Sakusa'nın gözleri eldivenli ellerini Atsumu'nun vücudunun yanlarında gezdirirken karanlıktı, sürtünüşü halatın çizgileriyle bölünüyor, her kısa dokunuşu bundan daha fazlasıymış gibi hissettiriyordu - ve Sakusa çok yakındı. Bir iki santim daha yakın dursaydı Atsumu'nun sırtına yaslanmış olacaktı. Şimdi bile Atsumu Sakusa'nın gömleğinin hassas dokunuşunu her nefes aldığında bağlanmış ellerinin eklemlerinde hissettiğine yemin edebilirdi.
"Böyle güzel görünüyorsun, Atsumu."
Ah, siktir. Atsumu cevap vermek için ağzını açtı ama bunun yerine Sakusa meme uçlarının etrafında parmaklarını kapatıp hafifçe çimdiklediğinde inledi.
Sakusa mırıldandı. "Hassas, tıpkı bir önceki gibi."
Atsumu artık bağlı olduğu için hiç direnemiyordu, Sakusa meme uçlarıyla oynamaya, çevik parmakları arasında yuvarlamaya ve nefesi kesilene kadar çekmeye başladığında kendini oyuncak gibi hissetti. İpin göğsünü çerçeveleme şekli, Atsumu'ya sunuluyormuş gibi hissettiriyordu, bir bakıma, vücudu Sakusa'ya dilediği gibi oynaması için sunulmuştu. Bu düşünce biraz sersemlemiş hissettirdi onu.
"Sınır oyununda neredeyse meme uçlarınla oynanmasından boşalıyordun," diye mırıldandı Sakusa. "Daha önce hiç öyle boşaldın mı?"
Atsumu başını salladı, Sakusa orada oynarken zevk, penisinin dibinde birikmeye başlamıştı. "Ben- kimse gerçekten-hah-onlara çok ilgi vermedi. Ben dahil."
"Hmm... ne yazık," diye düşüncelere daldı Sakusa, Atsumu'nun göğüslerini avuçlayıp meme uçlarını çekiştirmeye dönmeden önce sıktı. "Endişelenme, aynı hatayı yapmayacağım."
Kağıt üzerinde, tahrik edici konuşmadır bu. Tonda, Sakusa Atsumu'nun karşılama şeklini eleştiriyormuş gibi geliyordu kulağa. Bir şekilde, bu daha ateşliydi.
"Siktir- Omi, ben-"
Sakusa parmaklarını uzaklaştırınca Atsumu hissettiği kayıpla neredeyse sızlanacaktı. "Yatağa geçelim."
"Bekle."
"Ne oldu?"
Atsumu ayağı üzerinde gergince yer değiştirdi, kapatmak istese bile halat bacaklarını hafifçe aralık tutuyordu. "Önce fotoğraf çekebilir misin?"
Sakusa gözlerini dikti bir an için, sonra göz devirdi. "Çok gösterişçisin."
"Hadi ama, çok seksi! Harika bir iş çıkardın. Saklamak istiyorum."
Sakusa gözlerini kıstı, birkaç saniye sonra iç geçirip şifonyerden telefonunu aldı. "Peki. Sonrasında hâlâ istediğine karar verirsen sana atarım."
Kadrajdan çıkmak için bir adım attı ve aynadan Atsumu'nun fotoğrafını çekti. Atsumu yanında Sakusa olmadan ifşa olmuş gibi hissediyordu, sanki sergideymiş gibi, ve bu daha yıkık hissettiriyordu onu. Kameranın deklanşör sesini duydu bir kez, iki kez, Sakusa arkasına geçip oradan nasıl göründüğünün bir fotoğrafını çektiğinde üçüncü kez.
"Bitti," dedi Sakusa.
Atsumu'nun omuzları arasındaki bir düğümü eline aldı ve onu yatağa yönlendirmek için kullandı. Atsumu Sakusa'nın kurduğu her şeyi -Atsumu'nun binici kırbacı olduğuna oldukça emin olduğu bir şey de dahil- görünce heyecan ve makul miktarda endişeyle dalgalanan vücuduyla istekliden öte bir hevesle hareket etti.
Ah, bu nedenle Sakusa önden ibuprofen almasını istemişti demek.
"Acıyacakmış gibi görünüyor," diye geveledi Atsumu, Sakusa onu yatağın üzerine dizleri üzerinde çıkarırken.
Sakusa omuzlarının arasından yukarıya okşadı eliyle, iki parmağını göğüs koşumundan geçirip kıvırdı ve halatın kaldıracının avantajıyla Atsumu'nun göğsü yatağa yaslanacak şekilde aşağı bastırdı.
"Ben de buna güveniyorum."
