Kara Kedi’nin gitmesinden sonra Marinette yüzünde bir gülümsemeyle yatağına oturdu. Tikki çıktı.
“Marinette? Sen iyi misin?” diye sordu Tikki.
“Beni öptü.” diye mırıldandı Marinette.
“Marinette?”
“O beni öptü ve ben de karşılık verdim!” dedi Marinette.
“Evet! seninle gurur duyuyorum.” dedi Tikki.
Marinette yatağına geri uzandı ve yüzünde bir gülümsemeyle iç çekti.
“Bekle. Bu bizim için ne anlama geliyor?” diye sordu Marinette.
“Ne demek istiyorsun Marinette?”
“Şey. Kara Kedi ve Ben neyiz? Biz bir çift miyiz? Yoksa kaçamak mıydı? Ya da adı konulmamış ilişki?”
“Marinette sakin ol. Her zamanki gibi bunu da fazla düşünüyorsun.” dedi Tikki.
Marinette yastığına kafasını bastırarak çığlık attı.
“Ama Tikki ya beni öptükten sonra benden hoşlanmadığını fark ettiyse ve sadece bir kaçamaksa sonra da beni görmemeye karar verip ve Uğur Böceği’nin peşinde koşmaya geri dönerse ama sonra Uğur Böceği’nin benim olduğunu öğrenirse ve benimle partner olmak istemezse ki bu da akumalıları yenmeyi zorlaştıracak böylece mucizelerimizi alacaklar ve hawkmoth kazanacak ve Paris’te kıyamet kopacak. ” dedi Marinette.
(Çn: çevirirken benim iqm düştü ciddi ciddi cümle tam böyle.)
Tikki iç çekti. Marinette böyle olunca sakinleştirmek çok zor oluyordu.
“Peki. Bir sonrakinde onu gördüğünde neden bunu ona sormuyorsun?” diye sordu Tikki.
“Ama ona nasıl soracağım?”
“Aklına gelecektir bu arada yatman gerekiyor. Geç olmuş Marinette.”
Marinette saate baktı. 23.30’du. Tanrıya şükür yarın cumartesi günüydü.
“Haklısın Tikki. Sabah aklıma bir şeyler gelecektir.”
Marinette yattı ve gözlerini kapattı.
“İyi geceler Tikki.” dedi Marinette.
“İyi geceler Marinette.” dedi Tikki.
Ertesi sabah Marinette uyandığında önceki geceye göre kendini çok daha iyi hissetti. Marinette aşağıya indi ve kahvaltı etti. Dışarı çıktığını anlayınca Tikki için çikolatalı kurabiye yapmaya kalkıştı. Biraz kurabiye için malzemeler çıkarmak üzereydi gözleri Camembert parçasına takıldı. Anında Plagg geldi aklına. Kara Kedi’nin peynir seven sevimli kwamisi. Marinette Kendince gülümsedi ve Camembert’i aldı.
Yaklaşık bir saat kadar sonra Marinette 2 düzine kurabiye ve 1 camembert turtası yapmıştı. Plagg’in ne kadar çok sevdiğini hatırladı. Turtayı buzdolabına koydu ve Tikki için bir kurabiye aldı. Odasına geri döndüğünde Tikki ‘ye kurabiye verdi ve mutlu bir şekilde kabul etti.
“Eee ona nasıl soracağın hakkında ekstra düşündün mü?” diye sordu Tikki.
“Ah-”cevap vermeden önce telefonunun çalınmasıyla cevabı kesildi. Arayan kişiye baktığında Alya olduğunu gördü.
“Hey Alya,”
“Hey kızım. Bekleyecektim ama sana söylemeliyim. Nino ve ben öpüştük.” dedi Alya cırlayarak.
Onlar birbirleri için yaratılmıştı.
“Wow Alya. Senin adına çok sevindim! Büyülü müydü?”
“Harikaydı…Gün batımını seyrettiğimiz bir bankta oturuyorduk. Nino koluyla beni sardı ve bana beni sevdiğini söyledi ve sonra gerçekleşti! Hayatımdaki en iyi gündü!” dedi Alya. Marinette onun yukarıya ve aşağıya doğru zıpladığını neredeyse duyabiliyordu.
“Bu harika Alya.”
“Daha en iyi kısmı duymadın.”
“Dahası mı var?”
“En iyi arkadaşın resmî olarak artık Nino’nun kız arkadaşı! ”
“Aman tanrım! Bu muhteşem.”
“Biliyorum, kendim bile inanamıyorum.”
Aniden telefondan büyük bir gürültü çıktı.
