En son yaşanılanlardan sonra Yoongi evinde duramamış, sabah olduğu gibi soluğu Jimin'in evinin önünde almıştı. Kapıyı çalıp çalmamakta kararsız olsa da en son cesaretini toplamış ve kapının ziline basmıştı. Kapıyı Jimin'in annesi açmıştı.
"Merhaba Yun Hee teyze. Ben Jimin'in arkad-"
"Çocuğum, tanıyorum hepinizi. Hafızamı kaybedecek kadar yaşlanmadım" dedi annesi hafifce gülerek. Yoongi de gergince gülümsemiş, bakışlarını kaçırmıştı.
"Sen geç içeri otur, ben Jimin'i çağırayım" dedi annesi kapıyı açık bırakarak arkasını döndü. Yoongi içeri girdi, ayakkabılarını çıkardı ve kapıyı kapatarak içeri geçti.
"Jimin, in aşağıya arkadaşın geldi" dedi annesi Jimin'in duyması için yüksek sesle.
"Yah, Jeongguk, sana gelme demedim mi?" diye huysuzca bağırdı çocuk.
"Jeongguk değil Yo-" annesi daha lafını bitirmemiş Yoongi araya girdi.
"Gerek yok Yun Hee teyze ben giderim odasına" dedi gülümseyerek.
"Peki sen bilirsin. Ben atıştırmalık bir şeyler getiririm size" dedi annesi de gülümseyerek.
"Gerek yok ya" dedi Yoongi elini ensesine atarak. Annesi oyuncu bir tavırla kaşlarını çatınca Yoongi küçük bir kahkaha atıp, küçük merdivenlere yöneldi. Merdivenleri çıkarak Jimin'in odasının önüne gelmiş derin bir nefes almıştı. Önce kapıyı iki kez tıklatmış, daha sonra hafifçe aralamıştı.
Kapıyı açmasıyla çocuğun kokusunun burnuma dolması bir olmuştu. Yoongi gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.
"Hoseok, insan kapıyı çalar" diye mırıldanarak ayağa kalkan çocuk gördüğü kişiyle donakalmıştı. Yoongi kapının arasından ona bakıyordu. Beyaz tenli genç bedenini tamamen odaya sokarak kapıyı arkasından kapattı. Jimin hâla şok olmuş bir şekilde ona bakıyor, hiç bir tepki vermiyordu.
Yoongi Jimini baştan sona süzmüş ve yutkunmuştu. Evde olduğu için uzun bir sweat'i üzerine geçirmiş, altına hiç bir şey giymemişti. Sweat kalçalarının biraz altında bitiyor, bembeyaz bacaklarını göz önüne seriyordu.
"Ne var? Ne istiyorsun?" diye sordu Jimin sesini sabit tutmaya çalışarak.
"Dün kırıldın mı bana?" dedi Yoongi biraz daha ona yaklaşarak.
"Hayır canım, taştanım ben ne kırılması" dedi çocuk alayla.
"Jimin bak, amacım seni kırmak değildi" dedi Yoongi sakin bir sesle.
"Hayır, hayır. Haklısın zaten. Kim beni ne yapsın? Niye sevsin?" omuz silkerek konuştu genç oğlan.
"Hayır, öyle değil" dedi Yoongi biraz daha yaklaşarak.
"Boyum kısa, parmaklarım tombul, kendim şişmanım, dişlerim yamuk" diye mırıldandı çocuk bakışlarını kaçırarak.
"Sevilesi hiç bir yanım yok. Başardığım hiç bir şey yok" dedi Jimin sesi kısılarak.
Yoongi çocuğun dibine girmiş, aralarındaki ufak boy farkından dolayı yukarıdan ona bakmıştı. Elinin tekini iri avcunun arasına almış dudağına götürerek ufak bir öpücük kondurmuştu.
"Hayır. Şişman değilsin, inceciksin. Baksana belin, bacakların incecik. Ellerin de çok güzel. Pamuk gibi. Gülüşüne hayran olan kaç kişi var biliyor musun sen?" dedi Yoongi fısıldayarak.
"Yetmiyor mu?" dedi Jimin Yoongi'nin gözüne bakarak.
"Nasıl?" dedi Yoongi anlamamış gibi
"Beni sevmene diyorum. Yetmiyor mu? Madem böyle düşünüyorsun ortaokuldan beridir neden sadece bir kez şans vermiyorsun?" dedi Jimin. Gözleri doldu dolacaktı.
"Jimin anlamıyorsun. Sen daha üniversiteye gireceksin, önünde kocaman bir hayat var. Mahvedemem ben o hayatı" dedi Yoongi elini Jimin'in yüzüne yaslayarak.
"Hayat benim değil mi? Sanane? Kimle istersem geçiririm sanane? O kocaman hayatımın geri kalanını senle geçirmek istiyorum işte" dedi Jimin sesini yükseltip, beyaz tenli gençten uzaklaşarak.
"Jimin, daha çocuksun" dedi Yoongi yumuşak sesle. Çocuk gencin dediği söze alayla gülmüş, ellerini saçlarına atmıştı.
"15 yaşımda da çocuktum.." dedi parmağını doğrultarak.
"19 yaşım var hâla mı çocuğum?"
Yoongi bu lafa bir şey diyememiş, susup sadece çocuğa bakmıştı.
"Asıl çocul sensin" dedi Jimin genç adamın dibine girerek.
"Asıl korkak bir çocuk sensin. Kaçıyorsun sürekli. Çünki biliyorsun" dedi Jimin tükürürcesine.
"Köpek gibi biliyorsun sana deli gibi aşık olduğumu" dedi her lafın üstüne basarak.
Yoongi tepkisizce çocuğa bakıyordu. Ne diyeceğini şaşırmıştı.
"Sadece bir şans" dedi Jimin gözleri dolarak.
"Kaç yıldır sadece bir şans istedim senden. Onu bile çok gördün bana. Hiç kimseye sevemiyorum, bakamıyorum. Herkesde sen, her yerde sen. Kafayı yiyeceğim artık. Nasıl diyorum kendi kendime. Nasıl olur da unutamıyorum, geçemiyorum bir türlü senden" dedi Jimin acıyla yutkunarak. Yaşları yanaklarını ıslatıyor, dudakları titriyordu.
"Ama biliyor musun?" dedi çocuk gencin gözünün içine bakarak.
"Seni asla unutmaya çalışmadım. Çalışsam pekâla unuturdum. Ama hiç çalışmadım. Hiç başkasıyla denemeye kalkışmadım. Askere gittiğinde bile bekledim seni" dedi Jimin hafifçe gülerek.
"İstediğin bu mu? Seni unutmamı mı istiyorsun?" dedi Jimin yanaklarını silerek.
"Tamam. Unutacağım" dedi kafasını dikleştirerek.
"Seni öyle bir unutacağım ki, unutulduğunu iliklerine kadar hissedeceksin Min Yoongi" dedi Jimin parmağını gencin göğsüne bastırarak.
"Bir tepki versene. Bir şey söylesene" dedi Jimin sesini hafif yükselterek.
"O kadar korkaksın ki bir tepki bile vermi-" işte o an Yoonginin kayışları kopmuştu.
Jimin'i belinden tutarak kendine yaslamış ve dudaklarına kapanmıştı.
Jimin neye uğradığını şaşırmış, elleri havada asılı kalmıştı. Yoongi çocuğun dolgun alt dudağını ağzının içine alıp emdiğinde Jimin kendine gelmiş, ellerini çocuğun omzuna koyarak gözlerini kapamıştı.
Jimin Yoonginin alt dudağını dişleriyle eziyor, sanki sinirini çıkıyordu. Yoongi de çocuğun üst dudağını esiri altına almış oyalanıyordu. Yoongi son kez kalın dudaklara bir öpücük kondurmuş, çocuktan ayrılmıştı.
Jimin gözlerini açıp baygın-baygın bakıyor, Yoongi ise çocuğun güzelliğine kapılıp gidiyordu.
"Unutamazsın" diye fısıldadı genç adam.
"İstersen bir ömür çabala. Sen beni unutamazsın. Bakışlarımı unutamazsın, dokunuşlarımı silemezsin" dedi. Çocuğu belinden bastırarak kendine daha çok yasladı.
"Özür dilerim. Bu kadar geç kaldığım için özür dilerim" dedi eliyle çocuğun yanağını okşayarak.
"Yoongi" diye fısıldadı Jimin çatlamış sesiyle.
"Uyuyalım mı? Dün gece de uyumadım" dedi başını beyaz boyuna gömerek. Yoongi bu isteğe kıkırdamış, ellerini çocuğub bacaklarına atarak kucağına almıştı. Yatağa irerleyerek uzanmış, Jimin'in ona yapışmasına izin vermişti. Jimin ise elini Yoongi'nin boynuna sarmış, bacaklarıyla da kendisine hapsetmişti. Başını göğsüne yaslamıştı. Yoongi son kez Jimin'in saçlarına bir öpücük kondurmuş, kendisi de uykuya teslim olmuştu.
Jimin'in annesi ise odaya girip ikiliyi görmüş, gülümseyerek perdeleri çekmiş, iki bebeğin üzerini örtmüştü. Jiminin saçlarına bir öpücük kondurmuş, Yoonginin ise saçlarını okşayarak odadan çıkmıştı.
Evvvettt. Bu bölüm de yoonminimizi kavuşturduk. Hikaye hakkında beğendiğiniz, beğenmediğiniz her şeyi buraya yaza bilirsiniz🦄💕
Minik yıldıza dokunmayı unutmayın. İyi günlerr!💜