13 - "Bu canavarı yaratan kişi sensin."

4.8K 395 845
                                    

the weeknd, save your tears

"yeah, i broke your heart like someone did to mine
and now you won't love me for a second time
i don't know why i run away, oh, girl
said i'll make you cry when i run away"

-

Kafayı yiyecektim, az kalmıştı buna, sınırımın kesinlikle uçlarındaydım, sakin kalmak benim için bir seçenek bile değildi.

Siktiğimin herifi beni çıldırtıyordu.

Evet, bu alışkın olduğum bir şeydi. O beni çıldırtmayı, altında yalvartmayı, ağlatana kadar becermeyi çok severdi. Ama bu çıldırmam, bunların hiçbiri yüzündendi. Daha iki gün önce beni sevdiğini söylemişti. İlk defa onun dudakları arasından bunu duymuş ben, şimdi hayal kırıklığını en içlerimde hissediyordum.

Eunha.

Her şeyin sebebi, bütün akşam asla durmadan ağlamamın sebebi oydu. Hatta onu suçlayamazdım, bu yanlış olurdu, tamamen Hyunjin'indi bütün suç.

Yine yapacağını yapmıştı manyak herif. Gözlerim önünde elini tutmuş, saçını okşamış, bana baktığı gibi ona bakmıştı. Ya da ona baktığı gibi bana bakmıştı mı demeliydim.. Sonuçta sevgilisi olan ben değildim bile. Beni sevdiğini söylemesine rağmen bunları gözlerim önünde yapmıştı. Bütün hislerimi ve duygularımı hiçe sayarak.

Bundan iki hafta öncesi olsa, buna yine kızar üzülürdüm ama kendimde bu hakkı bulamadığım için ona asla belli etmezdim. Ama artık aramızda duygusal bir bağ vardı ve ona bunu belli etmek sonuna kadar benim hakkımdı.

İşte tam da bu yüzden bu sefer kaçmadım.

"Jeongin.. Monsieur Hwang arıyor. Açacak mısın? Mesajlarına bakmadığın için oldukça sinirlenmiştir." diyen Felix bana, ben onun dizlerinde yatıp ağlarken elinde tuttuğu telefonumu uzatmıştı. "Açacağım." dedim ve burnumu çektim. "Açmam gerekiyor."

Derin bir nefes alıp Felix'in elinden telefonumu aldım ve o telefonu kapatmadan aramasını açtım.

Tedirginlik ile, "Hyunjin.." dediğimde bir süre konuşmadı. Beni arayan oydu, konuşması gerekiyordu, konuşmalıydı. "Jeongin ne desen haklısın. Ama yapmam gerekiyordu, sözde de olsa sevgiliyiz biliyors-" diye devam edeceği sırada sözünü kestim. "Biliyorum! Şu aptal saçmalıkları her seferinde bana bahane edip durma! Öylesiniz, biliyorum, hem de en iyi ben biliyorum." diye bağırdığımda susmuştu.

Susacaktı tabii, ne diyecekti.

"Sözde sevgilin olması, senin gözümün içine baka baka onun saçlarını okşamanı gerektirmiyor. Ve daha birçok şeyi yapmanı... Senden çok şey istemedim Hyunjin, sadece şu lanet oyun bitene kadar sikik bir sevgili gibi davran. Gerçek bir sevgili olmana gerek yok. Öyleymiş gibi olman yetmez miydi?" dedim ağlamamı tutmaya çalışırken. O da sessiz sessiz beni dinliyordu, hala daha.

Hatta fazla sinirlenip, "Söylesene, benimle seviştikten sonra ona gidip ne kadar aşık olduğunu anlatıp bir tur da onu beceriyor mu-" dediğimde sözümü sertçe kesmişti. "Jeongin yeter."

Biraz ileri gitmiştim evet, bunu kabul edebilirdim. Ama sinir öyle bürümüştü ki gözümü, gözüm yemin ederim hiçbir şey görmemişti.

"Çok özür dilerim tamam mı? Yapmam gerekiyordu ve yaptım. Ve yemin ederim sana dokunduktan sonra başka kimseye dokunmadım. Bu, aramızdakiler değiştiğinden beri böyle. Eunha şüphelendi, o yüzden bugün öyle olmak zorundaydım."

hotter than hell 'hyuninWhere stories live. Discover now