Takımyıldızlarının Destekledi...

AliYacolu tarafından

4.2K 733 697

Bu hikaye Omniscient Reader Viewpoint'teki sistemin sadece Izuku'ya verilmesini ve bu güçle nasıl geliştiğini... Daha Fazla

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34

Bölüm 23

97 21 13
AliYacolu tarafından

Sonunda herkesin stajı bitmiş ve okul tekrardan açılmıştı. İlginç bir şekilde sınıfa ilk gelen kişi olmayı başarmıştım. Sınıfa gelenlere bakarken bir yandan da telefonumda Hayatta Kalma Yollarının 2327. bölümünü okuyordum.

Sınıf kalabalıklaşmaya başlarken Ojiro, Tokoyami ve Yaoyorozu ile sohbet ediyorduk ve stajlarımızın nasıl geçtiğini konuşuyorduk. Tokoyami'nin pek bir şey kazanamadığını anlamak çok zor değildi ama onda öncekinden daha farklı bir his alıyordum. Ne kadar inkar etse de güçlendiğine emindim.

Sınıf yavaşça kalabalıklaşırken Yaoyorozu yanımızdan ayrılıp diğer kızların yanına gitti ve sonrasında o efsanevi anı gördük. Saçları düzgünce taranmış bir Bakugou, bu cidden komikti ne yazık ki okulda telefon yasaktı ama yasaklar çiğnenmek için değil midir? Boyut çantamdan telefonumu çıkarıp bir kaç resmini çektiğimde öfkeyle saçları tekrar eski haline geldi ve üzerime atladı. Telefonu boyut çantama atarken eğilerek onun saldırısından kaçındım.

Bu sırada güzel bir dövüş pozisyonu almış Uraraka'nın sert bir tonla ''Oldukça verimli.'' demesi de dikkatimi çekmişti.

Tüm sınıf geldiğinde ise Mina ''Hepimiz ne kadar gelişmiş olsak bile şu üçlünün ki gibi bir deneyim edinemeyiz muhtemelen.'' dediğinde Tokoyami ile hafifçe kıkırdadık. Ama haklılardı Izumi'nin telefonda anlattığına göre Stain harika bir kılıç kullanıcısı olmalıydı, onunla kapışabilmeyi dilemiştim o an, gerçi hala bir şans bulup kapışabilmeyi diliyorum.

Sonrasında herkes onların yanına gidip sohbete başlarken All Might sınıfa geldi ''Merhaba sınıf!'' diye bağırdığında onun sesini hala rahatsız edici bulduğumu fark ettim.

Bir süre konuştuktan sonra bizleri Gama pistine götürdü ve karşımızda devasa bir oyun parkı bulunuyordu, cidden burası için ne kadar bütçe ayırdınız siz? 

All Might elini kaldırırken ''Bugün stajlarınızdan sonra bir simülasyon eğitimi yapacağız. Ve bu bir kurtarma yarışı. Bu pist tamamlanmadığı ve büyük boyutu sebebiyle tam bir labirenti andırıyor ve sizler ise 5 ve 6 kişilik gruplarla ortadaki merkeze ilk ulaşmak için yarışacaksınız.'' diye açıkladı.

Iida ''Peki gruplar neye göre olacak?'' diye sorduğunda All Might nereden çıkardığını anlamadığım bir şekilde bir kura torbası çıkardı.

İlk turda Ben, Izumi, Iida, Kacchan, Sero ve Ojiro vardı. Hemen hemen sınıfın en hızlıları bu turdaydı. Sero ve Ojiro arazi yapısı sayesinde en avantajlılar arasındalardı, Iida ise normalde bile en hızlılardan biriydi, Izumi ve Kacchan ise yıkıcı güçleriyle önlerine gelen engelleri yıkabilirlerdi gerçi bunu yapmamaları gerekiyordu, ben ise galiba sıçramayı tercih edeceğim.