“Hayır, ona dokunma! Kusura bakma Marinette gitmem lazım! Kız kardeşlerim evi alt üst ediyor, Görüşürüz Marinette.” dedi Alya.
“Görüşürüz Alya.” dedi ve kapattı.
Marinette iç çekti ve yatağına oturdu. Tikki kurabiyesini bitirirken oldukça sakindi.
“Gördün mü?” Alya ve Nino ne olduklarını biliyorlar. Kara Kedi ve ben neyim? ” kız kendi kendine mırıldandı.
Yürüyüşe çıkmak istediğine karar verdi.
“Hadi Tikki.” dedi kız.
Tikki kızın çantasına uçtu. Mutfaktan Tikki’ye kurabiye almak için durdu sonra tekrar durdu. Buzdolabını açtı ve Camembert turtasını aldı. Ne de olsa Plagg’le ne zaman karşılaşacağını asla bilemezdi.
Sonra parka doğru gitti. Güzel bir gündü. At kuyruğunu dalgalandıran hafif bir esinti vardı. Yürürken Adrien’ın parkta fotoğraf çekimi yaptığını gördü. Geçen seferkinde fırtınalı hava akumasının olduğunu hatırladı. Bu sefer kötü bir şey yaşanmamasını umdu. Yakınlardaki bir banka oturdu ve fotoğraf çekimini izledi. Adrien onun orada oturduğunu fark etti ve el salladı. Marinette gülümsedi ve o da el salladı. Oğlanın sevgililer gününü kiminle geçirdiğini merak etti. Yüzündeki gülümseme dünü özel biriyle geçirdiğini gösteriyordu.
Mola verdiklerinde Adrien Marinette’ye doğru yürüdü.
“Hey Marinette.”
“Hey Adrien.” diye cevapladı. Bu tuhaftı. Kalbi hala Adrien’ın etrafında çırpınıyordu ama onunla gerçekten konuşabileceği noktaya kadar sakinleşmişti.
“Ee şey Sevgililer gününde bir şeyler yaptın mı? Özel biri var mıydı?” diye sordu Marinette.
Adrien ona baktı. Özel biri vardı. Oydu ama ona bunu söyleyemezdi.
“Özel biri var.” dedi Adrien. Marinette’nin onu Kara Kedi ve Adrien olarak sevdiğine hâlâ inanamıyordu.
“Gerçekten mi? Tanıdığım biri mi?” Marinette kalbinin bir kısmı hâlâ üzgün olsa da sordu. Görmezden gelmek zorundaydı. Kara Kediyle birlikteydi.
“Ah hayır. Tanıdığın biri değil.” dedi Adrien. Ona o olduğunu söyleyemezdi bu kendisinin gizli kimliğini ortaya çıkarırdı.
“Aa nasıl biri?”
“Kibar, güzel, özverili ve daha anlatamadığım birçok şey.” dedi Adrien bir gülümsemeyle.
Marinette gülümsedi kalbinin küçük bir kısmı hâlâ Adrien’a ait olsa bile.
“Senin için sevindim.” dedi kız.
“Teşekkürler Marinette.” dedi oğlan. Dönüp baktı ve fotoğrafçının ona el salladığını gördü.
“Gitmem gerekiyor. Seninle konuşmak güzeldi Marinette.” dedi Adrien.
“Görüşürüz Adrien.” dedi Marinette ve gitti.
O sırada tüm bunlar gerçekleşirken. Plagg tatlı mı tatlı Camembert kokusunu duyana kadar uyuyordu. Gözleri anında açıldı. Saklandığı yerden baktı (ki orası Adrien’ın tişörtüydü çünkü fotoğraf çekimi için değiştirmişti) ve Marinette’nin Adrien ile konuştuğunu gördü. Camembert’ı Marinette’nin çantasındaydı. Güzel, Plagg için iyi bir gün oluyordu, iki sevdiği şey tek bir yerdeydi, Camembert ve Tikki.
Marinette’nin çantasına doğru yakalanmamaya çalışarak uçtu ve sonra içeri girdi. Tabii ki çantaya girdiğinde bir Camembert turtası ve en sevdiği kwami tarafından karşılandı.
“Plagg!” dedi Tikki ve ona sarılmak için onun yanına gitti.
“Merhaba Tikki.” dedi Plagg.
“Buraya bir Camembert turtası için gelmen an meselesi olacağını bilmeliydim.” Tikki dalga geçti.
“Şey onlar lezzetli.” dedi Plagg.
“Kurabiyeler de öyle.” dedi Tikki.
