YENİDEN SEVEBİLİR MİSİN

By kimbuyazarciniz

243K 10.3K 4.1K

Bade Sancak. Daha 23 yaşında bir genç kadın ve hayatında aldığı en yanlış karar, aşık olmak.. Yanlış kararla... More

1. Bölüm / Başlangıç
2. Bölüm / Hastane
3. Bölüm / Onun Karısı
4. Bölüm / Karmakarışık
5. Bölüm / Yeni İnsanlar
6. Bölüm / Yalan
7. Bölüm / Evlilik
8. Bölüm / Ateş
9. Bölüm / Kiss
10. Bölüm / Yara
11. Bölüm / Koku
12. Bölüm / Nişan
13. Bölüm / Tatil
14. Bölüm / Sevgili
15. Bölüm / Aile
16. Bölüm / Gerçekler
17. Bölüm / 1 Ağustos
18. Bölüm / Kardeş
19. Bölüm / Çaresiz
20. Bölüm / Yıkılış
21. Bölüm / Yorgun
22. Bölüm / Ortaya Karışık
23. Bölüm / Ayrılık
24. Bölüm / 5 Eylül
25. Bölüm / Ölüm
26. Bölüm / İngiltere
27. Bölüm / Kızıl Saçlı Kadın
28. Bölüm / Ömer Ve Su
29. Bölüm / Büyük Plan
30. Bölüm / Halüsinasyon
31. Bölüm / Ufak Yüzleşme
33. Bölüm / Operasyon
34. Bölüm / Savaş
35. Bölüm / "Korkak"
36. Bölüm / Yılbaşı
37. Bölüm / Bebek
38. Bölüm / Abi Kardeş
39. Bölüm / Kanlı Bebek
40. Bölüm / Hamilelik Hormonları
41. Bölüm / Kaybediş
42. Bölüm / Ayazdan Kaybediş
43. Bölüm / Remzi Doğanlı
44. Bölüm / Câni
45. Bölüm / Şirket
46. Bölüm / Ayazın Geçmişi
47. Bölüm / Yüzük
48. Bölüm / Eski Aşklar
49. Bölüm / Evlilik Mevzusu
50. Bölüm / Küçüklük Tranvası
51. Bölüm / Sevgililer Günü
52. Bölüm / Sona Doğru
53. Bölüm / Final
Özel Bölüm

32. Bölüm / Tek Başına

3.2K 147 11
By kimbuyazarciniz

Duyuruları ilk paylaştığım yer instagram sizleri de bekliyorum <3
Instagram: kimbuyazarciniz

Keyifli okumalar diliyorum 😽

Bade'nin Ağızından

Herşey istediğim gibi yolunda giderken birden bire Batu'nun İngiltereye gelme olayı hiç iyi olmamıştı.

Kalbimdeki sızı sürekli olarak yerini alırken, içimde hissetmiş olduğum özlem yüzünden sürekli uzaktan da olsa izlemeye gidiyordum onu.

Planımı çok tehlikeye atmıştım ama sonunda onu görmek olduğu için gene dayanamamıştım.

Öğle saatlerindeyken dışarı çıkmış Londra sokaklarındaki mağazalarda geziniyordu, sabah sabah ne işi olduğunu asla anlamamıştım.

Her girdiği mağazadan elleri dolu dolu çıktığında dahada anlamlandıramamıştım. Ayaz kendisi için bu kadar zamanını harcayıp kıyafet seçecek birisi değildi, hele ki girdiği mağazalar kadın mağazası ise asla

Kime niçin bu kadar kıyafet alıyordu

İçimi kaplayan merakla hızla Ömeri arayıp Batuyu aramasını söylemiş ardından telefonu yüzüne kapatmıştım

Saklandığım duvarın arkasından kafamı biraz daha çıkartıp Ayazı seyretmeye devam ettim.

Arkası bana dönük bir şekilde telefonla konuşuyordu. Arkası dönük olmasından yararlanarak bakışlarımı ondan ayıramazken zamanın nasıl geçtiğinin farkına varamamıştım bile

İzlenme hissini fark etmiş olacak ki hızla arkasını döndüğü sırada onun yüzümü görmesine fırsat vermeden arkamı dönmüştüm. Yanıma gelmeden hemen buradan tüymem gerekiyordu

Onun yolunun tersine doğru hızla koşarken bir kere dahi olsa arkamı dönüp bakmıyordum fakat duyduğum büyük adım sesleriyle peşimde olduğunu anlayabiliyordum

Aptal Bade, bu hareketimle herşeyi mahvedebilirdim

Sürekli kafasının karışmasını sağlayacak şekilde hızlıca koşmuştum. Hala peşimdeydi ama adım sesleri biraz daha uzaktan geliyordu

Onun girdiğim sokağa girmesine fırsat vermeden hızla sol tarafta bulunan sokağa girip o karanlık sokağın sonunda bulunan kiralık evlerimden birisine girdim

İzimi kaybettirmiştim, emindim.

Eski binanın dış kapısını anahtarımla açtığımda etrafı kapının gıcırtılı sesi kaplamıştı. Umursamadan içeri hızla girip kapıyı ardımdan kapatarak kendimi yere attım

Uzun süre koştuğum için göğüs kafesim hızla inip kalkıyordu.

Bayılıyordum kendime ekşın yaratmaya

Aklıma gelen kamera kayıtları ile telefonu elime alarak hızla Ömere yazdım. Geçmiş olduğum tüm sokakları yazarak orada bulunan kayıtları silmesini söyledim

Bu duruma sinir olacağına emindim Batu'nun fakat önce davranan kazanırdı ve şuanda kimliğimi açığa çıkartmaya niyetim yoktu

Arkadan doğru beni tanıyacağını sanmıyordum. Bilerek oldukça değişmiştim, saçlarıma kaynak taktırmış eski uzun halinden bir tık daha kısa olmasını sağlamış renginide turuncu mudur bakır mıdır her ne haltsa o tona boyatmıştım

Sadece dışım değişmemiş içimdeki bazı duygular da değişmişti. Artık kimsenin gözünün yaşına bakmıyordum, bana ve sevdiklerime zarar verecek herkesi gözümü kırpmadan öldürüyordum

Masum olmayı da denemiştim ben bu hayatta fakat masumluk hiçbir katkı sağlayamamıştı bana, tam aksine her zaman acı ve yalnızlık yaşamıştım masumluğum yüzünden

Şimdi ise mutlu muydum? Bilmiyordum fakat bir şeyi biliyordum, şuanda çok güçlüydüm ve gücüm ayakta kalmamı sağlıyordu.

Ben Isabella Smith, Bade Sancağın katili, onun tüm masumluğunu alarak onu acımasız katile çevirip tek meselesini annesini kurtarmaya adamış olan kişi.
~

Uzun zamandır olduğu gibi bugünde güne oldukça erken başlamıştım. Geceleri uyku tutmasa da her sabah güneşin doğumu ile gözlerimi aralıyordum

Ömer birkaç haftadır uyku problemlerim yüzünden doktora gözükmem gerektiğini söylemiş olsa da dediklerini fazla umursamış değildim

Günlük hemen hemen 3 4 saat uyuyordum bazense 2, fakat yetiyordu, yetmesede yetmek zorundaydı çünkü uyuyamıyordum. Kimseye söylemiyor olsamda korkuyordum, her gece kabus görür müyüm düşüncesiyle gözlerimi çok az bir vakitte kırpabiliyordum

Isabella olalı her gece görmüş olduğum kabus aynıydı aslında, Ayaz geliyordu, onu bu zamana kadar hiç öyle görmemiştim ama, yüzü bembeyaz ve solgun bir haldeydi. Bir şeyler mırıldanıp bir anda gözlerimin önünde düşüp bayılıyordu

Aynı sonuca sahip biraz daha değişik rüyalar, ama her gece gördüğüm rüyalar.

Kalkışımla elimi kalbime götürerek derince nefes almaya çalıştım. Duvarlar üzerime üzerime geliyor gibiydi

Yan tarafta bulunan suya uzanarak koca bir yudum aldım. Beynim aptala dönmüş bir şekilde bir süre yatakta sabit durarak, duvarı seyrettim

Odanın içini telefon melodim doldurduğunda boğazımı hafifçe temizleyerek telefona uzandım

Ömer arıyordu

Bu saatlerde uyandığımı bildiği için genel olarak sürekli bu saatlerde beni kendime getirmek için arardı

"Alo Bade" diye konuşmasıyla gözlerimi hafifçe devirmiştim

"Isabella." Derince ofladı

"Peki Isabella, Günaydın"

"Sanada, erkencisin" diye konuştum

Burada saat 5'se orada da 7'ydi gerçi

"Uçağım var iki saate, oraya geliyorum"
Neden son dakika haber veriyordu?

"Bir sorun mu var? Neden ani karar verdin" bir süre sessizlik oldu, cevabını bekledim sabırsızca

"Su oradaymış, gelmişken onuda orada göreyim diye" konuştu, sesi içine içine kaçıyordu

Hınzırca sırıttım. İlk günden, ilk bakışlarından anlamıştım zaten aralarında birşeyler olacağına

"Gelmişken tüm vaktini manitana ayırma, benim yanıma da çok dikkatli olacak şekilde uğra. Yüz yüze konuşmamız gereken birşeyler var"
Bir anda ciddi bir olaya geçiş yapmamla onunda sesi ciddiliğe geçmişti

Bokunu çıkarmaması gereken konuları bilmesi iyi birşeydi

"Gelirim de, bir sıkıntı mı var?" Diye sordu

Sıkılmıştım aslında, artık biraz daha hızlı olmak istiyordum. İşi bitirerek amacıma ulaşmak istiyordum ve Ömer geldiğinde de bu hızlandırma konusunu konuşacaktım

"Gelince konuşuruz. Şimdi spora ineceğim, kapatıyorum" karşılık vermesini beklemeden şak diye telefonu kapatmıştım
~

Kasım ayının gelmesi ile hemen hemen hergün yağan şiddetli yağmur tekrardan bastırmıştı.

Saat gece 12'ye gelirken siyah kapşonumu çekerek karanlıkta neredeyse görülmeyecek hale gelerek kendimi sokağa atmıştım. Soğukla vücudum ürperse de kısa sürede alışmıştım

Hızlı adımlarla Ömerin attığı konuma ilerledim.

Attığı yer tutmuş olduğumuz özel konumlarda seçmiş olduğumuz evlerden biriydi.

Sürekli olarak birilerinden saklandığım için çokça ev tutmuş, eğer olurda birinden saklanmam gerekiyorsa direk girebililmem sağlanıyordu.

Vücudum sırılsıklam olurken kapının önüne geldiğim evin ziline birkaç kez üst üste basarak kapıyı alacaklıymışçasına çaldım

Kapı açıldığında ısrarla kapıya vuran elimde havada kalırken gözlerim çatık kaşları ile beni izleyen Ömerle bakıştı

"Alacaklı gibi neden çalıyorsun kızım" sinirle konuşuna karşı gözlerimi devirip onu hafifçe kenara itip içeri girmiştim.

Yağmurda ıslanan siyah botlarımı köşede çıkardıktan sonra siyah kalın şişme montumu da askılığa asarak salona doğru adımladım

Arkamdan gelen adım sesleriyle Ömerin peşimden geldiğini anlamıştım

Koltuğa geçip otururken kafamda olan kapşonu çözmüş ardından kapşonun altına taktığım bereyide çıkarmıştım

Hafif terleyen saçlarımı elimle kaşırken Ömer masaya iki fincan kahve koyarak karşıma oturmuştu

"Nasılsın, nasıl gidiyor?"

