LEYLA İLE MECNUN

By NisanUlusoy

2M 91.3K 3K

Dubai'den İstanbul'a esen sert ve cazibeli bir rüzgar. Poyraz.... Dubai'nin en zengin ve itibarlı ailelerinde... More

TANITIM
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21. Bölüm
22.BÖLÜM
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.BÖLÜM
30.Bölüm
31.BÖLÜM
32.Bölüm
33.Bölüm
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.Bölüm
38.BÖLÜM
39.Bölüm
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.Bölüm
44. BÖLÜM
45.BÖLÜM
46.BÖLÜM
47.BÖLÜM
48. BÖLÜM
49.BÖLÜM
50.BÖLÜM
51.Bölüm
52.BÖLÜM
İlerideki bölümlerden bir alıntı -1-
53. BÖLÜM
54.BÖLÜM
55.BÖLÜM
56.BÖLÜM
Ilerideki bölümlerden bir kesit-2-
57.Bölüm
Ilerideki bölümlerden bir kesit-3-
58.BÖLÜM
59.BÖLÜM
60.BÖLÜM
61.BÖLÜM
62.BÖLÜM
63.BÖLÜM
64.BÖLÜM
65.BÖLÜM
66.BÖLÜM
67. BÖLÜM
68.BÖLÜM
69.BÖLÜM
Yeni Hikaye Duyurusu

70.BÖLÜM (FİNAL)

35.4K 1.4K 221
By NisanUlusoy

LEYLA İLE MECNUN 70.BÖLÜM (FİNAL)

Birkaç saat sonra tüm aile çiftlikte toplanmıştı. Poyraz etrafta bıyıkları ile havalı şekilde gezerken çocuklarda ona tuhaf tuhaf bakmaktaydılar.

''Anne; amcam niye yüzüne resim çizmiş?' diyen Ada'nın sorusuna Meltem kıkırdamıştı.

''Tatlım amcan size şaka yapmak istemiş hani komiklik olsun diye''

''Hıı ama komik olmamış ki acaba söylesem üzülür mü?''

''İlahi Meltem, nerden çıktı bu bıyık merakı bilmiyorum. Bir ara Batu da tutturmuştu ama iki gün misafir odasında yatınca sabah erkenden kalkıp kesmişti.''

''Bizimki de keser akşama merak etme canım. Heves etmiş ne yapsın ablası...''

İki kadın bir yandan bahçeye kurulan masayı hazırlarken bir yandan da sohbet ediyorlardı. Beyler illa anneler gününde hep birlikte mangal partisi yapmak istemişlerdi. Meltem pek fazla et sevmediği için Poyraz bu parti konusunda baya ısrarcı olmuştu. Zira kendi evinde nerdeyse etten uzak bir hayat geçiriyordu. Karısı tüm beslenme düzenini değiştirmiş artık yaşları ilerlemeye başladığı için sağlıklı şeyler yeme ve yedirme derdine düşmüştü. Tabi ilk yaptığı şey de kırmızı eti listeden çıkartmak olmuştu. Gerçi bazen yağsız ızgara tarzında birkaç köfte yapıyordu ama yine de Poyraz'ın yılarca alıştığı yağlı kemikli pirzolalardan çok farklıydı.

''Çok güzel koktu ya!''

Meltem arkadaşına şaşkınlıkla baktı. Aslında Gece de et sevmezdi. Hatta Poyraz ve Batu sırf onlar sevmediği için genelde dışarıda et yemeyi tercih ederlerdi.

''Gece sen et sevmezsin ki... Nerden çıktı bu et aşkı birden bire?''

''Birden bire değil ki Meltem, son zamanlarda canım et, tavuk, ızgara gibi şeyler istiyor. Kreşin mutfağından çıkmaz oldum ha bire bir şeyler atıştırıyorum.''

Meltem, gülerek kendi oburluğunu anlatan arkadaşına bir an gözlerini kısarak baktı. O hayatında sadece bir kez et istemişti. O da Kuzey'e hamileyken...

''Ne zamandır böylesin sen?''

''Son iki haftadır. Onun öncesinde et türü şeylerden nefret ederdim ama şimdi çok fazla yemek istiyorum. Sanırım ikizler büyüdükçe benim de dengemi bozdular sonunda.''

''Peki turşu falan da çekiyor mu canın?''

Gece arkadaşının imasını anlamıştı fakat böyle bir şeyin olmasının imkansızlığını bildiğinden de içi rahattı.

''Meltem düşündüğün şey olamaz sen de biliyorsun. Ben kızlara hamile kalabilmek için bir yıl uğraştım. Tedaviler, aşılma ve sonra kanamayla beraber olan düşük. Hayal kırıklıkları. Ve yeniden tüp bebek. Biliyorsun çok kötü günler geçirdik. Ama Rabbim büyükmüş sonunda emeklerimiz sonuç verdi ve ikizlere hamile kalabildim. ''

''Gece ben bu tarz bir sürü hikaye okudum sitelerde. Mesela kadın tüplerini bağlatmış sonra yine hamile kalmış ya da yıllarca çocuğu olmamış ama sonra birden mucize gibi olmuş. Hem senin durumunda mucizelik bir şey de yok. Tek tüpün tıkalı ama diğeri tedaviye cevap verdi. Zor biliyorum ama imkansız değil. Bence bir test yaptır.''

''Ah arkadaşım senin iyi niyetli olduğunu biliyorum ama buna gerek yok. Hormonal bir bozukluk olabilir yine. Biliyorsun adetlerim çok düzensiz. Hep böyleydi. Ayrıca biz Batu ile yıllardır korunmuyoruz. Eğer dediğin gibi bir mucize olsaydı üç senedir olurdu herhalde.''

''Gece, gel benimle çabuk!'' diyerek arkadaşının elinden tutup çekiştirmesiyle neye uğradığını şaşırmıştı Gece.

''Dur deli kız nereye gidiyoruz? Çocuklar ne olacak?''

''Hepsi Poyraz'la beraber atlara bakmaya gittiler. Batu'da mangalın başında. Melis'ler de daha gelmediler. Hadi Gece on dakika sürecek sadece.''

İki arkadaş beraberce eve girdiler. Gece; Meltem'in ne yapacağını çok merak ediyordu. Yatak odasına çıktıklarında Meltem kol çantasından bir poşet çıkarttı. İçindekileri yatağa döktükten sonra arkadaşına gülümsedi. Gece şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırmıştı. Gözlerinin doğru görüp görmediğini kontrol etmek için yataktaki çubuklara yakından baktı.

''Kızım bunlar ne? Kaç tane aldın sen bunlardan. Meltem hamile misin sen? Bak bana söylemiyorsan...''

Meltem yatağın üzerine oturarak eline test çubuklarından birisini aldı.

''Ben tekrar anne olmak istiyorum Gece. Kuzey beş yaşına girecek. Oğlumun yalnız büyümesini istemiyorum. Onunda tıpkı benim gibi bir kardeşi olmalı. Kardeşlik çok başka. Yalnız büyümek çok zor bunu en iyi sen anlayabilirsin. Bu yüzden birkaç aydır uğraşıyoruz. Ama her seferinde negatif çıktı. Poyraz üzülmememi söyledi ama elimde değil işte. Acaba ilk hamileliğimin zor geçmesi yüzünden mi olmuyor bilemiyorum. Ama yeniden anne olabilmek için her şeyi yaparım. Bu ay altı günlük bir gecikme yaşadım ve dün işyerinden çıktığımda eczaneye uğrayıp bir sürü test aldım. Sırayla yapacağım hepsini ve ona göre doktora gideceğim. Saçma biliyorum ama ne yapacağımı bilmiyorum. Çok korkuyorum Gece. Sen aşağıda hamilelikten bahsedince aklıma geldi işte. Hadi lütfen al şunlardan bir kaçını ve içeriye gir. Belki ben de cesaret edip bu testleri yaparım ''

Meltem seri ve uzun konuşmasını bitirip derin bir nefes aldığında Gece ne diyeceğini bilemiyordu. Aslında arkadaşının yeniden anne olmak istemesi çok normaldi. Poyraz'la beraber öyle zor günler geçirmişler o kadar çok sınanmışlardı ki yeniden bir bebek sahibi olmaya korkmuşlardı. Ama arkadaşı anlaşılan bu duyguyu yeniden tatmak istiyordu. Kendisi hamile olmadığına emindi ama sırf ona cesaret vermek için eline çubukları alıp gülümsedi.

