Karşı Komşunun Oğlu |Texting

By bossyapmaaa0

4.6M 236K 75.8K

0544*******: perde açık kalmış (10.00) 0544*******: ve sen yemek yiyorsun (10.01) 0544*******: mükemmel bir g... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41. Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45. Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48. Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52.Bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
56.Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
60.Bölüm
61.Bölüm
F İ N A L 🎈
Özel Bölüm 1🎈
Özel Bölüm 2 🎈
Duyuru 🎈

Özel Bölüm 3 🎈

23.7K 1.2K 1.9K
By bossyapmaaa0

Dolu dolu duygular bomboş insanlara :')

~

YA İYİ Kİ VARSINIZ İYİ Kİİİ 🥺💜

Duyuru bölümüne gelen yorumlar beni o kadar mutlu etti kiii🥰
bir ara böyle mutluluktan ağlayacaktım 🥺
iyi ki varsınız, iyi ki bu kitabı yazmışım 🐤💜

gelen yorumlarda "sevmeyen 2-3 kişi var,biz onları okumak istiyoruz,özledik." gibi çok güzel yorumlar vardı.
ve bende dedim "neden olmasın?" beni üzen bir kaç yorum için neden o kadar güzel kalpli okuyucularımı üzeyim?

ve dedim Cansu upuzuuuun bir bölüm yaz, hem geçmiş olsun hem şimdiki zaman olsun doya doya okuyalım. her duyguyu hissedelim. ve çok güzel bir şekilde sonlandıralım.

ve Anka kurgusu için biraz daha düşünmem gerekiyor, üzerinde yeterince düşündüğümde yayınlayabiliriiim.

ve ve çok fazla Almira'nın hayatından oluşan kitap yazmam gerektiği ile ilgili bildirim alıyorum. sizce nasıl oluuur? ister misinizz?
şööyle gücünü annesinden alan bir Almira Saral...🧚‍♀️

sanırım biraz uzattım🥺

o zaman sizi bölümle baş başa bırakıyoruuum. oy vermeyi ve satır arası yorum yapmayı unutmayınn🤍

iyi okumalar🧚‍♀️

🧚‍♀️

● ANI ●

"üşümüşsündür," dedi, hırkasını omuzlarıma koyarken, gülümseyerek hırkasını kendime sardım.

bu ana şahit olan Tolga, "ıyy iğrençsiniz!" diyerek kusma hareketleri yaptı.

Onur Ege, "kıskanma lan." diyip elini belime dolayarak beni kendine çekti.

Tolga, "ne kıskanacağım be sizi, vıcık vıcıksınız ayol!" dediğinde Hazal kaşlarını çatarak Tolga'ya döndü, "ayol ne Tolga?" diye sorduğunda Tolga kendini toparlayarak "ya Hazal kuşum aklıma takılmış,bir anda ağzımdan kaçtı." dediğinde Onur Ege ve ben 'he he öyledir.' dercesine ellerimizi salladık.

Tolga bize öldürücü bakışlar atarken zilin sesini duymamızla oturduğumuz banktan kalktık.

okula girip merdivenlerden çıkarken sülük Aslı'yı gördüm.
dur bakayım, benim sevgilime mi bakıyor o? ben bunu yolarım ayol!

başımı eğerek Onur Ege'ye baktığımda önüne baktığını gördüm.
aferin aslanım!

Onur Ege bana sorarcasına baktığında, "yok bir şey." dedim. o sırada sınıfa girmiştik. hemen arkamızdan da matematik hocası girmişti.

bir dahaki ders matematik sınavı olacağı için,hocamız bu derste çalışmamıza müsaade etmişti.

Tolga arkamdan beni dürtüklediğinde ona döndüm. Tolga, "Gökçe aşkım seninle minnoş bir iddiaya girelim mi?" dediğinde kaşlarım çatıldı, "neymiş o?" diye sordum.

Tolga, "şimdi şöyle sınavdan düşük alan, yüksek alana istediği şeyleri alacak. mesela pamuk şeker! ayy olsa da yesem şimdi!" son zamanlarda derslerime pek odaklanamasamda kabul ettim.

normalde bize sınava çalışmamız için verilen süreyi dedikodu yaparak geçirirdim ama şimdi tutuştuğum için Onur Ege'den yardım almalıydım.

hemen şirin(!)bir hale bürünüp Onur Ege'ye döndüm. "Onuuuuur!" dediğimde Onur otuz iki diş sırıtarak bana döndü, "eveeet, tatlı mimikler yapılmaya çalışılmış ve Onur'un u'su baya bir uzatılarak söyleniyor. söyle ne istiyorsun?" dediğinde bir an şaşırdım ama bu hemen geçti, tabii alıştı artık.

"beni çalıştırabilir misin?" diye sordum.

"iddia söz konusu olmasa kimin eli kimin cebinde onları anlatırdın bana." dediğinde kıkırdadım.

"yaa! hadi lütfen anlat." dediğimde beni kendine çekip saçlarımdan öptü, "tamam başımın tatlı belası, tamam." dediğinde hoca görmeden geri çekildim.

Onur Ege, "bir teşekkür etseydin zalimin kızı." dediğinde, bende "önce çalıştır, yüksek alırsam bakarız." dedim. "iyi öyle olsun bakalım." deyip çantasından test kitabını çıkardı. bende iddia söz konusu olduğu için dinlemeye çalıştım.

zil çaldığında her sınavda zihnim açılır bahanesi ile yediğim çikolatayı almak için kantine koştum.
değişik bir şey ama çikolata yiyince sınavdan daha yüksek alıyormuş gibi hissediyorum.

kantine gittiğimde ilk sırada Aslı sülüğünün olduğunu gördüm. bunun burada ne işi var ayol! gitsin arpa yesin bu! çırpı bacak!

hemen arkasına geçip saçlarını ellerimin arasına aldım. ah şimdi aşağıya çektirmek var!

Aslı arkasına dönüp, "ne yapıyorsun be!" dediğinde onu taklit ederek "neğ yapıyorsuğn beğğ!" dedim.
o sırada saçlarımda bir sıcaklık hissettim.
aman Allah'ım! yoksa kim vurdu ya mı gidiyorum?

arkamı döndüğümde bugün ikinci kez saçlarımı öpen bir adet Onur Ege ile karşılaştım. yaa şapşik!

alt sınıflardan biri, "koklaşmanız bittiyse teneffüs bitmeden bir şeyler yemek istiyoruz." diyince ters ters kıza baktım. bir şey demedim, diyemedim. çünkü haklı. hemen çikolatamı alıp Aslı'ya da saçlarımı savurup sıradan çıktım.

çok geçmeden teneffüs bitmişti. sınıfa çıktığımızda hoca yangından mal kaçırır gibi bir hızla sınav kağıtlarını dağıttı ve sınava başladık.

oha! gâvura mı soruyorsun bu sorular ne !?

sınavı resmen ecel terleri dökerek bitirmiştim. Tolga umarım düşündüğüm kadar malsındır, canım dostum.

sınav kağıtlarını teslim ettikten sonra son dersimiz olduğu için okuldan çıktık.

Onur Ege kolunu boynuma sarıyordu ki Tolga onu ittirip yanıma geldi ve kolunu boynuma doladı,"Gökçe aşkım nasıl geçti sınavın?" diye sorduğunda Onur Ege,Tolga'nın başına vurmuştu. "ulan, sevgilimin boynundan çek elini kolunu." dediğinde Tolga bana daha sıkı sarılıp "hey yavrum hey,sen yokken ben vardım Onurcuğum." dediğinde kıkırdadım.

Onur Ege bana ters bakışlar atarken "ee ne yapayım haklı." dediğimde Onur Ege,"iyi tamam, sonuç olarak bende Tolga'dan sonra geldim." diyip diğer tarafıma geldi. Onur'da beni kendine çekerken en son dayanamayıp Dolunay'ın yanına gittim ve günün dedikodularını öğrendim.

Eve varınca zile bastım, bir süre açılmayınca kapıya vurmaya başladım. "anne çişim geldi,açsana ya kapıyı!" diye bağırırken annem en son kapıyı açmıştı.

"Aaa canım anneciğim zahmet oldu,hiç açmasaydın çişim üstümde kururdu valla!" dediğimde annem, "kız altına mı işedin bu yaşta?" diye sordu. "hayır anne ama biraz daha kapıda durursan evet." dediğimde kapıdan çekilerek, "tamam tamam, koş tuvalete. pis südüklü." dediğinde kahkaha attım. "kendine gel anne, ne sen Masumlar Apartmanı Safiye'sin, ne de ben Gülben." derken tuvalete girmiştim bile.

