155 POLİSİYE

By Asli_Han1453

8.9M 588K 199K

Kalbim avuçlarımın arasında ezilirken yanaklarıma ardı ardına sıralanan yaşların arasından kısık sesimle konu... More

Birinci Bölüm
İkinci Bölüm
Üçüncü Bölüm
Dördüncü Bölüm
Beşinci Bölüm
Altıncı Bölüm
Yedinci Bölüm
Sekizinci Bölüm
Dokuzuncu Bölüm
Onuncu Bölüm
On Birinci Bölüm
On İkinci Bölüm
On Üçüncü Bölüm
On Dördüncü Bölüm
On Beşinci Bölüm
On Altıncı Bölüm
On Sekizinci Bölüm
On Dokuzuncu Bölüm
Yirminci Bölüm
Yirmi Birinci Bölüm
Yirmi İkinci Bölüm
Yirmi Üçüncü Bölüm
Yirmi Dördüncü Bölüm
Yirmi Beşinci Bölüm
Yirmi Altıncı Bölüm
Yirmi Yedinci Bölüm
Yirmi Sekizinci Bölüm
Yirmi Dokuzuncu Bölüm
Otuzuncu Bölüm
Otuz Birinci Bölüm
Otuz İkinci Bölüm
Otuz Üçüncü Bölüm
Otuz Dördüncü Bölüm
Otuz Beşinci Bölüm
Otuz Altıncı Bölüm
Otuz Yedinci Bölüm
Otuz Sekizinci Bölüm
Otuz Dokuzuncu Bölüm
Kırkıncı Bölüm
Kırk Birinci Bölüm
Kırk İkinci Bölüm
Kırk Üçüncü Bölüm
Kırk Dördüncü Bölüm
Kırk Beşinci Bölüm
Kırk Altıncı Bölüm
Kırk Yedinci Bölüm
Kırk Sekizinci Bölüm
Kırk Dokuzuncu Bölüm
Ellinci Bölüm
Elli Birinci Bölüm
Elli İkinci Bölüm
Elli Üçüncü Bölüm
Elli Dördüncü Bölüm
Elli Beşinci Bölüm
Elli Altıncı Bölüm
Elli Yedinci Bölüm
Elli Sekizinci Bölüm
Elli Dokuzuncu Bölüm
Altmışıncı Bölüm
Altmış Birinci Bölüm
Altmış İkinci Bölüm
Altmış Üçüncü Bölüm
Altmış Dördüncü Bölüm
Altmış Beşinci Bölüm
FİNAL

On Yedinci Bölüm

157K 9.8K 3.7K
By Asli_Han1453

Merhaba,

Nasılsınız bakalım çiçeklerim?

Oy verelim mi önce?

Keyifli okumalar diliyorum. Satır arasındaki yorumlarınızı okuyup biraz keyiflenmek istiyorum. Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen. 💙

💫

Çikolatalı pastayı dilimleyip tabaklara aldım. Baş parmağıma bulaşan çikolata sosunu dudaklarımla temizlerken, "Çayları alıyorum," Savaş'ın kolu çıplak omzuma sürtündüğünde hemen dibimdeki bedenine çevirdim bakışlarımı. En son balkondaydı, ne zaman gelmişti yanıma?

Ben alık alık ona bakarken ela göz bebekleri gözlerimden inip dudaklarımın arasında duran parmağıma kaydığında elimi hızla ağzımdan çektim. Çocuk gibi parmağımdaki çikolatayı yalıyordum. Dahası bunu Savaş görmüştü. Utanç verici bir andı! Ah cidden çocuk gibiyim. Rezil oldum adama.

Yanaklarıma hızla sirayet eden kırmızı kan hücreleri ve kalbimin güm güm çarpması beni zor durumda bırakıyordu.

Boğazımı gergince temizlediğimde gözlerini üzerimden ayırdı. Yan profilinden onu incelerken adem elmasının senkronize bir biçimde hareket ettiğini gördüm. Onun yutkunuşu beni de yutkundurdu.

Ensemden içeriye süzülen ılık esintiyle tüm bedenimi sıcak bastı. Ne oluyoruz yahu!

"Alabilirsin," deyip çay bardaklarının içinde olduğu tepsiyi işaret ettim. Gözlerimle kollarını takip ettiğimde dirseklerinden bileklerine inen yeşil damarları gördüm. Uzun ve kemikli parmaklarıyla tepsiyi kavradığında önüme dönüp kendime kızdım. Resmen röntgenliyordum adamı.

Savaş balkona çıktığında elime aldığım pasta tabaklarıyla peşinden ilerledim. Pastanın yanına yaptığım tuzlu ve susamlı simit kurabiyelerden koymuştum.

Balkona esen rüzgârla biraz önce hararetlenmiş olan bedenim rahatladı. Kendi ahmaklığımın sonucuydu bu.

Karşısındaki sandalyeyi çekip oturdum. Biraz önceki rezilliğim gözlerimin önünden gitmezken Savaş'ın tok sesiyle düşüncelerden sıyrıldım. "Aynı semtte oturuyormuşuz ama ben seni hiç görmedim,"

"Babamla da tanışıyorsunuz galiba,"

Çayından bir yudum içip bardağı masaya bıraktı. "Evet. Genellikle cuma ya da bayram namazlarında karşılaşıyoruz. Babamla da muhabbetleri var,"

Çikolatalı pastadan catalıma minik bir parça aldım. Dudaklarıma ya da ağzımın kenarlarına bulaştırmamaya gayret ederek yedim. Çikolatayı ne kadar çok sevsem de birinin yanında yerken hep çekiniyordum. Genellikle tüm yemeklerde öyleydim aslında. Sanki bir yerime bulaştırır ve bunu fark etmezsem diyeydi çekincem.

Damağıma yayılan muhteşem tatla neredeyse gözlerimi kapatacaktım. Muazzam bir pastaydı. Savaş'ın bakışları yoldayken bir çatal daha yedim.

"Pek sosyal biri değilim ben. Küçükken de sokağa inmezdim. Yaşıtlarım parkta oyun oynarken ben genellikle evdeydim,"

Kaşları kavislenip bakışlarında merak perçinlendi. "Neden?"

Dirseğimi masaya yaslayarak yanağımı avcuma aldım. "Sezen'e bakardım. Annem gün toplantılarında olurdu," dedim histerikçe gülerken. "Akşam babam işten gelince beni gezdirirdi. Tabii annem ona da karışırdı ama yine de babam ne olursa olsun ona kulak asmazdı,"

Çenesindeki sakalları sıvazlarken gözleri yola dalmışken, "Neden bu kadar baskı uyguluyor sana?" diye sordu.

"Bunu ben de hep sorguladım. Sanırım ailesi onu böyle yetiştirmiş,"

Gözleri anlamak ister gibi kısıldı. "Saçma bir düşünce bu. Hangi çağda yaşıyoruz,"

Alt dudağımı dişimle sıyırdım. "Onu sorgulayamazsın ki. Aklına eseni yapar. Senin ne duruma düştüğün umrunda olmaz."

"Ben eve girmezdim anasını satayım," dediğinde güldüm.

"Yaramaz mıydın yoksa?"

Tek gözünü kapatıp gülümsedi. "Oldukça,"

"O Savaş'ı görmek isterdim," dedim muzip bir ses tonuyla.

Sırıttı. "Bu imkânsız değil,"

Anlamayarak sordum. "Ne?"

Konuşacağı an çalan zille kaşlarım çatıldı. Kimseyi beklemiyordum ki! Üstelik apartmanın giriş kapısı değil, dairenin dış kapısındaydı gelen her kimse.

"Bakıp geliyorum. Kapıcı olabilir," dedim.

"Tamam güzelim," dediğinde içimdeki kıpırtılar yine kendini belli etmişti.

Kapıyı açtığımda karşımda görmeyi beklediğim en son insan vardı. Annem!

Dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. "Neden geldin?" dedim.

"Bir hoş geldin demek yok mu?" deyip kapıdan geçmek istedi ancak kapıyı tutup engel oldum.

"Misafirim var," dedim ifadesiz bir ses tonuyla. Savaş'la karşılaşmalarını istemiyorum. Canımızın sıkılması ihtimal dahilindeydi.

