EVA +18 (Avesta Serisi 1. Kit...

Od Geranium26

582K 35.5K 4.2K

Kitap +18 içeriklidir ve yetişkinler içindir. Ölümsüzlerin hâkim olduğu acımasız Avesta topraklarında, insanl... Více

1. Bölüm - Tanıtım Video
Avesta Haritası
2. Bölüm - Günümüz / Burning Spirit
3. Bölüm - Avesta Toprakları / Yeni Dünya Düzeni - 16 Yıl Önce
4. Bölüm - Anfalas
5. Bölüm - Rakshasa
6. Bölüm - Kravyad
7. Bölüm - Eva
8. Bölüm - Tekboynuz
9. Bölüm - Ak Samanalar & Kara Samanalar
10. Bölüm - Saya
11. Bölüm - Kuhn'Tiras
12. Bölüm - Ahura'sperta & Mahnzaru (Bölüm 1)
13. Bölüm - Ahura'sperta & Mahnzaru (Bölüm 2)
14. Bölüm - Shadowlands
15. Bölüm - Marcus
16. Bölüm - Gece ve Gündüz
17. Bölüm - Kaçış
18. Bölüm - Lance
19. Bölüm - Farkındalık
20. Bölüm - Göl
21. Bölüm - Uyanış
22. Bölüm - İnkâr
23. Bölüm - Af
24. Bölüm - Kabulleniş
25. Bölüm - Reddediş
26. Bölüm - Ceset
27. Bölüm - Madalyon
28. Bölüm - Sevmek?
29. Bölüm - Takip
30. Bölüm - Portakal
31. Bölüm - Tutku
32. Bölüm - Soru / Cevap
33. Bölüm - Savaşın Öteki Yüzü
34. Bölüm - Doğum günü
35. Bölüm - Hediye
36. Bölüm - Karanlık Vaatler
37. Bölüm - Aitlik
38. Bölüm - Zaria
39. Bölüm - Misafir
40. Bölüm - Son hafta
41. Bölüm - Soytarı
42. Bölüm - Shadowmon
43. Bölüm - Zindan
44. Bölüm - Kabul Salonu
45. Bölüm - Geçmişin Hayaletleri
46. Bölüm - Turkuaz, Eflatun ve Beyaz
47. Bölüm - Yalanlar
48. Bölüm - Antlaşma
49. Bölüm - Şartlar
50. Bölüm - Bekleyiş
51. Bölüm - Duncan
52. Bölüm - Elitler
53. Bölüm - İkaz
54. Bölüm - Unutmak
55. Bölüm - Ingrid
56. Bölüm - Djewa
57. Bölüm - Elma
58. Bölüm - Alex
59. Bölüm - Sır
60. Bölüm - Alışmak
61. Bölüm - Söz
62. Bölüm - İşaret
63. Bölüm - Kehanet
64. Bölüm - "XX"
65. Bölüm - Uyarı
66. Bölüm - Samira
67. Bölüm - Yessenia
68. Bölüm - Gelincik
69. Bölüm - Güne Güzel Başlamak
70. Bölüm - Flavium
71. Bölüm - Nişan
73. Bölüm - Karanlık Koridorlar
74. Bölüm - Hançer
75. Bölüm - Ölümün Soğuk Nefesi
76. Bölüm - Sakın Güvenme!
77. Bölüm - İrade
78. Bölüm - Ceza
79. Bölüm - Tuhaflıklar
80. Bölüm - Fahişe
81. Bölüm - Sorun Ve Plan
82. Bölüm - Küçük Kız
83. Bölüm - Hüzünlü Bir Melodi
84. Bölüm - Vazgeçişler
85. Bölüm - Çıkış Yolu
86. Bölüm - "ALEX"
87. Bölüm - Kain
88. Bölüm - Yaşlı Kadın Ve Rakshasa
Kain / Uzun Versiyon
DUYURU

72. Bölüm - Aleksev

3.1K 309 73
Od Geranium26

Kain'in amblemli işlenmiş çift taraflı kapıyı açıp içeri girdim. Alec ve Lance bugün çalışma odasının kapısındaydılar.

Ellerimi benimle uğraşmayın der gibi belime koyup, hayır cevabını asla kabul etmeyeceğimi belli eden bir ses tonuyla, "Kain'i göreceğim." dedim.

Şaşkınlıkla birbirlerine bakarak gözlerini kırpıştırmaya başladılar.

"Şimdi!"

Lance kafasıyla onaylayarak içeri girdi. O içeri girerken bir an için açılıp kapanan kapıdan, içerisinin kalabalık olduğunu görebilmiştim ve beklemeye başladım.

Bu sırada duvarda bulunan kehanet dedikleri o resme kaydı gözlerim. Duncan'ın kelebeğin kanatlarından bahsedişi geldi aklıma. Resme yaklaşarak, parmaklarımı daha önce dikkatimi çekmeyen belli belirsiz "X" işaretlerinin üzerinde gezdirdim.

Kısa bir süre sonra kapı açıldı ve içerideki kalabalık dışarı akın etti. Hemen ardındasa Kain kapıda belirdi. Önce bana endişeli bir bakış atarak, "Eva." dedi sonraysa kapıyı iyice açıp geçmem için tuttu. Kafası karışmış gibi görünüyordu. Ona ters ters bakarak hızla içeri girdim. Kapıyı arkamdan kapatarak kilitlediğini belli belirsiz fark etmiştim.

Kollarımı hesap sorar gibi göğsümde bağlayıp ona doğru döndüm. "Selene'in sadece eski bir sevgili olduğunu sanıyordum."

Öfke ve sinirden yerimde duramıyordum, sonra işaret parmağımla göğsünü dürterek, "Bana nişanlanacağınızı ne zaman söylemeyi planlıyordun Kain?" diye sordum resmen hırlar gibi.

Hareket ettiğini neredeyse göremedim bile, parmağımla onu dürtüklediğim bileğimi tutarak beni kendisine doğru çekip, bedenine yasladı.

"Kıskançlığın beni azdırıyordu ama sinirli ve kıskanç... Çok daha mükemmel bir karışımmış." dedi elleriyle kalçalarımdan tutup beni iyice kendisine bastırırken.

Onu itmeye çalıştım ama lanet kılıç antrenmanından sonra zaten kollarım tutmuyordu ve kimi kandırıyordum ki... Her ne kadar görmezden gelmeye, ya da inkar etmeye çalışsamda; buraya gelirken bile zihnimin gizli saklı bir köşesinde hep bir şekilde onunla sevişmek vardı. Bu kaşıntı gibi bir dürtü olmuştu benim için ve resmen huzursuz ediciydi. Üstelik tuhaftı da çünkü kendimi tanıyordum. Kesinlikle kafamda bir sorun olmalıydı... 

Onu gördüğüm an ise hesap sorma fikri önemini giderek kaybetmeye başlamıştı ve kahrolası tutkum artık beni korkutacak boyutlardaydı...

Beni öpmeden önce çenemden tutup kafamı kaldırarak gözlerimin içine baktı ve "Öyle bir şey olmayacak Eva." dedi sanki yemin eder gibi.

"Nasıl yani doğru değil mi?" diye sordum yüzümü buruşturarak.

Tutkuyla yanan gözlerini bir an bile gözlerimden ayırmadı. "Selene'in öyle bir beklenti içinde olduğu doğru. Soylular arasında evlilikler sadece çıkarlar için yapılır, benimse kimseden bir çıkarım yok Eva." durup söylediklerini iyice anladığımdan emin olmak ister gibi bekledi.

"Selene'in, bana sağlayacağı fazladan askeri güce ihtiyacım yok, siyasi bağa ihtiyacım yok, paraya ihtiyacım yok." deyip beni hırsla öpmeye başladı. Sonra kafasını kaldırarak yine gözlerime bakıp, "Yani nişan falan olmayacak, şimdi gel buraya." diyerek elbisemin eteklerini yukarı çekiştirip, iç çamaşırımı yırttı ve beni masaya yaslayıp arkadan hızla içime girdi. 