İyi gidiyor muydu? Bende bilmiyordum

"İdare eder, sende işler nasıl hayırdı Su ile" diye gözümü kırparak ima ile sordum

Hafifçe güldü "Biz olduk galiba ya" dedi gülüşünü durdurmadan

Abayı yakmıştı aboovv

"Galiba mı? Konuşmadın mı lan kızla" başını bilmem dercesine salladı "Konuştuk da tam olarak bir isim koymadık yani, ah Bella boşver beni, sen anlat aklından ne tilkiler geçiyor"

Artık finishlemek istiyordum

3 aydır yeterince pskolojimi sikmiştim ve artık bazı şeylerin sonunun gelmesini istiyordum. Çok uzamıştı bu muhabbet

"Rızayı öldüreceğim. Haftaya bugün" konuya dan diye girişimle içtiği kahve boğazına kaçmış bir anda öksürmeye başlamıştı

Niye bu kadar şaşırmıştı ayol? Tam olarakda benden beklenen bir hareketti bu

Kendine gelişini sakin sakin izlerken bir süre sonra kendine gelmiş "Sen ciddi misin" diye sormuştu

Başımı olumlu anlamda salladım

"3 aydır çok uzadı Ömer. Bitirelim artık" şaşkın şaşkın baktı

"Bade" bakışımla lafını çevirdi "Bella bilmem farkında mısın ama Rızanın olayı çakacağı bir durum hepimizin, özellikle senin hayatına mâl olabilir" biliyordum, ama hata yapmayacaktım

"Hata çıkmayacak Ömer. Yanımda ol yada olma haftaya bu iş bitecek ve ben Sofiayı o tutsak gibi yaşadığı evden kurtaracağım."

"Ya yap zaten, emin ol baştan beri senin kadar bende bunu istiyorum fakat o dedem olacak şerefsizi tanıyorum, her yerde gözü kulağı var ve bir o kadar da acımasız. Ya seni kumpasa getirirse?"

Çok basit

Getirirse ölürdüm

Ve zaten ben şuanda bir ölüden farksızdım. Bu yüzden bu durum o kadar koymazdı bana

Başımı olumsuz anlamda salladım "Onu kumpasa getirecek olan ben olacağım. Ve iş bitecek bu kadar." Kesin sözlerimle ümitsizce başını sallayarak arkasına yaslandı, ne dese ikna olmayacağımı bildiği için daha fazla kendini yormak istemiyor olmalıydı
~
Yattığım rahat koltukta bir o yana bir bu yana döne döne neredeyse geceyi sabah etmiştim.

Saat 1'e gelirken Ömer odaya geçmiş banada yatmam için birkaç yastık yorgan vermişti, fakat ben uyuyabilmiş miydim? Hayır.

Buz gibi havada bana sıcak basarken elimle kendime rüzgar yaptım bir süre. Gözlerim uykusuzluktan yansa bile kafamda ütüşen olaylar uyumama engel oluyordu

En sonunda saat kaç olmuştur bilmem, büyük ihtimalle 6'ya geliyor olmalıydı, bu sefer uykuya dalmıştım.

Keyifsiz sadece ihtiyaç için uyumam gereken uykuya.
~

Saat 10'a gelirken uykumdan uyanmıştım. Başımda hissetiğim kuvvetli ağrıyla kalkışımla birlikte mutfağa gidip bir ağrı kesici almıştım.

Suyumu içerken içeri Ömer girmişti

Yeni uyanmış olmalıydı gözleri şişti. Gözlerini ovuşturarak "Günaydın" dedi

"Günaydın" diyerek içtiğim su bardağını tezgaha koyduktan sandalyeden kalkarak mutfakla birleşik olan salona doğru ilerledim

"Ne hazırlayayım, aç mısın" diye konuştu Ömer

Galiba bu son zamanlarda beni düşünen tek kişi Ömerdi. Ama kimsenin olmasını istemiyordum, birinin beni düşünmesini, sevmesini, yardım etmesini

Hiç birini istemiyordum

Kendimle birlikte beni seven insanların da batışını görmek istemiyordum.