Odama çıkıp pijamalarımı giydikten sonra annemin yanına gittim. "Anne! akşama ne yaptın?" diye sorduğumda kendimi malum cevaba hazırlamıştım bile. Annem, "zıkkımın kökünü." dediğinde güldüm. "tam tahmin ettiğim gibi." diyip mutfağa girdim.

Çekmecede bulduğum çikolatayı alıp odama gittim. çikolatamı yerken telefonumdan Onur Ege'nin takip ettiklerine bakıyordum. Takip kısmı o kadar da kötü değildi, gözümü tutmayan bir kaç isim vardı onları da hallederiz. bir de takipçilere bakayım. ay Aslı sülüğü benim manitoşkomu mu takip ediyormuş?
tam Onur Ege'nin instagram şifresini istemek için Whatsaba girecektim ki telefonuma bildirim düştü.

(karışmaması için herkesi adlarıyla yazacağım.)

Seda,"tontonuma gidiyoruz 🥳💃" grubunu oluşturdu.

Seda,sizi ekledi.

Seda: Gökçe'yi de aldığımıza göre tamamdır!

Gökçe: ne yani en son beni mi ekledin cidden ?

Tolga: evet, hatta Onur Ege söylemeseydi planı anlatmaya başlıyordu. JAHDKQOPSMSMAAMKSKS

Gökçe: YAZIKLAR OLSUN BE!

Seda: kardeşler arasında olur böyle şeyler.

Tolga: asıl kardeşler arasında böyle şeyler olmaz amk HAHHAKDMDMWKKSPAUAHAHA

Tolga: hangi abla kardeşini unutmuş? PUAHAHAHAHKUAHA

Egemen: sus artık Tolga.

Tolga: yeme beni Egemen.

Tolga: gülüyorsun itiraf et.

Egemen: hee, hatta gülmekten altıma sıçtım.

Seda: ödodödslspapsj

Seda: neyse,

Seda: şimdi şöyle,

Seda: Egemen anneannesine gidecekmiş,

Tolga: ee ne yapayım yani?

Seda: mütüşmel ben ortaya bir fikir atarak bizimde gelmek istediğimizi söyledim,

Seda: sonuç olarak gidiyoruz! 🥳🥳

Tolga: bundan şeyin haberi var mı,

Tolga: benim?

Tolga: bizim?

Hazal: bundan benim de haberim var mı abi aşoxsjsowpsalö

Dolunay: ne diye naz yapıyorsunuz? sonuç olarak gideceğiz. ben tontonumu özlediiim 🥳

Tolga: hele götüme bak hele! sanki Egemen'in değil de bunun anneannesi.

Gökçe: bence gideliiiim.

Açelya: bencedeee.

Çağla: bana da uyar.

Atakan: ona uyuyorsa bana da uyuyor.

Tolga: ALLAHIM KÖR EEETTT 🤮

Çağlar: bende gelirim.

Eymen: bende.

Seda: o zaman herkes geliyor mu?

Seda: Gökçe,Onur Ege. (🤮)

Seda: Atakan,Çağla. (🤮🤮)

Seda: Dolunay,Eymen. (sizi seviyom.)

Seda: Açelya,Çağlar. (nötrüm.)

Seda: Hazal,Tolga. (size ne emoji bulabildim ne de kelime.)

Seda: Egemen, Seda. (💘🥰🥳💋💕💞)

Tolga: lan bu ne!

Tolga: herkes çiftleşerek katılmış.

Eymen: yoo daha çiftleşme söz konusu değil MSSMKXOAODKCKKS

Tolga: mizah bunu görseydi ironi olmak isterdi.

Eymen: ikisi de aynı yere çıkıyor.

Tolga: he he.

Gökçe: ne oluyor yaa!

Gökçe: ağız tadıyla stalk yapamadım.

Gökçe: Seda, ne amaçla adlarımızı yazıp düşüncelerini belirttin acaba?

Seda: kes. keyfim ve kahyası öyle istedi.

Seda: garibim sabah akşam seni stalklıyor. şifreni ver de sende kurtul bizde kurtulalım be! @OnurEge.

Onur Ege: ne?

Onur Ege: ciddi mi? pauaucjaowlşmxmsk

Seda: maalesef.

Gökçe: biri ablama bizim kardeş olduğumuzu hatırlatabilir mi?

Seda: Seda yerine abla yazınca mı hatırlayacağım kardeşim olduğunu foaphaslxlalsö

Seda: neyse,

Seda: bu akşam yola çıkıyoruuuz!

Onur Ege: oha, nereye?

Gökçe: neredesin sen?

Onur Ege: evdee.

Gökçe: eee? mesajları okumadın mı?

Seda: ya sözümü neden bölüyorsunuz? gidin özele!

Seda: cuma akşamı, yani bugün yola çıkacağız. cumartesi, pazar oradayız. pazar gecesi dönüyoruz.

Egemen: tamamdıır.

Egemen: tontonun yazlık evine dimi ?

Tolga: yazlık köy evine*

Egemen: neyse ne,

Egemen: arabayla gidiyoruz?

Seda: aynen

Onur Ege özelden, "evdeyim ama annem temizlik yaptırdığı için okuyamadım." yazdığında kıkırdayıp "kolay gelsin." yazdım.

zil çalınca kapıyı açmak için ayaklandım. abim ve ablam gelmişti. "abla, kedi olalı fare tutmuş olabilirsin ama keşke yaz tatilinde gitseydik." dediğimde çantasını elime tutuşturarak "gelme. sana gel diyen mi var? ben hepinizin geleceğini de düşünmemiştim. cümbür cemaat gideceğimizi bilsem hiç söyler miydim? naz yapar gelmezsiniz diye düşünmüştüm." dediğinde kahkaha attım "dur kız bir soluklan. ama iyi ki de tamam demişim, ne o yoksa Egemenciğinle tatil planı mı yapmıştın?" diyip tekrar güldüm.

Abim,yüzümüze elini sallarken ona 'ne yapıyorsun?' bakışı attık.
Abim, "heey burada bende varım, görünüyor muyum acaba oradan?" dediğinde onu takmayarak ablamla odamıza çıktık.

odaya çıkar çıkmaz ablamın elime tutuşturduğu içinde kitaptan çok makyaj malzemesi olan çantayı yere fırlattım. ablam çocuklarını yere fırlatmışım gibi bağırarak, "kız maskaram kırılacak, yavaş bıraksana." dedi. tam cevap verecektim ki "neyse sus sus, ne giysem acaba tatilde?" dediğinde içimden Allah'ım ne günahım vardı diye geçirdim ama günahlarım aklıma gelince susup ablamla tatilde ne giyeceğini konuşmaya başladık.

akşam yemeğini yerken ailemizden izin aldık, zaten Huriye anneanneyi tanıdıkları için sorun etmediler.

ablamla birlikte odaya çıkıp valizimizi hazırladık, fazla kalmayacağımız için ayrı valiz almak yerine bir tanesine koyduk, zaten valizin %75'ini ablamın kıyafetleri,makyaj malzemeleri falan kaplıyordu.

her şeyi hazırladığımızda aşağıya indik. annem sulu öpücüklerinden yanaklarımıza kondururken babamla da sarılıp evden çıktık.

Onur Ege,Tolga,Hazal ve ben ; Onur Ege'nin arabasıyla gideceğiz.

Atakan,Çağla,Çağlar,Açelya ; Atakan'ın arabasında gidecek.
ooh bu iyi oldu abim, Çağla'ya Çağlar'ın yanında yavşayamaz ehehhehe.

Dolunay,Eymen,Egemen,Seda ; Egemen'in arabasıyla gidecekti.

hepimiz arabalara dağıldığımızda tontonumuza doğru yol aldık.

arabayı Onur Ege kullanıyordu,yanında ben vardım. Tolga ve Hazal da arkada oturuyordu.

Tolga içtiği çikolatalı sütü arabanın içine atınca
Onur Ege, "ulan burası senin çöplüğün mü?al onu yerden!" dediğinde Tolga eğilip çikolatalı sütün kutusunu aldı. "hele götüme bak! araban batsın be!" dediğinde Onur Ege sabır çekti. anlaşıldı,bol sabır dilemeli bir yol olacak...

Tolga radyoda çıkan yavaş müziğe karşılık, "bu ne be! Gökçe aşkım, aç oradan bir yemekte yaparım salçayla!" dediğinde Onur Ege, "pis tiktokçu." dedi. Tolga, "yeme beni Onur. tiktoka her sallayan bir gün bağımlısı oluyor, kendimden biliyorum." dediğinde Onur Ege bir şey demedi. şaşkınlıkla Onur Ege'ye baktım. bana yandan kısa süreli bir bakış atınca anlamıştım izlediğini. "cidden mi ya!" diyip kahkaha attım. Onur Ege, "ne yapayım kızım ya! içinde ne ararsan var valla." dediğinde zaten gülmeyi bırakmamıştım ki gülmem daha da şiddetlendi.

Tolga, "bana bak kız, sen şimdi 'özgür bir deniz kızı değilim ama Özgür Deniz Cellat'ın kızıyım' diye de geziyorsundur etrafta." diyip kahkaha attığında bende Tolga'ya katıldım. Hazal da bize eşlik ederken Onur Ege iyice çıldırmıştı ama komikti ne yapalım.
Onur Ege, "ho ho ho çok komik!" dediğinde hep beraber gülmeye başladık.

Tolga, "aç oradan, herkesin linçlediği ama sonradan gelen şarkıları gördükçe şükrettiğimiz Merve Bellayı!" sonrasında açılan Bella şarkısı ve kahkahalar eşliğinde yazlığa gelmiştik.

Tontonumuz bizi kapıda karşıladı, hepimize tek tek sarılıp yanaklarımıza sulu öpücükler kondurdu.

burası gerçekten harika bir yerdi, tam kafa dinlemelikti. müstakil ev yeşilliğin tam ortasındaydı ve camların yanlarında olan ışıklar gece olunca ayrı bir hava katıyordu. eve girdiğimizde bizi birleşik olan mutfak ve salon karşılıyordu. salonda eski model, kahverengi bir çekyat ve tekli koltuk vardı. hemen ortada da küçük bir masa yer alıyordu. sağ taraftaki merdivenden yukarıya çıktığımızda da 3 oda ve lavabo vardı.

Temsili;

Huriye anneanne, "yavrularım yorulmuşsunuzdur, siz uyuyun,dinlenin biraz. bende o sırada size kahvaltı hazırlayayım olur mu?" dediğinde hayır diyemedik. yol boyu çok az uyumuştum ve aşırı uykum vardı. diğerlerinin gözlerinden anlaşıldığı üzere onlarında uykusu vardı.

Huriye anneanne, "hadi siz yerleşin odalara ben kaçtım." diyip aşağıya indi.

Biz de kızlar bir odaya, erkekler bir odaya olmak üzere dağıldık. diğer oda da Huriye anneannenin odasıydı.

Ben,Dolunay ve ablam hemen yatağa zıplarken Hazal,Çağla,ve Açelya bön bön bize bakıyordu. yatak çift kişilik olsa da 6 kişi sığamayacağımız için "eee sizde artık dolaptan yorgan alın, yatın yerde. yapacak bir şey yok." dediğimde oflayarak dolaba yöneldiler. valla hiç kusura bakmasınlar, uykum var ayol.

Onur Ege, İnşAllah aptallık etmemiş ve yatağı kapmışsındır, manitim.

Düşüncelerim arasında uyuya kalmıştım bile.

gözlerimi Huriye anneannenin, "kahvaltı hazır! hadi uyanın!" sesi ile araladım. burnuma enfes kokular geliyordu. yataktan kalkmaya yeltendiğimde benimle birlikte diğerleride gözlerini açıyorlardı. yataktan kalkıp valizimden kahvaltıdan sonra dışarıya çıkacağımızı düşünürek kıyafetlerimi seçtim.

odanın bir köşesinde kıyafetlerimi giydiğimde diğerleri de ayaklanıyordu.

Gökçe'nin giydiği;

odadan çıkıp aşağıya ineceğim sırada diğer odadan çıkan Onur Ege'yi gördüm. gülümsediğinde gözlerimi kaçırarak bende gülümsedim. ve ilerlemeye başladım.

Onur Ege'nin "oha! o ne?" diye bağırışını duymamla arkama döndüm. gözlerini kırpıştırıyordu, "ne,ne?" dediğimde gözlerini kırpıştırmayı bırakıp "bir arkanı dön bakayım." dediğinde arkamı döndüm "Onur ne oldu, söylesene! yoksa bluzun ipini bağlamayı falan mı unutmuşum!?" diyip telaşla Onur'a döndüm. "yok yok bağlamayı unutmamışsın,zaten bağlamasan da şu an gördüğümle arasında pek bir fark olmazdı." dediğinde tavırlarının sebebini anlamıştım."eşofmandan sonra çok güzel oldum ama dimi?" dediğimde Onur kısık sesle "maalesef." dedi.

Gülümseyerek yanına gittim, dalgınken dudağının kenarına bir öpücük kondurdum. şaşkınlıkla elini öptüğüm yere koydu. "ne,ne yaptın sen?" dediğinde güldüm. toparlanıp "bende öpeyim mi? ama birazcık üstten." dediğinde saçını çekiştirdim. o sırada Huriye anneanne gelmişti "sizi yerim! çifte kumrularım benim." dediğinde gülümsedik.

diğerleri de odadan çıktığında kahvaltı için aşağıya indik. kahvaltıda Tolga her şeyi silip süpürmüştü.
Onur Ege, "oğlum görende aç bırakıyorlar sanacak." dediğinde hepimiz ona katılmıştık, Tolga ve Huriye anneanne hariç.

Tolga, "tontonum ya şu Onur'a bir şey söyle hep bana karışıyor."

Huriye anneanne, "karışmayın çocuğuma, yiyecek tabi sizin gibi kupkuru mu kalsın?" dediğinde susup kahvaltımızı yapmayı tercih ettik.

kahvaltı bittiğinde hep beraber masayı topladıktan sonra Huriye anneanneye dışarı çıkacağımızı söyledik, ona da gelmesini söyledik ama istemeyince zorlamayıp evden çıktık.

arabaların önünde durduğumuzda Açelya, "eee nereye gideceğiz?" diye sordu.

Çağla, heyecanla "bisiklet binmeye gidelim mi?" dedi.

Tolga, "saçmalama be! tatilde bisiklete mi bineceğiz?" dediğinde Hazal, Tolga'nın kolunu sıkmıştı.

Hazal, "bence de gidelim çok güzel olur."

Tolga oflayarak, "tatilde bisiklete bineceğimize inanmak istemiyorum." derken arabaya biniyordu.

buraya gelirken dağıldığımız şekilde arabalara dağıldık.

Tolga, "Allah bu Çağla'yı kahretmesin ya! nereden çıkardı bisikleti, sanki hiç binmediği şey. Atakan şerefsizi bana çok kötü baktığı için konuşamadım da."

Hazal, "bisiklete bineceğiz işte Tolga, eğlenceli olur."

Tolga, "ya benim canım sevgilim, sırf Çağla'yı savunmak için savunma lütfen. tatilde bisiklete mi binilir ya!" Tolga başlarda sakin olsa da sonda yine çıldırmıştı.

Onur Ege, "ulan sorma sırf Atakan bakıyor diye sustum, malûm." dediğinde kahkaha attım. böyle bir şey düşünmemiştim.

Tolga, "Atakan'a şerefsiz diyorum ama sen ondan da şerefsiz çıktın, beni savunsaydın şu an savaşı kazanmış olurduk da daha güzel yerlere giderdik, hem gözümüz gönlümüz açılırdı." dediğinde Hazal ve ben Tolga'ya öyle bir bakış attık ki, tarif edemem.

Hazal, "nasıl açılıyormuş senin gözün, gönlün?" dediğinde Tolga dudağını ısırarak Hazal'a döndü.

Tolga, "aşkım,canım,bebeğim,hayatımın anlamı neden hep farklı yerlere çekiyorsun? denize giderdik hani kum güneş falan renklerinin güzelliğinden gözümüz gönlümüz açılırdı demek istedim."

Onur Ege gülerek, "iltifatları söylerken bu yalanı düşündüğüne yemin edebilirim ama kanıtlayamam." dediğinde bende gülüşüne eşlik etmiştim ama Hazal, Tolga'ya çimdik atmakla meşguldü.

15-20 dakikada bisiklet bineceğimiz yere gelmiştik. arabalardan inip buluştuğumuzda Tolga, Çağla'ya kötü bakışlar atıyordu.

bisikletleri kiralamak için biraz ileride olan bisikletçiye doğru giderken Çağla, abime "aşkım, Tolga bana neden öyle bakıyor?" demişti. sonrasında Tolgaya dönüp ağız hareketleri ile 'oh olsun' diyip sessizce kapak yapmıştı.

abim, "hayırdır Tolga?" dediğinde Tolga hemen R yaparak, "canım yengem,bugün o kadar güzel olmuş ki gözlerimi alamadım ondan yani." dediğinde abim, "git kendi sevgiline bak oğlum." diyip Çağla'yı kendine çekmişti. Ablam, "ıyy! duyanda gerçekten güzel giyindiğini sanacak." dediğinde abim ve Çağla hariç herkes gülmüştü.

Çağlar, "Tolga, keşke daha güzel bir yalan uydursaydın kardeşim." dediğinde Çağla, "ho ho ho çok komik!" derken bileklik satan bir abla görünce Onur Ege'yi dürttüm, "Onuur! baksana çok güzel gözüküyorlar," diyip bilekliklerin olduğu yere doğru Onur'u çekiştirdim. "Güzelim beni çekiştirmesen de geliyorum zaten." dediğinde çekiştirmeyi bıraktım. olmaz, güzelim kelimesine şimdi düşemem.

Siyah ipli melek figürü olan bileklik gözüme çarptığında abla gülümseyerek "güzel seçim." demişti. bende gülümseyerek karşılık verdiğimde bilekliği bileğime takmaya çalışırken Onur Ege,bilekliğin parasını vermeye kalkıştı "hayır,bu benim bilekliğim ben ödeyebilirim." dediğimde dudağını büzdü "hediye etmek isterdim." dediğinde dudağını büzmesinde takılı kalmıştım, resmen çocuk gibi dudağını büzmüştü. ısrar etmek istemediğim için parayı vermesine bir şey demedim.

Bizimkilerin bisikletçiye gittiklerini gördüğümüzde Onur Ege elimden tutarak, gözüyle bilekliği işaret etti "yakıştı." dediğinde gülümsedim ve el ele koşmaya başladık.

bisikletçiye vardığımızda 20'li yaşlarda bir abi yanımıza gelip, "kaç kişilik istersiniz?" diye sordu.

Tolga, "abi valla ben kendimi zor taşıyorum, sen bana tek kişilik ver,yeter."

Açelya, "Hazal, bak bak hiç de demiyor sevgilimi de taşırım falan diye." diyip ortalığı kızıştırmıştı.

Hazal ve Tolga'nın didişmelerinden sonra nihayet çift olarak binmeye karar vermiştik.

Tolga, sanki çarpışan arabaya binmişiz gibi sürekli önümüze çıkıp duruyordu. ve bizde her seferinde fren yapma durumunda kalıyorduk.

Çağlar, "Tolga, düzgün sürsene şunu." derken Onur Ege,Tolga'nın sağ tarafına geçip kafasına vurmaya çalışıyordu,başarılı olamıyordu tabii.

Tolga, Onur Ege'den kaçmaya çalıştığı için hızlanmıştık. diğerleri de hızlanınca bisiklette rujunu tazeleyen manyak ablam cırlamıştı, "Egemeennn! rujum kayacak yavaş sür şunu!" dediğinde hepimiz durmuş, far görmüş tavşan gibi ablama bakıyorduk.

Ablam, hiç istifini bozmadan "ne oldu, neden durdunuz?" diye sordu.

Çağla, "cidden mi Seda?" dediğinde ablam yavaşça kafasını kaldırıp Çağla'ya baktı. işte geliyor özel harekat.

Seda, "sana ne kız! hayır yani sana ne oluyor? senin gibi ölü mü olayım? şuna bak resmen üzerine toprak atılmasını bekliyor." sırf abimden kıskandığı için böyle şeyler söylüyordu.

Atakan, "Seda boş yapma, sanki bir kilo makyaj yapınca harika gözüküyorsun, benim Çağla'm doğal güzel bir kere."

Tolga, "tabi tabi, bisiklet sürmeye gelmek istemekle doğal geri zekalılığını da ispatladı, Çağla'sı."

Atakan, "düzgün konuş lan, sen süremiyorsan biz ne yapalım?"

Tolga, "hadi hadi, boş atar yapma bana Atakan'ım." dediğinde kahkaha attım. abim, Çağla'ya sahiplik eki getirince Tolga'da, abime getirmişti.

Açelya, "ya onu bunu boş verin ama gerçekten bisiklet sarmadı." dediğinde ona katıldığımı belli etmek için başımı aşağı yukarı salladım.

Dolunay, "bence gün batımını izlemeye gidelim!" dediğinde güzel olacağını düşündüm.

Eymen, "Dolunay'ıma katılıyorum."

Tolga, "ayy siz sahiplik eki mi öğrendiniz, siz?" dediğinde abim ona ters bir bakış attığı için sustu.

Eymen, "gidelim mi o zaman? yakın zaten. hem saatte geliyor." dediğinde onayladık.

Tolga, "birilerinin Çağla'sının, bisiklet fikrinden iyi en azından." Abim sabır çekerken, bisikletleri teslim etmeye gittik.

bisikletleri teslim ettikten sonra zaten geldiğimiz yere yakın olan sahile gitmek için arabalara dağıldık.

Tolga her zamanki gibi söyleniyordu. "Çağla'sıymış, hele hele! İzmir'de bisiklete bindik inanamıyorum ya! zaten bende bisiklete binmek için geldim ya buraya."

"ayy Tolga eğlendik işte, abartma." dedim.

Tolga, "Gökçe aşkım doğruları konuş, neye eğlenebilirsin bisiklet sürerken?" dediğinde bir şey diyemedim.

Onur Ege, "gün batımında neye eğleneceksin Tolga?"

Tolga, "en azından karı kız vardır oğlum." dedikten hemen sonra Hazal'a dönüp, "aşkım öyle demek istemedim, yani şey demek istedim ııı," dediğinde Onur Ege ile gülmüştük.

Onur Ege, "gördün mü karı kızı?" dediğinde Hazal bugün sayamadığım kez Tolga'yı çimdikliyordu.

bir süre sonra Tolga bağırınca yine Hazal'ın çimdiklediğini düşünerek bakmadım ama sınav notlarının girildiğini söyleyince hemen telefonumu elime aldım. Tolga 90 almıştı ben ise 80.

"iyi iyi sus, pamuk şeker alırım." dedim.

Tolga, "birde çikolatalı süt!" dediğinde ısrar etmedim. çikolatalı süt istemeyeceğini düşünmek aptallık olurdu zaten.

sahile geldiğimizde boş bir yer bulup oturduk ve güneşin batmasını bekledik. güneşin batmasını beklerken bile Tolga susmuyordu.

Tolga, sitemle "bu güneşte bir batmadı ha!" dediğinde Onur Ege kafasına vurdu.

Tolga, "Onur,zevk için mi kafama vuruyorsun amına koyayım,"

Onur Ege, "başlarda zevk için değildi ama sonradan hoşuma gitmeye başladı."

Tolga, "hay Allah'ım, ne kadar da rahat söylüyor!" derken güneş batıyordu.

telefonumu Dolunay'a verdiğimde diğerlerini kadrajdan uzaklaştırdıktan sonra fotoğrafımızı çekti.

güneş yavaş yavaş ortadan kaybolurken Tolga, "güneşte batacağına göre bugünün harika fikrini veriyorum, hazır mısınız?" derken söylemesi için işaret yaptık. "kareoke bara gidelim!"

Hazal hâlâ tripli olduğu için, "karı kız görmeye mi?" diye sordu. Tolga, Hazal'ı kendine çekmeye çalışarak "ya benim güzel sevgilim varken karı kız neymiş?" diyerek Hazal'ın gönlünü almaya çalışıyordu.

Çağla, "aslında kareoke eğlenceli olabilir." dediğinde Tolga, "emin ol bisikletten eğlencelidir." dediğinde kendimi tutamadım ve sırf güldüğüm belli olmasın diye Onur'un omzuna yüzümü gömüp güldüm. tabi ne kadar güldüğüm belli olmadı orası tartışılır.

Açelya, "hadi uzatmayalım da gidelim." dediğinde ona katıldığımızı belli edecek mırıltılar çıkardık.

kareoke bara geldiğimizde Tolga,karga sesine rağmen ilk ben söyleyeceğim diye tutturmuştu. şarkının nakaratına girmesi ile kahkahalarla eşlik etmiştik.

Azar azar kader bize ne yazar!
Böyle gelmiş böyle gitmez o kadar!
Beni aşka düşman etme,
Yok yok a canım niyetimi bozamam!

Azar azar,
Azar azar,
Azar azar,
Azar azar.

Tolga'nın yanına gidip aklıma gelen şarkıyı söyledim. sözleri pek bize uymasa da nakarat güzeldi.

Sen ve ben bi' film ve kitap
Neden hep mutsuz ve bitap?
Sen ve ben rakıyla mehtap
Olabilirdik, olabilirdik, olamadık

Yağan her yağmur, açan her bi' çiçek
Islanacak ama hepsi de bilecek
Seni seviyorum, seni seviyorum
Seni seviyorum ve bu hiç bitmeyecek

Bir yolu var mı bilmem ama sonu var
Bir "Olur" desen içim çiçek, içim bahar
Bir anlamı var mı bilmem ama bitiyorum
İster inan ister inanma, çok seviyorum

Yağan her yağmur, açan her bi' çiçek
Islanacak ama hepsi de bilecek
Seni seviyorum, seni seviyorum
Seni seviyorum ve bu hiç bitmeyecek

Yağan her yağmur, açan her bi' çiçek
Tüm papatyalar gerçeği söyleyecek
Seni seviyorum, seni seviyorum
Seni seviyorum ve bu hiç bitmeyecek

şarkının sonunda "Seni Seviyorum Onur Ege, ve bu hiç bitmeyecek!" diye bağırmıştım.

Onur Ege sırıtarak, "Seni Seviyorum Gökçe, ve bu hiç bitmeyecek." dediğinde bende sırıttım.

sarhoşluğun da verdiği etkiyle, "neden öyle sırıtıyorsunuz beyefendi,aklımız gitti." dedim.

Onur Ege, "benimde aklım gitti,hanımefendi." dediğinde sahneden inip Onur Ege'ye koştum, o benim aksime yürüyerek geliyordu ve tam ortada buluşmuştuk. gözlerindeki parıltıya şahit olduğumda ona sımsıkı sarıldım. yavaşça birbirimizden ayrıldığımızda Onur Ege elini uzatarak "bana ellerini ver," dediğinde ellerini ellerime kenetlerken "hayat seni sevince güzel," dedim, ve biz o gece bardan koşarak çıktık, sokakları kahkaha seslerimiz doldurdu. görenler deli sandı,ama bizim umurumuzda olmadı,aksine daha çok bağırdık.

Onur Ege,"Özür dilerim!" diye bağırdığında onu durdurdum, gözlerinin içine bakarak "Teşekkür ederim!" dedim, yağmurun altında sırılsıklamken tekrar sarıldık.

"Hayatıma girdiğin ilk günden beri bana mutluluktan başka bir şey yaşatmadığın için sonsuz teşekkür ederim. bana dünyada güzel şeylerin de var olduğuna inandırttığın için teşekkür ederim." diyip boynunu öptüm,biraz geri çekilip kokusunu içime çektim.

Onur Ege konuştu, "geçmişte seni üzdüğüm için özür dilerim, hâlâ köpekler gibi pişmanım. ve eğer gelecekte seni üzersem affet beni sevgilim. isteyerek yapmamışımdır ama sen affet olur mu? Sen bana dargın olunca ben kendimi çok kötü hissediyorum." sonlara doğru sesi kısılmıştı. dudakları titrerken boynumdan öptü. kokumu içine çekerken ona daha sıkı sarıldım,

sesim titrerken "beni bırakma olur mu?" diye sordum. ama o ilk defa bir soruma cevap vermedi,veremedi.

o gece yağmura, göz yaşlarımızla eşlik ettik. çünkü biliyorduk ki ölüm kaçınılmazdı...

Güçsüzlüğüme güç katan adam, kalp atışınla hayata tutunuyorum. Ben senden bir adım öteye gidemem. Ne olur nefesinden,kokundan uzağına atma beni...

@gökçe_drmşş;

"Sen, aklım ve kalbim arasında kalan en güzel çaresizliğimsin."

"520 beğenme"
"bu gönderi yorumlara kapalı."

@onuregesaral;

"Saç teli güneşime meydan okuyan kadın. 🤍"

"550 beğenme"
"bu gönderi yorumlara kapalı."

Gece eve gelir gelmez uyumuştuk, şimdi de Huriye anneanne kahvaltının hazır olduğunu söyleyince yataktan kalktım. Dolunay'da benimle birlikte kalkarken diğerleri de sesimize uyanıyordu.

Dolunay, "ayy bugün size harika bir haberim var, güzel giyinin!" kaşlarımı çatarak, "neymiş o?" diye sordum.

Dolunay, "sürpriz aşkım, İnşAllah yanında elbise getirmişsindir." Allah'tan ne olur ne olmaz diye valizime elbise koymuştum. "getirdim, getirdim." dediğimde Dolunay, "iyi o zaman siz hazırlanın,bende lavaboya gidiyorum." dediğinde onayladık.

Ablam valizi kendine çekmiş makyaj malzemelerini ararken, "Abla lütfen abartma,lütfen!" dedim, isyan ederek. Ablam beni umursamadan, "sus kız." dediğinde beni dinlemeyeceği için sustum.

valize eğilip içinden siyah elbisemi çıkardığımda ablam valizi geri önüne çekmişti.

ablama elbiseyi gösterip, "sence fazla mı abartılı?" diye sorarken yanlış kişiye sorduğumun farkındaydım. ablam rimelini sürerken "saçmalama! birde kırmızı ruj sür, off!" dediğinde hiç şaşırmamıştım. köşede elbiseyi giyerken ablam söyleniyordu, "rahibeler gibi siyah giymekten ne zaman vazgeçeceksin?" dediğinde onu umursamadım.

Gökçe'nin giydiği elbise;


Ablam yanıma gelip kırmızı ruj sürdüğünde hazırdım, yani ablam konuşana kadar. "Gökçe çok boş oldu, ya küpe tak ya da kolye." dediğinde doğru söylediğini düşündüğüm için ablamın getirdiği takılara baktım.

Gözüme mini kalpli bir kolye takılınca onu takmaya karar verdim.

Kolye;

Hazır olduğumda odadan çıktım, Onur'u göremeyince yan odaya gidip kapıyı tıklattım.

Tolga, "kimdir ooo!" diye bağırdığında ona karşılık, "benim o!" diye bağırdım.

Tolga kapıya gelip sadece kafasını çıkarınca "Gökçe aşkım, lütfen Onur'a bir şey söyle bak Allah rızası için kafama vurup duruyor gına geldi, gideceğim beyin kanamasından o olacak! sen benim ölmemi mi istiyorsun Gökçe aş-" derken kafasına yediği darbeyle sustu. kimin vurduğunu tahmin etmek zor değil, Onur Ege...

Tolga, "al işte." derken kapıdan çekildi.

Onur Ege diğerlerine de çıkmaları için eliyle işaret yaptığında Eymen, "çevirisini yapayım, 'yengeniz geldi, yallah.' diyor bize." dediğinde kıkırdadım.

Güldüğümde Onur Ege bana döndü, kırmızı ruju yeni fark etmiş olacak ki önce gözleri kocaman oldu ama aşağılara inince daha da kocaman oldu. kaşları çatılırken "kız istemeye gidiyoruz da benim mi haberim yok?" dedi sorarcasına.

Ben bir şey demeyince diğerlerine "hadi ulan çıkın artık." diye bağırdığında bir şeyi unutmuştu, abimi...

Abimin kaşları çatılırken, bize doğru gelip Onur'un omzunu sıvazladı, sıkarak...

Onur dişlerini sıkarken sesinin çıkmamasına kahkahalar atmak istiyordum ama atamıyordum.

Herkes çıktığında baş başa kalmıştık, Onur dalga geçerek, "İçeriye geçmez misiniz ?" diye sorduğunda omzuna vurdum. "geç dalganı!" dediğimde eli omzuna gitti, "abili kardeşli omzumla zorunuz ne?" diye sorduğunda acıdığını düşünerek "yaa! Özür dilerim." dedim.

Onur sırıtarak "öpsene geçer." dediğinde kaşlarım çatıldı, "omzunu mu?" diye sordum.

Onur kendi eliyle kendi alnına şaplak attı, "hee omzumu! ya geç içeriye Allah aşkına." dediğinde "tamam ya ne bağırıyorsun?" diyerek içeriye geçtim.

Onur bir süre beni incelediğinde ciddi bir şey söyleyecek diye beklerken, "ne yapacağız senin bu göğüslerini?" diye sorduğunda ciddi anlamda anırdım, hatta bir ara ablam gibi domuz sesi çıkaracaktım ki kendimi durdurdum.

Hala sırıtırken, "göğüslerimle ne alıp veremediğin var?" diye sordum. Onur'un bakışları kayınca "hop,hop!" dedim.

Onur sırıtarak, "güzeller...fazla." dediğinde kızarmamak için dua ediyordum ama domates olduğuma da emindim.

Onur'un gözleri dudaklarıma kayarken benim gözlerim de onun dudaklarına kaymıştı.

Onur kendini toparlayarak, "aa şey, ben parfüm sıkmayı unuttum!" diyip masanın üzerinde olan parfüm şişesine eğildi.

tuttuğu parfüm şişesi onun olmadığı için bende arkasından eğildiğimde Onur kısık sesle "siktir!" demişti, ne yaptığımı fark ettiğimde bende içimden koca bir siktir çektim. resmen gittim kendimi çocuğa sürttüm, aferin bana!

Ardından hiç beklemediğim bir hamle ile bana döndüğünde elleri kalçalarımı kavradı ve beni kucağına aldı.

Refleksle bacaklarım beline dolanırken kollarımı da boynuna doladım. sırtım soğuk duvarla buluştuğunda kesik bir nefes verdim.

Onur Ege onay almak için gözlerime baktığında, onay vermek için gözlerimi kırptım. daha gözlerimi açmadan dudakları benimkilere dokunmuştu.

"aklımı başımdan alıyorsun." diye fısıldadıktan hemen sonra dudakları dudaklarımı ele geçirdi.

Karşılık vermeye hazırlanırken kapının aniden açılması ile Onur Ege ve ben far görmüş tavşan gibi gözlerimizi açmıştık.

Tolga, daha bizi görmeden "gözlerimi kapatmalı mıyım?" diye sorarken hemen arkasından Huriye anneanne girmişti, "niye gözlerini kapatacaksın evladım?" diye sorduktan hemen sonra ikisi birlikte bize döndüler.

Tolga ve Huriye anneanne gözlerini kırpıştırırken utançtan yerin dibine girmek istedim.

Onur Ege'nin kucağında. oda da. yalnız. öpüşüyorduk!

Tolga kahkaha atarken, "Allah kahretsin keşke gözlerimi kapatsaydım, şimdi rüyalarıma girecek." dedi.

Huriye anneanne, "biz kahvaltı hazır diyecektik, ama siz devam edin." diyip odadan çıktı. NE!?

Tolga hala gülerken, "Hurişim, Onur doymuştur zaten merak etme!" diyip Onur'un ona vuracağı korkusuyla ayaklarını kalçasına vura vura kaçtı.

Kilitlenmiş kalmıştık, öyle ki hala Onur'un kucağındaydım.

Kendime gelerek kısık sesle "ineyim ben." dediğimde Onur başını salladı ama hala indirmemişti, hemen sonra kendine gelerek "tabii,tabii." dediğinde indirmişti.

Onur elini ensesine attığında utandığını anlamıştım, "inelim mi o zaman?" dediğinde rujumun dağılmış olabileceği aklıma geldi, Allahtan geldi, yoksa rezillik üstüne rezillik!

Tırnaklarımı elime geçirirken,"Ben bir rujumu düzelteyim." dedim.

Onur, "t-tamam,tamam." diyerek odadan çıktı.

Bende odadan çıkıp bizim kaldığımız odaya, hiç kimsenin olmadığı düşüncesi ile rahatça girmiştim,
ama gelen bağırma sesiyle beraber kafamı kaldırdım, ablam ve Dolunay buradaydı.

Dolunay heyecanla, "oha! bir kiss sahnesi mi yaşadınız siz!" diye bağırdığında ablam da ona eşlik etti.

Ablam, "çıkmayan rujum bile dağıldığına göre ateşli bir kiss olmuş!" gerçekten yerin dibine girmek istiyorum, Allah'ım al beni!

Dediklerini umursamamaya çalışarak, "abla tekrar sürsene şu ruju." dedim. kahkahalarla rujumu tazelediğinde aşağıya inmiştik.

Tolga beni gördüğünde önce kendini tutup ardından kahkaha attığında hiç bir şey demeden masaya oturdum.

Kahvaltı Tolga,Dolunay ve ablam için eğlenceli geçmişti. Huriye anneanne onları susturmaya çalışırken Onur ve ben yerin dibine girmiştik. diğerleri ise olayı anlamaya çalışıyordu.

Sonunda kahvaltı bittiğinde evden çıkmıştık. Çıkar çıkmaz Onur Ege, Tolga'nın kafasına vurmuştu.

Açelya, "Dolunay söylesene artık!bizi böyle giydirdin nereye gideceğimizi bile bilmiyoruz." dediğinde herkes ona katılmıştı.

Dolunay heyecanla, "Duman konserine bilet aldım!" dediğinde ağzım açık kaldı "ciddi mi?" Dolunay ve Eymen başını sallarken Tolga, "kedi olalı fare tuttunuz ha!" dedi. Kimse Tolga'yı umursamazken arabalara bindik.

Ben, Onur'un yüzüne dahi bakamıyorken Tolga kıkırdayıp duruyordu.

Tolga, "Allah'ım o sahne hala gözlerimin önünde, hatta şu an Gökçe'yi koltukta değil de başka bir yerde görüyorum." dediğinde Onur ona öyle bir bakış attı ki susmak zorunda kaldı.

Gideceğimiz yere yaklaşık 40 dakika sonra gelmiştik. Bizim uyanmamız, yaşanan olaylar ve kahvaltı falan derken evden çıkmamız 15.00'ı bulmuştu ve saat şuan 16.00'dı, konser 18.00 da başlayacağı için biraz etrafı dolaşmaya karar verdik.

yakınlarda olan bir kafe gördüğümüzde oraya gittik, gelen garsondan Tolga hariç herkes kahve istemişti, Tolga ise çikolatalı süt. sessiz geçen 1 saat sonunda kafeden kalktık.

normalde 1 saat daha vardı ama fazla dolmadan girmek istediğimiz için konser alanına gittik. bir süre sıra bekledikten sonra görevliye biletleri verip içeriye girdik. ortalarda bir yerde durduğumuzda heyecanla saatin gelmesini bekledim.

Duman-Senden Daha Güzel şarkısından sonra Duman-Yürek şarkısının nakaratı kulaklarımı doldurdu.

Varamadım, doyamadım, kokusuna tadına
Adım adım, kovaladım, bulamadım izini
Salınarak, gezinerek, beni deli ediyor
Ölene dek, mezara dek, yüreğimi yakıyor
Aman Allah
Ölene dek, mezara dek, yüreğim yanıyor

Bu ne kaçış, bu ne gidiş, öyle delice bir aşk
Varılmaz, dönülemez, gel benimle dolaş
Aman Allah
Ölene dek, mezara dek, gel benimle dolaş

Onur Ege bana dönüp ellerimden tuttuğunda gözlerimin içine bakarak, "Ah, kimin için atıyor bu yürek?"

Gülümseyerek gözlerine baktım, "Söyle kimin için atıyor bu yürek?"

Birinin gözlerine en fazla beş saniye bakabilen Gökçe, şimdi Onur Ege'sinin gözlerinde kaybolmak istiyordu.

Onur Ege gülümsememe eşlik ederek, "Ne yapıp ediyor, sevdiğini üzüyor, aklımız ermez
Aman Allah"

Gözlerine bakmayı sürdürürken, "Naz mı ediyor gözlerimi süzüyor? Ah geri gelmez."

Onur Ege beni kendi etrafımda döndürürken deliler gibi gülerek Duman'a eşlik ettik, "Ah, kimin için atıyor bu yürek?
Söyle kimin için atıyor bu yürek?
Ne yapıp ediyor, sevdiğini üzüyor, aklımız ermez
Aman Allah."

O gece herkesin içinde bir kez daha dudaklarımız buluştu. Sabah olanın aksine bu defa kimse umurumuzda değildi. sadece ben ve o, biz.

●● ŞİMDİ Kİ ZAMAN ●●●

Bugün, Almira ve Mina ilk sınavlarına girecekti. Mina, Tolga'nın kızıydı.

Tolga ile lisede yaptığımız iddia aklımıza gelince kızlarımıza da anlatmış ve hangisi kazanırsa hediye vereceğimizi söylemiştik. tabi önemli olan birinin kazanması değildi onları ödüllendireceğimizi söyleyerek mutlu etmek istemiştik.

Almira'dan;

Bugün ilk sınavıma gireceğim için çok heyecanlıydım. hem sınavdan sonra annem bana hediye alacaktı.

Tolga abim ve annem önceden iddiaya girmiş ve annem o dönemde pek çalışmadığı için iddiayı Tolga abim kazanmış. annem de, Tolga abime pamuk şeker almış. birde tatilden döndükten sonra çikolatalı süt istemiş. Tolga abim tam bir çikolatalı süt canavarı!

sınavdan önceki dersin tenefüsündeydik. annem sınavdan önce hep çikolata yediği için bende çikolata yiyordum. hatta babamla sevgili olduktan sonra çikolatalarını babam almaya başlamış. onlar gerçekten birbirine çok aşıkmış. hele babam, çok seviyormuş annemi.

babam şu an gökyüzünde, ama olsun ben onu hep sağ tarafında hissediyorum. sanki bana hep 'güçlü ol kızım' diye fısıldıyor.