Gözlerimi kapatıp bu karşı konulmaz hissin tadını çıkardım. Saatlerce tekrar ve tekrar içimdeki açlığı bastırmama yardımcı oldu ama bir türlü tam olarak yetmiyordu... 

Benim derdim neydi yahu?

Ertesi gün Duncan'la kahvaltıdan sonra yine kılıç derslerimize devam ettik. Duncan'a yeterli gelene kadar bir önceki günkü hareketleri tekrarladım. Sonra "Tamam bu kadarı yeter." diyerek karşıma geçti. 

"En önemli şeylerden bir tanesi rakibinin sana yaklaşmasına izin vermemek. Kılıcının ucunu hep düşmanına doğru tutarak tehdit etki, sana yaklaşamasın Eva."

Sonra farklı açılardan bana yaklaşmaya çalışırken, ben de kılıcın ucunu ona doğru tutmak için uğraştım. Bu sırada ayak hareketlerimi de doğru yapmaya çalıştığım için sürekli dibime girmeyi başarıyordu.

Bir süre bu alıştırma yapmaya devam ettik.

Sonra Duncan'ın, "Saldır bana, Eva." dediğini duyar duymaz, kaç gündür içimde ona karşı biriktirdiğim kızgınlıkla, kılıcımı kafasına doğru indirdim. İki eliyle birden kılıcını tutup vuruşumu bloklayarak, kılıcını benimkiyle birlikte sağa doğru döndürüp, kabzasıyla boynuma vurur gibi yaptı ve sırıtarak, "Öldün." dedi.

Üstelik, "Unutma savunma da bir saldırıdır." diye ukalaca eklemeyi de ihmal etmedi.

Geri çekildi. "Tekrar!"

Tekrar... Tekrar... Aynı hareketi gösterdi.

Bir süre sonra bir adım geri çekilerek, "Kılıç önemini de kaybedebilir, şimdi beni blokla." diye buyurdu...

Bana savurduğu hamleyi bloklayınca, bu sefer kılıcımı kılıcıyla aşağıya eğip kabzasıyla yüzüme vurur gibi yaptı, "Yine öldün." diyerek sırıtarak göz kırptı.

Kaşlarım öfkeyle çatılmıştı. "Ne bekliyorsun ki Duncan, daha şimdiden seni alt edebileceğimi mi?" dedim burnumdan soluyarak

"O günler hiç gelmeyecek tatlım." diyerek yine göz kırptı.

"Tekrar!" dedikten sonra atağını yine blokladım. Bu kez de kılıcı yukarı doğru iterek, yüzüme dirseğini ne kadar kolay geçirebileceğini gösterdi ve kıkırdayarak, "Yine öldün." dedi.

Geri çekilip, "Tekrar!" dedi ve saatlerce onu bloklamaya çalışırken, sürekli nasıl ölüp duracağımı gösterip durdu.

Ertesi gün sabah kahvaltıya resmen koşarak gittim Aleksev bugün geliyordu ve ben ilk defa bir melez görecek olduğum için heyecanlıydım.

Salona girdiğim an gözlerim onu hemen buldu. Kain'in yanında oturuyordu. Oturduğu için boyu anlaşılmıyordu ama Kain kadar yapılıydı. Ne uzun ne de kısa sayılabilecek, aralarda kahve tonları bulunan sarı saçları ve sarıya kaçan yeşil renk gözleri vardı.

Yüzü tüm ölümsüzler gibi güzeldi ve yakışıklıydı. Ölümsüzlere has o güzellik onda da vardı. Kesinlikle hayal kırıklığına uğramıştım. Ne beklediğimden emin değildim ama beklediğim bu değildi. Belki alnında üçüncü bir göz, bir kaç boynuz, kırmızı renkte gözler, ya da birkaç kol daha hiç de fena olmazdı...

Sandalyeme geçerken, Kain'in bakışları beni buldu ve arkasına yaslanarak Aleksev'e beni eliyle işaret edip, "Kan gelinimle tanış Aleksev, Eva." diyerek bana dönüp, "Eva, bu da Northend Komutanı Haruzin'in ikiz kardeşi ve sağ kolu Aleksev." dedi.

Kafamı hafice öne eğerek selam verip, "Memnun oldum." dedim. Aleksev ise cevap vermeyip sadece kafasını hafifçe eğerek beni selamladı ve önüne döndü. Eklemeyi unutmuştum... Bir ölümsüz ukalalığına da sahipti... Ölümsüzlere özgü o kabalık ve küstahlık neredeyse paçalarından akıyordu.

Kahvaltıdan sonra Duncan'la dersimize kaldığımız yerden devam ettik.

Kafam o an Aleksev ile ilgili yaşadığım hayal kırıklıklarıyla doluydu. Pislik herifin teki çıkmasıysa işin cabasıydı. Sırf düşüncelerimi onaylar da biraz içim rahatlar düşüncesiyle Duncan'a, Aleksev'in nasıl biri olduğunu sordum.

"Bir melez." diye cevapladı her zamanki alaycılığıyla.

"O biraz... Ukala. Küstah biri." Umursamıyormuş gibi görünmeye çalışıyordum. Ancak tavrına sinir olmuştum. Sadece bana karşı da değildi üstelik. Etrafındaki herkesin birer ahmak olduğunu düşünen, kibirli, domuz kafalı, aşağılık herifin tekiydi.

Duncan ise umursamazca omuz silkerek, "Hepimiz öyleyiz." dedi.

Ardındansa şakacı bir tavırla -ancak kesinlikle başarısızca- taklidimi yapmaya çalışarak gözlerini kırpıştırıp, sesini de elinden geldiği kadar inceltti ve "Bu bizim için gelenek gibi bir şeydir." dedi. 

Sonra ise sırıtıp, "Tıpkı senin gibi, herkesten de kendimiz gibi olmasını bekleriz." diye göz kırptı.

Arrrggh! O lanet gözünü gerçekten elimdeki kılıçla çıkarmak istiyordum.

Aleksev'in geldiği o gün âdetim başladığı için gece boyunca Kain'le sohbet ederek geçirdik. Daha doğrusu ben boş boş gevezelik yaparken, o sadece dinlemekle yetindi. Aklında bir şey olduğunu fark ettim. Normalden daha sessiz ve biraz da mesafeliydi. Tam olarak açıklayamıyordum ama kendisi gibi değildi sanki. Dışarıdan bakıldığında her şey yolundaymış gibi görünüyor olsa da, içimi tırmalayan bir his vardı. Tedirginliğimin sebebinin adet dönemimde olmama, ya da sinirlerimin iyice yıpranmış olmasına bağladım. Ya da belki de artık aramızdakiler biraz değişiyordu.

 Bedeni burada hemen yanımdaydı ama düşünceleri kesinlikle başka bir yerdeydi. Sürekli dalıp gidiyor ve bir şey düşünürken yaptığı o kaş çatışını yapıyordu. 


Lütfen aklınıza takılan bir şey olduğunda yorumlarda benimle paylaşın, cevap vermekten mutluluk duyarım.

Olumsuz her eleştirinizle kendimi ve kitabımı geliştirmemi sağlarken, her olumlu düşüncenizle günümü aydınlatırsınız.

Kendinize çok iyi bakın, görüşmek üzere...

Pokračovat ve čtení

Mohlo by se ti líbit

2.7K 175 13
Paslanmış bir gemi. Unutulmuş bir liman! ... Bu bir AsMus Hikayesidir!
60.3K 5.3K 77
Hırçınlığımı umursamadan beni göğsüne çekip, yukardan doğrulttuğu gözleriyle, "İstediğim sensin. Hep sendin. Ben senden başkasını hiç görmedim asla."...
2.5M 104K 27
Psikiyatrist, karanlık kadar çekici ve zeki bir adam... Şizofren, öldürücü güzellikte bir kadın... Her şey çok normaldi ta ki kadının aslında şizofre...
50K 9.5K 44
Bulutların üstüne geldiğimde,hiç düşmeyeceğimi sanan bir yağmurdum. Gelinliğimi giyindiğimde,her şeyin daha mükemmel olacağına inanmıştım. Sahi ,insa...