''İyi tamam sen de üç tane al kesin emin olmak lazım hepsi pozitifse yarın beraber doktora gideceğiz. Ben yan odadaki lavaboya gireyim sen de buraya gir beş dakika sonra buluşalım burada olur mu?''

''Tamam.'' derken içinde azıcık korku fakat fazlasıyla ümit vardı.

Cenk ve Melis arabadan inince direkt arka bahçeye yürümüşlerdi. Lale çocukların nerede olduğunu merak ederek annesini çekiştiriyordu. Batu ise kendisine yaklaşan ikiliye hala öfkeyle bakmaktaydı.

''Kolay gelsin yardıma ihtiyacın var mı?'' diye sordu Cenk.

''Hayır, yok sağ ol. Ben yapabiliyorum.''

''Merhaba Batu. Kızlar neredeler? Kızım sende çekiştirme ...''diyerek elinden tutup onu çeken kızına söylendi.

'' Batu dayı Kuzey nerde? Ya Ece ile Ada?''

''Sana da merhaba prenses. Bakıyorum da hemencecik unutuldum.'' Diyerek Cenk'e yeniden ters ters bakmıştı. Lale'nin hala kendisinden cevap beklediğini görünce;

''Poyraz eniştenle beraber atlara bakmaya gittiler canım. Yeni iki tayımız doğdu. Çok güzel ikisi de ...''dedi.

''Hadi Lale'ciğim biz beraber gidelim. Baban da burada Batu dayına yardım etsin.''

Melis, Cenk'in kaşlarını yukarıya kaldırıp ona yardım istercesine bakmasından Batu'yla yalnız kalmak istemediğini anlamıştı. Fakat bu soğukluk nereye kadar devam edecek bilemiyordu. Batu onun hiç sahip olamadığı ağabeyi gibi olmuş sürekli onun tarafından korunup kollanmıştı.

Beş yıl boyunca her zaman desteğini görmüş Lale'yi kendi kızlarından ayırmamıştı. Şimdi ise iki aydır onların barışmasını kabul edememiş hatta yaz başında yeniden evleneceklerini duyunca sinirden köpürmüştü. Hala Cenk'in kızını ve karısını bırakıp gitmesini hazmedemiyordu.

Gerçi Cenk Efendi, yurt dışı bağlantılarını bitirmiş Haluk Bey'in itirazlarına rağmen İstanbul'da her şeye sıfırdan başlayarak yeni bir mühendislik bürosu açmıştı ama geçmişte olanlar için ona olan kızgınlığı daha geçmemişti. Lale'nin babasız büyümesinin suçunun tamamının Cenk'te olmadığını bilse de kendi kızları aklına geldiğinde yine de ona kızmadan edemiyordu.

Rusya'daki alışveriş merkezi bitmiş bununla beraber yeni işlerde almışlardı bu yüzden bazen yurt dışına çıkmak zorunda kalıyordu. İşte Batu için en kötü günler ve geceler böyle başlıyordu. Ece ve Ada'nın cıvıl cıvıl seslerini duymadan geçirdiği her saat genç adama işkence gibi gelirken Cenk'in beş yıl nasıl kızından uzak kalabildiğine hala inanamıyordu.

''Onları bir kez daha çevirsene iyi pişmemiş gibi uç taraftakiler.''

''Çok biliyorsan gel sen yap. Benim elimden bu kadar geliyor hem sen ne anlarsın ki et pişirmekten?''

''Neden anlamayacakmışım? Ben çocukken babamla bahçede çok mangal yapmışlığımız vardı. Bana da nasıl yapılacağını gösterdi. Bak hala az sallıyorsun küreği, işte böyle közler kor gibi olan kadar sallayacaksın.''

Diyerek Batu'nun elindeki sallama küreğini almış etlerin başına geçmişti. Batu onun bu haline ister istemez önce gülmüş sonrasında yeniden ciddi görünmek adına kaşlarını çatmıştı.

Kuzeninin o gün ki hali aklına geldi sonra. Mutluydu, yüzü yıllardır ilk kez bu kadar içten gülüyordu. Madem o her şeyi unutup kocasını affetmiş, yeniden bir aile olmak için çaba göstermişti onun da mutluluklar dilemek dışında yapabileceği bir şey yoktu. Ama bu Cenk denen adamı boş bırakacağı anlamına gelmezdi. Gözü her an onun üzerinde olacaktı. Her hareketini takip edecek en ufak bir açığında canına okuyacaktı.

''İyi tamam anladım ver küreğimi hadi sen git karınla kızının yanına. On dakikaya da her şey hazır olur çağır hepsini gelsinler.''

Cenk; Batu'nun gülümseyerek söylediği tatlı sert sözler üzerine, küreği yeniden ona uzatmış karısını ve kızını bulmak için ahırlara doğru yönelmişti.

''Amca bu çok tatlı ya! Ben bu gece burada kalıcam.''

''Ben de amca. Pamuğu bırakamam. Tek başına korkar.''

''Hoppala! Kızlar atlar yalnızlık çekmez merak etmeyin. Hem onların annelerine ihtiyacı var. İstediğiniz zaman gelip görürsünüz taylarınızı. Onlar sizin nasıl olsa...''

Lale'nin birden durgunlaşması üzerine Melis hafifçe yere eğilerek sormuştu;

''Lale'm kızım ne oldu bir tanem. Neden üzüldün?''

''Baksana anne ikizlerin tayları var. Zaten Kuzey'in vardı. Bir tek benim yok.''

''Ama kızım sen atları sevmezdin hani? Hep onlardan korkardın.''

''Artık korkmuyorum. Hem babam bana at binmeyi öğretir korkmam ben. Ne olur anne benimde bir tayım olsun.''

Poyraz uzun süre; doğum yapacak başka at olmadığını bildiğinden çaresizce Melis'e kafasını sallamıştı. Zaten Kuzey'in atı iki yaşına gelmişti. İkizlerin şansına da geçen yıl aldıkları safkan Arap atları aynı anda gebe kalmışlar hemen hemen aynı zamanlarda tayları dünyaya gelmişti. Batu kızların dördüncü yaş günleri için onlara çok anlamlı bir hediye vermek istiyor bu yüzden uzun zamandır Poyraz'a bu atları istediğini söylüyordu. Ama Poyraz pek yanaşmamış atlarına kıyamamıştı. Daha sonrasında ikizlerin masum yüzlerine dayanmamış taylar doğunca onları hediye etmeye karar vermişti.

Lale ise bugüne kadar atlara hiç ilgi göstermemiş hep uzak durmuştu. Kuzey'in atı olan uysal ve sakin Şimal'e binmeyi bile reddetmişti. Ama ikizler tayları severken birden heves etmiş ağlamaklı olup illa ben de isterim diye tutturmuştu.

Cenk kızının halini gördüğünde çok üzülmüştü. Diğer çocukların elinde olan tüm imkanların kızında da olmasını istiyordu. Fakat uzun bir süre bunu yapmayacaktı. Çünkü yurt dışındaki her şeyi devretmiş babasına rağmen artık oraya gitmeyeceği söyleyerek resti çekmişti.

