S~22~

184K 6K 563
                                    

-Demir Tunalı-

Geçmişin bir hiç olduğunu öğrendiğimin üstünden 2 saat bile geçmemişti. Körü körüne geçen 3 yıl ve intikamla hayatları mahvettiğim 1 yıl..

O kadın bana ne yapmıştı böyle? Belli ki hiçbir suçu olmayan bir adamı yok etmek için ard arda hatalar yapmıştım. Onlarca hata.. Onlarca günah..

Gözyaşlarına bile acımaz duruma getirmişti beni. Bazı şeyleri duymayı bırak, gözümün önündekileri bile göremiyordum. Görmek istemiyordum.

Onca yanlıştan sonra şimdi nasıl yaşamaya devam edecektik ki.. Nasıl yoluna koyacaktım bir şeyleri? Daha doğrusu koyabilecek miydim..

Kardeşim bile beni affedemezken o nasıl affedecekti? Belki de en iyi bir süre ailesinde kalması için göndermemdi. Ama biliyordum bir kez göndersem geri gelmezdi, her ne olursa olsun. Şimdi ne yapabileceğimi bilmiyordum ama bir şeyler yapmalıydım böyle devam edemezdi..

Pişmanlık yakama yapıştığı bu anlarda uyku bile haramdı bana. Şimdi yaptığım hataların bedelini vicdanımla ödeme zamanıydı. Ve vicdanım bu konuda oldukça acımasız olmakta kararlıydı. Geçmiş yakama yapışmış, o kardeşime ve o kardeşlere yaptığım haksızlığın hesabını sorarken vicdan azabıyla uyuyamıyorken, kollarımda ki bu küçük kadına yaptıklarımın azabıyla nasıl nefes alacaktım ben..

Onca pişmanlığın ardından bir tek ona böyle yakın olmak yanlış gelmiyordu. Bu yaşantımdaki en büyük hatam, en büyük günahım, en büyük yanlışımken nasıl bu kadar doğru gelebiliyordu. Belki de yanımda olması bütün yaptığım yanlışlıkların ardından tek doğru olandı. Kendimi doğru hissettirendi.

Kollarım arasında uyuyan kadının boynuna gömdüm başımı. Süt gibi kokuyordu. Belki de şimdiden bebeğimin kokusuyla dolup taşmıştı benliği. Bir birinden iki uzak hayattı bizim yaşamlarımız. Tabiri caizse tam anlamıyla ‘Ayrı dünyaların insanlarıydık’ ama öyle ya da böyle bir hata sonucu bir aradaydık ve hayatımız tam merkezinden birleşmişti. Şimdi de bir bebeğimiz olacaktı. Ondan ve benden oluşan bir bebek.

Zorda olsa gözümü kapayıp kokusunu çektim içime. Böylelikle uyuyabilirdim belki de.

 

-Doğan Acar-

Gece gece telefonuma gelen mesajla huzursuzluğum bin kat artmıştı. Niye böyle bir mesaj atmışlardı ki? Kesin Damlaya bir şey olmuştu. Yoksa böyle birşey yapmazdılar.

Odanın içerisinde deli gibi dönüp dururken şimdi gidip gitmeme arasındaydım. Gece epey geç bir saatti. Eğer bir şey olmamış bu benim kuruntumsa Damla korkabilirdi. Ve onun korkması isteyebileceğim son şey bile değildi.

Odamın kapısının açılmasıyla başımı kapıya çevirdim. Gelen Özgürdü. Ona mesajdan bahsedebilirdim bana ne yapacağım konusunda yardımcı olurdu. Hem onunda bu konudaki rahatsızlığını bildiğimden beraber hareket etmeliydik.

“Ne oldu? Bu halin ne?” diye sorduğunda bir şey demeyip telefonumu uzattım. Başta anlamayıp boş boş bakınca bıkkınlıkla “Son gelen mesaja bak” dedim.

Bir şey demeyip mesajlara girip son mesajı seslice okudu. “Yarın erkenden şu adrese gel acil-Aras Tunalı” mesajı okuduktan sonra kaşları iyice çatıldı.

“Damlaya bir şey olmuş olmasın?” dediğinde gözlerindeki korkuyu görebiliyordum. Çünkü aynı korkudan bendede fazlasıyla vardı. Canımız kanımız orda savunmasızken bizim elimizden bir şey gelmiyordu. Ne zaman bir şey yapmaya çalışsak zaten daha beter duruma düşmemiş miydik? Biz iki kardeş ölümü bile göze aldıkta ne oldu sanki..

SahibimWhere stories live. Discover now