KALP

Af WTFnoluyola

73.3K 4.1K 4.3K

Yorgundu, bitkindi, artık gücü yoktu. Yaşamak için amacı kalmamıştı. İnandığı her şey yerle bir olduktan sonr... Mere

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60- FİNAL
Özel Bölüm

32

849 55 75
Af WTFnoluyola

Yağız yanında yatan küçük bedene bakıyor, Hazan'ın söylediklerini düşünüyordu. Hazan'ın hem böylesine iyi hem bu kadar güzel olmasına inanamıyordu. Yarın ilk iş en hızlı şekilde bir organizatör ayarlayacaktı.

Yanındaki bedenin sıçramasıyla düşüncelerden sıyrılıp Tolga'ya yaklaştı. Ateşini ölçtüğünde yüksek olmadığını görüp rahatlamış sadece rüya gördüğünü fark etmişti. Alnındaki saçları düzeltip kafasını yastığına koyarak gözlerini kapattı.

Sabaha karşı, kulağına gelen sayıklama ve yatakta hissettiği titremeyle uyanan Yağız, arkasını dönüp yatak örtüsüne bürünmüş küçük bedeni görerek hızla ayaklandı.

Küçük bedenin olduğu tarafa geçip yavaşça yere çömelerek seslendi, "Tolga! Tolga, hadi aç gözlerini. Abicim hadi bana bi' bak!"

Yarı açık gözlerindeki baygınlıkla bakan bedeni yavaşça kaldırdıktan sonra arkasına oturarak göğsüne yaslanmasını sağlayıp komodindeki ilaca uzandı, "Gel bakalımm, şundan bi' kaşıkçık içelim." Göz kapaklarını bile açık tutamayan küçük beden itiraz edemiyordu. "Kocaman aç ağzını... Aferin sana, aslanım benim."

Tolga'nın üzerineki bluz ve eşofmanı çıkaran Yağız, yatmadan odaya getirdiği kaseye banyodan su doldurup Hazan'ın hazırladığı mendilleri ıslayıp küçük bedenin alnına ve kollarına koydu, "Yaaşş soğukk!!" kısıkça inleyen Tolga'nın sesi Yağız'ın kalbini acıtsa da onun iyiliği için yapıyordu, "Tamam abicim, birazdan geçecek-" Yağız açılan kapıya dönüp Hazan'ı gördü.

"Hayatım sen ne zamandır ayaktasın? Niye haber vermedin? Biraz da ben beklerdim. Yorulduysan sen dinlen ben burdayım." Hazan yaklaşıp saçlarına kondurduğu öpücükle söylemişti.

Yağız zaten yeni uyandığını söyleyip teşekkür etti. Yatağın ortasına yatırdıkları küçük bedenin iki yanına oturup yatak başlığına yaslandılar. Hazan yavaşça büzüşmüş bedenin saçlarını okşarken Yağız mendilleri değiştirdi.

Çok güzel bir çocuktu Tolga. Hatta erkek güzeli denen türdendi. Ne yazık ki kaderi yüzü kadar güzel olamamıştı.
.

Sabah gözlerini yorgunlukla açan Tolga, bir tarafında Yağız'ın bir tarafında Hazan'ın uyuduğunu gördü. Yavaşça Yağız'a seslenen küçük bedenin kıpırdanmalarıyla gözlerini açan Hazan, yanındaki iki bedene bakıp gülümsedi, "Günaydın kuzuu," Uzanıp küçük bedenin yanağına öpücük bıraktı.

"Hajan, Yaış'ı uyandırsana, tuvalete gitçem." Masum bakışları ve yeni uyandığından çarpık konuşmasıyla söylediğinde Hazan'ın gülümsemesi büyümüştü.

"Ben götüreyim seni kuzucuk, gel. Hem burda banyo var, diğerine gitmene gerek yok," Hazan, yatakta doğrularak küçük bedene uzandı.

Yağız'a yaklaşan küçüğün kaşları çatıldı, "I-Ih, Yaaz'la gidcem benn..." Hazan tıpkı Yağız gibi Tolga'nın da çekimserliğinin sebebi olduğunu bildiğinden üstelemedi, "Tamam, bak Yağız da uyandı zaten."

Gözlerini aralayan Yağız, fazla yakınındaki Tolga ve yatakta oturan Hazan'a bakıp gülümsedi, "Günaydın... Kim beni daha çok seviyor diye mi kavga ediyorsunuz?" Kalkıp ikisini de öperek söylemişti.

Yağız'ın, Tolga'yı yataktan indirerek odadaki banyonun kapısını açıp burada beklediğini söylemesiyle minik, koşarak lavaboya girmiş, Yağız gülerek kendini tekrar yatağa atmıştı.

Hazan, yanına uzanan Yağız'ın, bedenini kendine doğru çekip sevimlice sokuluşuna gülümsedi, "Günaydınnn," Yağız'a yanağına kondurduğu öpücüğün ardından öptüğü yeri okşayan eliyle fazla uzaklaşmadan konuştu, "Ben de seni götüreyim mi tuvalete? Yapmadığım iş değil.." Kinayeyle söyleyip alnını Yağız'ın alnına yaslamasıyla ikisi de gülümsemişti.

Fazla zorlanmadan zaten yakınında olan dudaklara uzanan Yağız, Hazan'ı biraz daha çekerek yarı bedeninin üzerine uzanmasını sağladı.

Sifon sesinin ardından gelen su sesiyle kalkarak toparlanan Hazan, Yağız'a yaklaşıp endişeyle uyardı, "Yağız, hâlâ tam iyileşmedin. Tolga daha çocuk, senin dikkat etmen lazım, lütfen kendini kaptırıp unutma olur mu?"

Bir süre daha yatakta zaman geçirdikten sonra Hazan, kahvaltı için ne istediklerini sorarak ayaklandı.

Yarım saat sonra Yağız ve Tolga da aşağı inmiş, masaya oturmuşlardı. Yağız, istemedigini söylese de pancakelerin üzerine çikolata sürerek Tolga'ya ısrarla birkaç lokma yedirmiş ama hastalık yüzünden midesi bulanan çocuğun öğürmesiyle kucaklayıp lavaboya koşmuştu.

"1 saat olmadı dikkat et diyeli be adam..." Arkalarından Yağız'a sitem ederek koşan Hazan, "YAĞIZ KOŞMAA" diye bağırarak lavaboyu açıp ikisinin de girmesini sağladı.

Korkuyla ağlayan bedeni rahatlatmaya çalışan Yağız yavaşça minik karnı okşadı, "Korkma abicim, bişey yok... Kusabilirsin."

Yağız, yediği birkaç lokmayı da geri çıkaran küçük bedenin yüzünü yıkadıktan sonra Hazan gerirdiği havluyla yavaşça ıslak yüzü silip Yağız'a seslendi, "Hadi siz içeri geçin. Oturun biraz... Hadi bi'tanem."

Biraz sakinleştikten sonra Tolga'nın ilaçlarını içiren Yağız, çizgi film açıp dizindeki saçlarda elini gezdirirken telefonuna gelen mesajlara göz atıyordu. Hazan ise Fazilet ve Ece'yi arayıp durumu anlatmıştı. Fazilet, Sadık'ın Yağız'dan bahsettiğini söyleyip sadece bu kadar erken evlilik kararı almalarına gönlü razı gelmese de ucunda bir çocuk olduğundan birkaç haftaya İstanbul'a geleceklerini söyledi.
.

Çalan kapıyla Hazan, içeriye seslendi, "ben bakarııımm... Duygu!! Hoşgeldin gel,"
Duygu ve Ahmet heyecanla salona girip koltuktaki Yağız ve ayaktaki Hazan'a dönerek mutlulukla gülümsemeye başladılar, "Öğrendiniz mi?" Yağız ve Hazan birlikte sormuştu.

Duygu çantasından çıkardığı paketi yavaşça açıp içindeki tulumu çıkardı.
Tulum pembeydi, yani Duygu'nun bebeği kızdı. Yağız, büyükçe sevinip, dizindeki bedenin de kalkmasıyla Duygu'ya içtenlikle sarıldı. Ahmet'le de şakalaşıp gülüşmüşlerdi.

Hazan'ın ısrarıyla oturarak sohbetlerine devam ettiler. Duygu, Ece'nin nasıl olduğunu sorduğunda biraz gerilseler de Hazan iyi olduklarını annesinin evlilik kararını anlattı.

Ahmet, Yağız'a dönüp fısıldadı, "Abi kayınpeder zaten sıkıntı bir de cicikayınpeder... Allah sabır versin, şimdiden geçmiş olsun kardeşim."

Yağız bıkkınlıkla kızların sohbete daldığını kontrol edip Ahmet'e döndü, "Abi sorma ya, daha da beter haldeyim. Bizim iş baya karıştı..." Üstünkörü olayı anlatan Yağız ve Ahmet derince sohbete dalmıştı.

Yağız dizindeki başın kalkmasıyla küçük bedene dönmüş, o ise kulağına yaklaşıp susadığını söylemişti. Yağız elinden tutup mutfağa ilerlerken Hazan'a göz kırpıp işaret verdi.

Yağız ve Tolga'nın uzaklaşmasıyla Hazan, kısaca nikah mevzusundan bahsetti. Tolga'nın yanındayken evlat edinme konusundan bahsetmek istemediklerinden sadece düğünden konuşmalarını rica etti. Duygu çok sevinmiş ve böyle güzel bir şey yapmalarıyla gurur duyduğunu söylemişti.

Yağız ve Tolga'nın dönmesiyle düğün hakkında konuşmaya başladılar. İkisinin de çok fazla çevreleri olmadığından küçük bir kutlama şeklinde yapacaklardı. Birkaç haftaya Fazilet ve Ece gelecek, 1-2 aya herşey halledilecekti.

Yağız, sitemle Duygu'ya dert yanmıştı, "Duygu, Hazan'a birşey söyle, gelinlik giymeyeceğim diyor?" Duygu büyük tepkisiyle Hazan'a dönüp heyecanla konuşmaya başladı.

Uzun sohbetlerin ardından Ahmet nöbete gideceğinden veda etmiş, Duygu da onunla birlikte evine geçmişti.

Akşam yemeğinin ardından bir süre Tolga'yla oyun oynayıp ilaçlarını içirdikten sonra uyutarak Hazan'ın odasına geçtiler. Yapılacak bir sürü işleri vardı. Herşeyin sağlıklı ilerlemesi için öncelikle plan yapmaya karar verdiler.

Hazan yapmaları gerekenleri yazmaya başladı;
• Nikah günü alınacak.
• Düğün alışverişi yapılacak.
• Şirket için mekan bakılacak. Eksik çalışanların yerine alım yapılacak.
• Esirgeme yurduna gidilecek. Koruyucu aile süresi uzatılacak.
• Çift terapisine başlanacak.
• Tolga için misafir odalarından biri çocuk odası yapılacak.
• Hazan'ın evi boşaltılacak.
•Yağız'ın yatak odası yenilenecek.

Hazan elindeki listeyle Yağız'a baktı, "Çok fazla şey var, nasıl yetişeceğiz Yaışşş?" Tolga gibi söyleyip gülümsediğinde Yağız da seslice gülmüştü.

Yağız, Hazan'ın yanağına kondurduğu öpücükle, "Merak etme bi'tanem. Herşey hallolacak. Yarından sonra Tolga'nın okula gidebileceğini söylemişti doktor. O okuldayken biz de işlerimizi hallederiz... Hadi yatalım artık." Sıkıca sarıldığı bedenden ayrılıp gidecekken gülüşünü gizleyip tekrar döndü, "Hazan... Şimdi düğüne Sadık amca da gelecek ya... Cansu'yu da çağırsak?"

Hazan, Yağız'ın sırf onu sinirlendirmek için yaptığını bildiğinden rahat görünmeye çalıştı, "Arkadan Ümit Besen Nikah masası da açarız, karım olacaktı baldızım oldu dersin... Sonra da tarihe koca koca harflerle ismini yazdırırsın, 'Düğün günü kravatıyla boğulan damat diye'... Ben de artık Ahmet'in arkadaşı neydi adı?.. Heh- Emir'! Emir'in omzunda teselli bulurum n'apiyim..."

Yağız bir anda bozulmuş, kendi bacağına sıktığını fark etmişti, "Gereksiz herif, adını duydum bak tüylerim diken diken oldu... Neyse öyle çok kalabalık olmaz zaten. Cansu da gelmesin hamileymiş zaten... Hadi iyi geceler sevgilim."

Yağız huzursuzlukla çıkacakken Hazan sarılıp durdurdu, "Şaka yapıyorum sevgilimmmm. Çocukluk arkadaşın tabi ki çağırabilirsin. Anneme de söyledim zaten. Seni kızdırmak hoşuma gidiy-"

Hazan'ın cümlesi Yağız'ın dudaklarıyla yarıda kalırken hissettiği baskıyla sırtı duvarla buluştu. Hazan, Yağız'ın giderek ustalaşan dudak hareketlerine ayak uydurarak karşılık verip gülümseyerek ayrıldı, "Seni çok seviyorum adam."

Yavaşça Hazan'ın odasından çıkıp kendi odasına giderek Tolga'nın yanına uzanan Yağız yanındaki bedeni kontrol edip uykuya daldı.
.

Gece seslerle uyanan Yağız, kalkarak ışıklardan birini yakıp korku ve acıyla sayıklayan küçük bedene yaklaştı.
"I-ıııığh, bıraak. Ellemee... Acıyo bırakkk!" Tolga, geveleyerek sayıklasa da Yağız neyi sayıkladığını çok iyi anlamıştı. Çocuk çatılan kaşlarıyla büzülmüş, gözünden yaşlar akıyordu. Yağız dayanamayıp hafifçe seslendi, "Tolga! Tolga! Uyan abim, bi'şey yok rüya gördün. Bak, geçti. Ben burdayım..."

Uyanan beden sıkıca sarıldığı örtüyle bir süre bakındıktan sonra birşey farketmiş gibi örtüsünü daha da çekip ağlamaya başladı. Yağız yatağa oturacakken örtüde fark ettiği ıslaklıkla durumu anladığında kapı açılarak Hazan içeri girdi, "Yağız? Birşey mi oldu?"

Hıçkırıkları artarak iyice çarşafa gömülen küçük bedenin elini tutan Yağız, Hazan'a sessizce çıkmasını işaret etti.

Hazan'ın çıkmasıyla Yağız gözyaşlarıyla ıslanan minik yüze yaklaştı, "Tolga~ hadi kalk, gel bana. Üstünü değiştirelim... Abicim, bunda birşey yok ki... Olur bazen böyle kazalar. Hadi gel, üzme kendini de beni de..." Yavaşça küçük bedeni kucağına alan Yağız, banyoya giderek hâlâ içini çeken çocuğun üzerini çıkarıp küçük bir duş aldırdıktan sonra temiz kıyafetler giydirdi.

Elinden tuttuğu küçük bedenle Hazan'ın odasına ilerleyip kapıyı tıkladı, "Hazan Hanım, Tolga biraz sizinle kalabilir mi? Benim birazcık işim var..."

Hazan yatakta doğrulup yana kayarak kollarını kocaman açtı, "Ben böyle yakışıklı bir adamı kabul etmez miyim hiç? Koş kuzucuk yanıma, koş koş."

Bakışlarını yerden kaldırmadan yavaşça yatağa yaklaşan bedene uzanan Hazan, belinden tuttuğu küçük bedeni yukarı doğru kaldırıp yatağa uzandı, "Uçan bi' çocuk var burda... Süpermen mi acaba bu?"

Yağız, yataktaki ikiliye kocaman gülümseyip yatak çarşaflarını değiştirmeye gitti.

Yarım saat sonra geri dönerek yavaşça girdiği odada, yarı bedeni göğsündeki çocuğu sıkıca sararakþtþt uyuyan Hazan'ı gördüğünde bu manzarayı ölümsüzleştirmek için biraz daha yaklaşıp ikilinin fotoğrafını çekerek odadan çıktı.

Fortsæt med at læse

You'll Also Like

11.5K 573 13
Gürültülü bir mahallenin gürültülü kasetçisinde sessiz bir kız Vereceği kasetleri karıştırırsa Ne olur?
257K 20.7K 61
(Sukeyna) Rabbim ömür boyu sevdanızı daim eylesin canım. -(Gülnur) Aminnnnn canım. Rabbim inşallah seni de sevdiğin ile evlendirir. -(Sukeyna) Aminn...
11.9M 580K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
223K 20.8K 27
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin