sabah yıldızı' taekook

By adorekimh

311K 33.2K 8.5K

Kim Taehyung, Asya Bölgesi Tenis Finali maçında her şeyin iyi gideceğini düşünüyordu, son seti almak için ser... More

prologue, peace in the quiet
one, it's not the end of story
two, the shining sky hides me
three, i'm a lilac and you are my sun
four, dance around the living room
five, my taste in music is your face
six, you know that i mean
seven, eyes full of stars
eight, runnin' through my heart
nine, well you cured my january blues
ten, use your hands in my spare time
eleven, i know all your favourite spots
twelve, put your hands on me
thirteen, i won't forget the love we had
fourteen, my heart knew that i couldn't
fifteen, your favourite liquor off the top-shelf
seventeen, satisfaction feels like a distant memory
eigteen, when you're used to rollin' like a rollin' stone
nineteen, so close but so far away
twenty, nothing happened in the way i wanted
twenty one, i led you into to the garden of my loneliness
twenty two, i'll tell you my sins an tou can sharpen your knifes
twenty three, for you i'd bleed myself dry
twenty four, i think we're like fire and water
twenty five, i take this magnetic force of a man to be my lover
twenty six, everything cool when we're all in line for the throne
twenty seven, i believe that you see me for who i am
twenty eight, i think of you smiling with pride in your eyes a lover that sighs
twenty nine, so close your eyes, escape this town for a little while
thirty; y me prendes aunque no me estés tocando
thirty one; love your curves and all your edges
thirty two; and on this night and in this light, i think i'm falling for you
thirty three; put my finger on you thongue 'cause you love to taste
thirty four; i know but do you know i'm just as crazy as you, baby?
thirty five; you said there was nothing in the world that could stop it
thirty six; look into your heart and you'll find that the sky is yours
thirty seven; so close your eyes, escape this town for a little while
thirty eight; i just wanna hold you tight down the avenue
thirty nine; hold your hands upon my head 'till i breathe my last breath
the end; part 1.
the end, part 2.
baby be the class clown, i'll be the beauty queen in tears

sixteen, thought that you were smarter

6.4K 801 147
By adorekimh

16} Her neyse, yine de bana ihtiyacın olduğunda seni reddedeceğim.

zayn, entertainer

🍷

Dördüncü maçı da kazanmış olmam benim için hiçbir şey ifade etmiyordu sanki, her şey bir perdenin arkasındaydı ve ben hiçbir netliğı göremiyordum.

Sydney'e geleli on gün olmuştu, annem ve babamın dışında en uzun konuştuğum kişi Jimin oluyordu, Seokjin bazen odama gelmenin dışında maçlardan arta kalan zamanını yeni bulduğu arkadaşları ile geçiriyordu.

Hislerim belirsiz bir yönde karmaşanın içinde ilerlerken tek yaptığım geniş otel odasının terasında oturmak ve Körfez'i izlemekti. Ünlü opera binası hemen köşede ışıklarıyla geceyi aydınlatıyordu.

Bu kadar karışıklığın tek sebebi bendim, ona dokunduğum o andan itibaren hayatıma çok hızlı bir şekilde almış ve tüm kontrolleri ele geçirmesine izin vermiştim. Şimdi burada oturmuş, sevmek konusunda sorun yaşadığım kırmızı şarabı içerken bir kez daha numarasını aradım.

Açmıyordu.

Jeongguk ile on gün içinde sadece bir kez düzgün bir şekilde konuşma şansımız olmuştu, ne zaman telefon açsam yanında birileri oluyordu ve konuşmamız bir şekilde yarım kalmak zorunda oluyordu. Neşeliydi, antrenmanlarının harika gittiği de belliydi ama bizim ligden yeni yaptığı arkadaşları ile geçirdiği vakitler ve beni geri plana atışı, sinirime dokunuyordu.

O gün kollarımın arasında duran ve başkasına aşık olmamam için yalvaran Jeongguk gitmiş, yerine başka birisi gelmiş gibiydi. Seokjin'in daha fazla şey bildiğine emindim fakat ne zaman Jeongguk konusunu açmaya kalksam, beni bir şekilde susturuyordu.

Telefonu tamamen kapatarak hasır sandalyeye bırakmanın ardından arkama daha çok yaslandım, ayaklarımı geniş masanın üzerine uzatarak bakışlarımı bulutların arkasına saklanmış Ay'a çevirdim.

Kapım sert bir şekilde vurulduğunda ikinci kadehi doldurmuş, onun yarısına da gelmiştim neredeyse. Ayağa kalkmak ve kapıyı açmak istemiyordum ama o kadar sert vuruluyordu ki, bir şey olduğundan endişe etmeye başlamıştım.

Terliklerimi sürüyerek odada ilerlerken saçlarımı elimle dağıtarak önüme düşen tutamları arkaya attım. Kapıyı açmadan önce bir kez daha çalmasını bekledim.

Jeon Jeongguk.

Omzuna astığı spor çantası, eşofman altı ve giydiği hırkası ile sanki ülke değiştirmekten çok antrenmandan dönüyor gibiydi. Uzun saçları biraz kısalmıştı ve önüne düşüyordu.

"Sunbae-nim!"

Neşeli bir sesle konuştuğunda omuzlarımı düşererek onun bu haline güldüm, odaya girerken çantasını hemen köşede duran ayaklı askılığa astı. "Duydum ki, odandan dışarı çıkmıyormuşsun." Hala gülerek konuşuyor olması sinir bozucu olsa da onu burada görmek hoşuma gitti. Kapıyı kapatarak ona doğru döndüm, ellerini beline koyarak bana bakarken gülüyordu sadece.

Kollarım onun beline dolanırken o da boynuma sarıldı, tatlı duş jelinin kokusu kendi kokusuna karışmış halde güzeldi. "Seni özlediğim hyungie." dedi benden ayrılırken, gözleri kısılana kadar gülerken odayı incelemeye başladı. Nereye koyacağıma emin olamadığım ellerimi sonunda şortumun cebine koymanın ardından onu izlemeye başladım.

Odanın içindeki her şeyi eline alarak inceleniyor, bazılarını burnuna yaklaştırarak kokluyordu. Yüzü arada aldığı kokudan memnun olmayan bir ifade ile buruşurken onu izlemek hoştu, sonunda terasa çıktığında peşinden gittim.

Ellerini demir tırabzanlara koyarak Körfez manzarasını izliyordu, çenemi omzuna yaslayarak ellerimi karnında birleştirdim, başını hafif yana eğerek kıkırdadı. "Uçak biletlerimi Seokjin hyung aldı, ama bana oda ayarlamamış. Otelde de boş oda yokmuş." Körfez manzarasını izlemeyi bırakarak kollarımın arasında bana doğru döndü.

"Ya seninle aynı yatakta uyuyacağım ya da başka otel bakmak zorundayım."

Alt dudağı aşağı sarkarken başka otelde kalmasını istemeyeceğimi bildiğine emindim, gözleri muzip parıltılarla beni süzerken dudaklarımı yansıyan ışıklarla dikkatimi çeken yara izinde gezdirdim. Elleri boynumda birleşirken uzanarak dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı. "Saat çok geç oldu, sunbae. Karar vermen gerek. Eğer beni istemesezsen... Otel bakmalıyım." Hala sevimli bir şekilde konuşurken bu kez kulağının hemen altına değdirdim dudaklarımı.

Jeongguk telefonumu alarak masanın üzerine koydu, hasır sandalyede bağdaş kurarak oturdu ve hırkasının cebinden kendi telefonunu çıkardı. Ben ona mini barın yanındaki geniş konsoldan kadeh getirirken Körfez manzarasını çekerek sosyal medya hesabına attı.

Boştakk hasır sandalyeye oturdum, ona bir kadeh doldururken telefonunu benimkinin yanına bıraktı. "Beni çok sinirlendirdin." dedim kadehi onun parmaklarının arasına bırakırken, kaşları çatılarak bana bakmanın ardından "Neden ki hyung?" diye sordu, "Telefonlarıma hiçbir zaman düzgün cevap vermedin. Seni görüntülü aradığımda hep geçiştirdin, normal konuşmalarımızda etrafında sürekli birileri vardı ve benimle konuşmak yerine hep onlarla ilgilendin." On gün içinde yaşadıklarımı ona dönerken kadehi dudaklarına götürdü, gözleri irice açılırken büyük bir yudum aldı, bu hali gülmek istememe sebep oldu.

Kadehi masanın üzerine bırakarak hırkasının kollarını parmak uçlarına kadar çekti, büyük gözlerini bana çevirerek bana baktı. "Özür dilerim, öyle davranmak istemedim hiç. Tüm kulüp bizim sevgili olduğumuzu konuşuyor, yani, kötü imalar değil ama bazen çok hadsizce konuşuyorlar." Hızlı bir şekilde konuşurken benden çekti bakışlarını, "Bu aralar hep antrenman yapıyorum, hyung. Beni aradığında hep kulüpte oluyorum ve insanların etrafında konuşmalarım değişiyor ister istemez." dedi Jeongguk, yaptığının yanlış olduğunun farkındaydı, ona sorun olmadığını söylemek istiyordum ama içimden gelmiyordu bu.

Arkama yaslanarak ona bakarken gözlerini yeniden bana çevirdi, "Hala sinirliyim. Seokjin hyung dedikodular kötü yöne gitmesin diye söylemiş sevgililer diye. Bana bunu açıklayabilirdin Jeongguk, sürekli bir sorun olup olmadığını düşünmek zorunda kalmazdım." Ellerini uzatarak hırkasına gizlediği parmakları ile yanaklarımı sıkıştırdı, "Üzgünüm sunbae-nim, lütfen bana kızgın olmayın." Sesini incelterek tatlı bir şekilde söylediğindd gülmeden edemedim, benim gülmem, onun da gülmesine sebep oldu.

"Hala kızgınım Jeongguk, sevimlilik yapma bana."

