Hikayenin instagram dm grubunu açacağım. Gelmek isterseniz bu kısıma hesabınızı yazmanız yeterli. Grupta bende olacağım
Keyifli okumalar
Normal zamandan Batu'nun ağızından. 22 Kasım
Gözlerim yavaş yavaş açılıyordu. Gözümü alan beyaz ışıkla bir süre gözlerimi kırpıştırıp alışmaya çalıştım.
Aklım karman çormanken sanki hafızamı kaybetmiş gibiydim.
Gözlerimi sonunda açabildiğimde gözlerim etrafı taradı. Hastane odasındaydım
Hemen sol tarafta bulanan refakatçi koltuğunda Emre bulunuyordu. Bu çocuğun burada ne işi vardı? Ne zaman gelmişti?
En önemlisi bana ne olmuştu ve ne zamandır uyuyordum?
Ağrıyan başımla, daha yeni yeni gelen senaryoları hatırlamaya çalıştım. Rızayı görmüştüm, canlı canlı karşıma çıkmıştı ve beni belkide öldürecekti
Sonra ona saldırıp elindeki silahla onun vurulmasını sağlamıştım.
Sonrası
Sonrası arkadan vurulmam ve yarı baygınken gözlerim kapanmadan önce gördüğüm en son surat
Bade
Kızıl saçlara sahip Badeyi görmüştüm. Halüsinasyon muydu? Daha önce de birçok kez gördüm sanmıştım ama hiçbir zaman o çıkmamıştı.
Fakat bu sefer içimde çok farklı bir ritim vardı. Gerçekten görmüş olabilir miydim? Bu nasıl mümkün olurdu
Oysa Rızayı görmem nasıl mümkün olmuştu ki?
Şuan Bade buradamıydı? Beni o mu kurtarmıştı
Susmadı aklımdaki soru işaretleri, birazdan kafamı duvarlara vuracağım dereceye kadar gidiyordu bu durum.
Yaram nasıldı, ağır mıydı, acıyor muydu bunlar aklımın ucundan geçemiyordu
Aklım tek durumdaydı Bade'de
Rıza kaçırmış olabilir miydi onu?
Ama görmüştüm. Ölü bedenini, atmayan nabzını görmüştüm.
Halüsinasyon olmasını diledim. Böyle güzel bir durumun ilk daha olmamasını istedim. Biliyordum çünkü, eğer gerçekten Bade yaşıyor olursa ben bir daha toparlanamazdım. Aklımı tamamıyla kaybederdim, kaldıramazdım
Yaşasa ne yapacaktım onuda bilmiyordum ki, bana geri mi dönecekti
Dönse de ben kabul edecek miydim?
Ne saçmalıyordum ben, Bade ölmüştü. Daha fazla düşünmeye gerek yoktu
"Abi nasıl hissediyorsun kendini" yan taraftan gelen Emrenin sesiyle yeni uyanmış gibi yerimden sıçradım.
Gözlerimi ona çevirdiğimde dikkatle beni izlediğini gördüm. Boğazımı temizleyerek konuştum
"Ne oldu bana, kim buldu beni, o kızıl saçlı kız nerede" diye sordum. Tekrardan Badeyi gördüm diyerek benim delirdiğimi düşünmelerini istemiyordum. Zaten yeterince kafayı yediğimi düşünmüşlerdi
"Kızıl mı?" Diye anlamadığını belli edercesine konuştu.
"Kim buldu beni Emre" diye sordum sabırsızca
"Eren bulmuş" dedi
Aklımın bana oynadığı bir oyun olabilir miydi bunlar? Sürekli kızıl saçlı kadını benim görüyor olmam belkide aklımda kurduğum bir karakterdi. Gerçekten öyle birisi yoktu belkide
O zaman kamera kayıtlarını kim silecekti?
"Sikicem böyle işi" diyerek öfkeyle soludum. Çözmesi imkansız bir yappozla karşı karşıyaymışım gibiydi
"Kuzen iyi misin sen" diye endişeyle sordu Emre
Değildim, hiç iyi değildim
Pskolojim sikilmişti
"Yaram nasıl oldu" diyerek konuyu değiştirdim. Şuanda bu konuyu daha fazla düşünmek istemiyordum
"Sargıyı bir saat önce değiştirdim. 24 saatir uyuyorsun verdiğimiz ağrı kesiciler sayesinde" dedi
Başımı salladım. Burada yapacak başka bir iş olmadığına göre buradan gidebilirdim
Ayaklarımı yataktan çıkardığım sırada Emre hızla yerinden kalktı "Hop hop napıyorsun" Diye sordu
Ne yapıyor gibiydim?