En çok da bu yüzden istemiştim kendimi öldü olarak göstermeyi. Kimseyi kendime bağlayarak daha da yanımda durmalarını istemiyordum. İnsanlara sadece dert açıyordum, ve artık kendi dertlerimi tek başıma çözmeyi öğrenmem gerekiyordu

"Aç değilim, çıkmam gerekli işlerim var" derken bir yandan da gece yatmış olduğum yastık ve yorganları katlayarak düzgün bir şekilde kenara koymuştum

"Ne işin var" diye sordu yanıma gelen Ömer

Galiba Batuyu özlemiştim, uzaktan biraz izlesem nolurdu ki?

Ama bunu tabikide Ömere söylemeyecektim

"Napcan benimle mi gelcen" diye sordum

Kaşları hafifçe çatıldı, onunla ters konuşmamdan nefret ediyordu, umrumda mıydı peki? Hayır

"İyi be ne halt yersen ye, ben Su'nun yanına geçeceğim rahatsız etme birkaç saat"

"Rohotsoz otmo borkoç soot" gözlerimi devirirken bir yandan da kendi kendime sessizce mırıldanmıştım

Adımlayarak salondan çıkıp lavaboya girmiş işlerimi hallettikten sonra da lavabodan çıkarak çıkış kapısına doğru ilerlemiştim

Topuz olan saçlarımı salık bıraktığım esnada aynada kendi yansımama bakıyor, bir yandan da ellerimle uyuşmuş olan kafamı kaşıyordum

Swetimin kapşonunu kafama geçirdikten sonra yan taraftan telefonuma uzanıp cebime atmıştım. Kuruyan şişme montumu da giyerken yanıma kollarını bağlamış Ömer girmişti

Onu umursamadan eğilip siyah botlarımı giymiş işim bittikten sonra da çıkmak için kapıyı açmıştım

Sessizce sadece beni izleyişine karşı gene dayanamayarak "Görüşürüz" demiştim

Kafasını salladı ardından "Dikkat et" diye konuştu

Kapıyı ardımdan kapatarak arkamı döndüm. Yağmurunda bulaşmış olduğu temiz hava ciğerlerime işlerken yavaş yavaş ayaklarımı nereye gideceğini bilmeden adımlamaya başladım.
~

Saat öğleni geçerken ilk başta kalmış olduğum eve uğrayıp ılık bir duş almış sonrasında temiz kıyafetler giyerek saçlarımı hızla kurutup evden çıkmıştım.

2 gündür sadece kahve ile durduğum aklıma geldiğinde biryerlerde düşüp bayılmamak için önüme çıkan ilk pastaneye girip kendime kahvaltılık şeyler alıp orada atıştırmıştım.

Beni tutabilecek kadar yapmış olduğum kahvaltı sonrası dükkandan çıkmış Ömerin getirtmesini istediğim arabama binmiştim.

Yürüyerek takip edersem çok dikkat çekebileceğimi düşündüğüm için bu sefer camları tamamı ile siyah filmle kaplı arabamda Batuyu takip etmeye karar vermiştim

Saat 6'yı geçerken sonunda Batunun aracı otele yaklaşmıştı. Saatlerdir arabanın içinde oturmuş onun gelmesini bekliyordum, şaka gibiydi

Otelin biraz ilerisinde arabayı dikkat çekmeyecek şekilde park ettiğim için sıkıntı çıkacağını düşünmüyordum.

Görüş alanım gayet net olduğu için sabırsızca özlemiş olduğum adamı görmeyi bekledim

Kalbim arabadan inen adamla birlikte ben buradayım diye atmaya başlarken kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Bu kadar ilerlemişken herşeyi mahvedemezdim.

Gözlerimi Batu'nun yüzüne çevirdiğimde bir şeylerin ters gittiğini fark ettim. Normal yüzüne göre oldukça sinirli bir hale takınmış gibiydi

Büyük ve seri adımlarla hızla gözlerimin önünden kaybolduğunda sinirle ofladım. Birşeyler olduğuna göre birazdan tekrardan çıkacak olmalıydı

Biraz daha bekleyebilirdim

Bir süre geçti 15 dakika olmuştur, otelin kapısı hızla açılıp kapandı, içeriden yüzünde öfke saçan Batu çıktı.

Birşey olmuştu içeride

Bir olaya girmeden, sadece takip ederek nasıl anlayamıyordum olup biteni ya

Ayazın hızlı adımları ilk başta dışarıda bekleyen Erende durmuş ona bağırarak birşeyler söyledikten sonra yoluna devam etmişti

Arabadan inerek yürüyerek takip etmem çok güvenliksiz olurdu bu yüzden arabayı biraz yavaş süratla kullanırsam fark edeceğini sanmıyordum

Yolculuk kısa sürerken, Ayaz otele yakın olan sahil kenarına gelmişti.

Ve birşeylerin gerçekten yolunda gitmediğini fark ettim

Bana arkasını dönmüş bir şekilde oturan adamın sanki kalbindeki yaraları görüyor gibiydim şuan da.

Sanki onun yaşadığı acılar benim kalbime de ağırlık yapıyor gibiydi, ve şuanda canı yanıyordu

Gidip sarılıp o yaralarını sarmak istiyordum ama o tren kalkalı çok olmuştu. Ben hak etmiştim bu yaşadığım acıyı

Ama Ayaz hak etmemişti

Çok büyük haksızlıktı onun şuanda yalnız gibi hissedip acı çekmesi

Aklımdaki düşünceler susmazken gözlerimden damlayan yaşları elimle hızla silmeye çalıştım. Gözlerimdeki yaş görmemi buğulandırırken elimle sildim hızla

Bakışlarım tekrar Ayaza kaydığında yanında bir adamın olması ile şaşkınca o tarafa baka kalmıştım

Biraz daha dikkatli baktığımda o yanındaki adamın Rıza olduğunu fark etmemle koca bir "Siktir" demiştim

Ne oluyordu amına koyim

Ayaz Rızanın yaşadığını öğrenmiş miydi? Yoksa şuan mı öğreniyordu

Herşey mahvolacak gibiydi

Tam olarak şuanda silahımı alarak Rızayı kafasının ortasından vursam ne olurdu ki?

İçimde ki tüm kini öfkeyi kusmuş olmaz mıydım?

Konuşmaları haraketlenirken Rızanın belinden çıkarttığı silahı Batu'ya çevirmesiyle yerimde hızla doğruldum

O iti şu dakika içinde öldürmem gerekiyordu

Yan kaputtan silahlarımı elime aldıktan sonra arabanın kapısını açarak kendimi dışarı attım.

Ayağımı yere basmamla birlikte etrafta yankılanan mermi sesiyle içimi koca bir yumru kaplamıştı

Hayır, Hayır

Ölmemişti, Ayaz olamazdı vurulan

Gözlerimde yaşlar dolarken elim kalbime gitmişti. Anlatamayacağım bir hisle dop doluydu şuan kalbim

Korkak bakışlarım Rıza ve Ayaza kaydığında gördüğüm görüntü hiç beklemediğim bir şey olup beni oldukça şaşkına çevirmişti

Yerde acıyla inleyen Rızaya karşı tepesinde Ayaz ona silah doğrultuyordu

Siktir lan, nolmuştu böyle

Uzak olduğum için konuşmaları buraya gelmiyor olsada Ayazın yüz ifadesinden birkaç saniyeye kalmaz tetiği çekeceğini fark etmiştim.