Kızgın falan değildim sanki, ellerini yanaklarıma koyduğu an hırka yüzünden tenlerimiz birbirine değmemiş olsa bile tüm içimdekileri almıştı. Kadehini eline alarak şarabına devam ederken yerinde daha çok yayıldı, "Manzarası da çok güzelmiş, bayıldım!" Neşeli görünüyordu, gözleri tatlı bir şekilde parlıyor, dişleri görünüyordu güldüğünde.

Sessiz bir şekilde manzaraya dalmış bir şekilde devam ediyorduk karanlıktaki ışıkları izlemeye, Jeongguk kadehini bitirmenin ardından yenisini doldurdu. "Hyung..." Bana seslendiğinde ona baktım fakat gözlerini bir an olsun bana çevirmedi, bakışları manzaradaydı ve parmakları kadehin çevresinde dolanıyordu.

Yutkunduğunu gördüm, başını hafif yana eğdi, kadehi dudaklarına götürerek bir yudum aldı. "Seni özlemişim." dedi bakışlarını bana çevirerek, "Burada yanında oturmak bile o kadar iyi geldi ki, senin yanında kendimi hiç olmadığım kadae huzurlu hissediyorum." Gülümseyen yüzüne aldanmamak elde değildi, ona gülmenin ardından o da güldü daha çok. "Huzurlu hissetmek tuhafmış." dedi bakışlarını gökyüzüne dikerek, iç geçirerek olmayan yıldızları, gri bulutların arkasına saklanmış Ay'ı izledi.

Şu anda daha iyi anlıyordum Seokjin hyungun onu benim yanıma getirmesini, Jeongguk'un hislerini de iyi anlıyordum, ben de onun yanındayken kendimi huzurlu hissediyordum, bunu inkar etmeye gerek yoktu.

Saat sabaha yaklaştığında ve alacakaranlık bastırdığında kalktık yerimizden, kadehleri konsolun üzerine bırakmanın ardından balkon kapısını kapattım soğuk hava dışarıda kalsın diye. Jeongguk odanın ortasında dikilerek bana bakarken "Pijamam yok yanımda." dedi, kollarını bedenine sararak, bazen o kadar sevimli davranıyordu ki, ne yapacağımı bilemez hale geliyordum.

Ona kendi pijama takımlarımdan birini verdiğimde utanarak banyoya ilerledi paytak adımlarla, oda servisini arayarak yeni bir terlik ve banyo seti istemenin ardından yatak için de yeni bir nevresim takımı istedim.

Jeongguk odaya geldiğinde mini buzdolabıncan cam bir su şişesi alarak açtı, hafif çalınan kapıyı açtım ve gecenin bu saatinde rahatsız ettiğim için özür dileyerek eşyaları aldım. Sandalyenin üzerine bıraktım hepsini, nevresim takımını değiştirmeye koyuldum.

Kalçasını konsola yaslayarak beni izlemekte olan odamdaki minik tavşan, elindeki boş şişeyi de konsolun üzerine bırakmanın ardından bana yardım etmek için ilerledi, "Oda terliği de istedim, ayakkabılarını çıkartabilirsin." dedim, o terlikleri alarak değiştirirken giydiği çizgili takımın içinde güzel görünüyordu.

Elinden tutarak yatağa çektim onu, ışıkları kapatarak yatağa girdim ve onun da girmesi için yer bıraktım. Abajuru kapatarak yatağa girdiğinde bana yaklaştırdı, kollarımın arasına girerek bana sokuldu. Dudaklarımı alnına değdirerek elimi sırtına götürdüm, yavaş bir şekilde okşarken "Sunbae..." dedi, arada hyung arada sunbae diyordu, parmaklarımı sırtından saçlarına götürdüm, parmakları doladığım siyah tutamlar papatya gibi kokuyordu.

"Başkasına aşık olmayacaksın, değil mi?"

Bu soru yeniden gündeme geldiğinde bu kez gülerek, parıltıların arkasında daha az hüzün vardı. "O kadar çok söylüyorsun ki Jeongguk, olmayacaksam bile olacağım sanırım." dedim, karnıma sert bir yumruk attığında bunu beklemiyordum. "Jeon Jeongguk!" diye bağırdım, gülerek kollarımın arasına yeniden sığındı. "Ihm, o zaman... Başka bir şey sorayım mı?" Gözlerimi ona diktim, "Sor bakalım, minik tavşan." dedim gülerek, başını boynuma soktu yeniden, orada nasıl nefes aldığına dair hiçbir fikrim yoktu.

"Bana aşık olur musun, sunbae?"

🍷

hello 🥰
bu emoji sizce de çok samimiyetsiz durmuyor mu ya sanki?

Continue Reading

You'll Also Like

81.5K 9.3K 27
"Birini sevmek, o kişinin eksikliklerini tamamlamaya gönüllü olmak demekmiş. Bu yüzden sana özgürlüğümü adıyorum kafesteki kuş." -Taekook 𐤀‎
REVENGE By Rynee

Fanfiction

2K 207 10
"Beni yenmek için daha çok çalışman lazım çömez." Kendisiyle dalga geçen esmer bedeni şuracıkta öldürmemek için kendini zor tutuyordu Jungkook. Sini...
215K 22.3K 35
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
110K 8.7K 38
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...