Sahibim

By AnormalEylul

10M 279K 29.6K

**Bazen birşeye sahip olduğumuzu sanırız. Ama yalnızca 'sanırız'** "Herşey yoluna girecek!" "..." "Herşeyi un... More

Dikkat!
S~10~
S~11~
S~12~
S~13~
S~14~
S~15~
S~16~
S~17~
S~18~
S~19~
S~20~
S~21~
S~22~
S~23~
S~24~
Hımm
S~25~
S~26~
S~28~
S~29~
S~30~
S~31~
Yazanın İsyani!!
S~32~
S~33~
S~34~
S~35~
S~36~
S~37~
S~38~
S~39~
Hatırlatma..
S~40~
S~41~
S~42~
S~43~
S~44~
S~45~
S~46~
S~47~
Geçmişin İki Yüzü
S~48~
S~49~
S~50~
Duyuru
S~51~
S~52~
S~53~
2. Kitap?
~Final~
Özel Bölüm & Teşekkür ?
Merhabalar...

S~27~

166K 5.8K 409
By AnormalEylul

-Damla Acar-

 Omzumun dürtüklenmesiyle gözlerimi açmıştım. Açmıştım açmasına da midemin bulantıları yine başlamıştı. Ve bu da yüzümü buruşturmama neden oluyordu. Olağan üstü bir bulantı yaşıyordum. Bu her hangi bir kokuya veya yemeğe karşı duyulan mide bulantısı değildi. İçim dışına çıkacakmış gibi hissediyordum. Sanki tüm organların içime fazlaymış gibi geliyordu. Bilemiyorum belki de normal bir şeydi bu. Sonuçta biz küçüklüğümüzden beri hamileliği, mide bulantısı ve baş dönmesi olarak özdeştirmiş bireylerdik. Bu yüzden belki de ben abartıyordum. Ama neredeyse tüm organlarımı çıkaracaktım!

Bir kez daha omzumun dürtüklenmesiyle yüzümü yana donup Demirle karşılaşmamız bir oldu. 
Bir şey demeden arabada göz gezdirmemle diğerlerinin olmadığını gark etmem sadece bir kaç saniyemi almıştı. Tekrar demire döndüm.

"Geldik mi?" dediğimde "Hayır" dedi.

Gelmemiştik madem niye kaldırıyordu ki beni! Gerçi kaldırmasa da ağzıma gelen midemle kısa süre sonra ben kalkacaktım ya neyse.

Diğerlerinin arabada olmaması aklıma gelince "Diğerleri nerede?" diye sordum.

"Yemek yemeye gittiler. Hadi inde bizde gidelim" dedi.

Bende bayağı açtım gerçekten. Midenin dili olsa çok sitem işiteceğim kesindi. Sabahta bir şey yemediğim göz önüne alınırsa bir hamileye göre bebeğimi cezalandırıyor gibiydim. En azından yemek yemeyi unutmamam gerekirdi.

"Tamam" diyerek arabanın kapısına uzandığımda Demirde kendi kapısını açıp çıkmıştı. Kapıyı açıp dışarı adım attığımda havanın soğuk ve karanlık olduğunu görmüştüm. Kaç saat uymuştum ki ben?

Adımlarımı benzinliğin biraz ilerisindeki yere doğru atmaya başladım. Market tarzı bir yerdi tam anlamıyla isimlendiremesemde dinlenme tesisi deyip geçmek en mantıklısıydı sanırım. Ama kabul etmek gerekirse pekte güzel olduğu söylenemezdi. Yine midemde oluşan bulantı yüzünden olduğum yerde çökerek bir elimle karnımı diğer elimle de ağzımı tuttum. Bu gerçekten olması gereken miydi?

Hemen başucuma gelen Demir benim gibi yere çöküp yüzüme tedirgin bir şekilde bakarak "İyi misin? Bir şey mi oldu?" diye sormuştu. Keyfimden böyle yaptığımı düşünüyordu sanırım!

Ağlamaklı çıkan sesine engel olamayıp "midem bulanıyor" dedim. Sesim çok bitkin ve çatlak çıkmıştı. 

"Hadi lavaboya gidelim" dediğinde kendimi toparlamaya çalışarak ayaklandım. 
Lavaboya gittiğimde midemdekileri çıkarmıştım. Gerçi bir şey de yememiştim ya neyse, olanda gitmişti.

Ağsımı ve Yüzüme bol su ile yıkayarak lavabodan çıkmış kapıda bekleyen Demirle içeri diğerlerinin yanına sessizce ilerlemiştik.

 

Masaya geldiğimizde Batuhan ile Arasın arasındaki boş yere oturduğumda Demir de çaprazıma oturmuştu. Yiyecek bir şeyler sipariş ettiğimizde kısa sure sonra istedikleriniz gelmişti.

Tabağımın içindekilerle oynarken içimi bir şeyler sıkıyordu. Daha ne kadar bu halimin devam edeceği korkusu tüm bedenimi sarmıştı. Hamilelik işi beni sarmamıştı (ayy beni de). Eğer böyle devam ederse bu bebek içimde kuruyup giderdi..

Batuhan "Kaç saattir uyuyorsun. Evden çıkmadan da düzgün bir şeyler yemedin aç değil misin?" diye sorduğunda üzgünce baktım.

"Acıktım" dedim. Gerçekten açtım da yiyemiyorum ki " Ama midem çok bulanıyor. Yiyemiyorum. İçim dışıma çıkacak gibi" dedim.

"Biraz zorla bir şeyler yemek için. İhtiyacın var biliyorsun" dediğinde onayladım. Ama bir şey yiyememiş tabağımla oynayıp durmuştum.

Arabaya doğru giderken Batuhan’ın koluna girmiştim.

"Daha çok yol var mı?" diye sordum. Yolculuğu ciddi anlamda sevmemiştim. Zaten çoğunlukla şehir dışına çıkmazdım bile. Üniversiteyi bile kendi şehrinde okumak için direten biriydim. Sadece mecburiyetten bir kaç kere çıkmışlığım vardı. Ki o zamanda uçak ile giderdim. Gerçi simdi hamilelikte gidilmezdi uçakla. Ama sevmemiştim işte yolculuğu!

"Var biraz daha" dediğinde tekrar arabadaki yerlerimize yerleştik. Araba geniş olanlardandı ve ben arkada uzanıp yatmak istiyordum. Ama tabi ki bu mümkün olmamıştı.

Koltuğumu iyice arkaya yaslayıp ayaklarımı popomun altına alıp gözlerimi kapattım. Uyumadan bu yolculuk bitmeyecekti. Neyse ki bir konuda şanslıydım. O da son iki gündür uyku periler beni yalnız bırakmıyordu. Ayakta uyur hale gelmiş ve bundan şikayet etmiştim. Simdi ise dediklerimi tamamen geri alıyordum.. Büyük bir esneme beni ele geçirirken gözlerimi kapatmıştım.

**

"Gelmedik mi daha" dedim  terden alnıma yapışmış saçları elimle geri itelerken.

"Az kaldı. Biraz daha uyu" dediğinde kafamı olumsuzca salladım.

"Midem geçmiyor"

"Duralım mi biraz hava alırsın?"

"Olur" dediğimde biraz daha ilerledikten sonra arabayı sağa çekti. 
Arabadan inip temiz havayı derin derin içime çektim. Sanırım biraz daha iyiydim.
Batıda soğuk olan hava doğuya ilerledikçe kat be kat artmaktaydı. Soğuklar ilik donduracak cinstendi. Hele de batıda doğup büyüdüyseniz.

Yaklaşık yarım saatten fazladır dışarıda oturuyorduk, soğuğa rağmen. Temiz hava çok iyi gelmişti ve 'yolculuk' kelimesini unutmama yetmiş ve artmıştı. Ama sanırım bu kadarı yeterdi. Diğerleri hala arabada uyumaya devam ediyorlardı. Neredeyse gün doğmak üzereydi.
Merakla "Saat kaç?" diye sordum. Araba yavaş ilerlemişti hep neredeyse 12 saatten fazla yollardaydık.

"6 olmak üzere" dediğinde tahmininde yanılmadığımı anlamıştım.

Arabaya yönelmeden "Acıktım" diye mırıldandım.

"Poğaça falan var arabaya bin ince yersin" dediğinde arabaya yönelip "Tamam, gidelim o zaman" dedim.

Arabaya bindiğinde elime koca bir poşeti tutuşturup "Hadi ye de sonrada biraz dinlen" dedi.

Yedikten sonra da bir daha uyuyamamıştım. Gerçi gün arası uyuduğum saate bakılırsa uyuyamamam normaldi.