Siktir. Atsumu titriyordu. Bu şekilde eğilerek durmak yerin dibine sokucuydu, ne diye bu kadar hoşuna gidiyordu o zaman? Yeni pozisyon halatların kendini öne çıkarmasını sağlayıp etine bastırmıştı. Kalp atışları hızlanmış ve Sakusa arkasına geçtiğinde vücudu beklentiyle gerilmişti, ağırlığından dolayı yatakta hafifçe batmıştı.
"Başlamak için elimi kullanacağım sadece," dedi Sakusa, Atsumu'nun kalçasını okşarken. "Geçen sefer hoşuna gitmiş gibiydi."
Atsumu bu şekilde kalçası havada, yüzü aşağıdayken ve kalçası siyah kalın halatla ortaya çıkarılmışken, sanki vücudu ilgi için yalvarırken nasıl göründüğünü hayal ederek yatak örtüsüne doğru inledi. Sesi, Sakusa'nın eli keskin ve ani bir şekilde ona vurduğunda kırıldı. Atsumu'nun teni ısınana ve kıvranmamaya çalışana kadar aynı noktaya hızlı bir şekilde art arda üç kez daha vurdu, sonra diğer tarafta her şeyi baştan yaptı. Odada dört keskin ses yankılandı.
"Ah siktir," diye nefeslendi Atsumu, iki tarafında da sızlayan bir acı, Sakusa hislerin yerleşmesi için durduğunda belirmeye başlamıştı.
Sakusa'nın tekrar hareket ettiğini hissedince kendini hazırladı, Sakusa'nın açık avucunu beklerken dudağını ısırıyordu. Ancak deliğine yaslanan soğuk, kaygan parmak ucunu hissedince inledi, gözleri kocaman açıldı ve içgüdüsel olarak kalçalarını kaldırdı, ikisinin aynı anda olması düşüncesiyle penisi titredi.
"Evet?" diye mırıldandığını duydu Sakusa'nın.
"Evet, evet, lütfen," dedi Atsumu hızla, başını yüzü yatağa yaslıyken yapabildiği en iyi şekilde salladı.
Sakusa güldü, Atsumu'nun alıştığı kadar kaba değildi. Ve tekrar şaplak attı. Atsumu kesilen nefesinde boğuldu, Sakusa diğer tarafa vurmadan hemen önce parmağını içeriye kaydırınca tırnaklarını ön kollarına geçirdi. Sakusa'nın parmağının etrafına kenetlendiğini hissettiğinde tüm vücudu yanmaya başladı, hareketin verdiği zevk mi yoksa vuruşun acısı mı emin değildi. Sakusa Atsumu karar veremeden çok daha önce ateşini yaymaya devam etti.
"Nefeslen," diye hatırlattı vuruşları arasında.
Atsumu'nun ayak parmakları, ısı birikmeye başlarken, Sakusa'nın elinin her merhametsiz vuruşunda katman katman batarken büküldü. İlk parmağına bir tane daha katılıp içinde derin ve kaygan bir şekilde gezinirken ürperdi ve inledi. "Hhnnnhh..."
"İşte böyle," dedi Sakusa, sesi alçak ve nazik. "Bu kez ceza değil, Atsumu. Tadını çıkar."
"Ah Ta-a-an-rım." Atsumu'nun nefesi kesildi, Sakusa ona her vurduğunda bir nefes dışarı fırladı.
Sakusa ilk başladığından daha fazla güç kullanmıyordu ama Atsumu'nun cildi daha hassastı; her vuruş öncekinden daha fazla acıtıyordu. Kısıtlamalarına karşı gelmeyi bile bırakmıştı çünkü tutacaklarını biliyordu, ve çünkü özgürleşmek istemiyordu. Aynı noktada kalmak istiyordu. Atsumu, ne yaptığını, Sakusa'nın ne yapmasına izin verdiğini düşündüğünde aniden bir netliğe ulaştı. Sakusa'nın parmakları içinde öne doğru kıvrıldığında bütün düşünceler eriyip omurgasından kaydı.
"Uhhhgn, Omiii..."
Atsumu'nun sesi kendisine tuhaf geliyordu, kafasında yankılanırken dilinde kalın ve yabancı hissettiriyordu. Sakusa her vuruşuyla ekstra baskı ekleyerek prostatıyla oynarken gözleri geriye kaydı.
"İyi hissettiriyor mu?" diye sordu Sakusa.
Atsumu buna iyi diyebilir mi bilmiyordu. Buna ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Sadece daha fazla istiyordu.
"Benimle konuş, Atsumu. Rengini söyle."
Düşünmesine gerek bile yoktu. "Yeşil..."
"İyi," dedi Sakusa. Atsumu biraz daha eridi. "Şimdi binici geçiyorum, tamam? Yoğun olacak, bu yüzden bana ne hissettiğini söylemen gerek."
Atsumu yatakta başını kıpırdatabildi, başını sallıyormuş gibi görüneceğini umuyordu. Sakusa iki elini de çektiğinde biraz sızlandı, ardından kendini daha fazla acıya hazırlarken hastalıklı bir heyecan dalgası çöktü üzerine.
