32

829 54 75
                                    

Yağız yanında yatan küçük bedene bakıyor, Hazan'ın söylediklerini düşünüyordu. Hazan'ın hem böylesine iyi hem bu kadar güzel olmasına inanamıyordu. Yarın ilk iş en hızlı şekilde bir organizatör ayarlayacaktı.

Yanındaki bedenin sıçramasıyla düşüncelerden sıyrılıp Tolga'ya yaklaştı. Ateşini ölçtüğünde yüksek olmadığını görüp rahatlamış sadece rüya gördüğünü fark etmişti. Alnındaki saçları düzeltip kafasını yastığına koyarak gözlerini kapattı.

Sabaha karşı, kulağına gelen sayıklama ve yatakta hissettiği titremeyle uyanan Yağız, arkasını dönüp yatak örtüsüne bürünmüş küçük bedeni görerek hızla ayaklandı.

Küçük bedenin olduğu tarafa geçip yavaşça yere çömelerek seslendi, "Tolga! Tolga, hadi aç gözlerini. Abicim hadi bana bi' bak!"

Yarı açık gözlerindeki baygınlıkla bakan bedeni yavaşça kaldırdıktan sonra arkasına oturarak göğsüne yaslanmasını sağlayıp komodindeki ilaca uzandı, "Gel bakalımm, şundan bi' kaşıkçık içelim." Göz kapaklarını bile açık tutamayan küçük beden itiraz edemiyordu. "Kocaman aç ağzını... Aferin sana, aslanım benim."

Tolga'nın üzerineki bluz ve eşofmanı çıkaran Yağız, yatmadan odaya getirdiği kaseye banyodan su doldurup Hazan'ın hazırladığı mendilleri ıslayıp küçük bedenin alnına ve kollarına koydu, "Yaaşş soğukk!!" kısıkça inleyen Tolga'nın sesi Yağız'ın kalbini acıtsa da onun iyiliği için yapıyordu, "Tamam abicim, birazdan geçecek-" Yağız açılan kapıya dönüp Hazan'ı gördü.

"Hayatım sen ne zamandır ayaktasın? Niye haber vermedin? Biraz da ben beklerdim. Yorulduysan sen dinlen ben burdayım." Hazan yaklaşıp saçlarına kondurduğu öpücükle söylemişti.

Yağız zaten yeni uyandığını söyleyip teşekkür etti. Yatağın ortasına yatırdıkları küçük bedenin iki yanına oturup yatak başlığına yaslandılar. Hazan yavaşça büzüşmüş bedenin saçlarını okşarken Yağız mendilleri değiştirdi.

Çok güzel bir çocuktu Tolga. Hatta erkek güzeli denen türdendi. Ne yazık ki kaderi yüzü kadar güzel olamamıştı.
.

Sabah gözlerini yorgunlukla açan Tolga, bir tarafında Yağız'ın bir tarafında Hazan'ın uyuduğunu gördü. Yavaşça Yağız'a seslenen küçük bedenin kıpırdanmalarıyla gözlerini açan Hazan, yanındaki iki bedene bakıp gülümsedi, "Günaydın kuzuu," Uzanıp küçük bedenin yanağına öpücük bıraktı.

"Hajan, Yaış'ı uyandırsana, tuvalete gitçem." Masum bakışları ve yeni uyandığından çarpık konuşmasıyla söylediğinde Hazan'ın gülümsemesi büyümüştü.

"Ben götüreyim seni kuzucuk, gel. Hem burda banyo var, diğerine gitmene gerek yok," Hazan, yatakta doğrularak küçük bedene uzandı.

Yağız'a yaklaşan küçüğün kaşları çatıldı, "I-Ih, Yaaz'la gidcem benn..." Hazan tıpkı Yağız gibi Tolga'nın da çekimserliğinin sebebi olduğunu bildiğinden üstelemedi, "Tamam, bak Yağız da uyandı zaten."

Gözlerini aralayan Yağız, fazla yakınındaki Tolga ve yatakta oturan Hazan'a bakıp gülümsedi, "Günaydın... Kim beni daha çok seviyor diye mi kavga ediyorsunuz?" Kalkıp ikisini de öperek söylemişti.

Yağız'ın, Tolga'yı yataktan indirerek odadaki banyonun kapısını açıp burada beklediğini söylemesiyle minik, koşarak lavaboya girmiş, Yağız gülerek kendini tekrar yatağa atmıştı.

Hazan, yanına uzanan Yağız'ın, bedenini kendine doğru çekip sevimlice sokuluşuna gülümsedi, "Günaydınnn," Yağız'a yanağına kondurduğu öpücüğün ardından öptüğü yeri okşayan eliyle fazla uzaklaşmadan konuştu, "Ben de seni götüreyim mi tuvalete? Yapmadığım iş değil.." Kinayeyle söyleyip alnını Yağız'ın alnına yaslamasıyla ikisi de gülümsemişti.

KALPWhere stories live. Discover now