tabildot // yarı texting

Autorstwa mucevherr_

109K 7.4K 1.9K

[tabildot // yarı texting , tamamlandı] 05×× : Geçenlerde sana 'Yemeği beğenmedin mi?' diye sorduğumda bana... Więcej

t // I
t // II
t // III
t // IV
t // V
t // VI
t // VII
t // VIII
t // IX
t // X
t // XI
t // XII
t // XIII
t // XIV
t // XV
t // XVI
t // XVII
t // XVIII
t // XIX
t // XX
t // XXI
t // XXII
t // XXIII
t // XXIV
t // XXV
t / XXVI
t // XXVII
t // XXVIII
t // XXIX
t // XXX
t // XXXI
t // XXXII
t // XXXIII
t // XXXIV
t // XXXVI
t // XXXVII
t // XXXVIII
t // XXXIX
t // XL
t // XLI
t // XLII
t // XLIII
t // XLIV
t // XLV
t // XLVI
t // FİNAL
t // ÖZEL BÖLÜM - 1
t // ÖZEL BÖLÜM - 2

t // XXXV

1.4K 121 70
Autorstwa mucevherr_

Selamun Aleyküm,
nasılsın bakalım okurcan? iyi misin?

bu bölüm daha sakin ve sonu heyecanlı bitmiyor, merak etmeyin xkzgqslmbzv

hadi sizleri okumaya alalım, ben kaçar..

iyi okumalar.. (:

×

Faruk abinin bakışları Selim'e kayınca Umut "Sen bana kızamazsın Faruk. Ben seviyorum ve sevdiğimi söylüyorum. Çünkü yapabilecek kadar cesurum. Sen bilip de sakladığın gerçeklerle yüzleş önce." diye bağırdı ve sinirli sesi apartmanda yankılandı.

"Altı üstü on sekiz yaşındasın. Ne sevgisi lan bu!?"

"Aşkın yaşı mı olur lan!? Hem madem öyle sadece şimdi değil, çocukluktan beri seviyorum ben Ecrin'i. Ve sen bunu asla anlamadın. Çünkü paylaşamadın kardeşini. Ama anlıyorum ki fikrin değişmiş."

"Boş boş konuşma!"

Babam sinirle araya girdi ve "Yeter! Derdiniz ne sizin?" diye sordu.

Umut sinirli bir nefes verip önce babama sonra da bana baktı. "Üzgünüm, sizleri de rahatsız ettim." deyip babamın sorusuna cevap bile vermeden gözlerini benden çekip asansöre bindi.

Asansöre binen Umut'tan sonra babam Faruk abiye döndü ve "Umut ne demeye çalıştı Faruk?" diye sordu.

"Kendisini savunmak için geveledi işte bir şeyler. Boşver Mustafa Amca."

Her şeyin hızla gelişmişliğiyle durakladım.

Az önce biz ne yaşadık?

Kafamı çevirdiğimde Selim'in burnundan akan kanı görünce kendimi kötü hissetmiştim. Benim yüzümden boş yere yumruk yemişti.

Babam zaten kızacaktı, biraz daha kızmasından bir şey olmazdı.

Çantamdan çıkardığım peçeteyle bir iki adım atıp peçeteyi Selim'e uzattım.

"Burnun için."

Kafasını hafifçe kaldırıp bana, ardından da peçeteye baktı. Dudaklarında belli belirsiz bir tebessüm oluştuktan sonra "Teşekkür ederim." dedi ve elimdeki peçeteyi alıp kanayan burnuna bastırdı.

Annemin sinirli sesiyle "Yardım edip içini rahatlattığına göre gidelim artık Ecrin!" söylediği cümlenin üstüne sakince "Tamam." dedim ve ilerlemeye başladım.

Annemin kızacağına adım gibi emindim zaten. Bu konularda fazla tepki verebiliyordu ama babamdan bu kadar sinir beklemezdim doğrusu. Hep anlayışlı davranırdı normalde.

Apartmandan çıkıp yürümeye başladığımızda Şevval yanıma gelip "Abla, merak etme annemler sana kızmazlar. Senin Umut abiye kızdığın duyuldu." dedi.

İçimi rahatlatan cümle karşısında "Teşekkür ederim Şevval." diyebildim yalnızca.

Ev çok uzak olmadığı için kısa sürede eve gelmiştik ve eve gidene kadar konuşmamıştık.

"Ecrin, şimdi yat uyu. Sabah konuşacağız bu konuyu."

"Peki, hayırlı geceler. Allah rahatlık versin."

Cevap vermemişlerdi.

Üzülsemde pek belli etmemeye çalışarak odama ilerledim. Odama girince masa lambasını yaktıktan sonra sandalyeyi çekip oturdum.

Bu olanlar neydi, nasıl olmuştu, neden olmuştu hiçbir fikrim yoktu.

Derin bir nefes alıp çantamı masamın üstüne bıraktım.

Çantamı bir kere bile açmamıştım. Telefonumu çantamdan almış olmalıydı ama bu yaptığı hırsızlık olurdu. Bir insanın eşyasını izinsiz almaktı bu yaptığı.

Yıllar önce beni sevdiğini bilsem de hâlâ devam ettiğini bilmiyordum.

Sinirle ofladım ve yerimden kalktım.

"Sen bana kızamazsın Faruk. Ben seviyorum ve sevdiğimi söylüyorum. Çünkü yapabilecek kadar cesurum. Sen bilip de sakladığın gerçeklerle yüzleş önce."

Umut'un söylediği cümle aklıma geldiğinde durakladım. Faruk abiye kızarken Tabildot'u imâ ettiği de belliydi.

Demek ki Umut, Tabildot değildi. Yani galiba...

Dolabımın kapağını açıp, pijamalarımı çıkardım. Üstümü değiştirdikten sonra ışığı kapattım ve kendimi yatağımın üstüne attım.

Ne yapacaktım ben?

Yani sonuç olarak benim bir suçum yoktu. Umut'a hiç umut vermemiştim ki?

Kurduğum komik cümle karşısında sinirle güldüm. Delirmeme ramak kalmıştı.

Bıkkınca yatakta sırtüstü yattım. Biraz tavanı izledim. Faruk abi sinirli birisiydi zaten ama onu ilk defa böylesine sinirli görmüştüm. Sadece süt kardeştik ve beni hep koruması hoşuma giderdi ama bu biraz fazlaydı sanki.

Umut'la arkadaştılar. Ne ara bu hale gelmişlerdi?

Sağıma dönüp gözlerimi kapattım. Sonra sola döndüm.

Uyuyamıyordum.

Yataktan kalktım ve odamda gezindim. Uykum gelirdi belki.

Yine olmamıştı.

"Selim'de kavgadan nasibini aldı. Hemde hiçbir suçu yokken. Ecrin'de suçsuz bu konuda, aynı Selim gibi."

Salondan gelen babamın sesiyle kapıya ilerledim ve konuşmaları dinlemeye başladım.

Allah'ım sen affet.

"Ecrin suçsuz biliyorum ama yine de bu durum hoşuma gitmiyor."

Annem böyleydi. Bizi çok severdi ama tepkisini her daim belli ederdi. Özellikle erkek ve kadın ilişkisi konusunda...

İşte bu yüzden yemekhane olayında çekinmiştim. Ceza aldığımı duyarsa ve bu ceza kız erkek karışık yemekhanede olduğunu, kızabilirdi.

"Canım, çocukluğundan geldiğini sanki bilmiyorsun. Çok fazla tepki gösteriyorsun. Kızla konuşmamamın sebebi ben değil, sensin. Biliyorsun değil mi?"

"Öyle mi? Babası olarak senin uyarman gerekirken sen oyun oynuyorsun kızınla."

"Çünkü Ecrin benim kızım. Bu konuda da kızılacak bir şey yok. Hem çocukluk sevdasıymış, olabilir. Ben de seni yaşım oldukça küçükken sevmiştim."

"Aynı şey değil."

"Evet, ben sana hiçbir zaman söylemedim ama şimdi devir farklı. Onlara göre normal bunlar maalesef. Ama kızımızın yapmış olduğu bir şey yok. Lütfen sakin ol ve sağlıklı düşün."

"Ben yatıyorum, hayırlı geceler."

"Tamam, ben de su içip geleceğim."

Yakalanırım korkusuyla hemen yatağa yatıp gözlerimi kapattım. Sakin olmaya çalışıyordum ki kalp atışlarım yavaşlasın.

Kısa bir süre sonra açılan odamın kapısıyla kendimi iyice sakinleştirmiştim.

"Ah güzel kızım, daha yaşın küçük olduğu için tepki gösteriyorum ama senin hiçbir suçun olmadığını çok iyi biliyorum. Seni her zaman çok seviyorum ve sana her zaman güveniyorum. Güzel kızım benim." dedikten sonra eğilip alnımı öpen annem "Allah rahatlık versin, Ecrin'im." diye ekleyip sakin adımlarla odadan çıktı ve aynı sakinlikte kapıyı kapattı.

Sakince gözlerimi açtım ve az önceden beri tuttuğum nefesimi serbest bıraktım.

Düşüncesiz Umut beni ne hallere sokmuştu.

Artık uyumalıydım yoksa sabaha kadar kafayı yerdim. on bir gayret gözlerimi yumdum ve uyumaya çalıştım.

× otuz beşinci bölüm sonu ×

iyi uykular Ecrin..

bu bölüm sakin bir bölümdü ama ileride 'sağ gösterip sol kroşe indiren' bölümler gelecek, haberiniz olsun..

şimdiden emniyet kemerlerinizi sıkıca bağlayın.

yepisyeni bölümlerde görüşmek üzere, kendinize iyi bakın. Allah'a emanet olun.

hoş kalın.. <3

6️⃣.8️⃣.2️⃣2️⃣ (:


Czytaj Dalej

To Też Polubisz

9.5K 477 7
Geçici süreliğine sahaları tadilatta olan voleybol takımı aynı salonu basketbolcularla paylaşabilir mi? Ya da paylaşırsa neler olur? Peki ya bu Serçe...
878K 61K 36
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
371K 16.9K 48
Kafadar ve manyak kızımızın abisi olan Yüzbaşı'ya yazmak yerine başka bi Yüzbaşı'ya yazmasıyla karışan işler... Melih'in Nil'e beslediği büyük aşkla...
4.6K 258 22
Siz:Gün boyu aç kalmışım Siz: Susuz kalmışım. Siz: Yorgunluktan geberdim bu da yetmezmiş gibi ezanı tam 3 dakika geç okudunuz imam bey. Siz: Hayır ya...