155 POLİSİYE

By Asli_Han1453

8.8M 585K 199K

Kalbim avuçlarımın arasında ezilirken yanaklarıma ardı ardına sıralanan yaşların arasından kısık sesimle konu... More

Birinci Bölüm
İkinci Bölüm
Üçüncü Bölüm
Dördüncü Bölüm
Beşinci Bölüm
Altıncı Bölüm
Yedinci Bölüm
Sekizinci Bölüm
Dokuzuncu Bölüm
Onuncu Bölüm
On Birinci Bölüm
On Üçüncü Bölüm
On Dördüncü Bölüm
On Beşinci Bölüm
On Altıncı Bölüm
On Yedinci Bölüm
On Sekizinci Bölüm
On Dokuzuncu Bölüm
Yirminci Bölüm
Yirmi Birinci Bölüm
Yirmi İkinci Bölüm
Yirmi Üçüncü Bölüm
Yirmi Dördüncü Bölüm
Yirmi Beşinci Bölüm
Yirmi Altıncı Bölüm
Yirmi Yedinci Bölüm
Yirmi Sekizinci Bölüm
Yirmi Dokuzuncu Bölüm
Otuzuncu Bölüm
Otuz Birinci Bölüm
Otuz İkinci Bölüm
Otuz Üçüncü Bölüm
Otuz Dördüncü Bölüm
Otuz Beşinci Bölüm
Otuz Altıncı Bölüm
Otuz Yedinci Bölüm
Otuz Sekizinci Bölüm
Otuz Dokuzuncu Bölüm
Kırkıncı Bölüm
Kırk Birinci Bölüm
Kırk İkinci Bölüm
Kırk Üçüncü Bölüm
Kırk Dördüncü Bölüm
Kırk Beşinci Bölüm
Kırk Altıncı Bölüm
Kırk Yedinci Bölüm
Kırk Sekizinci Bölüm
Kırk Dokuzuncu Bölüm
Ellinci Bölüm
Elli Birinci Bölüm
Elli İkinci Bölüm
Elli Üçüncü Bölüm
Elli Dördüncü Bölüm
Elli Beşinci Bölüm
Elli Altıncı Bölüm
Elli Yedinci Bölüm
Elli Sekizinci Bölüm
Elli Dokuzuncu Bölüm
Altmışıncı Bölüm
Altmış Birinci Bölüm
Altmış İkinci Bölüm
Altmış Üçüncü Bölüm
Altmış Dördüncü Bölüm
Altmış Beşinci Bölüm
FİNAL

On İkinci Bölüm

176K 10.4K 5.2K
By Asli_Han1453

Multi: Asu'nun okuldaki kıyafeti

Selamlar,

Manyak bir bölüm oldu dkdkd

Keyifli okumalar diliyorum.

💫

İşittiklerimin halüsinasyon olduğunu düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Çünkü onca yaşanan şeyden sonra en mantıklısı buydu. Gözlerim onun zihnimi darmadağın sözlerinden sonra şaşkınlıkla irileşip ağzım açık kalmış bir biçimde yüzüne bakakalmıştım.

Beni kıskandığını söylemişti. Kıskanmak için birine karşı birtakım hisler beslenmesi gerekmez miydi? Önemsemediğin dahası birkaç gündür tanıdığın birini neden kıskanırdı ki insan? İma ettiği şey beni irkiltti.

Savaş Bey, aramızdaki ilişkinin boyutnu gözden kaçırmış olmalıydı. Yoksa bunun başka açıklaması olamazdı, olmamalıydı.

Eli ensesinde bakışları yerde gezinirken, "Biliyorum çok ani oldu," dedi sessizliği bir bıçak gibi kesen kelimelerle. Başını kaldırdığında göz göze geldik. Göz bebeklerindeki yeşil çatlaklar çemberin etrafını sarmaşık misali sarmış, ela gözlerini daha etkileyici bir görüntüye bürümüştü. Kalın dudaklarını diliyle ıslattı. "Ben on gündür zihnimi toparlayamıyorum,"

Göğsüm sıkışıyordu. Konuşmanın seyri hiç hoşuma gitmemeye başlamıştı. Ne diyeceğimi, ne tepki vereceğimi şaşırmıştım. O kadar anlık gelişmişti ki her şey zihnimdeki tüm kelimeler silinip gitmişti sanki.

"Annenin ısrarla Alican'ın numarasını istemesi, beni mesleğimden dolayı yargılaması beni zıvanadan çıkarttı,"

Kalbim bir kez daha kırgınca çarptı. Annemin yaptığı şeyi asla unutmayacaktım.

"Ama ne olursa olsun seni aklımdan çıkaramıyorum,"

Yaptığı itiraflar karşısında ne hissedeceğimi bilememiştim. Çünkü hislerine verebileceğim bir karşılık yoktu.

"Savaş Bey," dedim şaşkınlığım sesime bile etki ederken. "Siz ne dediğinizin farkında mısınız?"

Tanışalı daha kaç gün olmuştu ki beni aklından çıkaramadığını söylüyordu. Birinden bu kadar çabuk etkilenmek mümkün müydü? Bilmiyordum. Çünkü bu yaşıma kadar hiç bu hisse kapılmamıştım. İlişkilerim arkadaşlıkla sınırlı kalırdı.

Göğsü kontrolsüz bir biçimde kalkıp indi. "Biliyorum şu an tam bir şerefsiz gibi görünüyorum ama-"

Elimi kaldırıp aramızda tuttum. "Lütfen devam etmeyin." dedim net bir sesle. "Biraz önceki sözleri ne ben duydum ne de siz söylediniz. Bu konuyu lütfen kapatalım!"

Kara kaşları derince çatıldı. "Asu, ben ilk kez bir kadını kıskanıyorum,"

Her sözü kalbimde deprem etkisi yapıyordu! Bunlar çok yanlış hislerdi. Olmamalıydı!

"Savaş Bey," dedim gözlerinin içine ciddiyetle bakıp. "Bende söylediğiniz şeylerin karşılığı yok," ardından acımasızca sözlerimi noktaladım. "Bunun için de mi zorlayacaksınız beni?"

Elinin teki yumruk hâlini alırken, "Hayır," dedi ses tonundaki kırılmalar hissedilir bir hâl alırken. "Seni sürekli bir şeylere zorluyormuşum gibi konuşma,"

Bu söylediğine ciddi anlamda güldüm. "Şaka mı yapıyorsunuz?" dedim hayrete düşerek. "Bileğimden tutup beni oradan oraya sürükleyen sizsiniz! Hatta evime bırakmak için omzunuza almakla tehdit etmiştiniz!"

"Ben düz bir adamım," dedi ellerini iki yana açarak. Hah bir de bununla övünüyor muydu?

"Bunun gayet farkındayım, merak etmeyin. Bu yüzden unutalım diyorum zaten. Biz sizinle hiçbir şekilde anlaşamayız. Anneniz sizin aklınızı karıştırmış muhtemelen. Son yaşanan mevzu yeterince can sıkıcı Savaş Bey. Sizden ve Alican Bey'den hem kendi adıma hem de annem adına özür diliyorum. Konuyu bir daha açılmamak üzere kapatalım, rica ediyorum,"

Zorlamaması için içimden dua ederken "Eyvallah," dedi gözlerini üzerimden çekip masasına ilerlerken. Masadaki telefonu alarak birini aradı ben de bu sırada kapıya ilerledim. "Asu Hanım'ı evine bırak Hamza," kapı kulpunda duran elimi çekip yüzümü ona çevirdim. "Buna gerek yok. Taksiyle giderim,"

Masanın üzerindeki evraklarla ilgilenirken bana bakmadan konuştu. "Şikâyetiniz birkaç güne kadar benim aleyhime neticelenir. 5000 tl manevi tazminat cezası var. Kapkaç olayı da en kısa sürede çözüme kavuşur. Aynı şahsın üçüncü suçu. Yakalanması an meselesi. İyi günler Asu Hanım."

Bir şey söylemeden hızla odadan ayrıldım. Kapkaç olayından bu kadar kısa sürede haberi olması beni şaşırtmıştı.

💫

Yazar Anlatımı...

"Ne yaptım dedin?" diye bağırdı Fatih şok olmuş bir surat ifadesiyle.

"Onu kıskandığımı, aklımdan çıkaramadığımı söyledim,"

"Hoy maşallah!" dedi Fatih büyük bir coşkuyla. "Oğlum biraz yavaş be ciğerimizi söktün!"

Savaş ofladı. "Ne bileyim oğlum, daha önce hiç ilişkim olmadı. Olaya bodoslama daldığımı sonradan fark ettim ama iş işten geçmişti,"

Asu, Savaş'ın ilkiydi. Bu yaşına kadar okulu ve mesleği dışında hiçbir şeyle ilgilenmemişti. Asu'yu ilk gördüğü an kalbinde daha önce tatmadığı duygular filizlenmişti. Dahası onu kardeşinden kıskanmıştı. Annesinin ısrarla numarasını istemesiyse patlama noktası olmuştu.

"Lan daha kızı tanıyalı kaç gün oldu. Önce birbirinizi tanısaydınız. Kız belki o zaman böyle bir tepki vermezdi,"

Savaş sıkıntıyla saçlarını dağıttı. "Korkuttum sanırım,"

"Herhalde Savaş," dedi Fatih. "Hem yaşadıklarınız normal mi? Annesiyle olan mesele daha çok yeni. Eminim ki kız için hiç kolay olmamıştır,"

"Benden uzaklaşmasından korktum. Tüm bu mesele ortadan kalktığında onunla yeniden iki yabancı olmak istemiyorum. İlk kez farklı duygular hissediyorum bir kadına karşı," Savaş soğumuş olan çayı tek diklemede içip bitirdi. "Haklısın ama. Önce medeni bir şekilde yaklaşmalıydım kıza," deyip alayla güldü. "Devamlı kaba davrandım. Bugün zaten hepsini bir bir yüzüme vurdu,"

Fatih, "Yavaş yavaş yontulacaksın kardeşim," dedi sırıtarak. Savaş yumruğunu arkadaşının omzuna vurdu. "Hadi oradan,"

Fatih termostaki çayla boşalan bardakları yeniledi. "Son meseleden dolayı özür diledin mi bari?"

Savaş bardağa doldurulan sıcak çayından bir yudum içip arkasına yaslandı. "Özür dilemeye fırsat bulamadan başka konular soktum araya,"

"Aferin kardeşim, sen böyle devam et hıyarlığa," deyip ciddileşti. "Önce kızın gönlünü alman lâzım. Sonra hisleriniz karşılıklıysa aranız bir şekilde düzelir zaten,"

Savaş dalgınca göle bakarken, "Gönlünü almak çok zor olacak." dedi kısık bir mırıltıyla. Asu'nun ne kadar inatçı biri olduğunu az çok anlamıştı.

Savaş mesai bitiminde evine gelip duşa girdi. Altına siyah bir şort geçirip mutfağa geçtiğinde ocaktaki tencereleri görünce gülümsedi. Anlaşılan annesi yine habersizce gelip yemek yapıp gitmişti. Yemeğini yedikten sonra salona geçti ve televizyondan spor kanalı açıp koltuğa uzandı.

Vakit ilerlerken zihninden zerre çıkaramadığı Asu'yu merak etti. Alnındaki yaranın ne kadar çok kanadığını gördüğünden tedirgindi.

Mesaj atıp atmamak arasında gidip gelirken cesaretini toparlayıp Asu'nun profiline girdi. Son görülmesi birkaç dakika öncesine aitti. Aynı numarayı alabilmiş demek diye düşündü.

Asu ise yeni telefonuna düşen bildirimle babasının dizindeki başını kaldırdı. Yeni bir telefon ve hat almıştı. Aynı numarayı da alabilmişti. Ramazan Bey kızının yaşadıklarını duyunca onu yalnız bırakmamak adına bu akşam Asu'nun yanına gelmişti.

Savaş Bey: İyi akşamlar Asu

Asu: İyi akşamlar

Savaş: Alnın ne durumda merak ettim?

Asu alt dudağını çekiştirdi. Niçin soruyordu ki? Bugün kendini yeterince iyi anlatamamış mıydı?

Asu: Daha iyiyim, merak edilecek bir durumu yok. Pansuman işe yaramış görünüyor

Savaş: İyi ol

Ramazan Bey sigara içmek için balkona çıktığında Asu babasının yanında mesajlaşırken kendini kastığını fark etti. Niçin böyle olmuştu ki?

Asu: Size bir şey sormak istiyorum. Aklıma takıldı

Asu: Hamza devriyeden geldiğinizi ve odanızda dinlendiğinizi söylemişti ama siz kapıdaydınız

Savaş Bey: Senin ifaden alınırken yakın arkadaşlarımdan biri haber verdi. Kapkaç olayını duyunca odadan çıktım. Yoksa seni görmem mümkün olmazdı

Asu mesajda yazılanları okuyunca yanaklarına yayılan ısıyla oturduğu yerde rahatsızca kıpırdandı.

Asu: Anladım, ilgilendiğiniz için sağ olun.

Savaş Bey: Görevimiz.

💫

Asu'nun Anlatımı...

"Bence senin aklını karıştırmayı başarmış enişte adayı polisimiz," diyen Fidan'a kaşlarımı çatarak baktım. Okuldaki en yakın meslektaşımdı. İyi anlaşıyorduk.

Kapkaç olayının üstünden iki gün geçmişti ancak ses seda yoktu.

Şu an ise okuldaydım. Öğrencilerimle sulu boya etkinliği yapıyorduk. Masanın başında oturmuş onları izlerken dert ortağım olan biricik arkadaşım yanıma oturup kupalara hazırladığı kahveleri önüme bıraktı. "Teşekkür ederim," Kupayı ellerimin arasına alıp mis gibi kokan kahveden bir yudum içtim. "Ayrıca o mesele kapandı Fidan. Uzatmanın bir anlamı yok,"

"Kaba bir odun kolayca yontulabiliyor aslında Asu." deyip güldüğünde gözlerimi devirdim. "Sonuçta ham maddesi değişmiyor," diye iğneledim onu.

"Ham maddesi aşk olursa ne âlâ," deyip göz süzdüğünde nefesimi üfledim. Kendisi aşırı romantik biriydi.

"Asu hocam," Betül'ün sesini duyunca başımı kaldırıp kapı girişinde bekleyen güvenlik görevlimize merakla baktım. Kucağında bir buket kırmızı gül vardı. Ayağa kalkarak yanına ilerledim. "Bunlar size," deyip buketi bana uzattığında oldukça şaşkındım. Babamın öğretmenler günü çiçeğinden başka hiç çiçek almamıştım.

"Vaov," Fidan coşkulu tepkisiyle yanımızda bitti. "Romantik bir odun demek ha," deyip keyifle kıkırdadı.

Savaş Bey ve kırmızı gül.

Oldukça uzak ikiliydi.

"Ondan olmadığına eminim, Fidan," deyip buketin kenarındaki küçük siyah zarfı kavrayıp açtım. Beyaz bir kağıtta güzel bir el yazısıyla şunlar yazıyordu.

"Bu akşam anladım ki bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş.*

Çok ani bir şekilde hayatıma girdin, girdiğin ilk andan itibaren seni sadece üzdüm. Tek bir özrün hatalarıma bedel olmayacağını biliyorum. Gönlünün kırgın kalmasını istemiyorum. Özür dilerim, Asu."

Savaş Asrın

"Sabahattin Ali okuyan bir enişte mi? Var bir hayalimiz," dedi Fidan hayranlıkla.

Güllerden çok daha etkileyici olan kâğıtta yazan o alıntıydı. Zira Kürk Mantolu Madonna defalarca kez okuduğum ancak her okuyuşumda beni bambaşka hislerle çevreleyen bir kitaptı.

Gülleri kokladığımda burnuma dolan güzel kokuyla dudaklarımda istemsiz bir tebessüm belirdi.

Kabul etmeliyim ki Savaş Asrın beni epey şaşırtmıştı.

💫

Okulun paydos saatinde öğrencilerimle vedalaştım. Minik kalplerindeki sevgi beni çok mutlu ediyordu.

"Hazırsan çıkalım mı canım?" Fidan'ın seslenmesiyle başımı salladım. Arabam olmadığından okul çıkışı beni evime bırakıyordu. Aynı güzergahta oturuyorduk. Okulun bahçesinden çıkıp ana yola ilerledik. Fidan arabayı otoparktan çıkarıp yol kenarına çekmişti. "Asu," dedi koluma asılıp. "Karşımızda bir taş var ve bu taş seni kesiyor bebeğim,"

Kaşlarım kavislendi. "Ne taşı, ne diyorsun Fidan?" deyip karşıya baktığımda ayaklarım adım atmayı bıraktı.

"Savaş Bey?" dedim kısık bir mırıltıyla.

Fidan, "Enişteme düştüm yalnız, umarım yakışıklı arkadaşları vardır. Bana da bir güzellik yaparsınız," dedi neşeyle cıvıldayıp.

Motosikletinin önünde durmuş, tek eli kemerinde bize bakan adam beni şaşırtmaya devam ediyordu. Gözlerinde siyah güneş gözlüğü vardı. Benim onu gördüğümü fark edince gözlüğünü çıkardı. Başka bir yunus olsa etkilenebilirdim ama bu Savaş Bey olunca pek mümkün olmuyordu. Etkileyici bakışları bedenimde gezinirken bacaklarımda oyalanan gözlerinin kısıldığını gördüm. Ağzının içinden bir şeyler geveledi. Alnındaki kaşlarının arasındaki derin çukur yine belli olmuştu. Durduk yere neye sinirlendi acaba!?

"Selam enişte," diyerek beni anında satan Fidan'a şaşırmadım. O zaten çoktan Savaş Bey'e tav olmuş durumdaydı.

Arkadaşlığımızı gözden geçirmenin zamanı gelmişti!

Savaş Bey, "Selam," deyip Fidan'ın uzattığı elini sıktı. Keskin bakışları benden zerre ayrılmıyordu. "Fidan ben, Asu'nun yakın arkadaşıyım," gözlerini kısa bir an benden çeken Savaş Bey, "Savaş," dedi tok sesiyle. Patavatsız arkadaşım, "Biliyorum, baya revaçtasınız şu sıralar," demesin mi!?

Kolunu çimdikledim sertçe. "Ne için gelmiştiniz Savaş Bey?"

"Kapkaççı yakalandı, gözün aydın," demesiyle rahat bir nefes aldım. "Cüzdanınızdaki tüm nakit parayı harcamış ancak kartlarınız, kimliğiniz duruyor. Telefonunuz da biraz hasar almış,"

"Haber verdiğiniz için teşekkür ederim," dedim hafif bir gülümsemeyle.

Fidan'a çevirdim bakışlarımı. "Önce karakola gidelim mi?"

"Sorman hata," dedi kızgınca. "Kapkaççıya iki sallamak istiyordum, iyi olur,"

Sözleri gülümsememi genişletirken Fidan boğazını temizleyip "Ben arabada bekliyorum o zaman seni," deyip arabaya ilerledi.

Yüzümü yeniden dikkatle yüzüme bakmakta olan adama çevirdim. "Gitmeyecek misiniz?" dedim kaşlarımı kaldırıp.

"Gideceğim ama gidemiyorum,"

"Sebep?"

"Emanetim ulaştı mı merak ediyorum?"

Dudaklarımı birbirine bastırdım. Ellerimi arkama alarak başımı kaldırdım. Çiçekleri çıkmadan evvel arabaya koymuştum. İyi ki de koymuştum. Aksi takdirde elimden görecekti.

"Ulaştı,"

"Peki sonuç?" dedi sabırsızca. O an gülmek istedim ancak kendimi tuttum. Gözüme çok sevimli görünmüştü.

"Sonuç bana kalsın," dedim omuzlarımı silkip.

Gözleri huysuzca kısıldı. "Söylesene kızım,"

"Şu üslubunuzu düzeltmediğiniz müddetçe zor, Savaş Bey," deyip bir adım geriledim. "Kürk Mantolu Madonna'yı okuduğunuzu varsayıyorum,"

Umarım google'dan almamıştır alıntıyı!

Âdem elması sertçe hareket etti. "Okudum ve hâlâ okuyorum. Benim için değerli bir kitap,"

Sözleri nedensizce içim ısıttı. "Sadece şunu söyleyebilirim, Sabahattin Ali ayrıntısı hoşuma gitti."

Arabaya bindiğimde başını eğmiş gülümsüyor olduğunu gördüm. Fidan keyifle konuştu. "Sizi şapşallar."

💫

Kırmızı gül de alırmış odun oğlum 🤤🔥

Asu'nun yelkenler kolay kolay suya inmez 💃🏻💃🏻💃🏻 tepkiyi tahmin edenler olmuştu 👌🏻

Savaş'ın hızlı itirafının sebebini anladığınızı düşünüyorum. İlk kez bu hisle karşılaştığından ne yapacağını bilemedi ve Asu'nun kendisinden uzaklaşacağını anlayıp dan diye söyledi 😄 Kendisi oldukça düz bir adam 🤭 Ama çiçek aldı 😏

En en en uzun bölüm oldu, 1500 yorum gelir mi acaba?

Seviliyorsunuz.

Kırmızı kalp ❤

16.07.21

Continue Reading

You'll Also Like

1.9K 135 8
Babasının kumar borcunu ödemek için kendisinden 35 yaş büyük adamla zorla evlendirilmeye çalışılır karşısına çıkan ailesiz adam anlaşmalı evlil...
2.5M 133K 15
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
BELA By Khalesi

General Fiction

6.1M 610K 128
[TAMAMLANDI] Askeri bir kurgudur.
88K 7.4K 61
İdil, çok küçük yaşta ailesi tarafından terk edilmiş bir kızdı. Verildiği yurtta da, yurttan ayrıldıktan sonraki hayatında da bu terk edilmişlik onun...