**

Yaklaşık bir saat sonra diğerleri de uyanmış kahvaltı yapmak için bir yerde durmuştuk. Kahvaltıdan sonra arabayı Efenin kullanmasına karar verilmiş yanına da Aras oturmuştu. Bende arkada yerimi alırken cama yapışmış, yol boyunca hayran hayran geçtiğimiz yerleri izlemiştim. Buraları çok güzel yerlerdi. 

Öğlen saatlerine doğru bir köy yoluna saptığımızda yolculuğun sonlarına yaklaştığımızı anlamıştım. Sonunda bitiyordu. Yaklaşık yarım saatin sonunda köyden geçip bir çiftliğin önünde durmuştuk. 

"İşte geldik" sesiyle arabadan inip çevremi izlemeye başladım. Karşımda harika bir çiftlik çevresinde de 3 5 köy evi vardı. Aralarında da koca bir mesafe. Her taraf kışa inat yemyeşildi.

"Burası çok güzelmiş" dediğimde Aras gelip kolunu omzuma atmıştı.

"Daha önce hiç köyde bulunmamış miydin?" dedi.

"Hayır, ilk defa geliyorum. Hiç çiftlikte bulunmamıştım." dedim yalan söylemeyerek.

"O zaman hadi gidelim. Annem yemekleri hazırlamış bekliyordur." dediğinde neyle karşılaşacağımız bilmeden Arasın güven veren kollarında içeri girmiştim..

**

Kapıyı calip beklediğimizde çok geçmemiş saçı hafiften beyazlaşmış zamanın yüzünde bıraktığı hafif karışıklığa rağmen güzelliğini koruyan güzel bir kadın kapıyı açtığında gördükleriyle gözleri sevgiyle pırıldadı. Anneleriydi sanırım. 

“Annem..” sarılmalar başlamıştı. Ve birazda uzun sürmüş ben fark edilmemiştim bile. Allahtan Aras beni bırakmamıştı. Diğerlerine sarıldıktan sonra sıra arasa gelince sonunda bende fark edilmiştim. 

Kadın beni baştan aşağı süzerken nedense rahatsız olmuştum. Sonuçta benim kim olduğumu bilmiyordu ve böyle net bir şekilde süzmesi.. Rahatsız ediciydi.. 

Parlak gözlerini Arasa dikip “Bu güzel hanım kız da kim Aras?” diye sordu. Bu beni biraz utandırmıştı. 

Aras “Annem, bu Damla” diyerek ismimi söylemişti. Akabinde de kadın ‘tüüü tüüü maşallah” diyerek yüzüme tükürmüştü. Tabi lafın gelişi.. 

“Hoş geldin kızım” dedi kadın tüm içtenliğiyle gülümserken. Her zaman karşımdakine göre hareket etmişimdir. Bana böyle yaklaşan kadına elbette kötü davranamazdım. 

Bende bir gülümsemeyle “Hoş bulduk efendim” dediğimde üzerime atlayarak sarıldı. Bende bir süre afallasam da hemen karşılık vererek sarılmıştım. Çok sıcak kanlıydı. 

Kulağıma fısıldayarak “Efendimde neymiş. Bir daha duymayayım” deyip biraz uzaklaşınca sadece gülümsemekle yetindim. 

Gözlerim dikkatle ve sinirle bizi izleyen Demire takıldığında yine ne yanlış yaptığımı anlayamamıştım. Gerçi böyle sinirlenmesi için bir şey yapmış olmama gerek yoktu. Ben isem nedensizce sinirlenirdi zaten kendisi. 

Batuhan hemen annesine tekrar sarılarak “Annem neler yaptın bakalım bize” diyerek içerde bir yere doğru götürmeye başlarken, kadının “Neler neler yapmadım ki” dediğini duymuştum. 

Arasa dönüp “Lavabo ne tarafta ellerimi yıkasam fena olmayacak” dediğimde Arasa fırsat vermeyen Demir “Aras sen içeri geç.” Dedikten sonra bana dönüp “Sende beni takip et” diyerek uzun da r koridordan ilerlemeye başlayınca bende peşine düştüm.

 ** 

Lavaboda elimi yüzümü yıkadıktan sonra masaya yaklaştığımızda Arasın söylenmesini duymuştuk.  “Anne etsiz bir şey yok mu? Damla et yemiyor” dediğinde bizde masaya gelmiştik. 

