Çok uzun olmayan ama kısa da olmayan bir aranın sonunda herkese merhaba 💕
Öncelikle küçük bir uyarı, bu bölümde birazzzzzcık bel altı mı denir bilemedim, öyle imalardan var. Çok rahatsız olunacağını sanmıyorum ama olabilecek olanlar için uyarımı yapmış olayım, sonradan sıkıntı çıkmasın☺️
Bir de bu bölümde sizden boool bol yorum bekliyorum.
Çünkü bölümün sonunda ''ÇOK ŞÜKÜR'' diyeceğinizden eminim. 46 bölümdür beklediğiniz an gerçekleşti mi desek ne desek ŞSKFSŞKJGŞSGDŞGJDFSŞ
Lütfen bol bol yorum yapın, sınır koyan bir yazar olmak istemiyorum, sadece düşüncelerinizi ve o an o satırı okurken neler hissettiğinizi öğrenmek istiyorum <3333
————————————
Evleniyormuşsun Bugün
Sedef: Rana'yı gören var mı?(04:04)
Erkin: Arda'yı gören var mı?(04;04)
Sırma: Eee
Sırma: Şey
Sırma: En son Arda'yı elinde bir yastıkla Rana'nın odasında giderken görmüştüm
Fatih: Terbiyesizlink
Hayat: Sıvad-ul Azize'ne tüküreyim Fatih ÖCLDÖKCÖDŞDMFŞDKFŞVLFŞFL
Sırma: LFJŞSKDŞDKDŞDKLV
Erkin: KFNSŞÖCŞDÖFŞDKFMFK
Sedef: Sen gülme
Erkin: Özür dilerim
Hayat: Özür dileme siktir git
Sırma: Lan
Fatih: Herkes çok gergin amk ŞKCŞDMDŞDMDL
Sedef: Birisi Fatih'in neden ota boka güldüğünü açıklayabilir mi?
Hayat: En son Sırma'nın ona verdiği sütü içmişti ama...
Erkin: Birisi şu gerizekalıyı odadan alsın yatağın üstünde zıplıyor, kıracak yatatağı
Sırma: Başka türlü kırmak varken...
Hayat: Sırma'ya yanına göndereyim birlikte kırsınlar?
Sırma: Yok öyle bir şey
Hayat: Nasıl bir şey?
Hayat: Ben bir şey demedim
Hayat: Birlikte zıplayın anlamında dedim
Hayat: Sen ne sandın ki?
Hayat: Aaa terbiyesiz fesat sarma
Hayat: Bence sende gaz var ondan böyle yapıyorsun
Hayat:
Hayat: İç, rahatlarsın
Sedef: Canım kahve çekti, isteyen var mı?
Sırma: Bu saatte
Fatih: LİMOJAFTA VERŞEÇLİM ÖCKDŞMDŞDMDŞDKDŞDLDÖXKDN
Sırma: Çeviri: Limonata verelim
Hayat: Şaka maka bir yana sen bunun sütüne ne kattın amk
Sırma: Hiç bir şey, yemin ederim
Erkin: Bu niye böyle o zaman lan
Fatih: NE BARMIŞ HALİÖDE LANCÖDÖDNÇDMDŞDMDÖDJDKSJ
Fatih: Sesli mesaj
''AY UNİCORN'U GÖRÜYOR MUSUNUZ?
EHEHEHEHEHEHEHHHEHEHE
BANA EL SALLIYOR, ONUNLA BİRLİKTE ŞEKER DİYARINA GİDİCEM!''
*Yatakta zıplarken çıkan sesler*
"Fatih, insene a*ına koyim ya"
"AAAAA BEN İLKİMİ WATTPAD MAFYALARINA SAKLIYORUM AŞKO ÜZGÜNÜM"
Sedef: Siktir... Sırma bu süt değil ki
Sırma: Ne
Sırma: Ne demek süt değil?
Sedef: Mutfağa indim ve süt şişesinde ne işi var bilmiyorum ama kokusundan anladım, babam sağ olsun
Sedef: Sırma bu rakı
Sırma: NE?
Sırma: E bu çocuk bir kupayı tek dikişte içti
Hayat: Nasıl bir gırtlak var bundan aq
Fatih: Sesli mesaj
"AL ARTIK KOYNUNA BENİ KARAM! GÜNAHIN BOYNUNA CAN KARAM! ANLADIK SENSİZLİK HARAM, GEL ARTIK İNSAFA BE KARAM! KARA KARA GEL AL BENİ KOYNUNA LİLİLİLİLİLİLİİİİİİİİ"
"Geri zekalı sikicem seni Ya! İn lan aşağı!"
