True Love Or Not | Larry ✔

By missingsound

127K 14.7K 33.5K

Louis âşık olduğu kişinin sadece ismini öğrenmek istemişti, Harry ise kendisine âşık olanı tanımayı. İşlerin... More

A Phone Number
Text
Text: H/Z
Cheesecake
Text: L/H
Text: L/H
Text: H/R
Instagram: L/H
Cookies
Text: L/H
Instagram: L/H
Text: H/N/Z
Text: L/H
Text: L/H
Text: L/H
Precious Boy
Text: H/R
Text: L/R
Text: L/H
Text: L/H
Green Lake
Text: L/Liam
Yoda!
Instagram-DM: L/H
Harley Owners
Text: L/H
Bad Truths
Sweet Cuddle
Text: L/H
Text: L/M
Something Happened
Niall's Mission
Text: L/H
Zorro and Kitty
Text: L/H
Text: L/H
Text: L/M
Painted Nails
Text: L/H
The Concert
Instagram: L/H/Z/L/N
Text: L/H
Little Kiss, Little Feels
Text: White Eskimo
Instagram: L/H
Text: L/H
Mother and Her Love
Dinner
Instagram-DM: H/M
Instagram: L/H
Text: L/H
Text: L/M
Family & Guitar & Kiss
Text: White Eskimo
You are a Baby
Instagram: L/H
Instagram
Wedding Day
Text: L/H
Text: L/M
FINAL

Professor Snape?

2.1K 278 796
By missingsound

Harry, Seattle Üniversitesi'nde Bilgisayar Mühendisliği Bölümü son sınıf öğrencisiydi ve aynı zamanda müzik kulübü için kurdukları küçük grupta baterist olarak görev alıyordu.

Üniversiteleri adına konferans salonlarında bir konser vereceklerdi ve bu konsere bilet alınıp gelinecekti. Toplanan paralar Whittier Heights bölgesinde evsizler için kurulmuş olan küçük köy evlerini inşa eden yardım kuruluşuna gönderilecekti ve bu konser 20 Kasım'da gerçekleştireceklerdi.

Bugün pazartesiydi ve hava güneşliydi. Bir hafta boyunca süren yağmurlu günlerden sonra bunu görmek Harry için değerliydi. Üniversitenin U şeklindeki binası ortasında kalan bahçedeki uzun banklardan birine oturmuş, elindeki gazozu yudumluyor ve güneşin tadını çıkarmaya çalışıyordu.

"Riley'le hâlâ konuşmadın mı, Styles?"

Zayn, elindeki telefonla Temple Run oynarken, Harry bu isimle gözlerini devirip, "Henüz konuşmadım," dedi.

"Neden ki?"

"Çünkü onunla karşılaşmadım."

"Mesaj at işte."

Harry ona kaşlarını çatıp bakarken, Zayn bunu hissederek anlamsızca ona bakmış, tekrar oyuna dönmüştü. "Ne be?"

"Ben düşünemedim, sağ ol."

"E sorun ne o zaman? Ona bir an önce söylemelisin, biliyorsun."

Harry ofladı. Sırtını arkaya yaslayıp, ayak bileğini dizine atarak gazoz şişesinden iki yudum aldı. Bahçede dolanan insanlara bakarken, tuhaf bir gerçeği anımsamış gibi kaşlarını çattı. "Niall nerede?"

"Bu kadar geç geliyorsa..." diye başlayan Zayn, kendi lafını bitiremeden sessizliğe gömüldü ve Harry'ye acı içinde baktı. Harry iniltiyle alnına vururken ikisinden de "Siktir," diye bir küfür çıktı.

"Bugün Niall'ı Kurtarın Günü..."

Bu sırada Seattle Üniversitesi'nde güvenlik görevlisi olan elli üç yaşındaki Stanley, küçük kulübesindeki masaya bacaklarını uzatmış, göbeği üzerine koyduğu gazeteyi okumaya çalışıyordu.

Camda biri olduğunu hissettiğinde başını kaldırmıştı ki, simsiyah giyinen birini görerek "AZRAİL!" diye bağırmış, sandalyesinden düşmüştü.

Kalbini tutarak korku içinde doğruldu. Sarı saçlı, siyah güneş gözlüklü ve diş telleriyle kendisine gülen Niall'ı fark edince öfkeyle camını yana doğru açtı.

"Ödümü kopardın velet! Sana kaç kez diyeceğim öyle sessizce yaklaşma diye!"

"Azraili camın arkasında mı bekliyorsun Stan?" Kulübe duvarına yaslanıp gözlüğünü burnu ucuna indirdi. "Okul kartımı evde unuttum, şu turnikeyi açsan fena olmaz. Pelerin takılır falan."

Niall'ı süzen gözleri yuvalarında döndü. "Bu kılıkla mı gireceksin? Bölümünün başkanı nasıl oluyor da hâlâ seni okuldan atmadı?"

Başını sağa sola salladı. "Stan, Stan, Stan... Benim cazibeme kim dayanmış ki?"

