sabah yıldızı' taekook

By adorekimh

318K 33.8K 8.7K

Kim Taehyung, Asya Bölgesi Tenis Finali maçında her şeyin iyi gideceğini düşünüyordu, son seti almak için ser... More

prologue, peace in the quiet
one, it's not the end of story
two, the shining sky hides me
three, i'm a lilac and you are my sun
four, dance around the living room
five, my taste in music is your face
six, you know that i mean
seven, eyes full of stars
eight, runnin' through my heart
ten, use your hands in my spare time
eleven, i know all your favourite spots
twelve, put your hands on me
thirteen, i won't forget the love we had
fourteen, my heart knew that i couldn't
fifteen, your favourite liquor off the top-shelf
sixteen, thought that you were smarter
seventeen, satisfaction feels like a distant memory
eigteen, when you're used to rollin' like a rollin' stone
nineteen, so close but so far away
twenty, nothing happened in the way i wanted
twenty one, i led you into to the garden of my loneliness
twenty two, i'll tell you my sins an tou can sharpen your knifes
twenty three, for you i'd bleed myself dry
twenty four, i think we're like fire and water
twenty five, i take this magnetic force of a man to be my lover
twenty six, everything cool when we're all in line for the throne
twenty seven, i believe that you see me for who i am
twenty eight, i think of you smiling with pride in your eyes a lover that sighs
twenty nine, so close your eyes, escape this town for a little while
thirty; y me prendes aunque no me estés tocando
thirty one; love your curves and all your edges
thirty two; and on this night and in this light, i think i'm falling for you
thirty three; put my finger on you thongue 'cause you love to taste
thirty four; i know but do you know i'm just as crazy as you, baby?
thirty five; you said there was nothing in the world that could stop it
thirty six; look into your heart and you'll find that the sky is yours
thirty seven; so close your eyes, escape this town for a little while
thirty eight; i just wanna hold you tight down the avenue
thirty nine; hold your hands upon my head 'till i breathe my last breath
the end; part 1.
the end, part 2.
baby be the class clown, i'll be the beauty queen in tears

nine, well you cured my january blues

8.2K 971 191
By adorekimh

9÷ Üzerinde gökyüzü mavisi Lacoste'um ile evinde dolanıyorken, ve dizüstü çoraplarınla.
Ocak kasvetime ilaç gibi geldin.

arctic monkeys, knee socks

÷

Hala kucağımda oturmakta olan bedenin belini okşarken Jeongguk ensemdeki uzamış saçlarımla oynuyor, alnı omzuma yaslanmış halde biraz önceki kendi başlattığı öpüşmenin etkisinden sıyrılmaya çabalıyordu.

Böyle olmanın hoşuma gitmesi normal miydi emin değildim, kucağımda olmasından hoşlanmıştım fakat böyle duruyorken bile, benim için yeterliydi, kollarımda kalabilirdi.

"Beni sinirlendirdin."

Dudaklarından çıkan boğuk sesi gülmeme sebep oldu, başını kaldırarak bana bakarken parmakları hareket etmeyi kesti. "Neden sinirlendin?" diye sordum; nemli gözleri, pembeleşmiş yanakları, öpüşmekten şişmiş ve renklenmiş dudakları ile baştan çıkarıcı görünüyordu, çok fazla.

Yutkunarak parmakları ensemden omuzlarıma doğru kaydı, kucağımda rahat bir pozisyon almak için kıpırdandı, tişörtünün içindeki parmaklarım sırtıne kaydı. "Beni görmezden geldin." Dudaklarını büzerek bana bakarken gülümsedim, bir elimi belinden çekerek yanağına koydum, baş parmağım pembeliklerin üzerinde hareket ederken dudakları hafif aralandı. "Seni görmezden gelmedim, Jeongguk." dedim sesimi tok tutmaya çabalayarak, bana böyle bakarken kontrolü elimde tutmak zordu.

Parmağım dudağının üzerinde gezinirken "Sadece bu küçük çocuğun nasıl bir atak yapacağını merak ettim." İtirafım gözlerinin kısa bir süre dudaklarıma bakmasına sebep oldu, bakışları yeniden gözlerime çıkarken dudakları kapanarak parmağımı ağzının içine hapsetti.

Kahretsin.

Onun küçük ve masum olduğunu, çekingen davranışlarına bakarak düşünmem tamamen hataydı, şimdi kucağımda hareket ederek kasıklarıma otururken dili parmağımın etrafında geziniyordu, bu beni bir ateşin ortasında kalmışçasına sıcaklatıyordu. Başımı geriye atmak ve gözlerimi kapatarak dudaklarını alt bölgemde hayal etmek istiyordum ama bir yandan da, bana gözlerini dikerek dilini ustalıkla parmağımda gezdiren çocuğu izlemek istiyordum.

Jeonguk yeniden yerinde kıpırdandığında belinde olan elim baldırlarına inerek onu sabitlemek için bacağına tutundu, tüm hücrelerim sızlarken parmağımı serbest bıraktı, diğer elimi de baldırına koyarak onu kucağıma sabitledim. "Hyung." dedi tatlı bir ses tonuyla, birazdan benden çikolata ya da oyunca isteyecek kadar sevimli bir ses tonuydu, hafife aldığım bu bedenden bunu beklemiyordum.

"Boynuna morlukların yakışacağına eminim."

Başımı geri atarken dudakları çok sevdiği bir oyuncağa kavuşmuş gibi tebessüm ile kıvrılırken gözleri parıldadı. Küçük bir öpücük bırakmanın ardından dilini hafif, yeni bir yiyeceğin tadını almak istiyormuş gibi değdirdi. Dişlerini hissettim fakat ısırmadı, yeniden öptü ve bu kez dilini yeni yiyeceğin tadını beğenmiş ve daha çok almak istiyormuş gibi uzunca gezdirdi.

Dişleri derimi kavrıyor, minik ısırık bırakıyor, serbest kılıyordu. Jeongguk onu hafife almam ile resmen alay edereken dudakları arasına aldığı tenimi emdiğinde kısık bir inleme bıraktım, onu mümkün olabilirmiş gibi kendime daha çok çekerken parmakları ensemdeki saçlara dolanarak başımındaha geriye çekti, boynumdan kulağıma doğru ıslak bir yol çizerken gözlerim kapandı.

Dili, dudakları, dişleri kulağımın altındaki deride gezinirken hafif mırıltılar ve inlemeler çıkarıyor, parmaklarım baldırlarını turlarken karnımın altında kalan bölgede sızılar hissediyordum. Jeongguk yavaştı, ben yavaşlıktan nefret ederdim fakat tadını çıkarmasına izin veriyordum.

Yeniden boynuma inerek oradaki işine devam ederken bir eli tişörtümü kavrayarak daha fazla yer açmak için çekiştirdi, boynumdan köprücük kemiklerime doğru bir iz oluşturdu ve bundan hoşlandım. Yavaşlığından, dilinden, dudaklarından, ensemde gezinen parmaklarından, tişörtümü kavrayışından. Ona ait her bir detaydan bu kadar hoşlanıyor olmam korkunçtu ama hoşlandım, sonunun nereye gideceğini umursamadan.

Boynum ile işini bitirerek başını kaldırdığında gözlerimi araladım, dilim kurumuş dudaklarımda gezinmenin ardından onun dudaklarına yapıştığımda aranında ağzını araladı ve dillerimizin buluşmasına izin verdi. Alt dudağını ısırdığımda beklediğim bir inleme kazandım, parmaklarım bacaklarının iç kısmına geçerek kumaşın üzerinde kıpırdandığında yerinde hareketlendi.

Nefes almak için dudaklarımız ayrıldığında çalmakta olan telefonumun melodisi bizi rahatsız etti. Ekranda yazan Yoongi Boongi yazısı gülümsememe sebep oldu, "Hyung." dedim neşeli bir sesle, Jeongguk üzerimde kıpırdandığında kaşlarımı çatarak ona döndüm, elim baldırlarına tutunarak uyarıcı bir şekilde sıktım. "Taehyung müsaitsen akşam sana gelebilir miyim? Biraz konuşuruz." dedi, Jimin'den dolayı olayı az çok bildiğim için, "Tabik hyu-" Jeongguk bir anda kulak mememi kavrayarak çekiştirdiğinde durmak zorunda kaldım, dudaklarımın arasından bir inlemenin kaçması an meselesiydi. "Bekliyorum." diyebildim zorlukla, sadece kulak mememe dudaklarının baskı yapıyor olmasının beni nefessiz kesmesi inanılmazdı.

Telefonu kapattığımda dudaklarını oldukları bölgeden ayırarak bana baktı sevimli bir gülüşle, "Benim dışımda bir şeyle ilgilenmenden hoşlanmıyorum." Ellerimi tişörtünden oçeri sokarak ince belinde gezdirdim, iki elimin arasını tamamen kavrıyor olması inanılmazdı. "Bir daha bunu yapmak yok." dedim, dişlerimi burnuna geçirdiğimde omzuma vurdu, "Acıdı be!" dedi, güldüm, başını yeniden omzuma yasladığında kollarımı tamamen beline doladım.

Jeongguk gelen telefon ile gitmek zorunda kaldığında dudaklarını büzerek ayaklandı, sırt çantasını omzuna asmanın ardından ayakkabılarını giydi. Kapıdan çıkmadan önce dönerek dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı ve onun koridorda asansöre ilerlemesini izledim.

Masanın üzerini toplamanın ardından eşyaları makinaya yerleştirdim, filmi kapatarak televizyonu normal hale getirmenin ardından odama döndüm. Üzerimdekilerden kurtularak siyah bir kot pantolon, üzerine kahverengi ekose Burberry gömleğimi geçirdim. Yoongi hyung mesaj atarak bir barda buluşmak istediğini dile getirdiğinde sorun olmadığını söyledim.

Audi R8'e binerken telefonumu ve cüzdanımı torpidoya bırakmış, emniyet kemerini takmanın ardından çalıştırmıştım. Gömleğimin açık yakasından Jeongguk'un bıraktığı kızarıklıklar belli oluyordu, giderek daha da kızaracaktı ve ona ait bir şeyler her baktığımda orada olacaktı. Yankee'ye girdiğimde arabayı valeye bırakmış, beni gören birkaç kişiye selam vermiştim.

Yoongi hyung oradaydı.

Üzerinde siyah bir kazak, altında siyah pantolon vardı. Siyah saçları tamamen dağılmış halde cin tonik olduğunu tahmin ettiğim kadehi tutuyordu elinde. Onun karşına yerleştiğimde bakışlarını kaldırarak bana baktı. Yarım ay şeklindeki koltuklar, geniş masalar, pahalı kıyafetler, gürültülü bir müzik ve hemen tepemizde duran ve benim her seferinde üzerimize düşeceğinden korktuğum elmaslarla kaplı avize. "İyi misin?" diye sordum, gelen garsondan bana Martini getirmesini istedim. Çok fazla alkol ile arası olmayan biri olarak kokteyller en büyük kaçış noktamdı her zaman.

"İyi değilim."

Yoongi hyungun mırıldanması canımı sıkmıştı çünkü sesinde mutsuzluk, acı vardı, bundan nefret etmiştim. "Olayları bildiğine eminim." dedi arkasına yaslanarak, hala bardağını elinde tutuyor ama içmiyordu, "Jimin sana anlatmıştır." Başımı sallayarak koltukta biraz daha yayıldım, tüm bedenimi ona çevirerek yüzünü inceledim. "Onunla evlenmeyi çok istiyorum, Taehyung." Martini bardağını alarak küçük bir yudum aldım, "Ama bunu Jimin'in parası ile yapmak istemiyorsun." dedim, iç geçirerek elindeki bardağı bıraktı masanın üzerine.

Karşımda bağdaş kurduğunda tamamen küçük bir çocuğu andırıyordu şimdi, ışıklar beyaz teninde geziniyordu ve gözleri daha da parlak görünüyordu. "Sorun sadece para değil, ben Jimin'in üzülmesinden korkuyorum. Ailesi yanında olmayacak, onu hiçbir zaman desteklemeyecekler. Bundan pişman olmasından, sonrasında beni hayatının hatası olarak görmesinden çok korkuyorum." İçkimden büyük bir yudum alarak masanın üzerine bıraktım. "Jimin sana aşık hyung, hem de çok fazla. Ailesi umurunda değil, hayatı umurunda değil. Sadece sen varsın. Yani ileride olacağından emin olmadığın bir şey için değer mi?" Değmezdi, gerçekten değmezdi ve Jimin asla yaşadıklarına dair pişmanlık içeren biri değildi.

Beraber yeni bir içki söylerken Yoongi hyung başını koltuğa yaslamış halde uyku moduna geçerken gülümsedim, gerçekten sevimli görünüyordu. Onun fotoğrafını çekerek Jimin'e yollarken altına, "Sevgilin bu gece benimle, onu beklem, harika bir akşam geçiriyor olacağız 😋😝" yazdım ve gönderdim, sinirleneceğine ve buraya geleceğine emindim.

Tahmin ettiğim gibi oldu, Yoongi hyung uykunun derinliklerine kendini bırakırken yavaş bir şekilde içkimi yudumluyor, Jeongguk'un sosyal medyasında geziniyordum. Bir kediye, tavşana benzediği anların çoğunlukta olduğu fotoğraflarda, maçlar ya da antrenmandan olan karelerde tamamen bambaşka biri gibiydi. Yirmi dakikanın ardından Jimin üzerindeki pijama takımı ile karşıma dikildiğinde kahkahamı tutamadım. "Çok sevimli görünüyorsunuz, Bay Park." dediğimde kıkırdadı, Yoongi'nin alnına dökülen saçlarını geriye atmanın ardından onu kucakladı.

Hesabı ödemenin ardından Jimin ile birlikte bardan çıktım, Yoongi hyungu arabasına yerleştirmesine yardım etmenin ardından ona sarıldım. "Siz iki aptal konuşun ve halledin." dedim, kendi arabama ilerleyerek kuruldum.

Eve gidip uyumaktan başka bir şey istemiyordum.

☁️

dün atmam gerekiyordu ama unutmuşum 😔

Continue Reading

You'll Also Like

220K 25.4K 28
kim taehyung, beş yaşındaki kızı kim daeun ile hayatına devam ederken birine aşık olabileceği aklının ucundan geçmiyordu.
28.2K 3K 25
Şu otoban katilini biliyor musun? Arabasına aldığı erkekleri öldürüyormuş. -- /2023
5.6K 237 20
Liseli tae,gittiği lunaparkta çantasını kaybeder.Ve hem çantasını hem hayatının aşkını bulur. -texting- -13072022-
98K 5.1K 62
"Komşum ünlü bir futbolcu. Fazla yakışıklı ve bunun da fazlasıyla farkında. Üstelik inatçı keçinin teki, tam anlamıyla gıcık ve çekilmez biri. Başta...