Başımdaki ağrı ile gözlerimi araladım. Bir süre kendime gelmeye çalıştım, dünü hatırladım. Hatırlamaz olaydım
Aslında daha beter şeyler de yapmışlığım vardı bu yüzden şükretmem lazımdı
Yataktan doğruldum, gözlerimin kararmasının geçmesini bekledim bir süre. Eskiden de oluyordu ama bu sıralar oldukça artmıştı
Lavaboya girip işlerimi hallettim, ardından dolabın karşısına geçip ne giyebileceğime baktım.
Koyu kahve bir crobun altına bol gri bir eşoftman giymiştim. Ayağıma da cropla aynı renk conversler
(Çanta ve gözlük yok)
Giydiklerim ile kendimi süzdüm, bu kadar rahat göbeği açık giyinmemin sebebi bir ay reglimin hafif geçip diğer ayında öldürücü bir ağrı yapmasaydı.
Ayrıca zamanında ağda denilen şeyden kurtulmak için lazere gitmiştim. Bu konuda da bir sorun yaşamıyordum.
Telefondan saate baktım, 10'a geliyordu.
Aşağı indim yavaşça, kimseler yoktu. Mutfağa girdiğimde birkaç hizmetli vardı
"Günaydın" dedim,
"Günaydın Bade hanım"
"Bana bir tane kahve yapabilir misiniz acaba" canım bir şey yemek istemiyordu ama açlık hissimi de kahve ile kapatmak istiyordum.
"Tabi Bade hanım hemen getiriyorum siz geçin" başımı olumlu anlamda sallayarak bahçeye çıktım.
Korumalar dışında kimse yoktu.
Kısa bir süre sonra gelen kahvemle teşekkür etmiş ardından cebimden bir dal sigara çıkarmıştım.
İçime çektiğim dumanla gözlerim etrafı taradı, ve bahçe kapısından giren Su ve Batu ile buluştu.
Belki Su rahatsız olabilir düşüncesi ile hızlıca bir nefes daha çekip daha yarıya gelmiş sigarayı söndürdüm. Ardından kahvemden büyük bir yudum aldım
"Günaaydın" dedi Su
"Günaydın" dedim onun gibi gülümseyerek.
"Kahvaltı yaptın mı sen" diye sordu Batu
Başımı olumsuz anlamda salladım, "Canım bir şey istemiyor" dedim
"Birdaha aç karnına içme sigara" emir kipleri ile konuşmasaydı belki tamam derdim ama sinirimi bozarak söylemişti
"Kimseye sorucak değilim sigarayı nasıl içeceğim hakkında" diye karşılık verdim bende. Aynı şekilde ters ters bakmıştım
"Ay dün geceden sonra iyi uyumuşum ya" dedi Su
"Bir daha içmek yok sana" dedi Batu
"Aynen abicim her seferinde dediğin gibi" dedi göz kırparak. Tatlı bir şekilde kafa tutuyordu Su. Kalbini kırmak istemedikleri için de ters bir şey söyleyemiyor mecburen tamam diyorlardı dediklerine
"Benim karnım acıktı kahvaltı ne zaman yapacağız" diye sordu
"Ben sabah erken yaptım şirkete geçeceğim şimdi de siz Bade ile yapın, Ateş ve Berke de benimle geliyor. Dikkat edin" dedi
Su kafasını sallayarak Batu ya yaklaştı ve yanaklarına öpücük kondurup "Tamam abicim kolay gelsin" demişti, Batu çıkarken benimle göz teması kurmayı gerek duymayarak çıkmıştı. götüm
Su yanıma oturdu, o sırada bende kahvemden bir yudum daha alıyordum.
"Abimle niye anlaşamıyor gibisiniz" diye sordu
"Kafalarımız uyuşmuyor demekki. Önemli değil zaten yakında gideceğim"
"Ya sen gitsen bile tekrardan görüşür müyüz" diye sordu, gözleri doldu
İnsan gerçekten kıyamıyordu buna, kesin şeytan tüyü var
"Görüşürüz tabi neden görüşmeyelim" dedim
Bir süre sonra bahçeye kahvaltı hazırlanmış bizde sofraya geçmiştik.
