38

729 60 93
                                    

Sabah rutinleri aynen devam ederken öğleden sonra Ece, Fazilet, Hazan ve Duygu gelinliği almak için yola çıkmış bu sırada Ahmet ve Yağız da damatlığı almaya gitmişti.

Hazan son kez gelinliği giyip rötûş gereken bir yeri olup olmadığını kontrol ederek gelinliği aldılar. Kuaförle anlaşıp Duygu için elbise bakmaya başladılar. Fazilet ve Ece önceden kıyafetlerini ayarlamıştı.

Yağız önceden beğendiği bir damatlığı deneyip Ahmet'in de onaylamasıyla küçük terzilik işlerinin halledilmesi için görevliye teslim edip mağazadan çıktılar.

Yağız, yakınlarda özel tasarım yapan bir kuyumcuya girerek Hazan için yaptırdığı özel takımın ne durumda olduğunu sordu. Görevli kolye ve küpelerin bittiğini, bilekliğin ise son işlemlerinin yapıldığını söyleyip biten parçaları gösterdi.
.

Günler adeta birbirini kovalamış, beklenen güne çok az kalmıştı.

Akşam yer ayırdıkları restorantta büyük bir yemek vereceklerdi. Yağız Amerika'dan gelen Thomas, Eric ve Steve'i karşılamak için havaalanına gitmiş; Hazan ise Sadık Bey ve annesini alarak eve dönüyordu. Eve uğrayıp giyinerek Ece'yi de alıp restoranta geçtiler.

Hazan, Sadık Bey, Fazilet ve Ece'ye yerlerini gösterip Tolga'yı Yağız'la kendinin arasındaki yüksek sandalyeye oturtarak beklemeye başladı. Kısa süre sonra Duygu ve Ahmet de gelerek Hazan'a ve masadakilere selam verip yerlerine geçtiler.

Son olarak Yağız misafirleriyle gelerek kısaca herkese selam verip gelenler Hazan'ı tebrik ederek yerlerine geçtiler. Hazan ve Yağız, kısaca herkesi tanıtıp hepsiyle kısaca sohbet etti. 

Yemek servisi başladığında Hazan ve Yağız da masanın başındaki yerlerine oturarak herkese "Afiyet olsun, Guys again welcome," diyerek yemeğe başladılar.

Sohbet, kahkaha ve şakalaşmalarla geçen yemeğin ardından Yağız herkesle vedalaşıp, "Bugün çok ilgilenemedim sizinle, yeğenim iyi dimi?," diyerek Duygu'nun iyice belirginleşen karnını okşayıp gülümsedikten sonra arkadaşlarını otele bırakmak için yola çıktı.

Duygu, Sadık Bey'le ayak üstü sohbet eden Hazan'a seslendi, "Hazan, Ece'yi biz alıyoruuuz" Ece'yi de alarak arabaya bindiler. Ece, ablası gelmeden Duygu'ya giderek aldıkları eşyaları kontrol edip planın üstünden tekrar geçti.

Hazan'ınn ardından Yağız da Kucağında uyuyan Tolga'yla eve gelip sessizce odasına çıkardığı çocuğu yatağına yatırıp pijamalarını dolaptan çıkardı. Uyandırmadan üzerini değiştirmek için yavaşça pantolonun askılarını çözüp boynundaki küçük papyonu gülümseyerek çıkardı.

Pantolonunu yavaşça çıkarırken birden uyanan Tolga, büyükçe çığlık atıp karanlıkla seçemediği bedeni kendinden uzaklaştırmak için tekme atmaya başlamıştı. Yağız, küçük olanın çığlıklarından duyamadığını fark ederek yüksekçe seslendi, "TOLGA BENİM, YAĞIZIM BEN, TOLGA!!"

Aceleyle içeri giren Hazan, ışığı açıp yatağa yaklaştı. Yağız sesini alçaltarak devam ederken Tolga gözyaşlarıyla boynuna sarıldı, "Sakin ol benim bak, Yağızım. Gel... Özür dilerim, korkuttum mu seni? Özür dilerim... Geçti..." Yağız, küçük bedenin saçlarını okşayarak söylerken, dolu gözlerindeki hüzünle Hazan'a baktığında onun da kendisinden farksız olduğunu fark etti. 

Kucağına doğru süzülen ıslaklıkla Hazan'a çıkmasını işaret edip omzunda, artan hıçkırıklarıyla boynuna daha sıkı sarılan küçük bedeni sakinleştirmeye çalışarak banyoya ilerledi. 

Hazan kapının önünde tekrar bu adama aşık olduğu için şükretmişti. Seslere uyanan annesine sorun olmadığını söyleyip sıkıca sarılarak iyi geceler diledi. 
.

KALPWhere stories live. Discover now