"İşim gücüm var Emre oyalama beni" diyerek tekrar ayaklanmak için haraket edecektim ki Emre cırtlak sesiyle tekrardan odayı doldurdu
"Kuzen saçmalama burada durup iyice dinlenmen gerekiyor. Dışarıda yarayı daha çok zedelersen daha geç iyileşir" her vurulduğumda yapmış olduğu rutin konuşmasını yapmıştı.
Bıkkınca nefesimi verip "Bittimi" diye sordum. Gözlerini devirdi
"Dinlemeyeceksin beni gene değil mi"
Başımı sallayarak "Evet" dedim, ardından koluma dikkat ederek yataktan kalktım.
Üst gövdem çıplaktı. Sağ kolumda da boylu boyunca sargı bulunuyordu
"Şuna kolluk mudur ne boksa takta gideyim buradan" diye konuştum
Emre oflayarak eline aldığı gerekli malzemelerle yanıma geldi.
~
"Ne demek lan ne demek Rıza yaşıyor Eren! Biz şuan nasıl bir durumla baş başayız farkında mısın" gene kendime olan öfkemi Erene kusuyor garibim oda boynunu bükmüş benim azarımı işitiyordu
"Abi vallaha gittiler adamlar nabızınıda kalbinede baktılar. Orospu çocuğu kalbini durdurmuş biz fark etmeyelim diye" ne çeşit bir manyaktı bu adam?
Birde sevdiğin kadının yaptıklarını öğrensen Batu aşkım..
"Ben vurulduğum zaman kimler vardı orayı tekrar detaylıca anlat. Nereye kaybolmuştu yerde yatan Rıza orospusu"
Vurulduktan sonra gözlerim kapanırken gördüğüm tek görüntü Bade'nin yüzüydü. Kızıl saçlara sahip Bade
Bu konuyu kimseye anlatmamıştım. Çevremdeki insanlar düzeldiğimi yeni yeni düşünürken tekrardan halüsinasyon gördüğümü düşünmelerini istemiyordum.
Bade'nin ölümünden sonra ki ilk bir ay kolay mı geçmişti? Her gece içmeye gittiğim barlarda onlarca kadının yüzünü Bade diye görüyor onların yanındaki adamları görünce delirip kavga çıkarıyordum.
Birkaç kez aynada gördüğüm yansımadaki görüntüye gelmişti Bade. Kaybolduğunda da sinirden onlarca aynayı elimle kırıp parçalamıştım.
Şimdi biraz olsun düzelmişken eski halime geri döndüğümü düşünmelerini istemiyordum.
"Abi sen aradığın an direk yola çıkıp yanına geldim. Geldiğimde senin baygın bedenin dışında kimse yoktu" dedi
Pskolojimle oynanıyordu resmen
"O yerleri gören kameralarda mı yok amına koyim"
Başını üzgünce olumsuz anlamda salladı "O bölgeye ait o saatlerde çalışan hiçbir kamera yok"
Sinirle nefesimi verdim. "Hemen Rızayı buluyorsunuz bana. Hemen"
Başını hızla salladı Eren, ardından yanımdan ayrıldı
Küçük çocuklar gibi oturup sinirden ağlamak istiyordum. Son zamanlarda herşey o kadar boka sarıyordu ki, elimde ki gücün kayıp gittiğini hissediyordum her geçen gün. Koskoca dünyada tek başıma kalmış gibiydim, her geçen saniyede de boğuluyor gibiydim
Gözlerim doldu
Şuan tek ihtiyacım olan şey Badeye sıkı sıkı sarılıp herşeyi unutmaktı. Tek istediğim şeyse bir o kadar imkansızdı
Belkide diğer dünyada sarılırdık. Ama o sevmediği bir adama sarılır mıydı bilmiyordum
Gözlerimdeki yaşlar çaresizce döküldü tek tek. Kalbimin ortasına kocaman iğneler saplanıyor gibi acıyordu
Kendimi çok çaresiz hissetim
Ayağa kalkarak odadaki dolaba ilerledim. Dolabın içinden en sertinden içkimi alıp bir tane de bardak aldıktan sonra yerime geri geçip oturdum
Sağ elimde kolluk olduğu için sol kolumun izin verdiği kadarıyla bardağımı doldurup kafama diktim
~
"Sen delirdin mi Batu"
Kaç saat geçmişti bilmiyordum. Yanıma almış olduğum dört beş şişe içki kısa sürede bitmiş ayağa kalkıp sürekli sürekli yenilemiştim. Donuk bakışlarımla duvarı seyrederek içkimi yudumlarken kapı açılmış odanın içini Ateşin sesi kaplamıştı
Bu en son Türkiyede değil miydi ya
Gözlerimi yavaş yavaş Ateşe çevirdim. Şaşkınca ve öfkeyle etrafı izliyordu, yani boşalmış şişelerin etrafa saçılmış hallerini
"Hoşgeldin" dedim ağzımda yuvarlanan kelimeyle. Bir tık sarhoş olmuş gibiydim
"Lan haberin geliyor Batu vuruldu diye, onca işi bırakıyor İngiltereye sana bakmaya geliyorum ve sen yaralı yaralı içki mi içiyorsun" diye bağırdı
Bağırışı ile yüzümü buruşturdum. Zaten başım ağrıyordu
"Ne bağırıyorsun amına koyim" kafama bardakta bulunan son içkiyi diktim.
"Kardeşim delirdin mi sen, kendine gel Batu. Düzelmiştin hani lan, eski Batu olmuştun gene ne değişti buraya gelince"
Zaman geçtikçe içimdeki özlem geçecekmiydi ki? Tam tersi her geçen saniye içimde hissetiğim özlem daha da artıyordu
"Siktir git başımdan Ateş" başını olumsuz anlamda salladı
"Laflarına da bakılırsa ilk zamanlardaki Batu'ya geri dönmüşüz." Diye konuştu
Şuanda pencereden kendimi atıp herşeyden kurtulmak istiyordum
"Yeter Ateş, gördüğün gibi iyiyim ve hala nefes alıyorum. Beni gördüğüne göre artık gidebilirsin" Allah kahretsin ki çok bencildim ve sevdiklerime bu lafları kullanarak sadece kendime olan öfkemi çoğaltıyordum
Ateş bir şey demeden öfkeyle kapıyı çarparak odadan çıktı. Kapanan sert kapıyla gözlerim yumuldu
Elimde tuttuğum bardak öfkeyle sıktığım için paramparça olmuştu.
Kristal parçaları tek tek yere düşerken sadece bu durumu oturup izlemiştim. Elimden damlayan kanlar yavaş yavaş yere damladı.
Bakışlarımı çekmeden oturduğum büyük koltukta yatar şekilde uzandım. Kan akan elim koltuğun dışında hala kan damlıyor şeklindeydi
Başımdaki ağrı gözlerime vurduğunda daha fazla dayanamayarak yumdum.
•
24 Kasım
3 ay oluyordu sevdiğim kadından ayrılalı. 3 ay sanki 3 asır gibi geçmişti. Her geçen saniye çok daha fazla özlüyordum
Gün geçtikçe daha fazla kimsenin başını şişirmek istemediğim için kimselere acımdan bahsedemiyordum ve buda içimin daha da alevlenmesine sebep oluyordu
Sağ kolumda bulunan kolluk ve sol elimde bulunan sargı yüzünden hiçbir şekilde iş yapamıyordum. Gün sonu yaklaşırken yeni işe başlayan asistan kızı İpeği yanıma çağırmış onun yardımıyla dosyaları inceliyordum
"Bunlar İstanbula gidecek olanlar ayrı koy" diye konuştum. Komutumla başını sallayarak ayırmış olduğum dosyaları diğer tarafa koydu
"Avm işi ne durumda Ateş halledebiliyor mu?" Diye sordum
Hızla alt kısımlardan bir dosya çıkarttı. "Güncel durumu hakkındaki herşey burada mevcut Batu bey. Ateş bey oldukça iyi gidiyor" diye konuştu
Kapağını açtığı dosyadaki yazıları inceledim. Gerçekten de hiçbir şekilde bizim şirketi zarara uğratmamıştı
Kimin arkadaşı
"Dövüş kursu nasıl gidiyor? Türkiyeden gelecek olan öğrencilerin hepsi yerleştirildi mi yurtlara" başını olumlu anlamda salladı
"Evet Batu bey, hepsini özel yurtlara yerleştirdik. Bazılarının ailesi çok özlediklerini söyleyerek kısa bir tatile çıkmalarını istiyorlar ne yapalım"
"İki gruba ayırın bir grubu haftaya diğer grubusu ise onlar geldikten sonra Türkiyeye yollayalım. Türkiye de fazla kalmasınlar bir hafta yeterlidir." Başını olumlu anlamda salladı İpek
Telefonum çaldığında sıkıntıyla ofladım. Telefonu tutabilecek bir elim bile yoktu
"Açıp kulağıma koysana" dedim, kendimi çocuk gibi hissediyordum
İpek ikiletmeden telefonu açarak kulağıma yaklaştırdı. Arayan Erendi
"Noldu Eren" diye sordum
"Şey abi, Su hanım hakkında bir şey olursa haber et demiştiniz ya" yerimde doğrulup devamını getirmesini bekledim
"Evet bir sorun mu var"
"Yok hayır, sadece Ömer bey yanına gelmiş galiba" diye sesini sonlara doğru içine kaçırdı.
O kadar derdim varken gerçekten bunu düşünecek kafam kalmamıştı. Yetişemiyordum ve ben ne dersemde birbirlerinden ayrılacaklarını sanmıyordum.
"Tamam Eren, birşey yapmayın kalsın Ömer." Diyerek kapattım telefonu
Su'yu üzerse ona neler yapacağımı çok iyi biliyordu Ömer zaten. Bu yüzden ileride olacakları zaman gösterecekti
~
Saat gece yarısına gelirken işler daha yeni bitmişti. Ayağa kalkarken midemdeki açlık hissini daha yeni yeni fark ediyordum. En son adam akıllı ne zaman yemek yemiştim hatırlamıyorum
Boğazımı temizleyerek "Yemek yedin mi?" Diye sordum, kanka kız saatlerdir seninle birlikte nasıl yesin
Başını olumsuz anlamda salladı İpek "Hayır Batu bey" dedi
"Gel birlikte yiyelim geç oldu saat" dedim, itiraz etmeden bana ayak uydurdu
Birlikte dövüş kursundan çıktık. Hemen yan tarafta bulunan restoranta girdik
Saat geç olmasına rağmen etraf fazla boş değildi, genelde yemek yemeye ne zaman karar versem yakın diye buraya geliyordum.
"Ne yemek istersin" diye sordum yanımıza gelen garsonla, bir süre menüde göz gezdirdikten sonra istediği yiyeceği söylemişti.
Ben nasıl yemek yiyeceğini hala bilemesem de sargılı elimle idare etmeye çalışacaktım.
Garson yanımızdan ayrılırken bakışlarımı yan taraftaki cadde manzarasına çevirdim. Kasım ayı sonlanırken kış git gide ben buradayım diyordu
"İstanbula ne zaman döneceksiniz Batu bey?" İpekten gelen sesle bakışlarımı ona çevirdim
Normalde bu hafta içerisinde gitmek istiyordum fakat iki kolumda da olan sıkıntı yüzünden vazgeçmiştim.
"Bir haftaya kolum düzelir o zaman dönerim." Konuşurken garsonun yemeklerimizi getirmesiyle ikimizde sessiz kalmıştık
İpek 25 yaşındaydı
Geçen sene bebeğini kaybettiği için işinden ayrılmış. Ailesi bildiğim kadarıyla başka bir şehirde yaşıyordu. Evlendiği için buraya gelmiş olsada 6 ay önce kadar kocasıyla da ayrılmış
"Haftaya olan toplantıları iptal edersin. Onun yerine Türkiyede görüşmem gereken kişilerle görüşme ayarla" ağzıma attığım yemekle bir çataldan daha fazla alamayacağımı fark ettim
Yan tarafta bulunan içkime uzanarak dudaklarıma götürdüm.
"Yarışmalar iki hafta sonra başlayacak Batu bey, başta olmasını istedğiniz kişiyi söyleyecektiniz hala söylemediniz ne yapalım başka birisini mi alalım?"
En güçlüler içerisine alacağım kişi kızıl saçlı kadındı. Evet yüzünü dahi görmediğim kişiyi büyük bir yarışmada en güçlüler arasına koyacaktım
Her zaman içimdeki hislere dayanarak haraket etmiş birisi olduğum için o kızıl saçlı kadının çok iyi sonuçlar getireceğine emindim fakat gelin görün ki daha yüzünü bile bilmiyordum, gerçi görmüş olsamda onun halüsinasyon olduğuna kendimi çoktan kandırmıştım
Bade ölmüştü, o kişi Bade değildi, gördüğüm şey sürekli görmüş olduğum görüntülerden biriydi
"İptal ettim o kişiyi. Şuanki öğrenciler içinden performansı en güçlü olanı seçerek baş köşeye koyabilirsiniz." Dedim
Dediğimi onaylayan İpek daha birşey demeden yemeğine döndü. Bende içkimi elime alarak manzarayı seyrederek yudumladım
Hava yağmurlu olduğu için caddedeki arabalar etrafa su sıçratıp duruyordu. Bir süre dalıp gittim sıçrayan su birikintilerine
Gözlerim gene tek kişiyi arıyor gibiydi, her saniye sanki şuradan çıkıp gelecek gibiydi.
Oysa ne güzel olurdu beni burada İpekle görünce kıskandığı için kızarışı, onun kıskandığını anlamamam için umursamıyormuş gibi davranıp benimle sinirli sinirli konuşmasını
Çok özlemiştim, hemde çok
Dolan gözlerimi kırpıştırıp derince ofladım. Bakışlarımı İpeğe çevirdiğimde yemeğini bitirmiş beni izlediğini gördüm
Kendime gelmeye çalışarak "Çıkalım bittiyse" dedim
"Siz dokunmadınız tabağınıza Batu bey" diye konuştu
"Aç değilim" diyerek daha fazla birşey sormaması için ayaklandım.
Oda birşey demeyerek kalkıp paltosunu giymişti. Restorandan çıktığımızda yüzüme çarpan soğuk hava ile içim titremişti, biraz yürüsem belki aklımı toparlayabilirdim
Biraz uzağımızda bekleyen Ereni çağırdım. "İpeği gideceği yere kadar bırakın Eren. Ben biraz yürüyeceğim" dedim
"Abi hava soğuk üşütme" diye konuştu, çocuk muydum ben amına koyim
"Birşey olmaz dediğimi yap, fazla koruma da gelmesin peşimden kalabalık istemiyorum" dediğimi onaylayan Erenle İpeğe dönüp "İyi Geceler" diyerek yanlarından ayrılmıştım
Sargılı olan elimi cebime sokarak üşümemesini sağladım. Islanmamak için kapşonlumu çekerek yürümeye devam ettim.
Gece karanlığında giyinmiş olduğum simsiyah halimle görülemeyecek gibiydim. Her bir adımım yok olmak istercesineydi
Yürüdüm bir süre, ta ki bilmediğim sokaklara girinceye kadar.
Çevredeki aydınlatmalar git gide azalıyordu bu yolda.
Buraya kadar neden yürüdüğümü bilmiyordum. İçimde hissettiğim birşeyle ayaklarım getirmişti beni buraya kadar
Sessiz sokakta ilk defa arkamı döndüm yürüdüğümden beri. İki tanıdığım koruma biraz ileride beni takip ediyorlardı
Bunca şey yaşadıktan sonra tek başıma gezmem aptallık olurdu zaten
Birşey demeyerek önüme geri döndüğümde sessiz ve karanlık sokağı bir kadın çığlığının sesi inletti
"TOPUNUZU SİKERİM LAN, SİKTİRİN GİDİN" Bu ses, hayır olamazdı
Duyduğum ses nerede olsa tanıyacağım kişinin sesiydi, Bade'nin
Hayır, hayır hayal görüyordum. Gerçek değildi
Arkamda bulunan iki koruma koşturarak yanıma geldiler. "Abi ne yapalım" diye sordular, çığlık sesi doğru muydu yani?
Birşey demeden hızla sesin geldiği tarafa doğru koşmaya başladım.
Beş adam bir kadın vardı
Üçü yerde baygın yatarken diğer ikisi hala kadına vurmaya çalışıyorlardı. Karanlıkta ilk başta yüzünü seçemesem de hızla o tarafa ilerlediğimde gördüğüm görüntüyle ayaklarım durmuştu
Gözlerine aşık olduğum kadınla şuan göz gözeydik.
-Bölüm Sonu-
Nasılsınız aşklar, iyi misinizz
Çok beklettim, kusura bakmayın 😔 Bu hafta evde olsamda sürekli dışarılarda işim vardı ve hem dolu dolu hemde çok yoğun geçirdim tatilimi.
Keşke birkaç hafta daha sürsede nerdee
Siz neler yaptınız tatil boyunca
Bölüm hakkındaki düşünceleriniz?
Diğer bölümü atabildiğim en kısa sürede yayınlamaya çalışacağım, bu hafta ki sorumluluk sınavları geçip giderse daha düzene oturacak herşey
Kendinize cici bakın öptm