Bu yüzden beş yıldır büyüyen şirketleri bir anda zarara uğramış ama iyi bir fiyata satıldığı için iflas da etmemişlerdi. Haluk Bey oğlunun ailesiyle mutlu olmasını istediğinden daha sonrasında oğluna bir şey dememişti. Zaten artık emekli olup torun sevme işine yoğunlaşsa iyi olacaktı. Bu yüzden Cenk'in yeni bir mühendislik bürosu açıp her şeye yeniden başlamasına destek vermişti. Yaklaşık bir aydır işleyen büro, geçmişteki başarılı işleri sayesinde takdir görüyor gittikçe piyasanın içerisinde kendisine bir yer bulmaya başlıyordu. Zordu ama imkansız değildi. Bir süre maddi sıkıntılar çekeceklerinden dolayı harcamalarına dikkat etmeleri gerekiyordu. Zira Melis'te Hakan'ın şirketinden ayrılmıştı.

Allah'tan Hakan anlayış göstermiş sorun çıkarmamıştı. Bir ara hırs yapıp başka şirketlerde iş bulmasını engeller mi diye korkmuştu Melis ama Hakan Erdem tıpkı soyadı gibi davranmış kendisi için çok üzülse de Melis için mutlu olmuştu.

Melis'in şu anda çalıştığı şirket daha küçüktü hatta şirket değil de daha çok büro gibiydi ama bu umurunda bile değildi. Lale'nin ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar evlerinde huzurla oturabiliyorlardı. Lüks içinde yaşamaktansa mutlu, huzurlu ve en önemlisi bir arada yaşamayı tercih ederlerdi.

Poyraz ve Batu onlara maddi yardım teklifinde bulunmuşlardı ama genç karı koca hiç birini kabul etmemiş her şeye sıfırdan başlayarak ailelerini yeniden kuracaklarını, birlikte omuz omuza çalışarak hayatlarını sürdüreceklerini anlatmışlardı. Belki Zarraf'lar kadar zengin ve rahat bir hayat süremezlerdi ama üçü beraber olduktan sonra her zorluğun üstesinden geleceklerine eminlerdi.

Cenk eğilerek kızının önüne doğru diz çöktü;

''Bak bir tanem. O taylar Ece ve Ada'nın. Belki ileride senin de tayın olabilir ama bunun için bir süre beklemen gerekiyor. Ama istersen seninle bir kulübe üye olup baba kız hafta sonları at binmeye gidebiliriz. Hem sen atlara biraz daha alışırsın hem de iyi bir binici olmayı öğrenirsin. Ne dersin?''

Lale için bir taya sahip olmaktan çok daha önemli bir şey vardı. O da bir babaya sahip olmak. Hem de sürekli yanında kalacak bir babaya... Küçük kız gülümseyerek babasına sarılmış Cenk'se kızının saçlarını okşayıp yanağına yumuşak bir öpücük kondurmuştu.

''Hadi bakalım Batu sizleri çağırıyor. Etler hazırlarmış. Hadi soğumadan gidelim artık.''

''Ya taylar ne olacak amca... Onlar acıkmaz mı? Onlara da et ayıralım ''

''Ece'ciğim onlar et yemezler. Hem daha yeni doğdular biraz daha büyümeleri gerekiyor tatlım, fakat istediğin zaman onları görmeye gelebilirsin. Sen de Ada'cığım...''

Kızlar istemeseler de tayların yanından ayrılıp masaya doğru koşmuşlardı. Herkes masanın üzerinden birer tabak alıp ortadaki büyük servis tepsisinde olan sıcak etlerden alıyordu. Meltem ve Gece önce çocukların tabaklarına etleri koyarken ikisi de garip bir sessizliğe bürünmüştü. Poyraz karısının durgunluğunu fark ettiğinde yanına yaklaşmış hafifçe kulağına eğilerek;

'İyi misin güzelim?' diye sormuştu.

Meltem konuşma gereği duymadan gülümseyerek başını salladı.

Beraberce yenen yemekten sonra çocuklar etrafta neşe içinde koşturmaya başlamışlardı. Cenk ve Melis çiftliği gezmek için diğerlerinin yanından uzaklaşmışlardı.

Batu ve Gece; ağaçların altına uzanmış günün yorgunluğunu atmaya çalışırken; Meltem ve Poyraz ise eve girmişlerdi. Gece kocasının kucağına uzanmış onun ellerinin saçlarında dolaşmasının keyfini çıkartıyordu.

''Hayatım hatırlıyor musun bana yıllar önce bir şey söylemiştin?''

''Sana o kadar şey söyledim ki meleğim hangisi bilemiyorum istersen biraz ipucu ver müneccim değilim sonuçta.''

Kocasının romantizmi bozan sesi üzerine eline şakayla karışık vurmuştu Gece.

''Of acıdı ama! Tamam dinliyorum ne söylemiştim?''

''Meltem'i hava alanına bırakmıştık hani İtalya'ya gidiyordu. O zaman daha yeni sevgili gibi bir şeydik. Arabaya bindiğimizde bana hamilelikle ilgili şaka yapmıştın ben de sana ''Ben otuz yaşımdan önce çocuk istemiyorum falan demiştim hatırladın mı?''

Batu hafifçe olduğu yerden doğrulmuştu. ''Evet hatırladım. Ne oldu ki?''

''Peki bana verdiğin cevabı hatırlıyor musun?''

''Ne demiştim ki?''

Gece'nin gözlerini devirerek oflaması üzerine Batu güldü;

''Şaka yaptım ya! Evet, hayatım dün gibi hatırlıyorum sana otuzundan sonra hamile kalırsın evet ama ancak üçüncü ...''derken birden sessizleşmişti. Gece'ye umutlu gözlerle baktı. Böyle bir şey olabilir miydi?

Bir yıl tedavi ve istenmeyen bir düşükten sonra yeniden tedaviler ve tüp bebek sayesinde hamile kalmayı başarmıştı karısı. Şimdi birden bire her şey kendiliğinden olabilir miydi?

''Gece sen şimdi bana...''

Gece'nin gülümseyerek ona bakması ve başını sallamasıyla ne yapacağını şaşırmıştı;

''Yani sen şimdi üçüncü çocuğumuza mı?''

''Evet Batu hamileyim. Bir saattir anlatmaya çalışıyorum sana.''

''Nasıl ya? Nasıl olur böyle bir şey? Gece bu... Bu mucize gibi. Peki emin misin? Yani doktora mı gittin?''

''Hayır yarın sabah gideceğim ama test yaptım. Yani hamilelik testi. Hem de üç tane.''

''Üç tane mi? Niye üç tane de mi çıkıyor sonuç?''

''Sen orasını boş ver. Ama emin gibi bir şeyim neyse yarın kesinlikle emin olacağız ama içimde bir his var Batu. O burada! İçimde büyüyor. Bir mucize gibi.''

Batu eliyle karnını gösterip gözleri dolu dolu olarak konuşan karısına gülümsedi. Karnındaki elini öptükten sonra uzandığı çimlere karısını da çekti. Uzaktan baktıklarında kızlarını diğer çocuklarla beraber oyun oynadığını görmüştü. Sanırım hayatta isteyip isteyebileceği her şeye sahipti. Güzel ve anlayışlı bir eş iki güzel çocuk ve huzur dolu bir hayat. Elini tekrar Gece'nin karnında gezdirerek tebessüm etti:

Tabi biraz fazlası da göz çıkarmazdı...

Poyraz atlardan dolayı kötü koktuğunu düşünerek duşa girmişti. Duştan çıktığında karısının yatağa uzanmış tavana bakarak gülümsediğini gördü. Onun bu hali onu da gülümsetmişti. Allah bilir bu inatçı kadının aklından neler geçiyordu. Poyraz elindeki havluyla bir yandan saçlarını kuruluyor diğer yandan da çaktırmadan karısının her hareketini izleyerek göz hapsinde tutuyordu.

''Çok komik sanırım.''

''Anlamadım?''

''Düşündüğün şey diyorum. Her neyse artık galiba çok komik.''

''Ha? Yok yani komik değil de güzel bir şey düşünüyordum. Gelsene yanıma.''

Poyraz tek kaşını meraklı şekilde kaldırarak karısına baktı. Aklından ne geçiyordu acaba? Birden şeytani bir ifadeyle gülümsedi. Acaba Poyraz'ın aklından geçenlerimi düşünüyordu? Yok canım dışarıda bir sürü kişi varken terbiye abidesi mahcup karısı hayatta böyle şeyler düşünmezdi. Gerçekten merak etmeye başlamıştı. Yatağın üzerine Meltem'in tam yanına oturarak gözlerine baktı.

''Evet dinliyorum anlat bakalım karıcığım.''

''Hayatım benim sana bir şey söylemem gerek. ''

''Onu anladım da? Seni bu kadar sevindiren ne olabilir gerçekten merak ettim.''

Meltem derin bir nefes aldı. İlk hamileliğini kocasına söylemek için onun doğum gününü beklemiş ama Poyraz'ın yalanlarını öğrenerek hayatının en kötü günlerini geçirmişti. Eğer hamile olmasaydı Poyraz'la bu günlere geleceğini sanmıyordu. Kuzey onları birbirine bağlamış araya giren soğukluğu zamanla yeniden ısıtarak düzeltmişti. Şimdi yeniden hamileydi. Ve kocasıyla arasında hiçbir yalan yoktu...

''Poyraz ben hamileyim.''

Poyraz karısının ne dediğini duymuştu duymasına ama hala kelimler beynine gidip bir cevap olarak geri dönmemişti. Çünkü sürekli havada uçuyor ve iki kelime halinde yankılanıyordu. ''Ben hamileyim. Ben hamileyim. Ben hamileyim.'' Birden kafasını iki yana salladı. Dudaklarını yavaşça yayarak gülümsedi. Evet şimdi her şey yerine yerleşmişti. Karısı hamileydi. Ne?

''Aşkım gerçekten mi? Allah be! Yeniden baba oluyorum! Yaşasın.''

''Poyraz yavaş tüm çiftlikte yankılandı sesin. İstersen megafonla bağır.''

Poyraz karısının yüzünün denk getirdiği yerlerden seri halinde öpüp bir yandan da gülüyordu.

''Meltem çok teşekkür ederim. Çok çok ama çok teşekkür ederim. Beni dünyanın en mutlu erkeği yaptın. Hem de ikinci kez.''

''Sevindin mi?''

''Sevinmek mi? Bayıldım! Hatta ölüyorum diyebilirim. Sonunda be sonunda! Hemen bunu Batu'ya söylemem lazım. Yıllar sonra durumu eşitleyeceğiz sonunda. ''

Meltem parmağıyla başını kaşıyarak kocasına baktı;

''Iıı sanırım eşitleyemeyebiliriz. Çünkü...Çünkü Gece 'de hamile.''

''Ne ? Şanslı serseri. Demek yeniden öne geçecek. Neyse belki birkaç hafta durumu önde bitiririm. Ya da Meltem acaba bizim de ikizlerimiz olur mu? Hani böylece yine eşitlerdik skoru.''

''Poyraz inanamıyorum sana. Gece hamile diye nerdeyse üzüleceksin. Hem ne bu skor falan? Sen sevinmedin, ben anladım işte. Tek düşündüğün Zarraf soyadını yürütecek kişi sayısı.''

Meltem'in kollarını bağlayarak ona sırtını dönüp dudaklarını büzmesiyle ne yapacağını şaşırmıştı. Galiba karısının bu hamileliği diğerinden çok daha zorlu geçecekti. Yapacak bir şey yoktu. Onun her türlü nazını niyazını çekmeye yıllar öncesinden talip olmuştu zaten. Yavaşça ona arkasından sarıldı elleriyle karnına dokunarak boynuna ufak bir öpücük kondurdu.

''Benim nazlı karım daha şimdiden alınganlığa mı başlamış? Tamam özür dilerim seni üzmek istemedim. Tabi ki Batu'nun yeniden baba olacağına çok sevindim. O benim kardeşim sayılır, biliyorsun onu ne çok sevdiğimi. Hele Ece ve Ada sanki benim kızlarım gibiler. O iki cadıyı da Kuzey'den asla ayırmadım. Hala yeniden baba olacağıma inanamamanın verdiği şok var üzerimde. Bunu o kadar çok istiyordum ki. Çok teşekkür ederim sana. Beni sevdiğin için. Kuzey'i verdiğin için, hayatıma güzellik ve mutluluk getirdiğin için ve ailemize yakında katılacak olan minik bebeğimiz için.

Seni çok seviyorum Leyla Meltem Zarraf. Hem de tahmin edemeyeceğin kadar...''

Meltem kocasının sözleri üzerine yeniden onun gözlerine bakarak gülümsedi. Ne çok şey yaşamışlardı. Birkaç ay içinde önce aşık olmuşlar sonra ayrılmışlar ve sonrasında yeniden barışmışlardı. Sonunda sevgilerinin büyüklüğüne inanıp evlenmişler ama farklı farklı sınavlarla sürekli sınanmışlardı. Ve hayatları şimdi isteyebilecekleri en güzel noktaya gelmişti onları. Ne diyebilirdi ki? Bu adama aşıktı.

Onunla gece ve gündüz kadar farklı olsalar da aşk önlerindeki her engeli aşmalarına yardım etmiş, sevgileri derinleştikçe arkasından güveni ve saygıyı da getirmişti. Gözleri dolu dolu olmuş halde kocasına baktı.

Orada kendisini gördüğünde ise tıpkı annesinin dediği gibi diğer yarısını bulduğundan bir kez daha emin oldu. Eliyle sevdiğinin yanağını okşayarak ona gülümsedi ve dudaklarından dökülen kelimelerle yeniden ona sarıldı.

''Ben de seni seviyorum Ali Poyraz Zarraf.''

****SON*****

Herkese merhaba;

Yetmiş bölüm süren yolculuğumuzun sonuna geldik. Bu yolculukta beni yalnız bırakmayan tüm dostlarıma teşekkür ediyorum. Leyla ile Mecnun benim hikaye tarzında yazdığım ve paylaştığım ilk hikayemdi. Tabi ki her acemi yazar gibi bir çok hata yapmış olabilirim. Yaza yaza daha iyi olacağımı ve farklı hikayelerde kalemimi daha da kuvvetlendireceğimi hissediyorum. Bu hikayemiz bitti ama diğer hikayem olan Güneş Doğudan Yükselir devam ediyor. Umarım siz Leyla ile Mecnun okurları o hikayeme de desteğinizi verir beni bu karışık ve uzun yolda yalnız bırakmazsınız. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Her ne kadar beğeni ve yorumların diğer hikayelere göre az olduğu bir hikaye okuduysanız da zamanla bunun değişerek daha fazla okuyucuya ulaşacağına ve votelerin daha da yükseleceğine inanıyorum.
Bu arada hikayemizi sonradan okuyup voteleyen arkadaşlardan bir kaç kelime ile neler düşündüklerini yazmalarını bekliyorum...

Kayahan ustanın dediği gibi;

''Yolu sevgiden geçen herkesle bir gün buluşuruz''

Sevgiyle kalın arkadaşlar...)))

Continue Reading

You'll Also Like

1.3M 39.5K 98
"Leyla öldü. Onun ölümünü kabullen artık. Bunun için kendini cezalandırmayı bırak. Kimse hiçbir şeyde suçlu değildi. Her şey olması gerektiği için ol...
46.3K 1.5K 51
Masal, iki buçuk yıl önce istemese de bir kızı öldürmüştür ve bunu kimse bilmemektedir. Ve bir gün bir gençle karşılaşır. Genç, öldürdüğü kız Gece'ni...
944K 57.4K 70
(FİNAL YAPILDI)Hiçbir aşk bu kadar zor olmamış hiç kimse aşkı bu kadar çok istememişti. Aşktan dili yanmış bir kadın.. Aşktan intikamı uğruna vazgeçm...
1.6M 12.1K 13
Icindeki alev alev yanan ateşle atıldığı savaşta tüm değerleri yerle bir olan kara gözlü bir adamdı Savaş. Ve o savaşın ortasında kalan , en büyük...