Plagg iç çekti.
“Tikki bu tartışmayı tekrar yapmıyorum ama bir kez daha söyleyeceğim. Camembert kurabiyeden 10 kat daha iyi.” dedi Plagg.
Tikki iç çekti ama bıraktı, tartışmak istemiyordu.
“Dün gece umarım neler olduğunun farkındasındır.” dedi Tikki.
“Kedi ve prensesinin sıcak anlarını mı kast ediyorsun?” dedi Plagg.
“Evet şimdi Marinette, Kara Kedi ve kendisinin ne olduğunu merak ediyor.”
“Ne demek istiyorsun?”
“Şey onların bir çift mi, kaçamak mı yoksa adı konulmamış bir ilişki mi olduğunu merak ediyor.”
Plagg iç çekti.
“Çok fazla düşünüyor.” dedi Plagg.
Tikki iç çekti.
Plagg turtasını bitirdi ve Tikki’nin yakınına uçtu.
“Endişelenme Tikki, bu sorun yakında kendi kendine çözülecek.” Tikki’ye sarılarak dedi Plagg.
“Öyle mi düşünüyorsun?”
“Merak etme eğer Adrien’ı tanıyorsam bunun böyle olmasına izin vermez. ”
Aniden Marinette’nin ne dediğini duydular.
“Görüşürüz Adrien!”
“Gitsem iyi olur, geçen seferki gibi felaket çıksın istemeyiz.” dedi Plagg.
Tikki kıkırdadı.
“Görüşürüz Tikki.” dedi Plagg.
“Güle Güle Plagg.” dedi Tikki ve sonra Plagg gitti.
Gece geç saatlerde bardaktan su boşalırcasına yağmur yağıyordu. Devriye iptal olmuştu. Marinette yatağında oturuyordu ve Kara Kedi’nin resmini çiziyordu. Gölgelendirme yaparken penceresinin tıklandığını duydu. Açtı ve Kara Kedi’yi gördü.
“Kara Kedi? Fırtına varken buraya mı geldin?” diye sordu kız.
“Seni görmekten hiçbir şey alıkoyamaz prenses.”
Marinette hızlıca onu içeri aldı. Daha sonra biraz havlu aldı ve Kara Kedi’nin kendini kurulamasına yardım etti.
“Kara Kedi beni bu havada görmene gerek yoktu, grip olacaksın.” Marinette azarladı.
“İyi olacağım.” dedi Kara Kedi.
Marinette gözlerini devirdi. Kara Kedi ‘nin kurumasına yardım ettikten sonra ısınması için ona battaniye verdi.
Kuruduktan ve ısındıktan sonra Marinette aşağı kata atıştırmalık almak için indi. Sonra da odasına geri döndü. Kara Kedi onları yerken kız sessiz kaldı. Ona nasıl soracağını bilmiyordu.
“Marinette sen iyi misin?”
“Kedi, biz neyiz?”
“Ne demek istiyorsun?”
“Şey ben senin için neyim? Bir arkadaş? Bir kaçamak ya da daha fazlası? Çünkü hâlâ Uğur Böceğine hisler beslediğine eminim ve sana ilgi göstermeye başlarsa onun için beni bırakır mısın?” diye sordu Marinette.
Kara Kedi gülümsedi.
“Ne olduğumuzu öğrenmek mi istiyorsun? Ben senin parlak zırhlı kedinim ve sen benim prensesimsin. Kaçamak değilsin, Uğur Böceği bana ilgi gösterse bile bunu asla sana yapmam. Benim için çok anlamlısın.” dedi Kara Kedi ve kızın alnını öptü.
“Teşekkürler Kara Kedi.”
“Neden bana teşekkür ediyorsun? Ben sadece gerçeği söyledim.”
Marinette ona sarıldı. O haklıydı. Oğlan onun kedisiydi ve kız da onun prensesiydi.
“Şey, fırtına dinmiş gibi gözüküyor.” Kara Kedi kızın dudaklarına hızlıca öpücük kondurdu.
“Yarın görüşürüz tamam mı?” dedi oğlan.
“Tamam. Görüşürüz Kedicik.”
Oğlan gittikten sonra, Tikki uçtu.
“Gördün mü endişelenmeye neden olacak hiçbir şey yokmuş.” dedi Tikki.
“Evet, sanırım haklısın.” dedi Marinette.
Marinette iç çekti ve yatağına uzandı.
O onun prensesiydi ve oğlan da onun kedisiydi. Ama bu onu meraklandırdı. Leydi'si ne oluyordu?