KALP

By WTFnoluyola

73.2K 4.1K 4.3K

Yorgundu, bitkindi, artık gücü yoktu. Yaşamak için amacı kalmamıştı. İnandığı her şey yerle bir olduktan sonr... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60- FİNAL
Özel Bölüm

37

746 60 59
By WTFnoluyola

Gece yarısı Yağız'ın telefonunun çalmasıyla Tolga'yı uyandırmadan hemen sesini kısıp telefonunu alarak balkona çıktı. Hazan da sesle arkasından gitmişti.

Arayan Thomas'dı. Orada gündüz olduğundan saat farkını düşünmemiş ve özür dilemişti. Şirketin işlemlerinin hazır olduğunu, en kısa zamada belgeleri kargolayacağını, gelmesine gerek kalmadığını söylediğinde Yağız mutlulukla teşekkür edip düğüne davetli olduğunu söyleyip müsaitse gelmesini istedi.

Telefonu kapatıp durumu Hazan'a anlatarak sorun olmadığını söylemesiyle birlikte yatağa döndüler.

Hazan ve Yağız Tolga'yı okula uğurladıktan sonra evden çıkmak için hazırlandıkları sırada çalan kapıyı Yağız açtı.

Selam vererek yanındaki iki kişinin temizlik için geldiğini söyleyen site görevlilerinden hiri Yağız'ın davetiyle içeri girdi.

Hazan da salona gelerek görevlilere temizlik malzemelerinin yerini gösterip yapılmasını istediklerini kısaca anlattı.

Birlikte evden çıktılar. Şirket binası için anlaştıkları yere giderek işlemleri halledip gerekli eşyaların bazılarını alırken bazılarını sipariş ettiler. Hazan önceden dekorasyon planı yapmış olduğundan işler çabuk ilerliyordu.

İkisi de önceki günden gözleri korktuğundan sürekli saati kontrol ediyolardı. Yağız telefonuna 5 tane alarm kurmuştu.

Thomas'la da görüşüp boş kalan pozisyonlar için iş ilanı oluşturarak Tolga'yı almak için okula doğru yol aldılar.

Okuldan çıkan Tolga'yla birlikte AVM'ye dönerek beğendikleri oda takımlarını Tolga'ya gösterdiler. İçlerinden birini Tolga'nın da çok beğenmesiyle almaya karar vererek yarına kurulum için randevu alarak eve doğru yola çıktılar.

Eve geldiklerinde temizlik bitmiş, görevliler toparlanarak evden çıkıyordu. Teşekkür ederek eve girip yemek hazırladılar.

------- 2 gün sonra---------

Birlikte kahvaltı yapıp Tolga'yı okula uğurladıktan sonra evdeki hazırlıklara başladılar. Öğleden sonra 19.30 uçağıyla Ece ve Fazilet gelecekti.

Önceki gün temizlik için görevliler geldiğinden tekrar temizliğe girmeden etrafı toparlayarak misafir odalarının çarşaflarını değiştirip eksiklerini tamamladılar.

Öğleden sonra mutfağa geçerek yemeğe giriştiklerinde Hazan elinden dolayı fazla birşey yapamasa da olabildiğince yardım ediyor, Yağız inatla Hazan'a karışmamasını söylüyordu, "Sen bana güvenmiyor musun? Bakın Hazan Hanım, en iyi aşçılar yalnız yaşayanlarmış, ben de bu konuda gayet başarılıyımdır."

Hazan, dönerek Yağız'ın dudaklarına kondurduğu buseyle gülümsedi. Muzip bakışlarıyla Hazan'ı kendine doğru çeken Yağız, "Ama bu koşullarda mutfakta çalışmam çok zor belki başka odalarda daha etkili olabilirim..." diyip gülümseyerek Hazan'a doğru eğildi. Hazan, kahkaha atarak geri çekildi, "Yağız n'apıyorsun sen gece ben uyurken Viagra filan mı içiyorsun? Eski utangaç Yağız'ıma n'oldu? AAAA~"

İkisi de kahkaha attıktan sonra Yağız, sadece şaka yaptığını, hâlâ fazla ileri gidemeyeceğini söylediğinde Hazan, yüzünü okşayıp konuyu değiştirdi.

Bir yandan da düğün hazırlıkları hakkında konuşarak yemekleri hazırladılar.

Düğün denmese de kutlamanın yapılacağı mekanı tuttuklarından bundan sonrası anlaştıkları organizasyon şirketinin takibinde olacaktı, Yağız ve Hazan sadece konsepti belirleyecekti.

Gelinlik ve damatlık için Fazilet Hanımlar bekleniyordu. Onlar geldikten sonra bakılacaktı.

Yağız salatayı yaparken Tolga'nın gelme saati yaklaştığından Hazan lobiye inerek beklemeye başladı.
Kısa sürede gelen Tolga, görevlinin elini bırakıp koşarak Hazan'a sarıldı. Hazan küçük yüze art arda öpücükler kondurup görevliye teşekkür ederek küçük bedenin eşyalarını alıp asansöre yöneldi.

Kapıyı açan Hazan'ın ardından eve giren Tolga, koşarak mutfağa girip tezgahtaki Yağız'ın bacaklarına sarıldı. Yağız elindekileri bırakıp küçük olanı havaya doğru kaldırıp tuttu.

Yanağından öptüğü küçük bedene ellerini yıkayıp üzerini değiştirmesini söyleyen Yağız, yere indirdiği çocuğun poposuna hafifçe vurup koşmamasını tembihledi. Buna rağmen Tolga koşarak merdivenlere ulaşırken arkasından gülümseyerek baktı.

Saat akşam 5'e yaklaştığında artık herşey hazırdı. Ece uçağa bindiklerini haber verdikten sonra Yağız ve Hazan heyecanlanmaya başlamıştı.

Yarım saat sonra Hazan annesi ve kardeşini almak için havaalanına doğru yola çıktı. Yağız ise üzerini değiştirip Hazan'ın hazırladığı kıyafetleri giymesinde Tolga'ya yardım etti. Hazırlanarak salonda beklemeye başladılar.

Tolga kimi beklediklerini sorduğunda Yağız, "Hazan'ın annesi ve kardeşi gelecek. Onları bekliyoruz," diyerek açıklama yaptı.

Hazan bavulların alınacağı yerde beklerken Ece ve Fazilet kapıdan içeri girdiğinde koşarak ikisine de kocaman sarıldı. Bavulları alarak bir koluna annesini bir koluna Ece'yi alıp ikisine de gülümseyen Hazan arabaya doğru ilerledi.

Bavulları yerleştirip ön kapıyı annesine açan Hazan'a bakış atan Fazilet kinayeyle "Cam göze bak sen, kaç para kız bu araba?" diyerek arabaya bindi. Hazan kardeşinin de binmesiyle arabayı çalıştırıp eve doğru yol aldı.

Yolda Hazan, Yağız'ın ailesiyle olanları kısaca anlattığında Fazilet üzülerek beddualar etmişti. Ece'nin Tolga'yı sormasıyla gülümseyen Hazan, onun yaşadıklarını da biraz anlatmış Fazilet iyice sinirlenmişti.

Plazaya gelerek arabayı park edip evin olduğu kata çıktıklarında Hazan yan daireyi gösterip, "Burda Yağız'ın ablası oturuyor, öz değil ama. Ha bu arada, Yağız'a ve Tolga'ya ailesiyle ilgili çok fazla şey sormayın olur mu?" diyerek açıklama yaptı. Fazilet kızgınlıkla Hazan'a çıkıştı, "Biz o kadar patavatsız mıyız kız şuna bak! Aç şu kapıyı hadi!" Hazan gülümseyerek zile bastı.

Çalan zille panikle ayaklanan Yağız, hızla kapıya gidip açtı. Tolga da hemen arkasından takip edip Yağız'ın arkasına saklanarak pantolonunun bacağına tutunmuştu.

"Hoşgeldiniz, buyrun lütfen, ben alırım bavullarınızı." Yağız tüm samimiyetiyle gülümseyerek söylediğinde Fazilet elini uzatarak "Öp bari damat Bey!" diyerek Yağız'a takılıp sarıldı. Bu içten sarılış Yağız'ı biraz olsun rahatlatmıştı. Ece'ye de selam vererek sarılan Yağız, onlar salona ilerlerken bavullara uzanmaya çalışmış ama arkasındaki Tolga'ya çarptı. Hazan da bunu fark ederek Tolga'ya elini uzatıp salona ilerledi.

Fazilet ve Ece, salona geçip üzerindeki trençkot'lari ve çantaları Hazan'a uzattılar. Bu sırada Tolga'yı gören Fazilet, gülümseyerek küçük bedene yaklaştı, "Burda bi' küçük adam varmış, Allah'ım sen nasıl yakışıklısın öyle, gel biraz seviyim seni..."

Yağız bavulları içeri alıp salona geldiğinde Fazilet Hanım'ı duyup Tolga'ya göz kırptığında Tolga utanarak Fazilet'e yaklaştı.

Yemek yiyip, Tolga'yla oynayan Fazilet ve Ece, Tolga uyumak için el sallayarak odasına giderken gülümseyerek arkasından el salladılar.

Çay ve tatlı için masaya oturarak düğün hazırlıklarından, şimdiye kadar yaptıklarından ve yapılacaklardan konuşmaya başladılar. Üstünkörü yaptıkları plana göre, yarın düğünün yapılacağı mekana gidecek oradan organizatörle görüşülecek, sonraki gün gelinlik ve damatlık bakılacak ve diğer eksikler alınacaktı.

Gecenin geri kalanı sohbet ederek geçip Hazan annesi ve kardeşine odalarını gösterip yerleşmelerine yardım etti.

Yağız ve Hazan'a iyi geceler dileyip yatan Ece'nin ardından Fazilet de kalkıp iyi geceler dileyip gidecekken aniden arkasına döndü, "Hazan?! Senin odan hangisi kızım?"

Soruyla afallayarak Yağız'la göz göze gelen Hazan, tereddütle annesine döndü, "Senin odanın karşısında annecim..."

"E, iyi o zaman ortalığı toparla da gel bari..." Fazilet kinayeyle söylediğinde Hazan kızararak kabul edip annesini gönderdi.

Fazilet'in gitmesiyle Yağız derin bir nefes alıp kendini koltuğa bıraktığında Fazilet Hazan'a seslenmiş, ani sesle Yağız aceleyle tekrar ayağa kalkmıştı. Hazan Yağız'ın bu haline gülerek annesinin yanına gitti.

Fazilet'in kapısını kapatıp salona dönen Hazan, Yağız'la aynı anda koltuğa serilip birbirlerine bakıp gülüştüler. Yağız kolunu Hazan'ın etrafına sarıp kendine doğru çekti, "Annen ayarı verdi. Bu gece birlikte uyuyamayacağız. Gece kaçabilirsen kaç. Sen olmadan uykum gelmez benim." Hazan'ın yanağına öpücükler kondurarak söylediğinde Hazan huylanarak kıkırdayıp geri çekildi, "Yağız annemi bilmiyorsun sen, bi anda yanımızda bitiverir, hadi git uyu bir gece ayrı kalsan birşey olmaz..." Hazan kızgınlıkla söyleyip kalksa da geri dönüp Yağız'ın dudaklarına kısa bir öpücük kondurup göz kırparak odasına gitti.

Sabah erkenden kalkan Yağız kahvaltıyı hazırlamaya başladığında Hazan da kalkıp yardıma geldi. Yağız'ın dudağına kısa bir öpücük kondurup masayı kurmak için salona geçti.

Yağız Tolga'yı uyandırıp giyinmesine yardım ederek birlikte salona döndüklerinde Fazilet ve Ece de kalkmış, salondaydı.

Yağız önce hızlıca Tolga'yı doyurup servise bindirerek geri dönüp kendi yemeğini yemeye başladı.

Kısa süre sonra Yağız'ın telefonu çaldı. Ahmet'in aradığını görüp mutlulukla açtığı telefondan sonra Yağız'ın yüzü birden düşmüş, "tamam hemen gidiyorum," diyerek masadan aceleyle kalkmıştı. Hazan'ın soru sorar bakışlarıyla durup, "Duygu'ya bakmam lazım," diyerek hızla kapıya yöneldi. Hazan da arkasından gittiğinde Fazilet ve Ece kapıdan olanları izliyordu.

Yağız, seslenerek defalarca vurduğu kapıyı kimse açmayınca iyice paniklemişti. Lobiden anahtar almak için asansöre bindiğinde Fazilet, Hazan'ın yanına gelip neler olduğunu sordu. Hazan kısaca özetleyip kapıya vurmaya devam etti.

Kısa sürede gelen Yağız, kapıyı açıp aceleyle içeri girerek odalarda dolaşmaya başladı. Yatak odasında kapalı gözleriyle yatan bedene koşup omuzlarından sarsmaya başladı.

Duygu ani şokla uyanıp Yağız ve Hazan'ı görerek kulağındaki kulaklıkları çıkarıp burada ne işleri olduğunu sordu.

Yağız derin bir nefes alıp kızarak Duygu'ya bakıp yatağa oturarak Ahmet'e sorun olmadığını söyledi. Duygu'ya dönüp, "Duygu, aklımızı mı alacaksın? Telefonun nerde senin?!" sert sesiyle sorduğundan Duygu salonda şarjda olduğunu söyleyip neler olduğunu anlatmasını istedi.

"Ahmet kaç kez aramış seni bakmamışsın telefonuna, lobiden aratmış ona da bakmamışsın. Beni aradı bi' bakar mısın? diye, bende geldim 40 kez kapını çaldım, zile bastım... Duygu aklım çıktı birşey oldu diye..." Yağız'ın anlatırken gözleri dolmuş, Duygu'ya sıkıca sarılmıştı. Duygu düşüncesizliğinden dolayı utanmış ve üzülmüştü, "Yağız özür dilerim. Düşünemedim. Uyuyakalmışım, öylesine uzanmıştım. Ahmet de çok korkmuştur. Ben bi arayayım."

Ahmet'le konuşan Duygu, Yağız ve Hazan'a kalıp birlikte kahvaltı yapmayı önerdi. Teşekkür ederek Fazilet ve Ece'nin evde olduğunu söylediklerinde hemen misafirleriyle ilgilenmelerini söyleyerek ikisini de yolcu etti.

Kapıya kadar yolcu ettiği Yağız ve Hazan'ın ardından karşı kapıda olanları izleyen Fazilet ve Ece'ye selam veren Duygu, iyi olup olmadığını sorup bebek için tebrik ettiklerinde teşekkür etti. Fazilet içeri girmeden tekrar geri döndü, "Duygu hanım kızım, yalnızsın madem, kahvaltı masası hazır, uğraşma gebe halinle. Hadi gel, gel." Fazilet cevap beklemeden Duygu'nun koluna girip eve soktu.

Kahvaltı masasını toparladıktan sonra Duygu müsaade istediğinde Yağız kapıya kadar eşlik edip yetişemezlerse Tolga'yı almasını rica ederek veda etti.

Fazilet, Ece ve Hazan öncelikle neler yapacaklarına ve nerelere gideceklerine karar verip hazırlanarak Yağız'la birlikte evden çıktılar.

Önce düğünün yapılacağı mekana sonra da organizasyon şirketine uğrayarak herşeyi kesinleştirip hazırlıkları başlattılar.

Sonrasında birkaç gelinlik mağazası gezip modellere baktılar. Yağız için de birkaç damatlık beğenerek eve döndüler.

Tolga Duygu'da olduğundan onu alıp eve geçerek yemek hazırladıklarında Fazilet, Duygu ve Ahmet'i de çağırıp yeni deneyimli olduklarından fikirlerini aldı. Gelinliklerden ve damatlıklardan biri oy birliğiyle seçilip yarın alınmak üzere not edildi.

Akşam yemeğinin ardından Duygu ve Ahmet evlerine gitmiş, Ece Tolga'yı yatırmış, Fazilet de yorularak odasına gitmişti. Hazan ve Yağız bir süre balkondaki battaniyenin altında sarılarak oturmuş, sonraki gün yapılacak işleri olduğundan odalarına doğru gitmişlerdi.

Plazanın 150 numaralı dairesinde tüm ışıklar söndü.

Continue Reading

You'll Also Like

AY'IN ŞAFAĞI By 👑

General Fiction

2K 194 8
"Orası lavabo. İşini hallet buradan karakola geçeceğiz." dediğinde başımı korkuyla yüzüne çevirdim." "Burası karakol değil mi? Hani siz polistiniz ne...
23.7K 3K 19
Klişe ama orijinal demişken mafya/anlaşmalı evlilik yazmasak olmazdı. Buyurunuz... * "Çok şey bildiğini sanıyorsun değil mi?" dediğinde başımı iki ya...
952K 1.9K 3
Herkes tarafından hatta kendi ailesi tarafından bir ucube muamelesi gören kızımız değişmeye karar verirse ne olur ?Tabi bu değişime onu iten karar...
12K 868 14
Esila & Mirza "Zorlukla beraber kolaylık vardır. Evet, zorlukla beraber kolaylık vardır." (İnşirah, 94/5-6) - Tanıtım/Giriş bölümlerde - *** (İlerik...