Kamera Lensi

By themeadow

19K 1.7K 1K

Evren hergün insanlara beklemediği şeyleri vermekle meşgul. Hayat sürpirzlerle dolu lafı klişe ama doğru. Min... More

Hafıza Kartı
En Azından
Kafam Karışık
Yanıl ama Kaybetme ya da Canı Cehenneme
Birini Sevmek
Özel Bir İnsan
En Kısa Zamanda
İlk Kez Ama Son Değil
Seni Sonra Gözetlerim
Yakından Yani Bu Kadar Yakından
Sana Zaten Bir Kahve Ismarladım
Hem Soy İsmimi Hem Kahvemi Çalmış
Gelirken Yanımda Arkadaşta Getirebilir Miyim?
Seoul'den Incheon'a
Her Şey İçin Teşekkür Ederim
Gözlerindeki Milyonlarca Yıldızdan Biri Olsam
Başlangıç Noktası
Ölü Doğan Cümleler vs. Geride Kalan İnsanlar
Süt Mecburiyeti
Tek Noktadan Bütün Vücuda
Bana Daha Çok Yakışıyor
Kelebek Avı
Bunu Bana Değil Ona Söylemen Gerek
Hayal Ettiğim Gibi
Dökül Bakalım
Düzgünce Sorsan
Ters&Düz
Tanışman Gereken Biri
Son ya da Değil
Mutlu Ol
Can You Make Me Scream (M)
Geçen Sene Bugün
Hayatın Teklifleri
Motor! Ekşın!
Mış Gibi Yapmak
Sonsuzluk ve Ötesine
Po-po Popolin
Susana Kadar Bekle
Senin Cümlelerin
Aşktı Bu
Sonrası

Kalbin Parmak İzleri

455 51 19
By themeadow

Yine nefesi kesilmiş şekilde alnında boncuk boncuk terlerle uyanıp baş ucundaki saate baktı Kibum 03.15.... İki haftadır bu gece yarısı rüya görüp nefesi kesilerek uyanmak onun için rutine dönüşmüştü. Alnındaki saçları geriye doğru çekip bir süre boş boş tavana baktı. Zihninde hemen her gecedir gördüğü rüyalar dolanıyordu. Korku içermeyen ama bir şekilde Kibum'un kanını donduran rüyalardı bunlar. Ağzından salyalar saçarak koşturan bir köpekten kaçarken çıkmaz sokağa girmek gibi bir çaresizlikti hissettiği. Derin bir iç çekip yatağından kalktı ve mutfağa yönelip kurumuş boğazının verdiği tuhaf hissi geçirmek için bir bardak su içti. Saçlarını karıştırıp koridorda yol aldı kendi odasına değil aylardır girmenin canını yaktığı odaya girdi lambayı yakıp bir süre kapıdan içerisini seyretti. Dağınık görünüyordu odanın içi Kibum hiçbir eşyayı kaldırıp düzelmemişti. Çünkü biliyordu dağınık bir odada yaşanmışlığın izleri vardı. İçeri girip kapıyı kapadı ve sonrasında sanki bacakları kemiksizmişte ayakta duramıyormuş gibi olduğu yere çöktü, yerin tozlu olması umurunda değildi, soğuk zeminde oturursa karnının ağrıyıp hasta olacağı da umurunda değildi. Umurunda olan tek şey ağabeyiydi. Elbette daha öncede Seungbum hyung'u rüyasında görüyordu hemde en hatırmalak istemediği haliyle sokak lambasının aydınlattığı okul bahçesinde üzerinde pota ile yerde yatan haliyle, kucağında şarkı söylemesini isteyen haliyle, onu kurtarmak için koştuturken ki halini görmüştü defalarca, yetimhanenin o buz gibi soğuk yeşil koridorunda elini tutan halini, ve daha bir çok halini görmüştü evet onları görmekte canını yakıyordu evet farklı hissettiriyordu ama gerçek olmadıklarını biliyordu. Onlar sadece rüyaydı... ama şu iki haftadır gördükleri yok hayır onlar için aynını söyleyemezdi. Mesela bu akşam rüyasında gördüğü Seungbum hyung üzgündü belli ki bir şeye kırılmıştı, Kibum'un yaptığı bir şeye.

"Söz vermiştin. Sana her zaman sesini bütün dünyadan saklayabilirsin ama ben duymak istiyorum dediğim için kendi kendine söz vermiştin." demişti Seungbum hyung yavaşça.

"Ben duyamıyorsam dünyada ki kimse de duymayacaktı sesini, söz vermiştin." bu kez hesap sorar gibi çıkmıştı sesi.

"Sesini tüm dünyadan saklıyorsun ya Kibum, ne o çocuğu özel yapıyor da birtek o işitiyor seni?" Rüyayı hatırladıkça gözleri dolmaya başladı Kibum'un. Minho dışındaki insanlarla yine konuşmuyordu saklanıyordu sesi.

"11 aydır ben yokum diye kapıyı açıp içeri bakmak dışında bir şey yapmadın, şu eşikten bir kez olsun içeri adım atmadın, özlediğin için bir kere bile olsa yastığıma sarılmadın ama onun için bir şey yapacağın için odama geldin Kibum, içeri girdin. Sırf kokuları değişmesin diye o gece üzerimde olan deri ceket hariç hiçbir kıyafetime bu zamana kadar dokunmadın ama üstüne olmadı rahat etsin diye benim t-shirtlerimden birini ona verdin değil mi kardeşim,üstelik ona benden daha çok yakıştırdın öyle değil mi, kaç gecedir bir an evvel ölmeyi dilemediği farkında bile değilsin değil mi?" küçük bir çocuğa yaptığı yanlış birşeyi anlatır gibi konuşmuştu Seungbum hyung. Doğruca ağabeyinin yatağına bakarken hıçkırıklarını bastırmaya çalışmamıştı Kibum. rüyanın sonrası yoktu ağabeyi konuştukça heyecanlanmış son söylediklerinde ise nefes alması zorlaşmıştı zaten o an uyanmıştı ve işte şimdi buradaydı.

"Özür dilerim, özür dilerim,özür dilerim..." sayısız kere aynı cümle döküldü ağzından Kibum'un hıçkırıkları arasında biliyordu ki bu rüyasındaki ağabeyi değildi Kibum'un bu zamana kadar kendini suçladığı, yaptığına ya da yapmadığına pişman olduğu şeylerin bir araya geldiği bir bedendi sadece biliçaltının canını acıtmak için, bir nevi bedel ödetmek için kendi kendine ürettiği bir silahtı, en sevdiği insanı kullanan bir silah.

Ağlaması yavaşlayınca usulca olduğu yerden kalktı Kibum hala ayakları jöleymiş gibi hissettiriyordu. Yalpalayarak odasına döndü yorganın altına girince anladı ki ceset gibi soğumuştu vücudu yatağının sıcaklığıyla irkildi, göz kapaklarını açık tutmak iyice zorlaşırken gördüğü en son şey baş ucundaki saatti; 04.45...

Alarmıyla güne uyanıp vücudunu esnetti Minho elini yüzünü yıkamak için banyoya giderken ağız dolusu esnedi. Sonrasında kahvaltı için bir şeyler hazırladı ancak bugün pek iştahı yoktu. Özensizce atıştırıp ortalığı topladı hazırlanmak üzere odasına geri döndü.

Üniversite yolunda ilerlerken marketten her zamanki gibi iki küçük süt aldı. Reyondaki çilekli sütleri direk pas geçip ballı olanlardan iki tanesini seçti. Kibum'un çilek aromalı şeyleri yiyip-içmeyi sevmediğini uzun zaman önce fark etmişti. Onun hakkındaki böyle küçük detayları fark etmiş olmak hoşuna gidiyodu kasiyere parayı öderken şapşalca gülümsedi.

Kibum'un Cuma günleri atölye dersi olduğunu ve saat 10 gibi başladığını artık bildiği için direk sınıfına yöneldi, nasılsa öğle arasında onunla görüşürdü.

İçinden yataktan çıkmak gelmesede evde duramayacağınıda bildiği için kalktı Kibum. Kahvaltı etme zahmetine bile girmeden hazırlanmaya başladı. Evden çıkmak üzereydi ki askıdaki deri ceket dikkatini çekti. Yutkunup ceketi almak üzere askıya uzandı. Hala kan lekelerinin olduğu yerleri hatırlıyordu 8 kere kuru temizlemeye verilmiş olmasına rağmen Kibum hala onları görebiliyordu, öyle sanıyordu. Parmaklarıyla deriyi birkaç kez okşayıp ceketi giydi, hala ceket üzerinde büyük görünüyordu, Kibum'un omuzları Seungbum'dan daha küçük ve kassız olduğu için ceketin kolları ellerini bile kaplıyordu ve sadece parmak uçları görünüyordu. Seungbum hyung'un kapısına son bir kez bakıp evden çıktı.

Kalbinin yine kalbine açmış olduğu bir savaştı Kibum'unkisi. Kalbinde büyük paya sahip iki insan geçinemiyordu belli ki. Canı acıyordu Kibum'un canı cehennem gibi yanıyordu. Biliyordu hangisinden vazgeçse aklı diğerinde kalacaktı, yok yok sadece aklı değil kalbinin yarısıda orada kalacaktı tüm hissettikleriyle birlikte. Ne tuhaf değil mi insanoğlunun hemen her organının ikincisi varken kalbinin bir olması. Mide, karaciğer onlarda tek organlara gereğinden fazla anlam yüklemeye gerek yok diyesi geliyor insanın ama tutuyor dilini çünkü onların da girişi ve çıkışı, iki yönü var. Kalbe giden belki milyonlarca yol varda yine sadece tek girişi var. İnsan kalbi cam gibi kırılırya hani bazen işte sadece kırıldığı için cama benzemez kalpler, cama dokunanında izi kalır, kalbe dokunanında... İşte Kibum kalbinde parmak izleri üstünde ağabeyinin ceketiyle, sırf kalbinde daha çok izi olsun diye seçimine doğru gidiyordu.

İki haftadır süren bu rüyalar sadece karar vermesine değil aynı zamanda göz ardı ettiği, kendine yediremediği hislerinide kabullenmesini sağlamıştı. Ne hissediyodu tam olarak bilmiyordu ama Minho hayatında olsun istiyordu. Minho'nun hayatında bir şey olmayı istiyordu.

Yemekhanede Kibum'u göremeyince direk banka gitmişti Minho. Onu bankta öyle keyifsiz otururken görünce yüzü asılmıştı istemsizce biliyordu birkaç gündür Kibum'u huzursuz eden bir şey vardı. Daha düşünceli görünüyordu daha bir sessizleşmişti halbuki Minho'yla konuşuyordu. Her ne ise zaman vermem gerek diye düşündü Minho nasıl olsa Kibum ona söylerdi. Hem Kibum'a hislerini söyleceği büyük sürprizi yapmadan önce onu zorlayıp araları bozulsun istemiyordu. Yapacaklarını düşününce gülümsedi ve adımlarını hızlandırdı. Öncelikli hedefi Kibum'u rahatlatmaktı.

Bankta bir süre edilen muhabetten sonra her nasıl olduysa Kibum ve Minho kendilerini Minho'nun evinde, mutfağında buldular. Konuşma sırasında Kibum eski bir video oyunundan bahsetmişti ve Minho'da oynamak için onu evine davet etmişti. Bu Kibum'un Minho'nun evine ilk kez gelişiydi o yüzden Minho belli etmemeye çalışsada çocuksu bir heyecanla hareket ediyordu. Oturma odasında ekranın karşısında zeminde oyun konsolları duruyordu. Televizyon ekranı Mario'nun bölüm bitimlerinde oturarak aşığı indirdiği beyaz bayrağın üzerindeyken dondurulmuştu. 

Kibum ramenin altı yanmasın diye kontrol ederken Minho mutfaktaki masayı hazırlıyordu. Ocağı kapatınca yemeğe oturmadan ellerini yıkamak istediği için lavabonun yerini sordu.

"Koridorun sonundaki kapı" dedi Minho chopstickleri koyarken. Kibum başını sallayıp koridorda ilerledi ancak sonunda iki kapı vardı. Minho hangisi olduğunu özellikle belirtmediği için Kibum ilk kapıyı açtı ve çalışma masasını görünce geri kapadı. Ancak kapıyı kapadıktan sonra gördüğü şeylerin farkına vardı. Masanın arkasındaki duvar aynada görmeye alışık olduğu birinin fotoğraflarıyla kaplıydı. Kaşları merakla kıvrıldı ve yeniden aynı kapıyı açtı ve bu kez hedefi duvarlara bakmaktı.

Normalden biraz daha uzun sürdüğü için Kibum'a bakmak için mutfaktan koridora doğru yürüdü Minho açık olan kapının hangisi olduğunu fark edince gözleri genişledi korkudan ve hızlı adımlarla kapattı mesafeyeyi. O on adımlık mesafe sanki maraton koşmuş gibi yormuş nefesini kesmişti Minho'nun kapının önünde durup korkuyla seslendi.

"Kibum!"

AN: A-yo! Güzel insanlar işte yine size layık olmaya çalıştığım bir bölümle karşınızdayım. Anlayacağınız üzere Kibum Minho hakkında bilmediği şeyleri öğrenmemesi gereken bir biçimde öğrendi. Artık zamanı gelmişti ama öyle değil mi? Umarım benden ya da hikayeden sıkılmamışsınızdır. Heyecanlı bölümler bizi bekliyor, sonra görüşmek dileğiyle. Kendinize bu dünyadaki tek insanmışsınızcasına iyi bakın aman hasta olmayın. Sizi seviyorum <3 <3

Continue Reading

You'll Also Like

292K 11.5K 76
Ailesinden kalma küçük ve güzel pastanesiyle ilgilendiği sırada rastgele bir mafyadan gelen mesaj ile dalga geçip uğraşan bir kızın hikayesi
238K 22.5K 24
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
11.9M 580K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
167K 15.3K 41
Chanyeol yeni evine üç hafta önce taşınmıştı. Komşusunu taşınırken fark etti. Onun çok güzel ve zarif olduğunu düşündü. Chanyeol üç hafta boyunca kom...