Hepimiz bir binanın tepesinde pozisyon alırken kahraman kostümünü giymeyen tek kişilerin Iida ve ben olduğunu fark etmiştim.

All Might'ın ''Başlayın!'' sesini duymamla birlikte en son kazandığım yeteneklerden birini aktive ederek binanın tepesinden aşağıya atladım.

[Yetenek Titanoptera Bacakları aktive oldu.]

Binanın duvarından destek alıp ileriye doğru fırlarken hala tam alışık olmadığım için Sero'nun arkasında bıraktığı bir kaç bantı da topladım(!) İleri fırlamaya devam ederken Kacchan'ın anlık yaptığı bir patlama ile dengemi yitirir gibi olmuştum ve sonrasında yarışı üçüncü olarak bitirmiştim. O patlamaya çarpmamış olsaydım ikinci hatta belki de birinci bile olabilirdim, gerçi alışık olmadığım bir gücü test etmekte benim hatam sayılırdı.

Diğerlerinin yanına döndüğümüzde Sero ''Dostum bu şeyde neyin nesiydi böyle?'' diye sordu.

Gülümserken ''Yeni ve tuhaf bir yetenek, bana çekirgelerin bacak gücünü veriyor.'' diye açıkladım, bu açıklamadan memnun olmayacak birisini tanıyordum ama her şeyi saklarsam benden gereksiz şüphe duymaya başlayabilirlerdi.

[Takımyıldızı Epiloğu Bekleyen Okuyucu yeteneklerinizi yaymamanız gerektiğini belirtiyor.]

Mina ''Vay be! Bu çok iyi ama bir yan etkisi var gibi duruyor.'' dedi bacaklarımın görünen kısmını işaret ederek.

''Evet ne kadar kullanırsam derimi yeşile boyuyor ve biraz sıçrama isteği uyandırıyor.'' bu dediklerim tamamen doğruydu ama son kısmı bana etki etmiyor denebilirdi. Bu dürtüyü benim yerime 'Dördüncü Duvar' baskılıyordu. Bir süre daha konuştuktan sonra diğerlerini izlemeye döndük.

Sonraki yarışlarda da genel olarak beklenen kişiler birinciliği ve ikinciliği kapmıştı. Dersin bitiminde All Might'ın, Izumi'yi yanına gizlice çağırdığını görmüştüm muhtemelen One for All hakkında konuşacaktı ve ben kesinlikle ne konuşacaklarını merak ediyordum, normalde bu tip olaylar ilgimi çekmezdi ama şimdi merakımı bastıramıyordum niyeyse. Belki de gizlice dinlemeliydim...

Tüm yarışlar bittikten sonra soyunma odalarında üstümüzü değiştirdiğimiz sırada Mineta yanındaki Kaminari'ye korkutucu gözleriyle ''Hey Kaminari, çok manyak bir şey keşfettim gel çabuk!'' dediğinde herkesin dikkatinin o yöne kaydığını görebiliyordum. Mineta hafifçe yırtılmış bir kağıdı işaret ederken ''Şu gözetleme deliğine de bir bakın! Büyük ihtimal senpailerimizden bize miras kalmıştır ve karşı tarafta ne var biliyor musun?'' diye sorduğunda Todoroki de dahil herkesin ilgisini çekmişti. Sonrasında yüzünde gülümsemesiyle ''Kızların soyunma odası!'' dediğinde yavaşça ona doğru ilerlemeye başlamıştım.

Iida ''Kes şunu Mineta, röntgencilik büyük bir suçtur!'' diye onu uyardığında sadece bu uyarıya uymasını diledim onun için.

Mineta duvardaki kağıdı tamamen sökerken ''Sen ne biliyorsun, benim ufaklık bu suça tamamen dahil oldu bile, anlarsın ya!'' dediğinde onun kafasını koparmayı düşündüm, her ne kadar Izumi ile anlaşamasam bile bir yerde o benim kardeşimdi. Ama o üzüm kafa sadece bu sözlerle yetinemedi ve devam etti ''Yaoyorozunun güzellikleri, Izumi'nin dengeli ve zarif bedeni, Ashido'nun endamı, Hagakure'nin uçan iç çamaşırları, Katsumi'nin tepeleri, Uraraka'nın parlaklığı ve Asui'nin şaşırtıcı...'' daha fazla dayanamamış ve ona yumruk atmak için ileri atılmıştım. Yanımda Kacchan'da patlamalarıyla ona doğru ilerliyordu.

[Yetenek Kanasusamış aktive oldu.]

Kacchan ve ben ona doğru atılırken Jirou bizden önce davranıp, kulak jakını onun gözüne soktu. Sonrasında ise Mineta kafasından tutulmuş bir halde Kacchan ve benim ellerimdeydi. Kacchan sağ elinde patlamalar yaratırken ''Hey Izuku onu gebertelim!'' dedi öfkeli bir şekilde başımla onay verdikten sonra ikimiz aynı anda onu yumruklayarak soyunma odasının dışına fırlattık. Açıkçası ikimizin de durmaya pek niyeti yoktu ama Aizawa-sensei tarafından durdurulduk. Sanırsam artık özgünlüğünü benim üzerinde kullanmaya çalışmıyor, dördüncü duvar bildirimi gelmedi sonuçta.

İkimize de öfkeli bir bakış attıktan sonra ''Ne olduğunu sormayacağım ama devam etmeniz durumunda sizi okuldan attığıma emin olurum.'' dedi. Kacchan serbest bırakıldığında bir kaç küfür edip üniformasını giyerken, bende tişörtümü üzerime geçirmiştim.

Bunlar dışında aktive olan yeteneğimi herkesin fark etmemesine sevinmiştim, o yeteneği şimdilik gizleme taraftarıydım.

Herkes soyunma odasından çıktıktan sonra Dokkaebi pazarına girerek oradan yarım saatliğine işleyen bir görünmezlik pelerini aldım. Derslerin başından beri sırt çantamın içinde olan Gilyo'yu çantamdan çıkarıp ''Odadaki tüm kameraları fark edilmeden yok edebilir misin?'' diye sordum. O ise yüzünde gülümseme gibi bir ifadeyle başını salladı ve hareketlenmek için hazırlandı ama onu durdurarak ''Bunu ben odadan çıktıktan sonra yap.'' dedim ve normalde yapacağım şekilde sakince yürüyerek odadan çıktım, açık sırt çantamla birlikte. Ben odadan çıktığım anda Gilyo görüş alanımdan tamamen kayboldu.

[Gilyo yeteneği Nihai Hız kullanıyor.]

Yaklaşık bir saniye bile sürmeden çoktan Gilyo çantama geri girmişti. Yeteneği adının hakkını veriyor gibi gözüküyor. Sonrasında tuvalete gidip aldığım pelerini giydim ve Izumi ve All Might'ın konuşacakları yere doğru ilerledim.

[Yetenek Saklanma aktive oldu.]

Şansıma onlar tam odanın kapısını açtıkları anda kendimi içeriye atabilmiştim. Şimdi tek yapmam gereken All Might'ın oturduğu kanapenin arkasında bağdaş kurmuş şekilde yerde oturarak sohbetlerini dinlemekti.

İkisi konuşmaya başladığında oldukça ilginç bilgiler ediniyordum: ilk öğrendiğim şey özgünlüğü aktarmak için önceki kullanıcının izni olmadan aktarılamayacağını ve aktarmak için yeni kullanıcının eskisinin Dna'sından bir parçaya sahip olması gerekiyordu ve gereksiz bir bilgi olarak Izumi, All Might'ın saçını yemişti; ikinci olarak ise bu absürt gücün All for One adında bir kötü tarafından verildiğini ve onu yenmeye çalıştıklarını öğrenmiştim, anlaşılan All Might'ın yarasının sebebi de buydu. Izumi kesin bir tonda ''Yanımda olduğun sürece her şeyi yapabileceğime eminim.'' dediğinde All Might bir süre sessiz kaldı ve sonrasında onu onayladı.

All Might tam odadan ayrılmak üzere kapıyı açtığında Izumi beni şaşırtacak şekilde ''Baba, buraya neden Izuku'yu da davet etmedin? Özgünlüğümü bildiğine göre onunda bunları bilme hakkı olduğunu düşünmüyor musun?'' diye sordu.

All Might ona baktıktan sonra ''Izuku bizi hala affetmediğinin farkındasındır, sürekli bizlerden bir şey saklıyor ve sizlerin aksine onun sistemini bile göremediğimiz için hiç bir şeyi net olarak onaylayamıyoruz. Bunlarda yetmezmiş gibi bir canavara bizden daha sadık bir şekilde bağlı!'' dedi ama cümlesinin sonlarında sesi oldukça yükselmişti. Ne yani kendi aciz varlığını benim güzelim olan Gilyo'm ile bir mi tutuyorsun sen?

Izumi anlamamış bir şekilde ''Canavardan kastın ne baba?'' diye sormuştu.

All Might odadan çıkarken ''Aizawa size anlatacaktır.'' demekle yetindi ve sonrasında Izumi bir süre düşündükten sonra o da odadan çıktı. Görünmezlik pelerinin süresi dolmadan tekrar lavaboya gittim ve onu son dakika da çıkarıp boyut çantama fırlattım.

All Might'ın bana güvenmemesi hiç hoşuma gitmemişti, onlara her şeyi anlatsaydım eğer muhtemelen beni tartarusa tıkarlar veya bir deli hastanesine kapatırlardı. Ben düşünmeye devam ederken Gilyo çantamdan çıkıp ''Parlak gözler...'' dediğinde şu gözlerim konusunda ne yapabileceğimi de merak ettim. Olur olmadık yerde parıldıyorlardı, belki de onları sökmeliydim... Şaka yapıyorum hala onlara ihtiyacım var.

Ben lavabodan çıkarken zilin çalmasıyla birlikte sınıfa doğru ilerledim ve yerime geçtim. Gözlerim kapalı bir şekilde Aizawa'nın sınıfa gelmesini bekliyordum, bu sırada ise yeni bir yetenekte kazanmaya çalışıyordum. Bir algı yeteneği çok işime yarardı.

Bedenimdeki büyü gücünü yani manayı hissedilmeyecek oranlarda etrafa yayarak çevremdeki hareketleri hissetmeye çalışıyordum ama tek hissettiğim bazı titreşimlerdi.

Aizawa sınıfa girince ''Izuku uyan!'' dedikten sonra iç çekerek gözlerimi açtım ve tekrardan başaramadığım gerçeğiyle iç çektim. Aizawa ''Şimdi hepinize bazı haberlerim olacak.'' dedikten sonra sınıfın sesinin yükselmesini dinledi ve sonrasında özgünlüğünü aktive ederek herkesi susturdu ''İlk olarak bir okul gezimiz olacak. Kampa gideceğiz...'' dediğinde daha cümlesini tamamlayamadan sınıftan sevinç çığlıkları yükselmişti. Sonrasında ise tekrar susturulmuşlardı ''Bu gezi için bazı şartlar var ama ilk olarak gelecek olan sınavlardan geçemeyenler geziye gelmeyi unutabilirler.'' dediğinde sınıftaki bazı kişilerin yüzünün çöktüğünü görebiliyordum.

Aizawa sonrasında bana dönüp ''Şimdi Izuku buraya gelip sırt çantandaki o şeyi herkese anlat ve dersi benim yerime bitir.'' diyerek tekrardan bir tırtıl gibi hareket ederek uyumaya başladı.

Kürsüye çıkarken herkesin meraklı bakışları benim üzerimdeydi. Çantamın fermuarını açmadan önce ''Eğer korkup ona saldırmaya kalkan olursa bilesiniz diye söylüyorum benden çok daha hızlı.'' dedim ve sınıfın onaylamasını bekledim. Beklediğim onaylar bakışlar gelince fermuarı açıp ''Gilyo çıkabilirsin.'' diye mırıldandım.

Gilyo yavaşça çantadan çıkınca ''Cııır!'' dedi ince bir sesle ama bir anlamı yoktu galiba şirin gözükmeye çalışıyordu. Sınıftakilerin şaşkın bakışları ardında onlara stajımdaki olanları biraz değiştirerek anlattım. Hepsi ilginç ifadeler takınırken Gilyo ''Bunlar... aptal. Üzüm kafa... büyük aptal.'' dediğinde kendimi gülmemek için zor tutmuştum.

Son olarak ''Bu arada size ormandaki canavarlar hakkında anlattığım şeyler büyük bir sır ve kimseye bildirmemeniz gerekiyor. Size anlatma sebebim ise Gilyo'nun biraz daha özgür hissetmesi içindi.'' diyerek yerime geçmek üzereydim ama Mina'nın elini kaldırdığını gördüm. Ona bakarak ''Dinliyorum.'' dedim.

Sarı gözlerini benimkilere dikmiş şekilde ''Onu sevebilir miyiz?'' diye sorduğunda yalvaran bakışlara sahip birisi daha karşımda duruyordu. Gilyo bana bakarak ''Lütfen... yapma.'' dedi ama faydasızdı.

Onu ensesinden tutup Mina'ya doğru fırlatırken ''Ona bir zarar gelirse onu engelleyemem unutma.'' diyerek yerime geçtim. Sınıfın ilgisini sınavlardan çok Gilyo'ya kaymıştı artık ve hepsi Mina'nın başına üşümeye başlamışlardı. Ondan nasıl özür dileyeceğimi bilmiyordum ama bunu şimdilik çok umursamıyordum.

Sınavlarda ne olacağını bilmiyordum, yazılı sınavı rahatlıkla geçebileceğime emindim ama uygulama sınavında ne gibi bir şey yapacaklarını kestiremiyordum. Kılıcım hazır olmadığı ve Hatsume'nin onu ne zamana hazırlayacağını kestiremediğim için bu sürede galiba diğer yeteneklerime odaklanacağım; başta kara alevler olmak üzere, amiralin kılıç ustalığı ile titanoptera bacakları ve kanatları üzerine odaklanmalıyım ama sadece bir haftam olduğunu göze alırsak bunlarda istediğim gibi verimli çalışamayacağım kesin. Sadece birine odaklanabilirim galiba...

Öğle arasına girmemizle herkes yemekhaneye gitti, bende beni dalgınlığımdan çıkaran Kaminari sayesinde gitmiştim.

Katsudonumdan yerken tahminimce bilerek dirseği ile kafama vuran Monoma yüzünden kaşığımdaki yiyecek tamamen üzerime döküldü. Sinirli bir şekilde ona dönerken, onun tek dediği ''Pardon kafan o kadar büyük ki yanlışlıkla çarptım.'' bu oldu.

[Takımyıldızı Altın Başlığın Esiri bu davranışa sinirlendi.]

[Takımyıldızı Adaletin Kel Generali bu çocuğun kişiliğinden nefret ettiğini belirtiyor.]

''Duymak istediklerim bunlardı.'' diye mırıldandıktan sonra sandalyemi geriye Monoma'nın dizine doğru ittikten sonra bir anda ayağa kalkıp ona çarparak elindeki tepsinin devrilmesine sebep oldum. Sonrasında yüzümde bir gülümsemeyle ''Pardon seni sadece çöp kovası sanmıştım, yanlışlıkla oldu.'' dedim.

[Takımyıldızı Epiloğu Bekleyen okuyucu cevabınızın zayıf olduğunu belirtiyor.]

[Takımyıldızı Altın Başlığın Esiri şu anda kahkahalar atıyor.]

[Takımyıldızı Alevin Şeytanvari Yargıcı bu kadar kaba olmanıza gerek olmadığını belirtiyor.]

[Takımyıldızı Gizemli Entrikacı bu gösteriyi sevdi.]

[400 jeton hibe edildi.]

İkimizde birbirimize lanetli bakışlar atarken ''Sizin sınıfınızdan üç aptalın kahraman katili ile kapıştığını duydum, sınıf 1-A sürekli bir belaya karışıyorsunuz. Umarım o belalarınız bir gün bize sekmez.'' dedi büyük bir gülümsemeyle. Acaba koca bir ormanı yakmaya kalkıştığımı bilse daha neler derdi?

Ücretlendirilmiş İlk Kişi: Kara alevleri yutan bir insana ne olur?

Abisal Kara Alev Ejderhası: Miktarına bağlı bir damla kadar bir şeyse sadece iç organları yanıyor gibi hisseder ama daha da artarsa ölebilir. Şimdi uykuma döneceğim...

Vay be bende niye sessiz diyordum, meğerse uyuyormuş lanet kertenkele.

Monoma'nın gözlerinin içine bakarken ben daha ona kara alevi yutturamadan Kendo gelip onun ensesine vurup bayılttı. İyi zamanlama.

Kendo bize bakarken ''Bunun için üzgünüm çocuklar. Duyduğuma göre final sınavının nasıl olacağını bimiyormuşsunuz doğru mu?'' diye sordu.

Jirou ''Evet bilmiyoruz ama siz biliyor musunuz?'' diye sordu.

Monoma ayılırken ''Kendo onlara sak-'' bu sefer ensesine vurup bayıltan kişi ben olmuştum ve cidden rahatlatıcıydı.

Kendo ''Teşekkrüler Midoriya...'' dedikten sonra ''Üst sınıflardan duyduğuma göre giriş sınavındaki gibi robotlarla karşılaşacağımızı duydum. Size iyi şanslar.'' dedikten sonra uzaklaşıp kendi sınıfındakilerin yanına gitti. Masamızda bu habere aşırı derece de sevinmiş iki kişiyi görebiliyordum, eğer böyle ise biraz rahatlayabiliriz sanırsam.

...

Bununla birlikte bazı kişiler ders çalışma grupları oluştururken ben kendi yeteneklerimi geliştirmek amacıyla okul kapatılana kadar spor salonunda antrenman yaptım. Bazı günler Aizawa antrenmanımın ortasında gelip beni izliyor ve sonrasında çekip gidiyordu, bunu pek anlamlandıramasamda işler oldukça iyi gibi ilerliyordu. Akşam eve döndüğümde hemen yemeğimi yiyip gece 1'e kadar ders çalışıyor ve sonrasında 3'e kadar dışarıda sahte kimliğimle canavarları avlıyordum.

Bu süre içerisinde yaklaşık beş ihtiyozor ile on beş tane yeraltı faresi öldürmüştüm. Ne yazık ki sadece 7. kademe ve altındaki canavarların özleri (çekirdekleri) değerliydi bu yüzden farelerin cesetlerinden kurtulmak için tamamen yaktım, ihtiyozor cesetlerini ise boyut çantama depoladım ve bu sayede boyut çantamın da seviyesi yükseldi.

[Boyut Çantası Sv.1 -> Sv.2]

Bu bir hafta içerisinde kendime uyumak için günlük sadece 2 saat gibi bir vakit ayırdığım için günde yaklaşık altı bardak kahve de içmeye başlamıştım. Hatta boyut çantamda birkaçı hala duruyor, kendimi Aizawa gibi hissediyorum. Belki bir uyku tulumu da almalıyım.

Bu şekilde geçen günlerimin ardından sonunda sınav günü gelmişti.

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

164K 18.5K 40
jeon jungkook en yakın arkadaşının amcasına aşık olmuştu.
33.1K 2.8K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
102K 6.4K 36
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
43.7K 2.1K 33
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...