Mina ise tam babasının kızı olduğunu belli ederek çikolatalı süt içiyordu.

Mina heyecanla konuşmaya başlayınca ona döndüm,
"Biliyor musun Almira,eğer sınavdan ben yüksek alırsam babam bana bisiklet alacakmış. normalde sürpriz olacaktı ama o gün bisiklete binmeye gitmişler bende sürmek isteyince babam bana bisiklet alacağını söyledi." dediğinde gülümsedim.

Mina, "çok merak ediyorum Almira, sence sürebilir miyim?" dediğinde

"tabi ki sürersin!" dedim,Mina'nın heyecanına ortak olarak.

o kadar mutluydu ki sınavda Mina'dan yüksek almak için değil de düşük almak için çabalayacaktım.

sonuçta babam bana gökyüzünden bisiklet alamaz değil mi?

Annem her zaman, babamın gökyüzünden bizi izlediğini söylerdi,

Baba! eğer şu an beni izliyorsan seni çoook seviyorum. bunu unutma olur mu? bugün ilk sınavıma gireceğim, biraz düşük alabilirim, sakın bana kızma olur mu? Mina için, Tolga abim bisiklet alacakmış. eğer sen gökyüzünde olmasaydın sende bana alırdın belki. ama olsun ben seni hissediyorum Canım Babam! iyi ki varsın.

Gökçe'den;

hepimiz toplanmış sınav notlarının girilmesini bekliyorduk.

önemli olan birinin yüksek alması veya düşük alması da değildi, güzel bir anımız olsun mutlu olsunlar istemiştik.

kızım yanıma oturmuş elleriyle oynuyordu. stres yaptığında hep elleriyle oynardı. acaba sınavı iyi geçmemiş miydi?

sınav notları girildiğinde Mina yüksek almıştı. Almira ise düşük. aslında sınava çalışmıştı da, bir anlam veremiyorken üzülmemesi için neşeyle konuştum, "ayy ne olmuş yani, sınavdan düşük almaktan daha normal ne var?" Abim bana katılarak Almira'yı ve Mina'yı çağırdı, "hadi size pamuk şeker almaya gidelim." dediğinde Almira sevinmişti.

Onlar gidince Arya, "Yenge, Almira sınavına baya çalışmıştı neden böyle oldu ki?" dedi.

"Hiç bilmiyorum kuzum, baya heyecanlıydı da."

Tolga, "okulda bir şey mi oldu acaba?" dediğinde bu ihtimali eledim, öyle bir şey olsaydı öğretmeni arardı.

annem,ablam ve diğer arkadaşlarım da gittiğinde Tolga,Mina,Arya,Almira ve ben kalmıştık.

Tolga da Mina'yı bir yere götüreceğini söyleyip gitmişti.

Arya, Almira'nın yanına gidip, "kuzum bir şey mi oldu?" diye sordu.

Almira korkak gözlerle bir Arya'ya bir bana bakarken "Güzel kızım, anlat kızmayacağız sana." dedim.

Almira, başını eğerek "Tolga abim, Mina'ya bisiklet alacakmış, çok mutluydu. bende üzülmesin diye çoğu soruyu yapmadım." dediğinde donup kalmıştık. benim güzel kalpli kızım.

Almira, "onun babası yanında olduğu için bisikletini alabilir, ama benim babamın sadece hissi var ve o gökyüzünden bana bisiklet alamaz değil mi anne?" bir annenin en çaresiz anını sorsalar, babasını sorduğunda cevap verememek derdim.

Kendimi toparlayarak, "evet,evet kızım. hem unuttun mu baban seni hep izliyor. ve bugün seninle tekrardan gurur duydu."

Almira neşeyle, "o zaman bugün babamın yanına gidelim mi anne?"

"Gidelim kızım."

Eve girdiğimizde aklıma gelen şeyle odaya çıkıp kutunun içinden bisiklet sürmeye gittiğimiz gün Onur Ege'nin bana aldığı melek figürlü bilekliği çıkardım. Bu bilekliği güzel kızıma hediye edecektim.

Almira'nın yanına gidip, "Güzel kızım sana bir şey vermek istiyorum." dediğimde heyecanla "ne?" diye sordu. gülümseyerek bilekliği gösterdim. neşeyle "anneciğim bu çok güzel! hemde melek figürlü!" dediğinde gülümsedim. "artık senin canım kızım." dediğimde ellerini boynuma doladı. biraz geri çekilip "bu senin miydi anne? Sen bu bilekliğe hep bakıyorsun ama hiç takmadın." dediğinde bilekliğe baktığımı görmüş olmasına şaşırmıştım fakat Almira çok dikkatli bir kızdı.

gülümseyerek, "evet önceden benimdi, ama artık senin." dedim.

"hıım, bu bilekliği sana kocamaaan aşık olan babam mı aldı?" 'kocaman' derken kollarını da açmıştı.

bende kollarımı açarak, "evet, bana ve sana kocamaan aşık olan baban aldı." dediğimde beraber gülümsedik.

Almira'yla beraber mezarlığa geldiğimizde dualarımızı okuduk.güzel kızım duası bittiğinde minicik elleri ile Amin yaptığında gülümsedim.

bir süre sonra Almira'nın düşünceli halini görünce,
"Almira'm sen babana ne anlatmak istiyorsan anlat, ben de hemen geliyorum."

ne zaman mezarlığa gelsek kızıma babası ile konuşması için fırsat tanıyordum. çünkü o da hak ediyordu,babası ile sohbet etmeyi... hak ediyordu.

bazen anlattıklarını dinlerdim kızıma daha temkinli yaklaşmak için. bazen ise öyle güzel konuşuyordu ki dinlemeye dayanamıyordum. bugün sınav notu için üzüldüğü belliydi,babasına ne söyleyeceğini merak ettiğim için arkalardan onu duyabileceğim bir yere gidip babasına anlatacaklarını dinlemeye başladım.

"baba..." dedi toprağını avuçlarken,

"Baba bugün sınavdan düşük aldım,ama sana bugünde dediğim gibi bilerek yaptım, Mina üzülsün istemedim. ben daha doğmadan üzülmüşken onun hayalleri yıkılsın istemedim. bisiklet sürmeyi çok istiyordu,Tolga abim ona bisiklet alacak ama sen bana alamazsın ki baba." dediğinde minicik elleri ile göz yaşını sildi.

benim güçlü kızım babasının yanına her geldiğinde gücünü kaybediyordu, tıpkı annesi gibi...

"biliyor musun baba annem bana sizin bisiklet maceranızı anlattı. hatta o gün aldığın bilekliği de bana hediye etti. o kadar şey yaşamışsınız ki annem anlatmalara doyamıyor. bazen 2.ye hatta 3.ye anlattığı şeyler bile olabiliyor. fakat ben sesimi çıkarmıyorum çünkü annem anılarınızla mutlu oluyor baba,anılarınızla hayata tutunuyor. keşke benimde seninle yaşadığım bir tanecik de olsa anım olsaydı, bende onu anneme anlatırdım." sonlara doğru iyice kötü olmuştu ama yeniden göz yaşlarını silerek devam etti.

Almira, babasının yanına biraz daha yaklaşarak fısıldadı, zor da olsa duymuştum. "baba bak,annem bizi dinliyor. hep böyle yapıyor ama ben anlamamamış gibi yapıyorum, sen de öyle yap tamam mı?" diyip geri çekildiğinde bana gülümsedi, ben de akan göz yaşıma rağmen gülümsedim.

Almira, "Baba biliyor musun ben anneme çok benziyorum, çünkü ikimizin de tek zaafı sensin." dediğinde dayanamayıp yanına gittim.

Almira'ya sarılırken saçlarını okşuyordum, "Baban seni çok seviyor güzel kızım." dediğimde
Almira bana daha sıkı sarılıp, "Babam ikimizi de çok seviyor anne." dedi.

Onur Ege'nin mezarına eğildiğimde, "üşümüşsündür." dedim,toprağı avuçlarımın arasından kayıp giderken.

@gökçesarall;

"Seni kucağıma aldığım ilk dakika itibariyle büyüdüm ben. O dakikaya kadar hep küçükmüşüm. Hep büyüdüğümü sanmışım. İşte o anda bir şeyler oldu. Korktum! Ya seni büyütemezsem ya yeterince desteği sana sağlayamazsam? Kafamda bunun gibi binlerce soru döndü dolaştı. Sanırım insanı büyüten, karakterini geliştiren bu duygu. O sorumluluk duygusu insanı büyütüyor.

İş yerindeki motivasyonum, insanlara çabuk sinirlenmem, hayatı anlamsız bulmam... Hep senden sonra değişti bunlar. Eskiden çok bir anlamı olmayan canım, senden sonra değerli gelmeye başladı.

Senin yaşadığın her deneyim, beni hayata bağlıyor. Seni izlemek, en sevdiğim şarkıyı dinlemek gibi, hep huzur veriyor. Bilmediğin ama öğreneceğin o kadar çok şey var ki hayatta, tıpkı benim her an öğrendiğim gibi. Korkma, zaman bunların hepsini senin kulağına fısıldayacak.

Bu fısıltılar içinde tanıdığın iyi insanları sakın kaybetme. Çaresizliği de öğreneceksin elbet, ama bunun ilacını da kendin bulacaksın. İyi dostlar, güzel hatıralar, ailen, öğretmenlerin, belki sahip olmayı çok istediğin köpeğin, belki yağmur, kitapların, bunların hepsi sana ilaç olacak belki. Vazgeçme bu hayatı yaşamaktan. Senin ilklerin benim en büyük mutluluğum oldu ve olacak. Sen de büyüdükçe tadına varacaksın her ilkinin. İyi insanlar biriktir hep yanıbaşında. Gözünün içindeki umudun hiç sönmesin. O insanlar hep umut olsun sana.

Hayatın bir maraton gibi değil, tadına doyamadığın bir sürü anıyla bezensin. Sen doğduğunda içimi saran o kokun varya, sana dair ilk hatıram. Ne çok şeye sebep oldun aslında sen bilmeden. Aşık olduğum adamı bir de baban olduğu için sevdim. Annemi öğrettin mesela bana. Meğer senden önce ne çok ihmal etmişim onu. Zaman ne çabuk geçiyormuş, küçücük boyunla ne büyük laflar ediyorsun aslında. Ne çok şey öğretiyorsun bana. Sen de zamanın kıymetini bil. Hiçbir yaşın geri gelmeyecek, mutlulukla geride bırak her gününü.

Acı da çekeceksin elbet, çok defa ağlayacaksın. Boş vermeyi de öğreneceksin korkma. Geriye dönüp baktığında hep mutlu olduğun anılarını hatırlayacaksın ilk önce. Okuyacaksın, kendin için, neslin için, bu ülke için. Aydınlık sizlerle ışığını yayacak. Bunu sakın unutma.

Çok hata yap kızım! Çok defa başarısız ol! Evet yanlış duymuyorsun. Çok fazla hata yapmalısın. Ne kadar çok hata yaparsan o kadar çok öğreneceksin. Sakın korkma. Hata yaptım diye üzülme. Sana tek söyleyebileceğim; aynı hatayı tekrar tekrar yapma. Hatalarından öğren ve yoluna devam et. Ben hatalarımı yazmaya kalksam ciltlerce ansiklopedi olurdu. Hata yapmadan bulunduğu konuma ulaşmış hiç kimse yok. Mükemmellik, kusursuzluk, üstünlük gibi kavramlar birer palavra. Sakın bu kelimelerin büyüsüne kapılma.

Şunu unutma; hayatta hangi yolu tercih edersen et sevgiden başka doğruluk yok. İnsanları sev. Hayvanları sev. Bitkileri sev. Saygı duyulması gereken her şeye saygı duy. Ben ve gökyüzünde ki baban seni çok seviyoruz. Her zaman da seveceğiz. Bizim için güç sana olan sevgimiz.

öğrendiğin çiçek adlarını unutma, kelebekleri kitap arasında kurutma, kin büyütme kalbinde ve incitme kimseyi.

Büyüyorsun güzel kızım. Çok çabuk büyüyorsun..."

"555 beğenme"
"bu gönderi yorumlara kapalı."

SON


Bölümü yazmadan önce ne düşündüysem hepsini yazdım, çook içime sinen bir bölüm oldu, umarım sizde beğenmişsinizdir. 🧚‍♀️

Bir de son zamanlarda başı ve sonu aynı biten hikayeler karşıma çıkıyordu bende öyle bir şey yapmak istedim, hoş oldu sankii

Ve sonunu kabul etmeyenler konusunda artık hiç bir şey diyemiyorum. kitabın açıklamasına da yazdığım gibi 'empati yapmayı bilmeyen okumasın' kimseyi zorla okutmuyorum, bırakın artık güzelce sonlandıralım.

Birde KKO wp grubu hâlâ duruyor mu diye soranlar evet yaklaşık 1 senedir duruyor fmwldpwlksş

sizden bir şey isteyeceğiiim, buraya en sevdiğiniz şarkıyı ve o şarkıdan bir alıntıyı bırakır mısınız? sizlere yanıt geldikçe belki de artık unuttuğunuz hikayeyi hatırlarsınız :')

bir dee size sorularım vaar, 3 taneciik,cevaplarsanız çook sevinirimm.

1-) Bölümü Nasıl Buldunuz ?

ben cevap verecek olursam en en en içime sinen bölümlerden olabilir benim çok hoşuma gitti çünkü ben yazdım sakdkkedöwkakş

2-) Kitap Hakkında Düşünceleriniz ?

artık sona geldik ve ben kendi kitabımı yorumlayacak olursam; ilk deneyimimdi belki çok fazla eksik vardı ne bileyim yazım hatası, mantık hatası vs vs. fakat bunlara rağmen güzel olduğunu düşünüyorum. her duyguyu hissettik. onlarla beraber güldük,ağladık. Tolga'nın çikolatalı sütünden tutun Gökçe'nin maydanoz sevmemesine kadar kendinizden bir parça bulduğunuzu umuyorum. bazen hissetmediğiniz duyguları yazmak gerçekten zor oluyor. ama sizin desteğiniz ile en güzeli için çabaladım,ve çabalamaya devam edeceğim. yeni hikaye yazmak istiyorum ama aklımda bir fikir yok umarım olur shsjdowsşkskskd

3-) Bölümde en beğendiğiniz sahne?

Benim komik olarak; Tolganın, Onur Ege ve Gökçe'yi basması ckalsoxkskoş

duygusal olarak; Almira'nın babası ile konuşması 🧚‍♀️

Aşklarıım artık sona geldik, bu süreçte başından sonuna kadar yanımda olan mehdkhzhdushd 'a çoook teşekkür ederim. O olmasaydı belki de 10 bölüm bile yazmazdım snksodlwmskş

Kitabı bitirdikten sonra açtığım gruba gelen okuyucularıma çoook teşekkür ederim 🥺🤍
çok ama çook güzel arkadaşlar edindik,meselaa HayatimizKitapBe kitapsever_457263 -beren4-
bir kaçını etiketliyorum ama bunun haricinde daha o kadar çok iyi insanlarla karşılaştık kii, hepiniz iyi ki varsınız🥺🧚‍♀️💘

Ne zaman bir şeyler yolunda gitmese kendimi hep burada buldum, siz bir bir arttıkça benim mutluluğum bin kat daha arttı, iyi ki varsınız, her birinizi çoook seviyorum 💘

KOCAAAMAAAN BİR KKO AİLESİ OLDUK İYİ Kİ VARSINIZ HEPİNİZİ ÇOOOOK SEVİYOM 🥲🥺💘

HADİ ŞİMDİ PARMAĞINIZI ÖPÜP, YANAĞINIZA KOYMA VAKTİ FÖFMWLWOSKŞNDJSKŞ
(YANİ SİZİ ÖPTÜÜM)

🧚‍♀️🤍

Continue Reading

You'll Also Like

813 64 12
Bir kızın ortaokuldan beri platonik aşık olduğu çocuğun lise hayatında da karşına çıkmasıyla yaşadığı macera
Dövme By elöff

Short Story

870K 54K 50
[Texting] Tamamlandı ✔️ (topraklavyu): Eğer sen benim içinsen, bir şey olur ve biz elbet oluruz Toprak. (toprakdincerr): Senin için değilim. (toprakl...
Derin By Betül

Short Story

923K 42.7K 42
Kafamı ellerimin arasına alıp kendimi öne doğru eğmiş az önce yaşananları algılamaya çalışıyordum. Bu olamazdı, hayır hayır hayır yine sokakta bir y...
75K 3.4K 44
Siz: Boğazında düğümlenen hıçkırık olayımmmm. Siz: Unutmaaaa beniiii. Karşı Komşu:? Siz:Unutamaaaa beniiiii. Siz: Ne çabuk unuttun beni zalımın o...