Love & Zombies [Levihan]

By LeakyCauldron21

20K 2.4K 2.7K

Zombi avcısı Levi Ackerman'nın, çılgın bilim insanı Hange Zoe ile tanışma hikayesidir. Keyifli Okumalar... ... More

1. Bölüm ~ Tedavi ~
2. Bölüm ~ Takım ~
3. Bölüm ~ İnanmak ~
4. Bölüm ~ Kaybetmek ~
5. Bölüm ~ Sürpriz Kurtarış ~
6. Bölüm ~ Asansör ~
7. Bölüm ~ Sırlar ~
8. Bölüm ~ Çay ~
9. Bölüm ~ Sarılmak ~
10. Bölüm ~ Noel ~
11. Bölüm ~ Paylaşmak ~
12. Bölüm ~ Duş ~
13. Bölüm ~ Kayıp ~
14. Bölüm ~ Yalanlar ~
15. Bölüm ~ Jeager ~
16. Bölüm ~ Nefret ~
17. Bölüm ~ Kalbini Adamak ~
18. Bölüm ~ Sürpriz ~
19. Bölüm ~ Kalp Kırıklığı ~
20. Bölüm ~ Yük ~
21. Bölüm ~ Sahil ~
22. Bölüm ~ Virüs Kapmak ~
DUYURU
23. Bölüm ~ Tartışma ~
24. Bölüm ~ Hediye ~
25. Bölüm ~ Gülümsemek ~
26. Bölüm ~ Şarap ~
28. Bölüm ~ Hayatta Kalma Dersi~
29. Bölüm ~ Hayatta Kalanlar ~
30. Bölüm ~ Sır ~
31. Bölüm ~ İsim Mevzusu ~
32. Bölüm ~ Iki Marleyan ~
33. Bölüm ~ Ölme ~
34. Bölüm ~ Tepetaklak ~
35. Bölüm ~ Tören ~
36. Bölüm ~ Hediyeler ~
37. Bölüm ~ Özlenilen ~
38. Bölüm ~ Uyanmak ~
39. Bölüm ~ Ateşle Oynamak ~
40. Bölüm ~ Yetimhane ~
41. Bölüm ~ Final ~
Epilog
Duyuru

27. Bölüm ~ Son ~

363 52 85
By LeakyCauldron21

" Hayır, hayır! Burası doğru çıkış değil sana. Söylemiştim, bir kat üste çıkmamız gerekiyordu."

Saatlerce tozlu borularda tırmanıp sürünmekten fena halde sıkılan Levi dişlerini gıcırdattı. Eğer zombileri öldürerek giriş katına inseydi çoktan dışarı çıkmış olacaklarından emindi.
" Geri dönemeyiz, yukarı atla. Eskisi gibi hafif değilsin."

Dik bir borunun ağzında duruyorlardı. Levi iki kolunu ve bacağını yana açarak yer çekimine karşı gelmeye çalışıyordu. Omuzlarında oturan Hange ayağıyla göğsünde tekme attı.

" Sana kendim tırmanabileceğimi söylemiştim. Beni taşımak için yalvaran sensin." dedi Hange huysuzca.

" Kayıp düşebilirdin." somurttu Levi. Kaslarındaki ağrı ona işkence ediyordu. Biraz daha bu şekilde durursa kendisinin aşağı düşeceğinden emindi.

" Bebeği düşünen tek kişi gibi davranmayı keser misin Levi?" dedi Hange, sinirli sesi boruda yankılandı.
" Ben annesiyim. Elbette onu nasıl koruyacağımı biliyorum."

" Evet, tabii." dedi Levi. " Eğer sana engel olmasaydım lanet şarabı içecektin."

" Sadece küçük bir yudum!" diye inledi Hange. " Şimdi şarap zehirli çıktı diye haklılık payını büyütmeye çalışma. Sen de Pieck ten diğer şarabı aldın."

" Hamile olan ben değilim."

" Ama almak zorunda değildin." diye diretti Hange. " Laboratuvarda sana birlikte şarap içmeyi teklif ettiğinde karşı da çıkmadın."

Levi yüzünü buruşturdu. Kendini biraz daha yukarı itmeye çalışırken
" Ağzımı bile açmama izin vermeden beni kolumdan tutup apar topar sürüklediğin için olabilir mi dört göz?" diye inledi.

" Hayal kırıklığına uğradın, öyle değil mi? Lanet olası bir zombiye dönüşmene izin vermediğim için bana teşekkür edeceğin yerde şişko olduğumu söyleyip bir de bağırıyorsun!"

Levi konunun ne ara bu noktaya geldiğini anlamakta zorlandı. Şuan giderek terleyen elleri metal zeminde kaymak üzereyken azar çekmesi gereken kişi kendisiydi. Hange olmadığından emindi. " Lanet kıçını kaldır ve yukarı çık boktan gözlük."

Hange ayağa kalktı, omuzlarına basıp kapağı ittirmeye çalıştı. Uzun uğraşlar sonucu Hange nin ardından nihayet Levi da düz bir zemine ayak basabildi. Boruları teklif eden dilini koparmak istedi. Ağrıyan sırtını germeye çalıştı. Hange nin hala kızgın ve her an ağlayabilirmiş gibi görünen yüzünün kızardığını fark etti. Ne demişti ki şimdi? Kilosu, boyu ya da herhangi bir konuda her zaman birbirleriyle dalga geçerlerdi. Yaptıkları küçük tartışmaları Hange hiçbir zaman ciddiye almazdı.

Yorgunca iç çekti, yanına yürüdü. Kollarını beline doladı. Hange kendini geriye itse de uzaklaşma konusunda başarılı olamadı.

" Kilon konusunda yorumda bulunmamalıydım. Ağır falan değilsin. Sadece, yerçekimi yüzündendi." dedi Levi, yutmasını umdu. Bu doğaldı, o hamileydi. Elbette kilosunun artması normaldi.
" Ve diğer konularda da - ne olduğunu kendisi de bilmiyordu - sen haklısın. Üzerine gitmemeliydim. Üzgünüm."

Hange başını iki yana salladı, ellerini yüzüne kapattı. " Hayır, hayır... haklı olan sensin. Ben berbat bir anneyim. Çocuğumuzun ölümüne sebep olacağım. Buradan asla sağ salim dışarı çıka-"

" Hayır, sen harikasın. Ayrıca iyi bir anne olacaksın Hange." dedi Levi ciddiyetle. " Sadece... sadece bu..."

" Sadece?" Hange ellerini yüzünden indirdi. Merakla gözlerini ona dikti.

"... sadece her şey hayal edemeyeceğim kadar güzel ve ben bunun mahvolmasından korkuyorum." dedi Levi, bakışlarını kaçırdı. Hislerini açmak konusunda Hange kadar başarılı değildi.

Kadının öfkesi aniden buhar oldu. Dudaklarına uzandı. Hange uzun ve tatlı bir öpücük bıraktı. Karargahta zombilerle sıkışıp kalmış olmalarına rağmen dudaklarının ilaç gibi sakinleştirici bir etkisi vardı. Bu yüzden syrıldıklarında hala etkisini üzerinde hissetti Levi. Hange nin yüzünde de benzer bir dinginlik gormeyi bekledi fakat kadının yeniden ağlamaya başladığını fark edince hayal kırıklığına uğradı.

" Ne oldu?" dedi şaşkınca. Şimdi ne için ağlıyordu?

" O kadar tatlısın ki bu bende ağlama isteği uyandırıyor." dedi Hange giderek kücülmeye başlayan bir sesle. Burnunu çekti. " Ayrıca hamilelik hormonları beni delirtiyor. Sanırım baskı altında olmak hepsini ortaya çıkardı... B-bir kere musluğu açınca durduramıyorum. Ne söylersen söyle her şeyi iki kat fazla ciddiye alacağım."

" Öyleyse dışarı çıkana kadar musluklarını tut dört- Hange." dedi Levi. Şu an onunla dört göz dediği için
tartışmaya giremezdi. " Neredeyiz?"

Etraflarına bakındılar. Kütüphane gibi görünüyordu.

" Bilmiyorum fakat o borulara tekrar girmeye hiç niyetim yok." dedi Hange.
" Koridora çıkalım. Muhtemelen giriş katının bir kat aşağısındayız. Yapmamız gereken tek şey merdivenlerden yukarı çıkmak."

Levi karşı çıkmadı. Birlikte koridora çıktılar. Bu yatakhanede kalan askerlerin nerede olduğunu bilmek istemiyordu. Hange ye silahını geri verdi. Borularda tırmanırken ilk sefer olduğu gibi düşürmesini ikisi de göze alamamışlardı.

Doğru zamanda Hange ye silahını verdiğine sevindi çünkü merdivenlerden çıkmak için köşeyi döndüklerinde üç üniformalı asker üzerlerine saldırmak için onları bekliyordu.

Levi ilkinin kafasına ateş etti. Hala insan gibi görünseler de çektikleri acı kurşunun etkisini bastırıyordu. Bu yüzden öldürmek o kadar kolay olmadı. Üzerine doğru koşunca Levi yüzüne yumruk attı. Etkisiz hale getirmek için kafasını yakalayıp birkaç kere duvara vurdu. Tamamen canavarlaşmış zombiler gibi uzuvlarını koparamazdı.

Adam en sonunda bayılıp yere düştü. Levi ölümünü garantilemek için birkaç kez kalbini vurdu.

Hange yi kontrol etmek için başını çevirdiğinde şaşırtıcı derecede iyi iş çıkardığını gördü. Birini çoktan bayıltmıştı. Diğerini ise üzerinden atmaya çalışıyordu.

" Zombi olsan da hala bir insansın değil Mike?"

Hange elini sarışın adamın kolunun altına soktu. Mike beklediği gibi yana sendeleyince karnına tekme atıp silahı suratına geçirdi. Adam duvara çarpıp düştü. Hange silahı üzerine doğrultu. Levi bir an için onun tereddüt edeceğini sanmıştı fakat Hange titreyen eliyle tetiği iki kez çekti. Kurşunun biri kalbine, diğeri şakak kemiğine isabet etti. 

Levi "Yukarıdan daha fazlası geliyor." 

Üst kata çıkana kadar hayatlarının en zorlu beş dakikasıyla sınandılar. Levi önden basamakları çıktı. O yollarını temizlemeye çalışırken Hange aradan kaçanları vurdu. Hange sonuncusunu merdiven boşluğundan aşağı iterken asker ayak bileğini yakaladı. Onu da beraberinde aşağı çekmeye çalıştı. Hange kim olduğunu fark edince kanı dondu. O Nanaba ydı. Gözlerindeki bakış ona sanki bunu yapmaması için yalvarıyordu. 

Bu herkesin iyiliği için, diye hatırlattı kendine. Tedavi yoktu. Asla olmayacaktı. Sonsuza kadar bir hayvan olarak yaşamasına izin veremezdi. Hange kadının yüzünü ayağıyla teklemeyip bileğini ellerinden kurtardı. Nanaba metrelerce uzanan merdiven boşluğundan aşağı düştü. Hange onun karanlık boşlukta yok olmasını izlerken arkasından birkaç kez vurdu. Ardından çoktan tepeye ulaşmış olan Levi ın yanına koştu. Kalbi paramparça olmuştu. O an kendi kendine yemin etti.

Bunu Zeke ye fena ödetecekti.

"Onları tek tek öldüremeyiz," dedi Hange. " Problemi kökten çözmemiz gerekiyor. Binayı havaya uçuracağım." 

" Bunun için zaman yok, çıkış orada." diye diretti Levi. Kapıyla aralarında sadece birkaç metre vardı. Hange yi kolundan tutup sürüklemeye çalıştı fakat kadının bakışlarındaki o parıltı kalp kırıcıydı.

" Bunu yoldaşlarımıza borçluyuz." dedi Hange. " Onları bu şekilde geride bırakamam... Ölmek zorundalar. Ayrıca ıçeride iki yüzden fazla zombiye dönüşmüş asker var. Hepsinin dışarı kaçması şehirde büyük bir salgın ve katliama sebep olur."

Levi iç çekti. Haklı olmasından nefret ediyordu. " Peki bunu nasıl yapacaksın?"

" Karargahta acil durumlar için hazırlanmış bir tahliye protokolü var. Tek yapmamiz gereken asansörü en üst kata yollayıp doğru sayıları tuşlamak. Asansör aşağı indikçe binayı kendi kendine imha edecek." diye açıkladı Hange.

Levi " Asansörde rastgele kat tuşlayan kaç acemi yakaladığımı biliyor musun?" dedi dehşet içinde.
" Içlerinden biri hepimizi havaya uçurabilirdi. Bu ne dandik protokol?"

" Asıl problem o değil." dedi Hange.
Gözlerini ondan kaçırdı. " Sadece... Birinin asansörü yukarı çıkarması gerekiyor-"

" Unut bunu." dedi Levi düşünmeye gerek görmeden. Hange nin gönüllü olması söz konusu bile değildi. Merdivenlerden aşağı inene kadar tüm bine yerle bir olurdu. " Ben yaparım."

" Olmaz! Merdivenleri o kadar hızlı inebilmen imkansız-"

" Madem fikre karşısın, neden ortaya atıyorsun dört göz?" dedi Levi kızgınca.

" Çünkü- çünkü kodu girmenin başka bir yolunu bulabiliriz." dedi Hange ısrarla. " Ya da sistemi tersine çevirebilirim, bina alttan kendini yok etmeye başlar. Tabii öncelikle bunun için protokole erişim için şifreye ihtiyacım var."

Levi " Sen yüzbaşısın. Bütün şifreleri bilmen gerekir."

" Eğer odama geldiğin her gece şifre ezberleseydim o dediğin olurdu." dedi Hange huysuzca.

"Bu saçmalık boktan gözlük-"

" Ben yaparım."

Levi ve Hange başlarını çevirdiklerinde Erwin Smith in yanlarında dikildiğini gördüler. Elinde uzun bir masa ayağı ve kollarında en az zombiler kadar berbat yaralar vardı. Sargısının altındaki damarlar kanlanmıştı. Yer yer mordan yeşile dönüyordu.

" Tanrım.... Seni unuttuğuma inanamıyorum Erwin." dedi Hange dehşet içinde. " Özür dilerim. Neredeyse binayı patlatmak üzereydik."

" Biliyorum ve bu konuda endişelenmenize gerek yok." dedi Erwin nefes nefese. Duvara yaslandı. Ayakta zar zor duruyordu. "Asansöre ben binerim. Tahliye kodunu biliyorum. Zaten onlardan birine dönüşeceğim."

" Ama... ama hayallerin vardı." dedi Hange. Gözleri doldu. Böyle sonlanmasını istemiyordu. " Adanın dışına çıkacaktın. Hayatına yeni bir başlangıç yapmana yardım edecektik..."

"O Marleyler hepimize ihanet etmeden önceydi." dedi Erwin. " Artık bir laboratuvarın bile yok, tedaviye dair her şey yok oldu. Çalışmaların da, umutlarım da."

" Ama-"

Birkaç zombi görüş alanlarına girdi. Erwin önlerine siper olmaya çalışırken " Gidin artık!" diye kükredi.

Levi ve Hange bir şey söyleyemediler. Yapılacak tek şey belliydi. Arkalarını dönüp karargahtan koşarak dışarı çıktılar. Fakat Levi, içeride bir şey unuttuğunu bahane ederek Hange nin itirazlarını umursamadan Erwin nin yanına geri döndü. Onu asansöre binmek üzereyken yakaladı. Bu sırada adama ulaşmak için birkaç zombi kafası daha patlatması gerekti.

Erwin ona doğru geldiğini fark ettiğinde " Sana gitmeni söylemiştim." dedi. " Sağ kurtulamazsın Levi."

" Sana bir söz verdim Erwin." dedi Levi ciddiyetle." Bu şekilde sözümü tutamam."

" Ne sözü?" dedi Erwin.

Levi " Benden seni öldürme-" durdu. Erwin nin gözlerindeki yabancı bakışlar elbette bu anıyı hatırlamadığını gösteriyordu. Levi daha da kötü hissetmeden kendini toplamayı başardı. " Seninle geleceğim. Öldüğünden emin olmalıyım. Asansörden önce merdivenlerden aşağı inebilecek kadar hızlı davranabilirim-"

" Bu hayatımda duyduğum en saçma şey. Hayatınla bu şekilde kumar oynayamazsın." dedi Erwin. Kalın kaşları sanki mümkünmüş gibi biraz daha çatıldı. " Hele ki doğmayı bekleyen bir çocuğun varken."

Levi donakaldı. " Bunu nasıl-"

Erwin omuz silkti." Çamaşırhane deliğinde yaptığınız tüm konuşma binanın her katından duyuluyordu."

Levi elini alnına vurmak istedi. Bu çok utanç vericiydi ama düşünmek zorunda olduğu başka meseleler vardı. " Sana bir söz verdim-"

" Ne konuştuğumuzu hatırlamıyorum fakat illaki benim için bir seyler yapmak istiyorsan yapılacak tek şey belli Levi " dedi Erwin. Elini omzunun üstüne koyup sıktı. " Zeke yi öldürmeden asla adaya geri dönme."

Erwin başka bir şey söylemedi, asansör tuşunu yumrukladı ve kapılar sonuna kadar kapandı. Levi yı asansörün üzerindeki kendi metal yansımasıyla başbaşa bıraktı.

....................................................................

Devam Edecek...

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın ❤

Üzgünüm ama Erwin için hiçbir kurtuluş yolu yoktu :(

Umarım beğenmişsinizdir.

Kalplerinizi adayın ve güvende kalın!

Continue Reading

You'll Also Like

3.7M 107K 49
Kitabımı yayımladığım tarih: 6 Aralık 2020 Doğu'nun çocukları, ya bu illet töreye karşı gelip ayağıyla ezecekler ya da boyunlarına geçirilen urgana r...
11.9M 580K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
20.6K 2.4K 27
"Hastanın kanında yayılan zehirin etkisini azaltmak için panzehiri enjekte eden doktor düşün. Ancak, Jeon, zehir de, doktor da sendin." [ Rosékook ] ...
1.3K 273 14
Türkiye'nin Fransa'ya olan son şiirleri (bxg)