Gözlerim kısa bir süre etrafı taradığında Rızanın adamı olduğunu düşündüğüm birkaç kişiden oluşan topluluğun Ayaza doğru nişan aldığını fark etmiştim

Adamlar bana ne çok uzaktı ne de çok yakın

Beynimi kullanamadan sadece kalbimin verdiği komutlar ile elimdeki silahın emniyetini hızla açmış Ayazı vurmak üzere olan adama doğru doğrultmuştum

Tam tetiği çekeceğim esnada gelen ikinci kurşun sesi benden önce adamlardan çıkarken bir saniye daha düşünmeden hızla orada bulunan iki üç adamı yere sermiştim

Orospu çocukları

Ayaklarım benden bağımsız bir şekilde hızla koşarken ilk başta Rızanın adamlarına bir güzel tekme geçirmiş ardından hızımı kesmeden Ayazın yanına doğru koşmuştum

Hiç düşünmeden Ayazın önünde durduğumda aylardır hasret kaldığım gözleriyle buluştu gözlerim

Gözlerimiz buluştuğu esnada kapanan gözleriyle çığlığı basmak istiyor oluşumu durduramıyordum

Bakışlarımı yarasına kaydırdığımda çok kan kaybetmiş olduğunu fark ettim. Şuanda müdahele edersem sonrasında ne olacaktı?

Siktirme sonrasına Bade, şuan da yapman gereken tek birşey var, sevdiğin adamı kurtarmak.

Üzerimdeki tişörtten tam bir parça koparacakken buraya doğru yaklaşan Erenin ve Ayazın diğer adamlarının arabasını görmemle herşeyin daha ne kadar boka gideceğini bilmiyordum

Gözlerim etrafı hızla tararken kaçacak biryer aradım.

Koşsam arkamdan görürlerdi

Deli aklımı çalıştırmamla düşünmeden kendimi bir anda buz gibi soğuk suya atmıştım.

Su alçakta olduğu için eğilip bakmadan beni göreceklerini sanmıyordum.

Ama burada fazla dayanabileceğimi de sanmıyordum

İnsan olmayışı oldukça işime gelirken buz gibi suda hızla ilerlemeye başladım.

En karadan geldiğim için bir süre ilerleyip artık beni göremeyecekleri bir yere kadar geldikten sonra sudan çıkmıştım.

Vücudum ve dişlerim zarıl zarıl titrerken bu halde eve nasıl döneceğim hakkında hiç bir fikrim yoktu

Boydan boya ıslak olan kıyafetlerimin üstüne esen soğuk rüzgarla biraz daha bu şekilde kalırsam zatüre olacağıma karar kıldığım için adımlarımı buraya en yakın tutmuş olduğum eve doğru ilerlettim.
~
Birkaç gün sonrası

Yağmurlu ve soğuk gecede kendimi tekrardan tenha sokaklarda bulmuştum. Evde adam akıllı duramıyor, duvarların üzerime üzerime geldiğini hissediyordum.

Ağır geçirecek olduğum regl günü yaklaştığı için karnımın ağrısı şimdiden şiddetlenmeye başlıyor gibiydi

Eve yaklaşırken tenha bir sokağa girdiğim sırada arkamda hissetmiş olduğum hareketlenme ile adımlarımı yavaşlatmıştım. Takip ediliyordum

Cebime sıkıştırmış olduğum ufak çakıyı dikkatlice elime alıp swetimin içine biraz sokarak gözükmeyecek şekilde tutmuştum.

Boğazımı temizleyerek derin bir nefes aldım, sakin kalmam gerekiyordu

5 kişiye ait olduğunu tahmin ettiğim kişilerin adımları bana yaklaşırken onlardan önce kendimin bir haraket yapmasına karar vererek hızla onlara önümü dönmüştüm.

Hızlı dönüşüme karşı adamlar yerinde kala kalırken kafamı hayırdır anlamında sallamıştım

İçlerinden bir tanesi bana doğru adım atarak "Bizimle geliyorsun" dedi, eliyle kolumu tutacakken ondan önce davranıp çakı bulunmayan elimle kolunu sıkıca tutup çevirmiştim

"Siz kimsiniz" diye sordum

Adam kolunu kurtarmaya çalışsa da oldukça sıkı tuttuğum için kurtaramayacağını biliyordum.

"Patron seninle görüşmek istiyor, zorluk çıkarma bize"

Ama bu adamda gel beni sik diyordu

"Patronun kim lan senin"

"Rıza Doğanlı"

Siktir

Rıza benim yaşadığımı biliyor muydu? Allah kahretsin

Sakin olmam gerekiyordu, mimiklerime dikkat etmem gerekiyordu. Endişelendiğimi anlamamaları gerekiyordu

Yüzümü buruşturdum ilk başta ardından "Söyleyin o patronunuza onun ayağına falan gitmiyorum. Yüzünü görmeye de midem kaldırmaz"

Zorluk çıkaracağımı anlayan diğer adamlar bana doğru adımladı

"BİZİMLE GELİYORSUN KALTAK"

Buneydi amına koyim

Önüne gelen orospu, kaltak diyordu. Tipim o kadarda mı benziyordu amına koyim

Adamın sesini yükseltmesi ile bende sesimi yükselterek "TOPUNUZU SİKERİM LAN, SİKTİRİN GİDİN" Diye bağırdım

Bağırışımla birlikte kolunu tuttuğum adamın kolunu sinirle çevirmiş etrafı adamın acıyla inleyişi doldurmasını sağlamıştım

"Ağhh" diye ciyaklayan adamı bırakarak ayağımla gövdesine bir güzel tekme atmıştım. Yere düşen adam arkasında ki diğer adama takılarak arkadaşının da yeri boylamasını sağlamıştı

Kalmıştı 3

Düşen arkadaşının kafası yere çarptığı için bir süre kendine geleceğini sanmıyordum.

Bir diğer adam bana doğru hareketlenecekken elimde bulunan çakıyı karnının ortasına doğru iyice geçirip gövdesinden üstüne doğru bıçağı deşmiştim.

Arkamı dönerek onu da yere fırlattığım esnada karanlıkta görmüş olduğum sima ile diğer adamlara yönelememiştim

Ben mi yanlış görüyordum yoksa şuan da karşımda Ayaz mı duruyordu?

Şaşkınca gözlerimi kırpıştırarak olayın gerçekliğini anlamaya çalıştım.

Evet şuan da karşımda Ayaz bulunuyordu

Siktir, ne alakaydı şuanda

Şaşkınca yerimde kala kalmışken beni kendime getiren şey arkadi bir adamın bana sertçe vurmuş ama benim düşmemiş olmamdı

Aklım yerine daha yeni geliyormuş gibi iki adamı da yere zar zor serebilmiştim

Ve bingo

5 adamda yerde acıyla kıvranıyordu

Hızla inip kalkan göğüs kafesimi elimle tutarak nefesimi düzene sokmaya çalıştım, bakışlarım Ayaza kaydığında hortlak görmüşçesine beni izlediğini gördüm

Zaten bir hortlak görmemiş miydi?

-Bölüm Sonu-

Hellöö

Evet ne kadar geç atabilirsem her hafta o kadar geç atıyorum sövmeyn bana :(
Vallaha bölümü yazmaya o kadar üşeniyorum ki bu sıralar, aklım fazlası ile dolu, kusura bakmayın

Bölümde bir olay olmadı, bu bolümü daha çok olayların özetini birde Badeden dinleyin diye yazdım

Bu bölüm sonunda fikirleriniz değişti mi? Bade mi haklı yoksa Ayaz mı? Yada şöyle sorayım, siz Ayaz yerinde olsaydınız Badeyi affeder miydiniz?

Eklemek istediğiniz bir şey varsa?

Kendinize cici bakın öptm <3

Continue Reading

You'll Also Like

44.3M 2M 84
Korkmuyordum, ne karanlıktan, ne gürleyen gök gürültüsünden, ne de bana zarar verebilecek bir insandan. Çünkü ben karanlıktım, ben gürleyen göktüm...
25.2M 900K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
1.6K 99 6
Bir adam bir kadını ne kadar sevebilirdi? Ne kadar güzel sevilebilirdi bir kadın? İşte öylesine güzel ve derin seviliyordu Sevda. Üniversitenin bahçe...
1.6M 93.7K 59
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.