"KARA GELMEDEN OLMAAAAAĞZ"
Sedef: Allahım ya rabbim
Sedef: Kahve yapıyorum da ayılsın şu salak
Sedef: Hazır yapmışken size de yapayım, sütlü içenler söylesin
Hayat: Ben
Hayat: Uğur uyuyor zaten ona yapma
Sırma: Oha bu kadar seste?
Hayat: Bence bu kadar seste Uğur'un uyumasını değil de Rana ve Arda'nın ne yaptığını konuşmalıyız
Erkin: Arda'nın bir şey yapacağını sanmıyorum ama Rana'dan emin değilim
Sedef: Sırma ve diğeri, siz nasıl içiyorsunuz kahveyi
Sırma: Sütlü
Erkin: Kahveyi sütsüz, seni üstsüz desem kafama pompalı yer miyim?
Erkin: Sütsüz
Hayat: SENİ ÜSTSÜZ DİYOR SEDEEEEEF
Hayat: VIŞ DILEY DILEY
Hayat: DAHA EVLENMEDİNİZ SAKİN
Sırma: Evlenmek demişken, Rana ve Arda hiç... Hani şey...
Hayat: Öpüştüklerini görmedim
Hayat: Yani sevişmiş olamazlar sarmacım
Sedef: Hayat gibi açık sözlü olun
Hayat: Doğrular aşko
Hayat: Ayrıca ikisinin de Evlenmeden böyle bir şeye bulaşmayacak kadar içlerine iman var güçlü bir şekilde (aynı ben çaktırmayın🤌🏼) (ayrıca kafiye de olmadı onu da çaktırmayın)
Fatih: HARAM BROOO
Erkin: Tutamıyorum ben bu çocuğu
Erkin: Yorganla yatağa bağlamaya çalışıcam
Erkin: Hayat, Uğur'u uyandırıp yardıma gönderir misin?
Hayat: Bir kaç kere tekmeledim ama uyanmadı
Hayat: Sırmayı göndereyim, bak kesssin anında tutar Fatih'i
Sırma: Tuvalete gidiyorum ben
Sırma çevrimdışı
Hayat: Ay bunlar da ne utangaç çıktılar ayol
Hayat: İkisi de birbirine aşık ama anlamıyor biçıslar
Erkin: Hayat
Erkin: Durmuyor bu
Erkin: Uğur'un götüne oklava sok
Erkin: Bir şekilde uyandır pezevengi
Erkin: Ya da sen gel
Hayat: Bu olağan üstü muhteşem tırnaklarımın kırılması gibi bir riske mi gireyim?
Hayat: Almayayım canom thx
Erkin: Hay sikeyim of
**
Arda
Elimde tuttuğum yastığa kafamı yasladıktan sonra derin bir nefes aldım. Uykum vardı... Hem de çok uykum vardı. Tam olarak üç gündür doğru dürüst uyuyamıyordum. Nedeni hakkında hiç bir fikrim yoktu fakat çözümü için, işe yarayacağını düşündüğüm bir şey vardı.
Kafamı yastıktan çektim ve derin bir nefes alarak Rana'nın kapısını iki kere tıklattım.
''Şey, buyurun. Yani, girebilirsiniz.''
Ya senin uykulu sesinin tonunu yerim şapşik...
Yavaşça kapıyı açtığımda yorganı üzerine çekmiş, gözlerini ovuşturarak yerinden doğrulan Rana'yı görmem ile gülümsedim.
Bana çipil çipil bakan gözlerinizden bir kere öpebilir miyim hanımefendi?
Bir kaç saniye sonrasında beni görmenin verdiği heyecan ile hızlı bir şekilde oturuşunu dikleştirdi ve saçlarını düzeltti. Gülümsedim ama kendime de birazcık kızdım. Tam uyumak üzereyken onu uyandırmıştım...
Ama bu biraz da onun suçuydu. Ciğerlerime öyle bir işlemişti ki kokusu, onu almadığım her nefes canımı yakıyordu.
''Arda?''
Uyku mahmuru sesi ile konuşması beni daha da yumuşatırken, içimdeki sesi tutamadım.
Yiaaa salak şey, ne güzel Arda diyorsun sen!
Hızlı bir kaç adım atıp yatağının soluna geçtim ve yorganı kaldırıp içine girdim. Ardından bir saniye bile düşünmeden Rana'yı göğsüme çekip yatakta uzanır bir pozisyona geçirdim. Şu anda resmen göğsümde yatıyordu. Kalbimin sesini duyuyor muydu? Allah'tan kalbimiz sağ tarafta değil.
Bir şey demedi. Ben de demedim. Odanın içinde sadece küçük masa lambasının ışığı yanıyordu. Bu aşırı romantik ortamda, burnuma Rana'nın kokusunun dolması ile gözlerimi kapattım ve burnumu saçlarının arasına götürdüm ve derin bir nefes aldım.
Dalin kokuyordu.
Dudaklarım kıvrılırken, kendi kokusu ile karışmış olan dalinin ne kadar da güzel koktuğunu düşünmeye başladım. Gözler, dudaklar, yanaklar... Her şey bir yere kadar. Bir insanın kendi kokusu güzelse, direk nikahı basacaksın.
Ya da o kişi Rana ise, direk nikahı basacaksın.
Ama ben yani, başka birisi evlenemez.
Töre izin vermez bir kere, ayağınızı denk alın.
Tam gözlerimi kapatıp kendimi uykunun kollarına bırakacaktım ki, diğer odadan yatak gıcırtılarının gelmesi ile gözlerim dehşetle aralandı.
Diğer odada... Fatih ve Erkin vardı.
Yok canım, daha neler.
Seslerin devam etmesi ile bıkkın bir nefes verdiğimde Rana kollarımın arasından yavaşça ayrıldı. ''Ne oldu?''
Sorum ile kafasını bana çevirip gülümsedi, ardından baş ucundaki çekmeceye uzanıp telefonunu ve iki tane kulaklık aldı. Telefona bir tane aparat taktıktan sonra iki kulaklığı da aparatın bir ucuna bağladı. Kulaklıklardan beyaz olanını bana verirken, turuncu olanını kendisi aldı.
Resmen hayatı boyunca bu anı bekliyormuş.
Telefonundan Spotify'a girdiğinde Premium kullandığını görmemle gözlerim açıldı. Zenginmiş. vay anasını. Gerçi, bizim de durumumuz iyi ama ben paraya kıyamıyorum. Ruhumuz fakir be memati.
Telefonundan şarkıyı seçerken tekrardan göğsüme yaslandı. Ardından kulaklığı kulağına taktı. Onunla birlikte bana verdiği kulaklığı hızlı bir şekilde kulağıma taktıktan sonra şarkının başlat butonuna bastı.
''Bazı sözler var nasıl yaralar
Nasıl yaralar açar yüreğinde
Bir başkası söyler de hiç aldırmazsın
Ben bir söz edince kırılmış bir camsın
Toplayamam seni sen de yaralarsın''
Duyduğum şarkı ile gülümserken, gözlerim tekrardan Rana'yı buldu. Gülümseyerek bana bakıyordu.
''Bazı zamanlar anlaşılmazlar
Nasıl ölür aşıklar nasıl yaşarlar
Hangi zaferler asıl olanlar
Gerçekler uçtu düştü yalanlar
Çok yaşar mıyız biz de yaralıyız''
Bunca zaman bana böyle bakan bir çift gözü nasıl oldu da fark etmemiştim? Salak olan watty kızları gördüm de, salak olan ilk watty erkeği miydim?
''Uyu bebeğim uyu, uyu bebeğim koynumda uyu
Geceler varmasın sabaha
Odamız gökyüzü, yatağımız bulut olsun''
Olduğum yerde doğrulurken, göğsümde olduğu için o da doğruldu. Kaşları çatılırken, gözlerim dudaklarına kaydı. Dudaklarımı istemsizce birbirine bastırdım.
Bir kere öpsem kızar mıydı?
''Uyu bebeğim uyu, uyu bebeğim koynumda uyu
Son gecemiz olsa da bu yarına
Saçların ormanım, gözlerin denizim olsun''
Saçların ormanım, gözlerin denizim olsun... Yutkundum. Gözlerim, dudakları ile gözleri arasında mekik dokurken, yutkunmam ile gözleri adem elmama kaymıştı.
Çok yalnış yerde, çok yanlış zamanda, çok yanlış şeyler düşünüyorum.
Pişman değilim. Onu öpmek istiyordum. Kulaklığımın tekini çıkarttım.
''Rana... Sana bir şey sorabilir mi-''
''Arda seni bir kere öpebilir miyim?''
''Bazı zamanlar anlaşılmazlar
Nasıl ölür aşıklar nasıl yaşarlar
Hangi zaferler asıl olanlar
Gerçekler uçtu düştü yalanlar
Çok yaşar mıyız biz de yaralıyız''
Dudaklarım şaşkınlıkla hafif bir şekilde aralanırken, gözlerim aynı şaşkınlıkla Rana'ya bakıyordu. Tamam, bunu beklemiyordum. Evet, istediğim şey buydu ama ilk adımı ben atmak istiyordum. Bir kez olsun ilk adımı ben atmalıydım.
Kulaklığımın diğerini de çıkarttım ve başımı olumsuz anlamda salladım. ''Öpemezsin.''
Söylediğim şey ile gözlerinde bir şeylerin parçalandığını gördüm. Utanmıştı, kırılmıştı. Ama en çok kırılmıştı. Kahretsin, amacım bu değildi. Ters köşe yapmak istemiştim.
Kendini göğsümden çekip yatak başlığına yaslandığında hızlı bir şekilde onu kendime çektim ve dudaklarını dudaklarıma bastırdım.
Şok olmuş bir şekilde bana baktığını hissediyordum fakat gözlerimi kapatmıştım. Çünkü açsaydım büyük ihtimalle yerin dibine girerdim. Saniyeler geçmeden gözlerini kapattığını hissetmiştim ama öylece duruyorduk. Sadece dudakları dudaklarıma yaslıydı.
Fakat bu bile içimde binlerce bıçaklı kelebeğin karnımı deşip dışarıya çıkmak istemesine neden oluyordu.
Benim ilk öpücüğümdü. Beş yıl boyunca beni sevmiş olmasını hesaba katarsak, tahminimce Rana'nın da öyleydi. Sanırım ikimiz de ne yapmamız gerektiğini bilmiyorduk.
Aynı anda, sanki anlaşmışız gibi geri çekildiğimizde gözlerimi kaçırdım. Pişman değildim ama utanıyordum. Dan diye öpmüştüm kızı.
Fatih'in tabiriyle, şak diye yapışmıştım kıza.
''Arda...''
Sesinin tonundan hiç bir şey anlamadığım için gözlerimin ucuyla ona baktım. Kızmış mıydı? Hayır. Üzülmüş müydü? Hayır. Şaşkın mıydı? Ah, kesinlikle. Ama sanki...
''Şey... Ben-''
Tam o sırada biraz öne gelip tekrardan dudaklarını dudaklarıma bastırması ile bu sefer şaşkınlıktan gözleri açık kalan taraf ben olmuştum. Ay öptü beni!
Tüy kadar hafif bir şekilde beni öpmeye başladığında ben de ona karşılık vermeye başlamıştım. Baya baya öpüyordu beni. Hayır, baya baya öpüşüyorduk yani!
Kalbim buna dayanacak gibi değildi, acaba Rana'nınki de öyle miydi? Benim kalp atışlarımı duyuyor muydu, çünkü ben onunkileri duyuyordum. En azından benimkiler kadar hızlı atıyorlardı. Ya da ben kendi kalp atışlarımla onunkini karıştırıyordum, emin değilim.
Hayatımda hiç bu kadar heyecanlı hissettiğimi hatırlamıyordum. Aylar öncesinde birisi bana 'Sana bilinmeyen numaradan bir kız yazacak ve ona kör kütük aşık olacaksın, hatta kokusu olmadan uyayamayacaksın.' deseydi güler geçerdim.
Ama şu anda bana bilinmeyen numaradan yazan o kızı öpüyordum.
Ve ben o kıza deli gibi aşıktım.
------------------------------------
AY TUTMAYIN BENİ FEELS GEÇİRİYORUM
Dünya yanarken Rana ve Arda gibi olun dostlar İSJDİGKJSDGKJGDİLGDSDF
Yemin ediyorum en çok içime sinen bölümlerden birisi olmuş olabilir. Yani sürekli feels geçirerek yazdım. Odanın içinde ''Yaaa şapşikler! Yayayayaya kıyamaaam!'' Diye çığlık atarak yazdığım bir bölümdü.
Tekrar söylüyorum, Arda gibi biri ile evlenmeyeceksem neden evleneyim? Teşekkürler.
Bir an şey yapmak istedim ama, bunu inkar edemeyeceğim. Fatih'in tam o anda odayı basıp ''HARAM BRO!'' diye bağırması FDSGKFDSŞLKJGLŞGDSJŞ ÇOK İYİ OLURDU. Ama muhtemelen sizden küfür yerdim dsikgdsgkflsfgjgldfskgd
Neyse, yeni bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalınn <333