hotter than hell 'hyunin

By scullyoon

126K 10.1K 15.7K

cehennem oldukça sıcaktı, lakin hwang hyunjin bir şeytandı ve kendisi cehennemden daha sıcaktı. More

0 - "Hotter Than Hell."
1 - "Ne doğru ki zaten?"
2 - "Beni tamamiyle kabullenmelisin, tamamen."
3 - "Benim cehennemime girersen, bir daha çıkamazsın."
4 - "Merak etme, imzam üzerine çok yakışacak."
6 - "Bu öğrencinize yardım etmeyecek misiniz, Monsieur?"
7 - "Seninle vakit geçirmeyi sevdim."
8 - "Sen benimsin."
9 - "Peki size özel bir hediye versem?"
10 - "Bu yaşadığım en güzel zıtlık."
11 - "Benim istediğim şey sensin."
12 - "Seni seviyorum."
13 - "Bu canavarı yaratan kişi sensin."
14 - "Diğerlerinin ne düşündüğü umurumda değil."
15 - "Arzuladığımız bu değil, biliyorsun."
16 - "İşte benim oğlanım."
17 - "Uyandığım her gün seni görmek istiyorum."
18 - "Beni seçtiğin için teşekkürler."
19 - "Senin için deliriyorum resmen."
20 - "Gözlerime bakarken de söyle beni sevmediğini."
21 - "Sana hükmetmemi seviyorsun, itiraf et."
22 - "Ben sana hiç doyamıyorum."
23 - "Öğrencim değilmişsin gibi."
24 - "Benim ol, sonumuza dek."

5 - "Bana ihtiyacın olduğunu ikimiz de biliyoruz."

7K 536 717
By scullyoon

two feet, love is a bitch

"i'm tryin'
i'm tryin' not to forget my words
'cause when I'm around you, i tend not to changin' my mind"

-

Sabah yataktan kendimi resmen sürükleyerek kaldırmıştım. Kalçam ve başım daha önce hiç ağrımadığı gibi ağrıyordu. Eh, dün geceden sonra bu oldukça normaldi. Ayağa kalkıp rahatça yürüyebiliyor olmama minnet duymalıydım.

Ben sonuçta aramızda bir şeyler geçtiği için, okulda bana biraz da olsa farklı davranır sanıyordum. Ama çok yanılmışım. Yüzüme bir kere bile bakmamıştı. Tıpkı eskiden 78 kişilik amfide, onun için görünmez olduğum zamanlardaki gibi... Bunun için şikayet edemezdim, bunu ben seçmiştim sonuçta, şikayet etme hakkım yoktu.

Aslında amacıma ulaşmıştım. Hwang Hyunjin'i arzulamış ve bir bakıma onu elde etmiştim. Ama bu buzdağının yalnızca görünen kısmıydı. Sadece bir kısmını görüyordum onun şeytanının. Ve görebileceğim şeylerden korkmaya başlamıştım. Gerçi, bu yola bir kere çıkmıştım. Vazgeçmeye niyetim de hala yoktu. İçimdeki korku, ateşimi günbegün körüklüyordu. O ise bir canavar gibi benim korkumdan zevk alıyor, korkum onu besliyordu. Bu yüzden korku, ikimiz içinde iyiydi.

"Notre classe est finie, tu peux partir*." dediğinde sıranın üzerindeki kitaplarımı yavaş hareketlerle sırt çantama yerleştirmeye başlamıştım. Bu sefer onunla sona kalabilmek için değil, sadece canım acıdığı için yavaş hareket ediyordum.
(*Dersimiz bitmiştir, çıkabilirsiniz.)

Ona trip atmayacak, kendimi geri çekmeyecektim. Kendimi geri çekersem, peşimden koşabilecek bir tip değildi. Aynı şekilde aramızdaki ilişki de o şekilde değildi. Haliyle hiçbir şey olmamış gibi yapıp içime atacak ve unutacaktım.

Yavaşça ayağa kalktım boş amfide ve merdivenlerden çıkıp tam amfiden çıkacağım sırada kutsal sesini işittim. "Étudiant* Yang!" Adımlarım duraksadı ve hafifçe arkama dönüp ona baktım. Hızlıca yanıma geldi merdivenleri çıkarak ve ellerini rahatça kumaş gri pantolonunun ceplerine yerleştirip benimle beraber koridorda yürümeye başladı.
(*öğrenci)

Rahattı.

Etrafımızda onca öğrenci, öğretmen varken o çok rahattı. Bunun sebebini ise bir öğrenci öğretmen olarak konuşacak olmamıza başlamıştım. Okulda sadece bir öğrenci ve öğretmendik sonuçta.

Taa ki o, "Arkan daha iyi mi?" diyene kadar öğrenci ve öğretmendik. Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Evet Monsieur. Dün verdiğiniz krem sayesinde daha iyi." dediğimde anladığını belirterek kafasını sallamıştı aşağı yukarı. Yaralarım da iyileşmiş sayılırdı, sadece hafif bir ağrım vardı o da fazla yormuyordu beni.

"İyi olman güzel, çünkü yarın ihtiyacın olacak." dediğinde kaşlarımı çattım. "Nasıl yani?" dedim sorgular bir şekilde. Etraftan geçenler bizi duymuyordu, çünkü hem daha uzağımızda kalıyorlardı hem de biz biraz kısık sesle konuşuyorduk.

"Yarın ilk sizinle dersim var yine." diye açıkladığında kaşlarım olabilirmiş gibi daha çok çatılmıştı.

"Yarın diyorum Jeongin, kendini çok zorlama bugün. Yarın ben seni zorlayacağım çünkü, her ne kadar sen iyiyim desen de ilk gün için fazla üstüne gitmişim belli ki." dedi ve bir öğrencinin ona el sallamasıyla beraber bana görüşürüz diyerek onun yanına ilerlemeye başladı.

Çok değişik biriydi o. Onu anlamak imkansız gibi bir şeydi. Umarım bir gün başarabilirdim.

...

"Vizelerde boku yedin Jeongin. Git biraz ders çalış aptal herif." diyerek kafama, yatağımdan aldığı yastıklardan birini fırlatan Felix'e göz devirdim ve yastığı kucağıma koydum. "Çalışma masanda oturuyorsun ama çalışmıyorsun. Nasıl iş bu?" dediğinde güldüm.

"Normalde buraya oturmuyorum bile, bugün oturasım geldi." diyerek alt dudağımı ısırdım.

"Bütün yatağımı kaplıyorsan işte.." dediğimde arkasında yaslandığı yastığı eline alıp bana fırlatmıştı. "Pislik!" dediğinde güldüm ve o yastığı alıp ona daha yavaşça geri attım.

"Ee senin şu Hwang'dan ne var ne yok?" dedi konu açmak için. Ona bulaşmamam gerektiğini bana belki de binlerce kez dile getirmişti Felix. Ama ben iflah olmaz bir sürtük olarak tabii ki kendimi Monsieur Hwang'ın kollarına atmıştım! "Yarın zorlayacağım seni falan dedi." diyerek kestirip attım.

Ama o kestirip atmamış olacak ki yatakta biraz köşeye gelip bana yakınlaşmıştı. "Ne demek zorlayacağım seni dedi? Ne anlamda dedi, açsana biraz." dediğinde göz devirmeden edememiştim. "Sevgili anlamında dedi ya, biz sevgiliz ya hani gerizekalı." dediğimde kaşlarını çatıp yüzünü buruşturdu ve yatakta eski yerine geri döndü.

"Doğru, sizin ilişkiniz daha çok şeydir: 'Kırbaçlar, kelepçeler, loş ortamlar, inlemeler, arkada çalan The Weeknd şarkıları-" diyerek saydığın sona kadar gayet ciddi dinliyordum ki son dediğini duyduğumda kahkaha atmıştım. "Ne gülüyorsun? Tam sevişirken dinlemelik şarkılar yapıyor adam! Sadece dinlediğimde bile azıyoru-" diye devam ettiği sırada bana daha önce attığı, kucağımdaki yastığı kafasına atmıştım.

"Evet bence de ama böyle söylediğinde çok komik geldi kulağa." dediğimde iç geçirdi. "Seni küçük sürtük, işte benim en yakın arkadaşım.." dediğinde elimizi aynı anda uzatıp ikimizin bulduğu saçma bir tokalaşmayı yapmıştık.

Evet üniversite sona giden iki aptal için oldukça çocukça geliyordu bu kulağa.

Felix her ne kadar bana belli etmemeye çalışsa da içten içe Hwang'la olmamı hala daha istemiyordu. Bunu yüz ifadelerinden çözebiliyordum, ben ona açıklama yaptığım için sesini çıkartmıyor, bana belli etmemeye çalışıyordu.

"Neyse ben gideyim artık, saat iyice geç oldu. Yarın görüşürüz." diye mırıldandı Felix ve ayağa kalkıp kapıya ilerlemeye başladı. Ben de onu geçirmek için peşinden yürümeye başladığımda, Monsieur Hwang'ın yarın beni ne konuda zorlayacağını iyice merak etmeye başlamıştım.

...

Siktir, siktir, siktir ve koca bir siktir daha.

"Roma İmparatorluğu'nun daha sonraki dönemlerinde Galya, muhacirlikten ve Barbar akınlarından, özellikle de Cermenlerden nasibini almıştır." diyerek dersini anlatıyordu hiçbir şey yokmuş gibi. Dişlerimi uzun bir süredir geçirdiğim alt dudağım acımaya başlamış, aynı zamanda canım da fena acıyordu. Evet, beni zorlayacağını bana söylemişti ama bunu beklemiyordum!

Çok adaletsiz ve pis oynuyordu siktiğimin herifi.

Okula gelmemle beraber ilk dersimiz yine onunlaydı. Ve bugün onun dersi dışında bir dersim yoktu. Benim okula geldiğimi görür görmez kimseye belli etmeden erkekler tuvaletinde beni bir kabine sokmuş, ben sevişeceğiz diye beklerken beni öpmemişti bile.

Tek yaptığı şey ise şu anda beni delirten vibratörü içime sokmasıydı. Ve avcu arasına gizlediği küçük kumanda ile hızı yavaşça arttırıyordu.

Ardından ise beni sıkıca tembih etmişti. "Kimseye belli etme Jeong-ah, yoksa acısını daha fena çıkartabilirim. Ayrıca güvenli kelimeyi unutmasan iyi edersin." diyerek. Bu tembih değil bir bakıma tehditti! Manyak herif...

Şu an dersteydik. Ve çok zor durumdaydım. Çünkü içimde beni delirten, titreyen ve gittikçe hızlanan bir vibratör vardı. Evet, siktiğimin herifi bunu yapmıştı bana.

Tek yapabildiğim ise kimseye çaktırmadan, oturduğum amfide kıvranmaktı. Arada belli olmayacak bir göz ucuyla bana bakıyor ve belli belirsiz sırıtıp geri sınıfta gezdiriyordu gözlerini. Ondan şu anda öylesine nefret ediyordum ki şu içimdeki şeyi çıkarması için her şeyi yapabilirdim.

Hızını biraz daha arttırıp ders anlatamaya devam etti yine. "Beşinci yüzyıl sonlarında, Frank kralı I. Clovis, Galya'nın büyük bir bölümünü kendi hükümdarlığı altında birleştirmiş ve bölgeyi yüzyıllar boyu sürecek olan Frankların hakimiyetine zemin hazırlamıştır."

Fransızları sikeyim, Frank Kralını sikeyim, herkesi sikeyim. Şu an öyle kıvranıyordum ki içten içe dersi dinlemiyordum bile. Gerçi normalde de onun mükemmel ve kusursuz yüzüne bakmaktan dinleyemiyordum dersi ama aynı şey değildi!

Dersin sonu yaklaşırken, gözlerim artık seğirmeye başlamıştı. Boşalmam gerekiyordu, ama boşalamadığım için penisim çok fena durumdaydı. Hyunjin'den, şeytanından, canavarından, artık ne sikimse hepsinden nefret ediyordum bana bunu yaptığı için.

"Franklar 8. yüzyıla kadar Clovis'in mensup olduğu Merovenj Hanedanlığı tarafından yönetilse de bu sürecin ardından en önemli hükümdarları Şarlman olan Karolenj Hanedanlığı yönetimi devr almıştır. Şarlman'ın döneminde bölgedeki Frank egemenliği doruğa ulaşmıştır." dedi ve hızını, sanırım son seviyeye getirdi. Yanımda oturan çocuk bana garipser gözlerle baktığında kendimi sıkarak hiçbir şey olmuyormuş, her şey çok yolundaymış gibi yapmaya devam etmiştim.

Artık gerçekten zorlanmaya başlıyordum. Şu lanetler okuduğum ders ne zaman bitecekti acaba?

"Şarlman'ın Karolenj İmparatorluğu'nun batısında doğan ortaçağ Fransa Krallığı, Hugh Capet tarafından 987 yılında kurulan Capet Hanedanlığı himayesinde önem kazanmıştır." dedi ve önündeki kitabı kapattı.

Tanrı'ya şükür ders bitmişti artık ve içimdeki şu şeyi çıkarabilecektim, ardından ise rahatlayacaktım!

"Bugünlük dersimizi birkaç dakika erken bitiriyorum mazur görün arkadaşlar." dedi ve gözlerini sınıfta gezdirdi. "Çıkabilirsiniz." dediğinde derin nefesler almaya çalıştım ve dünün aksine ışık hızında bütün eşyalarımı çantama doldurarak gördüğüm ilk erkekler tuvaletine kendimi attım.

"Sikerler yapacağın işi!" diye bağırdım boş tuvalet kabinlerinden birine girip kilitlediğimde. Tuvalet, ders daha yeni bittiği için boştu. Bu da işime gelirdi.

Sırt çantamı tuvaletin üzeirne bıraktım, pantolonumu ve iç çamaşırımı dizlerime kadar sıyırıp tam çıkaracağım sırada tuvalet kabininin kapısı çalmıştı. "Dolu." diye mırıldandım. "Dolu olduğunu görebiliyorum Yang, aç şu kapıyı." diyen Hyunjin'in sesini kulaklarımda işittiğimde alt dudağımı sıkıca dişleyip hafif bir inleme kaçırmıştım dudaklarım arasından.

"Siktir... Git." diye tısladım zorla. Aşırı zor durumdaydım ve o bunu gayet iyi biliyordu. Bilerek yapıyordu her şeyi. Benim bu durumda olmam onun hoşuna gidiyordu, ona zevk veriyordu. Acı çekiyor olmam onun zevkiydi.

Histerik gülme sesini duydum. "Hadi ama Jeong, bana ihtiyacın olduğunu ikimiz de biliyoruz şu anda. Bırak yardım edeyim, değil mi?" dediğinde elimi vibratörün arkasına atmıştım çıkartabilmek için. "Ben izin vermeden onu çıkartamazsın, bilmiyor musun bunu?" diye devam ettiğinde artık gözlerim dolmaya başlamıştı.

Kapının kilidini yavaşça açtığımda sırıtan Hyunjin'le göz göze gelmiştik. "Çabuk çıkar.. İçimden şu siktiğimin vibratörünü." dedim dudaklarım arasından nefes vererek. Sırıtması büyürken içeriye girdi ve kapıyı ardından kilitledi. Çok tehlikeli ve manyaktı.

Avcu arasına gizlediği kumandadan titreşimini durdurdu. Bedenim, onun durdurduğu vibratör ile titremiş ve kasılmıştı. Vibratörün ucunu tutup yavaşça içimden çıkartmaya başladığında "Ah siktir siktir." diyerek inlemeye başlamıştım istemsizce. Hareketlerini durdurdu vibratörü tam olarak çıkarrmadan önce. Ve arkamdayken kulağıma yaklaşıp fısıldadı. "Şşşt sessiz ol Jeong. Güzel inlemelerini başkalarının duymasını istemeyiz, değil mi?"

Kendime engel olamadım, daha doğrusu olmak da istemedim ve ona "Sikeyim seni." dedim büyük bir sinirle. Vibratörü tamamen içimden çıkardığında dediğime gülmeye başladı. "Ah bebeğim, onu şimdi yapacak olan kişi benim." dediğinde dudaklarımı inlememek için sertçe birbirine bastırmıştım.

Kemerini çözdüğünün sesini duyduğumda yutkunmuştum. "Rahatlamaya hak ettin, kimseye belli etmedin değil mi Yang?" dediğinde ellerimi önümde olan tuvalet kabininin yan duvarına yaslamış ve destek almıştım. "Evet efendim." dedim ve onu onayladım.

"Yanında oturan arkadaşının sana bakışını gördün mü peki, hm? Anlamış gibi bakıyordu sanki?" dediğinde içimden ona "İçime sikik bir vibratör soktun ve titriyordu. Orada boşalmadığıma şükür et." demiştim ama bunu dışımdan söylemeye kesinlikle yemiyordu. Bu yüzden susma hakkımı kullanmıştım.

"Sana soru sordum, cevap ver." dedi ve kemerinin sesini tekrar duydum. Pekala, susma hakkım diye bir şey yokmuş. "Anlamadı, öylesine bakıyordu bana. Yemin ederim." dediğimde yüksek sesle gülmeye başlamıştı. Şu an gülmenin sırası mıydı?

Kemerin soğuk derisini sırtımda hissettiğimde daha tam anlamıyla iyileşmemiş olan yaralarım yüzünden acımıştı sırtım ve boğuk inleme kaçmıştı ağzımdan. "Yaraların daha iyileşmemiş, bu yüzden ileriye gitmeyeceğim. Bir daha bana iyileşmemesine rağmen iyiyim dersen o zaman senin için çok kötü olur." dedi ve kemeri sırtımdan çekti. O sırada pantolonun fermuar sesini duydum.

Birden penisini içimde hissetmem ile gözlerimi kapatmış ve inlemiştim. İçimde hızlıca git gel yaparken neredeyse gelecek olduğumu fark etmiştim. Erken boşalma problemim falan yoktu, tek problemim Hwang Hyunjin adındaki erken boşalmama sebep olan sikik adamdı.

"Ah Tanrım..." diyerek inlediğimde içimde git gel yaparken kalçama bir şaplak atmıştı. "Onunla aramızın pek iyi olduğunu söyleyemem."

Ayaktayken titreyerek boşaldığımda o hala rahatlayamamış olacak ki içimde git gel yapmaya devam etmişti. Birkaç kez daha içimde gidip geldikten sonra tekrar sertleşmiş olduğumu görmüş ve kendime içimden küfürler etmeye başlamıştım.

Yavaşça içimden çıktı ve düzensiz olan nefeslerimiz sessiz tuvalette yankılanıyordu.

Tekrar sertleşmiş olan penisime bakıp çok olmasa da hafif terleyen, lastikli toka ile bir kuyruk yapmış olmasına rağmen kenarılardan çıkmış olan uzun siyah saçlarından tokayı tamamen çıkarmış ve tekrar düzgünce toplamıştı. Hafifçe eğilip eliyle penisimi çekiştirmeye başladığında gözlerimi tekrar kapatıp kafamı zevkle geriye atmıştım.

Tam gelmek üzere olduğum sırada dudaklarını penisime getirip bana ağız işi yapmaya başladığında ilk şaşırmış ama daha sonrasında şaşırmayı kısa tutarak zevkten kısık ve boğuk inlemelerimi ona bırakmaya başlamıştım. Kısa bir süre sonra da ağzına geldiğimde ayağa kalkıp elinin tersiyle sildi ağzını.

"Her zaman ağız işi yapmam, bugün küçük oyunumuzda kimseye belli etmediğin için bir ödül gibi düşün bunu." dedi ve pantolonunun fermuarını çekti. İçimden ona 'ukala' demeden edememiştim. "Anladım." diye mırıldanıp dizimdeki iç çamaşırımı ve pantolonumu yukarıya çektim.

Kemerini taktığı sırada ben de pantolonumun düğmesini geçirmiştim. Tuvaletin üzerindeki sırt çantamı tek omzuma astım. Hala kabinin dışından bir ses gelmediği için rahatça, az önce ateşli bir sevişme yapmamışız gibi çıkmıştık. Elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmem gerektiği için ilk iş lavabolara yönelmiştim.

"Krem sürmeyi ihmal etme Jeongin." dedi önümdeki lavabonun aynasından bakıştığımız sırada ve tuvaletten çıktı. "Gören de beni düşünüyor sanar." diye kendi kendime söyledim ve yüzüme soğuk su çarptım. Az önce ne yaşamıştık cidden? Vibratör yüzünden fena bir halde olduğum için ne ara bu hale gelmiştik anlayamamıştım bile.

Açıkçası, zevk almadım desem kesinlikle dünyanın en büyük yalancısı olurdum. Tabii acı çekmiştim ama acı çekmek ona verdiği kadar bana da zevk veriyordu. Ona güvenli kelimeyi söyleyebilirdim, yine ve yine. Ama ben söylememiştim, yine ve yine.

Tuvalete giren birileriyle beraber elimi yüzümü kağıt peçeteler ile silmiş ve çöpe atıp tuvaletten çıkmıştım.

Bir elim tek omzumdaki sırt çantamdayken birkaç adım atmış ve o asla görmek istemediğim görüntüyle karşılaşmıştım. Monsieur Hwang ve biricik sevgilisi gözlerimin önünde öpüşüyorlardı...

-

merhaba!!

bu bölümün biraz değişiğini dün gece yazdım, aslında bu bölüm daha erken gelecekti ama kaydetmemişim sanırım yazdığım 1000 kelime falan çöp oldu :)

neyse, umarım bölümü beğenmişsinizdir♡

bir sonraki bölüme kadar kendinize çook güzel bakınn

Continue Reading

You'll Also Like

218K 22.7K 35
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
451K 37K 28
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...
164K 17.2K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
891K 71.2K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...