Masaya baktım, çok güzeldi herşey ama canım bir şey istemiyordu
Tabağıma birkaç tane salatalık ve domates koydum sadece. Yemiyor gibi durmamak için
"Ne yapalım bugün" diye sordu Su, acaba bundan sonra sürekli burada mı kalacaktı
"Farketmez, istersen film seyrederiz" dedim çayımı yudumlarken
"Benim akşam gitmem gerekli arkadaşlarım çağırıyor, sana da gel demek çok isterdim ama mağlum" dedi üzgünce
"Canım olurmu sen çık tabikide belki sonradan bir gün bir araya geliriz" dedim, benim bu durumuma benden daha çok üzülüyor gibiydi
Yemek sonrası birlikte benim odama çıkıp büyük televizyondan filmi açtım.
"Keşke sinama odasında izleseydik daha büyük ekran hem" gözlerimi sonuna kadar açarak Su'ya döndüm
"Evde sinama odası mı var" diye sordum, gerçi basket sahası, hastane odası olan evde sinema odası olmaması garip olurdu
"Evet, hatta tenis odası bile var istersen kolun iyileşince oynarız çok eğlencelidir" dedi
Başımı salladım
Daha konuşmayarak ortaklaşa karar verdiğimiz filmi açtım.
1 saat 34 dakikalık olan film o kadar sarmıştı ki ikimiz de zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştık.
Film gerilimdi ve ben alışık olduğum için rahatça izlemiştim. Ama Su insanların bir anda öldüğü yerlerde hep çığlık atmıştı.
"Vay anasını çok iyiydi" dedim televizyonu kapatırken
"Ama sonunda kocası da öldü" dedi Su
"Saçmalama adam kadını öldürmeye çalıştı tabiki o manyağın sonuda ölüm olması gerekiyordu" dedim
Bu sırada telefonumun çalması ile elime aldım, Batu arıyordu
Telefonu açarak "Alo" dedim
"Bade, Su yanında mı" diye sordu
"Evet yanımda birşey mi oldu" Su kendinden bahsettiğimi anlayınca merakla bana bakmaya başladı
"Ona ulaşamadım da yanında mı diye seni aradım" dedi
"Anladım telefonu aşağıda galiba, veriyorum telefonu Su'ya" diyerek telefonu uzattım.
"Alo efendim abi" karşı tarafı dinledi
"Napim Bade ile film izliyorduk da telefon aşağıda kaldı"
"Evet akşam gideceğim. Bir iki saate çıkarım daha eve gidip hazırlanacağım"
"Dikkatli olacağım abi tamam"
"Ciddiye alıyorum abicim seni zaten. Hem Ereni de yollayacakmışsın benle merak etme birşey olmaz herzamanki gittiğimiz yer"
"Tamam öpüyorum görüşürüz kolay gelsin" diyerek kapattı telefonu
Telefonu uzatırken "Nereye gideceksin, şey ben moda tasarımı okudum da belki yardımcı olurum kıyafetinde diye" dedim
"Ay gerçekten mi" dedi heyecanla ardından "Çok sevinirim, 10-15 kişi kadar eski lise arkadaşlarımla buluşacağım. İki üç ayda bir yaparız bunu bağımız kopmasın diye" dedi
Ben liseden neredeyse hiçbir arkadaşım ile görüşmüyordum. Görüştüklerim zaten götüme tekme koymuştu
"Anladım, nasıl bir şey giymeyi düşünüyorsun yada karar verdin mi"
"Elbise modallerine bakabiliriz birlikte. Batu abimlerin mağazası var oradan bakalım bir saat içerisinde getirirler zaten" vay anasını özel mağaza bile vardı
Başımı salladım ve Su bir dakikaya geliyorum diyerek çıktı odadan. Bir süre sonra son model tabletle geldi
"Bu ekrandan daha rahat bakarız diye düşündüm" dedi, başımı salladım ve yanıma gelip oldukça pahalı bir mağaza sitesine girdi
Yarım saat bir saat kadar birlikte elbiselere bakmıştık ve en sonunda beyaz kısa ama fazlasıyla kısa olmayan, göğüs kısmında da hafif bir dekolte veren elbisede karar kıldık.
Eminim ki kızıl saçları, doğal çilleri ile bu elbise çok yakışacaktı.
"Bade çok teşekkür ederim" dedi Su
"Ne demek her zaman" dedim
"Ben elbiseyi eve sipariş ettim, şimdi gitmem gerekiyor." Diyerek ayağa kalktı, bu kız kendine nasıl bu kadar alıştırmıştı ki
"Sonra görüşürüz" dedi öpücük atarak
Bende aynı şekilde öpücük atarak "Görüşürüz" dedim
O çıktıktan sonra saate baktım 2'ye geliyordu. Yarıda bıraktığım diziyi açarak izlemeye koyuldum.
6 bölüm daha bitmiştim ve 2 sezonluk diziyi neredeyse bitirecektim iki izlemede. Gerçekten iğrenç bir hayat..
Gözlerimdeki ağrıyla kapattım televizyonu, canım çok sıkılıyordu. Böyle bir evde olup sıkılabileceğim aklımın ucundan geçmemişti
Nefes alamıyor gibi hissettiğimde balkona çıktım. Koltuğa geçip oturdum, sigara dan bir dal çıkartıp yaktım.
Derince çektim içime
Yan tarafta çalan telefonla bakışlarım arayan kişiye döndü. Bilinmeyen numaraydı
Merakla elime alarak açtım telefonu ve gelecek olan sesi bekledim
"Alo" Mert ne alakaydı şimdi ya
"Yeter yav yüzsüz müsün senin yüzünden başıma neler geldi sen hala beni nasıl arayabiliyorsun" dedim sinirle
"Bade çok kötüyüm ben" dedi, sesi kötü geliyordu
İçimden ne kadar beter ol piç demek istesem bile sesi bu şekilde gelmiş birisine bunu söyleyemezdim
"Banane" dedim
Ağlama sesi geldi, ciddi miydi bu ya "Bade ölüyorum ben" dediği şeyle kaldım. Ölüm, ister miydin gerçekten Mertin ölmesini
"Ne saçmalıyorsun sen"
"Tahlil sonuçlarım da beynimde tümör olduğu anlaşılmış. Git gide kötüleşiyormuş" ağlıyordu
"Geçmiş olsun, benim yapacağım birşey olmadığına göre iyi günler" tam kapatacakken konuştu
"Bade lütfen ölmeden son bir defa göreyim seni nolursun" içim cız etmiş miydi, belki azcık.
"Eminim ki en iyi tedavileri alarak iyileştirir baban seni. Hem sen kimsin de beni son defa görüyorsun" diyerek çat diye kapatmıştım telefonu
Kapanan telefonla beynim onun dediği lafları yeni idrak ediyordu. Ne kadar beni aldatsada evlenmeye kadar ciddi bir yolda yürüdüğüm adam ölecekti. İçim tuhaf oldu
Keşke böyle olmasaydı, keşke Mert şerefsizin teki olmasaydı da birlikte mutlu olsaydık. Yada hiç tanımıyor da olabilirdim
Gözlerim doldu ilk başta, sonrasında yaşlar düştü tek tek. Bir hıçkırık koptu boğazımdan.
"Aptal" dedim fısıldarcasına
Ne kadar kaldım bilmiyorum ama dışarıdan gelen bağrışmalar ile kalktım ayağa, balkon kenarından bahçeye bakan yere baktım.
Mert korumalar ile bağrışıyordu.
"Ya konuşucam Badeyle bırak" diye bağırışını duydum.
Hızlı adımlar ile odadan çıkıp aşağı indim ve bahçe çıkış kapısına yürüdüm. Mert yüzünde yara bereler ile korumalardan kurtulmaya çalışıyordu
Kızarık olan gözlerimi silmeye çalıştım ve bağrışları kafamı kaldırmadığı için ben bağırdım "Bırakın gelsin" diye
Sustu Mert, çekiştirmeyi bırakmış olmalılardı ki Mertte tepinmeyi bırakmıştı
Eren konuştu "Ama Bade hanım" dedi
"Sorun yok önemli olan iki cümleyi duymak istiyorum. Hemen şurada konuşacağız. Sadece 5 dakika" dedim
Kollarından bırakılan Mert üstünü sirkeler gibi yapıp yanıma geldi.
Gülümsüyordu.
Büyük adımlar ile yanıma yanaştı, sarılacaktı ki geri adım attım.
"5 dakikan başladı" dedim, gözleri gözlerime değdiğinde
"Bade ağladın mı sen" diye sordu
"Sanane, gerçekten 5 dakikanı bununla mı harcayacaksın. Ne söyleyeceksen söyle ardından siktir git" dedim
"Tamam bir ileriye geçsek olurmu" dedi, Erenin ona dik dik bakmasından rahatsız olmuşa benziyordu
Biraz uzaklaştık korumalardan
"Seni dinliyorum"
"Hiç yapmadım diyemeyeceğim. Çünkü yaptım, nalet olsun ki yaptım. Derdim şuanda bunlar değil zaten. Benim derdim gerçekleri öğrenmen"
"Ne gerçeklerinden bahsediyorsun sen"
"Ailen beni aylarca neden sevmedi sanıyorsun sen? Sana neden her zaman beni kötülüyorlar sanıyorsun"
"Ne demek istiyorsun"
"Çünkü öğrenmemem gereken bir şey öğrenmiştim. Ve bunu sana söylerim diye her zaman seni benden uzak tuttular" konu git gide meraklanmamı sağlıyordu
"Belki bunu söyleyince bir daha beni asla ama asla affetmeyeceksin ama bu yükle gitmek istemiyorum ben"
"Uzatma da söyle" dedim
"Senin ailem dediğin ailen senin gerçek ailen değildi" dediklerini algılamaya çalıştı beynim, yankılandı söyledikleri
"Ne diyorsun sen"
"Ailen seni aşiretten kaçırdı. Sen daha bebekken. Bunları nasıl öğrendi mi diyeceksin, sevgili olduğumuz ilk zamanlar ailenle daha tanışmamışken. İlk başta aileni takip ettirmiş ve bir akşam yemeğine çıktıkları gece benim restorantıma gelmişlerdi. Masalarında ses cihazı vardı ve senin hakkında konuştukları şeyleri o zaman öğrendim." Benim ailemi neden takip ettirmişti ki
"Sen neden insanları takip ettiriyorsun Mert" kafamda çok soru işareti vardı, yalan söylüyor olabilme ihtimali varken doğru söylüyor olabilme ihtimali de vardı.
"Asıl amacım daha farklıydı, asıl amacım annenin seninle konuşurken neden hiçbir zaman anne şefkatiyle konuşmadığıydı. Asıl amacım babanın öz kızını nasıl olurda daha önce hiç götürmediği ordudan bir adamla evlendirmek istemesiydi" dedi
Başımı hayır anlamında salladım "Hayır öyle bir şey yok" dedim, canım acıyordu
"Kahvehanede babanla tanışmak istemiştim ama telefon konuşmasına kulak misafiri oldum. Seni evlendirmek hakkındaydı. Ardından takip ettirdim ve yerleştirdiğim dinleme cihazı ile beklemediğim bir sonuçla karşılaştım. Üzgünüm" dedi
Üzgün müydü gerçketen. Bunları daha önceden anlatmak varken şimdi mi anlatıyordu
"Üzgünsün ha" diye bağırdım. Yaşları silmeye çalıştım gözlerimden
"Beni aldatırken de üzgündün şimdi de üzgünsün. Hep üzgünsün. Doğru demişsin bunları anlattıktan sonra seni asla ama asla affetmeyeceğim. Hatta bir şey diyeyim mi siktir git ve hangi cehennemde geberiyorsan geber" diyerek kapıyı işaret ettim.
Boğazım acıdı bağırdığım için, başım dönüyor midem bulanıyordu. Deli gibi ağlıyordum
Kapıdan koşarak giriş yapan Batu ile kesişti gözlerim. Mahvolmuş halimi görünce şoka girmişe benziyordu. Gerçekten de 5 dakika da nasıl da mahvolmuştum
Yanıma hızlıca geldi ve Merte bir yumruk indirdi. Gözlerim zar zor görüyordu olup biteni, ayakta durmak istemiyordum
Arkamı dönüp yürümeye başladım, bir yandan deli gibi ağlıyor bir yandan başımı ağrıdan tutuyordum.
"Allah kahretsin" diye bağırdım. Yere çöktü bacaklarım
"Allah kahretsin" diye daha kuvvetli bağırdım.
Omzuma bir el dokundu, Batuydu
Hiç birşeyim olan adamın herşeyim dediğim insanlardan daha çok yardımı dokunuyordu.
Bir şey demeyerek kucağına aldı beni ve odaya çıkardı. Yatağa dikkatlice koydu ve yanıma oturdu
Saçlarımı okşadı yavaşça, benim hıçkırıklarım doldurdu odayı. Hiç bir şey bu kadar acıtmamıştı. Çok şey yaşamıştım ama hiç birşey hayatımın tamamıyla yalan olduğu kadar beter değildi
Eğer ki bu konuda yalan söylüyorsa Mertin ölümü gerçekten benim ellerimden olurdu. Bana bu şekilde acı verecek birşeyi böyle planlayıp bana inandırdıysa yemin ederim ki onun ölümü benim elimden olurdu
Dakikalar geçti, kaç dakikadır artık bilmem. Yorgun bedenim ağlamayı kesmişti. Gözlerim geldiğimden beri tek noktadaydı direk karşımda
Gözlerimi oynatarak Batu'nun gözleriyle birleştirdim. Bir şey demeyerek ellerini çekti saçlarımdan
İyiki çıkıp gitmemişti, tek başımayken iyice toparlanamayacaktım.
"Uyumak istiyorum" dedim kısılan sesimle, ayağa kalktı ve beni uzandırdı. Üzerime de ince örtü örttü.
Gidecekti ki tuttum elinden "Uyuyana kadar yanımda kalır mısın" başını salladı ve ışığı kapattı. Ardından ayakkabılarını çıkartıp yanıma uzandı
Arkamı döndüm ona, oda ellerini belime sardı. Başımın ağrısından uyuyamadım birsüre, düşünmek istemedikçe kafamda milyonlarca senaryo kuruluyordu
En sonunda yorgunluk üstün gelerek bilincimi tamamıyla kapattı.
Acıyan gözlerim açılmaya başladı, başımda olan kuvvetli ağrıyla yüzümü buruşturdum. Doğrulmaya çalışarak kendime gelmeye çalıştım bir süre, gökyüzüne baktım hava yeni aydınlanıyor gibiydi.
Odadaki saate döndü gözlerim 5 buçuktu
Yerimden doğruldum yavaşça, lavaboya girmem gerekiyordu. Ayağa kalkmamla başım dönmüş etrafım kararmış olsada bir süre devam edip geçmişti.
Lavaboya girip işlerimi halletim. Aynada kendime baktım, gözlerim kıpkırmızı olmuş ve göz altlarımda mosmordu
Yüzümün rengi gitmiş gibiydi. Kendimden korktum ilk defa, çıkmayacağını biliyordum ama genede elimle yıkamaya çalıştım morlukları
Bir duş alsam çok iyi olurdu aslında. Aylini aramak için lavabodan çıktığımda gözlerim odada olan Batu'yla kesişti
Oda oldukça yorgun gözüküyordu. Tüm gece uyumamışa benziyordu
Kısılan sesimi düzeltmek için öksürdüm birkaç kere.
"Aylini çağırır mısın banyo yapmam gerekiyor" başını salladı ve cebinden telefonu çıkartarak birisine mesaj attı
Sonrasında odaya giren Aylinle birşey demeyerek çıktı odadan.
Aylin beni ilk gördüğünde yüzünde ki o korku ifadesini gördüm. Daha dün sürekli gülümseyen kız nasıl olurda bu hale geldi diyordu içinden.
Aylinin de yardımıyla banyomu yapmış sonrasında üzerime rahat bir şeyler giymiştim.
Aylin odadan çıkarken bende balkona geçerek kendime bir sigara yaktım. Gözlerimi karşı manzaraya diktim
Koltuğun yan tarafı çökmesi ile kimin geldiğini kokudan anladım. Dönme gereği duymadım
Oda ayaklarını benim gibi masaya uzatarak bir sigara yaktı.
Zaman geçti, ben ikinciyi yaktım.
Zaman geçti, üçüncüyü yaktım
Üçüncünün de sonuna gelerek son kez üfledim dumanı. Yeni bir taneye uzanırken Batu elimi tuttu
"Sabah sabah aç karnına bu kadar zehirlendiğin yeter" zaten zehir vardı içimde, ha biraz daha fazla ha biraz daha az
Ama inat etmek gelmedi içimden. Bir şey demeyerek çektim elimi elinden
Yan tarafta olan telefonla Aylini arayarak bir kahve istemiştim.
Kısa sürede kahvemi getirmişti Aylin. Sonrasında bir şey demeyerek çıktı odadan
Büyük bir yudum aldığım kahve dilimi yakması ile yüzümü buruşturdum. Yan tarafa koydum kupayı
Bu kadar susmak yeterliydi
Batu'ya döndürdüm vücudumu. Oda aynı şekilde döndürdü vücudunu bana doğru
Ben söze girmeden konuşmaya başladı
"Mertle konuştum. Sana neler anlattı öğrendim. Durumu araştıracağım ve doğru olup olmadığına öğreneceğim" dedi
Batu kimdi ki böyle yardımcı oluyordu, daha hayatımda 2 hadi bilemedin 3 hafta önce giren kişi
Peki ya bu zamana kadar yanımda olan 23 yıldır yanımda olan insanlar neredeydi.
"Sağolasın" dedim kurduğu cümleye
"Ve ayrıca özür dilerim. Başına açtığım şeylerin haddi hesabı yok. Araştırmak zorunda da değilsin, onca derdin arasında bir de benimle uğraşma"
"Bunu konuşmuştuk. Sen bana yük değilsin" öyleydim. Öyle hissettirmek istemiyorlardı ama farkındaydım. Çok büyük belalar açmıştım başlarına
Annemle babamı arayıp onlarla konuşsaydım. Mertin dedikleri doğru mu belki söylerlerdi. Yada beni neden aşiret den kaçırmışlardı. Şaka gibiydi, eğer ki öğrendiklerim doğruysa aşiret çocuğu olacaktım
Gerçi bu saaten sonra nereli olmamın ne önemi olacaktı ki. İki tarafa da ailem demeyecektim. Gerçek ailemi bulmaya çalışmayacaktım. Bir aile kazığı daha yiyemezdim
Yerinden kalkan Batuyla bakışlarımı ona çevirdim.
"İlaç içeceksin ve birşeyler yemek zorundasın. Kolunun daha zor iyileşmesini istemezsin değil mi" itiraz etmeye gücüm yok gibiydi
Başımı tamam anlamında sallayıp onun peşine yürüdüm.
Bahçeye çıktık, masada tek kişilik bir kaç kahvaltılık ve Batu'nun oturduğu yerde sadece çay vardı
Yerimize geçtik sessizce. Batu çayını içerken bende az bir şey atıştırmış sonrasında ilaçlarımı içmiştim
Kahvaltı sonrası Aylin çaylarımızı yenilemişti. Batu ile konuşmayarak sadece çaylarımızı yudumluyorduk.
Masaya yaklaşan Erenle gözlerimi ona çevirdim
"Abi bakman gerekiyor" büyük ihtimalle benim meselem hakkındaydı
Batu yerinden kalkacakken "Bende duymak istiyorum" dedim
Kaşlarını çatarak bana bakan Batu'yu umursamayarak
"Salak değilim, benim aile olayım hakkında birşey bulmuşsunuz ve bunu ilk başta öğrenmek benim hakkım" net tavrım ile Batu yerine oturdu ve Erene dönüp "Anlat" dedi
Eren emin olmayan bakışlar atsada Batu ve bendeki kararlılığı görünce bir şey diyemeyerek konuşmaya başlamıştı
"Konuyu iyice araştırdık ve bir kaç bilgi öğrendik."
"Uzatma" diye sertçe konuştu Batu
"Mertin söyledikleri doğru abi. İşin içinde çok farklı oyunlar var. Bade hanımın ne ailesini ne de onu kaçıran kişileri bulamıyoruz. Tam buluyoruz derken sadece soru işaretleri çıktı. Ciddi bir güçe sahip olmalı bu kişiler. Kişiler diyorum çünkü tek bir kişi yok. Merdiven gibi, her katta farklı kişiler. En üst basamağına gelebilmemiz şuanda mümkün değil" dediklerini kavramaya çalıştım. O kadar çok şey söylemişti ki hangisini sindirsem bilememiştim.
Batu'nun bir baş haraketi ile Eren yanımızdan ayrılmıştı. Batu nun bakışları benim üzerimde durdu. Ne tepki vereceğimi bilmiyordu, aslında bende bilmiyordum. Ağlamak istemiyordum. Bu bilgiyi hiç öğrenmemiş gibi yapmak istedim
O kadar karmaşa içinde şuan için geçmişimi düşünemeyecektim. Olan olmuştu, annem babam. Zaten ulaşsalardı 23 yıldır ulaşırlardı bana bu saaten sonra ben nasıl ulaşırdım. İmkansızdı
1 gün sonra
Dün öğrendiklerimden sonra odama çıkmış bütün gün boyunca odadan çıkmamıştım. Akşam yemeğinde de Batu evde yoktu ve tek başıma karnımı doyurarak aynı şekilde odaya geçmiştim.
Fazla kafa yormamaya karar vermiştim, zaten herşey olunacağına varırdı ve daha fazla üzülerek kendimi yıpratmak istemiyordum. Bir olaya bir gün hadi dedin iki gün üzülmek yeterliydi. Çünkü bir şekilde hayat devam ediyordu ve ağlayarak zırlayarak bir şey yapamazdım
Bugün Emre gelmiş ve çok şükür ki kolluklarımı çıkarmıştı. Ayrıca yarama bakmış ve dikişlerin tuttuğunu söylemişti. Ama ne olur ne olmaz bir süre de sargı duracaktı
Emre gittikten sonra saate baktım 2' ye geliyordu. Bugün de Batu'yu görmemiştim. Ayline sorduğumda dün gece de eve gelmediğini öğrenmiştim
Telefonumu elime alarak tiktoğa girip biraz vakit geçirdim.
Bir kaç saat sonrasında kapımın dank diye açılmasıyla yerimden sıçradım. Galiba biraz fazla dalmıştım
Bakışlarım gelen kişilere döndü, Su ve Berke buradaydı
"Kızım senin hiç kapı çalma alışkanlığın yokmu" diye dalga geçercesine konuştu Berke
"Ay ben bilemedim Bade kusura bakma" dedi üzgünce. Ben bu kızda şeytan tüyü var diyordum da inanmıyonuz
"Yok hayır sorun değil, ama birdahakine dikkat et" dedim
İkiside yatağın uç kısmına doğru oturdu "Ee fıstık neler yapıyorsun" diye sordu Berke yavşak mısın aşkım
"Oturuyordum. Siz napıyorsunuz? Su nasıl geçti yemek elbise bedenine oldu mu" diye sordum
"Ay hemde nasıl güzel oldu. Bundan sonra bütün kıyafetlerimi senle seçeceğim" dedi gülerek, dediğine bende gülmüş "Olur" demiştim
Birlikte biraz oturup muhabbet etmiştik. Berke de oldukça eğlenceli tam bizim kafadan birine benziyordu
Ve bir anda kendimizi son ses 'Ezhel-Bul Beni' dinlerken bulmuştuk.
Nakarat kısmında yataktan inerek bağırmaya başladık
"Tatlı kızlaarr" Berke eliyle ikimizi işaret etmişti "Dört yanımdaa"
"Hepsi hoşta belli olmaaz"
"Kim beni benim için sevebilecek acep" elimizle bilmem işareti yapmıştık hepimiz
"Tüm yüreğiylen"
Zıplayarak bu sefer "Sen artık bul beni bul beni," diye bağırmıştık
Şarkı devam ederken bu sefer diğer akım olan yerde bağırmaya başladık
"Gel yanıma" elimizle gel işareti yapıyorduk
"Yalla canım"
"Bu yaz ne yapcaz planlayalım"
"Sexy body, sallayalım" hafifçe kalçamı sallamıştım.
"Saçın vücudun, kalçaların" diye bağırışımızda kapı tekrardan dingonun ahırı dercesine açılmıştı.
'Sevgilim ol' dediği sırada gözlerimiz birleşti Batuyla
Su'yun arkası dönük olduğu için daha fark etmemişti. Ta ki Batu kumandayı alarak televizyonu komple kapatana kadar.
"Yaa" diyerek arkasını döndüğünde Batu'yu görmesiyle şirince gülümsedi "Abicim senmi geldin hoşgeldin" dedi
"Su artık bana haber verilmiyor mu bu eve gelinirken" tepkisi gereksizce sertti. Kız eğleniyordu kalbini kırmaya gerek yoktu.
"Sana sürpriz yapmak istemiştim sadece, bide Bade yi özledim onu görmek istedim" dedi, gözleri dolmuştu. Çocuk gibi ufacıcık birisi kızınca üzülüyordu. Ne kadar karakteri böyle olsada böyle olunca hayatın hiç bir zaman doğru düzgün olamazdı
Batu da dayanamamış olacak ki "Tamam bir dahakine haber verirsin" demiş ardından Berke ye dönmüştü "Hadi Su'yu anladım, ulan ama senin ne işin var burada"
"Valla kardeşim bu sefer bir şey diyemezsin Su ile dışarıdaydık bugün sonra Su dedi hadi Batu abimlere gidelim bende ne yapsaydım kızı tek mi yollasaydım" dedi, bu da işini biliyordu çakağl
Batu sabır dercesine kafasını salladı "Ses yalıtımlı olan duvarlara rağmen ev inliyor müzikle siz kafayı mı yediniz" diyerek bu sefer başka bir konuda azarlamaya çalıştı
"Abi azıcık eğlenmemizi çok görüyorsun ya teessüf ederim" dedi Su
Kızım yanlış sularda yüzüyorsun
Ama bu sefer istediğini alamamış ona ters ters bakan Batu ile "Biz gidelim bari birileri bizi istemiyor anlaşılan" demişti. Çantasını ve telefonunu aldıktan sonra yanağıma iki öpücük bırakıp "Görüşürüz Bade" demişti
Ardından Berke nin kolundan tutarak çekiştirmişti. Batu nun yüzüne bakmayarak ilerleyecekken Batu onu tutmuştu ve sıkıca sarılmıştı "Abiye görüşürüz yok mu" demişti
"Görüşürüz Batu" dedi tersçe.
Batu onun bu haline gülmüş ve saçına bir öpücük kondurup onu bırakmıştı "Dikkat edin" dedi, ardından Berke' ye Su'yu işaret ederek "Sana emanet" demişti
Su ve Berkenin çıkmasıyla eğlencenin bitmiş olduğunu anladım. Genede güzel vakit geçirmiş ve günümü renklendirmişlerdi
Yatağa oturdum ve hala odada ayakta dikilen Batu'ya kafamı çevirdim
"Su'yun astımı var böyle şeylerden dikkatli olmanı istiyorum" dedi. Dediği şeyle içimi pişmanlık kapladı. Bu kadar haraket etmesi onun için doğru değildi
"Bilmiyordum özür dilerim" dedim
"Su fazla kişiye söylemez, günlük hayatında sürekli ikazlar yememek için. Belli etmezsin bildiğini sende ama bunu bilerek haraket edersin artık" dedi
Tamam anlamında başımı salladım
"Akşam yemeğini hazırlamalarını söylemiştim inelim mi" dedi
Yataktan doğrulup yanından doğru yürümeye başladım. Gözleri koluma takıldı "Emre haber verdi çıkarmış kollukları" dedi
"Evet ya çok şükür" dedim, gerçekten kolluk varken günlük hayatımda çok zorlanmıştım.
"Gene düşüp bir zarar verme de tamamıyla iyileşsin" dedi, bu sefer dalga geçer gibi değilde ciddi olarak dikkat etmemi söyler gibiydi
Yemek sonrası birer kahve ve sigara içtik ardından geldiğimden beri daha hiç oturmadığım büyük hamağa doğru ilerledik
"İkimizi kaldırır mı" diye sordum merakla
"Taşır merak etme" dedi ardından kocaman hamağa uzandı. Bende ayakkabılarımı çıkartıp yanına uzandım.
Şu ana kadar gördüğüm en büyük hamak buydu. Büyük olmasından, fazla iç içede değildik.
Hava kararmış yıldızlar kendilerini belli etmeye başlamıştı. İkimizin de tek baktığı yer vardı, gökyüzü
İkimizinde kafasında yüzlerce senaryo, aynı manzarayı seyrederek kurduğumuz farklı farklı senaryolar.
Bir süre geçti, iyice mayışmış uykum gelmişti. Batu kolunu kaldırarak başımın altından geçirdi ve beni kendisine doğru çekti. Gelen huzurlu kokuyu ciğerlerime çektim yavaşça
Kokusu git gide beni daha da mayıştırırken gözlerimi huzurla kapattım.
Selamlaarr
Bölümü yazarken benim bile kafam karıştı eğer ki sizinde karıştıysa merak etmeyin ileride herşey açıklığa kavuşacak
Çok fazla sır var açıklığa kavuşacak;)
Bir mutlu bir üzgün ve en sonunda tekrar mutlu bitirdim. Bende ne yapıyorum anlayamıyorum..
Bölüm hakkındaki sorularınız
Bir sonraki bölümlerde görüşmek üzere kendinize cici bakın