GÜZ SEVDASI (ASKIDA)

By muptelanimsevgilim

19.7K 1.2K 540

Bir mahalle aşkı. Ankara'da hemşire olarak çalışan Sevda aldığı kararla ailesinin yanına dönmek için yola çık... More

1.Bölüm🍁🍂
2.Bölüm 🍁🍂
3. Bölüm 🍁🍂
4. Bölüm 🍁🍂
5. Bölüm🍁🍂
7.Bölüm🍁🍂
8.Bölüm🍁🍂
9.Bölüm🍁 🍂
10.Bölüm🍁🍂
11.Bölüm🍁🍂
12.Bölüm🍁🍂

6. Bölüm 🍁🍂

1.5K 102 54
By muptelanimsevgilim

Merhabalar. Yeni bölüm ile karşınıza geldim.

Sol alttaki yıldıza basmayı unutmayın lütfen. Ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum. Yorumlarınız beni yazmak için teşfik eden şeylerden biri.

Keyifli okumalar 🍂

Sevda'dan

Eda'nın yanından ayrıldıktan sonra evdekilere ses etmeden odama gidip sıcak bir duş alıp yatmıştım. Sabah gözlerimi açtığımda ise beynimin içinde Eda ve Demir hakkında bir çok teori üremişti. Nedense bu konu hakkında çıktığım yolda iki tarafında ayrılık yanlısı olmadığını düşünüyordum ama ikisi içinde zor bir ayrılık yaşanmış gibiydi. Gözlerine yerleştirdikleri sahte mutluluk derin bir yarayı kapatmak için üstüne koyulan bez parçası gibiydi gelip geçici. Yara için dikişe, ikisininde bir birine ihtiyacı vardı.

Kahvaltıyı hazırladıktan sonra buzdolabının üstüne ekmek alacağıma dair bir not bırakıp dışarı çıktım. Eda'nın penceresine doğru göz attığımda bir hareketlilik yoktu. Pencereyi kalın bir fon perde gölgeliyordu. Saat sabahın sekizi olduğu için Eda'nın şuana kadar uyanması gerekiyordu zira mesaisi başlamak üzereydi. Edaların evin aralık kapısından girip onların kata ulaştığımda zile bastım. Yaklaşan adım seslerinden sonra açılan kapıyla Ayşen teyze görüş açıma girdi. "Günaydın Ayşen teyze nasılsın."

" Sanada günaydın Sevdacım geç içeri kahvaltı yapacaktım bende." Onun kahvaltı isteğini reddedip direkt konuya girdim.

" Yok Ayşen teyze fırına gidiyorum. Eda'ya bakmıştın ben."

"Eda sabah erken çıkmış kahvaltıda yapmamış aradım ama bakmadı. Sen ulaşırsan bana da haber et." Onaylayan bir kaç cümle kurduktan sonra apartmandan çıktım. Eda'ya müsait olduğunda beni ve Ayşen teyzeyi araması için kısa bir mesaj çekip mahallenin girişinde bulunan küçük ama samimi bulduğum bakkala girdim iki küçük ekmeği ve birkaç poğaçayı alıp çıktım.

Sabahın erken saatleri olmasına rağmen esnaf dükkanlarını açmış tahminimce ilk siftahı bile yapmıştı. Az ileri gittiğimde birkaç çocuk kaldırım kenarına çökmüş oynarken onların hemen ilerisinde iki erkek çocuğu futbol oynuyordu. Onların bu hallerini gördükçe yüzüme küçük gülümseme çoktan yerleşmişti.

Annem ve babamın memur olması sebebiyle çok sık şehir değiştirdik ve benim çocukluğumun en güzel yılları Bursa'da geçmişti. Oradayken de aynı yaşadığımız mahalleye benzer bir mahallede yaşıyorduk ve ben neredeyse sokaktan eve gelmeyen bir çocuktum. Sabah hızlıca yaptığım kahvaltıdan sonra arkadaşlarım ile oyun oynamak için toplandığımız parka gider bıkmadan usanmadan aynı oyunları saatlerce oynardık. Akşam ezanına kadar olan oyunumuz ezanın okunmasıyla biterdi.

Karşı kaldırıma geçmek için sol tarafı kontrol ettiğimde düşüncelerimede son vermiştim. Etrafına hızlıca tekrar göz atıp hızlıca karşıya geçtim ve az ileride arabasına çantasını koyan Hazan'a takıldı gözüm. Üzerine tam oturan siyah bir takım ve elindeki çanta işe gideceğini gösteriyordu. Çantayı bırakıp kapıyı örgütünde beni farketmiş ve küçük bir baş selamı vermişti. Aynı şekilde karşılık verip arabanın yanından geçerken o da çoktan arabayı çalıştırıp yola çıktı.

Aklıma dün akşam Demir için söyledikleri gelirken sinirim birkez daha altüst oldu. Seviyor diyordu. Ama hiç seviyor gibi davranıyordu. Gözünün içine baktığını iddia ediyordu. Ama o gözlerdeki yaşların sebebi kendisiydi. Eda'nın bu kadar üzülmesi beni inanılmaz şekilde üzmüştü.

Yıllar önce babasının ölümüyle Ankara'dan İzmir'e giden arkadaşım Zeynep'in yerine koymuştum onu. En yakın ardaşım olmuştu bu kısacık zamanda. Etrafına gülücükler dağıtan o neşeli kızın içinde ne fırtınalar kopuyordu. Ne depremler ne yıkımlar görmüştü belki de.

Hızlı adımlarla eve girdiğimde annemi mutfakta kahvaltı sofrasına bir şeyler koyarken buldum. "Günaydın Annem." Sağ yanağına kondurduğum sıkı öpücük benim için sol yanağına kondurduğum öpücük ise burada olamayan ağabeyim ve ablamın yerindeydi. Benim bu sıkı öpücüklerimin onların yerinede olduğunu bilen annem aynısını bana yaptı. Bu aramızda küçük bir anlaşmaya dönüşmüştü yıllardır.

Sofrayı kurmakta ona yardım edip salonda sabah haberlerini izleyen babam ve Okan'a seslendiğimde küçük çekirdek ailemiz tamamlanmıştı. Güzel ve bol sohbet içinde yaptığımız kahvaltıdan sonra odama çekilip geçen başladığım filmi bitirdim, kitap okudum, müzik dinledim derken saatlerimi geçirmiştim ama Eda'dan henüz bir arama yoktu.

Tekrar mesaj atacağım sırada Instagramdan bir bildirim düştü ekranına. 'Hazan Karahan sizi takip etmek istiyor.'aynen bu şeklide olan cümleyle ufak bir şaşkınlık yaşadım. Uygulamaya girip isteğini onayladığımda onun profiline girip geri takip yapmamla aynı anda isteğim kabul oldu ve attığı fotoğraflar önüme serildi.

Ciddi anlamda serildi çünkü önüme düşen ilk fotoğrafı birkaç hafta önce paylaşılmıştı. Deniz kenarı olan bu pozla aklıma onu banyodan çıkarken gördüğüm an gözünümün önüne geldi. Gözlerimi fotoğraftan çekip konuma baktığımda Antalya yazıyordu. Biraz daha aşağı kaydığımda ofiste iş arkadaşları ile çektiği bir fotoğraf önüme düştü. Kırk küsür fotoğrafın çoğunu takım elbiseli olduğu kareler süslüyordu.

Bütün fotoğraflarına göz atıp gelen yorumları okudum. Hatta yorum yazanların bazılarının hesaplarına bile baktım.

Epey sıkılmıştım ancak evde tek başıma yapacak bir şey yoktu. Okan birkaç saat önce buradaki arkadaşları ile buluşmaya gitmiş annem ise komşuya diyerek çıkmıştı ama ben o komşunun kim olduğunu bilmiyordum. Yavaşça yataktan kalkıp üstüme kot şort ve beyaz bir tişört giyerek evden çıktım. Amacım mahallenin hemen çıkışında bulunan piknik alanına gitmekti. Evde baya bunlamıştım. Temiz havanın iyi geleceğini düşünüyordum.

Sabah girdiğim bakkalı geçerken az ileride Hazan'ın arabası durdu ancak içinden inen olmadı. Çok takılmayıp yanından geçeceğim sırada kapı yavaşça açıldı.

" Merhaba Sevda. Müsait misin?" Hafif bir tebessümle bana soru yönelten Hazan'a baktığımda sabah üstünde gördüğüm ceketi ve kıravatı çıkrmış, gömleğinin kollarını dirsekeklerine kadar katlamıştı. Daha fazla incelemeyip yüzüne tekrar baktım.

"Müsaitim." Kurduğum cümle müsaitim gibi değilde ne vardı gibi süpheli çıkmıştı. " Vaktin varsa bir kahve içelim mi? Dün sen ödemiştin hesabı bu defa ki benden olacaktı öyle demiştin. Bende borcumu ödeyeyim dedim."

Benim sözümün arkasına sığınıp ettiği kahve teklifini reddetmem için bir sebep olmadığından kabul edip binmiştim arabaya. "Nasılsın?" Gözlerini yoldan kısa ayırıp yüzüme baktığında ilk defa onu bu kadar yakından inceleme fırsatım oldu. "İyiyim. Sen nasılsın." Derken gözüme sol kaşının üzerinde bulunan ufak bir dikiş izi takıldı. Aklıma direkt olarak lisede kavga edip kaşı gözü patlamış bir Hazan geldiğinde tutamadığım bir kıkırtı dökülmüştü dudaklarımdan.

Meraklı bakışları bana döndüğünde "İyiyim de, neden güldün?" Tek kaşı havada yöneltiği soruya tekrar güldüm. " Karşındaki iz gözümün önüne serseri bir Hazan gelmesine sebep oldu." Tutamadığım kıkırtımın sebebi onun şuan ki hali ile o düşündüğüm hali arasında uçurum vardı.

Şuan ki Hazan'ı tarif etmem gerekirse gayet beyefendi, saygılı ve nerede ne konuşacağını bilen bir adamdı. Tabiri caizse İstanbul beyefendisi gibiydi. Ancak o düşündüğüm hali her şeyden kavga çıkarıp sağa sola sataşan bir adamın gözümün önüne gelmesine sebep oldu.

"Aslında bir yerde doğru." Şaşkınlık içinde ona döndüğümde söylediğim şeyin doğru çıkmasına baya şaşırmıştım. "Nasıl yani gerçekten serseri bir tip miydin?" Alt dudağını dişlerinin arasına alarak gülümsemesini bastırmaya çalışarak bana döndü. Ancak ben yüzünde oluşan gülümsemeyi çoktan farketmiştim.

"Doğru tahmin etmişsin. Görüp görebileceğin en serseri insan olabilirdim." Ciddi görünmeye çalışarak söylediği cümleden sonra kahkaha attı. "Hakkımda böyle düşünmen beni çok üzdü." derken hâlâ gülüyordu. Söylediği şeyin ciddi olmadığını tabi ki biliyordum. "Karşındaki iz lisede oldu ancak tahmin ettiğin gibi bir kavgada olmadı. Futbol oynarken kendimi nasıl kaptırdıysam yere düştüğümü ve kaşımın yarıldığını hissettiğim acıdan sonra farkettim. Acıyı hissetmesem maçın sonuna kadar öyle devam ederdim."

"Serseri bir tip olmadığın zaten şuan ki hâlinden belli. Böyle bir tip olma ihtimalin beni güldürdü zaten." Kendimi açıklamla araba durmuştu. İnmek için bir hamle yapmadığını farkettiğimde gözlerimi kapının kolunda olan elimden ayırıp ona çevirdim. Yüzüne birkaç saniye baktığımda dudakları aralandı. "Şuan ki halim nasıl sence?" İçimden geçenleri asla saklayan biri olmadığım için direkt söylemeyi tercih ettim.

" Gayet İstanbul beyefendisisin işte. Saygılı bir kişiliğin var." Hafifçe gülüp önüne döndüğünde bende kapıyı açmak için hamle yaptım. "Yalnız İstanbul beyefendisi bana gelmez." Tekrar ona baktığımda yüzümde anlamaz bir ifade bulundu.

"Allah'a şükür Adanalıyık Allah'ın adamıyık. "Ne öyle beyefendi meyefendi?"

Bölüm sonuuu.

Bölüm sonu düşüncelerinizi alayım.

Hazan'ın içinden ne çıktı ya🤭

Bir dahaki bölüm Eda ve Sevda konuşması olacak hazır mıyız?

Demir ve Eda hakkındaki teorilerinizi alayım.

Şarkı önerilerinizi bu satıra bırakabilirsiniz. Yazarken dinlemek bana keyif veriyor.🎶

01/09/2022

Continue Reading

You'll Also Like

2.9M 140K 44
|Tamamlandı. Pelin kendini yanlışlıkla üç erkeğin olduğu bir grupta bulur. Bu grupta onlara küçük bir yardım ederken gerçek aşkı ve arkadaşlığı burad...
36.9K 2.4K 28
geri dönemedim... geri dönemedim, arsızca
141K 7.2K 32
"kitaptaki yazım hataları düzenlenecektir." ! Kitap bana aittir.! İ𝑐𝑙𝑎𝑙&𝐴𝑟𝑎𝑚 𝑍𝑒𝑚ℎ𝑒𝑟𝑜ğ𝑙𝑢 🥀28.08.2023🥀 Kuma yoktur.. Tesadüf denilen...
6.3M 340K 84
@yeis: yüksek müsaadenizle bayım, @yeis: sizi sevmeye geldim. *Kısa Hikaye #1 (10.02.2020) *Genel Kurgu #1 (21.05.2020) *Romantizm #1 (14.08.2020) *M...