MİHMAN

By niisademirci

513K 34.3K 3.5K

Mihman: Misafir, konuk. ✩✩✩✩✩ Étoile Conception dünyaca ünlü bir tasarım şirketiydi ve ben de bu şirketin İns... More

✩1
✩2
✩3
✩4
✩5
✩6
✩7
✩8
✩9
✩10
✩11
✩12
✩13
✩14
✩15
✩16
✩17
✩18
✩19
✩20
✩21
✩22
✩23
✩24
✩25
✩26
✩27
✩28
✩29
✩30
✩32
✩33
✩34
✩35
✩36
✩37
✩38
✩39
✩40
✩41
✩42
✩43
✩44
✩45
✩46
✩47
✩48
✩49
TEVÂFUK
✩50
✩51
✩52
✩53
✩54
✩55
✩56
✩57
✩58
✩59
✩60
✩61
✩62
✩63
✩64
✩65
✩66
✩67
✩68
✩69
✩FİNAL
DUYURU

✩31

6.9K 478 42
By niisademirci

Salonda bir o tarafa bir bu tarafa dönerken içim içimi yiyordu.

Teoman Cemre'nin yanına gitmiş olamazdı. Gitmezdi.

Cemre'nin Teoman'ı aramasının hiçbir iyi tarafı yoktu. Mantıklı bir açıklaması olmadığına emindim.

Teoman -umuyorum ki- onun yanına gitmezdi!

"İpek?"

Kapı tarafından gelen sesle birlikte o tarafa döndüm.

"Çağdaş?"

"Bir şey mi oldu?" derken içeri gelip koltuğa oturdu.

"Yok, bir şey olmadı." desem de olduğu gayet belliydi.

"Emin misin?" dediğinde sessiz kaldım.

"Bir erkek arkadaşım var."

"Ve?"

"Ve şu an hiç haz etmediğim birinin yanında olabilir. Hazzetmediğim kişi bir kadın."

"Erkek arkadaşını ara?"

Bu mantıklı fikrin benim aklıma gelmemiş olması...

"Çok mantıklı." deyip telefonumu elime aldım ve Teoman'ı aradım.

Birkaç kez çaldıktan sonra telesekretere düşen aramayı kapatırken çıldırmak üzereydim.

"Açmıyor." dedim ve derin bir nefes aldım. "Ben gidiyorum."

"Nereye?"

"Evine."

Üzerimdeki kot pantolon, siyah crop ve ince hırkayı değiştirme gereği duymadan spor ayakkabılarımı giydim ve arabamın anahtarını alıp evden çıktım.

Teoman'ın Cemre'yle buluşma ihtimaline başta inanamıyordum ama yavaş yavaş şüphem artmaya başlamıştı.

Teoman'ın evine vardığımda arabadan inip kapıya gittim.

Zile bastığımda benim için çok heyecanlı bir bekleyiş başlamıştı.

Kapı açılıp, karşıma Teoman gelince o kadar rahatlamıştım ki...

Ona tabii ki güveniyordum ama o kadınla görüşecek olması... beni huzursuz ediyordu. Sonuçta Cemre'nin Teoman'a karşı bir ilgisi vardı.

"İpek?" dedi Teoman. Beni kapıda gördüğüne şaşırmıştı doğal olarak.

"Teoman." dedim. "Seni aradım ama açmadın."

"Duştaydım, çıktıktan sonra telefona hiç bakmadım. Gelsene."

"Yok, sen yatarsın şimdi. Ben içeri gelmeyeyim."

Teoman'ın yüzüme bakış tipi saçmaladığımın kanıtıydı.

"Saat daha erken, yatmayacağım. Gel hadi." deyip elini bana uzatınca elini tuttum ve içeri girdim. "Telefonu açmadığım için merak edip mi geldin yani?"

"Eğer telefonu açsaydın zaten yanına gelmeyi teklif edecektim ama açmadın." dediğim sırada mutfağa girmiştik. "Yorgunsan eve dönebilirim, gerçekten."

"Değilim. Olsam da seninle vakit geçirmeyi tercih ederim zaten."

Ben gülümseyerek tezgaha yaslanırken Teoman bize kahve hazırladı.

Teoman Cemre'yle buluşmamış olsa da onun aradığını henüz bana söylememişti.

"Sen kafeden sonra hemen eve geldin sanırım." dedim, öylesine bir sohbete giriyormuş gibi.

"Evet. Yapacak başka bir işim yoktu." derken doldurduğu bir kupayı bana uzattı Teoman.

Uzunca bir süre başka şeylerden konuştuktan sonra artık eve gitme vaktim gelmişti.

"Yarın görüşürüz." dedim, Teoman'ı yanağından öpmeden önce.

"Görüşürüz." dedi ve o da beni yanağımdan öptü.

Arabama bindiğimde hala Teoman'ın 'Cemre'nin onu aradığını' bana söylemeyişini düşünüyordum. Belki huzursuzluk olmasın diye söylemiyordu ama ne olursa olsun bana anlatması gerekiyordu. Aramızdaki güven bağı için bu gerekliydi.

———

"Evdeydi." dedim şirketten içeri girerken. "Cemre'yle falan buluşmamış yani."

"Belki de arayan Cemre değildi. Ben yanlış duymuş da olabilirim." dedi Özgür.

Başımı salladım.

"Sanırım yanlış anlaşılma."

Asansöre binip yukarı çıktığımızda Özgür'le vedalaşıp odama geçtim.

Birkaç saat işlerimi hallettikten sonra telefonum çalınca elimdeki kalemle oynarken telefonu açtım.

"Efendim anne."

"Nasılsın kızım?"

"İyiyim. Sen nasılsın?"

"İyiyim ben de. İşlerin nasıl?"

"Her şey iyi, bir sorun yok." dedim arkama yaslanırken.

"Ne zaman gelirsin diye sormak için aradım ben seni."

"Ne için geleceğim?" dedim kaşlarımı çatıp.

"Babanın kontrolü var ya bugün." diyen annemle birlikte gözlerimi yumdum.

"Ben onu tamamen unuttum. Ben hemen izin alıp yola çıkıyorum."

Kafa kalmamıştı ki...

"Tamam, bekliyoruz."

Telefonu kapatıp hemen odamdan çıktım.

Teoman'ın odasına gittiğimde kapıya vuracakken Teoman'ın sekreteri beni durdurdu.

"Teoman Bey henüz gelmedi."

"Öyle mi? Ne zaman gelir?"

Ve nerede?

"Bir bilgim yok."

"Peki, sağ ol."

Yönümü değiştirip Kaya'nın odasına gittim.

"Gel İpek."

İçeri girip masanın önündeki koltuklardan birine oturdum.

"Benim izin almam gerek, bugün için. Teoman'dan alacaktım ama daha gelmemiş."

"Bir görüşmesi vardı bu sabah. İzin alabilirsin tabii de bir sorun mu var?"

"Babamı rutin bir kontrole götürmem gerekiyor."

"Anladım. İzin işini ben hallederim."

"Çok sağ ol."

Kaya'yla vedalaşıp odasından çıktım. Kendi odama geçip eşyalarımı aldıktan sonra Aylin'e birkaç iş bırakıp onunla da vedalaştım ve şirketten çıktım.

Hemen Ağva'ya doğru yola koyuldum. Yolun yarısını geçmişken Teoman aradı.

"Efendim."

"İpek, izin almışsın. Bir terslik mi var?"

"Yok, hayır. Babamı kontrole götürecektim, aklımdan çıkmış. Onları almaya gidiyorum."

"Anladım. Seni göremeyeceğim yani bugün." dediğinde güldüm.

"Maalesef."

"Akşam?"

"Annemler bu akşam bende kalır büyük ihtimalle."

"Anladım." deyip kısa bir an duraksadı Teoman. "O zaman ben size çay içmeye geleyim."

Benim aksime Teoman çay içmeye daha yatkındı.

"Emin misin?"

"Evet. Babanla sohbet etmek çok keyifliydi. Tekrarlamak güzel olabilir."

Güldüm.

"Tamam o zaman."

"Bu arada, babamlar yarın akşam için bizi yemeğe çağırıyorlar. Sana sormadan bir cevap vermedim."

Ailece yemek... Kulağa fena gelmiyor gibi.

"Olur, gidelim."

"Süper. Akşam görüşürüz."

"Görüşürüz."

Yolun diğer yarısını da tamamlayıp annemle babamı aldıktan sonra hemen yola çıktık.

"Bu akşam bende kalacaksınız, değil mi?"

"Hiç kaçırır mıyız fırsatı? Seninle 10 dakika vakit geçirmeye yer arıyoruz artık." diyen babama kısa bir bakış atıp gülümsedim.

"Ben de sizi çok özlüyorum ama şartlar el vermiyor işte. Hem her zaman yanınızda olsam bu kadar çok sevmezsiniz beni." diyerek şakaya vurdum durumu.

"Şunun dediğine bak." dedi annem. "Araba sürmesen alırdım ayağımın altına."

"Şaka yaptım canım ya. Hemen ciddiye alıyorsunuz siz de."

Devamını keyifli sohbetlerle geçirdiğimiz yolculuktan sonra hastaneye ulaştığımızda babamın randevu saati de gelmişti.

Her seferinde olduğu gibi rutin şeylerden geçtikten sonra hastanedeki işlerimizi halledip arabaya döndük.

"Hadi sizi güzel bir yere öğle yemeğine götüreyim."

1-2 saat farkla da olsa hala öğle sayılırdı.

Annemle babamdan onay aldıktan sonra deniz kenarında güzel bir restorana sürdüm.

———

Babamın tekerlekli sandalyesiyle apartmana girmesine yardımcı olduktan sonra arabasından inen Özgür'ü gördüm.

O da beni fark edip yanıma geldi.

"N'aber?" diye sordu Özgür.

"İyi. Senden?"

"İyi benden de. Mükemmel aile fotoğraflarınızı görünce dayanamayıp annemi aradım. Özlem giderdik biraz."

"Ben de olmasam anneni arayacağın yok yani?" dedim gülerek.

"Ben hayırlı bir evladım. Bazen arıyorum." dedi Özgür gülerek.

"Belli, çok hayırlısın."

"Tabii kızım. Ne sandın?" diyen Özgür'e daha çok güldüm.

"Of bakma böyle güldüğüme aslında gerginim."

"Niye?"

"Bu akşam Teoman bize geliyor. Yarın akşam da ben onun ailesine yemeğe gidiyorum."

"Ne? Bu ne hız kızım?"

"Ya hızından falan değil. Bu akşam biraz spontane gelişti. Yarın akşam için de Dinçer Beyler çağırınca kabul etmemek ayıp olurdu, zaten kabul etmemem için bir sebep de yok."

"Yani, o da doğru. Sonuçta tanıştınız. Teoman da seninkilerle tanıştı."

"Aynen. Neyse, ben çıkıyorum."

"Tamam. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Eve çıktığımda Çağdaş babamlara kapıyı açmıştı ve onlar çoktan içeri geçmişlerdi.

Akşam yemeğinden sonra Çağdaş arkadaşlarıyla buluşmaya gitmişti.

"Bakın, Teoman geldiğinde lütfen mantıklı sorular sorun."

"Daha önce tanıştık zaten İpek." dedi annem.

"Evet ama o zaman patronumdu. Şimdi erkek arkadaşım. Sizin ikisine sorularınız çok farklı."

"Çocuk gibi tembihliyor bir de." dedi babam. "Ne istiyorsam onu soracağım tabii ki."

"Ama baba..."

Sözümü kesen şey çalan kapıydı.

Salondan çıkıp kapıyı açtığımda Teoman'ı görünce gülümsedim.

"Hoş geldin."

"Hoş buldum." dedi Teoman, içeri girerken. "Elim boş gelmeyeyim dedim." derken elindeki poşeti bana uzattı.

"Sağ ol. Gel, içeri geçelim."

Salona girdiğimizde Teoman babamla ve annemle el sıkışıp boş olan koltuğa oturdu. Ben de mutfağa geçip Teoman'ın getirdiği tatlıyı tabaklara koydum ve zaten demlemiş olduğum çayları da koyup içeri götürdüm.

"Tavla oynamayı biliyor musun Teoman?"

Babamın sorusuna gülümserken Teoman'ın önüne tabağını bırakıyordum.

"Evet, biliyorum."

"Oo, o zaman mutlaka oynamalıyız."

"Tabii." dedi Teoman gülerek.

Kısa birkaç sohbetten sonra çay bardakları tazelenmişti ve Teoman'la babam karşılıklı oturmuş, tavlayı ortalarına almışlardı.

Teoman'ın bu sıcak, samimi halini görmek çok güzeldi. Bulunduğu yaşam standartları yüzünden soğuk bir insan da olabilirdi ama o böyle güzel biri olmayı seçmişti.

"Yarın akşam ailesiyle yemek yiyeceğiz." dedim, annemle mutfaktayken.

"Ailesiyle mi? Bu kadar çabuk mu?"

"Şaşırtıcı, değil mi? Teoman'ın o tür takıntıları yok." derken Yaman'ın ilişkimizi saklama isteğinden bahsediyordum.

"Babanla çok iyi anlaştılar. Babanın sevdiği biri ise gerçekten iyi biridir."

Babam Yaman'dan pek haz etmese de benim hatrım için bir sorun çıkarmamıştı. Hislerinde yanılmadığını da görmüştük.

"İyi biri."

———

"Sence bu yemek için fazla mı resmiyim?" diye sordum Aylin'e, kıyafetlerimi kastederek. (Medya)

"Hayır. Bence gayet şıksın."

"Tamam o zaman. Sorun yok. Çıkıyorum ben."

"İyi şanslar."

Aylin'in odasından çıktığımda Teoman da kendi odasından çıkmıştı. Asansöre giden yolda yan yana geldik.

"Çıkalım mı?"

"Çıkalım." dediğim sırada yanımıza Burcu gelmişti.

"İpek Hanım, bu paket size gelmiş."

"Kimden?" dedim, Burcu'nun elindeki büyük zarfı alırken.

"Bilmiyorum. Kurye bıraktı."

"Tamam. Teşekkürler."

Burcu yanımızdan ayrılırken biz de asansöre bindik.

"Kaya da geliyor, değil mi?" diye sordum Teoman'a.

"Evet, geliyor. Hiç kaçırır mı?"

"Asla." dedim gülerek.

Şirketten çıkıp arabaya bindiğimizde Teoman arabayı çalıştırırken ben de elimdeki zarfı açtım.

Zarfın içinde birkaç tane fotoğraf vardı. Daha net görebilmek için fotoğrafları zarftan çıkardım.

Fotoğrafta... Cemre ve Teoman bir masada karşılıklı oturuyorlardı.

Continue Reading

You'll Also Like

231K 398 50
Geçmiş, geçmişte kaldı demek yetmez bazen. Eğer duyulmak, bilinmek istiyorsa kolayca bugüne ulaşabilir.
957 83 11
Bir kadın gelir, hayatını kurtarır. Bir adam gelir, hayatını değiştirir.
3K 245 30
"Bu artık bir Aşk hikayesi değil,çok güçlü bir sevdaluk." 🌼 Gelinliğimle karşısında durmuş gözlerine bakıyordum. Yaşadığımız bu şey çok saçmaydı cez...
2.4M 104K 70
Bu imkansızdı işte ... "" Sözlüyüm ben ."" Dedi Havin . Cesur'un ise Havin'in bu tavrı hoşuna gitmişti. Her ne kadar ondan uzakta yaşamış olsa da Hav...