"Olsun canım. Ben de tanışırım misafirinle," deyip yeniden içeriye girmeye yeltendi.

"Müsait değilim," dedim katı bir ses tonuyla. Ona karşı ilk kez bu kadar serttim. Bana yaşattığı hisleri silemiyordum ki.

Kaşları çatıldı. "Erkek mi var evde?" avcunu kapıya bastırıp kuvvetle iteklediğinde çelik kapı gürültüyle duvara çarptı.

Fevri bir şekilde, "Ne yapıyorsun?" dedim.

"Asu ne oldu?" Savaş'ın sert sesi ve hemen akabinde bedeni mutfak kapısında belirdiğinde pes etmişlikle omuzlarımı düşürdüm. Karşılaşmamaları lâzımdı.

Annemin tuhaf bakışları Savaş'la buluştu. Gözlerinin içinde beliren ateşle, "Senin ne işin var kızımın evinde?" diye hiddetle bağırdı. Sesi apartman boşluğunda çınlamıştı adeta. Herkes bitmiş şimdi de beni yaşadığım apartmandaki insanlara rezil edecekti. Hızla atılıp kapıyı kapattım. En azından böylelikle sesimiz evin içinde kalırdı.

"Savaş benim misafirim. Sözlerine dikkat eder misin, anne!?"

Öfkeyle bana döndü. "Sen hiç konuşma! Akşamın bir vakti bekâr bir kızın evinde yabancı bir herifin ne işi olur! Bu kadar hafif meşrep olma!"

Hafif meşrep!

Bana yakıştırdığı sıfatın farkında mıydı?

Savaş sert sesiyle anneme çıkıştı. "Düzgün konuşun!"

Beni anneme karşı savunuyordu.

Onun gözünde bir kez daha küçük düşmek istemiyordum.

Annem zerre utanma emaresi taşımayan ifadesiyle, "Defol git kızımın evinden!" diyerek benim misafirimi benim evimden kovmaya teşebbüs etti.

Savaş nefesini sertçe verdi. Sinirlendiğini hissedebiliyordum. Yönümü hızlıca ona çevirdim. Başımı kaldırıp sertleşmiş olan yüz hatlarına baktım. "Balkonda bekler misin? Gönderip geleceğim. Bir tatsızlık çıkmasın, lütfen,"

Başını ağırca onaylar mahiyette salladı. Anneme ters bir bakış attı. Konuşmadan gerisin geri balkona döndüğünde yüzümü anneme çevirdim.

Hesap sorarcasına, "Ne işi var o adamın burada?" dedi.

"Ne işi olduğu beni ilgilendirir. İzin verirsen misafirimle ilgilenmek istiyorum,"

Kibarca kovmaya çalışıyordum. Bu normalde asla yapmayacağım bir şeydi.

Beni hırsla kolumdan tutup kendine çektiğinde afalladım. "Ne bok yiyorsun o herifle!?" diye tısladı. Parmakları resmen tenime saplanmıştı. Sert tutuşu canımı acıtıyordu.

"Bu seni ilgilendirmez!" dedim sesim içeriye gitmesin diye kısık tutarken. "Evimden git anne!"

Beni öfkeyle itekleyip üzerime yürüdü. "Başıma orospu mu olacaksın kız sen?" diye bağırmasıyla tüm bedenimden yüksek voltajlı bir elektrik akımı geçti.

Hayır... Bunu dememiş ol, ne olur!

Ağzımı açıp tek kelime etmeye gücüm yetmezken Savaş'ın aramıza girip onu kolundan tutup dışarıya çıkardığını gördüm. "Onun canını yakmaya hakkınız yok! Büyüğümsünüz, saygısızlık etmek istemiyorum ama beni buna zorluyorsunuz!" kapıyı sertçe kapatıp bana döndü.

Sırtımı arkamdaki kapı pervazına yaslamış dolmuş taşmaya hazırlanan gözlerimle ona bakıyordum. Temkinli adımlarla yanıma geldi ve önümde durdu. Sertliğinden ödün vermeyen sesiyle, "Asu," dediğinde yanağıma büyük bir damla gözyaşı yuvarlandı.

Onun karşısında ağlarsam aciz görünür müydüm?

Çeneme doğru süzülen damlanın tenime bıraktığı ince yolu birçok gözyaşı takip etti. Alt dudağımı ağzımın içine yuvarladım. Kendimi hiç olmadığım kadar savunmasız hissediyordum.

Islak kirpiklerimin arasından dimdik bakışlarımla ona baktım. "Şimdi anladın mı beni?" dedim titreyen sesimle. Güçsüzdü sesim. Yardıma muhtaç bir kız çocuğu gibi. Düştüğü yerden kaldırılmaya ihtiyacı olan biri gibi.

Gözlerini yumup geri açtı. Alnındaki damarlar belirginleşmişti. "Yapma Asu," dedi acı çeker gibi.

İnan bana Savaş.

Ellerimi iki yana açtım. "Ben kendimi kimseye anlatamıyorum ki," yüzüme uzanan elini son anda yumruk hâline getirip indirdi. Titreyen dudaklarımı birbirine bastırdım. "Bana yakıştırdığı sıfatı duydun mu?" Elimin ayasıyla sırılsıklam olmuş olan yanaklarımı sildim. O kelimeyi ben ağzıma almaya utanırken nasılda söyleyebilmişti?

"Bana oros-" başımın arkasına ve belime yerleşen iri elleriyle beni hızla kendine çektiğinde söyleyeceğim her şeyi ağzıma tıkmıştı. O kelimeyi söylememe müsaade etmemişti.

Yüzüm sert göğsüne yaslanırken belimdeki koluyla beni gövdesine bastırdı. "Yemin ederim anladım," dedi nefesi saç diplerime nüfuz ederken. Göğsü aldığı nefesin etkisiyle şişti. "Ağlama Asu," diye fısıldadı.

Gözyaşlarım gömleğini ıslattı usul usul. "Kimse sana inanmak istemezken kendini seni dinlemek bile istemeyen insanlara inandırmak için çırpınmak çok zordu, Savaş," ağladığımdan sesim boğuklaşmıştı.

Esefle verdiği nefesi enseme düşüp oradan sırtıma dağıldı. "Özür dilerim," dedi sayıklar gibi. "Canını bu kadar yakmak istememiştim,"

Yaktın ama... Annem, sen, Sezen hepiniz yaktınız canımı.

Kolları arasından sıyrılıp gözlerimi sildim. Küçük bir sesle burnumu çektim. Başımı kaldırıp yüzüne bakacak kadar gücüm yoktu. Güzel başlayan her şey gibi bu akşam da mahvolmuştu. Bakışlarım zeminde geziniyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Zihnim bomboştu.

Çenemin ucuna değen soğuk parmaklarla titrekçe soludum. Baş ve işaret parmağıyla dokunduğu tenim uyuştu. Eğik duran başımı kaldırdı. Gözlerimiz kavuştu.

Sağ eliyle gözlerimin altındaki ıslaklığı sildi. Gözlerindeki pişmanlık ve öfke tazeydi.

Dudaklarını ıslattı. "Bir kadının gözyaşlarına sebep olmak en büyük imtihanım oldu," ses tonundaki sivri köşeler tenime iğne misali battı.

Ona haksızlık etmek istemiyordum. Her şeyin sorumlusu annem ve Sezen'di. Savaş ve ben bu oyundaki piyonlardık.

"Tanımıyordun beni," dedim. Suçluluk hissini tek başına omuzlaması canımı sıktı. Sezen ve annem başlatmıştı bu yangını. Yanan biz olmuştuk. En çok ben.

"Artık tanıyorum," baş parmağıyla yanağımı tüy hafifliğinde bir dokunuşla okşadı. "Kalbindeki kırgınlığı silmek için elimden gelen her şeyi yapacağım,"

"Biraz önce yaşananlar için üzgünüm. Geleceğinden haberim yoktu. Karşılaşmanızı istemezdim,"

"Yan yana olduğumuz müddetçe karşılaşmamamız imkânsız olurdu. Alışacağız Asu. Sen pes etmediğin müddetçe kiminle karşılaştığımın pek önemi yok,"

Anlayışı için ona minnettardım.

"Teşekkür ederim, Savaş,"

Duymazdan gelmeyi seçti. Ona çok teşekkür etmemden rahatsız olduğunu söylemişti.

"Ben gideyim artık. Uykusuz kalma sen de. Yarın işe gideceksin,"

"Bu akşam böyle kötü bitsin istememiştim,"

"Son ana kadar her şey güzeldi. Canını sıkma. Ellerine sağlık, yemekler çok lezzetliydi,"

"Afiyet olsun,"

Birlikte dış kapıya ulaştığımızda ellerimi arkama alarak ayakkabılarını giyişini seyrettim. "Yarın nereden alayım seni?" diye sorduğunda kısa bir an düşündüm. "İstersen direkt okula geleyim. Alışveriş yaptıktan sonra birlikte yemek yeriz," teklifini olumlu karşıladım.

"Beşte paydos veriyoruz. Ona göre gelirsin o zaman," başını ağırca salladı. Bakışları yüzümde gezinirken, "İyi geceler," dedim kısık bir sesle.

Bana doğru eğilmesiyle boğazım kurudu. Yanağıma dudaklarını belli belirsiz değdirdi.

Sıcacık bir dokunuştu. Dudaklarını çevreleyen kirli sakalları iğne gibi batmıştı. Ayak parmaklarımı içe büktüm. Karnıma aniden bir kramp saplanmıştı. Kalın dudaklarının sıcak baskısıyla nefesimi tuttum.

"İyi geceler," dedi nefesi usulca tenime süpürülürken. Sırtım kapıya yaslı olmasa muhtemelen zemine karışırdım. Geri çekildiğinde sersemlemiş ifademe çarpık bir gülümsemeyle karşılık verdi.

Ela gözlerinin içine bakarak, "Motoru dikkatli kullan. Eve varınca da mesaj at olur mu? Merak ederim," dedim. Yutkundu. "Eyvallah,"

Ağır adımlarla dış kapıya yöneldi. Asansörün çağrı düğmesine basıp beklerken yan profilinden onu izlemeye devam ediyordum. Omzunun üzerinden bana baktı. Tam o anda asansör kata geldi ve kapısı açıldı. Başıyla selam verip kabine girdi. Kapımı kapatarak kilitledim.

Mutfağı ve balkonu toparlamış, odama geçmiştim. Üzerimdeki elbiseden kurtulup şortlu penye geceliğimi giydim. Yatağın üzerindeki telefonuma gelen bildirim sesiyle ekrana baktım.

Kimden: Savaş

Eve geldim ve tek parçayım.

Deli adam. Beni güldürmüştü.

Kime: Savaş

Tek parça olmana sevindim.

Kimden: Savaş

Hiçbir şey düşünme, hayırlı geceler.

Düşünmemeyi nasıl becereceğim ki?

Kime: Savaş

Sana da.

💫

Yanaktan öpüldü ✔

İlk sarılma gerçekleşti ✔

Asu'nun cadı annesi yine ortalığı karıştırdı. Savaş artık onun ne kadar katı kalpli biri olduğunu daha iyi anlamıştır, ne dersiniz?

Birlikte alışverişe çıkacaklar, neler olmasını isterdiniz?

Asu'nun yaşayamadığı bir çocukluk var ortada. Bakalım Savaş bununla alakalı ne düşünüyor?

Seviliyorsunuz.

Continue Reading

You'll Also Like

3.5M 199K 36
Kız kardeşinin hatası yüzüden ceza alan ve ailesinden veto yiyen Rojbin, parasız pulsuz bilmediği bir şehre sürgün edilir. Tabi bu sürgüne ek deli do...
18.7M 1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
4.3M 326K 58
"Bu kitap babası tarafından sevilmeyen ve hiç bir zaman sevilmeyeceğini düşünen kızlara ithafen yazılmıştır..." (Haziran-Temmuz ayları arasında kitap...
CANHIRAŞ By AksoyAynurr

General Fiction

14.2K 1.3K 13
B. T. 30.12.2023 ~TURGUT ALPDOĞAN~ O'nu ilk gördüğümde bir Ramazan Akşamıydı. Elimin kirine, üniforma'mın tozuna rağmen kapısını sonuna kadar aralam...