Kadın üzgünce bana bakıp “Öyle mi kızım?” diye sorduğunda zarif bir gülümseme gönderip “Maalesef” dediğimde hemen ayağıya kalktı. 

“Ben hemen bir şeyler yaparım kızım” dediğinde kendi kendime kızdım. Kadını üzmüştüm. Benim yüzümden rahatsız olmuştu. 

“Lütfen zahmet etmeyin. Masada yiyebileceğim çok çeşit var zaten” dedim oturması için ama bana kızgın bakarak azarlamaya başladı. 

“Olur mu öyle şey?!!” Höh azar işitmiştim. “Dolapta dünden kalan sarma vardı. Onu hemen ısıtı veririm” diyerek gitmişti. 

Diğerleri de anneleri gelene kadar yemek yemeyip sohbet etmişti. Bir süre sonra elinde kocaman tabakla önüme konulan yaprak sarmasıyla nihayet yemek fazlı başlamıştı.

 

Yiyemeyeceğimi düşünerek bir süre tabağıma baktıktan sonra gözlerime bakan kadını kırmamak adına zorla bir tane sarma yemek için ağzıma attığımda enfes tadıyla neredeyse tüm tabağı bitirebilirdim. Şayet masadaki çoğu şeyi azar azar atıştırmasaydım bitirecektim de.

“Şimdi siz yol yorgunusunuzdur. Hepinizin odası hazır” dediğinde bana dönüp mahcupça “Kızım senin geleceğini bilmediğim için oda hazırlayamadım. Ama benim yeğenin odasına geçersin sen şimdilik akşama hazırlarım ben bir oda” dediğinde derin bir nefes alacakken alacağım nefes boğazımda kalmıştı. 

Demir “Başka bir odaya gerek yok anne. Damla benimle birlikte odamda kalacak” dedi. 

Kadın şaşkınlıkla bir bana bir de Demire bakıp duruyordu. “Şey.. Ben şeyle sanmıştım..” dediğinde utancım bin kat artmıştı. İlk Arasın yanında gördüğü için böyle düşünmüş olmalıydı. 

“Yanlış sanmışsın anne!” diyerek uyardı Demir.. 

Bu kaba davranışı karşısında benimde kaşlarım istemsizce çatılmıştı. Annesine bile böyle terbiyesizce çıkışabiliyordu. 

“Neyse anne..” diyerek olayı geçiştirmeye çalıştı Efe. “Kimsenin yorgun olduğunu sanmıyorum. Biraz oturup konuşalım biz seninle. Batuhanda Damlayı biraz gezdirsin çiftliği” dedi. 

Az çok ne hakkında konuşacaklarını anlamıştım. Zaten bu konuşmanın içerisinde olmak en son isteğimdi. Bu bahaneyle buradan biraz uzaklaşabilirdim. Onlar için fırtınalı geçecek bir konuşma olacaktı.. 

Demir yanıma gelip “Siz Batuhanla dolaşın ama eğer ağrın ya da bulantın devam ederse içeri gelip dinlen” dediğinde kadın kocaman gözlerle bize bakıyordu. 

Bir şey diyememiştim. Gözlerim dolarken bende bize bakan kadına bakıyordum. Onun gözlerinde bariz şaşkınlık varken benim gözlerimdeyse “üzüntü ve utanç” vardı. Benim için yabancı olan bu kadın karşısında bile böyleysem nasıl devam edecektim. Karşımda duran adamdan bir kez daha nefret ederken Batuhan yanıma gelip beni salondan çıkarmıştı. 

** 

Yarım saat kadar çiftliği gezdikten sonra tekrar ön bahçeye geldiğimizde kapıdan dikkatsizce gelen kıza gözlerim kaydı. Uzun ince fiziğiyle mankenlere taş çıkaracak bir fiziğe sahipti.

 

Olduğu yere durup yüzünü bana doğru çevirip bomboş şekilde bakmaya başladı. Bu her ne kadar rahatsız edici olsa da yüzünü inceleme fırsatım olmuştu. Çok çok güzeldi. Tamda ‘Peri’ diye aksedilecek cinstendi. Bir kız olarak ben bile hayran kalmıştım kendisine..

 

Batuhana bakıp “Oradaki kız kim? Kardeşiniz mi?” diye sorduğumda kafasını çevirip gösterdiğim yere baktı. Kız görüş alanına girdiğinde gözleri sevgiyle parıldamıştı. Bundan kızın önemli biri olduğunu anlayabiliyordum.

 

“Hayır” dedi. Gözlerini kızdan ayırmadan “O bizim teyzemizin kızı” dediğinde bende tekrar yüzümü çevirerek kıza baktım. Biraz garipti. Bu kızda tuhaf bir şeyler vardı. Gözünü bile kırpmadan dikkatlice bize bakıyordu. Bende aynı şekilde ona baktım. Ben bundan rahatsız oluyordum ama o olmuyor gibiydi..

 

“Görmüyor” Batuhandan gelen sesle ona bakarken dediğini algılamaya çalışıyordum. Yanlış duyduğumu var sayarak “Ne?” diye sorduğumda bu sefer Batuhanda bana dönerek baktı.

 

“Göremiyor” dedi bir kez daha içime bir sıkıntı düşmüştü. Kafamı bir kez daha kıza çevirdiğimde gencecik çıtı pıtı kızı süzdüm. Tekrar Batuhana baktım devam etmesi için, sesi titrerken “8 yıl önce kaza geçirdiler ailesiyle. Ondan sonra göremedi. Teyzemleri o kazada kaybettik” dedi. Gözlerimden bir damla bu kız için süzülüp giderken “O zaman kaç yaşındaydı” diye sorabilmiştim. 

"10” dediğinde “Çok küçükmüş” diye mırıldandım “Öyle..” diye onayladı hüzünlü gözlerle. 

Batuhanla içeri girmek için kapıya geldik. Kendimi yorgun hissediyordum. Demin gördüğüm kızın yanına gidip rahatsız etmemek adına bir süre bakmıştım. Sonrasındaysa kız içeri geçmişti. Bizde birkaç dakika beklemiş ardından gelmiştik. 

Kapıyı açıp içeri girdiğimizde Demir ve annesinin bağıran sesi kulağımıza ulaştığında salonun içerisine giremeden kapısında kalakalmıştık. 

“Sen ne zaman böyle biri oldun! Hiç mi vicdanın yoktu senin! Bir günahsıza bunları yapmış birde karşıma geçmiş anlatıyorsun. Yazıklar olsun sana. Size! Benim yüreğim dinlerken el vermedi. Sen yaşarken hiç mi vicdanını sorgulamadın! Sana emzirdiğim süte yazıklar olsun. Böyle mi yetiştirdim ben sizi! Ben şimdi o kızın yüzüne nasıl bakacağım ha nasıl! Bu karşımdaki cani benim o düşünceli saygılı oğlum değil, olamaz.. Senin vicdanın körelmiş. Bir de evleneceğiz diyorsun, Nasıl bakacaksın ailesinin yüzüne!. O kıza bakarken utanmayacak mısın hiç. O kızı bu esarete mahkum mu yaşatacaksın?! Yazıklar olsun!” 

“Ailesi ya da başkası umurumda değil! Seviyorum. Her şey zamanla düzelecek!” 

“O seni sevebilecek mi sanıyorsun?!” 

“Zamanla sevecek, sevmek zorunda!” 

 

AY SONUNDA BEKLENEN BÖLÜMLERİN ZAMANI GELDİ..!!! DİĞER BÖLÜM SİZE BOL BOL DEMİRLİ DAMLALI YAZACAĞIM. KISA OLDU BİRAZ AMA OLSUN. BU ARADA YAZDIĞIM YAZIDA –Kİ HER HANGİ BİR BÖLÜMDE OLABİLİR- BİR SORUNUZ VARSA YAZIN J)  KAFANIZ KARIŞMASIN J) +100 OLDUGUNDA DİĞER BÖLÜMÜ DE PAYLAŞACAĞIM HEMEN.. ÖPÜLDÜNÜZ ;*

Continue Reading

You'll Also Like

50.2K 989 10
04052024
83.5K 2.2K 42
Arkadaşı tarafından para için ihanete uğrayan bir kızzın adama mahküm edilmesi ön izleme : 3.bölüm Helin ben çok özür dilerim pişman oldum gerçektenn...
102K 6.3K 29
Savcı ve asker hikayesidir aynı zamanda bir gerçek aile hikayesidir kitabıma bir şans verin lütfen
328K 4K 31
lise öğrencisi olan ilkinin sarhoş geçirdiği gecenin sabahı abisi olarak gördüğü ve en yakın arkadaşının yıllardır hoşlandığı çocukla aynı yatakta uy...