İlk darbeyi hissetmeden önce sesini duydu. Neredeyse bir kırbaç sesi gibi yüksek bir çınlamaydı, Atsumu'nun güçlü bir acı hissi onu bir kıvılcım gibi yakmadan hemen önce dişlerini gıcırdatmasına neden oldu. Vücudu içgüdüsel olarak geriliyordu ama ipler hiçbir yere gitmesine izin vermiyordu.
Demek bu binici kırbacının hissiydi. Baş edebilirdi bununla, eğer denerse. Burnundan yavaş, düzenli bir nefes aldı, o kadar konsantre olmuştu ki o nefesi almaya, sonraki vuruşa varla yok arası bir tepki verdi, ve sonrakine, ve sonrakine de-
Altıncı vuruş Atsumu'nun kenetlenmiş dişleri arasından kesik bir nefes sökmeye zorladı, arka tarafın açıldığına dair küçücük bir ses çıktı.
"Haahh—oh—siktir—Omi... mmmmmngh..."
Sakusa iki tarafa da birkaç vuruştan sonra ona biraz mola verdi; Atsumu başta memnundu ama durağanlık devam ettikçe, derisinin altında tutuşan kıvılcım büyümek için yer bulmuş gibi, Atsumu'nun sinir uçları sonunda ona yetişirken acıya dönüştü. Yıkık bir ses çıkardı ve kıvrılmaya çalıştı- uzağa, yakına, herhangi bir yere- dikkatini acıdan uzaklaştıracak herhangi bir hareket. Ama halatlar çok sıkı, Sakusa daha sıkı tutuyordu, morarmış kalçasının bir tarafını onu sabit tutmak için sıkıyordu.
Atsumu'nun gözleri genişledi ve uludu.
"Kendini tuttuğunu biliyordum." Sakusa çok kibirli geliyordu kulağa. Kıçının diğer tarafına kırbaçla dokundu, küçücük dokunuş Atsumu'yu acıyla kıvrandırdı. "Benden saklanamazsın, Atsumu. Bu şekilde değil."
Elini çekti. Islak, pasaklı sesler- Sakusa kayganlaştırıcı alıyordu- ve kaygan parmakları deliğini çevreledi- içeri itti-
"Siktiiiiiir," diye inledi Atsumu, Sakusa'nın üç parmağının etrafında genişlerken gözleri şaşılaştı.
Artık kıçı zonkluyordu, sıcak ve ağrılı, Sakusa onu parmaklarıyla sert ve hızlı bir şekilde becermeye başlarken acı zevkle bulanıklaşıyordu. Penisi de zonkluyordu, bacaklarının arasında sallanırken katı ve damlıyordu, ihmal edilmişti. Çok iyi hissettiriyordu- acıyordu- farkını bile söyleyemiyordu- farkı yoktu ki-
Kırbaçla üç keskin darbe. Atsumu'nun derisinin altında ıstırap patladı ve örtüyü ısırdı, tekrar feryat etmemek için çabalarken derinden inledi.
Ona olan hiçbir şeyde kontrolü yoktu. Sadece bir hayvandı ve Sakusa onu eğitmeye çalışıyordu.
İşe yarıyordu.
Atsumu çaresizliğe gömüldü, ne yaparsa yapsın kırbaçla vurulduğunu ve parmaklandığını fark ettiğinde hastalıklı bir zevkle yıkandı. Vücudu kaçamadığı hislerle işkence görüyordu. Sonraki üç vuruş örtüyü gözyaşı ve tükürükle ıslatmasına neden oldu, ki bu sayede Atsumu zar zor ağladığını fark etti.
Sakusa'nın adını söylediğini duydu, ama Sakusa tekrarlayana kadar tamamen algılamadı.
"Atsumu."
"Omiiii..."
"Devam etmeden önce rengini söylemen gerek."
Adı gibi, kelimeler de Sakusa tekrarlayana kadar işlemedi. Atsumu'nun beynini sis kaplamıştı.
"İyi'm," diye geveledi, örtüyle boğuk çıkmıştı. "İstiyo'm... yeşil..."
Sakusa parmaklarını kıvırarak genizden bir ses söktü Atsumu'dan. "İyi çocuk."
Atsumu yığılmıştı. Ağır ve işe yaramaz, başı düşmüş -yanağında salyalar, ıslaklık, dağınık lekeler- Sakusa iyi olduğunu düşünüyor- kırbaçla daha fazla ani darbe, daha fazla acı- Atsumu daha fazla katlanabileceğini düşünmüyordu, ama Sakusa ona ne kadar vereceğini biliyordu-
"Şimdi, bakalım sana çığlık attırabilecek miyim?"
Atsumu bundan sonra pek düşünmedi.