Kaya kollu adam üzerime doğru koşarken kılıcımı yavaşça kınından çekerken 'Cidden bu kadar berbat birisine karşı zorlandım mı?' diye düşünmekten kendimi alıkoyamamıştım.
Dümdüz herhangi bir plan olmadan üzerime koşan kötüye bakarken, onun attığı yumruktan sıyrılıp onun arkasına geçerek tendonlarını kestim. Dengesini daha fazla sağlayamadan yere yıkılırken, hemen yeraltı fareleri geldi -sanki bu anı bekliyorlardı-.
[Yetenek Amiral Kılıç Ustalığı aktive oldu.]
Gelen sıçanları da hızlıca öldürdükten sonra, önceki seferde Yaoyorozu ile buluştuğum alana gittim. O hala orada kendisine doğru gelenlerle dövüşmeye devam ediyordu. Kara alevlerimi kullanarak ona yaklaşan bazı kişileri ondan uzağa savururken hızlıca yanına koştum. Bir şekilde önceki seferden daha koordineli hareket edebiliyorduk.
Galiba önceki seferde birlikte çalıştığımızdan dolayıydı. Etrafımızdaki tüm canavar ve kötüleri alt ettikten sonra Yaoyorozu'nun öldürmek yerine sağ bıraktığı tüm canavarları öldürdüm. Yaoyorozu bana anlamlandıramadığım tuhaf bir ifadeyle bakarken ''Şey onlar insan değil, bilinçsiz canavarlar sadece.'' dediğimde sadece başıyla onayladı.
Bu esnada Jirou'da bize katılmıştı, yorgun gözüküyordu ve arkasından gelen bir kötü sürüsü vardı. Ellerimin titremesini engelleyemeden ileri atılıp ona yaklaşan kişilerin omur bölgelerine kılıcımın kabzasıyla vurmaya başladım, birkaçını bu şekilde haklayabilsem bile hepsi için bu saldırı kesinlikle yetersizdi.
Kara alevlerimi bir hilal şeklinde fırlatacağım esnada o yüksek sesli hoparlörler sayesinde tekrardan dikkatim dağıldı ve kaçınmayı başaran bir kötü tarafından yüzüme yediğim bir yumrukla yaklaşık on metre uçarak Yaoyorozu'nun yanında durabildim.
[Takımyıldızı Gizemli Entrikacı saldırınızın engellenmesinden hoşnut kalmadı.]
[Takımyıldızı Altın Başlığın Esiri tekrar denemenizi umuyor.]
[Takımyıldızı Deniz Savaşı Tanrısı cisimleşeni adına özür diliyor.]
[200 jeton hibe edildi.]
Yerde yatmaya devam ederken kendim saldırmak yerine Jirou'nun da gelişmesi amacıyla ''Jirou bir stigman varsa lütfen kullanabilir misin?'' diye sordum.
Beni başıyla onayladığını görebiliyordum ama nasıl yapacağını bilmediğinin farkındaydım, bu yüzden o sormadan cevaplamaya karar verdim ''Kullandığını düşünmen yeterli olacaktır.'' dedim.
Bir kaç saniye hareketsiz kalıp gözlerini kapadıktan sonra gözlerini geri açtığında mavi bir parıltının gözlerinde belirdiğini görebiliyordum. Galiba bu bakışı kaç kere görürsem göreyim çok güzel olarak nitelendirilebilirdim.
[Kyouka Jirou stigması 'Hayalet Donanma'yı kullanıyor.]
10 tane yarı saydam mavi gemi belirirken önceki seferdekiyle aynı şekilde bağırdı galiba ''Tüm düşmanları etkisiz hale getirin!'' Gemilerden sekizi her bölgeye dağılıp top atışlarına başlarken, dağın diğer tarafında çok büyük bir yıldırım gözüktü.
Hızlıca ayaklanıp oraya giderken saçma şekilde konuşan Kaminari'yi görünce bu sefer kahkahamı tutamadan güldüm. Ona omzumla destek çıkarken diğer ikisinin yanına ilerledim, Kaminari'yi onlara bırakırken ''Yaoyorozu lütfen bu ikisine dikkat et, ben şimdi gideceğim.'' dedim.
Kostümümün arkasından tutarken ''Sen neden burada kalmıyorsun? Ayrıca Jirou da iyi gözüküyor.'' dedi, orada kalmamı istediği çok belliydi ama yapamazdım işte. O nomu denen varlıkla bir rövanşım var sonuçta.
Ona dönerken ''Kaminari şu anda bitkin olsa da yakında düzelecektir, Jirou ise 10 dakika kadar sonra yorgunluktan hareket dahi edemeyecektir. Kullandığı yetenek ok fazla enerji isteyen bir şey sonuçta.'' dedikten sonra onun gözlerine bakarak ''Burada tamamen güvenebileceğim tek kişi sensin.'' dediğimde beni istemese bile yavaşça bıraktı.
[Takımyıldızı Altın Başlığın Esiri havalı durduğunuzu düşünüyor.]
[100 jeton hibe edildi.]
Kara alevlerle birlikte havalanmak için bir patlama oluştururken Nomu'yu hala nasıl yenebileceğimi düşünüyordum. Ben merkeze doğru yaklaşırken Nomu'nun Aizawa-sensei'yi yere vurarak patakladığını görebiliyordum. Gökyüzünde dengemi sağlamaya çalışırken bir alev topu fırlattım ama o sisli eleman nereden geldiğini anlamadığım bir şekilde belirerek alev topumu arkama ışınladı.
Aldığım ani darbe ile otuz metre yüksekten yere düşerken ''Lanet olsun!'' diye bağırabilmiştim sadece.
[Takımyıldızı Altın Başlığın Esiri kahkahalar atıyor.]
[Takımyıldızı Gizemli Entrikacı mükemmel bir iniş şekli olduğunu belirtiyor.]
[Takımyıldızı Abisal Kara Alev Ejderhası bu düşüşe hayran kaldı.]
[Takımyıldızı Alevin Şeytanvari Yargıcı çok tatlı düştüğünüzü düşünüyor.]
[Takımyıldızı Epiloğu Bekleyen Okuyu bu düşüşe tam puan verdi.]
[500 jeton hibe edildi.]
Kafa üstü düştüm ve boynumu kırarak ölebilirdim, siz ise buna gülüyorsunuz. Size de lanet olsun.
Yerden boynumu tutarak kalkarken ''Büyü gücüne 7.000 diğer tüm istatistiklere 5.000 jeton yatır.'' diye mırıldandım.
[Büyü Gücü SV.33 -> Sv.39]
[Fizik Sv.37 -> Sv.41]
[Güç Sv.40 -> Sv.43]
[Çeviklik Sv.45 -> Sv.47]
Tomura eliyle Tsuyu'nun yüzüne dokunacağı sırada öncekinden farklı olarak ''Smaaash!'' diye bağıran Izumi ile duraksadı, Aizawa-sensei ise özgünlüğünü aktif etmiş haldeydi. Nomu onun kafasını yere gömdükten sonra gözümün zar zor yetişebildiği bir hızda Tomura ile kardeşim arasında durdu.
Tomura, Izumi'ye bakarak ''Bir All Might fanısın galiba, Nomu öldür onu!'' dediğinde bir saniye bile düşünmeden Nomu'ya saldırıya geçtim.
Nomu yumruğunu yüzüme geçireceği esnada yerde kayarak bu saldırıdan sıyrıldım ve onun sırtına yapıştım. Izumi ne yaptığıma bakarken ''Aizawa-sensei'yi de alıp kaçın. Sadece 15 saniyeniz var.'' diye bağırdığımda Mineta hiç beklemediğim şekilde onlara öncülük ederken Aizawa'yı da alarak merdivenlerden çıkarak girişe ilerlemeye başladılar.
Tomura gülümserken ''Nomu'ya zarar veremezsin velet, o All Might'ı öldürmek için tasarlandı.'' dediğinde daha da tedirgin olmuştum ama heyecanlanmıştımda.
Isıyı Nomu'nun bedenine yayarken yüzümde bir sırıtış oluşmaya başlamıştı. Isıya dayanıklı olması gereken kıyafetimin kolları da yanmaya başlarken, acı direncine rağmen hissedebiliyordum. Derimin diri diri yanışını ama sanırsam adrenalin seviyem görmezden gelmemi sağlıyordu.
Alevler bir patlama şeklinde kollarımdan yükselirlerken ''Kara Alevlerin İlk Formu: Cehennem Işını'' diye bağırdım.
Kara alev ışını bu lanet canavarın içinden çıkmaya çalışırken bedenim daha da fazla yanıyordu, Sonunda ise bir patlama ile canavarın göğsünü delmeyi başardığımda yorgunlukla yere yıkılmıştım. Eskisine nazaran çok daha fazla olan büyü miktarım bile yetersiz hissettirmişti.
[Büyü gücünüz tükendi.]
[Nomu iyileşme Sv.6 kullanıyor.]
Nomu'nun yere yıkılmasını beklerken göğsündeki deliğin kapanmaya başladığını gördüğümde Tomura'nın o şeytani sırıtışını arkamda hissedebiliyordum, sonrasında kahkaha atarak ''Cidden absürt bir güçtü ama Nomu bununla yenilmez.'' dedi ve kahkahasına devam etti. Şu anda hissettiğim tek bir duygu vardı.
Acizlik.
Tomura yüzünü bana yaklaştırırken ''Ama ne yazık ki burada öleceksin.'' dediğinde Nomu'nun üzerime doğru geldiğini görebiliyordum.
Bunu cidden kullanmak istemiyordum ama şimdi kullanmayacaksam ne zaman kullanacaktım, yanmış kolumu ileri doğru uzatırken boyut çantasını açıp içinden 'Yardım Kuponu'nu çıkardım. Kuponu tüm gücümle yırtarken Bihyung yanımda belirmişti ve Nomu'yu dondurmuştu.
Bana bakarken ''Yardım çağrınızı duydum, dileğinizi dinliyorum ilk cisimleşen.'' dedi saygılı bir tonda.
Yüzünde bu sefer bir gülümseme oluşturan ben olurken ''Nomu başta olmak üzere tüm canavarları öldür ayrıca hiçbir insanın ölmesine izin verme.'' dediğimde Nomu'nun beyni gibi gözüken yere dokundu.
Sonrasında ise ''Yok ol.'' diye mırıldandığında Nomu'nun kafatası parçalara ayrılmıştı ama yine iyileşiyordu. Bihyung sinirli bir şekilde kafatasını binlerce parçaya ayırdı, sonrasında on binlerceye, iyileşemeyeceği noktaya gelene kadar buna devam etti.
Tomura dehşetle Bihyung'a bakarken ''Kurogiri, çabuk gel. Kaçıyoruz.'' diye bağırdığında o sisli eleman gelip onu da yutarken kayboldu.
All Might U.S.J'nin kapısını parçalayarak içeri girerken yüzünde kızgın bir ifadeyle ''Öğrenciler korkmayın çünkü ben buradayım.'' diyerek girdi.
Çöp herif cidden gecikmişti, ah benden bu kadar. Gerisi ile Bihyung ilgilenecektir zaten, acı direnci deaktive olmadan uyumalı veya bayılmalıyım.
Sonrasında gözlerimi huzursuzca kapadım, boş bir rüya galiba... Hatırladığım tek şey ufak siyah saçlı, yüzünde bir yara bandı bulunan bir çocuk, gerisi yok.
Gözlerim dinlenmiş ama hala huzursuz bir hisle geri açtığımda beyaz bir tavanı görebiliyordum. Acaba öldüm mü?
Etrafıma baktığımda ise yatağımın yanında bulunan sandalyede oturmasına rağmen, yatağıma uzanarak uyumakta olan Izumi'yi görmüştüm. Onu öylece bırakmaya karar verip yataktan ayrılırken üzerime bağlanmış her şeyi bir saniye bile tereddüt etmeden söktüm.
Anlaşılan hastanedeydim, lavaboya girip etrafta kimsenin olmadığına emin olduktan sonra görünmez bir şekilde beni izleyen Bihyunga'a ''Hey Bihyung, neler olduğunu anlat.'' dedim.
Sarı yıldırımlar eşliğinde normal bir görünüşle belirirken ''İsteğine uydum ve oradaki tüm canavarları öldürdüm, All Might'ta kötülerin alt edilmesine yardım etti. Sonrasında ise seni buraya taşıdılar.'' dedi, bu şerefsiz senaryo ödülü ve jetonlardan hiç bahsetmiyordu.
Elimi açarken ''Mesajları, jetonları ve senaryo ödüllerini ver. Eksiksiz bir şekilde. Unutma senin öldürdüğün canavarları da ben öldürmüş sayılırım.'' dediğimde homurdandı.
Birkaç saniye sistem ekranlarıyla uğraştıktan sonra bildirimler akın etmeye başladı.
[Takımyıldızı Alevin Şeytanvari Yargıcı iyi olup olmadığınızı merak ediyor.]
[Takımyıldızı Epiloğu Bekleyen Okuyucu iyileşeceğinize inancı tam.]
[Takımyıldızı Gizemli Entrikacı ölmemenize karşı şok oldu.]
Ölemediğimi söylesem ne derdin acaba?
[Takımyıldızı Adaletin Kel Generali bu savaş yaralarınızı imzanız olarak saklamanızı öneriyor.]
[Takımyıldızı Talimin Yenilmez Avatarı harika bir dövüş olduğunu düşünüyor.]
[Takımyıldızı Kolunu Parçalamış Murim Prensi bir dahaki seferenet bir zafer kazanmanızı diliyor.]
[Takımyıldızı Abisal Kara Alev Ejderhası son ana kadar kozunuzu saklama sebebinizi merak ediyor.]
Kullanmamak istemiştim, oldukça değerli bir şeydi sonuçta.
[Takımyıldızları yakın zamanda iyileşmenizi ve onlara izleyecek daha iyi şeyler sunmanızı umuyor.]
[5.700 jeton hibe edildi.]
[Öldürülen canavar sayısı hesaplanıyor...]
[36.880 jeton hibe edildi.]
[Ana Senaryo #3 tamamlandı.]
[Görev ödülleri hesaplanıyor...]
[40.000 jeton hibe edildi.]
[Rastgele yetenek çarkı edindiniz.]
Elimde ufak bir çark belirirken onun üzerinde yazanları okumaya başladım:
Gök Yaran Kılıç Ustalığı
Ressamlık
İyileşme
Aşçılık
Uykulu İyileştirme
Kanatlar
Mimarlık
Bilgenin Gözü
Mucizevi İyileştirme
Çelik Beden
Karartma
One For All
Kahinlik
Sis Yayılımı
Bariyer
Böcek Manipülasyonu
Poker Yüz
...
Ben okudukça çarkta daha fazla saçma ve güzel seçenek belirirken heyecanla çarkı çevirdim. Yüzlerce yeteneğin adı gözümün önünden geçerken heyecanla durmasını bekliyordum.
Sonunda durduğunda ise hayal kırıklığına uğradığım kesindi. Sonuçta Yoo Joonghyuk'a ait onlarca yetenek geçmişti ve sonda durduğu şey ona ait olmayan bir yetenekti. Ne olurdu ki Gök Yaran Kılıç Ustalığı veya Muhteşem Öz Savunma verseydi ya da en azından Mucizevi iyileşme...
İstediğim yetenekleri düşünürken önüme gelenle sadece iç çekebildim, yeni bir yetenek edinmek güzeldi ama buna cidden ihtiyacım var mıydı?
[Yetenek 'Tercüman' elde edildi.]
<Yetenek Listesi>
Yetenek Adı: Tercüman
Özelliği:
Kullanıcının, okuma veya dinleme yoluyla maruz kaldığı herhangi bir dili spontane olarak anlamasını ve öğrenmesini sağlar. Ayrıca o dilde konuşma becerisi kazanır.
Ayna da solmuş yüzüme bakarken ''Galiba artık Present Mic'in dersine girmeme gerek kalmadı...'' diye mırıldandım. Baya baya bu yetenekler derslere girmeme gerek kalmamasını sağlamaya başlıyordu.
[Takımyıldızı Epiloğu Bekleyen Okuyucu iyi tarafından bakmanızı istiyor.]
''İyi tarafı mı var?'' diye mırıldandım. Soruma direk mesaj yoluyla cevap verdi, diğer takımyıldızlarının görebileceği bir bildirim atmak yerine.
Epiloğu Bekleyen Okuyucu: Artık her dilden kitap okuyabilirsin.
Ücretlendirilmiş İlk Kişi: Ok...
Bu konuşmayı sürdürmenin anlamı yoktu.
[Takımyıldızı Altın Başlığın Esiri bunun berbat bir yetenek olduğunu söylüyor.]
[Takımyıldızı Gizemli Entrikacı hak verdi.]
[Takımyıldızları bu yetenek hakkında iki kutuba ayrıldılar.]
Onları kendi aralarında olan kavgalarıyla başbaşa bırakarak hastane odama geri döndüm. Bir anlığına birisinin bağırışını duyar gibi olduğumda elimi hızlıca boyut çantama attım.
[Yetenek Odak Noktası aktive edildi.]
''Izuku neredesin?'' diye bağıran kız kardeşimi duyunca bunu görmezden gelerek sessizce hastane odama gittim.
[Yetenek Saklanma aktive oldu]
Yatağıma geri uzanırken nitelik penceremi açmaya çalıştığımda hiç beklemediğim bir bildirimle karşılaştım.
[Oluşmakta olan yetenek bu aktiviteyi kısıtladı.]
''Bihyung!'' diye bağırdığımda önümde beliren tüy yumağına ne olduğunu sorarcasına bakıyordu. Derin bir nefes alıp ''Nitelik pencereme erişemiyorum. Bunu düzeltebilir misin?'' diye sordum.
Sonrasında benim nitelik pencereme bakmaya çalıştığında ikimizinde gözlerinde mavi yıldırımlar belirdi ve ikimizde gözlerimizi tutarak geri çekildik.
[Oluşmakta olan yetenek aktive oldu.]
Tekrar denedi ve tekrar acı çektik. Yaklaşık 20 seferin sonunda pes edip ''Zaten tüm yeteneklerini not defterine yazmıyor musun?'' diye sordu, beceremeyince nasıl bunu diyebilirsin?
Onun kafasına hafifçe vururken ''Beceremedin değil mi?'' diye sordum.
Bihyung başıyla onaylarken ''Evet beceremedim ama bunun çokta önemi olmamalı değil mi?'' diye sorduğunda yorgunlukla cevapladım.
''Aslında önemliydi ama elimizden bir şey gelmiyor sonuçta, neyse yazık oldu.'' dedikten sonra telefonumdaki not defterime yeni yeteneğimi ve özelliklerini yazdım.
Bu arada telefonuma bir şey olsa bile bu bilgiler sağlam kalacaktı. Sonuçta boşuna 26 farklı yedek dosyasını hazırlayıp, bununla yetinmeyip hepsini farklı bulut dosyalarına kaydetmedim ve unutmadan not defterimde de yazıyorum.
[Takımyıldızı Entrikacı ve Okuyucu yetenek bahsinden ötürü muzip bir şekilde gülüyorlar.]
[Bir çok takımyıldızı bu bahiste çok fazla jeton kaybettiklerini düşünmeye başladılar.]
[200 jeton hibe edildi.]
En azından iyi haberlerde var, sonuçta kazancın yarısını ben alacaktım ama daha hala ne olduğunu öğrenemedik.
...
Ben bir gün hastanede yattıktan sonra hafta sonu tatilimde taburcu oldum. Kaybettiğim bir günü yoğun bir antrenman programı ile telafi ediyordum şu anda.
Keşke yanımda gereksiz olan şu iki mahluk bulunmasaydı. All Might sayesinde U.A'de çalışmak için izin alabilmiştik ama benimle gelmelerini cidden beklemiyordum. Şu anda bulunduğumuz yer ise ironik bir şekilde U.S.J'ydi.
Onlardan uzak olarak gördüğüm dağ bölgesinde kılıcımla antrenman yaparken olabildiğince fazla yeteneği de aynı anda kullanmaya çalışıyordum. Çok fazla yeteneğim var gibi gözükse de çoğu işlevsiz şeylerdi, bu yüzden onları seviye atlatacak vaktim olmuyordu.
Ben kılıcımı savurmaya devam ettikçe ablam Lee Jihye'nin silüetini görür gibi oldum, bana karşı saldırılar yapıyordu. Bu rüya bölgemde yaptığım dövüşe benziyordu.
Zayıf mavi bir ışıltı kılıcımdan çıkarken hareketlerim daha da doğal hissettiriyordu.
[Takımyıldızı Deniz Savaşı Tanrısı sizi izlerken duygulandı.]
Kılıcım belirli bir akışı takip ediyormuşçasına ilerlerken kendimi tamamen o akışa kaptırmıştım.
Sağdan ilerle ve yüksel, yavaşça iner gibi yapıp sola doğru savur, sonrasında sağına doğru atak yap...
Izumi'nin beni tutması ile kendime gelirken kendimi tamamen kaptırdığımı ve aşırı yorulduğumu fark ettim. Hızla yere uzanırken sadece ''Su...'' diye mırıldanabildim.
Izumi beni dik oturacağım şekilde kaldırıp suyu içmeme yardımcı olurken ''Izzy ne zamandır aralıksız o kılıcı savuruyorsun?'' diye sordu, benim zaman kavramını tamamen yitirdiğimi fark etmeden.
Şaşkın bir ifadeyle kafamı kaşırken ''Geldiğimizden beri galiba.'' dediğimde kafama ani bir şaplak yedim.
Izumi sinirlenmiş bir şekilde ''Daha yeni taburcu oldun ve yaptığın ilk şey 9 saat boyunca dinlenmeden kılıç sallamak mı?'' diye sordu, bu kadar olmasını beklemiyordum açıkçası.
Elimde oluşmuş nasırlara bakarken ''Nomu denen canavara karşı zayıftım ve en güçlü kozumu feda etmek zorunda kaldım Izumi, eskisi gibi çalışmaya devam edersem kesinlikle yine kaybederim. Öyle bir canavarı yenmek istiyorsam insanlık sınırlarını aşmam gerekebilir.'' dedim.
[Takımyıldızı Deniz Savaşı Tanrısı sözlerinize hayran kaldı.]
Izumi bana bakarken ''Hey Izuku o zaman şimdi benimle dövüş eğer kazanırsan çalışmalarından bir daha şikayet etmeyeceğim.'' dediğinde, onu başımla onaylayarak karşısına geçtim.
All Might aramıza geçerken ''Öyleyse ben hakem olacağım.'' dediğinde onun sıska formunda olduğunu daha yeni fark etmiştim.
İkimizde başımızı sallayarak onaylarken Izumi yumruklarını sıkmış bir dövüş pozisyonu alırken, ben ise kılıcımı belindeki kınına geri sokmuş ve başlama işaretiyle çekmeye hazır bekliyordum.
[Takımyıldızı Deniz Savaşı Tanrısı size bir görev veriyor.]
[Ödüllü senaryo oluşturuluyor...]
[Çoğu takımyıldızı bu maçı kazanmanızı umuyor.]
[Takımyıldızı Altın Başlığın Esiri böyle bir kapışmaya gerek olmadığını düşünüyor.]
Abisal Kara Alev Ejderhası: Ona her şeyinle saldır insan!
[Takımyıldızı Alevin Şeytanvari Yargıcı kimi desteklemesi gerektiğini bilmiyor.]
[300 jeton hibe edildi.]
Bu savaşı kazanamamam beni eğiten Lee Jihye'ye hakaret olurdu, kesinlikle kazanmalıyım.