dönüp ıslatma çabalarına girişmişti.

Changbin kucağındaki omegayla birlikte kumların üstüne oturup Felix'in ince ayak bileklerinde ve sandaletinin görünen kısımlarında gözleriyle birlikte parmaklarını gezdirdi. "Bir şey gözükmüyor Lix, büyük ihtimalle deniz yıldızı falandır." Ona hayran hayran bakan omega ise mutluluktan havalara uçacak kıvama gelmişti.

"Seninle evleneyim de gör." Felix gülerek Changbin'e daha çok sırnaştı. Huzurlu feromonları her yerdeydi. Bunu beklemeyen alfa ise biraz şaşırdı. Ardından sırıtıp Felix'e izin verdi. Belindeki kolunu sıkılaştırdı ve öylece oturmaya başladılar.

Bir süre sonra yorulan Jisung da onlara doğru yürümeye başladı. Minho'yu görmezden gelip Changbin'in diğer tarafına oturdu. Felix'e imalı bakışlarını göndermeye başladığında ise sarışın omega ona sırıtmıştı.

Güneş artık tamamen batmak üzereydi. Gri bir gökyüzü onları selamlıyordu. Jeongin ve Hyunjin de denizden çıktıklarında hep birlikte öylece oturmaya başlamışlardı. Biraz sonra Jeongin'in su almaya gitmesiyle Hyunjin de fırsatı değerlendirip birkaç içki alarak sahile geri dönmüştü. Birbirlerini görebilmek adına yuvarlak oluşturdular.

"Bacakların ağrıdıysa inebilirim." Felix Changbin'in duyabileceği bir şekilde mırıldanmıştı. Alfa olan başını iki yana sallayıp üzerindeki hırkayı çıkarmak için hareketlendi.
Gri hırkayı Felix'in çıplak bacaklarına örttü ardından "Hiç ağrımadı." diye cevapladı.

Felix mutlulukla başını onun omzuna yaslayıp etrafı izledi. Şu an hayatındaki en güzel an olabilirdi. Sevdiği adamın kucağında, kıyıya vuran dalga seslerinin eşlik ettiği sohbeti dinliyor; serin serin esen hafif rüzgâra rağmen sıcacık hissediyordu.

Jisung da kollarını şort giydiği için çıplak olan bacaklarına sarıp Hyunjin'in getirdiği içki şişesinin birini alıvermişti. Açtıktan sonra kafasına dikerek acı sıvının boğazını yakmasına ancak ardından güzel bir tat bırakmasına sebep olmuştu.

Minho da kendi önüne bir şişe aldı, bir yandan da yeni bir sigara koymuştu dudaklarına. Karanlığın içinde küçük bir ışık oluşturarak yaktı sigarasını.

Hyunjin ise Jeongin'in fazla içmesini engellemeye çalışıyordu. Ne yazık ki başarılı olamamıştı. Jeongin tam iki şişe bira üç şişe de su bitirmişti. Bünyesi zayıf olduğundan Hyunjin'e yapışıp duruyordu. Arada bir 'çişim geldi' diye mızmızlanıyor, 'buraya işeyeceğim işte!' diye de pantolonunu indirmeye çabalıyordu.

Jisung da morali bozuk olduğu için biraz fazla kaçırmıştı içkiyi ancak yine de tam takır sarhoş değildi. Çakırkeyif olmuştu. Gözleri Felix ve Minho arasında mekik dokuyordu.

Minho ise fazla içse de sarhoş olmamıştı. Bünyesi içkiye karşı çok dayanıklıydı. Aynı şekilde Changbin'in de öyle. Felix; içki bile içmemiş, huzurlu bir şekilde Changbin'in kucağında uyuyakalmıştı.

O sırada Jisung'ın telefonu çaldı. "Efendim anne." diye cevapladı aramayı. Hıçkırmamak için elini ağzına kapatmış, gözlerini açık tutmaya zorluyordu. "Hıııı, sahildeyiz biz."

"Gidiyor muyuz? Tamam tamam, geliyoruz kafenin önüne." Jisung zar zor toparladığı kelimelerle aramayı sonlandırmıştı. Telefonu kapatır kapatmaz dudaklarının arasından bir hıçkırık koptu. Elinin tersiyle ağzını silip ayağa kalktı savsak adımlarla. "Gidiyormuşuz...şeye..."

İşaret parmağını çenesine yaslayarak düşündü ama neresi olduğunu bulamamıştı. Dudaklarını büzdü. "Ay unuttum nereye olduğunu!" diye söylenirken yürümeye başladı. Minho onun peşinden ayaklanırken Changbin kucağında uyuyan Felix'i uyandırmamak için büyük bir çaba sarf etmişti ancak sarışın omega hafif olan uykusundan uyandı. Changbin'in kucağından inse de hırkasını geri vermeden beline bağladı.

Hyunjin ise Jeongin'i zar zor 'seni tuvalete götüreceğim.' nidalarıyla sırtına almıştı. Minho önde, Jisung'ın kolunu tutmuş kafeye doğru ilerlerken diğerleri de onları takip ediyordu. Felix, arkadaşıyla ilgilenen alfayı dikkatle izliyordu.

Minho, Jisung'ın mızmızlanmalarına ve tökezleyip durmasına dayanamamış; adımlarını durdurmuştu. Jisung bu ani durmayla yine dengesini kaybedip Minho'nun sırtına çarptı. "Ay!" diye küçük bir şaşırma edası çıktı ağzından. Minho derin bir nefes vermiş ardından Jisung'a dönüp onu belinden ve dizlerinin altından tutarak kucaklamıştı.

"Ay yükseldim birden!" Jisung kıkır kıkır gülmeye başladığında kollarını Minho'nun boynuna sarmış, başını da göğsüne yaslamıştı. Burnuna çarpan sigara ve içkiyle karışık bergamot, nane kokusuyla özlemle mırıldandı. "Minho..."

Alfanın ise yüzünde Jisung'ın kıkırdamasıyla oluşan gülümseme yine Jisung'ın kısık sesiyle adını mırıldanmasıyla kayboldu. Bakışlarını önündeki yola odakladı tamamen. Çok geçmeden onları kafenin önünde bekleyen ailelerin yanına gelmişlerdi. Bayan Han, direkt olarak oğluna koştu ve saçlarını okşadı. Minho'nun onu taşıdığını görünce bir şey oldu zannedip endişelenmişti. "Jisung? İyi misin?"

"İyi iyi, içkiyi biraz fazla kaçırmış Eun teyzecim." Felix araya girdiğinde diğerleri de onu onaylamışlardı. Bayan Han, derin bir nefes verse de bu sefer ona dümdüz bir suratla bakan Minho'ya çıkardı bakışlarını. Sinirlenmişti, işaret parmağını alfaya doğru salladı. "İndir oğlumu, ben yardım ederim ona."

Soğuk bir şekilde söylediğinde Minho saygısızlık yapmak istemediği için kollarını gevşetmişti ancak omega ona daha sıkı sarıldı, kendini yukarı çekerek başının Minho'nun boynuna gömdü. "İstemiyorum! İndirme sakın, bırakma beni." Minho tek kaşını kaldırıp Jisung'ın annesine baktığında Bayan Han daha da sinirlenmişti ancak oğlu istediği için bir şey demedi. Bu anları gergin bir surat ifadesiyle izleyen diğerlerinin arasından Bay Han gelip eşini kolundan tutarak yürütmeye başlamıştı. "Gel hayatım." dedi usulca.

Böylelikle herkes evlere doğru yürümeye başladı. "Minho." dedi Jisung. "Bırakma beni." diye tekrarladı yalnızca onun duyabileceği ağlamaklı bir sesle. Alfa olanın tüm kasları gerilmişti. Jisung'ın kucağından indirmesini kastetmediğini biliyordu. Boğazına büyük bir yumru otururken omegasını tutan kollarını sıkılaştırdı. "Özür dilerim omegam." diye fısıldadı. Kimse görmeden Jisung'ın saçlarının arasına nazik bir öpücük bıraktı.

Jisung'ın huzurlu bir uykuya dalmadan önce son hissettiği ve duyduğu şeyler de bunlar olmuştu böylelikle.

Continue Reading

You'll Also Like

96K 15.9K 24
-Omegaverse- "Tahta çıkacağın gün tacın yamulur umarım." Bakışlarını sarayın soğuk zeminine değdirirken mırıldandı omega. "Bir şey mi dedin Jisung?"...
94.9K 10.6K 24
jeongin yakın arkadaşlara atacağı storyi yanlışlıkla herkese açık atar.
216K 20.3K 27
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin
1.6K 150 12
hyunjin: asla iyi biri olmayacağını bilmelisin lee minho.