"Lisede değilsin, Horan."

"Biliyorum, Stanley." Kamera varmış gibi okuyuculara bakıp sırıttı. "Burası Hogwarts."

Stanley çökmüş gözaltlarıyla dik dik ona bakıp, "Niall... Defol." dedi.

Ancak pes etmedi.

Mahsus yere yumruğuna doğru öksürdü ve camdan bakan Stanley'ye doğru eğildi. "Şu esmer suratın güzelliği... Siyah benekler... Hiçbir siyahide böyle bir surat görmedim ve şu yorgun, kırmızı gözlere bak, o kadar sevimli görünüyorsun ki-"

"Seni bu kılıkla içeriye almayacağım."

Niall gözlüğünü sinirle çıkarıp yerinde doğruldu. "Bugün Niall'ı Kurtarın Günü ama! Baksana, Profesör Snape oldum!"

Stanley onu süzerek birden kahkaha atmaya başladı ve kahkahaları arasından "Daha çok Azraile benziyorsun!" diye bağırdı.

"AĞĞH! Stanley, şu turnikeyi aç hemen!" Elindeki asayı kaldırıp ucunu ona dikti ve kıstığı gözleriyle "Yoksa asamın tadına bakarsın ha!" dedi.

Stanley ve hatta okuldaki herkes haftada bir kez Niall'ın bir karaktere bürünmesine ve tıpkı onun gibi davranıyor oluşuna artık alışmıştı. Niall'ı Kurtarın Günü'nün anlamı sorulunca da "Beni büründüğüm karakterden kurtarmanız gerek," derdi. Kimse de onu kurtarmazdı.

Stanley gözlerini devirerek, nefesini üfleyip manşetlere bakınmaya devam etti.

"İyi." dedi Niall. "Pekâlâ, en önemli silahımı çıkarmanın vakti geldi."

"Baay..."

"İki dolar," dedi Niall.

Stanley göz ucuyla ona baktı. "Beş."

"Üç."

"On."

"Tamam, beş."

"Anlaştık." Stanley parayı alıp kocaman gülümsedi ve bir düğmeye bastı. "İyi günler, Bay Horan."

"Profesör Snape."

Stanley bıkkınca, "Profesör Snape," diye mırıldandı.

Büyük bir ciddiyetle gözlüğünü taktı ve sesini kalınlaştırıp yavaşça konuştu: "Aferin, Stanley... Geldiği yerde daha çok var. Kendine iyi bak." diyerek, ardından uçuşan peleriniyle turnikeden geçti.

Harry ve Zayn, binaya doğru yürüyen ve arkasındaki pelerinin uçuşması için hızlı adımlar atan Niall'ı fark edince ona seslendiler ama Niall dönüp bakmadı. Harry gözlerini devirdi ve Zayn'e bakıp, "Şu profesörün adı neydi?" diye sordu.

Zayn ayağa kalktı ve "PROFESÖR SNAPE!" diye bağırdı. Niall aniden durdu ve dümdüz suratla onlara döndü. Zayn elini sallayarak gelmesini işaret ediyordu.

"Muggle Zen ve Harry... Potah!"

Hızlı adımlarla arkadaşlarının yanına gelip başlarında dikilince, ikisinin tuhaf bakışları yüzünde geziniyordu.

"Sınıfta olmanız gerek."

Zayn, "Dersi ektik," diye omuz silkip oyununa dönünce, boğazında asanın ucunu hissederek bayık gözlerle Niall'a baktı.

Yavaş ve kalın çıkardığı sesiyle, "Ama derste olmalıydınız," dedi Niall. "Ceza için Yasak Orman'da dev böceklerle savaşmak istiyorsunuz öyleyse..."

Zayn, parmağının ucuyla asayı itip, "Kes şunu," diye söylendi.

Bu sırada onları tuhaf bakışlarla izleyen Harry, telefonunun çalmasıyla toparlanıp, cebinden çıkararak ekrana baktı. Annesinin aradığını fark ettiğinde yeşil tuşu sağa doğru kaydırıp kulağına götürdü. "Efendim anne?"

"Harry abi!" Telefonun karşısından heyecanlı erkek sesi gelince istemeden güldü.

"Ne oldu, Edward?"

"Abi- Abi o pastadan getirsene bize! N'OLUR!"

Bu kez başka bir erkek sesi telefon ahizesinde patırtıya neden olup, "EVET ABİ, PASTA!" diye bağırdı.

"Edwin? Siz annemin telefonunu mu aldınız? Annem nerede?"

İkisi de aynı anda neşeli bir sesle, "Telefonu kaçırdık!" diye bağırdı.

"Anneme sorun, o zaman bakarım."

"Eaaa..." Edward ne diyeceğini bilemeyince, "Şey!" dedi Edwin. "Annem izin verdi zaten!"

Telefonu kaçırmalarından ve Edward'ın yalan söyleyememe huyundan her şeyi anlayabilse de, "Öyle mi?" diye sordu.

"Iımm..." Edward yine panikleyince, Edwin abisinin duymayacağını düşünerek ona söylenip, telefonun hakimiyetini tamamen devraldı. "Evet abi, böğürtlenli pasta için izin verdi bize! Hatta kendisi istedi pasta almanı!"

"Edwin, annemi çağırır mısın?"

"Ya ama abi doğru söylüyorum!"

"Aslanım benim, sen çağır annemi, ben başka bir şey söyleyeceğim ona."

Edwin ofladı ve nefes sesleri ahizeye vururken annesine ilerledi. Annesi ufak bir azarlama sonrası telefonu kulağına götürdü. "Harry?"

"Anne, çocuklar geçen gün getirdiğim çizkekten istiyor, alayım mı yine?"

Anne, ikiz çocuklarına kapıyı gösterip, "Siz çıkın ben sizinle görüşeceğim sonra," deyince, Edwin oflayarak, Edward ise korkuyla annesinin yanından uzaklaştı. Anne onların gittiğini görünce sesini kıstı. "Aslında babanla bana alsan çok iyi olur! Nereden aldıysan çok lezzetliydi. Bize aldıklarını da ikizler yedi, tadı damağımızda kaldı resmen."

"O kadar güzel miydi?"

"Evet evet, gizlice getir ama. İkisi de iki tane çizkek yedi zaten, çok üst üste olmasın, onlara başka zaman artık."

Birçok çocuk gibi şeker yemeye bayılan ve -Edwin'in önderliğinde- hareketli ikiz çocuklara sahip olması, Anne'in sır saklama potansiyelini artırmıştı.

"Tamam, getiririm. Görüşürüz."

"Görüşürüz canım."

Harry aramayı sonlandırıp saate baktı. 13.30. Bugün pazartesiydi. Yarım saat sonra iki saatlik bir dersi vardı, sonra da müzik odasına gidip grubuyla çalışma yapacaktı.

İşlerini bitirmesi için yaklaşık üç- dört saati vardı ve kafenin ne zaman kapanacağını bilmiyordu. Telefonundaki mesaj bölümüne girdi.

Harry: Selam Louis.

Bugün kafe kaça kadar açık?

Louis: Gece 10'a kadar açık ^-^

Ânında dönüt almasıyla, onun konuşmak için müsait olduğunu düşünerek gülümsedi.

Harry: Sen de bugün işte misin?

Louis: Hayır, bugün çalışmıyorum

Harry: Neden bugün çalışmıyorsun ki?

Louis: Bugün pazartesi

Ben cuma akşamları ve hafta sonları çalışıyorum

Harry: Haa

Anladım.

Louis: YOKSA KAFEYE Mİ GİDECEKSİNN

Harry: Gitmeyecektim.

Louis: Oh

Tamam o zaman

Harry: Sen nerdesin şimdi?

Louis: Okuldayım ne yazık ki 💔

Senn

Harry: Ben de kampüsteyim.

Arkadaşlarla oturuyorum.

Louis: Sen derse girmiyor musun

ÜNİVERSİTEDE YAŞAM BU KADAR KOLAY MI YOKSA

Harry: Yok ya

Yarım saate dersim başlar muhtemelen.

Louis: Dersler zor mu ki

Harry: Pek değil.

Peki ya senin?

Louis: Bazen iyi bazen kötü...

Geometriyle aram hiç yok ve şu an ders geometri 😤

Harry: Bu kötü oldu...

Louis: Evet! 😤

Ama şu an çıkmalıyım dersim başlıyor

Sonra görüşürüz 💖

Harry: Tamam.

O zaman iyi dersler.

Louis: Teşekkür ederim!

Harry annesine mesaj göndermek için onun sohbetini açtı.

Oğlum: Anne

İstediğin kafede çizkek kalmamış ve cuma günü ancak yaparlarmış.

Ben de o gün alırım.

Annem: Enteresan 🤔

O zaman kardeşlerine de alırsın

Oğlum: Tamamdır.

- -

Oy butonuna abanın da ikinci bölüm up upp 😗

Continue Reading

You'll Also Like

113K 7.7K 20
"İlk önce tek katlı camdan bir sera yaptın, sonra seranın içerisini çiçekler ekip, çiçekleri büyüttün. Acı yanı ise..." Ron yutkundu, nefesi bile onu...
12.3K 1.4K 17
Nobodyinnothingness: Senin aşkının nasıl hissettireceğini deneyimlemeyi dilerdim. ˚ ༘✶ ⋆。˚ 〄sɴᴀᴍᴇs〄 ˚ ༘✶ ⋆。˚
11.9K 1.5K 21
raven: maalesef aşık olmadığınızı sadece külahıma anlatabilirsiniz guys cherik, text! ||220820 | 040920||
91.4K 8.8K 32
[Tamamlandı] Draco Malfoy, hayatı boyunca kendisine öğretilen doğruları sorgulamamıştı. Diğerlerinden üstündü. Bunun üç sebebi vardı; o bir büyücüydü...