ten, use your hands in my spare time

7.7K 963 265
                                    

ve şimdi şöyle başlar,sen kamyonetimin arkasında ayakkabılarımı çıkarırsın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ve şimdi şöyle başlar,
sen kamyonetimin arkasında ayakkabılarımı çıkarırsın.
evet, gömleğim çok güzel görünüyor,
senim sırtında dururken.

the 1975, sex

🌟

Sinirliydim.

Neye sinirli olduğum konusunda hiçbir fikrim yoktu ama Seokjin hala karşımda kendimi toparlamamı söylerken, sinirliydim.

Hemen çaprazımızdaki masada oturan Jeon Jeongguk, üzerine giydiği pembe sweati içinde oldukça güzel görünüyordu. Arkadaşlarının anlattığı bir şeye kahkaha atarken başı arkaya gidiyor, minik elleri yumruklar halinde dizlerine vuruyordu.

Belki de sinirli olma sebebim buydu fakat sebebini anlamak zordu, çok zordu. Seokjin'in bakışları geriye dönerek benim bakışlarımı takip ettiğinde omuzlarını düşürdü. "Sakin ol." diye mırıldandı çay dolu fincanı kibar bir şekilde tutarken, parmaklarım masanın üzerinde ritim tutuyordu.

Jeongguk'un bakışları nihayet benim bakışlarım ile buluştu, kaşları çatılarak bana bakmanın ardından yüzünde tatlı bir tebessüm oluştu. "Ne istiyorsun sen bu çocuktan?" diye sordu Seokjin, sıcak çaydan minik yudumlar alıyordu, bir bacağını diğerinin üzerine atarak arkasına yaslanmış halde bir denekmişim gibi dikkatle süzüyordu.

"Benim olmasını."

İstediğim tam olarak buydu, Jeongguk'un sadece benim olmasını istiyordum ama bunun tam sebebi, ne açıdan benim olmasını istediğim araftaydı, kendim hiçbir cevap bulamıyordum buna. "Saçmalıyorsun?" Bakışlarımı Seokjin'in yüzüne çıkardım, "Saçmaladığım falan yok." dedim, "Benim olmasını istiyorum." Fincanı yerine bırakırken "Jeongguk insan, bir araba ya da elde edebileceğin bir gömlek değil." Gözlerimi devirmeden edemedim, bunu bilmiyormuşum gibi konuşması sinirlerime dokunuyordu. "Öyle olsaydı her şey daha kolay olabilirdi." Arkama yaslanarak ona bakmaya devam ettiğimde pes ederek omuz silkti.

İki hafta sonra Kore'den gidiyordum, Avustralya açıkta yarışacağım için bir ay boyunca burada olmayacaktım ve Seokjin'de benimle birlikte gelecekti. Bunun hakkında yeniden konuşmaya başladığında odak noktamı onun üzerinde tutmak istiyordum ama zordu. Jeongguk'u izlemek, şu an için bana daha cazip geliyordu.

Yerinden kalkarak lavaboya giden bedeni izlerken ayaklandım, "Lavaboya gidip geliyorum." dedim, onu orada bırakarak kafenin  lavabosuna ilerlerken. İçeri girdiğimde Jeongguk kabinlerden birinde olmalıydı çünkü boştu, ellerimi musluğun altına götürerek akan suda yıkarken kabinin kapısı açıldı, Jeongguk pembe sweatinin eteklerini düzeltirken aynada bakışlarımız buluştu.

sabah yıldızı' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin